25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 KASIM 2010 CUMARTESİ CUMHURİ Y ET SAY FA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMI 13 İ ŞÇİ Nİ N   EYRENİ NDEN ŞÜKRAN  SONER Ithalatın et fıyatlannı düşürmeyeceğı AKPnın  programına  da gır< Uyarılara  karşın ithalatta ısrarlı davranan  hükümet sonunda  bunun çözüm  olmayacağını kabul  etti. Ekonomi Servisi  2011  yılı programında, kırmızı et fiyatlarını  belirli bir seviyeye  indirmek için kullanılan  ithalat izinlerinin, Et ve Balık Kurumu (EBK)  Genel  Müdürlüğü'nün pazar payının düşüklüğü ile yaygın  bir satış ve  pazarlama ağına sahip olmaması nedeniyle yeterince etkili olamadığı belirtildi. AA'nın  haberine  göre  2009'un  ikinci  yarısından itibaren sürekli bir artış eğilimine giren kırmızı  et  fiyatlarının  düşürülmesi  için  ilk etapta, 2010'da, EBK'ye kasaplık hayvan ithalatı görevi verildiği, fiyatlarda bir gerileme olmaması  nedeniyle daha sonra gümrük vergileri indirilerek, özel sektöre de besi materyali ve karkas et ithalatı izni verildiği anlatıldı. Başta koyunculuk  olmak  üzere  hayvan  sayısının arttırılması ve besiciliğin  yaygınlaştırılmasını J önemini devam ettirdiği, diğer et üretim amaç lı hayvan yetiştiriciliğinin özendirilmesi ihtiyacı bulunduğu  b elirtildi.  2011  programında, yurtiçi  damızlık  hayvan  ihtiyacının  karşılanması, büyük ölçekli işletmelerin arttırılması ve etçi ırk hayvan yetiştiriciliğinin  yaygınlaştırılmasıyla  et üretiminin arttırılması  hedeflendi. Gazetecilik İ çin Dün uluslararası destekli, bizim başta Cemiyet ve Sendikamız  tüm meslek örgütlerimizin, 14'ünün birden katıldıkları,  "5 Kasım Gazetecilik İ çin Ayağa Kalk"  eylemimiz vardı. Muhabir kökenliyim ya... Televizyon  haberlerinde, eylemimizin görüntülü yansımasını görürüm umudu ile, Güven Park'taki eylemin gerçekleşme saati sonrası birkaç saatlik haber akışlarını bekledikten sonra bu yazıya başlamak için oyalandım. Ankara'da  olamadığım için sıcak havayı almak, sizlerle kokusunu paylaşmak  istemiştim. Haber kanalları  arasında atlarken, atladığım varsa özür dilerim... 44  profesyonel gazetecisi tutuklu, 6'sı  hükümlü, gazetecilere dönük binlerce davanın sürmekte olduğu, 25 davada da tutukluluk istemi varken... Televizyon  haber kanallarımızda  bile kendi özgürlük arayış eylemimiz sıcağı sıcağına  haber olamıyor... "Terzi söküğünü dikemezmiş"  özdeyişi ile kendi kendimizi teselli mi edeceğiz? Başta siyasi iktidar, ona buna yalakalık  ederken, ayıplarımızı kapatma adına insan hakları, demokrasi  kavramlarını anlamlarını  çarpıtarak ağzımızda  sakız yapacağız. Uluslararası  örgütümüzün desteğinde, Türkiye'deki gazetecilerin uğradıkları haksızlıklara  karşı düzenlenmiş özgürlük arayışı eylemimizin haberini öne çıkarmaktan  korkacağız... Türkiye'de  medyanın  bağımlılığını, gazetecinin  haklarını  savunamayışı, örgütsüzlüğü,  baskı altındaki  ezikliğini, gazetecilik etiği, hak, özgürlük arayışına yönelik bilinç erozyonunu  bundan daha açık,  çıplak, çarpıcı gösterebilecek tablo olabilir mi? • •• Biz kendi içimizde, içine düşürüldüğümüz koşulları, gazetecilik kimliği, örgütlülüğü, etiğinde yaşadığımız erozyonu, bunun ülkemizdeki anlam ve sonuçlarını, halkın gerçekleri öğrenme hakkı üzerinde açmış olduğu yaraları, demokrasimizin sağlıklı  işleyebilmesi üzerindeki travmayı, kendimize bile itiraf etmesek de,  saklasak da sürekli yaşayarak,  bilinçaltımıza atmaya çalışarak, yüreğimizin biryerlerinde hep duyumsuyoruz. Acısına katlanmak istemeyenlerimiz, kendilerini bile aldatmaya dönük olarak, gerçeği bir kimlik bunalımı, başkalarını suçlama, başkalarında saldırganca suç arama eğilimleri ile fazlasıyla gösteriyorlar... Gerçek şu ki medyanın gücünün silahlı gücün üstüne geçtiği dünyamızda, gazeteciliğin en gelişmiş, en özgür, başarılı, demokratik koşullarda yaşandığı  varsayılan  ülkelerde bile medyanın tekelleşmesi, emperyal çıkarlar, güç odaklarının emrine geçmesi ile ağır sorunlar  yaşanıyor. Uluslararası  örgütlerimiz içinde bulunduğumuz koşulları, sorunları değerlendirirlerken, medyanın, gazeteciliğin ele geçirilişi, gazetecinin kimlik özgürlüğünün yok edilişini,  "Insanlann gerçekleri öğrenme hakları karşısında mesleğimizin kullanıldığı suçlarda,  en masum suçlularımızın ilişkilendirilmiş gazeteciler olduğu bir gerçekle yüz yüzeyiz..." diyerek açıklıyorlar.  insanlığın yaşamakta olduğu, evrensel insan hakları, demokrasi için evrensel örgütlülüğe geçemeden, piyasaların, dini imanı olmayan bir tek paranın çıkarlarının  evrenselleştiği geçiş sürecinin gerçeği bu... • •• Y ine de bu evrensel olumsuz tabloda, Türkiye özeli öylesine daha ağır, çarpıcı bir olumsuz tabloyu yansıtıyor  ki... Üst örgütümüz Fİ J, Uluslaarası  Gazeteciler  Federasyonu, Avrupa Gazeteciler  Federasyonu, Türkiye'nin rejimi, demokrasi görünen ülkelerden çok daha olumsuz tablosunun ortadan kaldırılması  için ortak protesto eylemleri, güçlü bir dayanışma  kararı almayı zorunlu gördü. Dün hukuk devleti, insan hakları, gazetecilik özgürlüğü, sanal da olsa rejimi demokratik vitrin, sivii  iktidar olan ülkeier için çok ağır bu çelişkinin ortadan kalkmasına dönük protesto eylemleri gerçekleştirildi... Demokratik ülkelerin gazetecilik örgütleri, gazetecileri adına elçiliklerimizin önünde gerçekleştirilen eylemler, verilen protesto mektupları ile, yargısız infaz içeriğindeki tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması, gazetecileri mağdur eden ilgili yasaların  hızla değiştirilmesi gündeme getirildi. "Gazetecilik İ çin Ayağa Kalk" eylemlerinin ülkemiz ayağında, var olan meslek örgütlenmelerimiz bundan böyle yaşanan gelişmeleri yakından  izlemeyi sürdürecekler.. Programlarında önümüzdeki hafta, gündeme simge olan iki gazeteci arkadaşımızın  Balbay ve Özkan'ın ziyaret edilmeleri var. Hemen arkasından yargılanmalarına  başlanan  İ smail Beşikçi, Filiz Koçali'nin davaları toplu olarak izlenecek... Biz söküğünü dikemeyen terziden farklı olarak sadece kendimize zarar vermekle kalmıyoruz.  Biz gazetecilik mesleğini, gazetecinin özgürlüğünü savunamadığımızda  bu ülkede yaşayan  milyonların en yaşamsal  insan haklarını  savunamamalarında tetikçi rolünü oynamış oluyoruz.  Ülkemizde geleceğimize, çocuklarımıza  dönük ne kadar tehdit varsa bilerek, bilmeyerek, çaresiz kalarak suç ortaklığı yapmış oluyoruz... Gazetecilerin özgürlüğü için ayağa kalkmak, sadece bizim değil, insan hakları, demokrasiden yana tüm örgütlenmeler, bireylerin sorunu,  sorumluluğu... soner@cumhuriyet. com. tr Demografîk değişimlerin sunduğu  firsatlann  kullanılması siyasi partiler ve hükümetlerin öncelik vermesine bağlı Fırsat var, politika da olmalı •   Boyner, 2050'de  Türkiye'nin ekonomide, demokraside ve  eğitim, istihdam, sağlık  ve sosyal güvenlikte  gelişmiş bir  ülke olabileceğine  inandığmı söyledi.  Boyner'e göre birincil  şart, hükümetlerin bu konuyu gündemin birinci maddesi haline  getirmesi. Ekonomi  Servisi  Türk  Sanayicileri  ve İ şadamları  Derneği  (TÜSİ AD )  Yönetim  Kurulu Başkanı  Ümit  Boyner, "Türkiye,  demografîk değişimlerin  sunduğu fırsatlardan  yararlanabilecek  ve  21. yüzyılda her  bakımdan  gelişmiş bir ülke konumuna  ulaşabilecek mi? Biz, ülkemizin  bu  fırsattan  yararlanmak  için  gerekli potansiyele  sahip  olduğuna,  2050  yılı  Türkiye'sinin ekonomide, demokraside ve eğitim, istihdam, sağlık sosyal güvenlik gibi sosyal politika alanlarında  gelişmiş bir  ülke  olabileceğine inanıyoruz"  dedi. Boyner,  TÜ Sİ AD 'ın "2050'ye  Doğru Nüfusbilim ve  Yönetim:  Eğitim,  İ şgücü,  Sağlık  ve Sosyal  Güvenlik  S istemlerine  Yansımalar" ile  "2050'ye  Doğru Nüfusbilim  ve  Yönetim: Eğitim Sistemine Bakış" raporlannın tanıtıldığı toplantıdaki  konuşmasında, Türkiye'nin büyük bir demografik  değişim  geçirdiğini  söyledi. Devlet Bakanı  Cevdet Yılmaz'ın da katıldığı ve Yard.  D oç. D r.  Şeref Hoşgör ve Prof. Dr. Aysıt Tansel'in de birer sunum yaptığı toplantıda dile getirilen görüşleri şöyle özetlemek mümkün: « • "  Türkiye'de,  nüfus artış hızı düşerek gelişmiş ülkelere  yaklaşıyor.  En önemli  gelişme  nüfusun yaş  yapısında  yaşanıyor. « * "  G ençlerin  toplam nüfustaki  payı  düşüyor. Çalışma çağındaki  nüfus artıyor ve artmaya da devam  edecek. « * "  Çalışma  çağındaki nüfusun yüksek  değerlere ulaşması  ülkelerin  tarilılerinde bir kez oluşuyor. Üretimi arttırabilmek için çok önemli bir fırsat. « • "  Çalışma  çağındaki nüfusun toplam nüfus içerisindeki  payı  2020'de yüzde 68 ile en yüksek  değerini  alacak.  2020'den sonra  azalmaya  başlasa da  sayıca  204l'e  kadar artmaya  devam  ederek, 65 milyona ulaşması bekleniyor. Sonra azalmabaşlayacak.  Böylece  "Demografîk  Fırsat  Penceresi" ortadan kalkacak. « • " Ülkelerin tarihlerinde sadece bir kez  karşılaşılabilen Demografîk  Fırsat Penceresi'nden yararlanma yolunda, istihdam yaratma çok temel bir mücadele alanı. • •  Makroekonomik istikrarın  sağlandığı  kuvvetli bir ekonomik büyüme,  üretkenlik  artışı  ve yatınmlar, bunun yanında nitelikli eğitimle işgücü piyasasında  vasıf  uyumu sağlanması  ve işgücü  piyasasında  istihdam dostu düzenlemeler  gerekiyor. « • "  Yaşlı nüfusun  artacak  olması  da toplumsal sorumlulukları arttıracak. « * "  Yaşlılara  yönelik sağlık ve sosyal  güvenlik hizmetleri  konusunda planlamalar  gerekecek. «• "1 5 yaş üzeri nüfusun yüzde  10'u  okur yazar değil. Ve ne yazık ki bunun beşte dördü kadın. Farklılıklam soygı duyulması gerekir Ekonomi Servisi   TÜSİ AD  tarafından düzenlenen törende ödülünü Devlet Bakanı Cevdet  Yılmaz'dan alan Dr. Arend Oetker çıkarlar ve ahlaki değerler üzerine kısa bir konuşma  yaptı.  Farklılıklara  saygı duyuhnası gerektiğinin altını çizen Oetker,  Murat Ülker ile olan ortaklığını  söz konusu farklılıklara  saygı konusuna örnek gösterdi. Oetker, herkesin bir kimliğinin  olması  gerektiğini dile getirdi. "Ortağım Murat Ülker, tutucu diyebileceğim bir Müslüman. Ama  biz  hiç çatışmıyoruz.  Birbirimizin  konumunu  kabul edjyor  ve saygı gösteriyoruz. Benim İ slamiyete ilgim  arttıkça Hırıstiyan konumumu  daha  iyi  anlamaya  başladım"  diyen  Oetker, tarafların birbirine saygılı olması gerektiğini belirtti. Bir tüccarm oğlu  olduğunu hatırlatan  Oetker,  çıkarlara  göre  yaşam standartlannın geliştiğini  ifade  ederek,   "Neden  Çin'e  karşı birlikte çahşmıyoruz, neden  iiç'lii  çalışmalar yapmıyoruz.  Farklılıkları  inkâr  edemeyiz.  Sizin iyi bir  ortağınız olmayı istiyor ve bu  ödülü  almaktan şeref  duyuyorum' dedi. TÜSİ AD  Başkanı Ümit Boyner, tek kültürlü  bir AB'nin hiçbir  şekilde parlak, olumlu bir geleceği olamayacağını belirterek, "AB'de yabancı  düşmanlığı görüşünde  artış olduğunu  görüyoruz. Aşırı  sağcıların görüşüne karşı  durmamız gerekir" dedi. TÜSİ AD'ın 2010 "Dış Politika Ödülü" Almanya  Dış Dişkiler Konseyi ve Arend  Oetker Holding Yönetim  Kurulu Başkanı Dr. Arend  Oetker'e verildi.  Oetker, ödülünü  Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz'dan  aldı. FARKIMIZNE! BARO YÖNETİ Mİ Nİ N   BELİ RLEN ECEĞ İ   İ STAN BUL BAROSU G ENEL KU RU LU 'N A  ALTI G RUP KATILIYOR. P E Kİ   FARK N ERED E. N E  ÖNEMLİ ? 1  G RUBUMUZ,  Aydmlanma felsefesine,  cumhuriyet değerlerine, laikliğe, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, insan haklarma ve sosyal  devlet anlayışma bağlılığı  esas alır. Atatürk ilke ve devrimlerine ve üniter devlet yapısma sahip çıkar. İ nsanlık onurunun  ve ulusal onurumuzun korunmasmı önemser. Kadrolarımız, bu değerleri yaşama biçimi olarak benimser. 2  Bir yerlerde olmak, bir yerlere seçilmek için tarikat/ cemaat yapılanmalarıyla işbirliği yapmaz.  D emokrasiyi araç olarak kullanmaz. Önseçimi, belli  kişiler  tarafından saptanmış isimlerin, belirlenmiş bir çoğunluğa onaylatılması şeklinde anlayıp, uygulamaz. Kadrolarmı  deneyimli, donanımlı, kararlı ve yetenekli avukatlardan oluşturur. 3  Barolarm öncelikle bir meslek örgütü olduğunun farkında olarak, avukatı, baro politikalarmm merkezine koyar.  İ lkesine, ülkesine ve mesleğine  sahip çıkarken öncelik gözetmez.  H epsinin aynı  anda gerçekleştirilebileceğini  mümkün görür. Avukatm  yetkilerini arttıracak ve iş olanaklarmm gelişmesini  sağlayacak  her çabayı gösterir. 4  H ukuka toplumsal yarar  açısmdan bakar. H alkm hak arama özgürlüğünü kullanmasma öncülük eder. 5  Hukukun siyasallaştırılmasma ve araçsallaştırılmasma, adil yargılanma ilkesi ile bağdaşmayan her düzenlemeye, her uygulamaya  ve her kurumsallaşmaya karşı  çıkar. Yeni ve çağdaş anlayışları hukuka yansıtır. İ hlas Yayın Holding AŞ, hisseleri İ MKB Ulusal Pazar'da işlem görmeye başladı. İ MKB Başkanı Hüseyin Erkan, gong töreninde yaptığı  konuşmada,  17.  şirketin  halka arzının  gerçekleştirildiğini  belirtti.  Holding'in  25 26 Ekim'de yapılan halka arz başlangıçta sermayenin yüzde 25'i olan 50 milyon  lot hissenin halka  arzı  planlanmışken, ek satış  hakkı  da kullanılarak  halka arz miktarı sermayenin yüzde 28.75'ine, yani 57 milyon 500 bin lota çıkarıldı. Toplam yatırımcı  sayısı 11 bin 521 oldu. Emlak Konut, ön talep toplayacak Ekonomi Servisi   İ M KB'de işlem  görmeye  hazırlanan Emlak Konut G YO, 8 9 Kasım'da ön talep toplayacak.  Emlak Konut G YO, belirlenen koşullarda ön talepte bulunanlara özel teşvikler  uygulayacak. Emlak Konut G YO'dan yapılan açıklamaya göre, halka arz sonrası  sermayesinin  yüzde  25'ini  tamamı sermaye artımı olacak şekilde halka arz ederek İ MKB'de işlem görmeye  hazırlanan Emlak Konut G YO'dan ön talepte bulunanlar, yüzde 5 veya 2.5 oranında iskontolu peşin ödeme imkânından faydalanırken,  ön talepte bulunan ve kesin talepleri  100 bin TL üzerinde olan yurtiçi  bireysel  yatırımcılara  ek  olarak  Emlak  Konut G YO'nun ön talep duyurusunda belirtilen  gayrimenkul projelerinde yüzde  5 indirim fırsatı  da sunulacak. Halka arz edilmesi planlanan 1.00 TL nominal değere karşılık  gelen paylar  için ön talep toplama fıyat aralığı  1.60 2.15 TL olarak belirlendi. KKDF zammı geriye uygulanmasın Ekonomi Servisi   Bankalar ve fmans  şirketleri tarafından kullandırılan tüketici kredilerine uygulanan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) kesintisi  oranmm yüzde  10'dan yüzde 15'e yükseltilmesine  tepki büyüyor. 12 ay vadeli, yüzde  1 faiz oranıyla  10 bin lira tüketici kredisi kullanılması  halinde, daha önce yüzde  10 KKDF oranı ile 66.37 lira KKDF ödeyen bir tüketici, yeni oran olan yüzde 15 ile 99.63 lira KKDF  ödeyecek. Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı  Turhan  Çakar,  KKDF artışmdan önce tüketici kredisi  kullanan tüketicilere, yeni  oranm yansıtılmasmm yasaya aykın  olduğunu söyledi. Tüketici Dernekleri Federasyonu Başkan  Yardımcısı Ali  Çetin,  KKDF'nin arttınlmasıyla kara listeye  düşen tüketici  sayısının  artacağını kaydetti. DEĞERLİ   AVUKAT  ARKADAŞIMIZ "İ LKENE,  ÜLKENE  VE  CÜBBENE  SAHİ P  ÇIK!" BAŞI Dİ K VE SORUN  ÇÖZEN Bİ R BARO İ Çİ N DESTEĞİ Nİ   İ STİ YORUZ. AV. DOÇ. DR. ÜMİ T KOCAS AKAL V  ÖNCE İ LKE ÇAĞDAŞ AVUKATLAR  GRUBU BARO BAŞKAN ADAYI I C  M  B m u
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle