15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
C İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ İstihbarat: Cengiz Yıldırım Ekonomi: Hasan Eriş Yazıişleri Müdürleri: Güray Öz (Sorumlu) Dış Haberler: Özgür UluMurat Ataş Miyase İlknur (Ek Yayınlar) soy Kültür: Celal Üster Spor: Arif Kızılyalın Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara BilgiBelge: Edibe Buğra Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), İbrahim Yıldız (Başkan Yardımcısı), Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, Emre Kongar, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcisi: Utku Çakırözer Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 4423050 Faks: (0312) 4423010 İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: (0232) 4411220, Faks: (0232) 4418745 Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat 1 Tel: (0322) 3631211, Faks: (0322) 3631215 Antalya Temsilcisi: Ahmet Oruçoğlu Cumhuriyet Meydanı Yıldız Ap. B Blok No: 80/5 Tel: (0242) 2480057 Faks: (0242) 2430509 İdare Müdürü: Hüseyin Gürer Mali İşler: Bülent Yener Satış: Fazilet Kuza Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Tel: (0212) 251 98 74 75 /251 98 81 82 Faks: (0212)251 98 68 Rezervasyon: (0212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53 İmsak: 5,08 Güneş: 6,37 Öğle: 11,55 İkindi: 14,34 Akşam: 17,01 Yatsı: 18,23 Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul 9 KASIM 2010 Hamsi, sardalye gibi türler balık çiftliklerine yem olarak satılmak için tonlarca avlanıyor Büyük balık küçüğü yutuyor ÖZLEM GÜVEMLİ Küçücük fıçıcık Oyuncakmış gibi duran bu araba sizi yanıltmasın. O trafiğe çıkma izni bile bulunan, türdeşleri yana yakıla park yeri ararken aralardan sıyrılıp kendine yer bulan gerçek bir otomobil. İngiliz tasarımcı Perry Watkins’in Guinness Rekorlar Kitabı’nı da giren tasarımı 27 Kasım’da Almanya’nın Essen’deki fuarda görücüye çıkmayı sabırsızlıkla bekliyor. (AP) Marmara Denizi’nde 1 Eylül’de başlayan av sezonu kötü geçiyor. Lüfer ve palamut kıtlığının yanı sıra hamsi, sardalye, çaça gibi küçük balıklar, balık çiftliklerinde yem olarak satılmak üzere tonlarca avlanıyor. Balık çiftliğinde yetişen 1 kg. çupranın 4 kg. hamsi ile beslendiği düşünüldüğünde stokların neden azaldığı da ortaya çıkıyor. İzmitYalovaBursa Balıkçı Kooperatifleri Proje Geliştirme ve Uygulama Sorumlusu Halit Konanç, balık sektörünün yaşadığı sorunları anlattı. Konanç, başta okyanuslarda olmak üzere açık denizlerde besin stokları rezervlerinde daralma yaşandığına dikkat çekerek, “Türk denizlerinde lüfer yok, palamut bitme noktasında. Artık kılıç balığı, uskumru da yok. İthal uskumru, somon tüketiyoruz” diye konuştu. ‘Marmara tarumar edildi’ Marmara’nın dip ve göç balıklarının üreme alanı olduğunu anlatan Konanç, Marmara’nın dibindeki çayırların yanlış avlanma nedeniyle tarumar edildiğini söyledi. Konanç, başı bozuk ve plansız balıkçılığın sektörü bitme noktasına getirdiğine dikkat çekti. Konanç şu bilgileri verdi: “Kimin teknesi büyük, kimin imkânları daha fazla ise balığı daha fazla tuttu. Bu balıkların nasıl çoğalacağı hiç hesaplanmadı.” Balıkçılık sektöründeki tedarikçilerin yol açtığı haksızlıklara da dikkat çeken Konanç sözlerini şöyle sürdürdü: “Tedarikçiler balıkçının eline avlanma zamanı para verirler ‘balığını bana vereceksin’ derler. Kooperatifleri kullanarak balıkçının balığını alır ihtiyaçlarını karşılarlar ithalatını yapan ilişki zincirini oluştururlar. Balıkçı tam bir kıskaçtadır.” ‘Bu bir soykırım’ Halit Konanç, sektörde bulunan “mutlu bir azınlığın” yarattığı “mutsuzluğu” şöyle anlattı: “Denizler bu yüzde 1’lik kesimce yok ediliyor. Bir gecede 45 bin kasa hamsi, sardalye tutup yem fabrikalarına satıyorlar. Kilosunu yok pahasına 1 TL’den satıyorlar. Yani bir gecede 50 milyar kazanıyorlar. Büyük balıkçıların çoğunun balık çiftlikleri var. Balığı piyasaya sürmek yerine yem fabrikasına sattığında hem parasını peşin alıyor hem de yemini bedavaya getiriyor. 2030 tekne, insanın yaşam kaynaklarını hiçe sayıp soykırım yapıyor.” Fast food’a Türkiye’de de oyuncak verilmesin BURSA (AA) Kalp ve dolaşım sistemi başta olmak üzere obeziteye bağlı rahatsızlıkların önlenmesi için Türkiye’de de fast food lokantalarda çocuk mönülerinin yanında oyuncak verilmesinin yasaklanması ve fast food yiyecekleri özendirici tüm faaliyetlerin sınırlandırılması gerektiği bildirildi. Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Kayıhan Pala, ABD’de San Francisco Yönetici Heyeti’nin, fast food lokantalarında satılan sağlıksız çocuk mönülerinin yanı sıra bedava oyuncak verilmesinin yasaklanması yolundaki kararını olumlu bulduğunu söyledi. Pala “Bazı ülkeler, kolalı içeceklerin de okul kantinlerinde satılmasına izin vermiyor” dedi. Ekonomi Servisi Türk oteli Les Ottomans, Londra’da düzenlenen ‘Dünya Seyahat Ödülleri’ (World Travel Awards) töreninde turizm sektörünün Oscarı olarak nitelendirilen ‘Dünyanın En İyi Suite ve Spa Oteli’ ödülünü kazandı. Ödül, dünya genelinde 160 ülkeden 183 bin profesyonel turizm acentesinin oylarıyla belirleniyor. Turizmin Oscar’ını aldı IŞIL ÖZGENTÜRK isilozgenturk gmail.com Devletin Anlı Şanlı ‘Hayata Dönüş’ Operasyonunu Hatırladınız mı? Çağdaş Hukukçular Derneği’nden bir davet aldım: Sayın Işıl Özgentürk, aşağıda ayrıntılı olarak bilgisi verilen “19 Aralık Hapishaneler Katliamı Bayrampaşa Davası” ile ilgili yapacağımız basın toplantısına ve duruşmaya katılmanızı dileriz. BASIN TOPLANTISI YER : İstanbul Barosu Orhan Adli Apaydın Toplantı Salonu TARİH : 11 Kasım 2010 SAAT : 13.00 (Not: Toplantıya meslek örgütleri, hukukçular, milletvekilleri, aydın ve sanatçılar katılacaklardır.) DURUŞMA YER : Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi TARİH : 23 Kasım 2010 SAAT : 10:00 Davetin gerisini okumadan, on yıl öncesine gittim ve 2000 yılının o en uğursuz günü 19 Aralık’ı anımsadım. O gün anlı şanlı devlet, “Hayata Dönüş Operasyonu” adı altında binlerce insanın yüreğini kavuran, başka bir ülkede olsa yarattığı travmalar nedeniyle hükümetlerin düşeceği bir katliam gerçekleştirmişti. Bu kadarını söyleyip sözü operasyon sürecini, süreç sonrasını inatla izleyenlere bırakıyorum: “19 Aralık 2000’de yapılan ve ‘Hayata Dönüş’ adı verilen operasyonlarda 28 kişi öldü. Operasyonları takip eden süreçte ve ölüm oruçlarında toplam 122 kişi hayatını kaybetti, 600’den fazla insan sakat kaldı. Operasyonda, Bayrampaşa Cezaevi’nde 12 kişi yaşamını yitirdi, 55 kişi sakat kaldı. Bayrampaşa’da, 12 kişinin hayatını kaybettiği C1 koğuşunda bulunan 5 kadının yanarak, birinin de gazdan zehirlendiği bilirkişi raporuyla tespit edildi. 10 yıl sonra, 23 Kasım Salı günü operasyonun Bayrampaşa Cezaevi ayağıyla ilgili davanın ilk duruşması Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Operasyonla ilgili birçok gerçek karanlıkta kaldı, birçoğu ise yargı kademelerine takıldı. Kamuoyu operasyonla ilgili yeterince bilgilendirilmedi ya da olup bitenler dezenformasyona kurban gitti. Şimdi Bayrampaşa davasıyla bir kez daha gerçekleri su yüzüne çıkarma ve topluma duyurma şansına sahibiz. Devletin koruması altında olması gereken hükümlü ve tutukluların başına gelenlerin açıkça ortaya çıkması için bu son fırsat. Evet, operasyon kamuda olduğundan daha farklı şekillerde yer aldı ya da görmezden gelindi. O nedenle, öncelikle somut gerçekleri sıralayarak bu algıyı düzeltmek mümkün. Örneğin; Operasyonların yapılacağı çok önceden belliydi. Dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün ‘Operasyona bir yıl önceden hazırlanmıştık’ açıklamasının yanı sıra bunu kanıtlayan somut gerçekler de vardır. Genelkurmay’ın emriyle yapılan Hayata Dönüş Operasyonu’nun özel müdahale planı 15 Aralık 2000’de İstanbul Bölge Jandarma Komutanlığı’nda hazırlandı. Bayrampaşa Cezaevi’ne müdahalede, Ankara Özel Asayiş Komando Birlikleri (JÖAK) kullanıldı. Elazığ JÖAK ve Halkalı Jandarma Komando Alay Komutanlığı’ndan ekipler de bu müdahalede yer aldı. İfadelere göre Elazığ JÖAK’tan ekipler, operasyondan 45 gün önce İstanbul’a gelip ‘prova’ yaptılar. Ayrıca, hükümlülerle görüşme yapan toplulukta yer alan dönemin milletvekili Mehmet Bekaroğlu da ‘Kandırıldık’ diyerek olayı özetlemiştir. Operasyonun mağdurlarının ifadeleri ve bilirkişi raporlarının ayrıntılı hali, eklerde bulunabilir.” Evet, bilirkişi raporlarını ve mağdurların ifadelerini benim burada yayımlamam mümkün değil ama konuyla ilgilenenler www.bayrampasaicinadalet.com adresine girip tüm detayları öğrenebilirler. Ancak Çağdaş Hukukçular Derneği’nin çağrısında şu son bölüm hepimizi fazlasıyla ilgilendiriyor: “Bayrampaşa Cezaevi davası, F tipi uygulamasından ya da operasyonda zarar görenlerden bağımsız olarak bir devlet ayıbıdır. Devlet, kendi koruması altındaki hükümlü ve tutukluları koruyamadığı gibi zarar görmelerine yol açmıştır. Sadece bu nedenle bile, operasyonun toplumun tüm kesimleri nezdinde zedelediği adalet duygusunun tamiri için medya bu davaya gereken önemi göstermek durumundadır. Suçluların toplum vicdanında ve adalet önünde mahkum olması da en az bu denli önemlidir. Tüm bu nedenlerden dolayı, mağdurların sesinin kamuoyuna duyurulmasında yazılı ve görsel basının sorumluluğu büyüktür.” Sadece medyanın mı, o günü televizyonlardan izlemiş, gazetelerden okumuş, ölüm oruçlarında yakınlarını yitirmiş, kısaca adalet duygusu zedelenmiş herkesin sorumluluğu yok mu? Partilerin sorumluluğu yok mu? C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle