24 Ocak 2025 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 KASIM 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Ernest &Young’ın raporuna göre Avro Bölgesi’nde krizden kaynaklanan durgunluk 2015 yılına kadar sürecek Kriz asıl şimdi başlıyor Ekonomi Servisi Avrupa Merkez Bankası’nın Avro Bölgesi için geliştirdiği modele dayalı olarak 3 aylık tahminlerin yapıldığı Ernst & Young Eurozone Forecast (EEF) raporuna göre; 2010’un ikinci çeyreği şaşırtıcı büyüme gösterdi. Ancak bunun fazla uzun sürmeyeceği ve sorunların daha yeni başladığı belirtildi. Bölgenin büyüme oranının yüzde 1.5 olduğu kaydedilen raporda, işsizliğin 2011’de 16.3 milyonu aşarak tavan yapacağı vurgulandı. Büyümede 2011 beklentisi de yüzde 1.4 ile genel eğilimin altında. Rapora göre ABD’nin toparlanmanın yavaş seyretmesi, bölgede ihracatın da öngörüldüğü gibi hızlanmasının önünde engel teşkil ediyor. Güçlü ve sağlam ekonomisi ile her zaman parlayan bir yıldız olan Almanya’nın bile bölgeyi ne AKP Halkın İçinde(!) Yarıdan fazlası doğrudan, kalanı yaşamsal, ticari baskılar altında, iktidar güdümünde medyanın gerçekleri tersyüz eden sloganları birbirinden çarpıcı, medyatik... Başbakan Erdoğan bu hafta sonu seslenişlerinde de nasıl hep halkın içinde olduğunu CHP’nin siyasi kadrolarının ise halktan kopuk olduklarını anlattı.. Haberlerde, yorumlarda yandaş medya korosu zaten Erdoğan kimliği, siyasetinin ne kadar da halkla bütünleşmiş, CHP’lilerin kopuk kaldıklarını anlatma yarışı içindeydiler. Göreceli başarılı buldukları Kılıçdaroğlu’nun bile karizmatik notu eksik kalıyordu. Biliyorum medya bombardımanında, kavram karmaşasında aldatılmak, serseme dönmek kolay; gerçekleri görmek, başına gelen şerlerin sebeplerini anlamak zor.. Hakkını aramak, suçlularından hesap sormak ise çok daha zor... Geçen hafta birkaç resmi dairede işlerim vardı; çalışanların durumları ile bir kez daha, yakın plan yüz yüze kaldım. AKP, cemaat kadrolaşmasında yöntem aynı yöntem; kamu üst kademe yönetimi için yeterli, atanabilecek kadrodan eleman bulunamayınca, müdürlük, üst kademe yöneticilikleri çok sayıda vekâleten atananla doldurulmuş. Yeni alınanlar zaten toptan seçmece.. Kamu işletmeciliği dibe vurmuş.. Kimin umurunda? Hafta sonu haberlerine sıkıştırılmış “sözleşmeli askeröğretmen” kararları benim yüreğimi sıkıştırdı. Bizim medya biraz yalakalık, daha çok cehaletten “işsizliğe çözüm” müjdesi olarak değerlendirdi... Bir kez daha anlatmaya çalışacağım: Dünyada geçerli hukuk düzenlerinde büyük çoğunluk, iş yasalarının geçerli düzenlemesinde iş akitleri ile işçi olarak çalıştırılırlar. Elbette demokratik düzenlerde örgütlenme, sendikalaşma, toplu pazarlık grev hakları da vardır. Kamu erkini kullanacak kamu çalışanlarının ise bizim memur dediğimiz özel yasaları, güvenceleri söz konusudur. Sözleşmeli, adı üzerinde işçimemur yasaları dışında geçici süreler, özel görevlendirmelere yönelik, yasaların çizdiği çerçeveler dışında özel haklarla, özel çalıştırma içindir. Bizde Özalizm döneminde işçilikmemurluk haklarından yararlandırmama amaçlı yaygın kullanılmaya başlanınca, büyük tepki yarattı. Kaç kez yasalara aykırılık hakhukuk gaspı örnek boyutları ile manşetlerden protesto eylem ve haberlerine konu oldu. Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü’nde sürekli bu yüzden hesap veriyor. Hükümetler çalışanların haklarını gasp etmenin hesabını veremedikleri için sözleşmeli çalıştırmaktan vazgeçeceklerinin sözünü veriyorlar. Erdoğanizm, evrensel sözleşmeleri çalışan haklarını yok sayan bir pervasızlık içinde sözleşmeli çalıştırmayı katladı. Şeytanın aklına gelebilecek bir uygulama ile, geçici sözleşme ile çalıştırılan yüz binlerce öğretmenimiz oldu. Son yıllarda yanlıştan, hukuksuzluktan dönülüyor umudunu veren sözlerle, sözleşmeliden kadroluya geçirilen öğretmenlerimiz oldu. Ve son dakika golü gibi, eğitime dinsel kimlik kazandırma içerikli Şura’dan bir de “bütün öğrenmezler sözleşmeli olsun” önerisi çıktı. Erdoğan hükümetleri kadrolu öğretmene, öğretmenlerin iş güvencelerine katlanamıyorlarmış... AKP, cemaat yandaşlığı, örgütlenme, eğitimin siyasal İslamcı akımlara açılması, içeriğinin buna göre değiştirilmesi yetmemiş. Öğretmenler sözleşmeli alınıpatılarak tam terslim alınacaklar. Çocuklarımızın gelecekleri, kimlikleri katmerli güdülenecek. Padişahlarının, cemaatlerin müritleri yaratılacak... Yetmez şimdi de paralı askerliğe geçiş adına sözleşmeli asker uygulamasına geçilecekmiş.. Sözleşmeli asker işsizliğe çare olacakmış.. Vay halimize, vay geleceğimize.. AKP halkın içinde.. Halkın derdine çare oluyor, yaralarını sarıyor... AKP iktidarlarında kayıt dışı, kölelik düzeninde çalıştırma patlamış. Sendikasızlaştırma katlanmış. İş yasası hem budanmış hem de işlemiyor.. Asgari ücret genel ücret ortalaması olmuş. Mesaisiz fazla çalıştırma kural, işsizler ordusu büyüyor... soner@cumhuriyet.com.tr İşsizliğin gelecek yıl 16 milyonu aşarak tavan yapacağı vurgulanan raporda, büyüme beklentisi de yüzde 1.4 olarak görüldü. Şirketlerin endişelerinin süreceği dile getirilen raporda, hasarın sancılarının yeni görülmeye başlanacağı vurgulandı. gatif faktörlerden koruyamayacağı öngörülen raporda, “Bölgede bulunan şirketlerin endişeli yaklaşımları sürecektir” ifadesi yer alıyor. Özellikle Güney Avrupa ülkelerinin ihtiyati tasarruf tedbirlerini yüksek düzeyde tutmaya devam edeceklerine dikkat çekiliyor. İyileşme 2015’i bulur Ernst & Young Avrupa, Ortadoğu, Hindistan ve Afrika Bölgesi Başkanı Mark Otty, rapor so nuçlarını şöyle yorumladı: “2010’un ikinci çeyreğindeki nispeten daha olumlu tahminlere rağmen Avrupa şirketleri hâlâ kısa ve orta vade görünümleri konusunda karamsar. Öyle ki bölgenin iş etkinliğinde durgunluk öncesi döneme ulaşması dahi 2015’i bulacaktır.” Raporda şu noktalara dikkat çekildi: Bankacılık sektörü gerilimli. Avro Bölgesi bankaları kredi standartlarını daha geriye çekti. Bu tutum, bölgedeki banka borçlarına bağ lı yaşayan firmaların iyiye gidişine engel oldu. Sancılar daha yeni başlıyor. Bölge hükümetleri hâlâ harcama kesintileri ve bazı durumlarda vergi artışı politikalarına devam ediyor. 2010’un ilkyarısında mali tasarrufun çok büyük etkisi olmadı. İkinci yarıda ve 2011’de bunun etkileri daha çok hissedilecek. Hükümetlerin nasıl bir politika izleyecekleri hâlâ belirsiz. Avro Bölgesi ekonomisi aynı zamanda ürün kaynaklı bir enflasyon ile boğuşuyor. Kuzey Avrupa mütevazı bir toparlanma ile büyümeyi sürdürebilecekken, bölge Güney Avrupa’daki durumdan ötürü, daha sancılı bir mali yeniden yapılanma süreci yaşayacak. Bu da Kuzey ve Güney Avrupa arasındaki farkın açılacağına işaret ediyor. Deloitte: Türkiye gözde pazar Ekonomi Servisi Küresel ekonomideki iyileşme ve Türkiye ekonomisinin gösterdiği güçlü büyüme performansı, yatırımcıların Türkiye’ye olan güvenini de arttırdı. Deloitte Türkiye’nin, “Girişim Sermayesi Güven Araştırması 2010 İkinci Yarı Yıl: 2007’ye Dönüş” başlıklı raporuna göre bu güven kriz öncesi dönem olan 2007’deki düzeyine tekrar ulaştı. Ankete katılan yatırımcılar 2010’un son çeyreğine de olumlu bakıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 59’unun yılın ikinci yarısına ilişkin beklentileri olumluyken, katılımcıların yüzde 82’sinin de ikinci altı ayda alım yapma beklentisi içinde bulunduğu vurgulandı. Raporda, Batı Avrupa’da zayıflayan bankacılık sektörü nedeniyle, iyileşme sürecini doğrudan etkileyen borç yüküyle ilgili endişelerin devam ettiği vurgulandı. Türkiye’de ise durumun çok daha iyi olduğu, bankaların durumunun sağlam olmasının girişim sermayesinin Türkiye’ye bakışını olumlu yönde etkilediği kaydedildi. Rapora göre bu doğrultuda yatırımcılar 2010’un ikinci yarısının iyi bir ekonomik performansla kapanmasını bekliyor, yatırım yaptıkları şirketlerin performanslarının da yükseleceğini düşünüyor. Katılımcıların yaklaşık yüzde 70’i 2010 sonuna kadar borç finansman imkânlarında iyileşme görülmesini bekliyor. Araştırmaya katılanların yüzde 76’sı yılın ikinci yarısında iş hacminin artacağını düşünüyor. Yüzde 82’lik kısım da 2010’un ikinci yarısında net alıcı konumunda olacaklarını belirtiyor. Üretim geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10.4 artarken, bir önceki aya göre yüzde 1 azaldı Sanayi iki ileri bir geri Üretim endeksi ağustos ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10.8 artmış, bir önceki aya göre de yüzde 4.2 azalmıştı. Ekonomi Servisi Türkiye’de, sanayi üretimi eylül ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10.4 artarken, bir önceki aya göre yüzde 1 azaldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2010 Eylül ayı sanayi üretim endeksi sonuçlarını açıkladı. Sanayi üretim endeksi ağustosta, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10.8 artmış, bir önceki aya göre de yüzde 4.2 azalmıştı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2010 Eylül’ünde geçen yılın aynı ayına göre, madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi yüzde 0.9, imalat sanayisi sektörü endeksi yüzde 10.9, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 10.8 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış endeks geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12.9 arttı, bir önceki aya göre yüzde 0.4 geriledi. Ana sanayi grupları sınıflamasına göre, eylülde geçen yılın aynı dönemine göre en yüksek artış yüzde 19.0 ile sermaye malı imalatında görüldü. Ara malı imalatı yüzde 11.8, enerji imalatı yüzde 9.4, dayanıksız tüketim malı imalatı yüzde 5.6, dayanıklı tüketim malı imalatı yüzde 4.9 arttı. İmalat sanayisi üretim endeksi, alt gruplarının en yüksek artış yüzde 34.2 ile başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatında görüldü. İlk yolculara Kotil tarafından birer sertifika verildi. THY Etiyopyalıyı taşıyacak, Washington hattı dolacak WASHINGTON (Cumhuriyet) İstanbul Washington seferlerine başlayan THY, Ortadoğu, Balkan, Orta Asya ve Afrika ülkelerine uçmak isteyen yolcuları taşıyacak. Türk Hava Yolları (THY) İstanbulWashington hattındaki seferlerini dün başlattı. Haftada dört sefer Washington’a uçacak olan THY gelecek yıl yaz başında sefer sayısını yediye çıkartacak. Hattın hizmete açılması nedeniyle düzenlenen özel seferde gazetecilerle sohbet eden THY Genel Müdürü Temel Kotil İstanbulWashington hattında bir yıl içinde 150 bin yolcu taşımayı hedeflediklerini belirtti. Kotil şunları söyledi: “Bu hatta uçacak yolcuların üçte birini Türkler oluşturacak. Geri kalanı ise Ortadoğu, Balkanlar, Orta Asya ve Afrika ülkelerine uçmak isteyen transit yolcular oluşturacak. Washington ve çevresine bölge ülkelerinden gelmiş çok sayıda insan var. Örneğin yalnızca Washington’da 30 bine yakın Etiyopyalı var ve bu insanlar ülkelerine en kolay Türkiye üzerinden gidebilirler. THY’nin elemanları bu insanlara hattımızı tanıtacaklar. Onların kapılarına kadar gidip bunu anlatacaklar. Onlar anlatmazsa ben gidip anlatacağım.” TÜRKİYE ENERJİ ŞANTİYESİNE DÖNÜŞTÜ Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, Türkiye’nin bir enerji şantiyesine dönüştüğünü belirterek, ekim ayı sonu itibarıyla özel sektör tarafından yapılan yatırımın 3 bin 200 megavata ulaştığını ve bir rekor kırıldığını bildirdi. Son 2 yılda sektöre 15 milyar liraya yakın sabit sermaye yatırıldığını belirten Köktaş, 2011’de yatırımların 2010’dan az olmayacağını ifade etti. Bu yatırımların özel sektörün herhangi bir satın alma garantisi olmadan, kendi üretim riskini aldığı bir piyasa modeli içinde yapılan yatırımlar olduğunu belirten Köktaş, söz konusu yatırımlardaki yenilenebilir enerji payının da yüzde 40’a yakın olduğunu söyledi. Socar Turcas Enerji AŞ CEO’su ve Petkim Yönetim Kurulu üyesi Kenan Yavuz, Petkim arazisinde kurulacak Ege rafinerisinin 4 yıl içinde yaklaşık 5 milyar dolarlık yatırım anlamına geldiğini belirtti. MORTGAGE İLE KADIN HÂKİMİYETİ ARTTI Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı Emlak Sektörü Kurul Başkanı Salim Taşcı, mortgage kredisinin tapuda erkek hegemonyasını sona erdirdiğini ifade ederek “Mortgage öncesi tapuda dairelerin yüzde 20’si kadınların üzerindeyken bu rakam mortgage sonrası yüzde 50’ye çıktı” dedi. Mortgage öncesi dairelerde yüzde 75 oranında erkeklerin, yüzde 20 oranında kadınların ve yüzde 5 oranında da çocukların üzerine çıplak mülkiyet tesis edilip ebeveynlerine yüzde 50 yüzde 50 intifa hakkı konulduğunu dile getiren Taşcı, mortgage sonrası dairelerin yüzde 50 bayanlara, yüzde 25 erkeklere, yüzde 20 müşterek ve yüzde 4’de çocukların üzerine olacak şekilde tapu hazırlandığını belirtti. pamukm superonline.com KISA... KISA... Garanti’ye Eldorado benzetmesi EL Pais gazetesi, yükselen ülkelerin, İspanya’daki büyük bankalar için “Eldorado” (altın ülkesi) haline geldiğini belirtirken Santander ve BBVA’nın Polonya ve Türkiye’ye yatırımlarına işaret ederek “Santander ve BBVA, İspanya’da kaybettikleri geliri yurtdışında arıyor” ifadesini kullandı. MALİYECİ GÖZÜYLE / MUSTAFA PAMUKOĞLU Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, rahat uyumamızı sağlayan, hayatlarında zorluk çekmemişlerin televizyonlarda bol keseden atmalarına olanak veren, temel değerlerin korunmasında güvencemiz olan, ekonomik bağımlılık nedeniyle işgal altındaki ülkemizi fiilen işgalinin yapılmasına (bu görüşümüze birçok büyük iktisatçı alaylı bakacaktır) caydırıcı güç olan ordumuz tu kaka edilmeye devam ediliyor. Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu’nun Alanya’da düzenlediği bir toplantıda gayrimenkullerin yabancılara satışındaki gecikmelerde Ege Ordusu’nun da sorumlu kurumlardan biri olduğu dile getirilmiş. Yabancıya gayrimenkul satışının erdemlerinden söz edilmiş. Yabancıya gayrimenkul satmanın otel yapmaktan daha önemli olduğu, Türkiye’de yaşayacak yabancıların büyük harcamalar yapacağı için ekonomiye büyük katkıda bulunacağı noktasını yabancılara mülk satışından sorumlu kurumların dikkate alması gerektiği Yabancılara Mülk Satışındaki Yavaşlıktan Ordu Sorumluymuş vurgulanmış. Gerekirse savcılığa Ege Ordusu hakkında da suç duyurusu yapılacağı belirtilmiştir. Hayret artık orduya yüklenenlerin çeşitliliği artmış durumda. İnşaat müteahhitlerinin işleri ve kazançlarının aksamasında ordunun da sorumluluğu varmış da haberimiz yokmuş. Tapu Kanunu’nun 35. maddesine göre, “Yabancı uyruklu gerçek kişiler, karşılıklı olmak ve kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla, Türkiye’de işyeri veya mesken olarak kullanmak üzere, uygulama imar planı veya mevzi imar planı içinde bu amaçlarla ayrılıp tescil edilen taşınmazları edinebilirler. Sınırlı ayni hak tesis edilmesinde de aynı koşullar aranır. Yabancı uyruklu bir gerçek kişinin ülke genelinde edinebileceği taşınmazlar ile bağımsız ve sürekli nitelikte sınırlı ayni hakların toplam yüzölçümü iki buçuk hektarı geçemez” hükmü gereği yabancı gerçek kişiler Türkiye’de mülk edinebilirler. Yine aynı maddede “Yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzelkişiliğe sahip ticaret şirketleri, ancak özel kanun hükümleri çerçevesinde taşınmaz mülkiyeti ve taşınmazlar üzerinde sınırlı ayni hak edinebilirler” hükmü gereği belli sınıra tabi olmaksızın yabancı şirketler Türkiye’de mülk sahibi olabilirler Yabancılara sağlanan bu mülk edinmek hakkı için Türk vatandaşlarına da o ülkede mülk edinme hakkı sağlanmış olmalıdır ki, buna “karşılıklılık ilkesi” deniyor. Yani yabancıların mülk edinmesinde bazı sınırlamalar dışında esastan bir şey yok; yabancılar sulama, enerji, tarım, maden, sit, inanç ve kültürel özellikleri nedeniyle korunması gereken alanlar, özel koruma alanları ile flora ve fauna özelliği nedeniyle korunması gereken hassas alanlarda ve stratejik yerlerde kamu yararı ve ülke güvenliği bakımından taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinemeyecekleri alanlarda gayrimenkul sahibi olamazlar. Mülk edinilecek yerin bu alan içinde olup olmadığı konusunda yetkili kurumlar değerlendirme yapar ve gerekli izni verir veya vermez. Askeri bakımından stratejik alanlarda da ordu yetkilidir. Bu toplantıdan çıkan sonuç: Resmi kurumlar bu araştırmayı ve izin vermeyi geciktirir de yabancılara mülk satanlar ve müteahhitler zarara uğrarsa bundan sorumlu olurlarmış. Kazanç peşinde koşanlar için ülkenin stratejik alanlarının satılması önemli değil. Örneğin Bozcaada’yı da yabancılara tamamen satalım, ne olacak? Eksik malzeme kullanımından, kaliteli imalattan, emsallerle oynayarak biraz daha yer kazanma hırsı ile alanları betonlaştıran, estetikten yoksun görgüsüz binalar ve projelerden kimi sorumlu tutacağız? İnşaat müteahhitleri kazanç peşinde koşarken bu husustaki sorumluların da takipçisi oluyorlar mı? İstanbul’da bir kişinin günde ortalama 4.5 saatinin trafikte geçtiği göz önüne alındığında kentin yapılaşmasında inşaat müteahhitlerinin sorumluluğunun ne kadar olduğunu araştırıyorlar mı? Daha iyi kentleşme, daha görgülü binalarla önce kendi vatandaşının refahını düşünsünler. Depreme dayanıklı binaların nasıl yapılacağına kafayı yorsunlar. Emsali nasıl arttırırım, kodu nereden alırsam daha fazla yer kazanırım anlayışıyla bugünlere gelirken inşaat müteahhitleri bir özeleştiri yapmak zorundadır. Elbette burada tüm inşaat müteahhitlerini kastetmiyoruz. Her kazanç peşinde koşanın kamu yararını gözeten resmi kurumları suçlamak yerine önce aynaya bakması gerektiğini bu vesile ile vurgulamak istiyoruz. TÜDEF’ten KKDF artışına dava Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF), tüketici kredilerine uygulanan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) kesintisindeki artışın iptali için Danıştay’da dava açtı. Çiftçiye prim müjdesi Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, 130 milyon lira süt, 150 milyon lira da hububat priminin 10 Kasım’da ilgili örgütlerin hesaplarına yatırılacağını, oradan da çiftçilere ödeneceğini bildirdi. Yapı Kredi’den Eksim’e kaynak Yapı Kredi Leasing, Eksim Yatırım Holding’in Amasya ve Tokat’ta kuracağı, 80 MW’lık rüzgâr santralı yatırımı için 2+10 yıl vadeli, 68 milyon Avro tutarında kaynak sağladı. Reysaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı İstanbul ve Kocaeli’nde yapılacak depo inşaatlarının finansmanında kullanılmak üzere İş Bankası’ndan 1 yıl ödemesiz olmak üzere toplam 5 yıl vadeli 14 milyon dolar kredi kullanılmasına karar verildiğini açıkladı. C MY B C MY B Reysaş İş’ten kredi aldı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle