19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 ARALIK 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Sözlüklerden deyim ve atasözü çıkarılması dilbilimcilerin tepkisine neden oldu MAVİ SÜRGÜN SERDAR KIZIK TDK’den deyimlere sansür ANKARA (Cumhuriyet Büro lamak, tasvip edilemez. Dilbilimci rak kurmuştur. Dilimizdeki mevcut su) Türk Dil Kurumu’nun (TDK) lerin konuya ilişkin görüşleri şöyle: kadına yönelik deyim ve atasözleDil Derneği Başkanı Sevgi ri bir belge niteliğindedir. Bu belkadına ve çocuklara yönelik pozitif ayrımcılık gerekçesiyle sözlük Özel: Dilden deyim ve atasözü gelerin sözlüklerde yer almasında lerden bazı deyim ve atasözlerini çı atılamaz. Gelecek nesli dilsiz kıl büyük yarar vardır. TDK’nin bu çakarmak istemesi, dilbilimcilerin mak için ellerinden gelen her şeyi lışması siyasal iktidarların yanlış tepkisini çekti. Dil Derneği Başkanı yapıyorlar. Dilden yabancı söz mantıklarından kaynaklanmaktaSevgi Özel, “Dilden deyim atıla cükleri temizlemek yerine böyle bir dır. maz. Gelecek nesli dilsiz yap yola gidiyorlar. Bunun adı dilcilik mak için ellerinden geleni yapı değil, resmen baskıdır. Bileşik söz ‘Dilde sansür olmaz’ İlk Kültür Bakanı Talât Halyorlar” derken, Dil ve Tarih Coğ cükleri bile ayırdılar. Örneğin “baman: Her deyim, her rafya Fakültesi atasözü mutlaka mu(DTCF) Öğretim TDK, deyim ve atasözlerini bilimsel incelemeye hafaza edilmelidir. Üyesi ve Dil Dertabi tutup, argo, gelenek ve inançlara uymayan, bazı Muhafaza etmek elneği Asbaşkanı bölge ağızlarında kullanılan sözcükleri, deyimleri ve bette ki bu tür deProf. Dr. Necdet yimleri tasvip etmek Adabağ çalışmaatasözlerini ayıkladı. Buna göre, “Eksik etek”, “Kadın anlamına gelmez anyı, “siyasal iktierkeğin şeytanıdır”, “Avrat var ev yapar, avrat var ev cak bu söz ve deyimdarın yanlış manyıkar”, “Avradı eri saklar, peyniri deri” gibi deyim ve lerin hepsi birkaç tığı” olarak değeratasözleri artık TDK’nin sözlüklerinde olmayacak. yüzyıldır dilimizde lendirmek gerektiyaygın olarak kullağinin altını çizdi. TDK, deyim ve atasözlerini bi baanne” sözcüğünü bile ayrı ya nılmaktadır. Hiçbir şekilde yasaklimsel incelemeye tabi tutup, argo, zıyorlar. Kabul edilemez bir durum. lanmamalı, gizlenmemeli, üstü kapatılmamalı. Dilde sansür olmaz. gelenek ve inançlara uymayan, bazı bölge ağızlarında kullanılan söz ‘TDK özerk olmaktan çıktı’ Prof. Dr. Necdet Adabağ: Bu ‘Kendimizi aldatmayalım’ cükleri, deyimleri ve atasözlerini Eski TDK Yönetim Kurulu ayıkladı. Buna göre, “Eksik etek”, karar topyekun yanlıştır. TDK’nin “Kadın erkeğin şeytanıdır”, “Av özerk bir kuruluş olmaktan çıka Üyesi Ahmet Kocaman: Dilimize rat var ev yapar, avrat var ev yı rılmasıyla kaynaklı bir durum. yer etmiş söz ve deyimlerin sözkar”, “Avradı eri saklar, peyni TDK eski statüsüne kavuşturul lüklerde yer almayacak olması kenri deri” gibi deyim ve atasözleri ar malı. Ancak TDK’nin bugünkü dimizi aldatmaktan başka bir şey tık TDK’nin sözlüklerinde olma statüsü bir devlet dairesinden fark değildir. Bizim asli görevimiz kalı değil. Bu Atatürk’ün kalıtını da dına toplumda çağdaşlığın yerini yacak. Dilbilimcilere göre, yüzyıllardır inkâr anlamına gelir. Çünkü Ata vermektir. Bu çalışmanın bilimsüregelen deyim ve sözcükleri ayık türk, TDK’yi ve TTK’yi özerk ola sellikle ilgisi yok. Düzen!.. Sevinçlerimizin bile soru işaretlerinin çengeline asılı kuşkulu bir yanı kalıyor. Söz konusu “düzen” olunca temkinli olmakta yarar var çünkü. Manisa Turgutlu Çaldağ’da nikel madeni işletme hakkını alan İngiliz şirketinin pes etmesine sevindik. Gediz Ovası’nda geri dönülmez doğa katliamına yol açacak yatırımdan, “yeni bir ayak oyunu düzenlenmiyorsa eğer” vazgeçildi. Şirket, orman tahsislerinin yenilenmediği, proje finansmanını sağlayamadığı ve ilgili kuruluşlarla işbirliğini gerçekleştiremediği için yatırımlarını Filipinler’e kaydıracağını, Londra Borsası’na bildirdi. Eeee güzel, doğa için bir mücadele başarıya ulaştı, daha ne olsun! Turgutlu Çevre Platformu (TURÇEP) bileşenlerinin, orman tahsislerine karşı dava açan TEMA’nın, yöre halkının, çevrecilerin, derin bir “ohhh” çekmesi gerek ama ne yapalım ki düzen kötü! Bir “Alicengiz oyunu” olabilir mi diye, herkes birbirini yokluyor... Mücadeleye devam... Mücadelenin diğer bir ayağı AKP’nin özgür dereleri özelleştirmesine, ırmaklara kurulan HES’lere karşı sürdürülüyor. Türkiye’nin dört bir yanında, hidroelektrik santrallara karşı mücadele edenlerin bir araya geldiği Su Meclisi’nin genel kurulu, Toroslar’ın Alakır Vadisi’nde yapıldı. Meclisin sözcülüğüne seçilen Pervin Çoban Savran, Anadolu insanının bir ölüm kalım mücadelesi verdiğini söyledi. Çok haklı... Çünkü su, hayattır... Satılan, insanıyla bütün canlılarıyla doğal yaşamdır... Ancak nafile... Muğla, Kastamonu, Giresun, Trabzon, Rize, Ardanuç ve Şavşat’tan sonra Hopa’nın içme suyunun karşılandığı Balıklı Dağı’ndan doğan bütün sular da HES şirketine satıldı. Yetmedi, derelerin tutsaklığı dağlardan denize ulaştı. Rize’nin İkizdere ilçesinden tünele giren suyun, gün yüzü görmeden 35 kilometrelik alanı geçerek İyidere’de denize dökülmesi öngörüldü. İktidar HES’lerin Türkiye’deki enerji sorununu çözmek için yapıldığı yalanına sığınıyor. Oysa ülkenin suları ticarileştiriliyor, su kaynaklarının uluslararası emperyalist şirketler tarafından ele geçirilmesinin yolları yapılıyor. Bu arada ileri demokratik hamleler ardı ardına sürdürülüyor. İzmir’i ve İzmirlileri sümüklü çocuğa benzeten Hüseyin Çelik’in adını ve yaptığını anmakla yetineceğim ama Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörü’nü nereye koymalı, nereye sığdırmalı? 12 Eylül dönemiyle benzer yapıya dönüştürülen üniversitelerde rektörlerin düzenle uyumunu biliyorduk ama Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli’nin eylemi ve söylemi ilginçti doğrusu. TGB’li gençlerin Bülent Arınç’a yönelik protestosunu önlemeye çalışırken üniversiteyi babasının işletmesi sanmasının mı, öğrencileri okuldan atmakla korkutmasının mı altını çizmeli, bilmiyorum... Ama daha önemlisi, Atatürk’ün, cumhuriyeti koruma ve kollamakla görevlendirdiği gençlere “Size o görevi kim verdi” diye sormasıydı. “Ben size böyle bir görev vermedim, dağılın” sözleri ise geçen haftanın en ileri demokratik hamlesi olarak tarihe geçmiş oldu!... Bu haftanın benzer hamlesine de DİSK’li yöneticiler ve Genel Başkan Süleyman Çelebi muhatap oldu. 12 Eylül’deki bir işkence mekânının müze yapılması için yürüyen küçük grup, polis copuyla gereken dersi aldı! “Yetmez ama evet”çilere duyurulur; Çelebi dayakla ilgili, “12 Eylül’le hesaplaşacağız diyenlerin ileri demokrasisinin meyvesini yemeye başladık” dedi. Bu arada halkımız, kendini bu sıkıntılardan kurtaracak, AKP’yi iktidardan uzaklaştıracak güç olarak gördüğü CHP’yi dikkatle izliyor. Kılıçdaroğlu’na seçimlere kadar büyük bir avans verildi. Gülen’i öven yeni PM üyesi, tepkilere yol açmıştı. Haberlere göre Kemal Kılıçdaroğlu benzer değerlendirmeleri duymak istemediğini söyledi. Öte yandan dün Kılıçdaroğlu, “Gardırop Kemalizmini ve 12 Eylül Atatürkçülüğünü” eleştirdi. Haklıdır... Gerçek Kemalizmde bağımsızlık fikri, antiemperyalizm ve Altı Ok var... Aziz Nesin 95. doğum gününde anıldı Aziz Nesin Vakfı, usta yazar Aziz Nesin’in 95. yaş gününü yazarın dostları ve sevenleriyle coşku içinde kutladı. Kısa öykü, tiyatro ve şiir dallarında pek çok yapıtı bulunan usta Türk mizah yazarı Aziz Nesin’in, Ahırkapı’daki Armada Otel’de gerçekleştirilen yaş günü etkinliğine Aziz Nesin’in dostları, vakfın bağışçıları ve yazarın sevenleri katıldı. Aziz Nesin’in doğum gününün 20 Aralık 1915 olduğunu belirten vakıf başkanı Süleyman Cihangiroğlu, “Biz, Aziz Nesin’in doğum günlerini her yılın yirmilerine gelen bir cumartesi gecesi kutluyoruz. Gecede hem dostlarımızla buluşuyoruz hem de bir yılın bilançosunu katılımcılara açıklıyoruz” dedi. Geceye Nesin Matematik Köyü’nün kurucusu Ali Nesin, sanatçı Güvenç Dağüstün, Vedat Özdemiroğlu ve Esin Afşar gibi isimler de katıldı. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) YAKAMOZ BEDRİ BAYKAM ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] ‘Mahcup’ Genç Siviller ve Kubilay Geçen cuma Türkiye yine bir AKPYÖK atamasının doğal sonuçlarıyla çalkalandı… Manisa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli, Türk gençliğinin yüz akı TGB’lilerin üniversite önünde “Atatürk’ten aldıkları yetkiyle” yapmak istediği eylemi engellerken kabul edilemez bir üslupla öğrencileri okuldan atmakla tehdit etti. Aynı gece CNN’de bu konuyu tartıştık. Bu gençlerden Emre Öztürk, GençSen grubundandı ve hükümet baskılarına karşı doğal olarak son derece tepkiliydi. Bu arada kendisi siyaseti TGB’li gençler gibi yorumlamasa da, Manisa’daki öğrencilerin arkasındaydı. Ayrıca çok haklı olarak “Cumartesi Anneleri”nin dramını da hatırlatıyordu. Diğer genç ise “Genç Siviller”dendi ve tüm yayın boyunca ait olduğu grubun tüm kaçınılmaz “mahcubiyet” durumunu temsil ediyordu. Bir yandan polis ve rektörün haksızlığını kabul etmeye çalışıyor, bir yandan aylardır ortaya koydukları “Demokrat AKP” imajının yok oluşunu kabullenemiyordu! Bu “mahcup” hallerin bir faydası olmayacağını kendisine hatırlatıp 12 Eylül referandumunda “Evet”çi grup olarak TünelTaksim arası yeri göğü inleten yürüyüşlerini bu sefer polis şiddetine karşı uygulayıp uygulamayacaklarını sordum. Yine anlaşılmaz örnekler verip kaçamak şeyler söyledi. AKP’yi en gülünç şekilde “demokrasi getiriyor” kavramı üzerinden savunmaya çalışan herkesin işi çoook zor! Hep bu abartılı çelişkilerle yüzleşmek durumundalar! Bu zor durumda debelenirken Genç Sivil Erkan Şen, konuştukça batağa saplandı. Silivri’yi hatırlattım, “onlar suçlarını bilir” deme küstahlığını gösterdi, kendini hukuk yerine koyarak! Biraz kendi zaaflarıyla yüzleşmeye cesareti varsa Prof. Haberal’ın “Suçum Ne?”, Balbay’ın “Zulümhane”, ve Özkan’ın tüm Silivri kitaplarını okumasını önerdim. Fikir mücadelesinde öne çıkamayınca, “Genç Sivilimiz” benim hakkımda bir dizi yalan ve iftiraya başvurdu. Sırayla her birini canlı yayında çürüterek bu acınası tavrı deşifre ettim. En sonunda bunun da mahcubiyeti duruma eklenince, program yöneticisini “Bedri Baykam’ı neden bu programa çıkardınız?” diye sorgulama cüretini gösterdi! Böylece tam temsil ettiği teomedyokratik kesimlerin tipik baskıcı yöntemlerinin sansürcü koltuk değneği rolüne soyunmuş oldu. Kendisi doğmadan gençlik hareketleri üzerine kitap yazmaya başladığımı ona bu vesileyle öğrettim! “Türban hoşgörücüsü” bazı gençlerin her şeyden önce tartışma ahlakını hazmetmeleri lazım!Türkiye’de gençlik hareketlerini gündeme getirenler, genellikle hep 68’lilerden söz ediyorlar. Ama bir de onların abileri var... Demokrat Parti faşizmine karşı en cesur şekilde direnmiş olan 1960 devriminin öncüsü Üniversite Gençliği… Günümüzde AKP’nin AB standardında attığı dayaklardan bezmiş ve hangi partiye destek vermesi gerektiğini bilemeyen gençliğe tekrar hatırlatıyorum: Size şiddet uygulayan, üniversitede siyasallaşmanıza izin vermeyen güçlere karşı siyasi bir adreste birleşmezseniz, bunun faturası ağır olacak, hem sizler için, hem ülke için... AKP’nin demokrasiye kökten düşman olduğunu keşfettikleri gün, ortaokuldan beri okudukları “demokrat” gazetelerin kendilerine nasıl yalan çözümlemeler pazarladıklarını da keşfetmiş olacaklar…Tabii 1960 gençliğinin de öncüleri var. Onların hikâyelerini de zaten babamın gençlik liderliği yıllarından, yani 40’ların sonu ve 50’lerin başından biliyorum. Ama onlara da model oluşturmuş başka bir büyük kahraman var. Onun adı Devrim Şehidi Kubilay...1987’de 1. İstanbul Bienali’nde Kubilay’ın katledilişi hakkında bir yerleştirme yapmış ve yaklaşan kara tehlikeyi haber vermiştim. Daha Muammer Aksoy cinayetine 2.5 yıl vardı. O günlerde bu çalışmamı abartılı bulanlar olmuş, “sanki böyle bir tehlike mi var?” diyenler olmuştu. Keşke onlar haklı çıksaydı… Geçen hafta Yeni Parti’nin daveti üzerine yönetmen Faik Ahmet Akıncı’nın büyük özverilerle çektiği “Kubilay” filminin özel gösterimine gittim. Çok zor şartlarda en düşük bütçeyle çekilmiş bu film, bu ülkede hâlâ korkusuz yönetmenlerin de yaşadığını bize gösteriyor. Filmin bugünkü karanlık ortamda oynayabileceği salon veya TV kanallarının kuyruk oluşturup sıraya dizilmediklerini hatırlatmama gerek var mı? Filmi izlerken yine herkesin nutku tutuldu. Tebrikler! Ön sıra, aynen üç hafta önce izlediğimiz Utku Erişik’in oyununda olduğu gibi Silivri’de nöbet tutan kahramanlara ayrılmıştı. Onlar her gün yanı başımızda yaşamaya devam ediyorlar... HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc yahoo.com [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] [email protected] www.bedribaykam.com 1/ Güvenilir olma. 2/ Güreşte bir 1 oyun... Kesilen 2 ağacın yerde ka 3 lan kütük dibi. 3/ Asker azığı... Dağ 4 sırtlarında geçit ve 5 ren çukur yer. 4/ “ 6 ü namus şişesini taşa çaldım kime 7 ne” (Nesimi)... Es 8 nek ve yumuşak 9 bir deri elde etme1 2 3 4 5 6 7 8 9 ye yönelik işleme banyosu. 5/ Satrançta özel 1 S T R U D E L İ bir hareket... Durgun, sa 2 P U A N F A U L kin. 6/ Fırında ekmek, 3 A R P K EMR E börek, çörek çevirmeye 4 G A S İ L P A K yarayan bir tür kürek... 5 E N O L A G A Y Kenar süsü. 7/ Bir yapı 6 T D İ N A R K tı tamamlamak için son 7 T E İ N D O J O radan yazılan ek yapıt. 8/ 8 İ L E T İ Ö L Atasözü... Eski Romalı 9 A S K E R A N İ ların ulusal giysisi olan uzun harmani. 9/ Halk dilinde domatese verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Transfer. 2/ İzmir’in Menderes ilçesinde ünlü bir antik kent... Suudi Arabistan’ın plaka imi. 3/ “Cemal Reşit ”: Bestecimiz... Erkek çocuk. 4/ Sahip... “Dertlilere verdim deva / Hacetini kıldım ” (Yunus Emre). 5/ Halk dilinde ocak ayına verilen ad. 6/ İşaret... Kuzey Amerika yerlilerinin inandıkları doğaüstü güç. 7/ Derileri işleyen kimse, sepici... Peynir suyundan yapılan yağsız ve ekşimsi peynir türü. 8/ Kraliçe... Duman lekesi... Galyum elementinin simgesi. 9/ Çalgıcılara verilen bahşiş. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle