Katalog

SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 2010 PAZARTESİ 8 İstanbul B Edirne B Kocaeli S Çanakkale B İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak B Sinop B Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara S 19 18 20 18 22 21 20 16 14 16 14 12 17 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S B S B B B B B B B B B B 16 14 10 25 27 26 19 20 17 18 13 10 8 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte B Madrid Y Viyana PB 7 7 8 14 14 13 13 13 16 16 14 15 16 Belgrad PB 21 Sofya B 18 Roma Y 19 Atina B 18 Zürih Y 16 Moskova B 8 Aşkabat Y 13 Taşkent B 25 Baku Y 10 Bişkek B 22 Tiflis Y 14 Kahire B 27 Şam Y 24 Ülkemizin kuzey ve doğusu parçalı bulutlu, Marmara’nın güneyi, İç Ege, İç Anadolu’nun kuzeyi ve Batı Karadeniz’in iç kesimleri sabah saatlerinde sisli, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Rüzgâr kuzey ve kuzeydoğu ile ülkenin doğusunda kuzeybatı yönlerden hafif, arasıra orta kuvvette esecek. Hava sıcaklığı tüm ülkede 3 ila 5 derece artacak. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Kasım Ömer Faruk Eminağaoğlu: Yeni hedef Yargıtay ALİCAN ULUDAĞ ANKARA YARSAV Kurucu Başkanı ve Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu, istinaf mahkemelerinin (bölge adliye mahkemeleri) faaliyete geçirilmesiyle “siyasi beklentilere uygun karar alınması için ortam yaratılacağını” söyledi. Bu yolla Yargıtay’ın “devre dışı” bırakılacağını belirten Eminağoğlu, Yargıtay’ın üye sayısının arttırılmasıyla da burada “etkili olunmaya” çalışılacağını söyledi. Eminağaoğlu, istinaf mahkemeleri faaliyete geçirildiğinde, buralara Yargıtay’dan da görevlendirmeler yapılabileceğine işaret ederken “İstinaflara yeni atamalar yapılacak. Diğer yerlerden de atamalar yapılacak. Her istinaf mahkemesinde yeni daireler, başkanlıklar oluşturulacak. Yargı yeniden yapılandırılacak, kurgulanacak” dedi. Bunun Yargıtay’a etkisi olacağını belirten Eminağaoğlu, istinaflar kurulduğunda yaklaşık yüzde 80 oranında işin Yargıtay’a gelmeyeceğini kaydetti. Böylece Yargıtay’ın hukuksal denetim ayağının istinaflarda sona ereceğini dile getiren Eminağaoğlu, “Yargıtay’ın hukuksal denetimi giderek azalacak. İstinaflarda bağımsızlık istenilen düzeyde sağlanamayacağı için HSYK karşısında yeterince kendilerini güvencede hissedemeyecekler. Bu nedenle siyasi beklentilere uygun kararlar alınması ortamı yaratılacak” diye konuştu. Bunun, Yargıtay’a yönelik bir “iş yükü maskesi” altında “siyasal bir operasyon” olduğunu kaydeden Eminağaoğlu, istinafların Avrupa’da da kurulduğunu, ancak bunların “Yargıtay’ın hukuksal denetimini engelleyen, Yargıtay’a daha az dosya gitmesine yönelik bir sistem” olmadığını vurguladı. Avrupa’daki mahkemelerin Yargıtay’a daha dolu ve eksiksiz dosya gitmesini sağladığını söyleyen Eminağoğlu, bunların sadece maddi denetim yaptığını, hukuksal denetimi Yargıtay’ın uyguladığını vurguladı. Yargıtay’ın daire veya üye sayısının arttırılmasının yasa değişikliğiyle olacağını vurgulayan Eminağaoğlu, “Örneğin 250 olan üye sayısını 350’ye çıkarabilir. Her daire iki değil, üç heyetle çalışabilir. Heyetteki çalışan sayısı arttırılabilir. Bunu da Yargıtay Yasası değiştirilerek yapabilir. Yeni üyeler de yapısı değişen HSYK tarafından seçilecek” görüşünü ifade etti. Yargıtay’da başkanlık seçiminin de yaklaştığına dikkat çeken Eminağoğlu, “Yargıtay’da üye sayısı arttırılsa yeni başkanlık seçiminde yeni üyelerle etkin olunacak bir durumun ön hazırlıkları yapılıyor” dedi. Bölge adliye mahkemelerinin yasası 2004 yılında çıkarılmış, 2005’te de yürürlüğe girmişti. Yasa, yürürlük tarihinden itibaren 2 yıl içinde mahkemelerin Adalet Bakanlığı tarafından kurulmasını öngörüyordu. Mahkemelerin de 9 büyük ilde kurulması kararlaştırılmıştı. Bakanlık tarafından mahkemeler için bu illerde binalar da yaptırıldı. Bu süreçte Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, istinaf mahkemelerinin bir an önce kurulmasını istemişti. Ancak mahkemelerin faaliyete geçmesi, HSYK’nin yapısını değiştiren anayasa değişikliği sonrasına bırakıldı. İsrail güvenlik güçlerinin Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine düzenlediği ve dokuz kişinin ölümüyle sonuçlanan baskının üzerinden beş ay geçti. Baskın sonrasında iki ülke arasında yaşanan kriz çözülemeyince, Türkiye’nin de talebiyle devreye BM sokuldu. BM Genel Sekreteri’nin inisiyatifiyle kurulan uluslararası komisyon çalışmalarını sürdürüyor. Komisyonda Türkiye’yi emekli büyükelçi ve dışişleri eski müsteşarı Özdem Sanberk temsil ediyor. Türkiye saldırıya ilişkin kendi raporunu zamanında komisyona sundu. Ancak İsrail bunu iki ay geciktirecek gözüküyor. Gecikmeye rağmen Sanberk BM Komisyonu’nun çalışmasından memnun. Komisyonun çalışmalarını tamamlamasının iki ülke arasındaki sorunun çözümü yönünde önemli ilerleme imkânı yaratabileceği inancında. Ancak bunun için İsrail’in AKP hükümetinin ‘özür ve tazminat’ taleplerini yerine getirmesinin olmazsa olmaz şart olduğunu vurgulayarak şunları belirtiyor: “9 vatandaşı sivil konvoya uluslararası sularda saldırılarak öldürülen her ülke aynı talepleri bekler. İsrail hükümeti ve kamuoyunda ise bunu bir AK Parti meselesi görme eğilimi seziyorum. ‘Muhafazakâr kökenli hükümet adeta bu filoyu teşvik etmiş’ şeklinde. Buradaki hükümetin eksikleri olsa dahi bu, dokuz insanın hayatını ortadan kaldırmanıza gerekçe sağlamaz. Bu de ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER larını anlatırlar. İHH 30’dan fazla ülkede yardım yapıyor. Hakkında suç teşkil eden bir şey yok. Onunla aynı fikirde olmayabilirsiniz ama öldürmeniz de gerekmiyor.” Beş Ay Sonra Mavi Marmara’ya İki Farklı Bakış ğerlendirmeden vazgeçmezlerse iki ülke arasında onarılamaz yara açılacak.” Krizden kaybedenler AnkaraTel Aviv hattında krizin sürmesinden öncelikle bölgenin, sonra da bu bölgenin parçası olan Türkiye ve İsrail’in kaybının büyük olacağını belirten Sanberk, “Türkiye ile Musevi dünyası arasındaki yüzyıllara dayalı iyi ilişkileri bir anda buruşturup atma lüksümüz yok. Ama özür ve tazminat talebi karşılanmadığı takdirde geri dönüş yok. Bu görüşümün hükümetle ilgisi yok. İnanmasam bu görevi kabul etmezdim” diyor. ‘IHH: Militan NGO ama terörist değil’ İsrail ve ABD’nin yaşanan krizden, filoyu organize eden IHH teşkilatının provokasyonunu sorumlu tutma eği limine de tepki gösteren Sanberk, “militan NGO (sivil toplum örgütü)” diye tanımladığı teşkilatı şu sözlerle savunuyor: “O aradıkları terör bağlantısından bir şey çıkmayacaktır. Çünkü IHH de, uluslararası Af Örgütü ve Greenpeace gibi ‘militan bir NGO’. Bu tür uluslararası örgütler, karşılarındakini rahatsız ederek dava Öğrencilerden türban protestosu SEVİL ARINAN LOĞOĞLU’NDAN FARKLI YORUM Dışişleri Bakanlığı’nın bir diğer eski müsteşarı Faruk Loğoğlu ise Sanberk’ten çok daha farklı bir pencereden bakıyor Mavi Marmara krizine. Sanberk’in tam tersine, krizin AKP hükümetinin bilinçli politikaları nedeniyle derinleştiği görüşündeki Loğoğlu’nun değerlendirmesi şöyle: “Krizin karşılıklı adımlarla çözülmesi lazım. Olayda hatalı davranan daha çok İsrail. Hükümetimizin de göz göre göre böyle bir konvoyu göndermesi yanlıştı. Ama şimdi özür ve tazminat diye aynı talepleri tekrarlayıp duruyoruz. İsrail ise Mavi Marmara’dan da çok öncesinden, ‘one minute’ hadisesinden bu yana bir değerlendirme yapıyor ve ‘Türkiye’siz de oluyormuş’ noktasına gelmiş durumda. Türkiye’nin attığı adımlarla dış politika yürütülemez. Sanki ‘Bu iş olmasın’ diye bu taleplere kilitliyoruz meseleyi. Sanki maksat bağcıyı dövmek. Halbuki marifet, meseleyi kilitlemek olmamalı. Özür ve tazminat için doğrudan ya da dolaylı farklı kanallar kullanılabilirdi.” Erdoğan toplumu ateşlemiyor Ankara’daki yabancı diplomatlar AKP hükümetinin yetkililerinin özür ve tazminat taleplerini yüksek perdeden ve sürekli gündemde tutmasının sorunun çözülememesinde önemli payı olduğu kanaatinde. Buna katılmayan Sanberk’e göre hükümetin bu tercihinin önemli bir sebebi var: “Başbakan hiç ateşleyici beyanat vermedi. Tersine toplumdaki tepkiyi dengelemek için bu talepler ısrarla dile getiriliyor. Bu yapılmasa olay daha yıkıcı boyuta ulaşabilirdi. Hükümet bu meselenin arkada kalması için siyasi irade ortaya koyuyor.” ucakirozer@cumhuriyet.com.tr ANKARA Üniversite öğrencilerinin kurduğu Gençlik Muhalefeti oluşumu, YÖK’ün kuruluş yıldönümü 6 Kasım’da üniversitelerdeki “türban serbestliğini” protesto edecek. Türkiye’nin dört bir yanında Ankara’ya gelecek olan yaklaşık 2 bin üniversiteli, AKP iktidarı ve cemaate yakınlığıyla bilinen rektörlere de tepki gösterecek. Üniversite öğrencilerinin ortak hareketi “Gençlik Muhalefeti”, YÖK’ün kurulduğu 6 Kasım günü Cebeci Kampusu önünden başlayıp Ziya Gökalp Caddesi’nde sonlanan bir miting düzenleyecek. AKP’nin türban serbestliğiyle ilgili çalışmalarının Türkiye’de daha baskıcı bir dönemi başlattığını belirten oluşum üyeleri, iktidar ve cemaate yakın rektörlerin ise üniversitelerdeki solcu öğrencilere karşı savaş ilan ettiğini kaydediyor. Üzerleri dedektörle aranan türbanlı adaylar sınava girdi. Adaylar dağıtılan kalemleri ‘kalitesiz’ buldu ‘Siyasal bir operasyon’ KPSS’de yeni ‘önlemler’ Haber Merkezi Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) soruların sızdırıldığı ve kopya çekildiği iddiaları üzerine iptal edilen Eğitim Bilimleri testi dün yeni güvenlik önlemleri eşliğinde tekrar düzenlendi. Türbanlı adaylar sınav salonuna dedektörle arandıktan sonra girdi. Sınavın ardından bazı adaylar ÖSYM’nin dağıttığı kalemlerin kalitesiz olduğu gerekçesiyle şikâyette bulundu. Türkiye’de 81 il merkezi, KKTC’de Lefkoşa’da düzenlenen sınavda 12 bin 647 sınav salonunda toplam 294 bin 909 öğretmen adayı tekrar ter dörtü. Sınavda emniyet görevlileri hariç 40 bin 800 ÖSYM görevlisi çalıştı. YÖK Denetleme Kurulu tarafından kopya çektiğinden şüphelenilen ve 100’ün üzerinde net çıkaran adaylar bulundukları iller yerine Ankara, İstanbul ve İzmir gibi illerde gözetim altında sınava girdi. ÖSYM’nin kopya skandalının ardından aldığı ek tedbirler dün yaşama geçirildi. Sınav binalarına alınan adayların üstleri polis tarafından elle ve dedektörle arandı. Adaylar üzerlerindeki saatlerinden yüzüklerine, kolyelerinden tokalarına her türlü aksesuvarları çıkartılarak, yanlarında hiçbir eşya olmadan sınav binasına alındı. YÖK’ün sınavlarda türbana vize vermesinin ardından, iptal edilen Eğitim Bilimleri testine türbanlı girmek isteyen adaylar da dedektörlerle aranarak sınav salonuna girebildi. Sınav sa Bahçeli’den Erdoğan’a: ‘Ön hazırlıkları’ Ülkücülerin üzerinden elini çek MALİYET KINAMASI Sınava girenlerin üstleri güvenlik görevlilerince didik didik arandı. (AA) lonlarında adaylara kullanmaları için kalem, silgi, kalemtıraş, şeker, su ve peçete bulunan paketler dağıtıldı. Bazı adayların kalemlerin kalitesizliğinden şikayetçi olduğu gözlendi. yetmediğini gören Demir’in, adayların sınav salonlarına alınması işlemleri için daha fazla zaman ayrılması gerektiğini dile getirdiği öğrenildi. Sınavdan çıkan adaylar, genellikle ÖSYM’nin dağıttığı kalemlerden şikâyetçi oldu. Sınav sonuçları, adayların adreslerine sınav sonuç belgesiyle bildirilecek. İstanbul’da İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi binası önünde, KPSS’nin tamamen kaldırılması amacıyla EğitimSen İstanbul Şubesi üyelerince başlatılan oturma eylemi sınav bitene kadar sürdü. KPSS’nin ÖSYM’ye maliyetinin 8 milyon TL olduğu belirtildi. ÖSYM’den yapılan açıklamada “Ülkemizde sosyal barış ve adalet duygusunu zedeleme boyutunda olan bir sahtecilik nedeniyle çoğunluğu teşkil eden dürüst adaylarımızın yaşadıkları sıkıntılardan büyük üzüntü duyuyor, hesaplanamaz manevi maliyeti yanında, toplam maddi maliyeti yaklaşık 8 milyon TL’yi geçen bu sınavın tekrarlanmasına sebep olanları şiddetle kınıyoruz” denildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçmişte çeşitli nedenlerle yollarını ayırdığı “küskün” ülkücülere kapıları açtı. Bahçeli, “mücadele tarihinde emeği geçmiş bütün dava arkadaşlarına, kapılarının ve gönüllerinin ardına kadar açık olduğunu” belirtirken Başbakan Tayyip Erdoğan’a da ülkücülerin üzerinden “ellerini çekmeleri” uyarısında bulundu. Bahçeli, dün Atatürk Spor Salonu’nda gerçekleştirilen “Millet ve Devletin Bekası İçin Güç Birliği” toplantısında salonu hınca hınç dolduran partililer tarafından “devletin başına Devlet gelecek” sloganlarıyla karşılandı. Milletvekilleri, parti yöneticileri, teşkilat yöneticileri ve partililerin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıya “yarışsız kurultay” havası egemen oldu. Aralarında eski bakanlardan Sadi Somuncuoğlu, Namık Kemal Zeybek, Murat Başesgioğlu, Bahçeli’nin karşısına genel başkan adayı olarak çıkınca ihraç edilen Ümit Özdağ’ın da bulunduğu bazı isimlerle temas yürütüldüğü kulislerde dile getirilirken, parti yönetimi toplantının amacının “çağrı” olduğunu, katılımların önümüzdeki günlerde gerçekleşeceği görüşünü dile getirdi. 12 Eylül’de idam edilen ülkücülerin ismini okuyan Bahçeli, “12 Eylül’ün acılarını yaşamamış, hiçbir sıkıntı çekmemiş, sadece yeşil sahalarda top koşturmuş olan Başbakan Erdoğan elini dava şehitlerimizden ve ülküdaşlarımızdan çekmelidir” dedi. Yasası 2005’te çıkmıştı Başkanvekili kontrol etti ÖSYM Başkanvekili Prof. Dr. Ali Demir, başkentte sınavın gerçekleştirilmesinden önce Gazi Üniversitesi’ndeki bazı salonları kontrol etti. Yaklaşık 2 bin kişinin sınava girdiği yerleşkede, adayların kimlik ve güvenlik kontrolü için bir saat sürenin İkinci Ergenekon davası Hastaneden gelip ifadesini verecek İstanbul Haber Servisi İkinci Ergenekon davasına bugün devam edilecek. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ara kararında tutuklu sanık eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu’nun da duruşma günü tedavi gördüğü hastaneden gerekli tıbbi önlemler alınarak duruşma salonuna sevkinin sağlanmasını kararlaştırmıştı. Hilmioğlu’nun bugün hastaneden Silivri’ye ambulans ile getirilmesi ve doktor kontrolünde ifade vermesi bekleniyor. Hukukçular, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’nin “darbe günlükleri” iddiasıyla yürütülen soruşturmanın “Ergenekon” soruşturmasıyla irtibatlı olmadığı gerekçesiyle verdiği “yetkisizlik” kararı nedeniyle 2. Ergenekon davasıyla ilgili birçok sanığın hukuksal durumunun ve statüsünün irdelemesi gerektirdiğini ifade ediyor. F16’dan pahalı helikopter BARKIN ŞIK ANKARA Türkiye, İtalya’nın AgustaWestland firmasından 9 adet hafif taarruz helikopteri almak için yeni sözleşme imzaladı. Üzerinde 20 milimetrelik top dışında ekstra herhangi bir silah sistemi bulunmayacak olan helikopterlerin tanesi 50 milyon dolara geliyor. Apaçi helikopterlerinin tanesinin fiyatı ise 30 milyon dolar. Türkiye, AgustaWestland firmasından 3 milyar dolara 50 adet helikopter almak için 2008’in Haziran ayında İtalya ile sözleşme imzaladı. Üretici firma, A129 helikopterinin ismini Türkiye için T129 olarak değiştirdi. 2013 yılında ilk helikopterin teslim edilmesini öngören ATAK projesinde, TUSAŞ (Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi) ana yüklenici, AgustaWestland ve Aselsan ise alt yüklenici olarak belirlendi. Projede, Aselsan’ın 700 milyon dolarlık, TUSAŞ’ın ise 556 milyon dolar iş payı bulunuyor. Helikopterlere Roketsan üretimi güdümlü füzeler takılacak. ArGe 2004 projesi kapsamında helikopterin görev bilgisayarı ve yazılımları ise milli olacak. T129, Hellfire adlı havadan karaya antitank füzesi taşıyacak, uçaksavar füzesi Stinger atabilecek. Helikopterlerde İtalyan ordusunun kullandığı A129’lardan daha güçlü bir motor kullanılacak. Ağırlıklı olarak terörle mücadele operasyonlarında kullanılacak olması nedeniyle, helikopterlerin motorunun Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun zorlu coğrafi ve meteorolojik koşullarına uyum göstermesi gerekiyor. Motor ve silah sistemlerindeki iyileştirmeler nedeniyle bu helikopterlerin tanesi 60 milyon dolara gelecek. 9 helikopter daha sipariş edildi Türkiye bu projeye ek olarak, AgustaWestland’dan 9 saldırı helikopteri daha almak için sözleşme imzaladı. Sözleşmenin rekor denilebilecek düzeyde bir fiyata imzalandığı öğrenildi. 9 helikopteri 450 milyon dolara mal olacak. Ancak bu helikopterlerin üzerinde daha önce imzalanan projedeki gibi ekstra silah sistemleri bulunmayacak. Helikopterlerin fiyatı en gelişmiş savaş sistemleri arasında yer alan F16’lar ile ABD’nin geliştirdiği son nesil saldırı helikopteri Apaçilerin fiyatını aştı. C MY B C MY B