Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 11 MAYIS 2010 SALI
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Türkiye toplumu, sindirme operasyonunun
yürütüldüğü bir süreçte tek parti faşizminin
ülkeyi kuşatma stratejisinin sıkıntılarını
yaşıyor... Sosyal yaşamı cendereye alan
“kırmızı çizgiler” önce mahalle baskısını yarattı,
sonra da demokratik kurumlara yönelik
psikolojik savaşı... Komplo mühendisleri son
aşamada ise “Ergenekon” süreciyle
çökertemedikleri CHP’yi ahlaksız bir tezgâhla
sindirmek istedi. Bu iğrenç ve alçakça oyunun
tek hedefi, Laik Cumhuriyet’i savunan
lokomotif gücü de çökertmekti!.. Peki,
siyasetin kirletildiği bu süreçte sizce kim
kazandı?
Bu köşeyi takip edenler bilirler ki, aylardır
aynı endişeyi yazıyor ve televizyonlarda
dillendiriyorum. Ergenekon adı verilen
psikolojik kuşatmanın medya, sivil toplum
örgütleri, ordu, yargı ve siyaseti hedef alan
boyutları var. Telefon dinlemeleri ve gizli
kameralarla, takip ve tacizle desteklenen bu
süreçte derin ve karanlık bir planın ince
aşamaları dikkatlice yürütülmektedir...
Son üç yıldır sürdürülen saldırının özeti
şudur; tüm laik kurumları tek tek yok edip
hilafet özlemcilerinin düşlediği ikinci
Cumhuriyeti yaratmak!..
Bu tehlikeli süreç önce medyayı hedef aldı:
Laikliği savunan ve AKP’ye muhalefet eden
Cumhuriyet gazetesi, Kanal B, Avrasya TV,
Ulusal Kanal ve Aydınlık dergisinin sahipleri,
yöneticileri ve yazarları gözaltına alınarak-
tutuklanarak etkisiz hale getirilmek istendi.
Karanlık odaklar laikliğin sesinin
kısıldığına inandı!..
Cumhuriyet yanlısı sivil toplum örgütleri
ikinci saldırı aşamasının hedefiydi:
Sendikacı Mustafa Özbek, Atatürkçü
gençler yetiştiren ADD ve ÇYYD “terörist”
damgası vurularak toplumun gözünden
düşürülmek istendi. Psikolojik savaş
uzmanları, toplumun sindirildiğine ve artık
kimsenin “Cumhuriyet mitingleri” adı
altında sokağa çıkamayacağına kanaat
getirdi!..
Üçüncü aşamanın hedefi Türk Silahlı
Kuvvetleri oldu:
Ordular yönetmiş, terörle mücadele etmiş
onlarca general “terörist” damgası vurularak
cezaevine atıldı. Pervasızlık, TSK’nin kozmik
odalarına kadar sızdı, stratejik merkezlerin gizli
belgeleri ortaya döküldü, devlet sırrı denilen
olgu ayaklar altına alındı!.. Cumhuriyeti
çökertmeyi düşleyenler laikliğin bekçisi
Kemalist ordunun da sindirildiğini
düşündü!..
Ve rejim yanlısı kurumlara yönelik bu
taarruzun en önemli aşamasında yargı anayasa
değişikliğiyle kuşatılmak istendi:
AKP’nin ülkeyi tamamen ele geçirme
tezgâhına direnen savcılar cezaevine atıldı,
hâkimler yargı önüne çıkarıldı, mahkemeler
baskı altına alındı. Dinci devlet yanlıları,
kendilerini yargılayacak mekanizmaların
etkisizleştiğine inanmaya başladı!
Baykal Kaybetmedi...
Ve benim aylardır kaygılandığım son
saldırı:
Cumhuriyet’in yaşaması için 80 yılı aşkın
süredir mücadele veren, laik ve demokratik
kurumların lokomotifi olan Cumhuriyet Halk
Partisi’ni tüm çabalarına karşın Ergenekon’la
ilişkilendiremeyen kirli el, öldürücü darbe için
iğrenç bir yöntemle harekete geçti! Önce
Deniz Baykal’a “Ergenekon’un avukatı” diye
saldırıldı, sonra da Erzincan’daki tezgâhı
bozmak isteyen CHP milletvekillerine iftira
atıldı!..
Deniz Baykal’a düzenlenen komplo işte
nihai hedefi olan uzun soluklu bir yok etme
sürecinin son halkasıdır. Cumhuriyet’in en
önemli kurumunu Ergenekon’la
ilişkilendiremeyenler, Baykal’a iğrenç bir çamur
atarak CHP’yi vurmak istemiştir!
Çamurla yaratılmış bu tezgâhtan en çok
yararlanmayı bekleyen güç, şüphesiz anayasa
değişikliğiyle rejimle oynayan AKP’dir...
CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne
gideceğinden endişe duyan, referandumda
halktan tokat yemekten kaygılanan iktidar
partisi, timsahın gözyaşlarını resmetmektedir!..
Hükümetin suskunluğu, bu iğrenç
plandan haberdar olduğunu, en azından
planlayıcıların iktidara hiç de uzak
olmadığını gösteriyor...
Şüphesiz bu komployu düzenleyenler, oy
oranı giderek düşen; ekonomi, iç siyaset,
uluslararası ilişkiler ve özellikle de güvenlik
açısından toplumu kaosa sürükleyen ve kardeş
kavgası yaratan AKP’yi kurtarabileceklerini de
düşünmüşlerdir!..
Evet, Baykal’a yönelik komplo, ilk
Ergenekon operasyonuyla birlikte
uygulamaya konulan Cumhuriyet
kurumlarının bertaraf edilmesinin son
etabıdır!..
Baykal’ı ve kadrolarını Silivri’ye
gönderemeyen zihniyet, CHP’yi siyaset
sahnesinden silmeyi hayal etmiştir…
Amaç, Cumhuriyet’in en büyük çınarını
kökten kesmektir…
Hedef, Cumhuriyet’in en büyük kalesini
çökertmektir...
Plan, Atatürk’ün ikinci eseri CHP’yi
darbeleyerek, “birinci eserim” dediği Türkiye
Cumhuriyeti’ni ele geçirmektir!..
Taban Baykal’ı İstiyor...
Ancak Deniz Baykal, Anayasa Mahkemesi,
referandum ve kurultay tartışmalarının
sürdürüldüğü bir dönemde tezgâhı görmüş,
suçluyu deşifre etmiş ve komplocularla onların
taşeronlarının yüzündeki maskeleri alaşağı
etmiştir!..
CHP lideri çok asil ve yürekli bir davranış
sergilemiş ve puştluğun kara yüzüne adeta
şamar indirmiştir!
Bu yüzden bu iğrenç komplo karşısında ne
Deniz Baykal ne de CHP kaybetmiştir...
Kaybedenler, Atatürk’ün partisini de yıkarak
devleti kuşatmak isteyen ahlaksız komploların
sahipleri, maşaları ve destekçileridir...
Kaybedenler, kirli siyasetin bumerang
olduğunu kestiremeyenlerdir!..
Ben kesinlikle CHP liderinin istifa
etmesinden yana değildim. Çünkü böyle bir
hareketin ülkenin namuslu insanlarına komplo
düzenleyen sinsi odakları sevindireceğine
inanıyorum.
AKP ve uluslararası destekçileri, Atatürk
düşmanları, laiklik karşıtları, bazen gericilerden
bazen bölücülerden yana tavır alan liboşlar,
kendi içlerindeki pislikleri örtmekte büyük
beceri gösteren gerici paçavralar, mütareke
basınını bile geride bırakan yandaş kalemşorlar
da sevinenler arasındadır...
Baykal’ın istifasıyla adeta şok geçiren CHP
tabanı ise ciddi bir beklentiye yönelmiştir. 22-
23 Mayıs’ta toplanacak kurultaya odaklanan
bir plan, parti tabanında yaygın biçimde kabul
görmektedir: Yapılacak tek şey Deniz
Baykal’ı CHP kurultayında yeniden
koltuğuna oturtmaktır...
Kurultayı toplayacak CHP yöneticilerine ve
delegelerine büyük görev düşüyor. Bu görev
Atatürk yanlısı tüm kurumları bertaraf ettiklerini
düşünen karanlık odakların hesaplarını altüst
etmelidir...
Toplum, Cumhuriyetin geleceği için
iktidara yürüyen CHP’ye ve liderine sahip
çıkmalıdır...
‘Ergenekon’ Kumpasında Baykal mı Kazandı, Alçaklık mı?..
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Baykal
Baykal’la ilgili videoyu haber verdiklerinde, bakmayacak
ve namussuzluğa ortak olmayacağım dedim. Baykal’a ka-
tılıyorum: Devlet ve iktidar olayın içindedir, yüzde 99. İkti-
darbaşının MİT’e olayı araştırması icin emir verdiği habe-
rini okuduğumda, çok güldüm... Acaba MİT’i kim araştı-
racaktı veya iktidarın karanlık dehlizlerindeki yüzsüzleri ve
yasadışı odakların faaliyetlerini?
Uzun zamandır Türkiye’de hukuk diye bir şey yok! Si-
yaset, en alçağından yapılıyor. Bütün bunlar, bu iktidarın
yönetimi altında, gölgesinde, etekleri altında gerçekleşiyor.
Baykal kararını açıklamasaydı, istifa etmemesini yaza-
caktım. “Ne yapalım, çok kötü, alçakça, ama Baykal da is-
tifa etmeli bu durumda...” biçimindeki “gözyaşlarına” ka-
tılmayacaktım. Çünkü Baykal düşmanı, bazıları gerçekten
çok beceriksiz ve gözünü hırs bürümüş ve aceleci; bazı-
ları, yandaşlarına hediye dağıtarak iktidar olmayı düşle-
yenlerin hareketini CHP’nin yerine geçirmeye çalışan;
ama bazıları da haklı olan çok sayıda insan, köşelerinden
yaylım ateşe başlamışlardı!
Bunları rahatlıkla yazıyorum, çünkü bu köşede ilkesel ola-
rak Baykal çok eleştirildi!
Baykal, iktidara karşı çok düzgün, ilkeli, başarılı bir po-
litika sürdürdü!
Baykal’ı amansız eleştiriyor gibi görünen ama aslın-
da CHP düşmanı, özünde AKP yandaşı kalem ve kişi-
ler ise şimdi, CHP’yi bir parça AKP’leştirebilmenin pu-
susundalar: CHP’yi sözde sosyal demokrat, ama aslın-
da küresel liberalizmin partisi haline getirmek için fırsat
doğduğunu düşünüyorlar.
Baykal’ın istifasına kimisi korkak, kimisi cesur diyecek-
tir. Ama şimdi yeni bir durum var: Baykal çekildi. Kongre-
ye katılmayacağını da açıkladı. Aday olur mu, kongrede yok-
luğunda yeniden seçilir mi, bilemem. Ama bir süredir yaz-
mayı planladığım önerimi burada dile getireceğim.
Baykal istifa etmeseydi, diyecektim ki: Baykal parti baş-
kanı olarak kalsın. Seçimlerde Başbakan adayı olarak, gü-
venilir, liberal rüzgârlara kapılmamış, halkın kolayca be-
nimseyeceği, geçen seçimlerde rüzgâr estirmiş bir partili
gösterilsin!
Bu, ülkemizde pek alışılmış bir politik davranış değildir!
Ama, örneğin Alman Sosyal Demokrat Partisi’nde hemen
her seçimde buna tanık oluruz.
Böyle bir davranış partinin önünü daha da açacaktı(r).
Deniz Bey, yeniden adaylığını koyacak olursa, bu yön-
temi uygulamaya koymalı. Bu yöntem, hele bugünkü özel
koşullarda daha kolay uygulanabilir, kabul edilebilirdir.
Peki, Baykal, öyle görülüyor ki, Başkanlığa adaylığını koy-
mayacak.
Kongrenin adaylık yarışına sahne olacağını şimdiden gö-
rüyoruz.
CHP kongresi, partiyi iktidara sürükleyecek, bu iktidar
döneminde yaşadığımız bunca rezilliğe son vererek poli-
tikayı hukuk rayına oturtacak, bütün pislikleri de temizle-
yecek ve yargı önüne çıkartacak nitelikte bir aday üzerin-
de anlaşabilecek mi?
Daha demokrat, daha liyakata dayalı bir insan seçimi ve
görevlendirilmesi, tıkır tıkır ve durmadan çalışan bir örgüt...
Biliyoruz ki CHP örgütü, genellikle seçimlerde kendi ada-
yı değilse ikiye bölünür, gösterilen aday desteklenmez ve
dahası bazıları adayın aleyhine çalışır! CHP yönetimi bu-
na son vermeyi becerebilmelidir!
Baykal’ın eli özgürleşmiştir!
Beyni de!
Başkanlık ve koltuk zincirlerinden kurtulmuştur!
Kendisine, partinin ve ülkenin “olgun ve özgür düşü-
nen beyni” rolünü çizmişse eğer, bundan CHP ve ülke ya-
rarlanmalıdır ve yararlanacaktır.
CHP’nin iktidar yürüyüşü için, kitleleri seferber edebil-
mesi için, iktidarın yıkılıp gitmesi için, partide liyakatın ege-
men olabilmesi için, Baykal’ın hizmetleri büyük olabilir.
CHP, deneyimi ve bilgeliği sıfırlayan değil, ondan ya-
rarlanmayı bilen bir parti olabilirse eğer, iktidar da olabilir!
Her başkan, geçmişi sıfırlarsa eğer, sonsuz çekişmeler
içinde birbirini yiyenlerin partisi ile başbaşa kalırız!
Bakalım, yaşadığımız böyle bir alçaklık musibetinden, ül-
kemiz için çok hayırlı bir sonuç çıkartabilmek mümkün ola-
cak mı?!
CHP isterse, olur!
—————————————
NOT: “Balbay Merhaba” yazısında “bizim kumaşımız-
dan hiçbir yalakalık, hele hele iktidar yandaşlığı, değerleri-
mizi daha alt basamaklara indiren veya satan, duruma uyum
sağlayan, pusuya yatıp bekleyen, bugünün Türkiyesi’nde
epey geçerli bu ve benzeri niteliklere sahip başka bir insan
çıkamaz, dokumuz buna uygun değil” diye yazmıştım...
Okurlarımızdan Seha Tınıç “Sayın Bursalı, Balbay’a si-
zin kumaşınızdan (özetle) adi insan çıkmayacağını söylü-
yorsunuz. Güzel de, yakın zamana kadar yazılarını Cum-
huriyet’te yayımladığınız O.Ç. adlı şahıs hangi kumaştan-
dı?” diye sıkıştıran bir soru sordu!
Yanıt vereyim: Kastım kişilerden çok Cumhuriyet’in ku-
rumsal kimliğiydi. Bu kimlikten yalaka çıkmaz! Yoksa
Cumhuriyet Cumhuriyet olmaktan çıkar! Şüphesiz Cum-
huriyet içinden her zaman O.Ç’ler çıkabilir! Sizler hangi gün-
ler için varsınız?!
obursali@cumhuriyet.com.tr
İnternettekigörüntülerinardõndan‘olayõnkendisiyleilgisininolmadõğõnõveüzüldüğünü’söylediğiöğrenildi
Gülen, Baykal’ı aradıANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Kaset görüntülerinin internette ya-
yõmlanmasõnõn ardõndan eski CHP
Genel Başkanõ Deniz Baykal’õ
ABD’den arayan Fethullah Gülen’in,
“Bunun bizimle bir ilgisi yok. Böy-
le bir şey nasıl olabilir, fevkalede üz-
günüm” dediği öğrenildi.
CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal,
dün genel başkanlõktan istifa ettiğini
açõkladõğõ basõn toplantõsõnda, isim
vermeden komplonun Fethullah Gü-
len cemaati tarafõndan yapõldõğõ yö-
nündeki kuşkulara açõklõk getirdi.
Baykal’õn, “Bu çerçevede başka bir
sorumlu arayışına çıkacaklara yar-
dımcı olmak üzere, ABD’den,
Pennsylvania’dan aldığım üzüntü
ve destek mesajlarının samimiyeti-
ne inandığımı da belirtmek isterim”
demesi dikkat çekti.
Gülerce’den teşekkür
Gülen grubuna yakõnlõğõyla bilinen
Zaman gazetesi yazarõ Hüseyin Gü-
lerce, Baykal’õn bu açõklamasõnõn ar-
dõndan gazetecilerin sorularõ üzerine,
Gülen’in ya da Gülen’e yakõn bir ki-
şinin Baykal’õ aramõş olabileceğine
dikkat çekti. Gülerce, “Sayın Baykal
bence Pennsylvania açıklamasıyla
büyük bir kadirşinaslık yaptı, dü-
rüstlük sergiledi. Çünkü kendi par-
tisinin çevresinde de bu komploda ‘F
Tipi’ gibi laflar edenler vardı. Do-
layısıyla Baykal büyük bir dediko-
dunun önüne geçmiş oldu, çok dü-
rüst davrandı. Kendisine çok te-
şekkür ediyorum” diye konuştu.
Bu açõklamanõn ardõndan Anka-
ra’da Gülen cemaatinden Baykal’õ
kimin aramõş olabileceği tartõşma ko-
nusu oldu. Cumhuriyet’in edindiği
bilgiye göre, kaset görüntülerinin in-
ternette yayõmlanmasõndan birkaç gün
sonra Fethullah Gülen, uzun süredir
yaşadõğõ ABD’nin Pennsylvania eya-
letinden telefonla Deniz Baykal’õ biz-
zat kendisi aradõ. Edinilen bilgiye
göre, Gülen’in Baykal’a “Bizim bu-
nunla hiçbir ilgimiz yok. Böyle bir
şey nasıl olabilir, fevkalede üzgü-
nüm” dediği öğrenildi. Baykal’õn
Gülen’in samimiyetine inandõğõ için
basõn toplantõsõnda söz konusu vur-
guyu yaptõğõ dile getirildi.
METACAFE İNCELENİYOR
Servis
adresi
Toronto
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP lideri Deniz Baykal’õ istifaya
götüren “özel görüntülerin”, “Meta-
cafe” adlõ internet sitesinde yayõmlan-
masõnõn ardõndan dinci Vakit gazete-
sinin internet sitesi “habervaktim”
de yayõmlanmasõnõn ardõndan gazete-
nin Ankara bürosunda arama yapõldõ.
Emniyet Genel Müdürlüğü Bilişim
Suçlarõyla Mücadele biriminin yaptõğõ
tespitle site sahibi Ankara’da geçen
cumartesi günü Murat D, adlõ kişi
Ankara Emniyet Müdürlüğü’nce gö-
türüldü. İfadesi alõnan Murat D, site-
nin sahibi olduğunu ancak görüntüleri
internette dolaşõrken tesadüfen ‘Me-
tacafe’ isimli bir sitede bulduğunu
söyledi. Yurtdõşõ kaynaklõ bu siteden
haber niteliği taşõdõğõ için görüntüleri
alõp yayõmladõğõnõ söyleyen Murat D,
daha sonra yayõn yasağõ nedeniyle
kaldõrdõğõnõ ifade etti.
İfade alınması için yazı
Bu gelişmenin ardõndan Metacafe
isimli siteye ilişkin kayõt arayan polis
yetkilileri, Telekomünikasyon İletişim
Başkanlõğõ’na kaynak araştõrmasõ için
başvurdu. Yapõlan ilk tespit ise sitenin
Kanada Toronto merkezli bir adrese sa-
hip olduğu yönündeydi. Bunun üzerine
Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na
bilgi veren emniyet yetkilileri, bilgi
için Adalet Bakanlõğõ aracõlõğõyla “isti-
nabe” yöntemiyle (başka bir ülkede iş-
lenen suç için, diğer bir ülkede bulunan
şahsõn ifadesine başvurulmasõ) internet
sitesinin sahiplerinin ifadesinin alõnma-
sõ için resmi yazõ yazõlmasõ istendi.
Komplo diyenler çoğunlukta
CHP kulislerinde ‘parti tuzağa düşürüldü’ şeklinde değerlendirmeler yapõlõyor
IŞIK KANSU
ANKARA - CHP’yi bilenler,
CHP’yi izleyenler, CHP’yi sevenler
arasõnda, dün Deniz Baykal’õn ka-
rarõ öncesi ve sonrasõ şöyle bir do-
laştõk:
Önce, yatak odasõ iddialõ kasete
dönük duygular:
Tõpkõ Baykal gibi “komplo di-
yenler” çoğunluktaydõ. Ama kom-
plodan komploya fark vardõ. “Yatak
odası hikâyesi hiç olmamıştır” di-
yenler azõnlõktaydõ. “Partiyi ve Bay-
kal’ı zor duruma düşürmek için
çekilmiş ve zamanlaması denk ge-
tirilerek sızdırılmıştır” diyenler
çoğunluktaydõ.
“Komployu düzenleyen kim?”
sorusu da partiyi neredeyse ikiye
ayõrmõş durumdaydõ. Kimileri “dev-
letin derin”lerine atõyordu çõpasõnõ.
Kimileri ise bir başka senaryo pe-
şindeydi. Onlara göre, filme çekme,
yatak odasõndaki kadõnõn kocasõnõn
işiydi. O koca ki, bilişim alanõnda şir-
keti var ve eskiden CHP’li olan, da-
ha sonra parti ile kavgalõ durumuna
düşüp ayrõlan, yeni parti kurmuş olan
bir belediye başkanõnõn belediyesin-
den geçmişte ihaleler kazanmõştõ...
‘Ağa düşürme’ olayı
Senaryoyu derinleştirenlere bakõ-
lõrsa, olay basit bir çapkõnlõk değil,
Baykal’õ, dolayõsõyla CHP’yi tasar-
layarak ağa düşürme işiydi!
Komplo teorilerinden sõyrõlõp bir de
işin siyasi tarafõna göz atarsak: Üze-
rinde en çok durulan konu aynõydõ:
Yatak odasõnda olduğu ileri sürülen
kadõnõn Baykal’õn; hem de muktedir,
onun adõna iş gören, kimi zaman mil-
letvekillerine, parti yöneticilerine
bile görev verebilen özel kalem mü-
direliğini üstlendikten sonra... Mil-
letvekili yapõlmasõ, dahasõ PM’ye se-
çilmesi, dahasõ CHP Bilim Kurulu
Başkanlõğõ’na getirilmesi. Çok hõz-
lõ yükselişin nedeni aranõrken ağõz-
lardan dökülen ve yakõn geçmişe dö-
nük eleştirilerde haklõlõğõ ortaya ko-
yan kõrgõnlõk sözleri: “Komplo ama,
ortada yapılmış yanlışlara ilişkin
bir yalanlama da yok.”
Olay üzerinde “Baykal dene-
yimlidir. En doğru kararı kendi-
si verir. Hayırlısı olsun” yorumu ile
yetinenlerin yanõsõra, “Parti tuza-
ğa düşürüldü” gibi yalõn ama üs-
tü örtük değerlendirmelere de tanõk
olduk dün.
Siyasette soğukkanlõ olduklarõna
inandõklarõmõzõn izlenimi hemen
hemen aynõ odakta toplanõyordu:
“Deniz Bey, iyi bir muhalefet üst-
lenmiş gidiyordu. Türkiye sıkıntılı
bir süreçten geçiyor. Baykal’a ih-
tiyacı var ülkenin.”
Bir başkasõnõ dinlerken aldõğõmõz
not, işin özeti galiba:
“Siyaset yaparken, özellikle ül-
ke yönetmeye aday olanlar, bo-
yunlarını büktürecek işlerden
özenle uzak dururlar.”
Boylu boslu söz doğrusu...
ABD’nin Pennsylvania eyaletinden telefonla Baykal’õ arayan
Gülen, “Bizim bununla hiçbir ilgimiz yok. Böyle bir şey nasõl
olabilir, fevkalade üzgünüm” dedi. Bu nedenle Baykal’õn istifasõnõ
açõkladõğõ basõn toplantõsõnda “Sorumlu arayõşõna çõkacaklara
yardõmcõ olmak üzere, ABD’den aldõğõm üzüntü mesajlarõnõn
samimiyetine inandõğõmõ da belirtmek isterim” dediği öğrenildi.
Fethullah Gülen.
‘Kararı eşiyle aldı’
Baykal’ın genel başkanlıktan istifa ka-
rarı CHP İzmir İl Örgütü’nde de büyük
üzüntüye yol açtı. Karar nedeniyle par-
tililerin gözyaşlarını tutamadığı görüldü
(üstte). CHP İzmir İl Başkanı Ekrem
Bulgun, gazetecilere yaptığı açıklamada,
“Sayın Baykal’ın eşiyle de konuştum.
Kesin kararlı olduklarını söylediler. 40
yıllık bir yıldız bugün siyaset sahnesin-
den kaymıştır” dedi. (Fotoğraflar: AA)