15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİ YET 6 KASIM  2010 CUMARTESİ HABERLER G azetemiz yazan Balbay, davada iddialann omurgasını oluşturanlann serbest olduğuna dikkat çekti: Tutukluluk kabul edilemez HATİ CE TUNCER İ kinci Ergenekon davasında tutuklu yargılanan gazetemiz yazarı  Mustafa Balbay, "Darbe planlarını yazanlar, konuşanlar, planı yapanlar serbest.  'Böyle bir şey var mı yok mu' diye  bakan  gazeteci  tutuklu.  İ ddialann omurgasını oluşturan kişileri  serbest  bırakıp  bizi  tutuklu yargılamanızı kabul edemiyorum" diye  konuştu.  Tutuklu  sanık  Emekli Albay Atilla  Uğur,  Balbay'ın   "Zulümhane" adlı kitabını nasıl  zorluklar içerisinde yazdığına  dikkat çekerek "Kitabı okuyanlar, Ergenekon uydurmasının,  zulmünün ne olduğunu anlayacaktır" dedi. Silivri Cezaevi bitişiğindeki  duruşma salonunda görülen davanın 92. otunımunda sanık ve avukatlann talepleri alındı. Duruşmada söz alan  Mustafa Balbay,  31  Ekim  günü  Taksim'de meydana gelen intihar saldınsım anrmsatıp yaralanan 32 kişiye geçmiş olsun diledikten sonra "Sayın heyet, dikkat ettiniz mi? İ lk tepkiler Ergenekon CUMARTESİ Y AZILARI ATAOL  BEHRAMOĞLU Neler Oluyor? Ülkemizde  olup  bitenleri anlamak gitgide güçleşiyor. Neler oluyor?  Bu gidiş  nereye? Bana  kalırsa asıl düşündürücü olan, herhangi bir  soruya verilebilecek yanıtların  çoğu  kez birbirinin tam zıttı olmasının  yanı  sıra, aynı ya da  yakın  dünya görüşlerine sahip  sayılabilecek kimselerin  bile zaman  zaman  tam karşıt yönlerde yer  almalarıdır... Bu hiçbir zaman  böyle olmamıştı. Sanırım  bu konudadayorumlar zıtlaşabilecektir. Kimileri  karşıt  görüş çokluğunu iyiye  işaret sayabilir. Ben öyle düşünenlerden değilim. Bana göre, günümüz  Türkiyesi'ndeki  gibi  bir düşünsel  kargaşa söz konusuysa,  üstelik  aynı ya da benzer eğitim süreçlerinden geçmiş kimselerden  birinin ak dediğine öteki  kara diyorsa,  burada hem çok zorlu  bir çıkar ve iktidar  kavgası,  hem de görülmedik bir kafa karışıklığı  ve bilgi kirliliği var demektir. B A R O  B A Ş K A N I  A Y D I N ,  Sİ Lİ VRİ ' D E İ stanbul Haber Servisi   İ stanbul Barosu  Başkam  Muammer Aydın,  2. Ergenekon davasımn  öğleden  sonraki oturumunu gözlemci sıfatıyla bir süre izledi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Aydın,  "Tam bağımsızlık dediğiniz zaman tarafsız bir yargı akla geliyor zaten.  Temel insan haklarının korunup kollanması, insanların evrensel hukuka uygun olarak yargılamalarının  yapılması, adil  yargılanma ilkesinin uygulanması, masumiyet karinelerinin  korunarak yapılması hepimizin özlemi. Biz de bu ilkelerin uygulanıp uygulanmadığını,  yargılamanın nasıl sürdüğünü  görmek için geldik" dedi. üyesi  olduğu  saptanmıştır'  diye  bir belge geldi mi? Heyetin en azından bunu karşılaştırmasını istiyorum" diye konuştu. 'Dişçi bile Tuncay Özkan'ın ağzını kapatamadı' İ ddianamede Tuncay Özkan ile 6 kez görüşme yaptıklarının  yazıldığını belirten Balbay,  cezaevinde  yapılan diş sağlığı taramasını esprili bir şekilde  anlatarak,   "Diş  hekimi  bile Tuncay'ın  (Özkan) ağzını kapatamadı. Tuncay düşündüğünü  açıkça söyleyen, beyni dilinde bir insan" diye  konuştu.  "Bizi  hâlâ  tutuklu yargılıyorsunuz"  diyen  Balbay  heyete,  "Suçlamalar ile gerçeklerin ne kadar  örtüştüğünü  gözden  geçirin" diye  seslendi. Balbay,  daha sonra İ stanbul Cumhuriyet  Savcı  Vekili  Mehmet Ergül'ün yürüttüğü eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek tarafından yazıldığı  iddia edilen   "Darbe  Günlükleri"ne  ilişkin soruşturmanın  Ergenekon  soruşturmasından aynlarak yetkisizlik  karanyla Ankara'ya  gönderilmesine ilişkin değerlendirmede bulundu. Balbay  şunlan  söyledi: "Bu davanın özü olan 4 darbe  Sarıkız,  Ayışığı,  Yakamoz ve Eldiven  diye sıralanıyor. İ ddianamede  bu  planların  Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur,  Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek,  Hava Kuvvetleri Komutanı İ brahim Fırtına,  Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç  Yalman  tarfından yazıldığı anlatıhyor. Cumhuriyet  Savcısı  Mehmet Ergül,  'Ü ç kuvvet komutanı ile Ergenekon soruşturması arasında bir bağ yok'  dedi. Ama burada birbirini hiç tanımayan ilgisiz insanlar aynı örgüte üye olmakla suçlanıyor.  Kuvvet  komutanlarının, birinci  şahısların  yazdığı  notları bu  davanın  dışında  tutuyorsanız, bizleri neyle yargılayacaksınız? Bu davada  polisleri serbest  bıraktınız örgütün iddia edilen suikast kanadı  çöktü.  Örgütün  kasası  denilen Mustafa Özbek'i serbest bıraktınız, iddia  edilen örgütün  kasası çöktü. Darbe iddialarını  yazanlar, konuşanlar, planı yapanlar serbest.  'Böyle bir şey var mı yok mu' diye bakan gazeteci tutuklu. İ ddialann  omurgasını oluşturan kişileri serbest bırakıp  bizi  tutuklu  yargılamanızı kabul edemiyorum." G azeteci yazar  Bekir  Coşkun'un artık  Cumhuriyet'te yazmaya  başladığını  ifade  eden  Balbay  "Onuncu Köy'den sonuncu köye geldi. Cumhuriyet gazetesi ayakta kalma mücadelesi verirken  birçok  yazar  da Cumhuriyet'te  yazmaya  başladı. Ben  'medyayı  ele  geçirmeye  çalışmakla'  suçlanıyorum.  Cumhuriyet gazetesinde terör örgütüne omuz veren bir haber göstersinler" dedi. bağlantısı  bulmaya  yönelikti. Hükümet ve çevresi bombacıyı beğenmedi.   'PKK'liydi  ama arkasında ne vardı?' Kamuoyunda bu olayı da Ergenekon'a  bağlamak  için  ortam hazırlandı.   'Buradaki  yargılamanın dışında medyada da yargılama  sürüyor' demiştim. Bizi böylesi zulüm altında tutmaya, bırakın hukuki değerlerinizi  vicdanınız  el  veriyor mu" diye  sordu. 'Örgüt çoktan seçmeli mi?' Diyarbakır  6. Ağır  Ceza  Mahkemesi'nde görülen KCK davasına dikkat çeken Balbay,   "Aynı düşünceyi paylaşmıyoruz  ama  aynı  kaderi paylaşıyoruz"  dedi.  7 bin sayfalık KCK  iddianamesinde örgütün ne zaman ve kimler tarafından kurulduğunun  yazıldığının  altını çizen  Balbay "Örgüt budur.  'KCK üyesi  değilim' diyen yok. Burada 'Ergenekon üyesiyim  diyen yok.'  Herkes 'KCK'ye üyeyim, şehir konseyine üyeyim'  diyor.  Hepsi Kürtçe  savunma  yapmak  istediklerini  söylüyor. Örgüt budur. Biz burada, değil ortak bir şey yapmak, konuşma sırası bile yapamıyoruz.  İ ddia  makamının  ısrarla  kurmaya  çalıştığı örgüt  burada yok. Burada ancak çok büyük bir  aile kurabilirsiniz.  Bizi kazısanız,  altından  ancak  insan  çıkar. Arayın ama geniş aileden başka bir şey bulamayacaksınız.  Birbirimizi merak ediyoruz, hastalandığımızda birbirimizle  ilgileniyoruz.  Bu  iddianamede örgütün yapısına ilişkin 3  ayrı  şema var.  Bu örgüt çoktan seçmeli  mi?"  dedi.  M ahkemenin Emniyet  G enel  Müdürlüğü, G enelkurmay Başkanlığı,  Jandarma G enel Kom utan lığı'n a  yazdığı  yazılara "Böyle bir örgüt yok" diye yanıt geldiğini anımsatan Balbay,   "Böyle bir örgütün varlığı ispatlanmadığı için Mart  2009'da  'iddia  olunan  örgüt' denilmesini kararlaştırdınız.  Medya  dinlemedi, bir karar daha aldınız. Bugüne kadar  'bu kişinin örgüt • •• Yargıtay, Prof. Dr. Haberal'ın tahliye taleplerini reddeden hâkimlerin cezasını onadı Karar içtihat oluşturur ALICAN ULUDAG ANKARA   Yargıtay H ukuk G enel Kurulu, Prof. D r. Mehmet Haberal'ın açtığı tazminat  davasında  "rahatsızlığı  nedeniyle  ölüm  riski  taşıdığı,  delilleri  karartma ve kaçma şüphesi olmadığı halde"  tahliye taleplerini reddeden 9 hâkimin tazminat ödemesine ilişkin karan onayarak, "içtihat" niteliğinde  bir karara  imza attı. Kararm benzer olaylar  açısmdan  "emsal" yaratacağmı  dile  getiren hukukçular, yargıçlarm  tutuklama  konusunda  artık  daha dikkatli davranması  gerektiğini  vurguladı. 9 hâkimin de "husumet durumu" oluştuğu için  bundan  sonra  H aberal'ın  davasma bakamayacağı  bildirildi. Ergenekon soruşturması  kapsammda 17 N isan 2009'da  tutuklanan M ehmet H aberal, İ stanbul  14. Ağır Ceza M ahkemesi hâkimleri  Rüstem Eryılmaz, Resul Çakır, Kemal Can, Yakup Hakan Günay, Mehmet  Faik  Saban;  İ stanbul  9. Ağır  Ceza M ahkemesi hâkimleri Nurettin Ak,  İ dris Aslan  ile İ stanbul  12. Ağır  Ceza M ahkemesi  hâkimleri  Vedat  Yılmaz  Abdurrahmanoğlu  ve Ali  Efendi  Peksak hakkmda  Yargıtay  4. H ukuk  D airesi'ne tazminat dava  açmıştı.  H aberal, 9 hâkimden "Rahatsızlığı nedeniyle ölüm riski taşıdığı, delilleri karartma ve kaçma şüphesi olmadığı  halde"  tahliye  taleplerini reddettikleri gerekçesiyle,  20'şer  bin TL tazminat talep  etmişti. Yargıtay 4. H ukuk D airesi de H aberal'ın "tutukluluk  halinin devamına" ilişkin  verilen  kararlann  C M K'ye  aykırı  olduğunu kaydetmiş  ve  hâkimlerin  her birinin  H aberal'a  1500 TL manevi tazminat ödemesine  karar  vermişti.  Bunun  üzerine, hâkimler karara itiraz etti ve dosya  Yargıtay H ukuk  G enel  Kurulu'nun  önüne  geldi. Kurul da Prof. H aberal'ın açtığı  tazminat davasında tahliye taleplerini reddeden 9 hâkimin  tazminat  ödemesine  ilişkin  karan onadı.  Kurul,  hâkimlerin  ödeyeceği  tazminat miktarmı ise önümüzdekı hafta  tekrar  görüşecek. Evet, neler oluyor? 12  Eylül 2010  halkoylaması  öncesinde sarsılır gibi görünen AKP, nasıl oldu da anayasa konusunu  halkoylamasınataşımayı  başardı? Sonucun  böyle olacağı ve bunun AKP'yi güçlendireceği öngörülemez  miydi? Halkoylamasına  gidilmeksizin  çözümler bulunamaz mıydı? Bence bu sorular yanıtsızdır ve olsa  olsa muhalefetin öngörüsüzlüğünü gösterir. Derken türban  konusunun  neredeyse unutulur gibi olmuşken  birdenbire ortaya çıkarılması  ve bir kez daha AKP'nin değirmenine su taşınması. Bu konuda da bana göre doyurucu bir açıklama  yapılmadı,  yapılamadı. • •• CHP'de  ne oluyor, neler oluyor? Bu parti şu anda yaşanmakta  olan  kapışmayı kaldırabilecek güçte midir? Y oksa dağılıp  parçalanacak mı? Bunu  bilmiyoruz. CHP  dışındaki  solda  neler olup bitiyor? Bir seçim  bağdaşıklığı  söz konusu olabilecek mi? Solun  liderleri bu konuda ne düşünmekte,  ne gibi çalışmalar  yapmaktalar? Belli  değil... • •• Silivri  olayı tam bir skandala ve  muammaya dönüştü. İ p  kimin  elinde? AKP'nin  mi, ABD'nin  mi? Fetullah'ın  mı? Avrupa  Birliği'nin sosyalistleri, solcuları, insan  hakkı savuncuları  Silivri'de  olup bitenlerden  utanç duymuyorlar mı? Yapabilecekleri  bir şey yok mu? İ şte yine  içinden çıkılması  güç bir soru. • •• Cezaevleri gazeteciyle dolu Gazetecilere Özgürlük Platformu üye kuruluşları,  gazetecilerin özgür ve bağımsız çalışma koşulları ile sendikal  haklarının savunulması için 5 Kasım Gazetecilik İ çin Ayağa Kalk Günü nedeniyle dün Güvenpark'ta  bir araya geldi. "Gazetecilere Özgürlük" yazılı pankart  açan platform, "Sansüre hayır, özgürlük hemen şimdi", "Özgür basın susturulamaz", "Baskılar, davalar bizi yıldıramaz" ve "Basın halkın sesidir, susturulamaz" sloganları attı. Türkiye  Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla  Sertel, 30 Eylül 2010 itibarıyla 44'ü tutuklu, 6'sı hükümlü toplam 50 gazetecinin cezaevlerinde olduğunu  anımsattı. Cezaevlerindeki gazetecilerin sayısının her geçen gün arttığını belirten Sertel,  şunları söyledi: "Tutuklu  yargılanmaların  simgeleri haline gelen Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'a  11 Kasım'da ziyaret gerçekleştireceğiz. Gazetecilere  Özgürlük Platformu, bundan sonraki aylarda da gazeteciler hakkında  açılmış olan davaları heyet olarak izleme kararı  almıştır. Türkiye'nin  demokratik  dünyadan kopmasına yol açabilecek bu tehlikeli gidişattan kurtulabilmek  için hükümeti ve parlamentoyu ilgili yasalarda köklü değişiklikler yapmak üzere derhal harekete geçmeye çağırıyoruz." (NECATİ  SAVAŞ) 'Zulüm altında yazdı' Tutuklu sanık emekli Albay  Atilla U ğur  ise  koğuş  arkadaşı  Balbay'ın "Zulümhane" kitabını nasıl  zorluklar içerisinde yazdığını  şu sözlerle aktardı:  "Gerçekten  zulüm  altında yazdı. Sağ eliyle yazdı. Eli tutuldu, sol  eliyle yazdı.  2 sayfayı  yazmak için  10 saat iddianame  okudu. 1819 saat çalıştı. Gözlerine kan oturdu.  Kitabı  okuyanlar,  Ergenekon uydurmasının,  zulmünün ne olduğunu anlayacaktır." Neler  oluyor? Nereye  gidiyoruz? Tüm  söylemleri, yaptıkları ve yapabilecekleriyle demokrasinin tam  karşısında yer alan  bir kişinin, bir başbakanın  (ve ekibinin) yönetiminde,  nereye gidilebilirse oraya... Saygın  bir köşe yazarının bir kalem sürçmesi ya da olsa olsa (yoruma açık)  bir gafını  fırsat bilerek ona ve onun  kişiliğinde özgür  basına savaş  ilan eden  bu kişi, ne yazık ki hâlâ, bilinçsiz  kitlelerin yanı  sıra  birtakım  aydınlarca da  demokrasi  kahramanı  olarak alkışlanabilmektedir. Ülkemizde  yaşanmakta  olan  her şey kötü mü? Değil  kuşkusuz. Son günlerde olan ve olabilecek en  iyi şey, 3  Kasım  tarihli ilk "Onuncu Köy"ünde,   llhan Selçuk  için sevgi  satırlarıyla  örülmüş, akıl ve duyguyla  işlenmiş  ilkyazısıyla,  hepimizin gönüllerindeki yerini daha da güçlendiren Bekir Coşkun'un "Cumhuriyet"   ailesine katılması  oldu. Demokrasi  için yürüyüşümüz  şimdi  daha güçlü ve uzun  soluklu  olacak... ataolb@cumhuriyet. com. tr Fa ks: ( 0 2 1 2 ) 3 4 3  7 2 6 4 KUVAYI  M İ LLİ YE  DERNECİ H ukukçular nasıl yorumluyor? YARSAV  Kurucu Başkam  Ömer Faruk Eminağaoğlu,  kararm  hukukun  üstünlüğünün  işler  kılmması  ve insan haklan m n korunması yönünden çok önemli bir adım olduğunu kaydetti.  Türkiye'de  tutuklama ve benzeri özgürlüğü kısıtlayıcı  yöntemlere yargı kararıyla başvurulsa  da bu kararlann hukuka  uygunluğunun  denetiminin  yeterince  etkin olarak yapılamadığmı  dile getiren  Eminağaoğlu,   "Bu yönüyle  karar, bundan  sonrası için yol gösterici ve insan haklarını gözeten, koruyan içtihat niteliğiyle önemli referans olacaktır. Benzeri  gerekçelerle  aynı  durumda  olan tutuklular  da  aynı  gerekçelerle bu  gibi davalar  açabilecektir" dedi. Eski Adalet  Bakanı Hikmet Sami Türk, C M K'ye göre tutuklamalarm kuvvetli  suç şüphesi,  kaçma, delilleri  yok etme ve  değiştirilmesini  önlemek için  verilebileceğini  vurgulayarak  kararm  Ergenekon  sürecinde tutuklanan diğer üniversite  rektörleri ve  gazeteciler  açısmdan da emsal niteliği  taşıyacağmı  dile  getirdi.  Türk,  "Örneğin Mustafa Balbay,  Tuncay Özkan, F atih H ilmioğlu.  Tüm  bunlar uzunca  süredir tutuklu  bulunmaktadır"  diye  konuştu. İ stanbul  Kültür Ü niversitesi  H ukuk F akültesi  Ceza H ukuku Anabilim  D alı Başkam  Bahri Öztürk, "Tutuklamayla  ilgili böyle bir  karar  verilmesi  yargıçların tutuklama  ve yakalama  konusunda  biraz  daha  dikkatli  karar  vermesi  sonucunu ortaya çıkarıyor" görüşünü kaydetti. 'İ ddianamede atış  serbest' Tutuklu sanık gazeteci yazar  Tuncay  Özkan da, iddianamede  Mustafa Balbay'dan aldığı talimat üzerine parti  kurduğunun iddia edildiğini  belirterek,  "Balbay bunu düşünüp karar verene  kadar,  ben  bir  parti,  iki dernek, bir televizyon kanalı kurarım. Aramızdaki fark budur" diye konuştu. İ ddianameyi eleştiren Özkan, "Savcı  mı,  avcı  mı?  İ ddianamede atış  serbest"  diye  konuştu.  Cezaevinde koğuşların  tek tek arandığını, kitapların  toplatıldığını,  3 kitap bulundurumıaması  yönünde  uyanldıklannı anlatan Özkan, bu nedenle Mustafa  Balbay'ın  kendi  yazdığı  kitabı okuyamadığını  kaydetti. istanbul Barosu nda genel kurul İ stanbul Haber Servisi   Dünyada  üye  sayısı ile birinci  sırada yer  alan İ stanbul Barosu'nun iki gün sürecek G enel Kurulu bugün Haliç Kongre Merkezi'nde başlıyor. Baronun yeni başkan ve yönetim kurulu için 5 grup 6 adayla seçimlere  katılacak. 26 bin avukatın üye olduğu İ stanbul Barosu yönetimi için Çağdaş Avukatlar  Grubu (ÇAG), Katılrmcı Avukatlar  Grubu, 2 adayla seçime giren Önce İ lke Çağdaş Avukatlar  Grubu, ilk kez  seçime katılacak olan Özgürlükçü Hukuk Platformu ile Hukukun Üstünlüğü Platformu  yarışacak. Önce  İ lke  grubu,  G alatasaray Üniversitesi  Öğretim Üyesi avukat Doç. Dr. Ümit Kocasakal ve şimdiki baro başkanı Muammer Aydın arasında ikiye bölünecek. "İ lkene, ülkene, cüppene sahip çık" sloganıyla  Aydın'ın  karşısına  çıkan Kocasakal,  mevcut yönetimin baroyu cemaat üyelerine açtığını  savunuyor.  Aydın  ise Cumhuriyet'in kurucu  değerlerine  bağlı  olduklarını  vurguluyor. ÇAG,  Avukat   Kemal  Aytaç ile seçimlere  gidiyor.  Aytaç,  "Demokratik ve özgürlükçü Türkiye  için,  etkin  baro,  güçlü  savunma, saygın avukat"  diyerek, ÇAG 'ın bu seçimleri kazanacağını savunuyor.  KAV'ın adayı  avukat Mustafa  Kemal  Göngör  de, "Başka bir  baro mümkün" diyerek,  katılrmcı bir anlayışla  çalışıp, baroyu tüm avukatlara açacaklarını ifade  ediyor. Önceki dönemlerde ÇAG  içinde seçimlere katılan Kürt avukatlar da aynlarak bir platform oluşturdular.  Kürt  avukatlann  adayı Feyzi  Çelik,   baronun  ulusalcı çizgisine  son vererek,  dışlananlann,  ötekileştirilenlerin  sesini duyuracaklarını  iddia  ediyor. y Silahlı yemine takipsizlik karan İ stanbul Haber Servisi    M ersin 'de  14 Ekim  2006'da  Kuvayı Milliye D erneği'nce bir düğün  salonunda düzenlenen iftar  yemeğinde  aralannda  Ergenekon  davasından tutuklu yargılanan emekli Albay Fikri  Karadağ'ın  da bulunduğu  bir  grubun iki  tabanca ve Kuranıkerim  üzerine  yaptığı yemin  törenine  ilişkin soruşturmada takipsizlik karan  verildi. İ stanbul  Cumhuriyet Başsavcılığı,  Ergenekon  davasında  tutuklu yargılanan Kuvayı Milliye  Derneği  eski Başkanı emekli Albay Fikri Karadağ,  Genel Başkan  Yardımcısı  Hüseyin Gazi Oğuz ile Mersin  İ l  Başkanı  Kemal Canay'm da aralannda bulunduğu  toplam  26 kişi  hakkında  suç örgütü  kurdukları  iddiasıyla  yürütülen  soruşturmayı takipsizlikle  sonuçlandırdı.  Soruşturmayı  yürüten  İ stanbul Cumhuriyet Savcısı Ercan  Şafak'm,  1  Eylül 2010'da  verdiği  kararda,  şüphelilerin  suç işlemek  amacıyla  örgüt kurdukları,  bu  örgüte üye  oldukları,  örgüte yardım ettikleri, örgütün propagandasım  yaptıklarma  dair  haklarmda kamu davası  açtırmayı gerektirecek  nitelikte ve  yeterlikte  delil  elde edilemediği  belirtilerek,  delil  yetersizliği sebebiyle  şüpheliler hakkında,  kamu  adma kovuşturma  yapılmasına yer olmadığma, tespit veya dinlemeye  ilişkin  kayıt  suretlerinin imhasma, durumun tutanakla tespit edilmesine karar  verildi. Tahliye talepleri reddedildi Mustafa Balbay'ın da aralannda bulunduğu  samklarm  tahliye  talepleri Başkan  Şengün'ün  karşıoyu  ve oyçokluğuyla reddedildi. Dava 8 Kasım Pazartesi gününe ertelendi. Duruşma devam ederken duruşmayı  izleyen  bir  grup,  Silivri  Cezaevi önünde  tutuklu  sanık  emekli Albay Atilla Uğur'un fotoğraflarını  ve  "Adalet istiyoruz", "Atilla Uğur  farkındayız, yanındayız",  "Şehit  aileleri Atilla  Uğur'un  yanındadır"  yazılı pankart ve dövizler  taşıdı. BAKIRKÖY  BASIN  SAVCISI CÖREVDEN  ALINDI Haber Merkezi   Ergenekon ve Balyoz davalanyla ilgili haberlerden dolayı hükümete yakın gazetelere  çok sayıda  dava açan  Bakırköy  Basın  Savcısı Pircan  Barut  Emre,   görevden alındı. Emre'nin yerine yine  Savcı  Vahit  Kayaduvar atandı.  Savcı  Emre'nin;  Star, Zaman,  Taraf,  Yenişafak  ve Vakit gazeteleri hakkında açtığı davalar  nedeniyle Adalet Bakanlığı  Ceza İ şleri  Genel Müdürlüğü  ve  Teftiş  Kurulu'na çok sayıda şikâyet dilekçesi ve ihbar maili  gönderilmişti. Bakanlık bunun üzerine Emre hakkında  soruşturma  başlatmıştı. m u C  M  B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle