19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 NİSAN 2010 ÇARŞAMBA 16 KÜLTÜR DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Derviş Çağında Demokrat Olmak Kendimi kimi zaman, Tahsin Yücel’in yeni romanı Sonuncu’nun kahramanı Selami gibi, dünyamızdan ayrılmış düşünürleri ve sanatçıları okurken buluyo- rum. Gerekçemiz de pek farklı değil: “Ne kadar çaba- larsan çabala, ne kadar içine kapanırsan kapan, ya- şadığın ülkenin ortamından kolay kolay koparamaz- sın kendini. Kimler nelere hayran kalıyor, görmüyor musun?” Bilim adamları, günümüz insanının gençlik, dinç- lik ve zindeliğinin ileri yaşlara dek sürdüğünü söy- leseler de ben kendimi pek öyle duyumsamıyorum. Günümüz değerleri bende yalnızca, Sartre’ın ünlü yapıtının adı gibi, “Bulantı” oluşturuyor. Bu eğilimde günümüzün değerler karmaşasının içinden çıkılmaz bir bilinç bulanıklığına yol açması- nın rolü var elbet. İnsan doğruluğuna, dürüstlüğüne kesinkes güvendiği yazarlara dalıp biraz soluklanmak, bilincini evrensel değerlerle tazelemek gereği duyuyor. Sabahattin Eyuboğlu, kültür tarihimizin böylesi anıt kişiliklerindendir. Geçenlerde onun Yunus Emre kitabının girişine yazdığı benzersiz yazısını yeniden okuyordum. Bir yerde sözü Yunus Emre’nin derviş kişiliğine getiri- yor. Dervişliği, düşünce ve inanç sistemlerinin olabil- diğince dışında, ana ilkesi kendini bilmek ve yenmek diye özetlenebilecek bir ahlak okulu, insanlık disip- lini olarak tanımlıyor. Bu düşüncenin temel özelliği, gündelik hayatın her alanına indirgenebilen bir felsefe olmasıdır. Kitaplarda kalan, günün sorunlarıyla ilgilenmeyen kuru öğreti- lere karşı bir tepki. Bu nedenle Anadolu’da uydurulan nice masallar- da dervişler, en gerçeküstü işleri gerçekleştiren, ol- mazı olduran kişiler olarak tanımlanmışlar. Her gerçek şey gibi dervişliğin de zamanla sah- teleri türemiş. Dervişlik yerleşik kalıplara insani bir di- reniş olmaktan uzaklaşıp dünyadan elini eteğini çek- miş, kaderci insanların tanımına dönüşmüş. Masallara yansıyan insanüstü gücü, derviş insan aslında içindeki yaşam enerjisinde buluyor. Eyuboğlu bir yerde, derviş olmanın çok zor bir iş olduğunu, çağımızda gerçek demokrat olmak kadar zor bir iş olduğunu söylüyor. Nereden nereye?.. Yazısının sonlarında Yunus Emre’nin düşünce ve şiiriyle Orhan Veli’ninki arasında koşutluklar kuru- yor. Sanki çağın derviş sanatçı tavrını Orhan Veli’de gördüğünü söylemek istiyor. Günümüz toplumunda da sahte dervişlerden ge- çilmiyor. Yunus Emre’nin, “Gerçek erin bu yolda / Yokluktur sermayesi” demesine karşın günümüz derv- işleri, Orhan Veli gibi her sabah gökyüzünü boya- makla uğraşmıyor, para imparatorluklarını yöneti- yorlar. Ellerinde toplum bilincini bulandırma hüneriyle do- nanmış yalan makineleriyle hepimizin evinde yirmi dört saat bilinç yıkıyorlar. Yakında Yeni Türkü topluluğu on yıl aradan sonra yeni bir albüm yayımlayacak. Ben de şarkı- lardan birine söz yazıyordum. Aşk ve ayrılık temalı bir şarkı. Okuduklarımdan olsa gerek, şarkının bir ye- rinde, hiç de yeri değilken, “Zor işmiş sevdadan da- ha da zor / Derviş çağında demokrat olmak” deyi- verdim. Oldu mu, diyeceksiniz... Şu halimize bir baksanıza! Her gün neler oluyor! [email protected] [email protected] CMYB C M Y B İ stanbul’daki bütün büyük orkestralarda Bülent Evcil’in flütünü fark edersiniz. Flütün sesi diğer çalgõlarõn arasõndan bir zambak gibi süzülür: İDSO’da İDOB’da, Bİ- FO’da. Dünya çapõnda bir solist, başarõlõ bir oda müzikçisi ve iyi bir orkestracõ. Bu kez onu iki us- ta müzisyenle birlikte Süreyya Operasõ’nõn sa- lonunda dinledik. Bu salonda yalnõz opera temsilleri değil, özel- likle pazartesi geceleri oda müziği dinletileri de yer alõyor. İtalyan flütçü Andrea Oliva ve her za- man Bülent’le oda müziği yapan İsrailli piyanist Lior Kretzer. Piyanistin bir orkestra şefi gibi on- larõ kucaklamasõ, flütçülerin de birbirinden hünerli yorumlarõyla zevkli bir oda müziği dinletisiydi. Sõra dõşõ olduğu kadar uğraşõlõp düşünülmüş, flüt edebiyatõnõn dõşõnda uyarlamalarla süslenmiş bir programdõ. Bülent, önce gizemli başladõ söze: Saygun’un Yunus Emre’sindeki flüt solo ve Ekrem Zeki Ün’ün “Yunus’un Mezarında” adlõ yapõtõnõ çal- dõ. Andrea Oliva’nõn sõcacõk, etkileyici bir gür- lükle çaldõğõ “Doppler’in Fantazisi”yle daha õlõmlõ bir ortam yaratõldõ. De- bussy’nin iki flüt ve piyano için küçük süiti ise üç yo- rumcunun ince işlemeleriyle tümleşti. Bu arada Evcil- Kretzer düzenlemesi olan Erkin-Köçekce’nin uyarla- masõnõ çok başarõlõ buldum. 19. yüzyõl sonunda senfonik yapõtlarõn küçük ortamlar için yapõlan uyarlamalarõ gibi bir işlev taşõyordu. Böyle konserlerden çõkarken hep aynõ soruyu soruyorum: Ne- rede onlarca konservatuvar öğ- rencisi? Kuşkum yok ki her kon- ser salonu gibi Süreyya’nõn da kapõlarõ onlar için sonuna kadar açõktõr. GENÇLER PIRIL PIRIL Geçen haftaki İDSO konserinde bir başka he- yecan yaşanõyordu: Sõnav kazanõp İDSO eşliğinde sahneye çõkan gencecik solistlerin heyecanõ! Kimi ilk kez frak giymiş, kimi ilk kez tuvalet. Ki- mi başkemancõnõn elini sõkmayõ unutuyor, kimi birkaç kez sõkõyor. Ve tümü de Türkiye’de yeti- şip dünya sahnelerine sunuluyor. Öncelikle İD- SO’yu bu organizasyondan ötürü kutlamak ge- rek. Zira Naci Özgüç yönetimindeki topluluğun 15 soliste birden eşlik etmesi hiç kolay değildi. Solistler arasõnda en de- neyimli olanõ İzmir doğumlu kemancõ Özgecan Günöz (1986) idi. Birçok yarõş- mada derece almõş, yurtdõ- şõnda ustalõk sõnõflarõna ka- tõlmõş, konserler vermiş; oda müziği ve orkestracõlõk deneyimi var. Halen İÜ Konservatuvarõ’nda V. Warşavski ile yüksek li- sansõnõ tamamlarken bir yandan da CSO’nun ke- man üyesi olarak görev yapõyor. Özgecan, “Sibe- lius Keman Konçerto- su”nun ilk bölümünü du- yarlõ ve ustalõklõ seslen- dirdi, orkestrayla dene- yimli bir şekilde bütün- leşti. Adana doğumlu Hande Küden (1992 Ocak) ise gecenin yõldõzõydõ. Halen Mersin Konservatuvarõ’nda onu kema- na başlatan ilk öğretmeni Dania Kainova’nõn öğ- rencisi olarak lisans 2. sõnõfta. Çaykovski’nin ke- man konçertosunun ilk bölümünü kemanõyla tümleşerek adeta kemanõyla konuşarak çaldõ. Han- de’nin bir an önce daha nitelikli bir kemana ka- vuşmasõnõ dileriz. Konserin en genç solisti Eylül 1992 doğumlu kemancõ Alican Süner’di. Ra- vel’in Çigan’õnõ sağlam bir teknikle ve rengârenk buluşlarla seslendirdi. Alican da Mersin Kon- servatuvarõ’nda Lili Tchumburidze ile eğitilmiş, geçen yõl mezun olmuş ve halen Detmold Hochschule für Musik’te ünlü keman virtüözü Thomas Christian ile çalõşõyor. Konser İÜ Konservatuvarõ’nõn lisans 4. sõnõf öğ- rencisi fagotçu Aziz Baziki’nin sõcak bir ton ya- kaladõğõ Weber’in ünlü Andante Rondo’suyla başlamõştõ. Ardõndan dört tromboncuyu, üç klar- netçiyi ve üç flütçüyü dinletik. Rodrigo’nun gi- tar konçertosu gibi iddialõ bir yapõtla karşõmõza çõkan Kazım Çokoğullu’yu da ayrõca kutlamak gerek. Seçilen gençler arasõnda hiç piyanist olmayõ- şõ şaşõrtõcõydõ. Bir de program notlarõndaki öz- geçmişlere hayretle baktõm: Daha okulu bile bi- tirmemiş bu gençlerin ne uzun özgeçmişleri var! Neredeyse ilkokuldan bu yana kazandõklarõ ödülleri sõralamõşlar. Herhalde David Ois- trakh’õnki bunlardan çok daha kõsaydõ. Bence konseri organize eden kurumlar bu konuya dik- kat etmeli. Üniversitelere bağlanan konservatu- varlarõmõzõn bir satõrõ aşan başlõklarõnõ metinde kõ- sa yazarak dipnotla açõklayõp yerden tasarruf ede- bilirler. Özgeçmişlerin bir kõstas içinde elenme- si gerek. Gençlere bundan sonra yollarõ açõk olsun, di- yoruz. [email protected] İki flütlü oda müziği... Flüt sanatçõsõ Bülent Evcil ile Andrea Oliva ve piyanist Lior Kretzer’in ‘İki Flüt ve Piyano İçin Oda Müziği’ konseri Süreyya Operasõ’ndaydõ MURAT BEŞER R üzgârõn saç aralarõna minik toz bulutlarõ taşõdõğõ olağan bir pa- zartesi akşamõnda; altõ müzis- yenden oluşan projesi World Sinfonia ile CRR’nin konuğu, İtalyan asõllõ Ameri- kalõ gitar virtüözü Al Di Meola. Önce tek tabanca çõkõyor Meola, sa- lonu dolduran kalabalõğõn önüne; üç Astor Piazzolla parçasõndan oluşan mi- nik bir solo klasik gitar dinle- tisi yapõyor. Yandan iti- nayla ayrõlõp taranmõş düz saçlarõ, kalõn çerçeveli kemik gözlükleri, kirli sakallarõ, kollarõ sõvanõp, düğme- leri bağrõna dek açõlmõş parlak siyah gömleği, klasik kesim kot pantolonu, sivri bu- runlu siyah ayakka- bõlarõyla tam bir tarz in- sanõ Al Di Meola. Akdeniz müziği, İspanyol fla- menkosu ve Arjantin tangosundan caz fu- siona kadar uzanan, yüksek teknikle donanmõş müziğinin köklerini temsil eden insan karakterleriyle birebir örtü- şüyor bu kõyafet. Aksi ve kibirli bir mi- zacõ var Meola’nõn; bu da çalõş tarzõna yansõyor. Ancak öncelikle tutkulu, kibar ve romantik. Ardõndan topluluk üyele- rini davet ederek tanõtõyor seyircisine. Akordeoncu Fausto Beccalossi, parça- larda sololarõ paylaşan önemli müzisyen. İkinci gitardaki Peo Alfonsi, Kübalõ basçõ Victor Miranda ve davulcu Peter Kaszas ortanõn üzerinde vazife insanlarõ. Vurmalõ çalgõlarõ üstlenen Gumbi Or- tiz ise, ekibin en göz dolduran elemanõ. Uzun zamandõr Meola’nõn yanõnda, us- tanõn ekipte en fazla itibar ettiği müzis- yen o; sevimli ve müzikal esprilerle do- lu bir kişilik. Topluluk bir arada çalarken bağlõ ol- duğu pedallar nedeniyle elektrik gitar gi- bi tõnlõyor Meola’nõn elindeki klasik gitar. Seri vurmalõlar tarafõndan oluştu- rulan kaygan zeminde dans ediyor, içleri solo parçacõklarõ ile doldurulmuş melo- dik cümleler. Hüzün ve eğlen- ce bir arada; Akdeniz’den Latin Amerika’ya uza- nan okyanusta yüzü- yor. Göz kamaştõrõ- cõ tekniği, hõzlõ ar- pejleri, vibratolar- la genişletilmiş melodileri ile hem akustik hem de elektrik gitarda gerçek bir virtüöz Meola. Onun dõşarõ- daki rüzgâra fark atan parmaklarõ, yeri geldiğin- de ağõr çekim bir aşk sahnesi kadar duygusal olabiliyor. İki setten oluşan konserin belki de tek tatminkâr ol- mayan tarafõ, Meola’nõn sadece üç par- çada elektrik gitar çalmasõydõ. Bu du- rumun salonu dolduran genç öğrencile- rin heveslerini kursaklarõnda bõrakmõş ol- ma ihtimali yüksek. Bisteki “Mediterranean Sundan- ce”õn ardõndan, dolu salonu koşar adõm- larla ilk terk edenler, CD’sine imza al- mak isteyenler oldu. Birileri çõkõşa he- nüz yönelirken alt fuayede sonu görün- meyen bir imza kuyruğu çoktan oluş- muştu bile. Olağan bir akşamõ heyeca- na bürümeyi yine başarmõştõ Al Di Meola. ([email protected]) Gitar virtüözü Al Di Meola önceki akşam ‘World Sinfonia’ projesi ile CRR’nin konuğuydu Gitarın olimpiyat şampiyonu Kültür Servisi - Türki- ye’nin ilk Müslüman Türk kadõn tiyatro oyuncusu olan Afife Jale’nin anõsõna veri- len “Yapı Kredi Sigorta Afife Tiyatro Ödülleri”nin bu yõlki kazananlarõ açõk- landõ. Bu yõl 14. kez verilen ödüller, önceki gün Lütfi Kõrdar Uluslararasõ Kon- gre ve Sergi Sarayõ’nda dü- zenlenen ödül töreninde sa- hiplerine verildi. Sunuculuğunu Korhan Abay’õn üstlendiği gece- ye, iş, sanat ve tiyatro dün- yasõndan birçok ünlü isim katõldõ. Ödül töreni Yapõ Kredi Sigorta Sanat Danõş- manõ Haldun Dormen’in misafirlere hoş geldiniz hi- tabõyla başladõ. Yapõ Kredi Sigorta Afife Tiyatro Ödül- leri Oylama Kurulu Başka- nõ M. Salih Başağa’nõn açõlõş konuşmasõnõn ardõndan törene geçildi. Gecede Zuhal Olcay da özel bir din- leti sundu. Ödül töreninde kazanan isimlerin yaptõğõ konuş- malarda bir süredir kapalõ olan AKM ve Emek Sine- masõ’nõn önümüzdeki yõl bu ödüller verilirken açõk ol- masõ dileğinde bulunuldu. Öğrencileri bu yõl pek çok ödül alan Müşfik ve Yıldız Kenter ise ayakta alkõş- landõ. Geceden ödülle dönen isimler ise şöyle: ÖZEL ÖDÜLLER Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü: Gencay Gürün Nisa Serezli Aşkıner Özel Ödülü: Toron Karaca- oğlu Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü: Cüneyt Çalõş- kur - Kredi Kartõ Vak’aaa (İstanbul DT) Tiyatroda Yeni Kuşak Özel Ödülü: Tiyatroperest - Hayvanat Bahçesi Masalõ Ekibi Yapı Kredi Sigorta Özel Ödülü: T. Yõlmaz Öğüt AFİFE TİYATRO ÖDÜLLERİ Yılın En Başarılı Prodüksiyonu: Kafes - İBBŞT Yılın En Başa- rılı Yönetmeni: Hakan Çimenser - İmparatorluk Ku- ranlar (İstanbul DT) Yılın En Başa- rılı Erkek Oyun- cusu: Bülent Emin Yarar – Pro- fesyonel (İstanbul DT) Yılın En Başa- rılı Kadın Oyun- cusu: Defne Hal- man – Quintet - Bir Dönüşün Beş- lemesi (Tiyatro Pera) Yardımcı Rol- de Yılın En Ba- şarılı Erkek Oyuncusu: Çağ- lar Yiğitoğullarõ – Mefisto (İBBŞT) Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyun- cusu: Senan Kara – Kafes (İBBŞT) Yılın En Başarılı Müzikal Ya Da Komedi Erkek Oyuncusu: Mert Turak – Kabare (İBBŞT) Yılın En Başarılı Müzikal Ya Da Komedi Kadın Oyuncusu: Zerrin Tekindor - Vahşet Tanrõsõ (İstan- bul DT) Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Müzikal Ya Da Komedi Erkek Oyuncusu: Beyti Engin - Sokağa Çõk- ma Yasağõ (Bakõrköy Belediye Tiyatrolarõ) Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Müzikal Ya Da Komedi Kadın Oyuncusu: Kadriye Kenter – Cimri (Kenter Tiyatrosu) Yılın En Başarılı Sahne Tasarımcısı: Işõn Mum- cu - İmparatorluk Kuranlar (İstanbul DT) Yılın En Başarılı Giysi Tasarımcısı: Şirin Dağte- kin Yenen - Aşk Sözleri (Aysa Prodüksiyon) / Kuz- guncuk Türküsü (İstanbul DT) Yılın En Başarılı Sahne Müziği: Tolga Çebi- “7” Şekspir Müzikali (Oyun Atölyesi) Yılın En Başarılı Işık Tasarımcısı: Akõn Yõlmaz – İmparatorluk Kuranlar (İstanbul DT) ‘14. Yapõ Kredi Sigorta Afife Tiyatro Ödülleri’ sahiplerini buldu ‘EnBaşarõlõProdüksiyon’ödülüKafes’e Fotoğraf eşliğinde arkeoloji Kültür Servisi - 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Projeleri kapsamõnda arkeolog Metin Göçay’õn hazõrlayõp sunduğu “Fotoğraf Eşliğinde Arkeoloji Söyleşileri”nin ikincisi, bugün 18.30’da Akbank Sanat’ta gerçekleştirilecek. “Vezneciler Kazõsõ” başlõklõ etkinlikte; katõlõmcõlara Bizans ve Osmanlõ dönemine ait yeni bulgularõn ortaya çõkarõldõğõ Vezneciler kazõsõndaki mimari buluntularla ilgili, fotoğraflar eşliğinde ayrõntõlõ bilgi verilecek. (www.akbanksanat.com) Beyazperdede opera ve bale sezonu Kültür Servisi - Avrupa’nõn en prestijli opera ve bale gösterileri Cinebonus perdelerine geliyor. İstanbul, İzmir ve Ankara’da yer alan toplam 7 dijital sinema salonunda canlõ yayõmlanacak olan opera ve balenin tanõnmõş yapõtlarõ, altyazõlõ olarak ekrana gösterime girecek. Canlõ yayõnla sinemada opera ve bale sezonu, yarõn saat 21.00’de, Placido Domingo’nun başrolde olduğu “Simon Boccanegra, Verdi” operasõ ile başlayacak. (www.cinebonus.com.tr) BülentEvcil Silivri’de “Duruşmaları İzleme Eylemi” ? Hukuk çiğnenerek ? Özgürlükleri ellerinden alõnan ve yargõlanan tüm insanlarõmõzõn ? Silivri’deki duruşmalarõna TANIK olmamõzõ isteyen M. Balbay ve T.Özkan’õn çağrõsõna uyalõm, “Duruşmaları İzleme Eylemi”ni sürdürelim. • Resmi tatil günleri dõşõnda her Cuma günü olacaktõr. • Saat: 08.15’de c’in bahçesinde olalõm. • Başvuru : 0535.636 59 11-0506.787 40 67-0532.713 22 43 TEŞEKKÜR Güçlü önsezileri ve hastayla kurduğu başarılı ilişkileri sayesinde hayatımı kurtaran Dr. Naser Can’a, Bodrum Universal Hastanesi ekibine, kendimi emanet etmekten onur duyduğum sevgili dostum Uzman Dr. Mefküre Platin’e, maharetli elleriyle beni hayata döndüren Prof. Dr. Belhan Akpınar ve ekibine, Florence Nightingale Hastanesi’ne ve tüm 2B servisine teşekkürlerimi sunarım. Zeynep Avcı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle