19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 AĞUSTOS 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B ARI DÜŞÜNCE HULKİ AKTUNÇ Pazartesi Otomobili Pazartesi günleri okula, işe sevinçle giden var mı? Okullarını, işyerlerini “sevimli” kılan kurumlar, işverenler var mı? İş’i sevimli kılan var mı? Sorun da buradan, pazartesi sevimsizliğinden doğuyormuş: Otomobil hastası bir tanıdık, yaradana sığınıp bir Lamborghini satın almıştı. Araba dediğin 50 lira, bu araba ise 500 lira. İyi de Lamborghini daha ikinci ay teklemeye başlamıştı. 1984. Ne yapmalı? Yazışmalar, şunlar bunlar… Sonuç: Bu bir pazartesi otomobiliydi. Binlerce kayıt taranınca görülmüştü… Sıfır kilometreden arızalı otomobiller nedense hep çoğunlukla pazartesi günleri üretiliyordu. İşçiler cumartesi-pazar özgürlüğünden sonra zaten memnun olmadıkları iş’e bir kez daha gayrı memnun dönüyorlardı. Bantta önlerinden geçen arabaları bir ürün gibi değil bir sevimsizlik numunesi olarak görüyorlardı. O arada birkaç vida yanlışı olsa ne olur? Oluyordu. İzleyebildiğim son yıllarda büyük markalar yüz binlerce aracı arızalı olduğu gerekçesiyle geri çağırdı. Çok ağır bir sorumluluk. Onaracak, yenisini sunacak, bu arada borsa “kâğıt”ları tepe takla düşecek. İmaj yıpranık. Çünkü işçi ürettiği ürüne yabancılaşıyordu. “İyi ki cuma var!” diyerek 2 günlük cennetine uzanıyor, pazartesi sabahları da cehennemine dönüyordu. İşini elinin tersiyle yapmaktaydı bir bakıma. Ben bu yazıyı cumartesi günü yazıyorum. Pazar sabahı biraz daha işleyip gazeteye yolluyorum. Siz pazartesi günü okuyacaksınız. Benim yazılar Pazartesi Yazıları olmasa bile bazı pazartesi okurlarım da oluyordur. İster istemez. Şimdi Şarlo’yu anımsayalım… “Asri Zamanlar” adlı destanında, hep işsizliğinden tanıdığımız Şarlo bir fabrikada iş bulmuş çalışmaktadır. Önünden geçen döner bant karşısında mekanik kol hareketleri yapmaktır görevi. Bir pensenin kolları açılır kapanır gibi. Paydos zili çalar, işten çıkan Şarlo saatlerdir esir edildiği o kol hareketlerini sürdürür. Kolları bir pensenin kollarıdır artık. Açılır kapanır, açılır kapanır. Çalışma devinimleri, TİK haline gelmiştir. Deformasyon profesyonel… oh ne güzel… mesleki deformasyon. Kot taşlama işçilerinin sorunu nedir acaba? Öldüren sorun? “N’apalım, bu meslek böyle” diyenler oldu. “Bile bile ölüyorlar”mış. Tuzla tersaneleri(!) desem. İşçi ölümlerini hep işçiye yükleyen şu patronlar, tekne yapım tarihine geçiyor. İnsanları işsiz bırak. Sonra ucuzu ucuzuna işe al. Niteliksiz işçi, ne yapacak? Çalışırken hata yapacak! İmiş! O yüzden bir bakıma kendi kendilerini öldürüyorlar! İmiş! Ya kum torbası yerine kullanılıp boğulan 6 işçi? 17 Mayıs 2010 Pazartesi günüydü… Zonguldak-Karadon maden ocağı 840 metre derinden patladı. 30 kişi öldü. 28’i bulundu, ikisi hâlâ kayıp. İşverenin işyerinde kusurları sabitti. Başbakan “Bu yöre insanları alışıktır,” dedi. Bakanı da “Güzel öldüler,” diye ekledi… Bu kişiler insanı ağlarken bile rahat bırakmıyor. Pazartesi otomobili, üreticilerin işine gelen bir söylencedir. Sorunu işçilere yıkan bir söylence. Peki dünyanın en acımasız otomotiv pazarında, ABD’de yüz binlerce otomobil zırt pırt neden toplanmakta? İşçi sorunu (pazartesi filan) yüzünden değil, parça, kalitesiz, niteliksiz, sanırım daha ucuz (daha ucuza mal edilmiş) parça kullanmak yüzünden. Daha ucuz iş gücü, daha ucuz parça, daha rekabetçi, daha ucuz fiyatlar. Tersine dönen bant. Şarlo, bastonuyla dövse gerektir. Bizden örnek vereyim. Murat 124, Murat 131, sonra metalik boyalı Doğan serisi… Nüfusu artan bir komşum DöŞoVo’yu ağlaya ağlaya satıp “içi geniş, içi güneş” bir Doğan alır. Pırıl! Sıfır! Yakışıklı! Daha ilk pazar gezintisinde, çok kalabalık trafik içinde, vites elinde kalır. Hem de en sıkışık trafikte. “Yuu, sana o ehliyeti verenin…” Adamcağız vitesi pencereden dışarı çıkarıp sallar. Sorun, vites ile dişli kutusu arasındaki bir bağlantı parçasıdır. 100 kuruşluk olmalıymış, 50 kuruşluk koymuşlarmış. Sorunu giderirler ama bizim komşu da en azından yediği küfürlerle kalır. Not: Bütün bu veriler üzerinden bir Pazartesi Politikacısı düşünebiliyor musunuz? Ne dersiniz ona? Evet mi, hayır mı? [email protected] Kültür Servisi - İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Sanat Limanõ’nda geçen haf- ta sonu dört yeni sergi açõldõ. Piraeus Bank Grup’un Kültür Vakfõ, her yõl düzenlenen Av- rupa Kültür Festivali’ne, İstanbul’da Sanat Li- manõ’nda açõlan, 19 Eylül’e kadar sürecek iki sergiyle katõlõyor: “Yunanistan’da Mimari Paralellikler: 19. Yüzyıl Geleneğinden 21. Yüzyıl Değişikliğine” ve “Aramızdaki Me- kân”. Mehmet Günyeli ile Bejan Matur’un “Kader Denizi” başlõğõ altõnda sunduklarõ ser- gi ile “Japonya’ya Avrupa Bakışı” adlõ sergi ise 29 Ağustos’a kadar açõk kalacak. “Yunanistan’da Mimari Paralellikler” sergisi, ünlü Yunan mimar Aristotelis Za- hos’un (1871-1939) 100’den fazla fotoğra- fõndan oluşuyor. Benaki Müzesi’nin Yeni Yunan Mimarisi Arşivi’nden gelen fotoğraf- lar, yitik bir mimarinin fotoğraflara yansõyan belgeleri. O yüzden de mimarlar ve tarihçiler için olduğu kadar kentsel değişime ilgi duyan sanatseverler için de önem taşõyor. Günü- müzdeki kentsel çevrenin oluşumunu etkile- yen büyük değişikliklerin yanõ sõra Zahos’tan önceki dönemlerin görüntülerini de kapsayan sergi, sõradan bir eski fotoğraflar sergisinin çok ötesinde bir anlam içeriyor. “Yunanistan’da Mimari Paralellikler” sergisini düzenleyen mimar Yannis Kizis, ken- ti, anõtõ, çeşmeyi bütünüyle ya da ayrõntõlarõyla görüntüleyen Zahos’un fotoğraflarõna, iki dünya savaşõ arasõndaki dönemde Yunan top- lumunun yaşam koşullarõnõ ortaya koyan si- malar, bakõşlar, davranõşlar ve giyim kuşamõn da yansõdõğõnõ vurguluyor. Kizis’e göre “Kentsel görünüm sürekli ola- rak değişiklik gösterir. Her dönemin in- sanları onu değiştirir, yeniden biçimlendi- rir, onunla övünç duyar ya da onu kıy- metten düşürür. Aynı zamanda da kendi- lerinin biçimlendirdiği gerçek durumu ve neden oldukları sorunları algılamakta zor- luk çekerler.” “Yunanistan’da Mimari Paralellikler: 19. Yüzyıl Geleneğinden 21. Yüzyıl Deği- şikliğine” sergisi, Yunanistan’õn kent ve kent dolaylarõnda meydana gelen değişiklikleri, Tür- kiye’nin kentsel bölgelerindeki gelişme süre- ciyle karşõlaştõrma olanağõ da sunuyor. Bizans ve halk mimarisinde Yunan karakterini arayan ve günümüz mimari tarzõnõn “eski gelenek- ler”e dönmesinin öncülerinden sayõlan Aris- totelis Zahos’un fotoğraflarõ, Türkiye’nin kent mimarisinde yaşanan benzer sorunlarõn da ister istemez gündeme gelmesine katkõda bulunuyor. “Aramızdaki Mekân” adlõ güncel sanat ser- gisi ise Sanat Limanõ’nõn yer aldõğõ Antrepo No. 5 mekânõna özel bir enstalasyon olarak nesneler, çizimler ve resimler ile bir Yunan ve iki Türk sanatçõ arasõnda diyalog açan bir et- kinlik niteliğinde. Sergi, Yunan sanatçõ Ele- ni Kotsoni ile Raziye Kubat ve Çağrı Sa- ray’õn sergi alanõna özel gerçekleştirdikleri ya- põtlardan oluşuyor. (Sanat Limanõ, Meclis-i Mebusan Caddesi, Liman İşletmeleri Sahasõ, Antrepo No. 5, Tophane, İstanbul) Antrepo No. 5’teki Sanat Limanõ’nda açõlan yeni sergiler ağustos ve eylül aylarõ boyunca izlenebilecek Sanat limana demir attõ“Yunanistan’da Mimari Paralellikler” sergisi ünlü Yunan mimar Aristotelis Zahos’un kentsel değişimi yansõtan fotoğraflarõndan oluşuyor. “Aramõzdaki Mekân” adlõ güncel sanat sergisinde ise Eleni Kotsoni, Çağrõ Saray ve Raziye Kubat’õn yapõtlarõ yer alõyor. “Aramızdaki Mekân” adlı güncel sanat sergisinde Yunan sanatçı Eleni Kotsoni’nin yapıtı (üstte). “Yunanistan’da Mimari Paralellikler” sergisi, ünlü Yunan mimar Aristotelis Zahos’un (1871-1939) 100’den fazla fotoğrafından oluşuyor (altta). AYŞEGÜL ÖZBEK FOÇA - İngiliz Burnu’nda festivalcilerin 5 gün boyunca rock ve metal müzik eşliğinde yaptõklarõ “Rock Tatili” dün son buldu. Metal müziğin alana damgasõnõ vurduğu 29 Tem- muz’da, 80’li yõllarõn en önemli heavy metal gruplarõndan ABD’li W.A.S.P. ve 97 yõlõnda kurulan power metal grubu Pri- mal Fear sahnedeydi. Cuma günü ise Myspace Sahnesi’nde- ki gruplarõn dõşõnda ana sanatçõ- lar Erkin Koray, Moğollar, Hayko Cepkin ve oriental blu- es müziğiyle Luxus gün boyu dinleyenleri coştururken, son iki gün de ana sahnede Duman, İhtiyaç Molası, Manga, Ogün Sanlısoy, İngiliz grup Oi Va Voi’nin yanõ sõra Batı Yakası, Kırkbinsinek, Teneke Tram- pet ve Control+Z vardõ. Yarõmada olan İngiliz Bur- nu’nda ilk gün hava koşullarõ iyi geçerken ikinci gün özellikle akşam rüzgârõn etkisi artmaya başladõ. Öyle ki sahnedeki gruplar seste zaman zaman so- run yaşadõ ve ana gruplarõn so- undcheckleri uzun sürdü. Ama bu durum uzun saçlarõn daha coşkulu savrulmasõna ve daha güzel ‘headbang’ yapõlmasõna da olanak sağlamõş oldu. Dinle- yenlerle iyi iletişim kuran Pri- mal Fear’in vokalisti Ralf Scheepers, otelden konser ala- nõna denizden botla gelmelerine şaşõrarak, ilk defa bir konsere botla geldiklerini dile getirdi. Bu da denizli rock tatilinin özelliği tabii ki! Gecenin son konserinde ise yaklaşõk 2 saat sahnede kalan W.A.S.P. sahneye etkili rüzgâr eşliğinde giriş yaptõ. Myspace Sahnesi’nde ise aralarõnda ka- sõm ayõnda “Kıyametin” isimli ilk albümünü çõkaran Opal ve kadõn rock grubu Kırmızı’nõn da bulunduğu gruplar vardõ. Üçüncü gün ise Parti, Luxus, Moğollar, Hayko Cepkin ve Er- kin Koray sõrasõyla ana sahnede konser verdiler. Bir kere bis ya- pan Erkin Koray ve Cem Kara- ca şarkõlarõ da seslendiren Mo- ğollar, konserleri sõrasõnda poli- tika konuşmayõ ihmal etmedi- ler. Kuşkusuz gün içinde en çok beklenen isim olan Hayko Cep- kin ise sahnedeki lazer şovuyla dikkat çekti. Rock Tatili coşkulu bitti Kültür Servisi - 17. Uluslarara- sı İstanbul Caz Festivali’nin kapanış konse- rini gerçekleşti- ren, flamenko ve cazı bir ara- ya getiren tar- zıyla büyük be- ğeni toplayan İspanyol şarkı- cı Buika, yoğun talep üzerine yeniden İstan- bul’da. Buika, Radyo Voya- ge’ın “7 Kıta 7 Konser” serisi kapsamında, 6 Ağustos tari- hinde Suada Club’ta İstan- bullu müzikse- verlerle buluşa- cak. İstanbul Buika’yı sevdi SARAYBOSNA (AA) - Oscar ödüllü Bosna-Hersekli yönetmen Danis Tanoviç’in yeni filmi “Circus Co- lumbia”nın dünya prömiyeriyle 23 Temmuz’da başlayan 16. Saraybos- na Film Festivali, yarışma sonuçla- rının açıklandığı törenle sona erdi. Yağmur ve Durul Taylan kardeşlerin yönetmenliğini yaptığı, senaryosu- nu Engin Günaydın’ın yazdığı “Va- vien” filminin de yarıştığı “Uzun Metrajlı Film” kategorisinde “En iyi film ödülü”ne, Sırbistan’dan Ni- kola Lejaiç’in “Tilva Roş” adlı filmi layık görüldü. Genç yönetmen Leja- iç’in ilk uzun metrajlı filmi olan “Tilva Roş” 25 bin Avro’luk ödül ile festivalin sembolü olan “Saray- bosna Kalbi”ni de kazandı. Önceki gün sona eren festival kapsa- mında, 10 filmin dünya prömiyeri yapıldı, sinemaseverler 200’den faz- la eseri izleme şansı elde etti. Festi- val için kente, dünyanın değişik yerlerinden aralarında çok sayıda sinema sanatçısı, yönetmeni, tiyat- rocusunun da bulunduğu davetliler katıldı. En İyi Film ‘Tilva Roş’ SARAYBOSNA FİLM FESTİVALİ HaykoCepkin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle