19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHUR YET 7 AĞUSTOS 2010 CUMARTES 16 EKONOMİ “Benim koşmak için o kadar çok nedenim var ki…” Bu sözlerin sahi- bi Türkiye’nin ilk ultramaratoncusu Bakiye Duran. Hayat mücadelesine Samsun’un Hilmiye köyünde başlayan, zor şart- lar altõnda okuyan ve kimya öğretmeni olan Bakiye 20 yõldõr maraton 10 yõl- dan beri de ultramaraton koşuyor. 100 kilometrelik, 500 kilometrelik koşular yapõyor, kimi zaman 24 saat sürekli koşuyor. Rüzgâra, yağmura, sõ- cağa aldõrõş etmeden… Öyle bir öy- küsü var ki kõsa bir süre önce “Cesa- ret Yalnızdır” adõyla kitaplaştõrõldõ. Bakiye Duran ile geçenlerde tanõş- tõk. Bir şekilde yolu Siemens ile ke- sişmiş. Şirket çalõşanlarõnõ motive et- mek için Duran’õ davet etmiş ve öy- küsünü anlatmasõnõ istemiş. Hikâye- si “benim” diyen konuşmacõlara taş çõ- kartacak cinsten. Ardõndan pek çok ki- şiye örnek teşkil edecek biyografisini kitaplaştõrmasõna destek olmuş. 51 yaşõnda hoş bir kadõn Bakiye. Mavi gözleri õşõk saçõyor. Tataristan kökenli Duran ailesinin 9 çocuğundan beşincisi. “Köyüm Hilmiye’de yü- rümeyi öğrenir öğrenmez çalışma- ya başlar çocuklar. Ben 2-3 yaşım- da bahçeme, 5 yaşımda kardeşleri- me bakıyordum. 7 yaşında ise köyün çobanıydım. Çocukken koşuyor- dum aslında. Ya ineklerin arka- sından ya da yılanların önünden. Hep ne kadar uzağa koşabileceğimi düşünüyordum çocuk aklımla…” Bakiye’nin bu anlattõklarõ aslõnda köy- lerin çoğundaki çocuklar için geçerli. Ama Bakiye bunun ötesine geçmeyi başarabilmiş. Nasõl mõ? Önce okuyarak. Üstelik komşu köy- deki okula ulaşabilmek için kilomet- relerce yol kat ederek. “Okula gidip gelirken ağabeyim beni sırtında ta- şırdı. Küçük ağabeyim üşüyüp dön- mek istediğinde, ağabeyim Naci, ‘Koş, õsõnõrsõn,’ derdi. Bu müca- deleyi verdikten sonra 40 yaşına gelmişim, maaşım var, gidip koşmu- şum, bu ne ki! Ben esas mücadeleyi eşofman giyebilmek, okula gidebilmek için verdim. Elimizde tek hayatımız vardı ve bu hayatı boşa geçirmemek, her dakikasını doldurmak, her da- kikasında üretmek çok önemliy- di…” diye sözlerini sürdürüyor. “Kahramanmaraş’ta öğretmen okulunda, Samsun’da üniversite- de okurken, Mardin’de öğretmen- lik yaparken içiMdeki ses bana ‘Spor yap, yapabildiğinin en iyisini yap’ diyordu. Bana engel olmak is- teyen herkese kulaklarımı tıkadım ve o sesi dinledim” diyen Bakiye na- sõl hazõrlandõğõnõ ise şu sözlerle anla- tõyor: “Köyde yaptığım işi spor gibi düşünüyordum. Yarışmalara za- man zaman köyde hazırlanıyor, kuvvetlenmek için herkesten fazla çalışıyordum. Buğday destelerini yığın yapmak için çekerken kar- deşlerim iki deste getirir, ben 8-9 ta- nesini sırtlanırdım… Her işi spor ya- rışmalarına hazırlanmak için yap- maya başlamıştım. Evde yakacak odunları ben kesiyor, su yollarını açıyor, ağır yükleri taşıyor, buğday çuvallarını traktöre yüklüyor, pa- toza sap atıyordum. Daha da güç- lenmek için her şeyi yaptım…” İyi bir koşucu olduğunu 1989’da te- sadüfen katõldõğõ Avrasya Marato- nu’nda görmüş. “30 yaşındaydım. İlk kez 42 kilometre koştum ve Türk kadınlarda birinci, tüm kadın- larda 10. oldum. O günden son- ra ruhum, bedenim, aklım bana tek bir şey söylemeye başladı: Koş Bakiye. Çünkü koştukça özgürleşiyordum. Hayattaki hedeflerime koşarak ulaşmaya karar verdim. Yoksulluğu kı- sa ve uzun mesafe koşu ve yürüyüş yarışmalarında elde ettiğim ödüllerle aştım”… Osman Deveci, iş yaşamında başarılı ve ayakkabıcılık sektöründe de sevilen, sayılan bir kişi... İkitelli’deki AYMAKOP Kooperatifi’nin 15 yıllık başkanlığı süresince hem İkitelli OSB’nin kurulmasında hem de sitenin yapımında görev almış sektörü temsilen uzun yıllar İstanbul Ticaret Odası’nda Meclis üyeliği ve Meclis Başkan Vekilliği yapmış, şimdi ise TOSYÖV başkan yardımcısı, hukuk fakültesi mezunu Gedikpaşalı ayakkabıcı... Bakın neler anlatıyor: “Gedikpaşa ülkemizdeki ayakkabıcılık sektörünün kalbi... Burada üretim yapan işletmelerin bir kısmı İkitelli OSB’de de kurdukları AYKOSAN, AYMAKOP gibi sitelerde, bir kısım da farklı yerlere taşınmasına rağmen hâlâ irili ufaklı binlerce işletme Gedikpaşa’daki Neviye, Tiyatro, Cami ve diğer sokaklardaki hanlarda üretim yapıyorlar. Sağlıksız koşullarda üretim yapılan atölyelerde ayakkabı üretiminde yapıştırıcı olarak kullanılan kimyasallar nedeniyle işçilerin sık sık zehirlenmeleriyle sonuçlanan hastalanmalar, malzemelerin yanıcı özelliği nedeniyle de yangınlar olabiliyor.” Geçen aylarda çıkan yangında iki kişi yaşamını yitirmişti... Gedikpaşa Hamam Caddesi’nde yürürken Osman Bey, iki yıl öncesi burada hava parası o kadar yüksekti ki şimdiki fiyata mülkünü satın alırdınız, şimdi bırakın hava parasını kirasını ödemekte zorlananların sayısı her geçen gün artıyor. Sadece bu caddede en az 20 mağaza kapalı kepenklerindeki devren kiralık ya da devren satılık ilanlarıyla müşterisini bekliyor, diyor Osman Bey henüz 7 yaşındayken dedesinin yanında çivi düzelterek ayakkabıcılığa adım atmış, daha sonra babası ile birlikte lastik ayakkabı üretimine geçmiş. Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra eğitimini aldığı hukuk alanında sadece askerlikte savcı olarak görev yapan Deveci, 1972’de İstanbul’a göç etmiş. Burada küçük bir işyerinde üretimin yanı sıra ayakkabı malzemeleri satıcılığına başlamış. Babasının genç yaşta ölümüyle bu kez kendisinden küçük kardeşleriyle birlikte DEVRAN Kolektif Şirketi’ni kurmuş... Önceleri Gedikpaşa’da üretim yaptıkları işyerini daha sonra Firuzköy’de kurdukları yıllık 350 bin ayakkabı kapasiteli 170 kişinin çalıştığı modern üretim tesislerine taşımış ve üretiminin yüzde seksenini 60 ülkeye ihraç eder duruma gelmişler... Son yıllarda döviz kur politikası, başta enerji ve SGK primleri ve vergilerdeki artışların maliyetleri olumsuz olarak etkilemesi diğer yandan Çin, Pakistan ve diğer Uzakdoğu ülkelerinin Türkiye pazarına girmeleri ayakkabı sektöründe üretim yapan tüm işletmeleri ve Osman Bey’i zor duruma düşürmüş. Osman Bey, “Sektörün sorunlarını ben ve arkadaşlarım her ortamda defalarca yazılı sözlü dile getirdik. Çözümler önerdik, sonuç alamadık... Bunlar sanki yetmiyormuş gibi bu kez de Suriye’den gelen gümrüksüz, Türkiye’den gidenlerin gümrüklü olması Gaziantepli ve diğer illerimizdeki ayakkabı imalatçılarını dış piyasa ile rekabet edemez duruma getirdi. Biz son iki yıldır kapasitemizi çalışan işçi sayımızı 60’a, yıllık üretimimizi de 120 bin çifte düşürmek zorunda kaldık. Yeni çözüm olarak iç piyasaya yönelik Pedro Camino ve Bestclub markalarıyla YKM ve Boyner mağazalarında köşeler oluşturduk. Kur politikası ve az önce saydığım nedenler ve maliyet nedeniyle de ihracatımızı ancak yüzde 20’de tutabiliyoruz ” diyor. Osman Bey’e ayakkabıcılık sektöründen gelen Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin, “Geçen sene ayakkabı ihracatı yüzde 15’e geriledi. 2009’un tamamında 296 milyon dolarlık ihracat yapıldı. 2010’un ilk çeyreğinde de ayakkabı ihracatı yüzde 39 arttı” açıklamasını hatırlattığımda gülümseyerek “İnşallah öyledir... Bırakın gerçek olup olmadığını bunu duymak bile güzel’’ diye yanıt veriyor. Ayakkabıcılık sektörünün kalbi Gedikpaşa’da durum bu... Gaziantep, Konya, Çorum ve İzmir’de nasıl derseniz, verilere göre Gedikpaşa’dan farkı yok... S A T I R A R A S I HİLMİ DEVELİ [email protected] Duran: Koştukça özgürleşiyorum Raporlu işçi, işten çõkarõlabilir mi? Okul servisinde çalışan kişilerle kısmi iş sözleşmesi yapılmıştır. Okulların kapanmasından dolayı iş akdi sona ermiş olup Sosyal Güvenlik Kurumu’nda (SGK) işten ayrılış nedenine hangi seçeneğin yazılması gerekmektedir. Erdinç Bekler Sayın Bekler, sizin durumunuza uyabilecek işten çıkış nedenlerini üç madde de tanımlamak mümkün. Birincisi; “Belirli süreli iş sözleşmesinin sona ermesi”. İkincisi; “İşin sona ermesi”. Üçüncüsü ise, “Diğer nedenler”dir. Üç seçenekten uygun olanı seçebilir ya da istediğinizi işaretleyebilirsiniz. Sorularınız için malicozum ism mmo.org.tr ad- resine mail ata- bilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek ce- vaplanacaktır. KISMI SÖZLEŞMEDE İŞTEN AYRILIŞ NEDENİ NE OLMALIDIR? Ayakkabıcılık Sektöründe Dertler Bitmiyor... YAHYA ARIKAN e-posta: [email protected] B aşlıktaki soru çalışma hayatında sık karşılaşılan bir durumu ifade ediyor. Çeşitli nedenlerle hastalanarak istirahat raporu almış işçinin işverence işe devamı kararı önemli bir motivasyon aracı kuşkusuz. Ancak raporun süresi işyerinde hizmetin sürdürülmesinde sorunlar yarattığı aşamada işten çıkarma da gündeme gelebiliyor. Esasen, iş güvencesi kapsamındaki, 30 ve daha fazla işçi olan işyerlerinde çalışan kişilerin sırf rapor aldıkları için işten çıkartılmaları geçerli neden kabul edilmiyor. Ancak, işçinin raporu “bildirim süresi +6 haftayı” aşarsa İş Kanunu uyarınca ihbar tazminatı ödenmeden sadece kıdem tazminatı ödenerek fesih imkânı veren farklı bir durum ortaya çıkıyor. İş Kanunu’nun 25’inci maddesinde; süresi belirli olsun veya olmasın durum şöyle tanımlanıyor: a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa veya sakatlığa uğraması halinde, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi, b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun sağlık kurulunca saptanması durumunda, iş sözleşmesi belirli sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin sağlık sebepleri ile feshedilebiliyor. Yine işçinin (kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa veya sakatlığa uğraması dışında) hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre bildirim sürelerini (ihbar süresini) altı hafta aşmasından sonra doğuyor. Diğer bir deyişle uzun süre rapor alan ve bu süresi de işçinin 2-4-6-8 hafta olabilecek olan ihbar süresine 6 hafta ilave edilerek bulunacak sürenin aşılması halinde ihbar tazminatı ödenmeden diğer yasal hakları ödenerek iş sözleşmesi sona erdirilebiliyor. Örneğin, 4 yıllık işçinin ihbar süresi 8 hafta olup buna 6 hafta ilave edildiğinde 8+6=14 haftayı aşan rapor alan işçinin iş sözleşmesi, ihbar tazminatı ödenmeden sonlanabiliyor. Değerli okurlarım, raporlu işçinin rapor süresi “bildirim süresi+6 haftayı” geçmiyorsa bu durumda ihbar tazminatı da ödenerek fesih yapılabiliyor. Sadece yukarıda da belirtildiği gibi, iş sözleşmesinin sona erdirileceğine ilişkin işveren iradesi rapor süresinin bitiminden sonra hüküm doğuruyor. İşçinin kıdemi, işe başladığı tarihten iş sözleşmesinin sona erdiği tarih arasındaki süredir. Bakiye Duran ilk ultramaratona 2000 yõlõnda Hollanda’da katõldõ ve 100 kilometrelik yarõşõ Avrupa üçüncüsü olarak tamamladõ. Daha sonra yarõştõğõ Bielersee Maratonu’nu ikincilikle, İsviçre’de Bern Alpleri’ndeki 110 kilometrelik Orienting ultra dağ maratonunu ise 11 saatte parkur rekoru kõrarak bitirdi. Uluslararasõ Ultramaraton Birliği Eski Başkanõ Malcolm Campbell Bakiye Duran’õn azmini “Tek başına yarışlara geliyor, üstelik dil bilmiyor. Bu sefer kaybolur derken, o diğer yarışlara da geliyor” diye anlatõrken kendisini “ultramaratonun yalnız ve cesur kızı” olarak tanõmladõğõnõ vurguluyor. lk yarışında Avrupa üçüncüsü oldu Türkiye’nin ilk kadõn ultra- maratoncusu Bakiye Duran ay- nõ zamanda kimya öğretmeni. Duran “Koştukça özgürleşiyo- rum. Hayattaki tüm hedefleri- me koşarak ulaşmaya karar verdim. Yoksulluğu kõsa ve uzun mesafe koşu ve yürüyüş yarõşmalarõnda elde ettiğim ödüllerle aştõm” diyor. Ultramaraton, mesafeleri 50 kilometrenin üzerinde çeşitli ortamlarda yapõlan ve mesafeleri değişen yarõşlara deniyor. 1000 kilometreye kadar çõkabiliyor, çöl yarõşlarõ, kar yarõşlarõ gibi farklõ kulvarlarda gerçekleşebiliyor. Ultramaraton nedir?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle