19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 ARALIK 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 Hükümet, çalışma yaşamında köklü değişiklikler getiren tasarılar hakkında Uluslararası Çalışma Örgütü’nü bilgilendirmiyor ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK AKP ILO’ya bilgi vermiyor ILO Türkiye Temsilcisi Aslantepe: Basın ne yazıyorsa ben de ancak basından izliyorum. Hükümet bilgi paylaşımında bulunmuyor. Sosyal taraflara da bilgi verilmiyor. MUSTAFA ÇAKIR Kurultay ve ‘Yumurta’ Olayı Hafta sonu toplanacak kurultay, yalnız CHP için değil, ülke siyaseti açısından da büyük önem taşıyor. Ankara Üniversitesi SBF’de yaşanan “yumurta” olayı, bir bakıma kurultayın toplumun somut sorunlarına daha çok eğilmesi gerektiğini gösteriyor. Kurultay, CHP’nin iktidar yürüyüşünün ateşleyicisi olmak zorundadır. Bunu başarmanın yolu, tüm CHP’lilerin, özellikle de kurultay delegelerinin, üst yönetime seçilmek isteyenlerin ve seçileceklerin, en az Genel Başkan Kılıçdaroğlu kadar, AKP’yi iktidardan uzaklaştıracak bir anlayış, bilinç ve kararlılıkla davranmalarından geçiyor. Seçimlere altı ay gibi bir süre kalmış olması, bu kurultayın dışa dönük olmasını zorunlu kılıyor. Kurultay çalışmaları, AKP’yi eleştiriyle birlikte, CHP iktidarının topluma sağlayacağı kazanımlara yoğunlaşmalıdır. Biçim ve içerik olarak kurultay süreci ve oluşacak yeni CHP yönetimi, iki ana konuda, demokratikleşme ve ekonomi alanlarında, ülkeyi AKP’den çok daha iyi yöneteceğinin güvencesini topluma vermelidir. CHP’nin iktidar olacağına, öncelikle kendilerinin inanması; bu nedenle de tüm CHP’lilerin, kurultay öncesinde, sırasında ve sonrasında tam bir birlik ve dayanışma içinde bulunmaları tarihsel ve toplumsal bir sorumluluktur. Bu noktada asıl görev ve sorumluluk kuşkusuz seçilecek yeni yönetime düşecektir. Bu nedenle, yeni yönetimin, CHP’yi iktidar yapacak bir yapıya sahip olması ve dahası, iktidara gidişin gerektirdiği üretkenliği, etkinliği ve verimliliği gerçekleştireceğinin güvencesini, parti kamuoyuna da genel kamuoyuna da vermesi büyük önem taşıyor. Geçen hafta Ankara Üniversitesi SBF’de yaşanan ve yumurta tartışmalarına yol açan toplantı, temelinde, ülke siyasetinin tıkanık ve çözümsüz durumunun yeni ve somut bir göstergesidir. Öğrenciler, iktidar ve ana muhalefet partilerinin, üstelik kendileri de üniversite öğretim üyesi olan temsilcilerini dinleme, onlarla toplumun sorunlarını tartışma, onları eleştirme, sorgulama ve kendi isteklerini o düzlemde sergileme gereği duymuyorsa, burada gençlik ile siyaset arasında çok ciddi bir kopukluk sorunu var demektir. Üniversite gençliğine yabancılaştırılmış bir toplumsal yapı, sağlıklı kalamaz. Giderek toplumuna yabancılaşan bir gençliğin oluşması, ne sağlıklı bir demokratikleşmeye, ne de ekonomik ve toplumsal gelişmeye alan bırakır. Konuşmacıların konuşturulmamasının nedeni, kanımca, kişilere özel değildir. Konuşturmama, esas olarak ya da daha çok siyasetin, gerek günlük, gerekse orta ve uzun dönemli sorunlar karşısındaki duyarsızlığından ve çözüm üretmedeki kısırlığından kaynaklanmaktadır. SBF olayında, diğer gelişmelerin yanı sıra, daha önce yapılan öğrenci eylemlerinin çok yoğun polis baskısı altında kalmasının; uzun süreli tutuklamaların ve ağır biçimde cezalandırılmaların ve demokrasi dışı uygulamaların sonucu olarak, onlarca gencin yaşamının karartılmasının etkisi olduğu yadsınamaz. Bu nedenle yumurta olayına tekil değil, bütüncül bakılmalıdır. Daha özelde, hükümetin, Ankara Üniversitesi ve fakülte yönetimi konusundaki davranışının, evrensel üniversite kavramıyla uzaktan yakından bir ilişkisi kurulamaz. Hükümet gibi YÖK Başkanı’nın “Siyasetçiler üniversitelere gitmesin” anlamındaki sözleri de, ülkenin yükseköğretim düzeninin özerk üniversite anlayışından ne kadar uzak kaldığının çok somut bir göstergesidir. AKP hükümetinin bu tür olaylar karşısındaki tutumu, öğrencilerin istemlerine demokratik hoşgörü ile yaklaşmak, sorunlara ve çözümlere eğilmek yerine, tam bir baskıcı yönetim anlayışını yansıtıyor. Hükümet, gençlerin eğitimleriyle ilgili istemlerine ve yaşadıkları katlanılmaz işsizlik sorununa çözüm bulacak yerde, yalnızca onları suçluyor; yandaşı medya da öğrencilere düşmanca saldırıyor. Hükümet, bu yıkıcı tutumundan vazgeçmelidir; vazgeçirilmelidir! Öğrencilerin tepkilerinin nesnel derinliğini, siyasetin duyarsızlığında aramak gerekiyor. Bu nedenle, CHP kurultayı yumurta olayından ders çıkarmalı, kişisel sen ben tartışmalarına değil, toplumun ağır sorunlarına ve onların çözümüne eğilmelidir. [email protected] Asgari ücretli yoksullaştı İstanbul Haber Servisi DİSKAR geçen yılın kasım ayına göre yüzde 9 artış gösteren asgari ücretin, aynı dönem yoksulluk sınırında yaşanan yüzde 14 oranındaki artışın gerisinde kaldığını ve bu nedenle asgari ücsendikaların özellikle esnek çalışma düzenlemeleri nedeniyle karşı çıktıkları Meclis gündeminde bulunan torba yasa tasarısı ile ilgili kendilerine bilgi verilmemesinden yakındı. Değişiklikleri basından öğrendiklerini belirten Aslantepe, hükümetin bilgi paylaşımında bulunmadığını vurguladı. Sosyal taraflara da bilgi verilmediğine dikkat çeken Aslantepe, “Bizim haretlinin geçen seneye göre yüzde 5 oranında yoksullaştığını bildirdi. DİSKAR, kasımda 4 kişilik bir aile için açlık sınırının 934 TL, yoksulluk sınırının ise 2 bin 952 TL olarak gerçekleştiğini belirtti. DİSKAR sağlıklı beslenmek için yetişkin bir kadının yapması gereken günlük harcama tutarının 8.04 TL olduğunu aktardı. ‘ILO’yu unutmayın, toplantılara mutlaka çağırın’ dedi ama yine de herhangi bir davet maalesef almadım” ifadesini kullandı. “Basın ne yazıyorsa ben de ancak basından izliyorum” diyen Aslantepe, öngörülen çalışma biçimlerinde insanların emekliliklerinin, yıllık izinlerinin nasıl olacağı, sosyal güvenlik sisteminin nasıl uygulanacağının net olmadığına işa ANKARA Hükümet, çalışma yaşamında köklü değişiklikler öngören tasarıları birer birer Meclis’e sevk ederken sosyal taraflara olduğu gibi Uluslararası Çalışma Örgütü’nü de (ILO) “dışladı”. ILO Türkiye Temsilcisi Gülay Aslantepe, hükümetin ILO’dan görüş sormadığı gibi bilgi de vermediğine dikkat çekti. Aslantepe, hükümetin “esnek çalışma” ısrarı konusunda da “esnek çalışan kişilerin normal işçilerin bütün haklarına sahip olmaları gerektiği” uyarısında bulundu. ILO Türkiye Temsilcisi Aslantepe, berimiz yok, bilgi aktarılmadı. Bir şey de sorulmadı. Paylaşılmadı” dedi. Daha önce de benzer uygulamalar yapıldığını dile getiren Aslantepe, “Örneğin istihdam stratejisi ile ilgili bilgiyi dahi sosyal ortaklardan öğrendim ve bu konuda iki kez sayın bakana serzenişte bulundum. Bakan yanındaki bürokratlara ret etti. Aslantepe, uluslararası kuruluşların fonksiyonlarının unutulmaması gerektiğini vurguladı. “Keşke diğer ülkelerdeki uygulamalar bizlere sorulabilse” diyen Aslantepe, hükümetin yaygınlaştırmayı hedeflediği esnek çalışma konusunda da şunları söyledi: “Esnek çalışan kişi normal çalışan işçinin haklarına sahip olduğu sürece ILO’nun esnek çalışmaya bir şaşı bakışı yok. Ancak sosyal güvenliğinin, sendikal haklarının mutlaka sağlanması lazım, yani çalışma yaşamındaki temel insan hakları sözleşmeleri dediğimiz sözleşmelerden mutlaka yararlanması lazım. Sorun, sosyal ortakların da endişeleri, sosyal güvenlik hakları nasıl sağlanacak, sendikal örgütlenme hakları nasıl sağlanacak, bu konularda açıklık yok.” Aslantepe, normal çalışanların bile sendikalı olmakta zorluk çektiklerine dikkat çekerken, Türkiye’nin ILO’nun gündeminde olduğunu da anımsattı. İstanbul’da ev sahibi olmak zor İSTANBUL (AA) İstanbul İnşaatçılar Derneği’nin ‘Türkiye’de Bölgesel Gelişmişlik Ekseninde Konut Seçimi’ raporuna göre, İstanbul’da her 10 aileden 4’ü kiracı. Rapora göre, Türkiye’nin batı kesimlerinde kiracılık oranı artıyor. En yüksek kiracılık oranı yüzde 35 ile İstanbul’da bulunuyor. Türkiye’nin diğer batı kentleri gibi İstanbul’a da göçle gelen nüfusun İstanbul’da konut sahibi olamaması, kiracı nüfusu arttıran en büyük etken olarak gösteriliyor. Ev sahipliği oranının yüzde 58’de kaldığı İstanbul’daki yüksek arsa fiyatları ve yüksek rantlar, İstanbullu ailelerin ev sahibi olma ihtimalini THY’yi Kobe Bryant tanıtacak İstanbul’daki yüksek arsa fiyatları ve yüksek rantlar, İstanbullu ailelerin ev sahibi olma ihtimalini düşürüyor. düşürüyor. Raporda, doğudan batıya doğru göç sorununun dikkat çekici oranlarda devam ettiğine ve bu gelişmenin göç alan bölgelerde çarpık kentleşmeye neden olduğuna dikkat çekiliyor. Rapora göre Türkiye’de en çok 3 oda ve bir salondan oluşan evlerin inşa ediliyor. Bölgesel veya gelir bazlı farklılaşmaların bile bu geleneksel talep biçi minde henüz ciddi farklılaşma yaratmadığı vurgulanan raporda, arzın da bu yönde olduğu belirtiliyor. Ancak talebin, özellikle İstanbul başta olmak üzere yeni projeler ve nüfusu yoğun bölgelerdeki fiziki şartlar nedeniyle 2 artı 1 dairelere kaymaya başladığı kaydediliyor. Türkiye genelinde her dört evden birinde halen tuvalet konut dışında bulunurken hiç tuvalet bulunmayan evlerin oranı yüzde 2.3’e ulaşıyor. Yine Türkiye’de evlerin yüzde 17.5’inde konut içinde su bulunmuyor. Ortalama gelirin altındaki grupların hanelerinde sıcak su bulunma oranıysa son derece düşük. Rapora göre, Türkiye’de alt gelir gurubuna dahil olan yüzde 60’lık kesim, ciddi iyileştirmelere ihtiyaç duyulan evlerde yaşıyor. Türk Hava Yolları (THY), basketbol dünyasının en değerli oyuncusu Kobe Bryant ile marka tanıtım elçiliği için anlaştı. Amerika’da atılan imzaların ardından Kobe Bryant iki yıl boyunca THY’nin başta ABD olmak üzere dünyadaki marka tanıtım elçisi oldu. Kobe Bryant’ın rol alacağı THY reklam filmi, 2011 yılının ilk çeyreğinde ilk önce Amerika, Uzakdoğu ve ardından da global yayınlar ile 80’den fazla ülkede uluslararası televizyon kanallarında ve sinemalarda izleyici ile buluşacak. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA Perşembe akşamı Londra’da öğrencilerin eylemlerini, parlamento meydanındaki işgali ve çatışmaları izlerken aklıma, W.B. Yates’in “Paskalya, 1919” başlıklı şiirinin ünlü dizeleri geldi “Her şey değişti, değişti tümüyle /Korkunç bir güzellik doğdu”. Yates bu şiiri, İngiltere’nin orantısız bir güçle, mutlak bir önyargıyla bastırdığı, ama daha sonra IRA’nın doğum günü olarak tarihe geçen Dublin ayaklanmasına katılanlar için yazmıştı. ‘Korkunç Bir Güzellik’ Doğuyor vermeden) siber saldırılarla cevap veriyor. “Anonim”in imza olarak “V” (V for Vandetta, filmindeki anarşist kahraman) maskesi imajını taşıyan mesajlar bırakması da özellikle dikkat çekiyor. Perşembe gecesi Londra Parlamento Meydanı da adeta “V for Vandetta” filminin sonundaki ayaklanma sahnelerini anımsatıyordu. On binlerce öğrenci meydanı işgal ediyor, önde gelen saygın bir TV sunucusu, “öğrenciler yıllar sonra ilk kez Parlamento Meydanı’nı halk adına protesto eylemlerine açtılar” demekten kendini alamıyordu. Bu sırada polis, öğrencilere atlı birlikleriyle saldırıyor, acımasızca copluyor, çocuklar mevzilerini korumak için inanılmaz bir direnç gösteriyorlardı. Küçük çaplı bir anarşist kolektifi, liseli öğrencileri de peşine takıp Maliye Bakanlığı’nın camlarını kırarak, içeri girmeye çalışıyor, bir başka grup içinde her biri milyonlarca sterlin kıymetinde tabloların sergilendiği Ulusal Portre Galerisi’ni işgal etmeye çalışıyordu. Meydanda ateşler yanıyor, Curchill’in heykeline “Biz senin kölelerin değiliz” flaması asılıyor, biri heykelin kaidesine işiyordu. Bir kız öğrenci İngiltere bayrağına asılarak sallanıyordu. Tüm otorite simgeleri ayaklar altındaydı. Hükümet ve polis şaşkınlık ve panik içindeydi. O kadar ki, olayların tüm şiddetiyle sürdüğü meydana birkaç yüz metre ötede Regents Street’teki bir tiyatroda sahnelenecek Royal Variety Show’u (aristokrasi onuruna eğlence programı) ertelemek kimsenin aklına gelmiyor, gösteriye gelen Prens Charles ve karısı Camilla’nın limuzini birden kendini bir grup protestocu tarafından çevrilmiş olarak buluyordu. Birileri, Fransız devrimini anımsayarak “Off with their heads” (Uçurun kafalarını) diye bağırıyordu. Televizyonlar haberlerinde, Charles ve Camilla’nın, sonuna kadar açılmış ağızlarını, korkudan beyazlaşmış yüzlerini, bu sloganla birlikte izleyicilerine ulaştırıyordu: “Off with their heads”! Bu sırada parlamentonun içinde, harçları 9 bin sterline kadar yükseltecek, en yoksul öğrencilerin yararlandığı eğitim ödeneklerini kesecek, üniversitelere devlet yardımını yüzde 85 oranında düşürecek yasa tasarısı oylanıyordu. Muhafazakâr Parti’yle koalisyon kurabilmek için ruhunu satan Liberal Parti (liberaller her yerde aynıdır), öğrencilerin basıncına dayanamayarak tam ortasından ikiye bölündü. Üyelerinin yarısından çoğu tasarıya hayır oyu verme cesaretini son anda kendilerinde bulabildiler. Oylamadan sonra, BBC yorumcusu, “Şimdi eve gitmek için parlamento binasından çıkmaya korkuyorlar” diyecekti. BBC’nin politika editörü, parlamentodan yaptığı yorumunda, yasanın küçük bir farkla, ama koalisyon hükümeti için büyük bir siyasi yenilgiyle geçtiğini vurguluyordu. Polisin binlerce öğrenciyi, bu arada oradan geçmekte olan kimi turistler ve ilgisiz insanlarla bitlikte muhasara altına alarak saat 15.00’ten gece 23.30’a kadar önce meydanda, sonra köprünün (suyun) üzerinde soğukta, aç susuz, tuvalet olanağından yoksun bırakarak esir alması, medyada dahi büyük tepki çekti. Londra Emniyet Müdürü’yle konuşan hemen tüm medya temsilcileri hep aynı soruyu sordular: “Şiddet olaylarına sizin bu tecrit taktiğiniz yol açtı diyorlar, ne dersiniz?” ‘V’ for Vandetta Mali kriz başlar başlamaz mali sermaye başta ABD olmak üzere devletlerin zirvelerini doğrudan eline aldı; önce, devletlerin tüm hazır kaynaklarını ve kaynak yaratma kapasitesini bankaları kurtarmaya yönlendirdi; arkasından, böylece oluşan kamu açıklarını, borç yükünü halkın üzerine yıkmaya yönelik acımasız “kemer sıkma önlemlerini” gündeme getirdi. Bir süredir, İrlanda, Yunanistan, İtalya, Portekiz, İspanya’da işçiler (çalışanlar) öğrenciler, bu saldırıya, çeşitli kitlesel protesto eylemleriyle direniyorlar. Bu sırada WikiLeaks’in ortaya çıkarttığı (kaynağı ne olursa olsun!!) bilgiler, kafaları karıştırıyor, “imparatorun” çıplaklığını sergiliyor, hatta panik yaratıyordu. Dünyanın ünlü çokuluslu şirketleri verdikleri hizmetleri, ABD’nin baskısıyla, çekerek WikiLeaks’i sabote etmeye çalışıyorlar; bu sabotaja, “anonim” adlı, bir internet “hackers” kolektifi, VISA, Mastercard, PayPal gibi “Wiki düşmanı” şirketlerin Web sitelerini işlemez hale getiren (ama finansal kaynaklara ve işlemlere bir zarar Tarih sahnesinde yeni bir kuşak geldi… Bir taraftan Londra’dan Roma’ya (ve Türkiye’ye) öğrenci olayları, diğer taraftan “Anonim” kolektifi, özgürlüklerini, sosyal ekonomik haklarını savunmaya kararlı yeni bir kuşağın tarih sahnesine çıktığını gösteriyor. İngiltere’de sokakları dolduran öğrenci hareketi, yalnızca üniversitelilerden oluşmuyor, liseli gençleri de kapsıyor. Bu hareket, salt kendi çıkarları için mücadele etmiyor, işçi hareketiyle ilişki kuruyor, yürüyüş ve okul işgallerinin yanı sıra önde gelen şirketlerin ve mağazaların binaları önünde “vergini öde” temalı korsan gösteriler düzenleyerek bunları teşhir ediyor, kendilerini savunmaya zorluyor. Bu korsan gösteriler (flashmob) eğitimin toplumun tümünün refahı ve geleceği açısından önemini vurgularken “Bunlar vergi vermediği için bu kesintiler yaşanıyor” diyerek hem sorunu genelleştiriyor hem de halkın sempatisini topluyor. Öğrencilerin bir kesimi sokaklarda, işgallerde, korsan gösterilerde mücadele ederken, bir diğer kesimi, dünya çapında çeşitli uluslara, kültürlere ait “hacktivist” lerden (hacker– activist) oluşan “Anonim” kolektifi, “Low Orbit Ion Canon” (alçak yörünge iyon topu) gibi kurgu bilim dizilerini anımsatan bilgisayar yazılımlarının yardımıyla, özgürlükleri sınırlamaya çalışan güçlere (şirketlere ve devletlere) karşı, internet ortamında, yepyeni mücadele yöntemleri, örgütlenme biçimleri yaratarak kafa tutuyorlar. Financial Times da şaşkınlığını gizlemeye gerek duymadan, “Bu yıl uzmanlar siber savaştan çok söz ettiler, ama hiçbiri, büyük şirketlere yönelik en büyük saldırının, dünyanın her tarafına yayılmış, belli bir liderliği, ulusal kimliği olmayan anarşist ve idealistlerden gelmesini beklemiyordu” diye yazıyordu. Sakın kimse bu çocukları, öğrenci, küçük burjuva gibi sıfatlarla küçümsemeye çalışmasın. Bunlar, bilgi ve teknolojinin, sermaye birikimine eklemlenmesinin günümüzdeki biçimlerinin, ağlar ve gayri madde emek süreçleri ortamında artık proletaryanın yeni ve organik bir parçasını oluşturuyorlar. Siyasette de bu betimlemeye uygun bir refleks sergileyerek tüm insanlığın özgürlükleri, sosyal hakları ve geleceği için devletlere ve sermayeye karşı, her fırsatta geleneksel işçi sınıfıyla birleşmeye çalışarak, kimi zaman özverili bireyler, çoğu zaman bunların kolektifleri olarak, uzun süredir görülmeyen yaratıcılık örneklerini sergileyerek baş kaldırıyorlar. Bu yeni kuşağı sevinçle, saygıyla, ama en önemlisi umutla karşılıyorum. Çünkü “korkunç bir güzellik doğuyor” kavgalarının içinde… 7’den 70’e mobilya tasarımı Ekonomi Servisi Mobilya sektörünün gelişimine katkıda bulunmak ve tasarımın sektör için önemini vurgulamak amacıyla düzenlenen “İhracatçı BirlikleriUlusal Mobilya Tasarım Yarışması’nın dördüncüsü için geri sayım başladı. TRT, Mimarlar Odası, İç Mimarlar Odası ve Yaratıcı Çocuklar Derneği’nin desteklediği ve ilköğretim öğrencilerinden profesyonellere kadar çok geniş bir katılımcı yelpazesine hitap edecek yarışmada sektörün duayeni profesyonel jüri üyelerinin yanı sıra Devlet Bakanı Zafer Çağlayan,TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TİM Başkanı Mehmet Büyükeşi ve THY Genel Müdürü Temel Kotil onur jüri üyesi olarak yer alacaklar. Adaylar, 20 Aralık tarihine kadar yarışmaya başvurabilecek. Altın çadır 3 gün uzatıldı Ekonomi Servisi Atasay indirimli altın ve pırlanta satışlarının yapıldığı ‘Altın Çadır’ına ilgi olunca hava koşullarını göz önünde bulundurarak fırsat günlerini 3 gün daha uzattı. Çadırda fırsat günleri 15 Aralık Çarşamba akşamına kadar sürecek. Şirket, tüketicilerin olumsuz hava koşullarında mağdur olmamaları için bu kararı aldığını bildirdi. Alışveriş için Yenibosna’daki çadırdan, alışveriş numarasının bulunduğu kartların alınması gerekiyor. Aksi takdirde tüketiciler, 1314 ve 15 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek uzatma günlerinde aynı koşullarda indirim fırsatından yararlanamayacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle