Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Yılbaşı süreci öyle oldu. Bir de mart. Silivri
mecburiyetinin birinci yılı nedeniyle, ama içerik
farklı:
Bahar...
İçinde bahar geçen mektuplar aldım.
Üç şehirden üçünü paylaşmak istiyorum.
Ankara’dan, nikâh şahitliğini yaptığım sevgili
Deniz’in sanırım 6. mektubunu mart sonunda
aldım
Ankara’nın baharını öylesine güzel cümlelerle
anlatmış ki, sanki, Botanik Parkı’ndaki badem
ağaçlarından birinin dalına oturmuş, açık
pembe badem çiçeklerinden mürekkep yapıp
kâğıda dökmüş:
“Daha farklı ötmeye başladı kuşlar. Güzel
renkleriyle etrafı kapladı çiçekler. Kelebeklerse
çoktan yerini aldı bu müthiş senfonide... Bütün
haksızlıklara inat yaşamın güzel olacağını
hatırlatıyor...”
Deniz, mektuba bir de pandora kutusu kartı
eklemiş. Onu da şöyle anlatmış:
“Hani şu açıldığında etrafa kötülüklerin
yayılmasına neden olan, ama en sonda umudun
kaldığı kutu... Size sevdiklerinizin ne koşulda
olursa olsun hep var olacağını, bugünlerin elbet
biteceğini, adaletin en kısa zamanda yerini
bulacağını hatırlatsın. Ben öyle hissediyorum.”
İstanbul’dan yazan sevgili Alper, “Umut
görmeme iki şey neden oluyor” demiş:
“Doğru dürüst insanlar hâlâ var. Ve bak, her
şeyi engelleseler bile baharın gelmesini
engelleyemediler.”
Alper’in mektubundan
bir kesit:
“Bilmeni isterim ki
Balbay Abi senin
yaşadığın boşuna değil.
Senin durumun bu
kandırmaca ortamı
içindeki insanları
sorgulamaya itiyor.
Gerçeğin ve doğrunun
peşindeki bir gazetecinin
tutukluluğu bu oyunu
gözler önüne seriyor...”
Alper, “Artık sadece
bir gazeteci değilsin” diye başlayıp çok ciddi
sorumluluklar ve güzellikler yüklemiş bana... Bir
de kendi çizdiği karikatürü eklemiş... Kim bilir,
belki de o karikatür yazının altında yayımlanır...
Sevgili meslektaşım, okuldaşım, soluktaşım
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel
Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Atilla Sertel İzmir’den yazdığı mektubu
baharla bitirmiş.
Sevgili Sertel’le ve dostlarla bahar
buluşmasını nasıl da isterim...
Sertel’in mektubunun yanında kalınca bir zarf
daha geldi. Tutukluluğun birinci yılı nedeniyle
İzmir Gazeteciler Cemiyeti lokalinde
düzenlenen toplantıya ilişkin haberleri ve
sonrasında çıkan köşe yazılarını göndermiş.
İzmir basınını buradan izlemek olanaksız. 40
sayfaya yakın fotokopileri alınca gözlerimde ılık
bir sevinç ıslaklığı oluştu. İnsan burun direğinin
kaç şiddetindeki depreme dayanıklı olduğunu
bu tür anlarda daha iyi hissediyor.
İzmir Temsilcimiz Serdar Kızık’ın, Konak
Belediye Başkanı, mesleğe birlikte
başladığımız arkadaşım Hakan Tartan’ın
konuşmalarının yanında, Yaşar Aksoy, Feyzi
Hepşenkal, Yaşar Eyice, Erdal İzgi, Ünal
Ersözlü, Dilek Gappi, Münir Koçaslan, Deniz
Sipahi, Çağlayan Bilgen, Aydın Daruga,
Seyfettin Şen’in “Balbay” başlıklı köşe
yazılarını tek tek okudum. Büyük bardaktaki
demli çaydan kocaman bir yudum aldım,
mırıldandım:
“İşte ulusun, aydınlığın Ege’menliği!”
Yazılara yer vermek isterdim, Egeli dostlarım
yersizliğime versinler. Sertel tüm yazıların
igc.org.tr sitesinde yayımlandığını yazıyor.
Yaşar Aksoy’un 6 Mart’ta Hürriyet Ege’deki
yazısının son bölümüyle noktayı koymak
istiyorum:
“... üç masa ötede yaşlı balıkçı pirinç
ayıklıyordu. Arada sırada bana ters ters
bakıyordu.
... Aniden patladı:
- Sana soruyorum. Şu Balbay var ya... Ne
yaptı bu çocuk? Ne güzel anlatırdı... Neden
eziyet ediyorlar bu yavruya? Neden Balbay için
mücadele vermiyorsunuz?.. Ahh Balbay ahh...
Allah sana sabır versin.
Donup kaldım. Nutkum tutulmuştu...”
Benim için en büyük ödül o balıkçının
sevgisi. Bunca yıldır gazeteciliği salt o balıkçı
için yapmış olsam bile, bana yeter!
Bedeli neyse öderim!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
bohçaya döndü.
Artık birkaç maddelik değişiklikler ikide bir
gündeme getirilmemeli.
Toplumun, demokrasinin gereksindiği
sosyal, hukuksal, ekonomik haklara ve
kurallara uygun yeni bir anayasa yapılmalı.
Ancak yeni bir anayasa; bugünkü TBMM’de
değil; bir yıl sonra yapılacak genel seçimle
gelecek yeni TBMM’de ele alınmalı.
Genel eğilim bu üç öğede toplanıyor mu?
Toplanıyor!
AKP iktidarı mantığın, hukuk ve demokratik
kuralların emrettiği bu öğelere -kimilerine
tecahülü arifaneden gelerek kabul eder gibi
görünse de- özde karşı çıkıyor mu? Çıkıyor!
Yeni bir anayasaya gereksinildiğini genel bir
ilke olarak kabul ediyor. Ama ne geniş bir
uzlaşıyla anayasada kimi değişiklikler yapmayı
kabul ediyor, ne de yeni bir anayasa
hazırlanmasına önayak olacak girişimde
bulunuyor.
Anayasa değişikliği -anayasaya aykırı
biçimde- hükümette hazırlanıyor.
İktidar sözüm ona uzlaşıcı bir kimlik
sergiliyor. Taslak mı, yasa önerisi mi, paket mi
her neyse ellerinde bir metin; Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçek’le Adalet Bakanı
Sadullah Ergin, parlamentodaki ve dışındaki
partileri ziyaret ediyor. Paketi sunuyor ve “üç
gün içinde görüşlerini bildirmelerini” dayatarak
uzlaşma görevini yerine getirdiklerini
sanıyorlar.
Oysa AKP hükümeti açıkça anayasa
değişikliğini “da-ya-tı-yor”, bu bir.
Değişiklik paketi bal gibi bir AKP
anayasasıdır, bu da iki!
Anayasa Mahkemesi ile HSYK’de yapısal
değişiklik sağlayarak yargıyı yürütmenin
emrine alacak maddeleriyle önümüzdeki
metin...
...AKP (RTE) ile örneğin yargının
bağımsızlığını sağlayacak herhangi kuralda
anlaşmaya varılamayacağını kanıtlamıyor mu?
RTE; ne kadar inkâr ederse etsin; kendini
haklı çıkaracak ne türden kanıtlar bulmaya
çalışırsa çalışsın... bu hafta başına kadar
izlenen hukuksal, siyasal tartışmalar
yadsınması olanaksız bir gerçeğin altını çizdi:
RTE yeni çağın gereklerine göre bir hukuk
devleti değil... Demokrat Parti Genel Başkanı,
hukuk ve siyaset alanında deneyimli
Hüsamettin Cindoruk’un tanımladığı gibi
uygulamakta olduğu “Başbakanlık rejimini”
pekiştirmeyi ve daha “otoriter bir yönetim”
getirmeyi öngörüyor.
AKP, alenen ve cebren yürütmenin
(hükümetin) yargıya hükmetmesini öngören
değişiklikleri şu veya bu biçimde yaşama
geçirmeyi kafasına koymuş bir kere.
Ağızlarındaki anayasa değişikliğinin Avrupa
ve Venedik Komisyonu kriterlerine uygun
olduğunu iddia ettikleri sakıza göre:
AKP’nin yutturmaya çalıştığı sözüm ona
demokratik açılım iddiasındaki maddeler ile
AB ve Venedik kriterlerini yan yana getirip
birbirine tıpatıp uyduğunu bir hamlede
söyleyecek kaç aydınımız var acaba?
Halkımızın toplumsal kültür, okuma, eğitim
seviyesine göre:
Yarın referandumda köyde, kasabada, ilçe
ve hatta illerde yaşayan sade vatandaşlarımız;
örneğin yargıyla ilgili değişikliklerin yeterince
bilgi sahibi olmadığı AB ve Venedik kriterlerine
uygun olup olmadığını nasıl kıyaslayacak,
değerlendirecek acaba?
Milletten daha salim karar verecek yoktur
diyen halk dalkavukluğuna dayalı, kafaları
karıştıran sürekli propaganda ile...
...RTE dolaylı biçimlerde de olsa zaten
yürütmekte olduğu ve özlemini duyduğu
otoriter rejimi resmileştirmenin peşinde.
Bir yutturmacadır gidiyor.
RTE, referandum yoluyla halka gitmeyeceğiz
de kime gideceğiz gibi demagojik bir mantık
sergiliyor.
Saptırmalarına kanıt arayan emrindekiler de
“Efendimiz; genel olarak Batılı demokrasilerde
modası geçmiş olsa da zatı âliniz
referandumun AB ve Venedik kriterleri içinde
yer aldığını ve birçok maddeyi böylece bir
arada -ne kadar güzel buyurdunuz- ‘hap
gibi’ milletin bir arada yutacağını söylemeye
devam edebilirsiniz” diyorlar.
Diyorlar ve genel merkezde, bakanlıkta,
milletvekilliğinde koltuğu sağlama alıyorlar.
Ama Venedik kriterlerini referandum
dayatmasında kullanılabilir bir araç gibi
görüyor ve gösteriyorlar. Ne ki bir de ama’sı
var komisyonun koyduğu ilkenin. Diyor ki
Venedik Komisyonu:
Ayrı konulu maddeler bir metinde bir arada
referanduma sunulamaz!
TV programlarında genelde, iktidar
görüşlerini savunan Ergin Cinmen (avukat)
hukuk fakültesinden beri Roma hukukuna
sevdalı olduğunu söyledikten sonra bir
arkadaşının uyarısından söz etti:
Arkadaşı demiş ki; “Roma hukukunda
referandum var olmasına var da... ancak ‘ayrı
hukuki durumda’ olan konular ‘aynı zamanda’
referanduma götürülemez, diyor.”
Açık oturuma katılanlar asırlar öncesinden
gelen bu gerçeği dinledikten sonra güldüler,
güldüler... AKP’nin ağlanacak haline!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 6 NİSAN 2010 SALICUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 Nisan
Oslo B 5
Helsinki B 4
Stockholm B 9
Londra B 15
AmsterdamB 15
Brüksel B 16
Paris B 18
Bonn PB 14
Münih B 12
Berlin B 15
Budapeşte Y 15
Madrid PB 21
Viyana B 14
Belgrad Y 9
Sofya Y 11
Roma B 16
Atina PB 19
Zürih B 18
Moskova PB 14
Aşkabat PB 14
Taşkent PB 26
Bakû PB 15
Bişkek PB 26
Tiflis PB 19
Kahire PB 25
Şam B 28
İstanbul Y 18
Edirne Y 17
Kocaeli Y 18
Çanakkale Y 16
İzmir Y 18
Manisa Y 20
Denizli Y 21
Zonguldak Y 15
Sinop Y 15
Samsun S 19
Trabzon PB 18
Giresun B 19
Ankara Y 20
Eskişehir Y 19
Konya B 20
Sıvas B 18
Antalya Y 25
Adana PB 26
Mersin PB 24
Diyarbakır B 22
Şanlıurfa B 25
Mardin B 18
Siirt B 21
Hakkâri PB 12
Van PB 13
Kars PB 11
Ülkemizin geneli
parçalı çok
bulutlu, Marmara,
Ege, Batı Akdeniz,
İç Anadolu’nun
kuzeybatısı, Batı
Karadeniz ile
akşam ve gece
saatlerinde İç
Anadolu’nun
kuzeyi ve Orta
Karadeniz’in batısı
yağmurlu
geçecek. Yağışlar
Batı Karadeniz’in
batısında kuvvetli
olacak.
“Ben daha yüzbaşı iken
devletin bütün işlerinde rol
sahibiymiş gibi sorumluluk
duyardım ve bir şey
yapamıyorum diye
kıvranırdım.”
İsmet İnönü bu sözü tam
yüz yıl önce söylemişti.
Kimse politika ile
uğraşmasın. Ne sivil, ne asker,
ne öğrenci, ne öğretmen, ne
teğmen, ne yüzbaşı, ne
memur, ne amir!.. Politika ile
politikacı geçinenler uğraşsın,
yeter!..
Mustafa Kemal, daha
Harbiye’de öğrenciyken yurdu
nasıl kurtaracaklarını
düşünürdü. Karabekir’ler,
Fethi Bey’ler, Ali Fuat’lar,
Niyazi’ler, Enver’ler...
Sonunda başardılar,
Abdülhamit’in otuz üç yıllık
saltanatını yıktılar. İkinci
Meşrutiyeti ilan ettiler. Ülkeye
“Hürriyet” denen bir değeri
getirdiler, yaşattılar, öğrettiler...
Her yurtsever yurdunu
düşünür. Buna kimse engel
olamaz. İstediğin kadar halktan
şu ya da bu yolla oy almış ol,
yetmez! Kişinin düşüncesini,
özlemini kimse durduramaz,
kimse ona el koyamaz.
Artık gençlerimizde bir uyanış
başlar gibi... Liselerde,
üniversitelerde hak aramak,
doğruyu söylemek, gerekirse
kendini tehlikeye atmaktan
kaçınmamak!..
Mustafa Kemal Atatürk’ün
Bursa konuşması yeniden
yaşam buluyor. Bulacaktı da!..
O parti bu parti, bu lider o lider
genç kafalarda uyanan
bağımsızlık, özgürlük, serbest
düşünce, yaratma, kurma,
canlandırma uyanışını önlemek
isteseler de sonuç alamazlar,
hiçbir zaman da
alamamışlardır.
TEKEL işçilerini destekleyen
lise öğrencileri okuldan atıldılar;
iktidarın bir yakınının
konuşması yumurtalarla
karşılandı! İşçi sınıfı giderek
bilinçlenmekte! Yoksulluk en
büyük uyarıcıdır; hele birtakım
kişilerin, çevrelerin servet
üstüne servet yığdıklarını ve
gemilerle, köşklerle, uçaklarla,
lüks arabalarla ailece
durmaksızın turistik gezilere
çıktıklarını görmek bir uyarıcı
olmuyor mu?
Bakın İrlanda
Cumhurbaşkanı geldi, ülkemizi
gezdi, Çanakkale’yi,
Anadolu’yu, İstanbul’u... Sonra
Dublin’e giden halk uçağına
bindi gitti... Uruguay’da
cumhurbaşkanı seçilen eski
devrimci, işe başlar başlamaz
aylığının dörtte üçünü geri
verdi... Alman Başbakanı
Merkel de sıradan bir uçağa
binerek yurdumuzdan ayrılmadı
mı? Ya bizdeki saltanat!..
Görgüsüzlük, cahillik deyip
geçmeyin... Sizler sustukça,
hakkınızı aramadıkça, gerçek
özgürlükten korktukça!..
Bin kişilik koruma ordusuna
sahip yabancı bir ülke
başbakanı var mı? Atatürk,
İnönü, Ecevit, Demirel vb’leri
halkın içinde rahatça
dolaşırlardı.
Ya, şimdikiler!..
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
Bir Uyanış Başlar Gibi...
OSMAN ÇUTSAY
FRANKFURT - Federal Almanya’da
“ülke tarihin en büyük bağış yolsuzluğu”
olarak kayõtlara giren Deniz Feneri e.V. da-
vasõnõn ikinci dalgasõ için sonunda “tebel-
lüğ engelinin (bildirimi alma)” de aşõla-
bildiği ortaya çõktõ. Frankfurt’taki 29. Ce-
za Dairesi bünyesinde yürütülen soruştur-
mada görev alan savcõlõk ve emniyet so-
rumlularõ, 58 sayfalõk iddianamenin sonunda
4 zanlõya imza karşõlõğõ ulaştõrõldõğõnõ bil-
dirdi.
Frankfurt’ta 17 Eylül 2008’de 4 sanõğõn
mahkûmiyetiyle sonuçlanan ilk davanõn ka-
rarõnõ kaleme alan Yargõç Dr. Jochen Mül-
ler, “Asıl elebaşılar Türkiye’de” iddiasõ-
nõ gündeme getirince açõlacağõna kesin
gözüyle bakõlan ve geniş bir soruşturma son-
rasõ geçen yõl ağustos ayõnda iddianame ha-
lini alan dosyanõn, “ikinci dalga” için zan-
lõlara aylardõr “ulaştırılamaması”, ulus-
lararasõ bir hukuk skandalõna dönüşme be-
lirtileri göstermişti. Türk
kamuoyunca yakõndan ta-
nõnan isimlere bir hukuk
belgesinin bir türlü ulaştõ-
rõlamamasõ Alman hukuk
çevrelerinde de ciddi soru
işaretlerine ve alaylara ne-
den olmuştu. Frank-
furt’taki 29. Ceza Daire-
si bünyesinde yürütülen
soruşturmada görev alan
savcõlõk ve emniyet so-
rumlularõ, 58 sayfalõk id-
dianamenin sonunda 4
zanlõya imza karşõlõğõ
ulaştõrõldõğõnõ bildirdi.
Frankfurt Eyalet Mah-
kemesi 29. Ceza Dairesi, savcõ Kerstin
Lotz imzalõ iddianame ve tebligatõn Kanal
7 Yönetim Kurulu Başkanõ Zekeriya Ka-
raman, Reklam ve Pazarlama Müdürü İs-
mail Karahan, eski RTÜK Başkanõ ve ha-
len üyesi Zahid Aykut Akman ile eski De-
niz Feneri yöneticisi ve eski Kanal 7 Mu-
hasebe Müdürü Harun Kapıyoldaş’a ulaş-
masõndan sonra, Federal Almanya Ceza
Muhakemeleri Usulü Yasasõ’na göre, zanlõ
avukatlarõnõn, kendilerine yöneltilen suçla-
malarõn ve suçun niteliğiyle ilgili olarak en
geç 2 aya kadar bir süre içinde kanõtlõ görüş
bildirmeleri gerekiyor.
Duruşma günleri belirlenecek
Savcõlõk iddianamesinde yer alan suçla-
malar konusunda kendi lehlerine olabilecek
kanõt ve tanõklarõ belirtmeleri istenen zanlõ-
larõn itirazlarõ bir başkan ve iki üyeden olu-
şan 29. Ceza Dairesi Mahkeme Kurulu ta-
rafõndan karara bağlanacak. Hukuk çevre-
lerine göre, ilgili kurul, gelen itirazlar eşli-
ğinde, eğer suçlamalarõ çürütecek kadar
büyük bir tanõk ve kanõt ortaya konulamaz-
sa, duruşma günlerini belirleyecek. Deniz Fe-
neri e.V. davasõnda ikinci dalga soruşturmasõ
2009 ağustos ayõnda tamamlanõp savcõlõkça
dava açõlmasõ için mahkemeye sevk edilmişti.
Tebligat zanlõlara ulaştõ
Haber Merkezi - Terör örgütü PKK’nin ilaç paralarõnõ
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) ödediği ileri sürüldü.
SGK’ya gelen bir ihbar mektubunda, “Diyarbakır, Şırnak
başta olmak üzere bazı Güneydoğu illerinde, aralarında
doktor ve eczacıların bulunduğu bir çete tarafından,
PKK’ye katılan örgüt üyelerinin kimliklerinin kullanıla-
rak, sahte evraklarla devletten ilaç alındığı ve bu ilaçların
da yine kaçak yollarla Kandil’e gönderildiği”nin ileri sü-
rülmesi üzerine soruşturma başlatõldõ. Çalõşma ve Sosyal Gü-
venlik Bakanlõğõ 20 müfettiş görevlendirdi. Yapõlan ön ince-
lemeye göre sahtecilik şu şekilde işliyordu: “PKK’nin sözde
yöneticileri ihtiyaçları olan ilaçları örgüte bildiriyor. Söz
konusu ilaçlar da, örgüte katılmış PKK’lilerin kimlikleri
kullanılarak hazırlanmış sahte evraklarla, yine çetenin
içinde bulunan doktorlar ve eczacılar aracılığı ile temin
ediliyor. Bu ilaçlar, kaçak yollarla Kuzey Irak’taki örgüt
temsilcilerine gönderiliyor. Böylece, ilaçların bedeli dev-
lete ödetilmiş oluyor.” Bazõ sağlõk ocaklarõnõn, doktorlarõn,
işyerlerinin ve eczacõlarõn da işbirliği yaptõğõ ileri sürüldü.
KUDÜS (AA) - Türkiye’de yayõmlandõğõ sõralarda İsrail-
Türkiye arasõnda gerilime yol açan “Ayrılık” dizisine bir
tepki de İsrail cezaevlerindeki Filistinli kadõn mahkûmlar-
dan geldi. Filistinli haber ajanslarõndan Ma’an’õn bildirdiği-
ne göre, Filistinli kadõn mahkûmlar, dizinin kendileriyle il-
gili gerçekleri ve onlarõn direniş
mücadelesini çarpõttõğõ gerekçe-
siyle, Arapça yayõn yapan MBC
televizyonundan dizinin yayõn-
dan kaldõrõlmasõnõ istedi. Filis-
tinli Mahkûmlar Derneği’ne
başvuran Filistinli bir kadõn
mahkûm, dizide adõ geçen Mer-
yem adlõ kadõn mahkûmun İsra-
il askerleri tarafõndan tecavüze uğradõğõ sahne dolayõsõyla,
dizinin yönetmeninin, Filistin halkõndan özür dilemesini is-
tedi. Diğer tüm mahkûm kadõnlar adõna başvuran Filistinli
kadõn, “televizyon dizisninin temelinin yanlış ve gerçek-
lerle hiçbir şekilde ilgisinin bulunmadığını” ifade etti.
PKK’nin ilaç parası
SGK’ye ödetilmiş
Filistinliler
‘Ayrılık’a kızdı
Deniz Feneri e.V. davasõnõn ikinci dalgasõnda hazõrlanan iddianame, Zahid Akman,
Zekeriya Karaman, İsmail Karahan ve Harun Kapõyoldaş’a aylar sonra verilebildi
ZahidAkman.ZekeriyaKaraman.
CHP’de usulsüzlüğe hapis
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara
14. Asliye Ceza Mahkemesi, CHP’nin hesap-
larõnda “usulsüzlük olduğu” iddiasõyla açõlan
davada, kararõnõ dün açõkladõ. Mahkeme, par-
tinin eski Saymanõ Mahmut Yõldõz ve Muha-
sebe Müdürü Ertuğrul Kaya’yõ, 1 yõl 6 ay
22’şer gün hapis, muhasebe görevlisi Ersin
Şenol’u ise 1 yõl 15 gün hapis cezasõna çarp-
tõrdõ. Hapis cezalarõnõ erteleyen mahkeme,
sanõklarõn “özel evrakta sahtecilik” suçundan
ise beraatlarõna karar verdi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sev-
da-Cenap And Müzik Vakfı tarafından bu
yıl 27’ncisi düzenlenen “Uluslararası An-
kara Müzik Festivali” dün düzenlenen tö-
renle başladı.
Festivalin MEB Şûra Salonu’nda gerçek-
leştirilen açılışına, 10. Cumhurbaşkanı Ah-
met Necdet Sezer, Kültür ve Turizm Baka-
nı Ertuğrul Günay, CHP Genel Başkan Yar-
dımcısı Yılmaz Ateş, eski bakanlardan Hik-
met Sami Türk, Hikmet Ulubay ve An-
kara Valisi Kemal Önal ile çok sayı-
da davetli katıldı. Etkinliğe gelişi sırasında
dakikalarca ayakta alkışlanan Sezer, bu il-
giye davetlileri selamlayarak karşılık verdi.
Törenin ardından Erol Erdinç şefliğindeki
Hacettepe Senfoni Orkestrası, Fransız pi-
yanist Laure Favre Kahn’ı konuk etti.
Konserde, Ankaralı besteci Nejat Başeğ-
mezler’in “Uvertür” başlıklı eseri de ilk kez
seslendirildi. Bu yıl 27’ncisi düzenlenen
“Uluslararası Ankara Müzik Festivali” 30 Ni-
san’a dek sürecek. Festival süresince baş-
kentliler 7 ayrı salonda 23 etkinlik izleyecek.
? 27. Uluslararası Ankara Müzik Festivali’nin açılışı yapıldı
AHMET NECDET SEZER’E BÜYÜK ALKIŞ