14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 10 DIŞ BASIN CUMHURİYET 8 KASIM 2010 PAZARTESİ dishab@cumhuriyet.com.tr Big Brother her yerde HANNES GAMILLSCHEG DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ ABD ‘Ara Seçimleri’ Ardından... Amerikan ‘ara seçimleri’, beklendiği gibi Obama ve Demokratlar için parlak olmadı. Dahası Demokratların ‘hezimete uğradığı’ ağırlıklı bir görüş olarak beliriyor. Gerçekten de Cumhuriyetçiler Senato’da ilerleme kaydetmişler, Temsilciler Meclisi’nde ise ‘çoğunluğu’ ele geçirmişlerdir. Bu tek başına Obama’nın reform politikalarını eskiden olduğu gibi rahat sürdüremeyeceği anlamına gelmektedir. Diğer taraftan iki yıl önceki başkanlık seçimlerinde başkanlığı Obama’ya kaptıran Cumhuriyetçilerin bu kez beklentilerin üstünde başarı kazanması uzun bir süre için kaybettikleri sanılan iktidar heveslerini yeniden canlandırmış görünmektedir. Bu yüzden politikalarının ana hedefini şimdiden Obama’nın ikinci kez başkanlığa seçilmesinin önlenmesi olarak belirlemiş görünmektedirler. Söz konusu hedefleri arasında Obama’nın Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğa sahip Cumhuriyetçilerle reformların sürdürülmesiyle ilgili uzlaşma arayışlarının engellenmesi yer almakta, ne pahasına olursa olsun başta sağlık reformu olmak üzere Obama reformlarının tümünün tekerine çomak sokmaya kararlı görünmektedirler. Engellenmesi gereken sağlık reformu yanında ‘belgesiz’ olarak adlandırılan 12 milyon göçmenin durumlarının düzeltilmesiyle ilgili yasaların çıkartılması girişimleri de olanca güçleriyle karşı koyacakları reformlar arasında. Senato’da çoğunluğa sahip olmasına karşın, orada da bir miktar güç kaybetmesi Başkan Obama ile Rus meslektaşı Dmitri Medvedev arasında imzalanan nükleer silahsızlanma anlaşmasının (START) Senato’da onaylanması da Başkan için pek kolay olmayacaktır. İklimsel ısınmayla ilgili yasa konusu da farklı değil. Batı basınında yer alan haberlere bıkılırsa Başkan Obama’nın sera etkili gaz salımlarını azaltacak bir yasanın meclisten geçmesine de var güçleriyle karşı koyacakları anlaşılmaktadır. Nitekim Cumhuriyetçilerin Senato Grubu Başkanı Mitch McConnell, muhafazakâr ‘Heritage Foundation’ adlı kuruluşta yaptığı bir konuşmada açık ve net bir biçimde Barack Obama’nın ikinci kez başkan seçilmesini önlemek için ellerinden gelen her şeyin yapılacağını bir kez daha yinelemiştir. Özetle Obama’nın Temsilciler Meclisi’ndeeki yeni duruma uygun olarak tasarladığı Cumhuriyetçilerle uzlaşma girişimlerine kapılar şimdiden kapanmış durumdadır. Ancak tarihçi ve politikolog Nicole Bacharan’a göre “Demokratların ara seçimlerde uğradığı yenilgi Obama’nın 2012’de yeniden başkan seçilmeyeceği anlamına gelmemektedir”. Bacharan’a bakılırsa ara seçim yenilgisi bir ceza oylamasıdır. Ne ki Başkan Obama’nın ekonomik durumun kötüleşmesinde yarattığı düş kırıklığı, ceza oylamasının temel nedenini oluşturmaktadır. Ülkede 15 milyon işsiz vardır. Bunun iki katı sayıda işsiz de iş aramaya bile gitmemektedir. Bunda bütün günah başkanın olmasa da seçmen, sorumlu olarak salt onu görmektedir. Aslında bütün mesele politikanın ekonomi üzerindeki sınırlı etkisidir. Bacharan’a göre: “Demokratların ve Cumhuriyetçilerin ara seçimlerden çıkaracakları dersler vardır. Demokratlar açısından 2012 başkanlık seçimlerinde tek adayı yine Barack Obama’dır. Demokratların Obama’nın ardında kenetlenmekten başka şansları bulunmamaktadır. Cumhuriyetçilere gelince zafer onları birbirine kenetlemiştir. Ama Tea Party’lilerin yakın gelecekte ne yapacakları pek belli değildir. Çoğu deneyimden yoksundur. Uyumsuz tutumlarıyla Cumhuriyetçileri bölmesi olasılığı bile vardır.” (Le Nouvel Observateur. 3 Kasım 2010) Birleşik Devletler’de patlak veren ve günümüze kadar gelen finansal krizin tüm günahının Obama’nın sırtına yüklenmesi haksızlık olur. İşsizlik krizin sonuçlarından sadece biridir. Son rakamlara göre bu konuda iyileşmeden bile söz edilmektedir. Wall Street ise krizden önceki konumunu yakalamıştır. Ayrıca Fed’in ekonomiye 600 milyar dolar enjekte etme kararı, ekonominin ivme kazanmasına yardımcı olacağı gibi işsizlik sorununu da hafifletmesi beklenmektedir. Yenilgide ekonomik durumun yanında başka faktörlere de yer verilmesi gerekmektedir. Cumhuriyetçilere göre Obama reformları, başta sağlık sistemi reformu olmak üzere ‘sosyalizme’ yöneliştir. Reformların sosyalizm sayılması, küresel ultra liberalizm, McCarthy’cilik dahası Klu Klux Klan’ın karanlık dönemlerine hasret ‘Çaycıların’ ustaca uyguladıkları popülizmin, parababalarının seçimlerde akıttığı milyarlarca dolar da dahil bu yapay zaferdeki payları göz ardı edilmemelidir. Özetle ara seçim yenilgisiyle Obama ve Demokratlar muharebeyi kaybetmiş, ama savaşı kaybetmemişlerdir. Barack Obama 2012’de Demokratların tek adayıdır ve büyük bir olasılıkla da her şeye karşın tıpkı Bill Clinton gibi Roosevelt’ten sonra ikinci kez başkanlığa seçilecek üçüncü Demokrat aday unvanını alacaktır. Norveç’teki ‘paralel Amerikan gizli servisi’ skandalı, aslında tüm ülkeleri ilgilendiriyor lişelerin tamamen kullanımdan kalkması mümkün değil, çünkü gerçeklik sürekli yeni gıdalar sunuyor. Şunlar gibi: Büyükelçilikler, ajan yuvalarından başka bir şey değil midir? ABD, güvenlik çıkarlarını, K dünya ölçeğinde, yerel kurallara ve yasalara uymaksızın göstere göstere kabul ettirmiyor mu? Norveç’te patlayan şu gizli servis skandalı, bu iki durum için de bir kanıt niteliği taşır gibidir. Oradaki Amerikan Büyükelçiliği, emekliye ayrılan bazı üst düzey polisleri işe almış ve bunları terör zanlılarını kayıtlara geçirmekle görevlendirmiştir. Bunu, Norveç yasalarını açıkça ihlal ederek yapmıştır. 2000 yılından bu yana faaliyette Amerikan temsilciliğinin güvenliğini ciddiye alması ve kendi önlemlerini gündeme getirmesi anlaşılabilir. Ama bunun için tutup dışsal ve paralel bir gizli servis kurması, üstelik bunu, yasaları çiğneyerek, ayrıntılı veri kayıtları ve yasalara aykırı izleme gibi sahip olmadıkları yetkileri kendi kendilerine bahşeden görevlilerle yapması, kesinlikle sınırların aşılmasıdır. Bir de şu var: Bu ajan ağı, 2001 yılındaki terör saldırılarına yönelik bir aşırı tepki değildir. Bu izleme merkezi, daha önceden, yani 2000 yılının ilkbaharından beri faaliyette bulunuyor. Hem sadece Oslo’da da değil. Amerikan Dışişleri Bakanlığı, benzer nitelikteki kuruluşların birçok ülkede olduğunu hiç saklama gereği duymuyor. Washington, bunun bir gereklilik olduğu ve bu işleri, ilgili ülkelerdeki resmi yetkililerin bilgisi dahilinde gerçekleştirdiği iddiasındadır. Ama Norveç’in yetkili bakanı da, ısrarla, böyle bir şeyden hiç haberi olmadığını ileri sürüyor. Kimin ne zaman kimi bilgilendirdiği veya bilgilendirmediği, şimdi konuyla ilgili araştırmaların konusudur. Böyle bir araştırmanın başka yerlerde de başlatılacağını önceden söylemek mümkün. Malum, “Big Brother”, dünya ölçeğinde herkesi gözlüyor. Almancadan çeviren: Osman Çutsay (Frankfurter Rundchau, Almanya, 4 Kasım 2010) K İMYASAL ATIKLARIN İMHA EDİLDİĞİ FABRİKADA KAZA Eureco’da iş yanığı... Milano’nun kuzeyinde Paderno Dugnano’daki Eureco fabrikasında geçen hafta yaşanan ve 7 işçinin yaralandığı kazanın asetilenin patlamasıyla vernik içeren depoların alev alması sonucu meydana geldiği öne sürülüyor. GIORGIO SALVETTI nce büyük bir patlama duyuldu. Ardından daha küçük çapta on patlama daha ve kötü bir koku saçan yoğun bir duman. Milano’nun kuzeyinde Paderno Dugnano’da kimyasal atıkların imha edildiği Eureco (1) fabrikasında 4 Kasım günü saat 14.50’de meydana geldi bu olay. Hemen alarm devreye girdi, çok kötü bir şey olduğu anlaşılıyordu. İtfaiyeye ait 13 araç, helikopterler, ambulanslar ve kimyasalbakteroyolojik ünite sorumluluları hemen harekete geçti. Ambulanslar, 5’i Arnavut, 2’si İtalyan yedi işçiyi hemen Milano ve Torino’daki hastanelere götürdü. İlk bilgiler 5’i ağır yaralı olan işçilerden ikisinin hayati tehlikesinin olduğu yönündeydi. “Çalışma arkadaşlarımın bütünüyle yanmış durumdaki bedenlerini gördüm. Çok korkunçtu. Gerçek anlamda bir felaket!” diye anlatıyor kazaya tanıklık eden Eureco işçilerinden biri fabrika çıkışında. Üç yıl önce Torino’daki ThyssenKrupp (2) fabrikasında meydana gelen trajik kazayı anımsamamak olanaksız. Ama buradaki tehlike daha büyük, Eureco zehirleyici atık maddelerin imha edildigi bir fabrika olduğu için kaza sonrası yükselen toksik bulutun çevre sağlığı açısından tehlikeli olabilecegi öne sürülüyor. Kazanın hemen sonrasında MilanoMeda otoyolu kısmen trafiğe kapatılıyor. Otoyola çok yakın olan fabrikada aşırı miktarda ısınan asetilen ve verniklerin patlamasından ürkülüyor. İtfaiye birlikleri üç saat içinde 10 bin metrekarelik bir alana kurulu fabrikada 1000 metrekarelik bir alana yayılan yangını kontrol altına alıyor. İtfaiye yetkilileri, “Çevre için zehirleyici bir madde olduğunu sanmıyoruz. Bu fabrikada vernik, plastik, yağlar, otomobil bataryaları ve fren parçaları imha ediliyordu. Ama çok küçük miktarda zehirleyici madde olabilir. Ancak insan sağlığını tehdit edecek boyutta değil” diye bilgi veriyor. Kazanın hemen ardından Paderno Dugnano’nun Belediye Başkanı Marco Alparone, “Gerekli tüm kontroller tamamlanmak üzere. İnsan ve çevre sağlığı açısından bir tehlike söz konusu değil” diye açıklama yapıyor. Ancak akşam geç saatlere doğru kontrolleri yürüten personel ve itfaiyenin fabrikaya gaz maskeleri ile giriş çıkış yaptıkları gözleniyor. Akşam bir yetkili, “Analizlerin sonuçlarını henüz almadık. İlk sonuçlar 48 saat içinde gelecek ama şu aşamada büyük bir tehlike söz konusu değil” diye bilgi veriyor. Ö Vücutlarının yüzde 80’i yandı Oysa kazada ağır derecede yanan işçilerin sağlık durumları çok kötü. Üç işçinin bedenlerinin yüzde 80’i yanık durumda. Sağlık yetkililerinden biri, “Geldiğimiz zaman iki işçi çaresizlik içinde sağa sola koşuyordu, biri oturuyordu, bir başka işçi de bağırıyordu. Hepsi de ağır derecede yanmıştı” diye anlatıyor. Eureco’nun Paderno Dugnano fabrikasında 15 işçi çalışıyor. Geri kalanların çoğu memur. Depoda çalıştırılan işçiler ihale sonucu görev verilen, yabancı kooperatiflerden kiralanan işçiler. Hiçbiri sendikalı değil. Ağır yaralı durumdaki 7 işçiden 5’i bir Dnl kooperatifi adına çalışıyor. Şu aşamada nasıl bir iş sözleşmesiyle çalıştırıldıklarını bilmiyoruz, çünkü kazanın olduğu gün fabrikada işçilere ulaşmak mümkün değildi. Cgil sendikasına üye Fabio Amodio adlı işçi de kendi haklarını takip edemiyor çünkü Eureco’daki işçilerin hemen hepsi iş güvencesi ve sendikal hakları olmadan çalıştırılıyor. Bu nedenle hem işçiler hem de çevre halkı hiçbir güvenlik faktörü dikkate alınmadığı için büyük tehlikelerle karşı karşıya. Paderno Dugnano sakinleri Eureco fabrikasında burada faaliyete geçmesine hep karşı çıktıklarını, bütün çabalarına karşın Eureco’nun kurulduğunu aktarıyor. Kazanın çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerine gelince şu aşamada kimse bir bilgi olmasının büyük bir faciayı önlediği belirtiliyor. Holding hakkında suçlamalar yargıda Eureco’nun yöneticisi Giovanni Merlino’nun Milano dışında olduğu gerekçesiyle fabrikaya kazanın ardından 5 saat sonra geldiği, Merlino’nun tehlikeli atıkların imhası alanında çalışan bir holdingin yöneticiliğini yaptığı vurgulanıyor. Çatısı altında aynı alanda faaliyet gösteren başka şirketlerin bulunduğu holdingin Lodi ve Bologna’daki fabrikalarında da yeterli güvenlik önlemlerinin alınmadığı iddiasıyla davalar açılmıştı. Çevirmenin notu: 1.Thyssen Krupp: Alman fabrikası Thyssen Krupp’un Torino’daki fabrikasında Aralık 2007’de meydana gelen kazada 7 işçi kızgın yağın alev alması sonucu yanarak can verdiler. Kaza çeşitli belgesellere konu oldu. 2. Eureco: Milano’ya bağlı Paderno Dugnano’da tehlikeli atık maddelerin toplanması, depolanması ve imha edilmesi konusunda çalışan fabrika. 4 Kasım gecesi meydana gelen kaza Thyssen Krupp’da üç yıl önce meydana gelen kazayı anımsattı. Patlamaların ardından bölgeyi yoğun duman kaplarken yaralanan işçilerden ikisinin hayati tehlikesi sürüyor. İşçilerin iş güvencesi ve sendikal hakları olmadan fabrikada çalıştırıldığı belirtiliyor. ne iş yapıldığından haberdar değil. Kazanın meydana geldiği fabrikada işçilerle konuşan Radiopopolare’ye semt sakinlerinden biri, fabrika binasının bir dönem araç deposu olarak kullanıldığını anlatıyor. Ama şu anda Eureco’da ne yapıldığını bilmediğini söylüyor. Paderno’daki Yeşiller partisinin temsilcisi Michele Crapruzzo ise Eureco’nun vermiyor. Kazanın ilk bilgiler ışığında asetilenin patlamasıyla vernik içeren depoların alev alması sonucu meydana geldiği öne sürülüyor. Üstelik bu Eureco’da meydana gelen ilk kaza değil, geçtiğimiz temmuz ayında da benzer biçimde bir patlama olduğu, ancak patlamanın işçilerin bulunmadığı geç bir saatte İtalyancadan çeviren: Aslı Kayabal (Il Manifesto, 5 Kasım 2010) ACI KAYBIMIZ KIRKLARELİ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZ MAL AÇIK ARTIRMA İLANI DOSYA NO: 2009/934 TAL. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi ve özellikleri: TAPU KAYDI..... : Kırklareli merkez İnece Köyü, köy civarı mevkii 1395 Parsel sayılı 3.100,00 M2 miktarlı tarlanın tamamı. NİTELİKLERİ.... : Taşınmaz dereden sulanabilen sulu tarım arazisidir. İMAR DURUMU. : Belediye İmar Planı dışındadır. KIYMETİ...........: 5.828,00 TL TAPU KAYDI..... : Kırklareli merkez İnece Beldesi Köy civarı mevkii 1398 Parsel sayılı 9.500,00 M2 miktarlı tarlanın tamamı. NİTELİKLERİ.... : Taşınmaz dereden sulanabilen tarım arazisidir. İMAR DURUMU. : Belediye İmar Planı dışındadır. KIYMETİ........... : 17.860,00 TL TAPU KAYDI..... : Kırklareli merkez İnece beldesi Köy civarı mevkii 5803 Parsel sayılı 9.064.00 M2 miktarlı tarlanın tamamı. NİTELİKLERİ.... : Taşınmaz dereden sulanabilen tarım arazisidir. İMAR DURUMU. : Belediye İmar Planı dışındadır. KIYMETİ...........: 17.040.00 TL Satışta Yapılacağı Ver ... : Kırklareli Adliyesi Giriş kat zemin salonunda. Birinci Satış günü : 13 Aralık 2010 Pazartesi İkinci Satış günü: 23 Aralık 2010 Perşembe 14,00 14,10 Saatleri arasında14,15 14,25 Saatleri arasında 14,30 14,40 Saatleri arasında 1) Açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale ulunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla Yukarıda yazılı yer ve saatler arasında ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2)Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Satıştan Mütevellit Binde 4,5 ihale damga resmi, KDV ile 1/2 tapu harç ve masrafları alıcıya, 100,00 YTL için Yüzde 2 aşan kısım için Yüzde 1 Tellaliye resmi satıcı(borçluya) ait olacaktır. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3)İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaştırmadan hariç bırakılacaklardır. 4)İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5)Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6)Satışa iştirak edenlerin Şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. (İc. İfl. K. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Adlarına tebligat yapılamayan ilgililere gazete ilanı tebligat verine geçerlidir. (Basın: 75390) Tahsin H. VERGİN'i kaybettik... İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanımız, Meslektaşımız, Arkadaşımız, Dostumuz TAHSİN H. VERGİN'i kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Çalışma disiplini, emeği, anısı sürekli bizimle birlikte olacaktır. Ailesinin, yakınlarının, dostlarının, meslektaşlarımızın, Oda yönetim kurulumuzun ve tüm Şube yönetim kurullarımızın başı sağolsun. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu 8 Kasım 2010 Pazartesi saat 10:00'da İzmir Tepekule Kongre Merkezi Anadolu Salonu'nda düzenlenecek törenin ardından cenazesi 8 Kasım 2010 Pazartesi günü öğle namazını müteakip Bostanlı Beşikçioğlu Camiinden kaldırılarak Doğançay Mezarlığı'nda defnedilecektir. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle