19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 NİSAN 2010 CUMARTESİ 14 EKONOMİ Lojistikartõkçevreci olmakzorunda YAHYA ARIKAN [email protected] YAŞAMDA MALİ ÇÖZÜM u fani dünya” diye düşünüp, çok sevdiğiniz eşinizi bankadaki hesabınıza ortak ettiniz, geleceğini güvence altına almak istediğiniz çocuğunuza şirket hissenizi karşılıksız olarak devrettiniz ve şimdi içiniz rahat ileriye bakıyorsunuz. İşleriniz daha da açıldı. Otomobil ya da ev alıp, en değerli varlıklarınıza hediye ettiniz, olmadı bağışladınız, artık sizden huzurlusu yok. Peki, “Bu işlemin vergisini ödediniz mi?” “Bunda neden vergi olsun ki” yanıtınızı duyar gibiyim. Sayın okurlarım, aman dikkat, mevcut yasalara göre tüm bu işlemler, “Veraset ve İntikal Vergisi”ne tabi. Eş ve çocuğa vergi dilinde “ivazsız”, yani “karşılıksız” mal ya da para intikal etmesi durumunda verginin oranı yüzde 5 ile 15 arasında değişiyor. Eğer bu işlemler diğer şahıslar için yapılırsa vergi oranı bu kez, iki kat artıyor ve yüzde 10 ve 30 oranına yükseliyor. Bununla ilgili aşağıda verilen tabloyu detaylı bir şekilde incelemenizde yarar var. Veraset ve İntikal Vergisi’ne ilişkin bu incelikli durum özellikle ortak açılan banka hesaplarında sıkça yaşanıyor. Bildiğiniz gibi, Türkiye’de bankalardaki mevduata sigorta kapsamında güvence sınırı 50 bin TL ile sınırlı. Ancak ortak hesap sahipleri güvenceden ayrı ayrı yararlanabiliyor. Buna göre; eş ve çocuklarıyla bankada ortak hesapları olanlar için güvence sınırı kişi başına 50 bin TL olarak uygulanıyor. Bu durum da kuşkusuz “ortak hesaba” olan ilgiyi arttırıyor. Müşterek hesapla ilgili olarak Medeni Kanun’un 688. maddesinde; “birden çok kişi, bilinen bir şeye malik olur ve hisseleri de fiilen taksim edilmemiş bulunursa, onlar o şeyin hissedarıdır”, denildikten sonra, “hisselerin birbirine eşit olmasının esas olduğu” belirtiliyor. Müşterek hesapta, eşler ayrı ayrı tasarruf yetkisine sahip oluyorlar; yani eşlerden biri, dilediği zaman, paranın bir kısmını ya da tamamını çekebiliyor. Eşler hayatta iken para çekilmesinde bir vergileme yapılmıyor. Ancak eşlerden birinin vefat etmesi halinde Veraset ve İntikal Vergisi gündeme geliyor. “Ölümün olağan olması gibi mirasın da paylaşılması olağandır” anlamına gelen “Ölüm hak miras helal” sözünde olduğu gibi; uygulamada, ölüm olayından hemen sonra, sağ kalan eşin, hesaptaki parayı çekip, aynı bankada ya da başka bir bankada “kendi adına” açtırdığı bir hesaba, mevduat olarak yatırmasına, yaygın olarak rastlanıyor. Ve bu durumda, parayı çeken eş, ölen eşi ile ilgili olarak, verdiği Veraset ve İntikal Vergisi beyannamesinde, bankada eşi ile müşterek olan hesabı beyan etmiyor. Bu konuda, Maliye Bakanlığı’nın ve Yargı’nın görüşü ise, eşin ölümü halinde, eşler ayrı ayrı tasarruf yetkisine sahip olsalar dahi, müşterek hesaptaki mevduatın, yarısının beyan edilmesi şeklinde. Tek kişi adına açılan hesabın, daha sonra müşterek hesaba dönüştürüldüğü durumlarda ise, müşterek hesaba dönüşme anında, paranın yarısının karşı tarafa ivazsız olarak intikal ettiğinin kabulü ve adı müşterek hesaba yazdırılan eş ya da çocuk açısından “ivazsız bir intikal”in söz konusu olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Örneğin, bankada 100 bin TL mevduatı bulunan koca, bu hesaba eşi ya da çocuğunun da adını yazdırmak suretiyle, hesabı müşterek hesaba dönüştürebiliyor. Böyle olunca, bu konuda Danıştay’ın aldığı karara göre, 100 bin TL’nin yarısı olan 50 bin TL’nin eşe ya da çocuğa bağışlanmış yani ivazsız intikal ettiği kabul ediliyor. Maliye Bakanlığı denetim elemanlarının bu yönde bir inceleme yapmaları halinde ise, tarafların “borç verdim” ve “borç aldım” demesi gerekiyor. Ya da başlangıçta bankaya yatırılan paranın yarısının kendisine ait olduğunu belirtmesi halinde, vergilendirme yoluna gidilmeyebiliyor. SGK KANUNA UYANA CEZA VERİYOR! TNT Türkiye Genel Müdürü Turgut Yõldõz, elektrikli araçlara yöneleceklerini belirtti Sorularınız için malicozum ism mmo.org.tr ad- resine mail ata- bilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek ce- vaplanacaktır. İSTEĞE BAĞLI SİGORTALI BAĞ-KUR’LUDUR 3 Şubat 1966 doğumluyum. 1 Mart 1986 yılında başlayıp bir yıl aktif sigorta, daha sonra 7 Kasım 1997 tarihinde isteğe bağlı sigorta ödemeye başladım, hâlâ devam ediyorum. Ne zaman emekli olabilirim? Özge Çınar İsteğe bağlı prim ödemesi 1.10.2008 sonrası için Bağ-Kur kapsamında sayılmaktadır. Son 7 yılda en az 3.5 yıl SSK’li olmanız halinde ise emekliliğiniz bu kurumdan hesaplanır. 1 Mart 1986 işe başlama tarihinizle 42 yaşını ve 5075 prim gününü doldurarak SSK’den emekli olabilirsiniz. Başlıktaki ifade mantığınıza aykırı gelmiş olabilir ancak SGK’nin bazı uygulamaları var ki, gerçekten de kanuna uyana ceza veriyor. 5510 sayılı kanunda “işyerinin bir başka sosyal güvenlik müdürlüğünün görev alanına giren bir adrese nakledilmesi halinde, adres değişikliğinin 10 gün içinde bir yazı ile eski ve yeni müdürlüklere bildirilmesi yeterli” kabul ediliyor. Ancak SGK, yeni müdürlüğün farklı bir işyeri sicil numarası vereceğini, eski ünitedeki işyeri dosyasındaki tescile esas bilgi ve belgelerin ise birer örneğinin yeni ünitede açılan dosyaya konulacağını belirtiyor. Ayrıca, işçiler hakkında da 10 gün içinde işten ayrılış ve işe giriş bildirgesi verilmesini talep ediyor. Yoksa ceza yazılıyor. Örneğin, 100 işçinin çalıştığı işyerini aynı ildeki başka bir SGK müdürlüğüne bağlı adrese taşıyan bir işverene işten çıkış giriş bildirimlerini yapmadığı gerekçesiyle 100 asgari ücret (72.900 TL) ve sigortalı işe giriş bildirimlerini yapmadığı gerekçesiyle de 100 asgari ücret para cezası uyguluyor. Eğer işveren cezaya itiraz ederse sadece sigortalı işe giriş bildirimlerini yapmadığı gerekçesiyle de 100 asgari ücret para cezası kaldırılıyor. Oysa kanunda para cezası düzenlenmediği gibi, işten çıkış ve işe giriş bildirimi yapılmasına gerek olmadığı da açıkça düzenleniyor. Peki, Çalışma Bakanı ne mi yapıyor? O her zaman bürokrasiyi azaltmaktan bahsediyor… Ortak hesapta vergiye dikkat “Ş R adikal bir ka- rar alarak TNT Tür- kiye’nin uluslarasõ gön- derilerdeki operasyon merkezini Atatürk Havalimanõ’ndan Sabiha Gökçen Havalimanõ’na kaydõ- ran TNT Ekspress Türkiye Genel Müdürü Turgut Yıldız ekono- mik krizden etkilenmemelerinin nedenini ihracatçõlarõn başta Af- rika ve Ortadoğu olmak üzere ye- ni pazar arayõşlarõna bağlõyor. Araç filolarõnõ yakõn bir za- manda elektrikli araçlara dönüş- türmeye başlayacaklarõnõ kay- deden Yõldõz, “ Artık ürünün üzerinde nereden sevk edildiği, yolda ne kadar karbondioksit harcandığı da yer alacak. Av- rupa bunu başlattı ve herkes benimsemek zorunda” diyor. Türkiye’de 1988 yõlõndan bu ya- na hõzlõ kurye taşõmacõlõğõ, ulus- lararasõ ve ulusal gönderi alanõnda faaliyet gösteren TNT Türki- ye’nin 18 yõldan beri genel mü- dürü olarak görev yapan Turgut Yõldõz ile sektörü ve beklentile- rini konuştuk. Sabiha Gökçen’e yöneldik  Öncelikle operasyon mer- kezinizi Sabiha Gökçen’e kay- dırma kararınızdan başlayalım istersiniz. Neden böyle bir ka- rar aldınız? Hem AHL’de uçak kalkõşla- rõnda yaşanan gecikmeler ve yo- ğun trafik hem de İstanbul’un ula- şõm sorunu bizi böyle bir karar al- maya sevk etti. TNT hõzlõ kurye ve taşõmacõlõk alanõnda küresel bir şirket ve sõfõr tolerans anlayõşõ ile çalõşõyor. Yani gecikme konu- sunda taviz verme lüksümüz yok. Sabiha Gökçen Havalimanõ’nda 3.767 metrekarelik operasyon merkezi açõyoruz. Bölgede 8 milyon Avro’luk yatõrõm yapacağõz. Merkez mayõs ayõnda hizmet vermeye başlaya- cak. Ayrõca 107 kişiye de iş im- kânõ sağlayacak. TNT Eks- press’in Belçika’nõn Liege ken- tinde bulunan ana merkezinden Türkiye’ye gelen ve Türkiye’den buraya giden TNT uçaklarõ artõk Sabiha Gökçen Havalimanõ’ndan inip kalkacak. Günlük 100 tonluk bir sevkõyatõmõz oluyor Türki- ye’de; bunun 60 tonu uçak 40 to- nu karayolu ile. Adet olarak 8 bin uluslararasõ gönderi işlem göre- cek Sabiha Gökçen’de.  TNT Ekspress’in kaç uça- ğı var? Uluslararası gönderi- lerin hepsi Belçika üzerinden mi gidiyor? Dünya genelinde 48 uçağõmõz var. Türkiye’ye günde bir uçak geliyor. Tüm gönderileri topluyor ve Belçika’daki merkeze götü- rüyor. Buradan ise diğer ülkele- re dağõlõyor. Ancak Ortadoğu’ya olan gönderileri doğrudan Tür- kiye’den gerçekleştiriyoruz. Bu da bize ciddi bir avantaj sağlõyor. Krizde büyüdük  Kriz döneminde büyüdü- ğünüzü söylüyorsunuz. Üstelik tüm dünyada ciddi ihracat dü- şüşleri yaşanırken... Büyüme- yi nasıl sağladınız? 2009 yõlõnda büyümemiz yüz- de 19.4 oldu. Türkiye olarak kriz döneminde en fazla büyüyen ül- ke olduk. Bunda ihracatçõlarõn ye- ni pazar arayõşlarõna girmelerinin payõ büyük oldu. Özellikle Afri- ka’da ciddi büyüme oldu. Orta- doğu yüzde 14, Afrika’da yüzde 10’luk bir artõş var bizim gönde- rilerimizde. Avrupa’da ise yüzde 10’luk bir düşüş yaşandõ. Avru- pa’da kaybettiğimiz hacmi diğer bölgelerden kazandõk. Bu arada 2009 yõlõ içinde uça- ğõmõzõn kapasitesini de arttõrdõk. Eskiden 20 ton taşõyan Boeing 737 geliyordu. Daha büyük uçak talep ettik. Şimdi 34 tonluk Bo- eing 757 geliyor. Bu arada hizmetlerimizi de da- ha hõzlõ hale getirdik. Özellikle Çin’de artõk daha çabuk sevkõyat yapõyoruz.  TNT’nin Türkiye’deki müş- terileri ile yurtdışındakiler ara- sında temel farklar hangileri? En önemli fark bizim Türki- ye’deki müşterilerimizin gönde- rilerini daima son dakikada ha- zõrlamalarõ. Akşam şirketi ka- patõrken arõyorlar, “Güvenlikten gel al, gömlek numunesi gön- dereceğiz” diyorlar. Akşam 8’de alõyoruz. 22.00 uçağõna yetiştiri- yoruz. Avrupa’da böyle bir kül- tür yok. 1992 yılından bu yana TNT Ekspress Türkiye Genel Müdürlüğü görevini yürütmekte olan Turgut Yıldız, Bursa İktisadi Ticari İlimler Akademisi’ni bitirdi ve Ekonometri üzerine master yaptı. Mesleki kariyerine 1982 yılında BP Petrolleri AŞ’de başlayan Yıldız, burada altı yıl muhasebe ve mali işler departmanında hizmet verdikten sonra, 1988 yılında Mali ve İdari İşler Müdürü olarak TNT Ekspress Türkiye’de göreve başladı. Halen TNT Ekspress Türkiye Genel Müdürlüğü görevini yürüten Yıldız, 1998-2000 yılları arasında Türkiye ve İsrail TNT Bölge Müdürlüğü görevini de sürdürdü. Yurtdışında yöneticilik üzerine, London Business School ve Krauthammer gibi kuruluşlardan çeşitli eğitimler ve sertifikalar alan Turgut Yıldız, Warwick Üniversitesi’nde yönetim üzerine eğitim almış. TÜSİAD, TÜGİAD, YASED, KALDer, Hollanda İş Konseyi ve İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği üyesi.  TNT Express’in önemli bir özelliği de çevre kirliliğini azaltma konusunda ciddi hedefler koymuş olması. Neler yapıyorsunuz bu alanda? Dünyada 23 bin aracõmõz var. TIR’lar yavaş yavaş elektrikli araçlara geçmeye başladõ. Küresel hedefimiz 2020 yõlõnda 2007 yõlõndaki karbondioksit emisyonu oranõmõzõ yüzde 45 azaltmak. Bütün işi hem uçak hem karayolu ile olan bir şirket için bu oldukça zorlu bir hedef. Ben de başta çok korkuyordum ama elektrikli araçlarõ tanõdõkça ikna oldum. 2030’da 0 emisyona geliriz. Formula 1 pistinde bize araçlarõ kullandõrdõlar, 0 emisyonla ve bir kere şarj etmekle 270 km yol gidiyor. İngiltere’de 100’den fazla elekrikli araç alõndõ. Ama bu kez de elektrik sarfiyatı artmış olmuyor mu? Belki oluyor ama yeşil enerjiye yönelebilirsiniz. Avrupa’da şu özellik var: Belediyeye başvurarak “ben yeşil enerji istiyorum” diyebiliyorsunuz. Güneş ve rüzgâr enerjisinin maliyeti diğerine kõyasla 1 lira daha fazla. Ama 0 emisyon amacõ için TNT olarak buna katlanõyoruz.  Bu fiyat farkı tüketiciye yansıtılıyor mu? Hayõr. Belki biraz kârlõlõğõmõzõ düşürecek ama bundan sonra böyle olmak zorunda. Artõk mallarõn üzerinde örneğin “Bu Çin’den geldi; gelirken 10 kilo CO2 yaktı” ibaresi yer alacak. Bu artõk zorunlu olacak. Avrupa geçiyor buna. Biz Türkiye olarak belki AB’ye giremedik ama bu alanlara mecburen girdik.  Çevreci olmak şirket değerini de arttırıyor sanırım... Evet. Biz TNT olarak Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksine kotayõz. Ve son 3 yõldõr üst üste TNT olarak lider olduk. Lider seçilen şirketin itibarõ artõyor. Dolayõsõ ile borsada değeri yükseliyor. Tüketici bu şirketlerin hisselerine yöneliyor çünkü analistler bunu tavsiye ediyorlar. PORTRE Radikal bir karar alarak TNT Türkiye’nin uluslararasõ gönderilerdeki operasyon merkezini Atatürk Havalimanõ’ndan Sabiha Gökçen Havalimanõ’na kaydõran TNT Ekspress Türkiye Genel Müdürü Turgut Yõldõz, ekonomik krizden etkilenmemelerinin nedenini ihracatçõlarõn başta Afrika ve Ortadoğu olmak üzere yeni pazar arayõşlarõna bağlõyor. NEDEN ZARA TÜRKİYE’Yİ ÜS SEÇMESİN? Peki, Türkiye’de durum nasıl? Biz Sürdürülebilir Kalkõnma Derneği olarak İMKB Başkanõ ile üst üste birkaç toplantõ yaptõk. Türkiye’de de sürdürülebilir endeks kurmak için gerekli çalõşmalarõ epey ilerlettik. Belirli kriterleri oluşturarak bunu sektörlere benimsetmeye çalõşõyoruz. Ama eskisi gibi değil. Türkiye’de de bu bilinci sağlayacak şartlar yavaş yavaş oluşuyor. Biz TNT Türkiye olarak kendi filomuzda yüzde 9 oranõnda CO2 azaltõmõ yaptõk. 2 tane hibrid aracõmõz var. Ama hedefimiz elektrikli araçlara dönüştürmek. Ama henüz yapamadõk. Neden? Elektrikli kamyon satõn almak istedik ama Türkiye’de servisleri olmadõğõ için vermediler. Elektrik şarj istasyonlarõnõ kurmadõkça bunun servisini veremeyiz dediler. Ancak biz Osman Boyner ile ön anlaşma yaptõk. Boyner’in araçlarõ elektrikliye dönüştürme ve şarj cihazlarõnõ üretme projesi var. Şu anda Bakanlõk’ta onay aşamasõnda. İleride benzin istasyonlarõnda elektrikli araçlar şarj edilebilecek. Biz ilk aşamada Türkiye’deki 376 aracõmõzõn 100’ünü elektrikliye dönüştüreceğiz. Sizce Türkiye bir lojistik üssü olabilir mi? Olabilir ama öncelikle buna uygun altyapõyõ pazõrlamak gerekiyor. Kanunlar var ama ne kadarõ uygulanõyor tartõşõlõr. Hâlâ üstü açõk kamyonlarla mal taşõnõyor, hâlâ kayõt dõşõ çalõşanlar var. Sektör çevre konularõ ile ilgilenmekten hâlâ çok uzak. Lojistik üssü olmak şu demek. Örneğin Zara gelip de “Ben Ortadoğu’ya mallarımı buradan sevk edeceğim, burada depomu açıyorum” derse bu bir lojistik üstür ve bize bir yatõrõm gelmiştir. Ama bunun için altyapõnõn düzenlenmesi lazõm. Tek şarjla 270 km yol gidiyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle