19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 NİSAN 2010 CUMARTESİ 18 KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B ZÜLAL KALKANDELEN Ünlü Katalan müzisyen Jor- di Savall, dün akşam Lütfi Kõrdar Kongre Sarayõ’nda bir konser verdi. 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamõnda düzenlenen kon- serde, sanatçõya farklõ kültür ve kökenlerden müzisyenler eşlik etti. Konserin özelliği, Os- manlõ imparatorluğunda ya- şadõğõ dönemde klasik musi- kiyi ilk kez notaya alan Boğ- dan Beyi Dimitri Kantemi- roğlu’nun (1673-1723) “Ed- var”õndan seçilmiş eserlerin çalõnmasõydõ. Savall’in bu ki- taptaki eserlere dayanarak kay- dettiği son albümü “İstanbul 1710”da, dönemin Osmanlõ müziğine eşsiz bir bakõş nite- liğinde... 16. ve 17. yüzyõllarda kul- lanõlan “viola da gamba” ad- lõ eski bir enstrümanõ yeniden günümüze taşõyan Jordi Sa- vall’le konserden önce kaldõ- ğõ otelde konuştuk. - “Orient-Occident” ve “Je- rusalem”den sonra, “İstan- bul 1710” adlı albümü yap- tınız. Dimitri Kantemir’in ese- riyle ilgilenmenizin nedeni neydi? - Öncelikle Doğu müziği üzerine yazõlmõş çok sõra dõşõ bir kaynak. İkincisi, kullandõ- ğõ yöntem tamamen kusursuz. Batõ müziğinde bile ender bu- lunabilecek bir çalõşma. Ve en önemlisi de müziğin kendisi çok güzel. - 17. yüzyıl Osmanlı müzi- ğinde sizi çeken ne oldu? - İlk neden aynõ; müziğin çok güzel olmasõ. İkincisi de, Doğu müziğine katkõda bu- lunmanõn önemli olduğunu düşünüyorum. Bugün dünya- da kültürel diyalog konusunda çok hayal kõrõklõğõ yaratan bir dönemdeyiz. Yüzyõllar bo- yunca silahlar, bombalar ko- nuştu. Ama hâlâ müziğin ve sanatõn diline yeterince kulak vermiyoruz. Sanatçõlar olarak daha çok müzik üretirsek, kül- türü daha çok paylaşõrsak, bu dünya daha iyi olabilir. Ben, tarihe bakõp düşünmek gerektiğine inanõyorum. Çün- kü belleğini yitiren insan, in- sanlõğõnõ yitirir. Alzheimer’da olduğu gibi dünyayla olan ba- ğõnõz kopabilir. Bu hastalõğa tutulan yaşlõ bir dostum var; hiç kimseyi tanõyamõyor ama müzik dinlediğinde ağlõyor. Onunla olan içsel bağõ yok ol- mamõş. Müzik insan doğasõnõn en derin unsuru. - Sizin de belirttiğiniz gibi, Musevi, Hıristiyan ve Müs- lüman kültürlerine ait mü- zikler, sıklıkla benzer melo- dik yapılar kullanıyor. Ama “Jerusalem” projesinden söz ederken, bir Ermeni müzis- yeni bir Türk’le çalmaya ik- na etmenin kolay olmadığı- nı söylemiştiniz. Nasıl ikna ettiniz onları? - O olay belli bir anda oldu. Kantemir’in kitabõnda yer alan askeri bir Türk marşõnõ kay- dediyorduk. Ermeni bir mü- zisyen de ben çalmam dedi. Sonra hazõrladõk, çaldõk tabii; ama önce aramõzda konuşma- mõz gerekti. - 2008’de AB’nin Kültür- lerarası Diyalog Yılı çerçe- vesinde “Avrupa Kültür Bü- yükelçisi” seçildiniz. Bu an- lamda, İstanbul konseriniz- de vermek istediğiniz mesaj ne? - En önemlisi, tek bir kon- serde Osmanlõ, Sefarad ve Er- meni müziğini icra ediyoruz. İkincisi, Türk, Yahudi, Yunan, Faslõ, Fransõz, Ermeni ve İs- panyol müzisyenlerden olu- şan karma bir grupla çalõyoruz. Farklõ gibi gözüksek de, as- lõnda hepimiz aynõ kültürdeniz. Ancak konserde müzisyenler, hem Osmanlõ ya da Sefarad müziğini çalõyor, hem de ken- di kimliklerini koruyor. Bu çok önemli. - Bu nedenle müziğiniz için “müzik yoluyla evrensel birlik” ifadesi kullanılıyor... - Kültürlerarasõ diyaloğun en temel yanlarõndan birisi, her- kesin diğerleri kadar saygõ görmesi. Bir kültürde kullanõ- lan dil çok önemli. Bu dilin önemi, ne kadar uzun bir za- mandõr kullanõldõğõyla ya da kaç milyon kişinin bu dili ko- nuştuğuyla ilgili değil. Bugün Ladino dilini konuşan sadece 500 kişi bile olsa, bu yine önemli. Çünkü bunlar insan. İstanbul konseri de bunun bir kanõtõ. İki saat boyunca uyum içinde aynõ dili, müzik dilini konuşuyoruz. - Eğer ben viola da gamba çalmak üzere müzikal kari- yerine başlayan genç bir müzisyen olsaydım, bana tavsiyeniz ne olurdu? - Herkese Leonardo da Vinci’nin öğrencilerine söy- lediği sözleri söylerdim: Uy- gulamaya geçmeden önce duy- gularõnõzõ işe katõn. Çünkü her zaman bize duygusal açõdan dokunan şeyleri hatõrlarõz. Bu, hayat için de geçerli. Belki bi- risi hayatta yüz binlerce insanla iletişim kurmuş olabilir ama bunlarõn kaçõnõ hatõrlar? Bazen bir insanõ sadece bir gün gö- rürsünüz ama daima hatõrlar- sõnõz. Hangilerinin size do- kunduğu önemlidir. www.zulalkalkandelen.com Günümüz sinemasının yaramaz çocuğu Kültür Servisi - “Çağdaş Fran- sız sinemasının yaramaz çocuğu” olarak tanõnan, yaptõğõ filmlerle san- sasyon yaratan, Arjantin doğumlu Fransõz yönetmen, senarist, kame- raman ve film yapõmcõsõ Gaspar Noé, 29. Uluslararasõ İstanbul Film Festivali’ne konuk oluyor. Gelmiş geçmiş en kõşkõrtõcõ filmlerden biri olarak görülen “Dönüş Yok!”un yönetmeni, eleştirmenler ve izleyi- ciler arasõnda tartõşma yaratan son fil- mi “Boşluk”un (Enter The Void) bu gece yarõsõ yapõlacak gösterimi ön- cesi izleyicilerle buluşacak. Festivalin “LG ile Geceyarısı Çılgınlığı” bölümünde gösterile- cek film, yönetmenin kendi deyi- miyle “psikedelik bir melod- ram”. Tibet Ölüler Kitabõ’ndan esinlenen, “çağdaş sinema te- rimleriyle tanımlanamayan” bu avangart film, iki kardeşin uyuş- turucu dolu yolculuklarõnõ halüsi- nasyonlar aracõlõğõyla anlatõyor. Cannes’daki ilk gösteriminden sonra epey tartõşma yaratan “Boş- luk”, transa benzer görsel üslubu ve birinci şahõs gözünden öznel an- latõmõyla dikkat çekiyor. Ünlü Katalan müzisyen Jordi Savall, ‘İstanbul 1710’ adlõ son albümündeki eserleri seslendirdi Müzikte evrensel birlik “Bugün kültürel diyalog konusunda hayal kõrõklõğõ yaratan bir dönemdeyiz. Yüzyõllar boyunca silahlar konuştu. Ama hâlâ müzik ve sanatõn diline yeterince kulak vermiyoruz.”  BEYOĞLU SİNEMASI’nda 11.00’de “Kõzõl Mabet”, 13.30’da “Karalama”, 16.00’da “Henri Georges Clouzot’nun Cehennem’i”, 19.00’da “Çöküş”, 21.30’da “Koy”. (0 212 251 32 40)  KADIKÖY SİNEMASI’nda 11.00’de “Plato”, 13.30’da “Öfke”, 16.00’da “Hadewijch”, 19.00’da “Getirin Kellesini”, 21.30’da “Ben ve Orson Welles”. (0 216 337 74 00)  NİŞANTAŞI CITYLİFE (CITY’S) SİNEMASI’nda 11.00’de “Ben, Don Juan”, 13.30’da “Elma ve Elma Kurdu”, 16.00’da “Kötü Polis”, 19.00’da “Savaş Sõrasõnda Yaşam”, 21.30’da “Zulüm”. ( 0212 373 35 35) ATLAS SİNEMASI’nda 11.00’de “Yedinci Kõta”, 13.30’da “Mao’nun Son Dansçõsõ”, 16.00’da “Balerin ve Hõrsõz”, 19.00’da “Bunny ile Boğa”, 21.30’da “Kontrol Limitleri”, 24.00’te “Boşluk”. (0 212 252 85 76)  YENİ RÜYA SİNEMASI’nda 11.00’de “Öksüz”, 13.30’da “Tek Başõna Bir Adam”, 16.00’da “Yabani Otlar”, 19.00’da “Greenberg”, 21.30’da “Ejderha Dövmeli Kõz”. (0 212 244 54 57) SİNEPOP SİNEMASI’nda 11.00’de “Balõğa Çõkmak İçin Kötü Bir Gün”, 13.30’da “Her Gün Bayram”, 16.00’da “Canlandõrma Sinemasõ: Estonya Program 2”, 19.00’da “Annem Hayatta Olduğu İçin Mutluyum”, 21.30’da “Beş Parmak”. (0 212 251 11 76) 29. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ’NDE BUGÜN Punk rock’ın ‘baba’sı öldü Kültür Servisi - İngiliz punk rock’õnõn en ünlü gruplarõndan “Sex Pistols” grubunun kurucusu ve eski menajeri Malcolm McLaren hayata veda etti. Bir süredir kanserle mücadele eden Mclaren, 64 yaşõndaydõ. Sex Pistols’õn solisti, Johnny Rotten olarak tanõnan John Joseph Lydon, McLaren’õn ölümünün ardõndan yaptõğõ açõklamada, onu çok özleyeceğini söyledi. Kahlo ve Munch müzayedede Kültür Servisi - Christie’s Müzayede Evi, mayõs ayõnda gerçekleştireceği iki müzayedede iki öncü ressamõn yapõtlarõna yer verecek. Ünlü Norveçli ekspresyonist ressam Edward Munch’un “Fertility” (Verimlilik) tablosunun, 4 Mayõs’taki New York müzayedesinde, 25-35 milyon dolar arasõnda bir rakama satõlmasõ bekleniyor. Mayõs ayõ sonunda gerçekleştirilecek Latin ABD müzayedesinin öne çõkan ismi ise Meksikalõ ressam Frida Kahlo. Kahlo’nun 72 yõlõn ardõndan ilk kez yeniden görücüye çõkacak “Survivor” (Sağ Kalan) adlõ tablosunun 100-150 bin dolara alõcõ bulmasõ bekleniyor. Kasır restorasyonuna ödül Kültür Servisi - İstanbul Eminönü’nde bulunan Yeni Cami’nin Hünkâr Kasrõ’nda yapõlan restorasyon çalõşmasõ, Avrupa Kültürel Miras Kuruluşlarõ Federasyonu’nca “Europa Nostra” ödülüne layõk görüldü. İstanbul Ticaret Odasõ’ndan yapõlan açõklamaya göre, Vakõflar Genel Müdürlüğü’nün mülkiyetinde olan Yeni Cami Hünkâr Kasrõ’ndaki restorasyon çalõşmalarõ geniş bir uzman kadrosuyla 4 yõlda tamamlanmõştõ. Festival mevsimi ‘aşk’la açılıyor Kültür Servisi - Yazõn ilk festivali Efes Pilsen One Love, bu sene 19-20 Haziran’da dokuzuncu kez müzikseverlerle buluşmaya hazõrlanõyor. Festival, bu sene de iki ayrõ günde iki ayrõ konseptle santralistanbul’da misafirlerini ağõrlayacak. One Love’õn bu yõlki konuklarõ, dans müzik piyasasõnõn önemli isimlerinden Groove Armada ve pop kültürünün temsilcilerinden The Ting Tings. De La Soul, The Whitest Boy Alive ve Wild Beasts de festivalde sahne alacak diğer gruplar arasõnda. SABANCI ULUSLARARASI ADANA TİYATRO FESTİVALİ’NDE BUGÜN ADANA H.O SABANCI SAHNESİ / İstanbul Devlet Tiyatrosu - Profesyonel saat 20.00 EdwardMunch Fotoğraf:UĞURDEMİR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle