19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 EKİM 2011 PAZAR KORUMA KARARLARI BÜROKRASİYE TAKILIYOR HİCRAN ÖZDAMAR HABERLER CUMHURİYET SAYFA 3 Ferdane Ç.’nin cenazesi toprağa verilirken yakınları sinir krizi geçirdi. İZMİR Eşinden ayrılmış kadınların ölümleriyle sonuçlanan olayların sayısında artış yaşandığı belirtilerek, bürokrasi nedeniyle koruma kararlarının ilgili kurumlara ulaşmasında zaman kaybı yaşandığı vurgulandı. İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün, aile içi şiddet gördükleri, ölüm tehdidi aldıkları gerekçesiyle başvuruda bulunan 507 kişiyi koruduğu kaydedildi. Bu kişilerden 314’ünün kadın, 193’ünün erkek olduğu belirlendi. İzmir’de 4 çocuk annesi Ferdane Çöl’ün ayrı yaşadığı eşi S. Çöl tarafından bıçaklanarak öldürülmesinin ardından koruma istemlerinin uygulanmasında aksaklıklar yaşandığı, kararların hızlı alınamadığı belirtildi. İlk kocasından şiddet gördüğü gerekçesiyle ayrılan Ferdane Çöl’ün, ikinci kocası S.Çöl’e de boşanma davası açtığı, mahkemenin S.Çöl’e “tehdit ve yaralama” nedeniyle kadına ve ailesine yaklaşmama cezası verdiği kaydedilmişti. Çöl’ün koruma isteminin bir ay önce kabul edildiği ancak kararın polise ulaşmadığı için uygulanamadığı savlanmıştı. Ferdane Ç, dün Bornova Doğanlar Mezarlığı’nda toprağa verildi. AB’nin Türkiye 2011 İlerleme Raporu’nda Silivri Davaları Sevgili okurlarım, bugün Avrupa Birliği’nin Türkiye 2011 İlerleme Raporu’ndan tarihe geçen satırları aktarmak istiyorum. Bu belge 12 Ekim 2011 tarihinde Brüksel’de açıklandı. Alıntıları, TC Avrupa Birliği Bakanlığı’nın resmi internet sitesindeki Türkçe çeviriden aynen yaptım… Sadece okunma kolaylığı sağlamak bakımından birkaç satır başı kullandım; onun dışında herhangi bir müdahale veya ekleme çıkarma söz konusu değildir. Alıntılar, belgenin “Siyasi Kriterler” adlı 2. bölümünün “Demokrasi ve hukukun üstünlüğü” başlıklı kısmındandır; alıntı yapılan sayfaların numaralarını, metinlerden sonra parantez içinde gösterdim. Buyrun birlikte okuyalım: Türkiye’de darbe planı iddiaları karşısında açılan ilk dava olan Balyoz davası, Aralık 2010’da başlamıştır. Gölcük Donanma Komutanlığı’ndaki delillere el konulmasının ardından, yüksek rütbeli eski komutanlar da dahil, toplam 163 ordu mensubu (106’sı muvazzaf) tutuklanmıştır. Tutuklanan ordu mensupları, güç ve şiddet kullanarak hükümeti devirme girişiminde bulunmakla suçlanmışlardır. Sanıkların serbest bırakılmalarına yönelik talepler reddedilmiştir. Resmi verilere göre, sanık sayısı 18’i tutuklu olmak üzere 224’e yükselmiştir. İddianamede sözü edilen bazı delillere erişimin kısıtlanması, savunma hakkı ve adli yargılanma hakkına ilişkin endişelere neden olmuştur. Gözaltı kararlarına ilişkin ayrıntılı gerekçeler gösterilememesi savunma tarafından dile getirilen bir diğer endişe kaynağıdır. (Bkz. Güvenlik güçlerinin sivil denetim bölümü) (ss. 56) Suç şebekesi olduğu iddia edilen Ergenekon’a karşı açılan dava devam etmiştir. Adli soruşturma daha da genişletilmiş ve resmi verilere göre sanık sayısı 53’ü tutuklu olmak üzere 238’e yükselmiştir. Medya mensuplarının söz konusu suç örgütüne dahil olduğu iddialarına ilişkin soruşturma, aralarında Ergenekon soruşturmasının önde gelen destekçilerinin Ulusal işletim sistemi Pardus’la geliştirileceği belirtilen akıllı tahtalarda sürpriz Fatih’te Windows şartı MAHMUT LICALI ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) okullarda bilişim teknolojileriyle eğitim yapılmasını öngören Fatih Projesi kapsamında sınıflara konulacak akıllı tahtalarda işletim sistemi olarak TÜBİTAK tarafından geliştirilen Pardus’un yanı sıra Windows da eklendi. İlk aşamada 6 ay içerisinde 84 bin 921 akıllı tahtanın yaklaşık 3 bin 700 okula dağıtılması planlanırken, özgür yazılımı destek leyen sivil toplum örgütleri, projeye Windows’un dahil edilmesine tepki gösteriyor. Ulaştırma Bakanlığı tarafından hazırlanan teknik şartnamede yayımlandı. 3 Kasım 2011’de yapılacak ihale öncesinde yayımlanan idari ve teknik şartnamelere göre “etkileşimli tahta”ların okullara ulaştırılması ve kurulumu da ihaleyi kazanan firma ya da firmalarca yapacak. Etkileşimli tahtalar hem dokunmatik özellikle çalışacak LED ekrandan, hem yazı yazılabilecek beyaz yüzeyli bir tahtadan hem de yeşil yüzeyli bir tahtadan oluşuyor. “Etkileşimli tahta bilgisayarı” da ihale kapsamında tahtayla birlikte yer alacak. Daha önce yalnızca Türkiye’nin ilk ulusal işletim sistemi olan Pardus’un kullanılacığı açıklanmasına karşın, teknik şartnamede Pardus’a alternatif olarak Windows da yer buldu. Teknik şartnamenin “Genel Şartlar” bölümünde etkileşimli tahta bilgisayarı ve arabirimlerinin Windows ve Linux (Pardus) son sürümlerine uyumlu olması şartı bulunuyor. Özgür yazılımı destekleyen sivil toplum örgütleri Fatih Projesi’nin ilk adımı olan söz konusu ihalenin şartnamelerine Windows şartının getirilmesine tepki gösteriyor. İnternette çeşitli platformlarda tepkilerini dile getiren özgür yazılım örgütleri, projeden Windows’un çıkarılması talebiyle başta Milli Eğitim ve Ulaştırma bakanlıkları olmak üzere çeşitli kurumlara eposta gönderiyor. Çocuklarını kurye yapmışlar KONYA (Cumhuriyet) Polis ekiplerinin bir evde uyuşturucu satıldığı bilgisine ulaşarak yaptığı baskında baba Hacı S. (40) ile anne Süreyya S’nin (38) 11 ve 12 yaşlarındaki çocuklarının aracılığı ile uyuşturucuyu kullanıcılara dağıttığı ortaya çıktı. Hacı ve Süreyya S’yi gözaltına alınırken 2 kilo 600 gram ağırlında esrar ve 4 adet esrarlı sigara ele geçirildi. Kızını terliğinden teşhis etti MERSİN (Cumhuriyet) Mersin’in Erdemli ilçesinde bir kız çocuğuna ait ceset bulundu. Cesedin 10 gün önce kaybolan 13 yaşındaki K.U’a ait olabileceği belirtildi. Olay yerinde bulunan terlik ve defterin kayıp kız çocuğuna ait olduğunun belirlenmesi üzerine küçük kızın annesi Ü.U’dan kimlik tespiti amacıyla DNA örneği alındı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. 2 yaşındaki Meryem soba kurbanı KONYA (Cumhuriyet) Akşehir ilçesinde Elif Önal (23) ile 2 yaşındaki kızı Meryem Önal’ı Kuşcu Mahallesi Kalaycı Sokak’taki evlerinde hareketsiz halde bulan yakınları durumu acil sağlık ekiplerine bildirdi. Sobadan sızan gazdan zehirlendiği belirtilen Meryem Önal ölürken anne Elif Önal hastaneye kaldırıldı. de yer aldığı çok sayıda gazetecinin gözaltına alınmasıyla devam etmiştir. Mart 2011’de, tutuklu gazetecilerden biri tarafından yazılan yayınlanmamış bir kitabın kopyaları ‘terör örgütü belgesi’ olduğu gerekçesiyle mahkeme emriyle toplatılmıştır. Yayımlanmamış bir kitabın suç delili olarak toplatılması, Türkiye’deki basın özgürlüğüne ve davanın meşruiyetine ilişkin endişelere neden olmuştur. (Bkz. İfade özgürlüğü bölümü) Yargı tarafından, Ergenekon davası ile Nisan 2007’de Malatya’da üç Protestanın öldürülmesi arasında bir bağlantı kurulmuştur. Malatya eski İl Jandarma Komutanı’nın da aralarında bulunduğu birkaç kişi, Mart 2011’de tutuklanmıştır. Bunun ardından Türkiye’deki misyonerlik faaliyetleri ile ilgili çalışmalarıyla tanınan birkaç ilahiyat profesörünün ev ve işyerlerinde arama yapılmıştır. Tutuklamalar ve iddianamelerin sunulması, geçen sürenin uzunluğu, iddia makamı tarafından sunulan delillere savunma makamının kısıtlı erişimi ve soruşturma emirlerinin gizliliği, etkili yargı güvencesinin tüm şüpheliler bakımından sağlanmasına ilişkin endişeleri arttırmaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun tutuklamayla ilgili maddelerinin kapsamını aşan şekilde uygulanması, bazı durumlarda cezalandırıcı tedbirlere benzer etkiye sahip olabileceğinden, aynı endişe, bu konu için de geçerlidir. Yargılama öncesi tutukluluk sürelerinin uzunluğu endişe konusu olmaktadır (Bkz. Yargı sistemi bölümü) Mart 2011’de Ergenekon davasına bakan özel yetkili üç savcı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından farklı görevlere atanmıştır. Ergenekon soruşturmasında görevlendirilen istihbarattan sorumlu İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı da yeni bir göreve getirilmiştir. Alınan bu tedbirler, yargı organlarının ve hükümetin, soruşturmanın ele alınış şekliyle ilgili rahatsızlığının yansıması olarak görülmüştür. (s.6) Alıntılarım bu kadar. Rapor bundan sonra KCK tutuklamaları ile devam ediyor… Ayrıca metinde parantez içinde atıf yapılan bölümlerde ek gözlemler de var… Ama benim yerim sınırlı olduğu için sadece girişteki bu özeti vermekle yetindim. Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye’de, Silivri davalarıyla ilgili olarak kamuoyunu rahatsız eden ve yargı sistemine karşı güveni sarsan kuşkular, Avrupa Birliği’ni de rahatsız etmektedir. Şikâyetçiyken şüpheli oldular OZAN YAYMAN Hayrettin Karaca İZMİR Kozak Yaylası’nda işletilmek istenen altın madenine karşı çıkan yöre halkına destek amacıyla geçen yılın nisan ayında bölgeye giden TEMA Onursal Başkanı Hayrettin Karaca ve beraberindekiler, “şikâyetçi” olmalarına karşın “şüpheli” sıfatıyla ifade vermeye başladı. Nisan 2010 tarihinde, yaylada gerçekleştirilen bir panelin ardından bölgede in celemede bulunmak isteyen Karaca ve arkadaşlarının yolu, maden şirketi çalışanlarınca kesilmişti. Bunun üzerine çevreciler savcılığa suç duyurusunda bulunmuş ancak haklarında “şüpheli” sıfatıyla işlem başlatılmıştı. Gelinen noktada ilk ifadeyi Kozak Yaylası Çevre Koruma Derneği Sözcüsü Gülden Karabudak verdi. Karabudak ifadesinde, suçlamaları kabul etmedi ve yöre insanı olarak, yaşam alanının savunucusu olduğunu vurguladı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle