14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 KASIM 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 13 2003’ten 2008’e kadar olan dönemde toplam alkol tüketiminde üçte bir oranında düşüş yaşandı ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Alkole vergi freni Ekonomi Servisi Alkollü içecekler üzerindeki yüksek vergi artışları, vergi gelirlerini önemli ölçüde arttırırken, alkollü içecek tüketen hane sayısını hissedilir şekilde azalttı. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (BETAM) araştırmasına göre, TÜFE artışının yüzde 79 ile sınırlı olduğu son 8.5 yılda, yapılmış olan küçük büyük vergi artışlarına paralel olarak alkollü içeceklerin fiyatı yüzde Yenilikçi Bir Türkiye İçin Yeni Bir CHP! CHP’de zamansız da olsa kaçınılmaz bir iç değişim süreci yaşanıyor. Seçimlere çok kısa bir süre kalmışken partinin enerjisini kendi iç işleriyle uğraşmaya harcaması, kuşkusuz olumsuz bir durumdur. Ancak, CHP bu olumsuzluğu olumluya dönüştürebilir. Kamuoyunun desteğini almış olan Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi iktidara taşıması hem olanaklı, hem de parti ve ülke için çok önemlidir. Birkaç hafta önce bu köşede “Kurultay Değil, İktidar” deniyordu. Ancak var olan koşullarda etkin bir iktidar koşusunun gerçekleştirilmesi için kurultayın toplanması bana kaçınılmaz gibi görünüyor. CHP’yi iktidara taşıyacak kurultay sürecinin, biri tüzük, öbürü de ideoloji olmak üzere iki ana boyutu var. Bilinen bir gerçektir ki, ister 18 Aralık 2008’de kabul edilen ve bugünlerde yürürlüğe konan, ister yürürlükte olmadığına karar verilen olsun, üzerinde tartışılan iki tüzük de parti içi demokrasi kavramından tamamıyla uzaktır. Eğer CHP özgürlükçü ve demokratik bir Türkiye sürecinin öncüsü olacaksa, ki olmalıdır, öncelikle kendi iç yapısını demokratikleştirmelidir. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun da çok iyi bildiği gibi, CHP’de çok sayıda demokratik tüzük taslağı vardır ve bunlardan yararlanılarak kısa sürede parti içi demokrasinin anayasası olacak bir tüzük yürürlüğe konabilir. Parti içi demokrasiyi yaşama geçirecek bir CHP de, ülkede demokratikleşmenin öncüsü ve demokratik anayasa sürecinin gerçek sahibi olur. Diğer partiler CHP’yi örnek almak zorunda kalır. CHP, partide demokrasiden, ülkede demokrasiye geçişin sürükleyici gücü olur. İdeoloji konusu da daha az önemli değildir. CHP ideolojisinin iki ana kaynağı vardır. Bunlardan birincisi Cumhuriyetin kuruluş değerleri, ikincisi de sosyal demokrasinin evrensel ilkeleridir. CHP, bu ikilinin dengeli bir biçimde bireşimi (sentezi) olarak gelişmeli ve güçlenmelidir. Bu ayaklardan biri eksik olur ya da aksarsa CHP yürüyemez. Yaşanan sıkıntıların kaynağında bu bireşimin düşünce ve eylem düzeylerinde yeterince gerçekleştirilememesi yatıyor. Cumhuriyetin değerleri ile sosyal demokrasinin ya da sol düşüncenin sanıldığından daha fazla ortak noktası vardır. Sol düşünce, bu köşede de sıkça vurgulandığı gibi, yalnız ve ancak Cumhuriyetin özgürlükçü demokrasiyi özümseyen değerleri üzerinde gelişir ve güçlenir. Cumhuriyetin düşünsel değerleri, özetle, çağdaş uygarlık düzeyinin yakalanması; ülkenin bütünlüğü; laiklik, yani, merkezi ve yerel tüm kamu hizmetlerinin verilmesinde dinsel öğelerin ve anlayışların yer bulmaması; bireyin özgürleşmesi ve yaratıcı yeteneklerini geliştirmesinin önündeki tüm engellerin kaldırılması; kadınerkek eşitliği; eğitimde ve toplumsal yaşamda bilimsel düşünceye ve yenilikçiliğe öncelik verilmesi; hukukun evrensel ilkelerinin egemen kılınması olarak sıralanabilir. Günümüzde solun, özellikle üretime öncelik veren hızlı ekonomik büyümeye koşut olarak bölüşüm ve sosyal politikaları öne çıkarması; araştırmageliştirme ve yeniliğe önem vererek küresel ekonomik güç olma; kamu yararını temel alan sosyal devlet; başta tam istihdam olmak üzere emek ağırlıklı politikalar; finans sermayesinin ve piyasaların denetim ve düzeni; hakça bir vergi düzeni; bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması; örgüt yapılarının demokratikliği; kamu yönetiminde doğruluk, dürüstlük ve erdemin geçerli kılınması; çağdaşlaşma; doğal, tarihsel ve kültürel çevrenin korunması; toplumsal barış ve dayanışma boyutları öne çıkıyor. Cumhuriyetin değerlerini özgürlük ve eşitlik temelli sol kimlikle birleştirecek kişilikli bir CHP, toplumu aydınlık bir geleceğe taşıyacağının güvencesini verir. Var olan koşullarda bu görev ertelenmemelidir. Eğer CHP, kişisel kavgaları, yargı savaşlarını ve eskimişlikleri geride bırakır; CHP’ye emek ve gönül verenlere kapılarını açar ve halkla bütünleşir; kurultayında tüzüğünü demokratikleştirir ve toplumun karşısına Cumhuriyetin değerleri artı sol düşünce içerikli bir büyük ve tarihsel çağrı ile çıkarsa, Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde neden iktidara yürümesin?!!! “Onuncu Köyü”ne varan usta gazeteci Bekir Coşkun’a, ben de sizler gibi “hoş geldiniz” derim. yakupkepenek06@hotmail.com BETAM’ın araştırmasına göre AKP hükümeti son 8.5 yılda alkollü içecekler üzerinde pek çok kez vergileri arttırdı, bu da alkol fiyatlarını yüzde 129 yükseltti. 129 artış gösterdi. Vergi gelirlerinin reel olarak yüzde 50’nin üzerinde arttığı bu dönemde, alkollü içecek tükettiğini beyan eden hane sayısında ve bu hanelerin ortalama tüketiminde düşüşler gözlendi. Öyle ki, 2003’ten 2008’e kadar olan dönemde toplam tüketimde üçte bir oranında bir düşüş yaşandı. AKP’nin alkollü içecekler üzerinde pek çok kez, az ya da çok miktarda vergi zamları gerçekleştirdiğine dikkat çekilen araştırma notuna göre bu vergi artışları alkollü içeceklerin fiyatının TÜFE’nin bir hayli üzerinde artmasına neden oldu. Alkollü içecek tüketen hane başına ortalama harcamalar 8.5 yılda yüzde 16 geriledi. 2003’te alkollü içecek tüketen hanelerde yıllık harcama 2008 yılı aralık ayı fiyatlarıyla 617 TL iken, bu yüzde 16’lık düşüşle 2008’de 516 TL’ye indi. TÜİK verilerinden yapılan hesaplamaya göre 2004’te hane başına düşen harcama 2008 yılı aralık ayı fiyatlarıyla 578 TL, 2005’te 655 TL, 2006’da 607 TL, 2007 yılında 633 TL olarak gerçekleşti. Üretim ve net iç talepte sırasıyla yüzde 26.7 ve yüzde 26.1’lik bir düşüş yaşandı. Asya olimpiyatlarının meşalesini yakacağız Türkmenistan’da Orta Asya’nın en büyük olimpiyat kompleksini inşa eden Polimeks, 5 milyar dolarlık yatırımı 2017’ye kadar bitirecek. PELİN ÜNKER AŞKABAT Türkiye’de Kemer Country Residance, Kempinski Residance Astoria gibi projelere imza atan ve 15 yıldır Türkmenistan’da çeşitli inşaat işlerini gerçekleştiren Polimeks, Orta Asya’nın en büyük spor kompleksi olan Aşkabat Olimpiyat Kompleksi’nin temelini attı. 2017’de tamamlanması planlanan olimpiyat stadının Asya olimpiyatlarına da ev sahipliği yapması hedefleniyor. Üç etapta tamamlanacak olan kompleksin toplam yatırım maliyetinin 5 milyar dolar olduğunu belirten Polimeks İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Erol Tabanca, “Bu güne kadar aralarında iki çimento fabrikası, 2 bin kişilik otel, Türkmenbaşı şehrinin altyapı hizmetleri ve buz hokeyi salonu olmak üzere 78 projeyi tamamladık. 21 inşaatımız da Türkmenistan’da devam ediyor” dedi. 00 milyon dolar ihracat Türkiye’de ihracatta 10. sırada olduklarının da altını çizen Tabanca, 2009’da 500 milyon dolar civarındaki ihracatı Türkiye’den gerçek 5 leştirdiklerini de belirtti. Polimeks’in Türkmenistan’da gerçekleştirdiği iş hacminin yüzde 72’sinin Türkiye’ye döndüğünü de belirten Tabanca, “Türkmenistan’ın en büyük ciroya sahip şirketiyiz. Bugüne kadar Türkmenistan’da 1.1 milyar dolarlık inşaat projesi gerçekleştirdik. Devam eden projelerimizin yüzde 95’i Türkmenistan’da geri kalanı ise Türkiye, Kazakistan ve Rusya’da bulunuyor” dedi. Tesisin açılışını Sanayi Bakanı Nihat Ergün, Muharrem Yılmaz ve Tarım Bakanı Mehdi Eker yaptı. Sütaş 100 milyon dolar yatırdı 1500 kişiye iş verdi MURAT GÜLDEREN Aşkabat Olimpiyat Kompleksi’nin temeli, Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguly Berdimuhamedov’un katılımıyla atıldı. AKSARAY Sütaş’ın, 35 yıldır faaliyet gösterdiği Karacabey tesislerinden sonra Aksaray’da 100 milyon dolarlık yatırımla kurduğu ve içinde Süt Fabrikası, Damızlık Yetiştirme Çiftlikleri, Eğitim Merkezi, Uygulama Çiftliği, Yem Fabrikası ve Geri Kazanım Tesisleri yer alan Orta Anadolu Sütçülük Projesi Aksaray Entegre Tesisleri hizmete girdi. Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, açılışta yaptığı konuşmada, Sütaş Orta Anadolu Sütçülük Projesi Aksaray Entregre Tesisleri’nin 35 yıldır süren bir inancın ve kararlılığın meyvesi olduğunu söyledi. Yılmaz’ın konuşmasının satır başları şöyle:  Burada 100 milyon dolarlık yatırımla, yılda 400 milyon litre süt, 200 bin ton kesif yem, 2250 damızlık süt sığırı üretecek entegre tesisler kurduk.  Aksaray’da yalnızca 1500 kişiye doğrudan istihdam sağlayacak bir tarım ve sanayi kom pleksi kurmuyoruz. Esasen, Orta Anadolu’da süt hayvancılığını ve süt üretimini ve buna bağlı tarımsal ve tiMuharrem Yılmaz, Sücari faaliyetleri hızla taş’ın, iki olan entegre tesis geliştirecek büyük bir sayısını dörde çıkarmak ve organizasyon ve etürün çeşidini arttırmak için kili bir örnek oluş2012 sonuna kadar 250 milyon turuyoruz. lira yatırım yapmayı planladı Tam kapasiteğını açıkladı. Bu yatırımlar soye ulaştığımızda, nucunda Sütaş’ın yarattığı doğyaklaşık 40 bin airudan istihdamın, 5 bin kişiye leye daha dolaylı ulaşacağını söyleyen Yılmaz, istihdam sağlayaca“Bize layık görülen ‘Türkiğız. Sütün bereketi, ye’nin sütçüsü’ sıfatının ve Orta Anadolu’ya yabize verilen liderlik sorumyılacak. Hem düzenli luluğunun bilincindeyiz. gelir hem de servet yaDeğerlerimize bağlı karatacak. Bu projenin balarak, ‘Sütaşkı’yla çaşarısı, aynı kaderi paylaşan lışmaya devam edeüretici ile sanayicinin ortak baceğiz” dedi. şarısı olacak. erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Yeni tesis yolda DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA Meclis ve senato ara seçimlerinin sonuçları ABD’de siyasetin daha da sağa kayacağını gösteriyor. Siyaset sağa kayarken yönetimin çarklarını kilitleyebilecek bir parçalanmayı da beraberinde getiriyor. Sağa Doğru Kayarken Parçalanmak… muhafazakârlara düşman, onları “düzen adamı”, “yoz yapının parçası” olarak gören, katıksız Çay Partisi militanları var (Christian Science Monitor, 04/11). Önümüzdeki dönemde, 2012 başkanlık seçimlerine kadar Cumhuriyetçiler, Obama yönetiminin politikalarını durdurmak, sağlık ve vergi reformu gibi uygulamaları geri çektirme, çeşitli skandal söylentilerine dayanarak açılacak soruşturmalarla, soru önergeleriyle Obama’yı yıpratmayı amaçlıyorlar. Ancak, başkanlık seçimlerini kazanabilmek için Obama’yı yıpratmak yetmiyor. Cumhuriyeçi Parti’nin seçmene “yönetebilen yetenekli insanlar” izlenimi vermesi, 2012’ye giderken kararsız demokratların oyunu da alabilecek saygın bir aday üretmesi gerekiyor. Bu saptamaları daha teorik bir dille “yapısal belirlenme” kavramı bağlamında ifade edersek, Cumhuriyetçi Parti’nin, ABD askerisanayikompleks, finans oligarşisi ve medya kartellerinin, ekonomik, siyasi ve uluslararası çıkarlarını (taleplerini) seçmenin kabul edebileceği ve destekleyebileceği bir söylemle birleştirmesi (ifade etmesi) gerekiyor. Eğer, bu ikisini birleştirmezse, Cumhuriyetçi Parti’nin 1994 zaferinden sonra, ClintonLewinsky skandallarına rağmen 1997 seçimlerinde yaşadığı düş kırıklığını bir kez daha yaşayabilir. Örneğin, meclise giren Çay Partisi taraftarları, sert, hatta saldırgan, küfürbaz söylemleriyle, kendi tabanlarını hoşnut tutmaya öncelik veririler. Bu tutum partinin ve iktidar blokunun güçler dengesinin özelliklerine, çıkarlarına uymayan, “popülist” politikalar anlamına gelir; Cumhuriyetçi Parti’nin geleneksel “saygın”, “devlet yönetmeyi en iyi bilen”, “esas parti” imajını çizer. Ortaya, “Neocon”larla Evangelik, “Ku Klux Klan”cı fanatiklerin eline düşmüş, yönetmeye hazır olmayan bir parti görüntüsü çıkar. Böyle bir ortamda Obama, Bush yönetiminin mirası üzerinde seçimleri kazanmasına olanak veren koşullara yeniden kavuşabilir. Bu yüzden, Cumhuriyetçi Parti’nin, çok da yanlış olmayan bir yoruma göre, seçimlerde seçmeni elektriklendirerek zafere olanak sağlayan, Çay Partisi’ni hızla partinin ana akımının çizgisine çekmesi gerekiyor. Ancak, Çay Partisi’nin projesi de partinin geleneksel kanadını, ana akımını, kendi çizgisine çekmek. Böylece bir “Cumhuriyetçi iç savaş” olasılığı gündeme geliyor (The Independent 05/11). gelen korumacı basınçların altındalar. Buna karşılık cumhuriyetçiler, güçlü oldukları güney ve batı bölgelerinin ihracatçı, dolayısıyla serbest ticaret yanlısı kesimlerinin basıncını hissediyorlar. Diğer taraftan Çay Partisi, beyaz işçilerden, serbest ticaret düşmanı, korumacı kesimlerden de etkilenerek büyümüş bir yapılanma. Demokratların Irak ve Afganistan’dan çıkmayı arzulayan savaş karşıtı bir kesimi var. Buna karşılık savunma sanayisinin ekonomiye egemen olduğu bölgelerde daha çok cumhuriyetçilerin, militarist eğilimli bir oy tabanı yer alıyor. Diğer taraftan, Çay Partisi içinde, Ron Paul’un liderliğinde, “özgürlükçü”, savaş karşıtı bir kanat var. Çay Partisi’nin bir diğer lideri Sarah Palin ise Neocon ve Pentagon programının sözcülüğünü üstlenmiş durumda. Bir diğer bölünme de ekonomiyle ilgili. Amerikan iş çevreleri göçmen işçiliğin sağladığı ucuz işgücünden, başka ülkelerden gelen üstün vasıflı uzmanlardan yararlandıkları için bu kapının açık kalmasını istiyorlar. Finans kesimi ve sanayici, Fed ve Hazine’nin kurtarma paketlerinden, ekonomiyi destekleyen ve doların değerini düşürerek ABD ihracatçısının rekabet gücünü arttıran para, maliye politikalarının devamından yana. Buna karşılık Çay Partisi, hem göçmen işçilerin sayısının azaltılmasını hem de devletin ekonomiyi kurtarma politikalarına son vermesini istiyor (The National Interets 4/11). Pataklandı ama ayakta Ara seçim sonuçları Obama açısından, kendi deyişiyle bir “pataklanma” oldu, ama korkulan felaket gerçekleşmedi. Demokratlar mecliste çoğunluğu kaybettiler, senatoda çoğunluğu korudular. Buna karşılık Cumhuriyetçi Parti meclis çoğunluğuyla birlikte bir de başına, 2012 başkanlık seçimleri işini zorlaştıracak bir bela almış gibi görünüyor. Seçim sonuçlarının belli olmasıyla birlikte, yorumcuların dikkati “ ‘Çay Partisi’nin varlığı Cumhuriyetçi Parti için bir kazanç mı, yoksa risk mi” sorusu üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Bir grup analist ve Cumhuriyetçi Parti üst düzey görevlisi, senatoda çoğunluğu Çay Partisi adaylarının yüzünden ele geçirmediklerini savunuyor. Delaware, Nevada ve Colorado eyaletlerinde, merkezin adaylarını önseçimlerde geçen Çay Partisi’nin adayları, bu eyaletlerde senato seçimlerinde başarılı olamadılar (New York Times, 03/11). Partinin önde gelen kamuoyu araştırması kuruluşu Public Opinions Strategies’den Bill McInturf, Çay Partisi yüzünden Cumhuriyetçi Parti’nin üyelerinin üç farklı eğilime bölündüğünü savunuyor: Birinci gruptakiler Çay Partisi’ninden hiç haz etmeyen geleneksel muhafazakârlar. İkinci grup Çay Partisi’ne olumlu bakan geleneksel muhafazakârlardan oluşuyor. Üçüncü grupta da geleneksel Çok yönlü parçalanmalar Meclis çoğunluğunun, Demokrat Partili Başkanı devirmeye niyetli bir fraksiyon içeren cumhuriyetçilerin elinde olması, ABD yönetiminin, çok kritik bir dönemde kilitlenme riskiyle yüz yüze gelme olasılığını güçlendiriyor. Bu bölünmüşlük Cumhuriyetçi Parti içindeki bölünmüşlüğün etkisiyle daha bir içinden çıkılmaz hale gelebilir. Örneğin demokratlar dış ticaret alanında, yükselen işsizlik nedeniyle, sendikalardan Ortabatı ve Kuzeydoğu sanayi bölgelerinden Demokrat Parti hem göçmenler konusunda hem de ekonomiyi kurtarma paketleri bağlamında iktidar blokunun politikalarına çok daha yakın görünüyor; bunlara bir de askeri sınai kompleksi memnun edecek militarist politikaları eklerse, seçimlerde iş çevrelerinin mali desteğini alma şansını arttırabilir. Böyle bir durumun oluşmaması için Cumhuriyetçi Parti’nin, Çay Partisi yüzünden, iktidar blokunun taleplerine duyarsız hatta karşıt bir görüntü sunmaması gerekiyor. Yaşam tarzı özellikleri bağlamında da ilginç bölünmeler söz konusu. Örneğin Cato Institute’ün bir araştırmasına göre (www.politico.com/news/stories/101 0/44243.html), Çay Partisi taraftarlarının yaklaşık yarısı, “özgürlükçü” genç bir kesimden oluşuyor. Bu kesim eşcinsellerin evlenme hakkı, kürtaj, göçmen işçiler, gibi alanlarda, muhafazakâr duyarlılıklarla çelişen özellilere sahipler. “Kiliseye gitmem” diyenlerin oranı bunların içinde, muhafazakâr kanada göre iki kat daha fazla. Bu kesim aynı zamanda savaş karşıtı, antimilitarist bir damar da içeriyor. Bu kesim, yaşam tarzı özellikleri açısından Demokrat Parti tabanıyla daha büyük benzerlikler taşıyor. Bu yüzden Çay Partisi’nin bu iki kanadı, bugüne kadar, esas olarak ekonomik konuları öne çıkararak bir arada durmayı başarmışlar. Ama, ekonomiye yapılan vurgu arttıkça, finans oligarşisinin ve iş çevrelerinin beklentileriyle çelişen talepler öne çıkıyor. Özetle, ABD siyasi sisteminde genel bir sağa kayış giderek artan bir parçalanma eğilimini de beraberinde getiriyor. KISA... KISA... Muhtar Kent’e sorumluluk ödülü CocaCola Üst Yöneticisi (CEO) Muhtar Kent, Corporate Responsibility (CR) Magazine (Kurumsal Sorumluluk Dergisi) tarafından büyük şirketler kategorisinde ‘Yılın Sorumluluk Sahibi CEO’su’ seçildi. Ödül seçiminde CEO’nun kurumsal sorumluluk yeniliklerine paralel olarak şirketin gelir ve kâr durumlarına ve hizmet götürülen nüfus göze alınarak yarattığı etkiye bakılırken, adayın kurumsal sorumluluk yeniliklerini yaparken başarısızlık halinde karşılaşabileceği itibarına ya da performansına doğrudan etkisi olacak riski göze alma cesareti de dikkate alınıyor. Kervan’dan tatlı oyuncak Kervan Gıda, eğlendiren lezzetlerine bir yenisini daha ekleyerek, çocuklara şeker ve oyuncağı bir arada sunuyor. Kervan Gıda’nın yeni ürünü Bebeto Witch, çocuklara eğlence dünyasının kapılarını açıyor. Bebeto Witch paketi içinde kola aromalı cadı dişi ve ahududu aromalı cadı şapkasının yanı sıra, rengârenk cadı tırnağı oyuncağı ve renkli tırnak sticker’ları bulunuyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle