18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 OCAK 2011 ÇARŞAMBA HABERLER POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA CUMHURİYET SAYFA 5 Erdoğan, partinin ‘Gençlerin kanından rant elde etme tavrında’ olduğunu savundu ‘BDP çözümü engelliyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, BDP’ye ağır suçlamalarda bulundu. AKP grup toplantısında milletvekillerinin yerine oturan ve çıkmak istemeyen bir partili, polislerce zor kullanılarak yaka paça dışarı atıldı. Başbakan Erdoğan ünlü Roman sanatçı Balık Ayhan ve Roman vatandaşların da izlediği partisinin grup toplantısında özetle şunları söyledi: Tek bayrak, tek millet, tek vatan: Biz 9 yıl önce yola çıkarken ‘tek bayrak, tek millet, tek vatan’ demiştik. Bugün gene aynı şeyi söylüyoruz. Birileri rahatsız olursa aynaya baksınlar ama ben inanıyorum ki milletimin kahir ekseriyeti bu kavramdan rahatsız olmuyor. BDP engellemek istiyor: İşte şu son haftalarda BDP’nin asıl niyeti şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ortaya çıkmıştır. BDP, sorunun var ettiği, sorunun ortaya çıkardığı bir siyasi yapıdır aslında. Sorun çözüldükçe istismar vasıtalarının kaybolduğunu gören BDP sorunun çözülmemesi için elinden Adaletin Bu mu Dünya... Yargıtay son noktayı koydu... Yıllardır yargılaması bitirilemeyen domuz bağı katilleri ve çeteler özgürlüğüne kavuşurken Ergenekon davası sanıklarının tutukluluk süresi 10 yıla uzatılabilecek. Mustafa Balbay 671, Tuncay Özkan ise 742 gündür Silivri zindanında yatıyor... Balbay ve Özkan, Ergenekon davasından yargılanıyorlar. İki gazeteci arkadaşıma yöneltilen suçlama, cebir ve şiddet kullanarak(!) Meclis’i ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek. CMK’nin tutukluluk süresini düzenleyen 102. maddesi yürürlüğe girerken azami tutukluluk süresinin kaç yıl olacağı tartışılıyordu. Yargıtay, tutukluluğun özel yetkili mahkemelerde 10 yıla dek uzatılabileceğine karar verdi... Uyuşturucu, çete gibi suçlarda ise beş yıl. Bu ne anlama geliyor? 5 yıldan fazla süredir tutuklu yargılanan katiller, uyuşturucu kaçakçıları, çete liderleri salıverilecek. Eline hiç silah almadıkları halde Ergenekon ve KCK davalarında yargılanan belediye başkanları, bilim insanları, siyasi parti liderleri, gazeteciler, yazarlar ise dava sonuçlanmazsa, ki öyle görünüyor, 10 yıl cezaevinde kalacaklar. Balbay’dan Doğu Perinçek’e, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’ndan Prof. Dr. Mehmet Haberal’a, Tuncay Özkan’dan Hikmet Çiçek’e değin çok sayıda kişi özel yetkili mahkemelerde yargılanıyor. Bilmiyorum dün sabah televizyon kanallarını izlediniz mi? Görüntüler insanı derinden vuruyordu. Tekbir getiren köktendinciler sabaha karşı Diyarbakır Cezaevi’nin önünde toplanıp eli kanlı Hizbullah militanlarının salıverilmelerini kutluyorlardı. Mersinli Konca Kuriş ve milletvekili Mehmet Sincar’ın da aralarında bulunduğu 188 kişinin ölümünden sorumlu tutulan Hizbullah davası sanıkları 10 yıldır davadan karar çıkmadığı için özgürlüklerine kavuştular. Domuz bağı katilleri, uyuşturucu sanıkları, çete liderleri artık aramızda... Elinde kalem olan Balbay, Çiçek, Özkan içeride. Yağmurlu ve soğuk bir günün içinde, insanın içini acıtan “hukuk devleti böyle mi olmalıdır” dedirten bir durumla karşı karşıyaydım. Kanla lekelenmiş bir deniz kraterinde, dünyanın tüm sislerine, alacakaranlığına denk düşen bir görüntü çıkmıştı karşıma. Anlamsız bir ayıp, yılgınlığın içinden karşıma çıktı. Bu ülkede eline kalem almak suçtu, bilim adamı, siyasetçi olmak suçtu... Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yargıcı Rıza Türmen, 10 yıllık tutukluluk süresinin her koşul altında çok uzun olduğunu söylüyordu... KCK ve Ergenekon davaları kaç yılda bitecekti? Kimse bilmiyordu bunu... Bilinen ise eli kanlı Hizbullah militanlarının, uyuşturucu tacirlerinin, katillerin, çete liderlerinin salıverilmeleriydi. Birden 90’lı yılların başına gittim, Hizbullah’ın nasıl örgütlendiğine ilişkin olarak TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı rapora bir göz attım. Hizbullah PKK’ye karşı devletin örgütlediği köktendinci bir terör örgütü değil miydi? Bu soruyu kime sorarsanız sorun verecekleri yanıt şudur: “Evet!” Diyarbakır, Mardin, Batman gibi kentlerimizde işlenen cinayetlere bakın... Kot pantolon giyen kızlarımızın kulaklarının, burunlarının kesildiğini anımsayın. Hizbullah’ın PKK’li itirafçılarla birlikte yaptıkları, ortak kanlı eylemleri unuttuk! Şimdi eli kanlı Hizbullah militanları dışarıda... Güneydoğu’da, PKK, BDP, AKP ve Hizbullah siyasetin tabanında etkili... Hizbullah okuma evleri açtı, AKP’ye doğru kaydı... Tüm bunlar bilinen gerçekler. Örgütlü uyuşturucu kaçakçıları, katiller, caniler özgürlüğüne kavuşurken KCK ve Ergenekon davasından yargılananlar 10 yıl içeride kalabilecekler. Tanrı aşkına söyleyin “adalet” bu mudur? Ergenekon davasından yargılanan gazeteciler, siyasetçiler, bilim insanları mı yıkacaktı devleti? Hizbullah militanları siyasete girerlerse hiç şaşırmayın... Çünkü burası Türkiye’dir her şey olabilir... Türkiye bu kafayla mı AB’ye girecek? Haydi bakalım sözde liberaller, çıkın televizyonlara “adalette eşitliği” tartışın, gazetecilerin 10 yıl daha içeride kalmasına, bilim insanlarının tutukluluk hallerinin sürmesine karşı ne düşündüğünüzü anlatın... Haydi çabuk olun, çabuk! ‘Alkışlanacak harita bu değil’ Toplantıda Erdoğan’ı yanlış yerde alkışlayan partililer Erdoğan’ı da güldürdü. Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşma sırasında bölünmüş yollarla ilgili haritayı milletvekillerine gösterdi. Elindeki haritayla “Bu 2002 öncesi bölünmüş yolların haritası” diyen Başbakan Erdoğan’ı vekiller alkışlamaya başladı. Vekilleri uyaran Erdoğan, “Bunu niye alkışlıyorsunuz? Alkışlanacak harita şimdi geliyor” dedi. AKP’li vekiller bu kez de Erdoğan’ın gösterdiği yeni haritayı alkışladı. gelen kışkırtmayı ortaya koymaktadır. BDP’nin attığı adımlar sorunun çözümüne katkı değildir, tam tersine süreci bulandıracak adımlar atarak çözümü engellemek niyetinde olduğunu göstermiştir. Açık söylüyorum, bu tavır annelerin gözyaşından, babaların yürek sızısından, gençlerin kanından rant elde etme tavrıdır. Ne BDP ne de onun sırtını dayadığı mahfiller hiçbir zaman benim Kürt kökenli kardeşlerimin asla temsilcisi değildir. BDP’nin kendi kışkırtıcı ve istismarcı taleplerinin sanki tüm Kürt kardeşlerimin talebiymiş gibi lanse etmesi son derece yanlıştır. Yolsuzluk iddiaları: Hani diyorlar ya ‘yolsuzluk var...’ Eğer bunların söylediği yolsuzluklar bu ülkede olsaydı, 12 bin 300 kilometrelik o yolları, havaalanlarının pistlerini ve terminallerini, barajları, derslikleri nasıl yapacaktık? Evde oturan ölür: Romanların ‘evde oturan ölür’ diye çok güzel bir sözü var. Biz bir evde oturmadık; biz milletin, ülkenin derdi ile yollara düştük. Elbette resmini yapamayacağınız gibi mutlululuğu bir harita üzerinde de gösteremezsiniz ama biz bu ülkenin gönül haritası üzerinde kardeşliğin, dayanışmanın, paylaşmanın resmini çizmenin mücadelesini veriyoruz. Grup salonunda olay AKP Grup toplantısında Erdoğan gelmeden önce ‘koltuk’ kavgası yaşandı. Milletvekili sıralarına oturan Temel Yürekli adlı vatandaş, güvenlik görevlilerinin uyarılarına karşın kalkmak istemedi. Yürekli, “Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” yazısını gösterdi ve “Beni buradan ancak Başbakan kaldırır” diyerek polislere direndi. Bunun üzerine Yürekli, polisler tarafından yaka paça zor kullanılarak ve sert davranılarak salondan çıkarıldı. Yürekli, salonun karşısında yer alan küçük odaya alındı. Alındığı odada Meclis güvenlik görevlilerince ilk sorgusu yapılan Yürekli’nin, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın misafiri olduğu, geçmişte birkaç kez milletvekili aday adayı olduğu bilgisini verdiği öğrenildi. Günay’ın danışmanı böyle bir misafirlerinin olmadığını açıklarken AKP Ankara İl teşkilatı da şahsın kendileriyle bir ilgisi bulunmadığı bilgisini verdiler. Bu arada Yürekli’nin üzerinden bir adet sarı basın kartı da çıktığı öğrenildi. Meclis güvenlik görevlileri Yürekli’nin kimlik tespitinin ardından kendisinin ilk ifadesinde de belirttiği gibi polise küfür ettiği için karakola sevk edileceği, hakkında güvenlik görevlisine küfürlü mukavemetten işlem yapılacağını bildirdiler. BAHÇELİ’DEN GÜL’E TEPKİ: Cumhurbaşkanı yeminine uymadı Devlet Bahçeli, “iki dilliliği” kamusal alanda uygulamaya koyan BDP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret eden Cumhurbaşkanı Gül’ü, “ettiği yemine uymamak” ve “tek devlet, tek bayrak, tek millet” vurgusunun yapıldığı 2010’un son MGK bildirisini “delmekle” suçladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, genel seçimler yaklaştıkça, AKP ile “bölücüler” arasındaki “kontollü ve planlı gerginliğin” artacağı ve perde gerisinde anayasa taslağı için de pazarlıkların “kızışacağı” uyarısında bulundu. Türkiye’yi bölmeye dönük tezgâhın bir ucunda AKP’nin diğer ucunda ise etnik bölücülüğün tüm unsurlarının yer aldığını ileri süren Bahçeli, ana muhalefet partisi CHP’yi de bu gelişmeleri “duyarsız, tepkisiz izlemek ve bir anlamda iktidarın değirmenine su taşımakla” suçladı. Bahçeli, AKP’nin düne kadar “kol kola gezdiği bölücülüğün siyasetteki uzantıları” ile karşıt kutuplara çekildiğini ve sözde düelloya tutulduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü Diyarbakır ziyareti nedeniyle eleştiri yağmuruna tuttu. MGK kararları arasında Türkçenin öne çıkarılması kararının, Gül’ün Diyarbakır’daki karşılama törenleri sırasında pankartlarda ve afişlerde Türkçe dışında bir dilin kullanılmasıyla çiğnendiğini ifade eden Bahçeli, Gül’ün “karşılama esnasında Türkçe dışında pankart görülmediği” açıklamasının da “hükmünün olmadığını” ifade etti. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin internet sitesinde hizmet birimlerinin Kürtçe ve Türkçe isimlerle yer aldığını, Gül’ün ziyaretinin de “iki dilli” yansıtıldığını kaydeden Bahçeli, Abdullah Öcalan’ın talimatıyla, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne “eşbaşkan” olarak atanan kişinin de Cumhurbaşkanı’nı karşılayan heyette yer aldığına işaret etti. Bahçeli, Gül’ün “etnik bölücülere cesaret ve meşruiyet kazandıracak” fiiller içine girmesiyle Cumhurbaşkanlığı makamının “yara” aldığını ifade etti. Bahçeli, “Cumhurbaşkanlığı yemininde ifade edilen hususlara riayet edilmemiş ve vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü konusunda hassasiyet gösterilmemiştir” görüşünü savundu. CHP lideri partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. (AA) Kılıçdaroğlu, grup toplantısında AKP hükümetine yüklendi [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dünkü grup toplantısında AKP hükümetine yüklendi. Kılıçdaroğlu, programlarını açıkladıkları anda AKP’lilerin önlerini kesmek için aynı şeyi yaptığına dikkat çekti. CHP lideri, gündemdeki konularla ilgili olarak şu değerlendirmeleri yaptı: Biz madene, onlar da: 2010 yılının son günlerini Soma’da geçirdik. Onlar da madene gittiler. Zonguldak’a giden iki sayın bakanı kutluyorum. Ama göçük altındaki iki yurttaşımız hâlâ çıkarılamadı. Bugün tam 232. gün... Hafta sonu Kuşadası’na gidip Roman vatandaşlarla beraber olacağız deyince apar topar grup ‘Firavunlaştılar’ toplantısına Roman vatandaşları getirdiler. Ama bir fark var. Biz vatandaşın ayağına gideriz, onlar ayaklarına çağırırlar, yüzleri asık, firavunlaşmış, baskı, şiddet, itiraz edene karşı çıkan bir anlayışla karşısına çıkarlar. Yargıçlara fişleme: Bunlar değil miydi “Biz 12 Eylül’e karşıyız” diyen. Fişleme ne zaman başladı? 12 Eylül’de. Ne zaman bitti? Hiç bitmedi. Bunların bir milletvekili ne demişti: “Onlar bizi fişliyordu. Artık biz onları fişliyoruz.” İşte bunların ileri demokrasi anlayışı bu. Yargı güçler ayrılığının bir parçası değil diyorlar. Buna da ileri demokrasi diyorlar. Yargıdan sözlü sınavlarda kamera konulması kararı çıkıyor. Yargıyı ikinci sınıf yapacağız, MİLLİ SAVUNMA BAKANI’NDAN YARGI KARARINA TEPKİ: parlamento nasıl karar verirse yargı da ona uyar diyorlar... Kahramanmaraş ilanı: Bütün gazetelerde tam sayfa bir ilan var Maraş olaylarıyla ilgili. Sağduyunun sesi. 84 kuruluş imza atmış. Herhalde Maraş’ı kahraman yapan bu ortak duygu. Hiçbir yurtsever o acı olayların yanında olamaz. Kahramanmaraşlıları kutluyorum. Kılıçdaroğlu, grup toplantısından sonra TBMM’deki odasında bir grup gazeteciyle sohbet etti. Kılıçdaroğlu, önseçim takvimi ile ilgili soru üzerine seçim tarihi netleşmediği için takvimin belirlenmediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Seçim haziran ayında deniyor, ama mayıs ayına çekilebilir diye de duyumlar var” dedi. Açıktayken terfi olmaz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Vestel Savunma ile Savunma Sanayi Müsteşarlığı arasında “Taktik İnsansız Hava Aracı Geliştirme Projesi Sözleşmesi” imzalanmasının ardından soruları yanıtladı. Gönül, bir soru üzerine, sözleşmeli er sistemi ile ilgili tasarının önceki gün Bakanlar Kurulu’nda yeniden ele alındığını ifade ederek “Çalışma Bakanımızın ve Maliye Bakanımızın bazı itirazları oldu. Zannediyorum bir hafta 10 gün içerisinde son şeklini vermiş olacağız” dedi. Gönül, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin üç generalin terfi ettirilmesi gerektiği yönündeki kararı ile ilgili olarak da şöyle konuştu: “Askeri İdare Mahkemesi’nin kararı daha önce verdiği kararı teyit eder mahiyettedir, bir paralellik içerisindedir. Askeri İdare Mahkemesi terfi kararını verirken, daha önce verdiği yürütmeyi durdurma kararıyla paralellik içerisindedir. Çünkü daha evvel bize, bakanlık olarak söylüyorum, Genelkurmay’ın terfi teklifini ben reddetmiştim. Açığa alma işlemi devam ettiği müddetçe terfilerinin mümkün olmayacağını kanun söylüyor. Şimdi o vaziyetteyiz.” Kıyat: Darbe değil seminer İstanbul Haber Servisi Emekli Koramiral Atilla Kıyat, Balyoz Darbe Planı iddialarına inanmadığını belirterek “Darbe planı varsa, bunu 172 kişi önünde açıklayıp provasını yapmaz diyorum” dedi. Habertürk televizyonunda konuşan Kıyat, Balyoz’un bir plan semineri olduğunu ifade ederek şöyle devam etti: “Diyelim ki TürkiyeYunanistan harp ediyor. Yunanistan Türkiye’yi cephe gerisinde sıkıştırarak birliklerini oraya tahsis etmesini sağlamaya çalışıyor. Bunu yapacaksa ya dini ya da ırkı kullanacaktır. Benim anladığım kadarıyla da orada din kullanılmış.” 27 Nisan emuhtırasının zamanlamasının yanlış olduğunu belirten Kıyat, “İçeriği yanlıştı. Bu yanlış yapıldıktan sonra sergilenen tavır ise yanlış bir kare idi” değerlendirmesini yaptı. “Ergenekon ve Balyoz davasında TSK’nin bu duruma düşürülmüş olmasına içim acıdı” diyen Kıyat, “Ergenekon safsata değil. İçinde ne var derseniz derin devlet var. Kim bu devlet, doğrusu bilmiyorum” dedi. Sahte çürük raporu BDP’li başkan gözaltına alındı İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Maltepe ve Pendik’te 2527 Aralık 2010 tarihleri arasında yaşanan araç kundaklanması olayları üzerine harekete geçti. Güvenlik kamera görüntülerinden de şüphelilerin kimlikleri belirlendi. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Maltepe ve Pendik’te bulunan adreslere operasyon düzenledi. Baskında aralarında BDP Maltepe İlçe Başkanı B.Y’nin de bulunduğu 10 kişi gözaltına alındı. Operasyonda suç unsuru taşıyan çeşitli malzemeler ele geçirildi. Gültan Kışanak, birlik ve beraberliği sağlamanın tek yolunun özerklik olduğunu savundu İki emekli askere gözaltı İstanbul Haber Servisi Sahte çürük raporu alma ve tarihi eser kaçakçılığına yönelik operasyon kapsamında 2’si emekli binbaşı 8 kişi gözaltına alındı. Üsküdar, Maltepe, Şişli, Fatih, Ümraniye ve Beylikdüzü’nde eşzamanlı olarak düzenlenen operasyonda, “Sauna Çetesi” soruşturmasında adı geçen V.K’nin de aralarında bulunduğu 2’si emekli binbaşı 8 kişi gözaltına alındı. Yapılan aramalarda, 4 adet ruhsatsız tabanca ile bazı belgeler ele geçirildi. Elebaşılığını emekli Binbaşı C.Ö’nün yaptığı iddia edilen zanlıların, tarihi eser kaçakçılığına karıştıkları ve askere gitmek istemeyen kişilere sahte “elverişsiz” raporu hazırladıkları öne sürülüyor. ‘İkinci devlet isteyen yok’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, “bu topraklarda ameliyat yaptırmam” diyerek kendilerine çatan Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Bu ülkenin sorunları var, bunları çözmezsek, bu işin sonu ayrılıktır” yanıtını verdi. Kışanak, partisinin grup toplantısında, BDP olarak bir “gizli ajanda”ları olmadığını ve Kürt sorununun çözümünü “bölge yönetimlerinde” gördüklerini, ancak birilerinin bu önerilerini “ya görmezden geldiğini, ya da provokatif bir zeminde tartışmaya çalıştığını” söyledi. “İkinci devlet istiyoruz” diyen tek bir BDP’li ya da DTK üyesi olmadığını savunan Kışanak, “bölünme fobisi” nedeniyle, ülkenin demokrasiden yoksun bırakıldığını, şimdi de Erdoğan’ın aynı “terane”yi söylediğini savundu. Özerkliğin bölünme değil, birlik ve beraberliği sağlamanın “yegâne yolu” olduğunu savunan Kışanak, şöyle konuştu: “Milletin diline kelepçe vurursanız, bu ülkeyi siz bölersiniz. Başbakan ‘ameliyat yaptırmam’ diyor. Bu ülkenin sorunları var, bunları çözmezsek, değil ameliyat, kangrene dönüştürürsünüz. Kangren olursa bu işin sonu ayrılıktır. Biz herkesin haklarına saygı gösteren eşit bir yaşam, çoğulcu yaklaşım istiyoruz.” Kışanak, hiçbir zaman ulusal bayrak yerine ikame edilecek “ikinci bayrak” önermediklerini de söyledi. Türkçe sözlüklü protesto Grup toplantısında, Atatürk Kültür Dayanışma Eğitim Vakfı Başkanı Gül Karyaldız, Kışanak’ın oturduğu sıraya yaklaşarak masasına Türkçe sözlük ile Şırnak’taki çocukların “İstiklal Marşı” ve “Andımız”ı okuduğu CD’yi bıraktı. Güvenlik görevlileri, Karyaldız’a müdahale ederken, Kışanak da “Size Kürtçe sözlük verelim” dedi. Gültan Kışanak C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle