19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EKİM 2011 CUMA KÜLTÜR CUMHURİYET SAYFA [email protected] 19 Metropolitan Müzesi’nde İslam eserleri… New York Metropolitan Müzesi’nde “Arap Ülkeleri, Türkiye, İran, Orta Asya ve Geç Dönem Güney Asya Galerileri”… Bu yeni bölümde Koç ailesi adını taşıyan iki galeri… İki gün önce haberini vermiştim. (Bakınız 26 Ekim Cumhuriyet). 1 Kasım’da yeni bölümün ziyarete açılmasını beklerken İslam sanat eserlerini barındıran yeni galerileri gelin birlikte dolaşalım. Ama önce kurdele kesme törenine dönüyorum: O gün birbiri peşi sıra kısa ve özlü konuşmalar yapıldı. Kim söz aldıysa, (Metropolitan müzesinin yetkilileri, New York Belediyesi temsilcisi, hükümet temsilcisi, çevre halkı temsilcisi, senato temsilcisi) hepsi İslam kültürünü tanımanın gerekliliğini vurguladı… Adeta günah çıkarma gibi! İkiz Kulelerin vurulmasından on yıl sonra, dikkat çekiciydi. Her konuşmacıdan, sponsorlara uzun uzun teşekkür geldi. Günümüzde müzeleri ayakta tutan ve geliştiren devlet değil özel sektördü… Bu tutum da dikkat çekiciydi. Artık yeni galerileri dolaşabiliriz… Yeni galerilerde sergilenen eserlere bakmadan önce, tümüne bakmakta yarar var. Çünkü yeni galeriler, içeriğine uygun bir “ruh” taşımakta! New York’un en albenili caddelerinden 5. Cadde’deki o görkemli yapının güney kanadında yer alıyor yeni galeriler ve 1800 metrekareye yayılıyor… 15 galeriden oluşan bu bölüm yeniden tasarlandı. İnşası, yenilenmesi sekiz yıl sürdü. İçeriğe “uygun bir ruh” derken şunu kastediyorum. Yeni galeriler, sergilenen eserlerle uyum sağlayan mimari özellikler taşıyor: Ortak bir ho İspanya’dan Hindistan’a, yedinci yüzyıldan günümüze: Süreyya Berfe’nin ‘Zamanında Öğrenilemeyen Zamanlar’ı... Şair ve zaman. Öteden beri, hep merak duyduğum bir ilişki. Adına zaman denilen sonsuzluk ve sınırlanmışlık ne ifade eder şair için? Kimi zaman sonsuzluğa yelken açan şair, nasıl aşar bu sınırlanmışlığı? Ya da karşımızda sınırların içine çekilmek isteyen bir şair varsa, nasıl kurtarır yakasını, içinde yitip gitmeden, o sonsuzluktan? Ya da tıpkı bugün benim yapmak istediğim gibi, bir okur, çevresindeki onca ölümden bunalıp biraz da ‘ölümsüz zamanlara’ sığınmak istediğinde, şairden bu konuda yardım bekleyebilir mi? Belki vardır böyle şairler. Yani bizlere içinde yaşadığımız zamanın içine tıkılıp kalmamayı öğütleyen ve öğretmeye çalışan. Zamanı gerektiğinde görmezlikten gelmenin ‘erdemlerini’ sayıp döken. Ama gerçek şu ki, Süreyya Berfe kesinlikle o şairlerden değil. Zamandan kaçmak için ona sığınamazsınız. Çünkü Süreyya Berfe’nin zaman ile ‘meselesi’, onu bir sığınağa değil, fakat hesaplaşmaya dönüştürmektir. Zaman bağlamında bu şaire sığınamazsınız. Böyle bir şeye kalkışırsanız eğer, kaçmaya çabaladığınız zaman, onun dizeleriyle ancak ‘başınıza gelebilir’. Ya da kaçayım derken, zamana büsbütün ‘maruz’ kalırsınız. Ve hesaplaşmadan, hem de ta damardan hesaplaşmadan, o zamanın dışına çıkışınız yoktur. Çünkü kaçabileceğinizi sandığınız yolun başında, Süreyya Berfe şu dizeleriyle pusuya yatmıştır: “Zamanımızı / zamanında öğrenemediniz / Gördükleriniz / başka bir zamanı mekânı gösterdi…” Ya, böyle işte! Siz, kimsiniz, kimlerdensiniz ki, zamanında öğrenmeye gönül indirmekten kaçındığınız bir zamandan, üstelik belki de onu suçlayarak, onu yaşamayı, olduğu gibi yaşamayı göze almaksızın, kaçabileceksiniz? Yalan söylemek peşindesiniz, öyle mi? Ama şairin dizeleri, artık bir silahtır: “Gördükleriniz / başka bir zamanı mekânı gösterdi…” Yani? Yani’si şu: Yaşamayı, yüzüne bakmayı göze alamadığınız bir zamandan yalnızca kaçmaya çalışmakla kalmayıp, onu bu kaçışın özrüne dönüştürmeye kalktınız. Kendi körlüğünüz yüzünden göremedikleriniz üzerinde bir an bile düşünme gereğini duymaksızın, ne ise o olarak yaşamaktan korktuğunuz bir zamanı, ‘gördüğüm, buydu!’ yalanıyla bir başka zamana dönüştürmeye çalıştınız! Ve gördüğünüz gibi, yapamadınız! Fena çuvalladınız! Süreyya Berfe’nin Metis Yayınları arasında –hem de ne nefis bir baskıyla!– çıkan “Seferis ile Üvez”i, zaman katili yalancıları içinde yutan tuzaklarla dolu! Yeni galeriler, İslam sanatlarının kültürel etkileşimini, çeşitliliğini ortaya koyuyor. le açılan yan mekânlar… Bir galeriden ötekine kemerli geçişler… Kubbe tavanlar… İslam sanatındaki ahşap oymacılığı… taş sanatını vurgulayan nişler… Ön açılışta tanıma ve sohbet etme olanağı bulduğum Metropolitan Müzesi’nin baş tasarımcısı Michael Batista bütün bu mimari ayrıntıları bana gösterirken farklı ülkelerden gelen malzeme kullandıklarını açıklıyordu. Yeni bölümlerde mekânın tasarım özellikleri, burada temsil edilen birçok kültürün birbirleriyle bağlantılı olmalarının yanı sıra farklılıklarını da ortaya koyuyor… Sonuçta hem “ruh uyumunu” hem de rahatlığı, ferahlığı ve ışığı yakalamış mekânlarda gezip görüyoruz İslam eserlerinin şaheser örneklerini… Geziye Emevi ve Abbasiler döneminden başlayabiliriz. Yani 7 13 yüzyıllardan… Erken dönem İslam sanatının antik Roma, Bizans ve İran sanatıyla ne denli ilişkide olduğunu ama aynı zamanda nasıl da bunlardan kopmaya başladığını ortaya koyan galeriler… Yemen’e, Mısır’a uzanan el yazmaları, hat sanatı örnekleri, dokumalarda, taş ve ahşap işçiliğinde farklı malzemede kullanılırlık… Bir sonraki galerilerde Samarra Irak’tan gelmiş maden ve cam eserler… Metropolitan Müzesi’nin 1900’lerin ilk yarısında, İran’da sürdürdükleri kazılardan elde edilen eserler: Seramikler çarpıcı Nişabur ve Şabzepaşan kazıları ayrıntılarıyla filmlerle, belgelerle destekleniyor… Gazneliler ve Selçukların eserleri (911 yüzyıllar) daha çok İran; Eyyubilerin ve Memlukların (1016 yüzyıllar) eserleri Mısır kaynaklı… Ve Osmanlı dünyası ile Osmanlı saray sanatlarından örneklerin sunulduğu iki galeri. “Koç Aile Galerileri” adını taşıyan, Rahmi Koç’a Tasarım özellikleri Çeşitlilik Çoğulculuk “Müze ve galeri tutkusu babam Vehbi Bey’in ve annem Sadberk Hanım’dandır” dedirten, Ömer Koç’a bir değil iki galeriyi üstlenme gereksinimi duyuran bölümler… Galerilerden birindeki tavan çarpıcı. 8 metre yükseklikte eşsiz bir ahşap işçiliği göz kamaştırıcı… Altında yeryüzünün en güzel halı dokuması… İki galeride Sultan Süleyman yönetimi dönemindeki saray atölyelerinde dokunmuş Osmanlı halıları, silah ve zırh koleksiyonu, yazmaları, İznik seramikleri… Bir başka galeri: Şatafatlı biçimde süslenmiş Şam Odası, yapımı 1707; Suriye’nin Osmanlı dönemindeki varlıklı evlerin en harika örneklerinden biri… Osmanlı Türkiyesi’nden sonra da İran ve Babür dönemi HindistanMughal’dan çarpıcı hanedanlık minyatürleri… Kuşbakışı ve hızlı bir gezi oldu ama yerimiz, vaktimiz sınırlı, Metropolitan Müzesi Direktörü Thomas Campbell’in sözleri bence olayı çok iyi özetliyor: “15 yeni galerimiz, İslamın tüm azametine rağmen yekpare bir sanat ifadesi yaratmadığına tam tersine değişim ve kültürel etkiler ile geçen yüzyıllar boyunca geniş bir coğrafi alandaki toplulukların bağlantısını sağladığına dair bir farkındalık yaratmaktadır. Konuklarımız galerilerin, İslam geleneğinin çoğul yaklaşımını ve fikirler ile ortak kültürel mirasımıza şekil veren sanatsal formların geniş bir coğrafyada çapraz tohumlanmasını sağladığını ifade eden muhteşem sanat eserleriyle dolu olduğunu keşfedeceklerdir...” Geriye, Türkiye adını böylesi önemli bir kuruma yerleştirdiği için Koç Vakfı’na teşekkür kalıyor! AMY WINEHOUSE SORUŞTURMASI Ölüm nedeni aşırı alkol Kültür Servisi İngiliz şarkıcı Amy Winehouse’un aşırı düzeyde alkol tüketimi sonucu öldüğü açıklandı. Sanatçının ölümüyle ilgili Londra’daki St. Pancras Mahkemesi’nde başlatılan soruşturmada, sorgu yargıcı, Winehouse’un “Ölümcül olabilecek kadar yüksek düzeyde alkol alınmasının istenmeyen şekilde ve ani ölümle sonuçlandığını” söyledi. Sanatçının ölümünden önce, araç kullanmak için yasal sınır kabul edilen miktarın beş katı alkol aldığı açıklandı. Uzmanlar, otopside Winehouse’un kanında 100 ml başına 416 mg alkol tespit etti. Mahkemede ayrıca, şarkıcının temmuz ayı boyunca ölümünden bir gün önceye kadar içki içmediği ortaya çıktı. Sanatçının ölümünün ardından evinde ikisi büyük, biri küçük üç boş votka şişesi bulunduğu da belirtildi. Ağustos’ta açıklanan toksikoloji raporunda ise sanatçının vücudunda uyuşturucu maddeye rastlanmayıp alkol bulunduğu, ancak alkolün ölümüne neden olup olmadığının henüz belirlenmediği kaydedilmişti. ‘Genç Osman’ yeniden sahnede ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Geçen sezon Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın “sakız çiğneyerek izlediği” ve tartışmalara neden olan “Genç Osman” adlı oyun, kasımda yeniden izleyici ile buluşacak. Turan Oflazoğlu’nun yazdığı, Şakir Gürzümar’ın yönettiği “Genç Osman”, Büyük Tiyatro’da, 8, 11 ve 13 Kasım’da izleyici ile buluşacak. Oyun, Ankara Devlet Tiyatrosu’nun (DT) ekim ayı programında yer almamıştı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle