27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Yılbaşı süreci öyle oldu. Bir de mart. Silivri mecburiyetinin birinci yılı nedeniyle, ama içerik farklı: Bahar... İçinde bahar geçen mektuplar aldım. Üç şehirden üçünü paylaşmak istiyorum. Ankara’dan, nikâh şahitliğini yaptığım sevgili Deniz’in sanırım 6. mektubunu mart sonunda aldım Ankara’nın baharını öylesine güzel cümlelerle anlatmış ki, sanki, Botanik Parkı’ndaki badem ağaçlarından birinin dalına oturmuş, açık pembe badem çiçeklerinden mürekkep yapıp kâğıda dökmüş: “Daha farklı ötmeye başladı kuşlar. Güzel renkleriyle etrafı kapladı çiçekler. Kelebeklerse çoktan yerini aldı bu müthiş senfonide... Bütün haksızlıklara inat yaşamın güzel olacağını hatırlatıyor...” Deniz, mektuba bir de pandora kutusu kartı eklemiş. Onu da şöyle anlatmış: “Hani şu açıldığında etrafa kötülüklerin yayılmasına neden olan, ama en sonda umudun kaldığı kutu... Size sevdiklerinizin ne koşulda olursa olsun hep var olacağını, bugünlerin elbet biteceğini, adaletin en kısa zamanda yerini bulacağını hatırlatsın. Ben öyle hissediyorum.” İstanbul’dan yazan sevgili Alper, “Umut görmeme iki şey neden oluyor” demiş: “Doğru dürüst insanlar hâlâ var. Ve bak, her şeyi engelleseler bile baharın gelmesini engelleyemediler.” Alper’in mektubundan bir kesit: “Bilmeni isterim ki Balbay Abi senin yaşadığın boşuna değil. Senin durumun bu kandırmaca ortamı içindeki insanları sorgulamaya itiyor. Gerçeğin ve doğrunun peşindeki bir gazetecinin tutukluluğu bu oyunu gözler önüne seriyor...” Alper, “Artık sadece bir gazeteci değilsin” diye başlayıp çok ciddi sorumluluklar ve güzellikler yüklemiş bana... Bir de kendi çizdiği karikatürü eklemiş... Kim bilir, belki de o karikatür yazının altında yayımlanır... Sevgili meslektaşım, okuldaşım, soluktaşım Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel İzmir’den yazdığı mektubu baharla bitirmiş. Sevgili Sertel’le ve dostlarla bahar buluşmasını nasıl da isterim... Sertel’in mektubunun yanında kalınca bir zarf daha geldi. Tutukluluğun birinci yılı nedeniyle İzmir Gazeteciler Cemiyeti lokalinde düzenlenen toplantıya ilişkin haberleri ve sonrasında çıkan köşe yazılarını göndermiş. İzmir basınını buradan izlemek olanaksız. 40 sayfaya yakın fotokopileri alınca gözlerimde ılık bir sevinç ıslaklığı oluştu. İnsan burun direğinin kaç şiddetindeki depreme dayanıklı olduğunu bu tür anlarda daha iyi hissediyor. İzmir Temsilcimiz Serdar Kızık’ın, Konak Belediye Başkanı, mesleğe birlikte başladığımız arkadaşım Hakan Tartan’ın konuşmalarının yanında, Yaşar Aksoy, Feyzi Hepşenkal, Yaşar Eyice, Erdal İzgi, Ünal Ersözlü, Dilek Gappi, Münir Koçaslan, Deniz Sipahi, Çağlayan Bilgen, Aydın Daruga, Seyfettin Şen’in “Balbay” başlıklı köşe yazılarını tek tek okudum. Büyük bardaktaki demli çaydan kocaman bir yudum aldım, mırıldandım: “İşte ulusun, aydınlığın Ege’menliği!” Yazılara yer vermek isterdim, Egeli dostlarım yersizliğime versinler. Sertel tüm yazıların igc.org.tr sitesinde yayımlandığını yazıyor. Yaşar Aksoy’un 6 Mart’ta Hürriyet Ege’deki yazısının son bölümüyle noktayı koymak istiyorum: “... üç masa ötede yaşlı balıkçı pirinç ayıklıyordu. Arada sırada bana ters ters bakıyordu. ... Aniden patladı: - Sana soruyorum. Şu Balbay var ya... Ne yaptı bu çocuk? Ne güzel anlatırdı... Neden eziyet ediyorlar bu yavruya? Neden Balbay için mücadele vermiyorsunuz?.. Ahh Balbay ahh... Allah sana sabır versin. Donup kaldım. Nutkum tutulmuştu...” Benim için en büyük ödül o balıkçının sevgisi. Bunca yıldır gazeteciliği salt o balıkçı için yapmış olsam bile, bana yeter! Bedeli neyse öderim! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada bohçaya döndü. Artık birkaç maddelik değişiklikler ikide bir gündeme getirilmemeli. Toplumun, demokrasinin gereksindiği sosyal, hukuksal, ekonomik haklara ve kurallara uygun yeni bir anayasa yapılmalı. Ancak yeni bir anayasa; bugünkü TBMM’de değil; bir yıl sonra yapılacak genel seçimle gelecek yeni TBMM’de ele alınmalı. Genel eğilim bu üç öğede toplanıyor mu? Toplanıyor! AKP iktidarı mantığın, hukuk ve demokratik kuralların emrettiği bu öğelere -kimilerine tecahülü arifaneden gelerek kabul eder gibi görünse de- özde karşı çıkıyor mu? Çıkıyor! Yeni bir anayasaya gereksinildiğini genel bir ilke olarak kabul ediyor. Ama ne geniş bir uzlaşıyla anayasada kimi değişiklikler yapmayı kabul ediyor, ne de yeni bir anayasa hazırlanmasına önayak olacak girişimde bulunuyor. Anayasa değişikliği -anayasaya aykırı biçimde- hükümette hazırlanıyor. İktidar sözüm ona uzlaşıcı bir kimlik sergiliyor. Taslak mı, yasa önerisi mi, paket mi her neyse ellerinde bir metin; Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’le Adalet Bakanı Sadullah Ergin, parlamentodaki ve dışındaki partileri ziyaret ediyor. Paketi sunuyor ve “üç gün içinde görüşlerini bildirmelerini” dayatarak uzlaşma görevini yerine getirdiklerini sanıyorlar. Oysa AKP hükümeti açıkça anayasa değişikliğini “da-ya-tı-yor”, bu bir. Değişiklik paketi bal gibi bir AKP anayasasıdır, bu da iki! Anayasa Mahkemesi ile HSYK’de yapısal değişiklik sağlayarak yargıyı yürütmenin emrine alacak maddeleriyle önümüzdeki metin... ...AKP (RTE) ile örneğin yargının bağımsızlığını sağlayacak herhangi kuralda anlaşmaya varılamayacağını kanıtlamıyor mu? RTE; ne kadar inkâr ederse etsin; kendini haklı çıkaracak ne türden kanıtlar bulmaya çalışırsa çalışsın... bu hafta başına kadar izlenen hukuksal, siyasal tartışmalar yadsınması olanaksız bir gerçeğin altını çizdi: RTE yeni çağın gereklerine göre bir hukuk devleti değil... Demokrat Parti Genel Başkanı, hukuk ve siyaset alanında deneyimli Hüsamettin Cindoruk’un tanımladığı gibi uygulamakta olduğu “Başbakanlık rejimini” pekiştirmeyi ve daha “otoriter bir yönetim” getirmeyi öngörüyor. AKP, alenen ve cebren yürütmenin (hükümetin) yargıya hükmetmesini öngören değişiklikleri şu veya bu biçimde yaşama geçirmeyi kafasına koymuş bir kere. Ağızlarındaki anayasa değişikliğinin Avrupa ve Venedik Komisyonu kriterlerine uygun olduğunu iddia ettikleri sakıza göre: AKP’nin yutturmaya çalıştığı sözüm ona demokratik açılım iddiasındaki maddeler ile AB ve Venedik kriterlerini yan yana getirip birbirine tıpatıp uyduğunu bir hamlede söyleyecek kaç aydınımız var acaba? Halkımızın toplumsal kültür, okuma, eğitim seviyesine göre: Yarın referandumda köyde, kasabada, ilçe ve hatta illerde yaşayan sade vatandaşlarımız; örneğin yargıyla ilgili değişikliklerin yeterince bilgi sahibi olmadığı AB ve Venedik kriterlerine uygun olup olmadığını nasıl kıyaslayacak, değerlendirecek acaba? Milletten daha salim karar verecek yoktur diyen halk dalkavukluğuna dayalı, kafaları karıştıran sürekli propaganda ile... ...RTE dolaylı biçimlerde de olsa zaten yürütmekte olduğu ve özlemini duyduğu otoriter rejimi resmileştirmenin peşinde. Bir yutturmacadır gidiyor. RTE, referandum yoluyla halka gitmeyeceğiz de kime gideceğiz gibi demagojik bir mantık sergiliyor. Saptırmalarına kanıt arayan emrindekiler de “Efendimiz; genel olarak Batılı demokrasilerde modası geçmiş olsa da zatı âliniz referandumun AB ve Venedik kriterleri içinde yer aldığını ve birçok maddeyi böylece bir arada -ne kadar güzel buyurdunuz- ‘hap gibi’ milletin bir arada yutacağını söylemeye devam edebilirsiniz” diyorlar. Diyorlar ve genel merkezde, bakanlıkta, milletvekilliğinde koltuğu sağlama alıyorlar. Ama Venedik kriterlerini referandum dayatmasında kullanılabilir bir araç gibi görüyor ve gösteriyorlar. Ne ki bir de ama’sı var komisyonun koyduğu ilkenin. Diyor ki Venedik Komisyonu: Ayrı konulu maddeler bir metinde bir arada referanduma sunulamaz! TV programlarında genelde, iktidar görüşlerini savunan Ergin Cinmen (avukat) hukuk fakültesinden beri Roma hukukuna sevdalı olduğunu söyledikten sonra bir arkadaşının uyarısından söz etti: Arkadaşı demiş ki; “Roma hukukunda referandum var olmasına var da... ancak ‘ayrı hukuki durumda’ olan konular ‘aynı zamanda’ referanduma götürülemez, diyor.” Açık oturuma katılanlar asırlar öncesinden gelen bu gerçeği dinledikten sonra güldüler, güldüler... AKP’nin ağlanacak haline! [email protected] SAYFA 6 NİSAN 2010 SALICUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 Nisan Oslo B 5 Helsinki B 4 Stockholm B 9 Londra B 15 AmsterdamB 15 Brüksel B 16 Paris B 18 Bonn PB 14 Münih B 12 Berlin B 15 Budapeşte Y 15 Madrid PB 21 Viyana B 14 Belgrad Y 9 Sofya Y 11 Roma B 16 Atina PB 19 Zürih B 18 Moskova PB 14 Aşkabat PB 14 Taşkent PB 26 Bakû PB 15 Bişkek PB 26 Tiflis PB 19 Kahire PB 25 Şam B 28 İstanbul Y 18 Edirne Y 17 Kocaeli Y 18 Çanakkale Y 16 İzmir Y 18 Manisa Y 20 Denizli Y 21 Zonguldak Y 15 Sinop Y 15 Samsun S 19 Trabzon PB 18 Giresun B 19 Ankara Y 20 Eskişehir Y 19 Konya B 20 Sıvas B 18 Antalya Y 25 Adana PB 26 Mersin PB 24 Diyarbakır B 22 Şanlıurfa B 25 Mardin B 18 Siirt B 21 Hakkâri PB 12 Van PB 13 Kars PB 11 Ülkemizin geneli parçalı çok bulutlu, Marmara, Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu’nun kuzeybatısı, Batı Karadeniz ile akşam ve gece saatlerinde İç Anadolu’nun kuzeyi ve Orta Karadeniz’in batısı yağmurlu geçecek. Yağışlar Batı Karadeniz’in batısında kuvvetli olacak. “Ben daha yüzbaşı iken devletin bütün işlerinde rol sahibiymiş gibi sorumluluk duyardım ve bir şey yapamıyorum diye kıvranırdım.” İsmet İnönü bu sözü tam yüz yıl önce söylemişti. Kimse politika ile uğraşmasın. Ne sivil, ne asker, ne öğrenci, ne öğretmen, ne teğmen, ne yüzbaşı, ne memur, ne amir!.. Politika ile politikacı geçinenler uğraşsın, yeter!.. Mustafa Kemal, daha Harbiye’de öğrenciyken yurdu nasıl kurtaracaklarını düşünürdü. Karabekir’ler, Fethi Bey’ler, Ali Fuat’lar, Niyazi’ler, Enver’ler... Sonunda başardılar, Abdülhamit’in otuz üç yıllık saltanatını yıktılar. İkinci Meşrutiyeti ilan ettiler. Ülkeye “Hürriyet” denen bir değeri getirdiler, yaşattılar, öğrettiler... Her yurtsever yurdunu düşünür. Buna kimse engel olamaz. İstediğin kadar halktan şu ya da bu yolla oy almış ol, yetmez! Kişinin düşüncesini, özlemini kimse durduramaz, kimse ona el koyamaz. Artık gençlerimizde bir uyanış başlar gibi... Liselerde, üniversitelerde hak aramak, doğruyu söylemek, gerekirse kendini tehlikeye atmaktan kaçınmamak!.. Mustafa Kemal Atatürk’ün Bursa konuşması yeniden yaşam buluyor. Bulacaktı da!.. O parti bu parti, bu lider o lider genç kafalarda uyanan bağımsızlık, özgürlük, serbest düşünce, yaratma, kurma, canlandırma uyanışını önlemek isteseler de sonuç alamazlar, hiçbir zaman da alamamışlardır. TEKEL işçilerini destekleyen lise öğrencileri okuldan atıldılar; iktidarın bir yakınının konuşması yumurtalarla karşılandı! İşçi sınıfı giderek bilinçlenmekte! Yoksulluk en büyük uyarıcıdır; hele birtakım kişilerin, çevrelerin servet üstüne servet yığdıklarını ve gemilerle, köşklerle, uçaklarla, lüks arabalarla ailece durmaksızın turistik gezilere çıktıklarını görmek bir uyarıcı olmuyor mu? Bakın İrlanda Cumhurbaşkanı geldi, ülkemizi gezdi, Çanakkale’yi, Anadolu’yu, İstanbul’u... Sonra Dublin’e giden halk uçağına bindi gitti... Uruguay’da cumhurbaşkanı seçilen eski devrimci, işe başlar başlamaz aylığının dörtte üçünü geri verdi... Alman Başbakanı Merkel de sıradan bir uçağa binerek yurdumuzdan ayrılmadı mı? Ya bizdeki saltanat!.. Görgüsüzlük, cahillik deyip geçmeyin... Sizler sustukça, hakkınızı aramadıkça, gerçek özgürlükten korktukça!.. Bin kişilik koruma ordusuna sahip yabancı bir ülke başbakanı var mı? Atatürk, İnönü, Ecevit, Demirel vb’leri halkın içinde rahatça dolaşırlardı. Ya, şimdikiler!.. EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Bir Uyanış Başlar Gibi... OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Federal Almanya’da “ülke tarihin en büyük bağış yolsuzluğu” olarak kayõtlara giren Deniz Feneri e.V. da- vasõnõn ikinci dalgasõ için sonunda “tebel- lüğ engelinin (bildirimi alma)” de aşõla- bildiği ortaya çõktõ. Frankfurt’taki 29. Ce- za Dairesi bünyesinde yürütülen soruştur- mada görev alan savcõlõk ve emniyet so- rumlularõ, 58 sayfalõk iddianamenin sonunda 4 zanlõya imza karşõlõğõ ulaştõrõldõğõnõ bil- dirdi. Frankfurt’ta 17 Eylül 2008’de 4 sanõğõn mahkûmiyetiyle sonuçlanan ilk davanõn ka- rarõnõ kaleme alan Yargõç Dr. Jochen Mül- ler, “Asıl elebaşılar Türkiye’de” iddiasõ- nõ gündeme getirince açõlacağõna kesin gözüyle bakõlan ve geniş bir soruşturma son- rasõ geçen yõl ağustos ayõnda iddianame ha- lini alan dosyanõn, “ikinci dalga” için zan- lõlara aylardõr “ulaştırılamaması”, ulus- lararasõ bir hukuk skandalõna dönüşme be- lirtileri göstermişti. Türk kamuoyunca yakõndan ta- nõnan isimlere bir hukuk belgesinin bir türlü ulaştõ- rõlamamasõ Alman hukuk çevrelerinde de ciddi soru işaretlerine ve alaylara ne- den olmuştu. Frank- furt’taki 29. Ceza Daire- si bünyesinde yürütülen soruşturmada görev alan savcõlõk ve emniyet so- rumlularõ, 58 sayfalõk id- dianamenin sonunda 4 zanlõya imza karşõlõğõ ulaştõrõldõğõnõ bildirdi. Frankfurt Eyalet Mah- kemesi 29. Ceza Dairesi, savcõ Kerstin Lotz imzalõ iddianame ve tebligatõn Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanõ Zekeriya Ka- raman, Reklam ve Pazarlama Müdürü İs- mail Karahan, eski RTÜK Başkanõ ve ha- len üyesi Zahid Aykut Akman ile eski De- niz Feneri yöneticisi ve eski Kanal 7 Mu- hasebe Müdürü Harun Kapıyoldaş’a ulaş- masõndan sonra, Federal Almanya Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasõ’na göre, zanlõ avukatlarõnõn, kendilerine yöneltilen suçla- malarõn ve suçun niteliğiyle ilgili olarak en geç 2 aya kadar bir süre içinde kanõtlõ görüş bildirmeleri gerekiyor. Duruşma günleri belirlenecek Savcõlõk iddianamesinde yer alan suçla- malar konusunda kendi lehlerine olabilecek kanõt ve tanõklarõ belirtmeleri istenen zanlõ- larõn itirazlarõ bir başkan ve iki üyeden olu- şan 29. Ceza Dairesi Mahkeme Kurulu ta- rafõndan karara bağlanacak. Hukuk çevre- lerine göre, ilgili kurul, gelen itirazlar eşli- ğinde, eğer suçlamalarõ çürütecek kadar büyük bir tanõk ve kanõt ortaya konulamaz- sa, duruşma günlerini belirleyecek. Deniz Fe- neri e.V. davasõnda ikinci dalga soruşturmasõ 2009 ağustos ayõnda tamamlanõp savcõlõkça dava açõlmasõ için mahkemeye sevk edilmişti. Tebligat zanlõlara ulaştõ Haber Merkezi - Terör örgütü PKK’nin ilaç paralarõnõ Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) ödediği ileri sürüldü. SGK’ya gelen bir ihbar mektubunda, “Diyarbakır, Şırnak başta olmak üzere bazı Güneydoğu illerinde, aralarında doktor ve eczacıların bulunduğu bir çete tarafından, PKK’ye katılan örgüt üyelerinin kimliklerinin kullanıla- rak, sahte evraklarla devletten ilaç alındığı ve bu ilaçların da yine kaçak yollarla Kandil’e gönderildiği”nin ileri sü- rülmesi üzerine soruşturma başlatõldõ. Çalõşma ve Sosyal Gü- venlik Bakanlõğõ 20 müfettiş görevlendirdi. Yapõlan ön ince- lemeye göre sahtecilik şu şekilde işliyordu: “PKK’nin sözde yöneticileri ihtiyaçları olan ilaçları örgüte bildiriyor. Söz konusu ilaçlar da, örgüte katılmış PKK’lilerin kimlikleri kullanılarak hazırlanmış sahte evraklarla, yine çetenin içinde bulunan doktorlar ve eczacılar aracılığı ile temin ediliyor. Bu ilaçlar, kaçak yollarla Kuzey Irak’taki örgüt temsilcilerine gönderiliyor. Böylece, ilaçların bedeli dev- lete ödetilmiş oluyor.” Bazõ sağlõk ocaklarõnõn, doktorlarõn, işyerlerinin ve eczacõlarõn da işbirliği yaptõğõ ileri sürüldü. KUDÜS (AA) - Türkiye’de yayõmlandõğõ sõralarda İsrail- Türkiye arasõnda gerilime yol açan “Ayrılık” dizisine bir tepki de İsrail cezaevlerindeki Filistinli kadõn mahkûmlar- dan geldi. Filistinli haber ajanslarõndan Ma’an’õn bildirdiği- ne göre, Filistinli kadõn mahkûmlar, dizinin kendileriyle il- gili gerçekleri ve onlarõn direniş mücadelesini çarpõttõğõ gerekçe- siyle, Arapça yayõn yapan MBC televizyonundan dizinin yayõn- dan kaldõrõlmasõnõ istedi. Filis- tinli Mahkûmlar Derneği’ne başvuran Filistinli bir kadõn mahkûm, dizide adõ geçen Mer- yem adlõ kadõn mahkûmun İsra- il askerleri tarafõndan tecavüze uğradõğõ sahne dolayõsõyla, dizinin yönetmeninin, Filistin halkõndan özür dilemesini is- tedi. Diğer tüm mahkûm kadõnlar adõna başvuran Filistinli kadõn, “televizyon dizisninin temelinin yanlış ve gerçek- lerle hiçbir şekilde ilgisinin bulunmadığını” ifade etti. PKK’nin ilaç parası SGK’ye ödetilmiş Filistinliler ‘Ayrılık’a kızdı Deniz Feneri e.V. davasõnõn ikinci dalgasõnda hazõrlanan iddianame, Zahid Akman, Zekeriya Karaman, İsmail Karahan ve Harun Kapõyoldaş’a aylar sonra verilebildi ZahidAkman.ZekeriyaKaraman. CHP’de usulsüzlüğe hapis ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesi, CHP’nin hesap- larõnda “usulsüzlük olduğu” iddiasõyla açõlan davada, kararõnõ dün açõkladõ. Mahkeme, par- tinin eski Saymanõ Mahmut Yõldõz ve Muha- sebe Müdürü Ertuğrul Kaya’yõ, 1 yõl 6 ay 22’şer gün hapis, muhasebe görevlisi Ersin Şenol’u ise 1 yõl 15 gün hapis cezasõna çarp- tõrdõ. Hapis cezalarõnõ erteleyen mahkeme, sanõklarõn “özel evrakta sahtecilik” suçundan ise beraatlarõna karar verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sev- da-Cenap And Müzik Vakfı tarafından bu yıl 27’ncisi düzenlenen “Uluslararası An- kara Müzik Festivali” dün düzenlenen tö- renle başladı. Festivalin MEB Şûra Salonu’nda gerçek- leştirilen açılışına, 10. Cumhurbaşkanı Ah- met Necdet Sezer, Kültür ve Turizm Baka- nı Ertuğrul Günay, CHP Genel Başkan Yar- dımcısı Yılmaz Ateş, eski bakanlardan Hik- met Sami Türk, Hikmet Ulubay ve An- kara Valisi Kemal Önal ile çok sayı- da davetli katıldı. Etkinliğe gelişi sırasında dakikalarca ayakta alkışlanan Sezer, bu il- giye davetlileri selamlayarak karşılık verdi. Törenin ardından Erol Erdinç şefliğindeki Hacettepe Senfoni Orkestrası, Fransız pi- yanist Laure Favre Kahn’ı konuk etti. Konserde, Ankaralı besteci Nejat Başeğ- mezler’in “Uvertür” başlıklı eseri de ilk kez seslendirildi. Bu yıl 27’ncisi düzenlenen “Uluslararası Ankara Müzik Festivali” 30 Ni- san’a dek sürecek. Festival süresince baş- kentliler 7 ayrı salonda 23 etkinlik izleyecek. ? 27. Uluslararası Ankara Müzik Festivali’nin açılışı yapıldı AHMET NECDET SEZER’E BÜYÜK ALKIŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle