27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B ARI DÜŞÜNCE HULKİ AKTUNÇ Sağol Serço! Hayvanların bilgi edinme-bilgi iletme süreçleriyle ilgili bir kitap okumuştum. Ak bağırlı Kanada serçesinden söz ediyordu. Sürü lideri, bir erkek. Yemlik bir şeyler bulduğunda tuzak mı, değil mi denetliyor; sonra dişilere, küçüklere haber veriyor, gelsin yesinler diye. Serçenin düşmana karşı büyük silahları: Ürkeklik, kuşkuculuk, havada sabit kalmayı bile sağlayabilen çok hızlı kanatlar. Daima güvenlik arar serçe. Kanada serçesi, endemik. Beyaz ayı gibi. Beyaz bağırlı. Hayvanları ve bitkileri izlemek, gözlemlemek bana çok şey kazandırdı. (Belirdi kandilleri atkestanesinin.) Endemi ve endemik kavramlarıysa bende zihinsel bir açılım yarattı. Yok olmasına çeyrek kalmış bitkiler, hayvanlar. Destansı yaşam kavgaları onların. (Suyun damlasından korkar kedi değil mi? Peki, Türk kedisi neden mükemmel bir yüzücü? Endemik. Dünyada tek.) Bizim balkon demiryoluna bakar (Feneryolu). Yüksek bir gökyüzümüz var. Yaşlı ağaçlarımız var. Kuşlarla paylaştığımız. Raylar, kargalar ile martıların egemenlik sınırlarını gösteriyor. Rayların deniz ötesi, martıların. Deniz berisi, kargaların egemenlik alanı. Biz, deniz berisindeyiz ama kargalarla aramız iyi değil. Çok haşin onlar: Yumurta dolu yuvalara, hatta kedi yavrusuna saldırdığını gördük kargaların. Yiyecek onu, öldürüp yiyor da. Bir seri -civciv- katilidir de karga. Ayda bir martı-karga savaşı oluyor. Egemenlik sınırı şöyle bir sınanıp aynen kalıyor. Balkonumuza en sık gelen kuşlar arasında güç sıralaması: Karga, güvercin, kumru, serçe… Bağrı yarık bir kumru görürseniz, nedeni karga. Balkona ekmek kırıntısı, çoğunlukla da buğday koyuyoruz: Saydığım sırayla tüketiyorlar. Serçe bazen küçük bir dalışla avını kapıp gidiyor. Sıra mıra dinlemiyor. Kara bağırlı Marmara serçesi: Kitapta yeri yok. Semra ile uydurduk. Bizim balkona en çok gelip yem güvenlik denetimi yapan erkek serçenin kara göğsünden esinlendik. Geliyor, dikkatle bakıyor, sonra bir adet buğday alaraktan pırr. Haber vermeye gidiyor. Pırrr haberinin ardından da birçok dişi ve genç serçe geliyor, yemleniyor. Kumrular durumu fark ederse, serçeye yem yok. Güvercinler görürse, kumrulara da serçelere de yem yok. Gücü gücü yetene. Su içerken bile! Semra da ben de erken uyananlardanız. Güneş yükseliyor: Tan ağartısını, gün ışığını sanki bir şarkıyla karşılıyor kuşlar ve biz de 6.30-7.00 dedin mi ayaktayız.. Çay. Kahvaltı. Gazete. Düş yorumları. Kara Bart ile bir kış sabahı tanıştık. Yemliğe geldi, öttü. – Ne var delikanlı? – Gene öttü. – Yanına yaklaştım, konuştuk sanki… – Yem nerede bu sabah? – Tamam getiriyoruz efendim. Ben Kara Bağır demiştim, Semra Kara Bart dedi. Öyle oldu. Semra, söyleşimize de tanıktır. Birkaç yıl önce iki kumru (Gukkuruk ile Mukkuruk) yuva yaptı balkonumuza. Çer çöp, özellikle de çam iğneleri toplayıp getiriyor. Çıkıp baktım. Helezonvari dizmiş. Sonra üzerine dışkılıyor. Kuruyunca, yuva beton! İki yavruyu uçurduklarını da gördük. Yavru çıkmak istemiyor, Mukkuruk yumuşak, sevecen kanat vuruyor. Uçtu ikisi de. Dokunaklıydı. Birkaç metre dengesiz, sonra kırk yıldır uçarmış gibi. Nereye uçtu bunlar? Ana baba yuvasının olduğu ağaçlara uçtu. Nereden biliyorlar? Biz bilmiyoruz. Kara Bart, Semra ile de konuşuyor. Bir cikcik iki cikcak al sana buğday. “Yakışıklı oğlum benim!” diyor Semra. Kara Bart’ın eşlerinden birini gaga gagaya beslediğini gördük. Aşk gibi. Geçen pazar akşamı, balkondayım. Yakışıklı, çok şen bir telaş içinde geldi. Balkon duvarına adeta yapıştırdı… Nedir o?.. Ağı içinde bir örümcek. Kedilerin insan dostlarına fare armağan ettiğini biliyordum. Serçenin insan arkadaşına armağan getirdiğini gördüm. - Buğdaylar için sağ olun! – Sen de sağ ol serço, yakışıklım Kara Bart! Kanadalı serçenin böyle bir davranışı olup olmadığını bilmiyoruz. Bizim serçolar endemik diye karar verdik. Semra Serco Serco Marmariensis dedi. “Olur Semra’nım, senin Latincen benden iyi!” Okuma notlarından: Bir Osmanlı subayı anlatır. Çanakkale Savaşları hakkında. “Çanakkale’de, bir Çankırılı onbaşı vardı. En çetin şartlarda ‘Ha dayan! Sonuna geldik!’ derdi.” (Kemal Tahir, “Bir Mülkiyet Kalesi”, İthaki). [email protected] 9 AĞUSTOS 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] ABD’li ünlü şarkıcı Christina Aguilera’nınilk sinema filmi “Burlesque” adlı müzika-linden ilk görüntüler yayımlandı. Başrol- lerinde Aguilera’nın yanı sıra Kristen Bell, Stanley Tucci ve Cher’in de yer aldığı filmin 7 Ocak 2011 yılında Türkiye’de vizyona girmesi bekleniyor. Yö- netmenliğini Steve Antin’in yaptığı filmin “Moulin Rouge” ve “Chicago” filmlerinin getirdiği müzikal film dalgasını tekrar yaşatıp yaşatamayacağı ise merak konusu. Filmde “Burlesque Lounge” adlımüzikholde yaşananlar anlatılıyor. Aguilera, ‘Burlesque’ ile beyazperdede SENEM ÖZCAN M etin Cengiz uzun yõllardõr Türk şiirine katkõ sağlayan şa- irlerden. Şiirden Yayõnla- rõ’ndan çõkan “Sonsuzluk Çiseler Büyük Sularda” ve “Bir Ebru Vurgusu Dün- yaya Katkımız” adlõ şiir kitaplarõyla “2010 Melih Cevdet Anday Şiir Ödü- lü”ne layõk görülen Cengiz, yakõnda ya- yõmlamaya başlayacağõ “Şiirden” adlõ şi- ir dergisinin de müjdesini veriyor. Metin Cengiz ile aldõğõ ödülden yola çõkarak Me- lih Cevdat Anday, şiirin yeri ve çeviri üze- rine konuştuk. -Melih Cevdet Anday Ödülü’ne 5. yı- lında siz değer görüldünüz. Bize bu ödülün öneminden ve şiir ödüllerine bakış açınızdan bahsedebilir misiniz? Melih Cevdet Anday, modern Türk şii- rinin kurucularõndan. Bu nedenle onun adõ- na verilen ödül de oldukça değerli. Melih Cevdet Anday Ödülü’nün bir başka önemi ise Anday’õn kişiliğiyle de bağdaşmõş bir ödül olmasõ. Dolayõ- sõyla verilen ödül, şiirle birlikte şai- rin kimliğine de veriliyor. Ödül kadar ödülü alan isimler de ka- litenin sürmesi açõsõndan oldukça önemli. Ödülü şimdiye dek kazanan küçük İskender, Özdemir İnce, Ah- met Erhan ve Nihat Behram da ödüle nitelik kazandõrma açõsõndan oldukça başarõlõ isimler. Ödülün şiiriyle belirli bir yere gelebilmiş şairlere ve- rildiğini düşündüğümüzde benim açõmdan çok sevindirici bir durum. Ödül, mevcut sis- temin bir anlamda şairleri kutlamasõ, “Di- limizi kullanarak iyi şiirler yazdınız, bi- zi onurlandırdınız, devam etmenizi di- leriz” denmesi benim için. -Melih Cevdet Anday ile ilgili daha ön- ce de yayımlanmış yazılarınız var. An- day’ın şiir anlayışını kendi şiir anlayı- şınızla bağdaştırdığınız noktalar var mı? Anday’õn şiirini üç dönemde incelemek mümkün. İlk dönemini “Garip Şiiri” içinde değerlendirmek doğru olur. Bu dö- nemini sokaktaki insanõ işleyen yalõn dil ile yazõlmõş şiirleri oluşturur. İkinci döneminde ise dili daha çok zorladõğõ görülür. Şiirine Yunan mitolojisini dahil eder ve insanõn in- sanlaşma sürecini mitolojiye dayandõrõr. Ancak bunu yaparken din- lerden uzak durur. Bu nok- tada bir mesaj verir An- day, insanõn insanlaşma sürecini, kendi yazgõsõna ve kendi yazgõsõnõ oluş- turan her şeye karşõ mü- cadele olarak tanõmlar. Ben de bu dü- şünceyi paylaşan biri olarak şiirlerimi bu anlayõşla yazdõğõmõ da söyleyebilirim. Bir diğer önemli özelliği de hem ikinci dönem hem de üçüncü dönem olarak tanõmlaya- bileceğimiz dönemlerde görülen dili zor- lamasõ. Dilin içinden yazdõğõ, gönderme- si dilin içinden olan şiirleri kaleme aldõğõ bu döneme, Anday şiirinin zirvesi diyebi- lirim ki beni de bu üçüncü dönemi daha çok ilgilendirir. Çünkü ben de şiirimde çağrõ- şõmõn her yere gidebilmesini, okuyanõn ken- disine göre anlamlandõrabilmesini hedef- lerim. -Türk ve dünya edebiyatında şiiri ve şiirin yerini nasıl değerlendiriyorsu- nuz? Şiir üzerine yazan ve düşünen biri ola- rak şiire başlayan insanlar için konuşmak isterim. Zaten her zaman okuru da az olan bu tür, çeşitli sebeplerle itibarõnõ da kaybediyor bence. Çağrõşõm güçlülüğü göstermeyen, yaratõlmõş gerçeklik dõşõn- da şiirin gerçekliğini yaratmayan bir şiir oluşturulmuş durumda. Dâhice, çok derin, okunduğu zaman anlaşõlmayan, ‘vay be neler yazmış’ dedirten imge peşinde, ye- ni bir hayat üretmeyen, anlamsõzlõğõ da an- latmayan bir tür şiirin hâkimiyeti bu. İtibar kaybõnõn önemli bir nedeni de mevcut sistemin şiiri istememesi ve mo- dern şiire karşõ olmasõ. Bunun sebebi de şii- rin düzenin karşõsõnda yer almasõ ve önem- li bir silah olmasõ. Sistem de buna karşõ- lõk olarak kolay anlaşõlõr ve biraz da acõk- lõ şiirler yazan kendi şairini çõkartõyor. Yurt- dõşõnda da durumun çok farklõ olmadõğõ- nõ katõldõğõm festivallerde dünyanõn dört bir yanõndan tanõştõğõm şairlerden öğreniyorum. -Şiirin siyasetle ilişkisi ve Türkiye’de şiire karşı alınan tutum hakkında neler dersiniz? Şairin siyasi duruşu ile şiirin siyasi du- ruşu da aynõ olmayabilir. Şair belli bir ideo- loji içerisinden yazõyor olabilir; ancak şii- ri, onu okuyan herkesi çarpabilir. Şiir bi- zim dõşõmõzda kendine bir yaşama alanõ bu- lur. Yazõldõğõ an, şairinden bağõmsõz hale gelir ve kendine özgü bir organizmaya sa- hip olur. Şiir yaşayan canlõ bir varlõktõr ve kötü şiirler ölür, iyi şiirler yaşar. Siyaset- le ilişkisi ise siyasetin günlük yaşama, şiirin ise günlük yaşamõn ötesine dair ol- masõyla ilgilidir. Bizde şiire bakõş açõsõ daha ilk ve orta- öğretimden çarptõrõlõr. Hemen hemen her- kes ilkgençlik çağlarõnda ‘şiir’ yazar an- cak okullarda okutulan şiirler konusunda ya seçici davranõlmadõğõ ya da yetersiz ka- lõndõğõ için bu okullardan mezun olan genç- ler şiire karşõ ilgisini kaybeder ve neredeyse şiirden nefret eder hale gelir. Bu nedenle de şiir kültürü daha oluşamadan kaybe- dilmiş olur. ‘2010 Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü’ne değer görülen Metin Cengiz: “Anday, insanõn insanlaşma sürecini, kendi yazgõsõna ve yazgõsõnõ oluşturan her şeye karşõ mücadele olarak tanõmlar. Ben de bu düşünceyi paylaşan biri olarak şiirlerimi bu anlayõşla yazdõğõmõ söyleyebilirim.” Şiir itibar kaybediyor Kültür Servisi - Ridley Scott’un ya- põmcõlõğõnda, Kevin MacDonald’õn yönetmenliğinde hayata geçen, video paylaşõm sitesi YouTube’a yüklenen kõsa filmlerden oluşacak “Life in a Day” filmi projesi post prodüksiyon aşamasõna ulaştõ. 24 Temmuz 2010 gününü tüm dünyadan videolarla an- latacak film için, 197 farklõ ülkeden, 45 farklõ dilde siteye yüklenen video sayõsõ tam seksen bini buldu. Variety dergisinin verdiği habere göre, Kevin MacDonald, yüklenen videolarõ tek bir filme indirebilmek için yirmi kişi- lik bir ekip kurmuş. Sadece YouTu- be’a yüklenen videolardan oluşacak filmin ilkgösterimi, ocak ayõnda ba- ğõmsõz filmler için önemli bir alan sayõlan Sundance Film Festivali’nde ve YouTube’da gerçekleştirilecek. Filmi bir zaman kapsülüne benzeten yönetmen MacDonald’õn “Ben sizin bir gününüzü çekmek istiyorum; sizin, ailenizin, komşunuzun. Filmi işinize giderken çekebilirsiniz, oğ- lunuza, annenize ya da babaanne- nize giderken. Amacım 24 saatlik bir zaman diliminde hayatın bir fotoğrafını çekebilmek. 24 Tem- muz 2010’un nasıl bir gün olduğu- nu gelecek nesillere anlatacak eşsiz bir sosyal sinema deneyimi yaşat- mak” olarak tanõmladõğõ “Life in a Day”, 20 şanslõ kişiye isimlerinin ha- zõrlanan filmin jeneriğinde “yönet- men yardımcısı” olarak geçmesini sağlayacak. ‘LIFE IN A DAY’ FİLMİ YouTube filmi kurgu aşamasõnda MetinCengiz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle