14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 11 MAYIS 2010 SALI 6 HABERLER TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com Türkiye toplumu, sindirme operasyonunun yürütüldüğü bir süreçte tek parti faşizminin ülkeyi kuşatma stratejisinin sıkıntılarını yaşıyor... Sosyal yaşamı cendereye alan “kırmızı çizgiler” önce mahalle baskısını yarattı, sonra da demokratik kurumlara yönelik psikolojik savaşı... Komplo mühendisleri son aşamada ise “Ergenekon” süreciyle çökertemedikleri CHP’yi ahlaksız bir tezgâhla sindirmek istedi. Bu iğrenç ve alçakça oyunun tek hedefi, Laik Cumhuriyet’i savunan lokomotif gücü de çökertmekti!.. Peki, siyasetin kirletildiği bu süreçte sizce kim kazandı? Bu köşeyi takip edenler bilirler ki, aylardır aynı endişeyi yazıyor ve televizyonlarda dillendiriyorum. Ergenekon adı verilen psikolojik kuşatmanın medya, sivil toplum örgütleri, ordu, yargı ve siyaseti hedef alan boyutları var. Telefon dinlemeleri ve gizli kameralarla, takip ve tacizle desteklenen bu süreçte derin ve karanlık bir planın ince aşamaları dikkatlice yürütülmektedir... Son üç yıldır sürdürülen saldırının özeti şudur; tüm laik kurumları tek tek yok edip hilafet özlemcilerinin düşlediği ikinci Cumhuriyeti yaratmak!.. Bu tehlikeli süreç önce medyayı hedef aldı: Laikliği savunan ve AKP’ye muhalefet eden Cumhuriyet gazetesi, Kanal B, Avrasya TV, Ulusal Kanal ve Aydınlık dergisinin sahipleri, yöneticileri ve yazarları gözaltına alınarak- tutuklanarak etkisiz hale getirilmek istendi. Karanlık odaklar laikliğin sesinin kısıldığına inandı!.. Cumhuriyet yanlısı sivil toplum örgütleri ikinci saldırı aşamasının hedefiydi: Sendikacı Mustafa Özbek, Atatürkçü gençler yetiştiren ADD ve ÇYYD “terörist” damgası vurularak toplumun gözünden düşürülmek istendi. Psikolojik savaş uzmanları, toplumun sindirildiğine ve artık kimsenin “Cumhuriyet mitingleri” adı altında sokağa çıkamayacağına kanaat getirdi!.. Üçüncü aşamanın hedefi Türk Silahlı Kuvvetleri oldu: Ordular yönetmiş, terörle mücadele etmiş onlarca general “terörist” damgası vurularak cezaevine atıldı. Pervasızlık, TSK’nin kozmik odalarına kadar sızdı, stratejik merkezlerin gizli belgeleri ortaya döküldü, devlet sırrı denilen olgu ayaklar altına alındı!.. Cumhuriyeti çökertmeyi düşleyenler laikliğin bekçisi Kemalist ordunun da sindirildiğini düşündü!.. Ve rejim yanlısı kurumlara yönelik bu taarruzun en önemli aşamasında yargı anayasa değişikliğiyle kuşatılmak istendi: AKP’nin ülkeyi tamamen ele geçirme tezgâhına direnen savcılar cezaevine atıldı, hâkimler yargı önüne çıkarıldı, mahkemeler baskı altına alındı. Dinci devlet yanlıları, kendilerini yargılayacak mekanizmaların etkisizleştiğine inanmaya başladı! Baykal Kaybetmedi... Ve benim aylardır kaygılandığım son saldırı: Cumhuriyet’in yaşaması için 80 yılı aşkın süredir mücadele veren, laik ve demokratik kurumların lokomotifi olan Cumhuriyet Halk Partisi’ni tüm çabalarına karşın Ergenekon’la ilişkilendiremeyen kirli el, öldürücü darbe için iğrenç bir yöntemle harekete geçti! Önce Deniz Baykal’a “Ergenekon’un avukatı” diye saldırıldı, sonra da Erzincan’daki tezgâhı bozmak isteyen CHP milletvekillerine iftira atıldı!.. Deniz Baykal’a düzenlenen komplo işte nihai hedefi olan uzun soluklu bir yok etme sürecinin son halkasıdır. Cumhuriyet’in en önemli kurumunu Ergenekon’la ilişkilendiremeyenler, Baykal’a iğrenç bir çamur atarak CHP’yi vurmak istemiştir! Çamurla yaratılmış bu tezgâhtan en çok yararlanmayı bekleyen güç, şüphesiz anayasa değişikliğiyle rejimle oynayan AKP’dir... CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne gideceğinden endişe duyan, referandumda halktan tokat yemekten kaygılanan iktidar partisi, timsahın gözyaşlarını resmetmektedir!.. Hükümetin suskunluğu, bu iğrenç plandan haberdar olduğunu, en azından planlayıcıların iktidara hiç de uzak olmadığını gösteriyor... Şüphesiz bu komployu düzenleyenler, oy oranı giderek düşen; ekonomi, iç siyaset, uluslararası ilişkiler ve özellikle de güvenlik açısından toplumu kaosa sürükleyen ve kardeş kavgası yaratan AKP’yi kurtarabileceklerini de düşünmüşlerdir!.. Evet, Baykal’a yönelik komplo, ilk Ergenekon operasyonuyla birlikte uygulamaya konulan Cumhuriyet kurumlarının bertaraf edilmesinin son etabıdır!.. Baykal’ı ve kadrolarını Silivri’ye gönderemeyen zihniyet, CHP’yi siyaset sahnesinden silmeyi hayal etmiştir… Amaç, Cumhuriyet’in en büyük çınarını kökten kesmektir… Hedef, Cumhuriyet’in en büyük kalesini çökertmektir... Plan, Atatürk’ün ikinci eseri CHP’yi darbeleyerek, “birinci eserim” dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni ele geçirmektir!.. Taban Baykal’ı İstiyor... Ancak Deniz Baykal, Anayasa Mahkemesi, referandum ve kurultay tartışmalarının sürdürüldüğü bir dönemde tezgâhı görmüş, suçluyu deşifre etmiş ve komplocularla onların taşeronlarının yüzündeki maskeleri alaşağı etmiştir!.. CHP lideri çok asil ve yürekli bir davranış sergilemiş ve puştluğun kara yüzüne adeta şamar indirmiştir! Bu yüzden bu iğrenç komplo karşısında ne Deniz Baykal ne de CHP kaybetmiştir... Kaybedenler, Atatürk’ün partisini de yıkarak devleti kuşatmak isteyen ahlaksız komploların sahipleri, maşaları ve destekçileridir... Kaybedenler, kirli siyasetin bumerang olduğunu kestiremeyenlerdir!.. Ben kesinlikle CHP liderinin istifa etmesinden yana değildim. Çünkü böyle bir hareketin ülkenin namuslu insanlarına komplo düzenleyen sinsi odakları sevindireceğine inanıyorum. AKP ve uluslararası destekçileri, Atatürk düşmanları, laiklik karşıtları, bazen gericilerden bazen bölücülerden yana tavır alan liboşlar, kendi içlerindeki pislikleri örtmekte büyük beceri gösteren gerici paçavralar, mütareke basınını bile geride bırakan yandaş kalemşorlar da sevinenler arasındadır... Baykal’ın istifasıyla adeta şok geçiren CHP tabanı ise ciddi bir beklentiye yönelmiştir. 22- 23 Mayıs’ta toplanacak kurultaya odaklanan bir plan, parti tabanında yaygın biçimde kabul görmektedir: Yapılacak tek şey Deniz Baykal’ı CHP kurultayında yeniden koltuğuna oturtmaktır... Kurultayı toplayacak CHP yöneticilerine ve delegelerine büyük görev düşüyor. Bu görev Atatürk yanlısı tüm kurumları bertaraf ettiklerini düşünen karanlık odakların hesaplarını altüst etmelidir... Toplum, Cumhuriyetin geleceği için iktidara yürüyen CHP’ye ve liderine sahip çıkmalıdır... ‘Ergenekon’ Kumpasında Baykal mı Kazandı, Alçaklık mı?.. BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Baykal Baykal’la ilgili videoyu haber verdiklerinde, bakmayacak ve namussuzluğa ortak olmayacağım dedim. Baykal’a ka- tılıyorum: Devlet ve iktidar olayın içindedir, yüzde 99. İkti- darbaşının MİT’e olayı araştırması icin emir verdiği habe- rini okuduğumda, çok güldüm... Acaba MİT’i kim araştı- racaktı veya iktidarın karanlık dehlizlerindeki yüzsüzleri ve yasadışı odakların faaliyetlerini? Uzun zamandır Türkiye’de hukuk diye bir şey yok! Si- yaset, en alçağından yapılıyor. Bütün bunlar, bu iktidarın yönetimi altında, gölgesinde, etekleri altında gerçekleşiyor. Baykal kararını açıklamasaydı, istifa etmemesini yaza- caktım. “Ne yapalım, çok kötü, alçakça, ama Baykal da is- tifa etmeli bu durumda...” biçimindeki “gözyaşlarına” ka- tılmayacaktım. Çünkü Baykal düşmanı, bazıları gerçekten çok beceriksiz ve gözünü hırs bürümüş ve aceleci; bazı- ları, yandaşlarına hediye dağıtarak iktidar olmayı düşle- yenlerin hareketini CHP’nin yerine geçirmeye çalışan; ama bazıları da haklı olan çok sayıda insan, köşelerinden yaylım ateşe başlamışlardı! Bunları rahatlıkla yazıyorum, çünkü bu köşede ilkesel ola- rak Baykal çok eleştirildi! Baykal, iktidara karşı çok düzgün, ilkeli, başarılı bir po- litika sürdürdü! Baykal’ı amansız eleştiriyor gibi görünen ama aslın- da CHP düşmanı, özünde AKP yandaşı kalem ve kişi- ler ise şimdi, CHP’yi bir parça AKP’leştirebilmenin pu- susundalar: CHP’yi sözde sosyal demokrat, ama aslın- da küresel liberalizmin partisi haline getirmek için fırsat doğduğunu düşünüyorlar. Baykal’ın istifasına kimisi korkak, kimisi cesur diyecek- tir. Ama şimdi yeni bir durum var: Baykal çekildi. Kongre- ye katılmayacağını da açıkladı. Aday olur mu, kongrede yok- luğunda yeniden seçilir mi, bilemem. Ama bir süredir yaz- mayı planladığım önerimi burada dile getireceğim. Baykal istifa etmeseydi, diyecektim ki: Baykal parti baş- kanı olarak kalsın. Seçimlerde Başbakan adayı olarak, gü- venilir, liberal rüzgârlara kapılmamış, halkın kolayca be- nimseyeceği, geçen seçimlerde rüzgâr estirmiş bir partili gösterilsin! Bu, ülkemizde pek alışılmış bir politik davranış değildir! Ama, örneğin Alman Sosyal Demokrat Partisi’nde hemen her seçimde buna tanık oluruz. Böyle bir davranış partinin önünü daha da açacaktı(r). Deniz Bey, yeniden adaylığını koyacak olursa, bu yön- temi uygulamaya koymalı. Bu yöntem, hele bugünkü özel koşullarda daha kolay uygulanabilir, kabul edilebilirdir. Peki, Baykal, öyle görülüyor ki, Başkanlığa adaylığını koy- mayacak. Kongrenin adaylık yarışına sahne olacağını şimdiden gö- rüyoruz. CHP kongresi, partiyi iktidara sürükleyecek, bu iktidar döneminde yaşadığımız bunca rezilliğe son vererek poli- tikayı hukuk rayına oturtacak, bütün pislikleri de temizle- yecek ve yargı önüne çıkartacak nitelikte bir aday üzerin- de anlaşabilecek mi? Daha demokrat, daha liyakata dayalı bir insan seçimi ve görevlendirilmesi, tıkır tıkır ve durmadan çalışan bir örgüt... Biliyoruz ki CHP örgütü, genellikle seçimlerde kendi ada- yı değilse ikiye bölünür, gösterilen aday desteklenmez ve dahası bazıları adayın aleyhine çalışır! CHP yönetimi bu- na son vermeyi becerebilmelidir! Baykal’ın eli özgürleşmiştir! Beyni de! Başkanlık ve koltuk zincirlerinden kurtulmuştur! Kendisine, partinin ve ülkenin “olgun ve özgür düşü- nen beyni” rolünü çizmişse eğer, bundan CHP ve ülke ya- rarlanmalıdır ve yararlanacaktır. CHP’nin iktidar yürüyüşü için, kitleleri seferber edebil- mesi için, iktidarın yıkılıp gitmesi için, partide liyakatın ege- men olabilmesi için, Baykal’ın hizmetleri büyük olabilir. CHP, deneyimi ve bilgeliği sıfırlayan değil, ondan ya- rarlanmayı bilen bir parti olabilirse eğer, iktidar da olabilir! Her başkan, geçmişi sıfırlarsa eğer, sonsuz çekişmeler içinde birbirini yiyenlerin partisi ile başbaşa kalırız! Bakalım, yaşadığımız böyle bir alçaklık musibetinden, ül- kemiz için çok hayırlı bir sonuç çıkartabilmek mümkün ola- cak mı?! CHP isterse, olur! ————————————— NOT: “Balbay Merhaba” yazısında “bizim kumaşımız- dan hiçbir yalakalık, hele hele iktidar yandaşlığı, değerleri- mizi daha alt basamaklara indiren veya satan, duruma uyum sağlayan, pusuya yatıp bekleyen, bugünün Türkiyesi’nde epey geçerli bu ve benzeri niteliklere sahip başka bir insan çıkamaz, dokumuz buna uygun değil” diye yazmıştım... Okurlarımızdan Seha Tınıç “Sayın Bursalı, Balbay’a si- zin kumaşınızdan (özetle) adi insan çıkmayacağını söylü- yorsunuz. Güzel de, yakın zamana kadar yazılarını Cum- huriyet’te yayımladığınız O.Ç. adlı şahıs hangi kumaştan- dı?” diye sıkıştıran bir soru sordu! Yanıt vereyim: Kastım kişilerden çok Cumhuriyet’in ku- rumsal kimliğiydi. Bu kimlikten yalaka çıkmaz! Yoksa Cumhuriyet Cumhuriyet olmaktan çıkar! Şüphesiz Cum- huriyet içinden her zaman O.Ç’ler çıkabilir! Sizler hangi gün- ler için varsınız?! [email protected] İnternettekigörüntülerinardõndan‘olayõnkendisiyleilgisininolmadõğõnõveüzüldüğünü’söylediğiöğrenildi Gülen, Baykal’ı aradıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kaset görüntülerinin internette ya- yõmlanmasõnõn ardõndan eski CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’õ ABD’den arayan Fethullah Gülen’in, “Bunun bizimle bir ilgisi yok. Böy- le bir şey nasıl olabilir, fevkalede üz- günüm” dediği öğrenildi. CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, dün genel başkanlõktan istifa ettiğini açõkladõğõ basõn toplantõsõnda, isim vermeden komplonun Fethullah Gü- len cemaati tarafõndan yapõldõğõ yö- nündeki kuşkulara açõklõk getirdi. Baykal’õn, “Bu çerçevede başka bir sorumlu arayışına çıkacaklara yar- dımcı olmak üzere, ABD’den, Pennsylvania’dan aldığım üzüntü ve destek mesajlarının samimiyeti- ne inandığımı da belirtmek isterim” demesi dikkat çekti. Gülerce’den teşekkür Gülen grubuna yakõnlõğõyla bilinen Zaman gazetesi yazarõ Hüseyin Gü- lerce, Baykal’õn bu açõklamasõnõn ar- dõndan gazetecilerin sorularõ üzerine, Gülen’in ya da Gülen’e yakõn bir ki- şinin Baykal’õ aramõş olabileceğine dikkat çekti. Gülerce, “Sayın Baykal bence Pennsylvania açıklamasıyla büyük bir kadirşinaslık yaptı, dü- rüstlük sergiledi. Çünkü kendi par- tisinin çevresinde de bu komploda ‘F Tipi’ gibi laflar edenler vardı. Do- layısıyla Baykal büyük bir dediko- dunun önüne geçmiş oldu, çok dü- rüst davrandı. Kendisine çok te- şekkür ediyorum” diye konuştu. Bu açõklamanõn ardõndan Anka- ra’da Gülen cemaatinden Baykal’õ kimin aramõş olabileceği tartõşma ko- nusu oldu. Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre, kaset görüntülerinin in- ternette yayõmlanmasõndan birkaç gün sonra Fethullah Gülen, uzun süredir yaşadõğõ ABD’nin Pennsylvania eya- letinden telefonla Deniz Baykal’õ biz- zat kendisi aradõ. Edinilen bilgiye göre, Gülen’in Baykal’a “Bizim bu- nunla hiçbir ilgimiz yok. Böyle bir şey nasıl olabilir, fevkalede üzgü- nüm” dediği öğrenildi. Baykal’õn Gülen’in samimiyetine inandõğõ için basõn toplantõsõnda söz konusu vur- guyu yaptõğõ dile getirildi. METACAFE İNCELENİYOR Servis adresi Toronto ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP lideri Deniz Baykal’õ istifaya götüren “özel görüntülerin”, “Meta- cafe” adlõ internet sitesinde yayõmlan- masõnõn ardõndan dinci Vakit gazete- sinin internet sitesi “habervaktim” de yayõmlanmasõnõn ardõndan gazete- nin Ankara bürosunda arama yapõldõ. Emniyet Genel Müdürlüğü Bilişim Suçlarõyla Mücadele biriminin yaptõğõ tespitle site sahibi Ankara’da geçen cumartesi günü Murat D, adlõ kişi Ankara Emniyet Müdürlüğü’nce gö- türüldü. İfadesi alõnan Murat D, site- nin sahibi olduğunu ancak görüntüleri internette dolaşõrken tesadüfen ‘Me- tacafe’ isimli bir sitede bulduğunu söyledi. Yurtdõşõ kaynaklõ bu siteden haber niteliği taşõdõğõ için görüntüleri alõp yayõmladõğõnõ söyleyen Murat D, daha sonra yayõn yasağõ nedeniyle kaldõrdõğõnõ ifade etti. İfade alınması için yazı Bu gelişmenin ardõndan Metacafe isimli siteye ilişkin kayõt arayan polis yetkilileri, Telekomünikasyon İletişim Başkanlõğõ’na kaynak araştõrmasõ için başvurdu. Yapõlan ilk tespit ise sitenin Kanada Toronto merkezli bir adrese sa- hip olduğu yönündeydi. Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na bilgi veren emniyet yetkilileri, bilgi için Adalet Bakanlõğõ aracõlõğõyla “isti- nabe” yöntemiyle (başka bir ülkede iş- lenen suç için, diğer bir ülkede bulunan şahsõn ifadesine başvurulmasõ) internet sitesinin sahiplerinin ifadesinin alõnma- sõ için resmi yazõ yazõlmasõ istendi. Komplo diyenler çoğunlukta CHP kulislerinde ‘parti tuzağa düşürüldü’ şeklinde değerlendirmeler yapõlõyor IŞIK KANSU ANKARA - CHP’yi bilenler, CHP’yi izleyenler, CHP’yi sevenler arasõnda, dün Deniz Baykal’õn ka- rarõ öncesi ve sonrasõ şöyle bir do- laştõk: Önce, yatak odasõ iddialõ kasete dönük duygular: Tõpkõ Baykal gibi “komplo di- yenler” çoğunluktaydõ. Ama kom- plodan komploya fark vardõ. “Yatak odası hikâyesi hiç olmamıştır” di- yenler azõnlõktaydõ. “Partiyi ve Bay- kal’ı zor duruma düşürmek için çekilmiş ve zamanlaması denk ge- tirilerek sızdırılmıştır” diyenler çoğunluktaydõ. “Komployu düzenleyen kim?” sorusu da partiyi neredeyse ikiye ayõrmõş durumdaydõ. Kimileri “dev- letin derin”lerine atõyordu çõpasõnõ. Kimileri ise bir başka senaryo pe- şindeydi. Onlara göre, filme çekme, yatak odasõndaki kadõnõn kocasõnõn işiydi. O koca ki, bilişim alanõnda şir- keti var ve eskiden CHP’li olan, da- ha sonra parti ile kavgalõ durumuna düşüp ayrõlan, yeni parti kurmuş olan bir belediye başkanõnõn belediyesin- den geçmişte ihaleler kazanmõştõ... ‘Ağa düşürme’ olayı Senaryoyu derinleştirenlere bakõ- lõrsa, olay basit bir çapkõnlõk değil, Baykal’õ, dolayõsõyla CHP’yi tasar- layarak ağa düşürme işiydi! Komplo teorilerinden sõyrõlõp bir de işin siyasi tarafõna göz atarsak: Üze- rinde en çok durulan konu aynõydõ: Yatak odasõnda olduğu ileri sürülen kadõnõn Baykal’õn; hem de muktedir, onun adõna iş gören, kimi zaman mil- letvekillerine, parti yöneticilerine bile görev verebilen özel kalem mü- direliğini üstlendikten sonra... Mil- letvekili yapõlmasõ, dahasõ PM’ye se- çilmesi, dahasõ CHP Bilim Kurulu Başkanlõğõ’na getirilmesi. Çok hõz- lõ yükselişin nedeni aranõrken ağõz- lardan dökülen ve yakõn geçmişe dö- nük eleştirilerde haklõlõğõ ortaya ko- yan kõrgõnlõk sözleri: “Komplo ama, ortada yapılmış yanlışlara ilişkin bir yalanlama da yok.” Olay üzerinde “Baykal dene- yimlidir. En doğru kararı kendi- si verir. Hayırlısı olsun” yorumu ile yetinenlerin yanõsõra, “Parti tuza- ğa düşürüldü” gibi yalõn ama üs- tü örtük değerlendirmelere de tanõk olduk dün. Siyasette soğukkanlõ olduklarõna inandõklarõmõzõn izlenimi hemen hemen aynõ odakta toplanõyordu: “Deniz Bey, iyi bir muhalefet üst- lenmiş gidiyordu. Türkiye sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Baykal’a ih- tiyacı var ülkenin.” Bir başkasõnõ dinlerken aldõğõmõz not, işin özeti galiba: “Siyaset yaparken, özellikle ül- ke yönetmeye aday olanlar, bo- yunlarını büktürecek işlerden özenle uzak dururlar.” Boylu boslu söz doğrusu... ABD’nin Pennsylvania eyaletinden telefonla Baykal’õ arayan Gülen, “Bizim bununla hiçbir ilgimiz yok. Böyle bir şey nasõl olabilir, fevkalade üzgünüm” dedi. Bu nedenle Baykal’õn istifasõnõ açõkladõğõ basõn toplantõsõnda “Sorumlu arayõşõna çõkacaklara yardõmcõ olmak üzere, ABD’den aldõğõm üzüntü mesajlarõnõn samimiyetine inandõğõmõ da belirtmek isterim” dediği öğrenildi. Fethullah Gülen. ‘Kararı eşiyle aldı’ Baykal’ın genel başkanlıktan istifa ka- rarı CHP İzmir İl Örgütü’nde de büyük üzüntüye yol açtı. Karar nedeniyle par- tililerin gözyaşlarını tutamadığı görüldü (üstte). CHP İzmir İl Başkanı Ekrem Bulgun, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Sayın Baykal’ın eşiyle de konuştum. Kesin kararlı olduklarını söylediler. 40 yıllık bir yıldız bugün siyaset sahnesin- den kaymıştır” dedi. (Fotoğraflar: AA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle