23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 KASIM 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 ‘Prens Adaları’nın yazarı, ünlü kültür insanı Joachim Sartorius İstanbul’da ARI DÜŞÜNCE HULKİ AKTUNÇ ‘Sarrazin’in kitabı dayanaksız’ ? Sartorius, Thilo Sarrazin’in kitabının dayanaksız savlar içerdiği kanısında. 2001’den beri Berlin festivallerini yöneten Sartorius, temelde herkesin kendi kültürü ve dinini koruması gerektiğine, böylece Almanya’daki toplumun zenginleşeceğine inanıyor. SEZER DURU Hırsız Topal İsmail’in Bitmeyen Türküleri “Adamın topalı bu Yamören’de hırsız olur… Hırsızın da iki yakası bir araya gelmez. Alnı terlemediğinden hırsız kısmının elinde para durmaz. (…) Biz, küçük hırsızları konuşuyoruz. Büyük hırsızları bırak… Yüreksizdir büyük hırsız kısmı, çünkü cimridir.” (*) Konuşan, Yamören “köylüğünün” hırsızı Hırsız Topal İsmail… …dolandırıcıdır, esrarkeştir ve esrar satıcısıdır, muhabbet tellalıdır, müzevirdir. Ve bağlama çalar ki türküleri sabaha kadar bitmez. Peki 50 hanelik Yamören insanlarına “fazla” değil midir bir kişide bunca kötülük? Kolayca tutarlar, haklarlar, hapsederler… Öyle değil, Hırsız Topal İsmail köyün dar dünyasında inanılmaz bir denge uzmanıdır… Hırsızdır. Canlı cansız her şeyi çalar. (Tıraş bıçağını çalan bir berber!) Ama her seferinde adeta yeni bir yardakçı peyler. İsmail’de bilgi, yardakçıda sağlam bacaklar. Hırsızlık malı satıp geliri kırışırlar. Denge. Esrarkeştir, adamı alıştırır ki sonra ona esrar satsın. Bağımlılık yaratır. Denge. Gerekirse muhabbet tellalıdır. Denge. Müzevirdir. Laf taşımakta üstüne yoktur. (İki tarafın da dostudur!) Herkesin öyle açmazlarını bilir ki, İsmail’e dokunamazlar. Denge. İyi de, bu Hırsız Topal İsmail çok sevimli bir heriftir. Hırsızlığın adeta her duruma uygun felsefesini yapar. Gerçek kurban kendisidir. İntikamını hiç belli etmeden alır. İyi görünenlerin gizli korkusu! ??? “Sağırdere” romanının yeni bir baskısından söz edecektim. Ben bile Hırsız Topal İsmail’in iğvasına geliyordum, geldim. Roman, 1516 yaşındaki Kulaksızlar’ın Mustafa’yı, çevresini, umutsuz aşkını anlatır. 1930’lar. Ankara yapım halinde. Mustafa Ankara gurbetine gider. Tutunur. Taşçı ustası olur ve köye döner (dönüş, “Körduman”). Yamören’de iyi insanlar yok mudur? Olmaz mı? Bütün kadınlar, kızlar, dayanılmaz bir sömürü, dayak ve hakaret altında iyidirler. İntikamları alttan alta. Mustafa’nın ağabeyi Murat ilkokuldan sonra da okumayı kesmemiş, kitaplardan ve hayattan öğrenmiştir. Tipik bir genç sosyalisttir. Somut duruma göre somut konuşur. Kimileri Murat’tan hoşlanmaz; yiğitliğinden çekinirler. Ondan yana görünürler. ??? “Sağırdere” Kemal Tahir’in ilk romanı (1955). Hapishane yıllarında Nâzım Hikmet’le sürekli yazışmış, düşüncelerini almış, göz önünde tutmuş. Nâzım şöyle yazıyor: “Bizde ilk gerçek romanı sen millete tanıtmış olacaksın” (Kemal Tahir’e Mahpusaneden Mektuplar, Bilgi Yayınevi, 1968; s. 393). Moral yüksek! ??? Bu romanı birkaç kez okudum. Ta çocuk yaştan beri, İsmail’e takıldım. Ondaki büyüye bütün Yamörenliler gibi ben de kapıldım. Çevremdeki büyük ve küçük hırsızları tanımaya çalıştım. Biraz da onun romanı, dramı, türküsü yüzünden. İsmail, her duruma uygun türküler söylüyor, uyduruyor. Romanımızdaki en ilginç “kötü” adamlardan İsmail’in türküsü bitmiyor. ??? (*) İthaki, Kemal Tahir 100 Yaşında ana başlığıyla bir toplu basım yapıyor. Sağırdere, İst. 2007. (**) Ufak tefek yanlışlar var. Ama bu yeni baskıda bile o yanlış alınlık (Andre Maurois) ne arıyor? İşiniz zor, kolay gelsin. haktunc1949@yahoo.com gilenecek. Edebiyat programları da olacak, örneğin Aras Ören’den başlayarak, ki bizdeki ilk Türk kökenli yazar o olmuştur, Feridun Zaim ve Emine Sevgi Özdamar’a kadar. ÖRLEŞMİŞ KORKULAR Almanya’daki göçmenlerin uyum sağlamalarıyla ilgili son tartışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Güncel tartışma Thilo Sarrazin’in haddini bilmez kitabıyla başladı. Bu kitap dayanaksız (hem de genetik) tezler ortaya koyuyor ve körleşmiş korkulara değiniyor. Uyum sağlama eksikliği, okullardaki şiddet, özellikle de işçi çocukları arasındaki yüksek işsizlik oranı, töresel davranışların, töre cinayetlerinin önlenmesi önemli ve her zaman tartışılmalı. Ama bütün bunlar Sarrazin’in kitabıyla, ki bu arada Merkez Bankası yönetiminden ayrıldı, yanlış bir yola saptırılıyor. Bu arada bu tartışmalar yeniden nesnel bir yola girdi ve Alman makamları ve vatandaşlarının nerelerde hata yaptıkları tartışılır oldu. Aslında iyi bir uyum için iki taraf gerekli değil midir? Almanya aynı görünüşte, aynı kafa yapısında insanlar mı yaratmak istiyor? Bu tartışmalar Türkiye’de eski Alman felaketlerini anımsattı biraz. Ne dersiniz? Bu görüş doğru değil kanımca. Temelinde herkesin kendi kültürünü, kendi dinini koruması gerekir, böylece Almanya’daki toplumun zenginleşmesi, çeşitliliği sağlanır. Ama göçmenlerin Almanca öğrenmeleri isteniyor ve ülkenin anayasasını anlamaları bekleniyor, çünkü burada yaşıyorlar, yasaları bilmeleri ve onlara göre davranmaları gerekir. İstenen yalnızca bu ve bunun istenmesi de bence doğru olan. K “Prens Adaları” kitabının yazarı Sartorius 1946 doğumlu. Şair, çevirmen ve birçok kitabın da yayımcısı aynı zamanda. Babasının büyükelçiliği sırasında Tunus’ta doğdu. Diplomat olarak New York, Ankara ve Lefkoşa’da bulundu. 2000’li yıllarda diplomasiden ayrılarak Alman DAAD Sanatçılar Programı’nın başına geldi, 2001’de de Goethe Enstitüleri genel sekreteri oldu. 2001’den bu yana ise Berlin festivallerini yönetiyor. Çok sayıda şiir kitabı var. Dünya şiirini derlediği “Yeni Şiir Atlası” adlı kitabı Rowohlt Yayınları’ndan çıktı. Kendisiyle İstanbul ziyareti dolayısıyla bir söyleşi yapma olanağını bulduk. Sizi ‘Prens Adaları’ adlı kitabı yazmaya yönelten neydi? 1978’de oraya yaptığım ilk geziden sonra bu yeşil arşipele hayran kaldım, hem güzelliğine, hem de emperyal kente yakınlığına. Kent, oradaki adalarda bir mikrokosmosta kendini yansıtıyordu. Günün birinde de kaleme sarılma gereksinimi duydum. Kitabı bir zevk alma stratejisiyle yazdım ve okuyucunun bunu hissedeceğini umuyorum. LMANYA’DA BÜYÜK İLGİ Kitaba Almanya’da nasıl bir tepki geldi? Kitap medyada geniş ilgi uyandırdı. Almanya’da iki baskı yaptı. İngiltere ve Yunanistan’a satıldı. 2011’de Londra’da çıkacak. Buna seviniyorum. Bazı okuyucular kitabı okuduktan sonra Prens Adaları’na geldi mi? Birçok Alman okuyucu gerçekten de kitaptan etkilenerek Adalar’ı ziyaret ettiler. Hiç tanımadığım insanlardan mektuplar ve kartpostallar aldım, çoğu da Splendid Oteli’nden yazılmıştı ya da Fıstık Ahmet’in meyhanesinden. Berlin’deki kültürel yaşamı bugün nasıl görüyorsunuz? Tıpkı İstanbul’un bugün akıl almaz bir çekicilik sunduğu gibi Berlin’in de genç sanatçılar, tasarımcılar, mimarlar arasında güçlü bir şöhreti var. Buralarda geleceğin yıldızları doğuyor. Ama ben en çok Berlinli seyirciyi övmek isterim, çok meraklılar ve bilgi sahibiler; bir şişe şarap almak yerine bir tiyatro bileti almayı yeğliyorlar. Gelecek yıl Türk işçilerinin Almanya’ya gidişlerinin 50. yılı kutlanacak. Ne gibi İnci Aral (sağda), “Diyaloglar: İspanyol ve Türk Yazarların Perspektifinden 21. Yüzyılı Yazmak” başlıklı söyleşiye Soledad Puertolas (ortada) ve Julio Llamazares (solda) ile birlikte katıldı. Cumhuriyet yazarları TÜYAP’ta Kültür Servisi Gazetemizin yazarları, 29. TÜYAP Kitap Fuarı’nın ilk gününde söyleşi ve panellere okurlarıyla buluştu. PEN Başkanı İnci Aral, Uluslararası Salon Forum Alanı’nda İspanya ve TÜYAP’ın birlikte düzenlediği “Diyaloglar: İspanyol ve Türk Yazarların Perspektifinden 21. Yüzyılı Yazmak” başlıklı söyleşiye Soledad Puertolas ve Julio Llamazares ile birlikte katıldı. 21. yüzyılda yazarların içinde bulunduğu baskının altının çizildiği panelde. “Yazar iş yapan değil kendi işinin yaratıcısı olandır. Tüketime yönelik politikalarla yazarların kendini özgürce ifade etmesi engelleniyor” diyen yazarlar dünyada olduğu gibi her iki ülkede de benzer sıkıntıların yaşandığı tespitinde birleştiler. Enis Batur, Marmara Salonu’nda Oya Baydar’ın yönettiği “Fransız Yazarların Penceresinden İstanbul” başlıklı panele Timour Mouhiddine ve Nora Şeni ile birlikte katıldı. Notre Dame de Sion’lular Derneği’nin düzenlediği panelde bir şehri anlatmanın kolay olmadığı ve yazarın bir şehre giderken hazırlıklı gitmesi gerektiği vurgulandı. Yazarlarımız Işık Kansu ve Attila Şenkon Marmara Salonu’nda Dil Derneği Cumhuriyet Kitapları’nın birlikte düzenlediği “Medya’nın Ağzı” başlıklı söyleşiye katıldılar. İbrahim Dizman’ın yönettiği söyleşide Kansu, “Gazeteci” tanımı üzerinde durarak medyada olması gerekenlerin somut olarak altını çizdi. Kansu; “gazeteci bilen değil öğrenen, algılayıp aktaran, kuşkulanan, sezen, fazla konuşmayıp konuşturandır. Gazeteci, gözünü, kulağını, yüreğini ve bilincini işine adamalıdır ki adam gibi gazeteci olsun” diyerek medyatiklerin bu vasıfta olmadığını zaten gazeteci de olmadıklarını vurguladı. Şenkon ise sadece yazılı görsel medyanın değil sokak panoları dahil bütün iletşim araçlarının kirlendiğini, harflerimizin “H”, “D”lerin seslerini kaybettiğini örneklerle vurguladı. Turgay Fişekçi Karadeniz Salonu’nda Günışığı Kitapları’nın düzenlediği “Köprü Kitaplarla Gençliğe Kurulan Yeni Köprüler” başlıklı panele Necati Tosuner, Müge İplikçi ve Semih Gümüş’le katıldı. Panelde, Semih Gümüş’ün editörlüğünde başlatılan “Köprü Kitaplar” dizisinin amacı ve gereği üzerinde duruldu. Bu yayınlarla ilk gençliğe geçen 10’lu yaşlardaki okurun gerçek edebiyat tadında kitaplarla edebiyata kazandırılmasının amaçlandığı üzerinde duruldu. A programlar hazırlanıyor? Bu konuyla ilgili Berlin’de çok sayıda proje var. En önemli sergi Sanatlar Akademisi tarafından düzenlenecek, Hanefi Yeter’den Ayşe Erkmen’e kadar uzanan bir yay, ayrıca Ali Kepenek’in fotoğrafları. Türk işçilerinin geldikleri Anadolu kentlerinin fotoğrafları ser Sartorius TOPLUMDA ÇEŞİTLİLİK 50. YIL KUTLAMALARI a ile eşzama p Fuarı nlı d ARTİST Süzenlenen 20. Özcan Ya anat Fuarı’nda fotoğrafla man’ın İstanbul r metinleriy ı Sennur Sezer’in sergilenec le 7 Kasım’a dek ek Masaldır.. . “İstanbul Bir Büyükçek .” başlığıyla mec Alternatif e’deki fuarın Platform Standı’nd a sergide İs görülebilecek olan tanbul’da yer alıyor n kareler . 2 ‘İstanbu l Bir Masaldı r...’ 9. İstanbu l Kit ÇOCUKLARIN OKUMA ALIŞKANLIĞI GELİŞİYOR Polisiye ve çocuk kitaplarına ilgi artıyor MELTEM YILMAZ RHAN PAMUK ÂŞIĞIYIZ’ Bu yılki İstanbul Kitap Fuarı’nın konuk ülkesi İspanya’nın açtığı standa da önemli ölçüde katılım sağlandı. İspanya ‘O  Karadeniz Salonu Panel: “Ege’den, Kadınların Kaleminden, Öznesi Kadın Yaşamlar” / Yöneten: Zübeyde Seven Turan / Konuşmacılar: Feyza Hepçilingirler, C MY B C MY B ÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile 30 Ekim7 Kasım 2010 tarihleri arasında Büyükçekmece’deki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen 29. İstanbul Kitap Fuarı, Türkiye’deki okuyucunun eğilimleri ile ilgili önemli değişimleri ortaya koydu. Bu yılki fuarın ilk günüde, fuar alanını 30 bin dolayında kişinin ziyaret ettiği, bu sayının geçen seneyi aştığı belirlendi. Ziyaretçilerin önemli bir kısmı, çeşitli yayınevlerinin bastığı polisiye türünde kitapları tercih ederken, çocuk okuyucuların boyama ve okulöncesi kitaplarına olan ilgisinin arttığı gözlemlendi. YGS, LYS, SBS’ye yönelik test kitaplarına olan ilgi ise düşük seviyede kaldı. İmza ve söyleşiler, panellere kıyasla çok daha fazla ilgi gördü. Bu durum, yazar okur temasının önemini bir kez daha ortaya koydu. Cumhuriyet Kitapları standı ise geçen senenin neredeyse iki katı kadar ziyaret edildi. Cumhuriyet Kitapları standını ziyaret eden okuyucuların yüzde 95’i Mustafa Balbay’ın “Zulümhane” adlı kitabını satın aldı. Bu arada Tuncay Özkan’ın kitaplarının artık Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkacağı açıklandı. T Kültür Bakanlığı yetkilisi Monica Fernandoz Munoz, “Burada İspanyol ebebiyatının önemli kitaplarını sergiliyoruz. Çeviriye ise büyük önem veriyoruz. Gerçek birer Orhan Pamuk âşığıyız. Pamuk’un kitaplarının İspanyolcaya da çevrilmiş olmasından memnunuz” dedi. Kitapları İspanyolcaya çevrilen yazarlar arasında bulunan Nâzım Hikmet ile Yaşar Kemal’in en önemli eserlerinin de İspanya Kültür Bakanlığı’nın standında sergilendiği görüldü. İstanbul Kitap Fuarı’nda stant açan tek İspanyol yayınevinin sahibi Sebastia Segarra ise “Türkiye’deki entelektüel büyümenin de ekonomik büyüme kadar hızlı oluğu inancındayım. Burada Tük yayıncılarla tanışmak benim için büyük bir kazanım. İlgiden memnunum” ifadelerini kullandı. Toplam dokuz gün sürecek fuar katılımın, önümüzdeki günlerde artacağı bekleniyor. ? AMSTERDAM (AA) Ünlü Hollandalı yazar Harry Mulisch 83 yaşında hayatını kaybetti. Resmi yayın kurumu NOS, Mulisch’in kanser nedeniyle yaşamını yitirdiğini duyurdu. Yahudi bir anne ve Nazi işbirlikçisi bir babanın oğlu olan Mulisch’in, Hollanda dışında tanınmasına, ünlü romanları “The Discovery of Heaven” (Cennetin Keşfi) ile senaryosu 1986 yılında “En İyi Yabancı Film” dalında Oscar’ı kazanan “The Assault” (Saldırı) romanları önayak oldu. Mulisch bazı eserlerinde, ergenlik günlerini geçirdiği İkinci Dünya Savaşı’nda yaşadıklarını yansıttı. Mulisch, savaşlarla ilgili düşüncelerini ünlü “Çok fazla savaş deneyimim olmadı. Zaten ben savaşın kendisiydim” sözleriyle özetlemişti. Harry Mulisch öldü 29. İSTANBUL KİTAP FUARI’NDA BUGÜN  Büyükada Salonu Söyleşi: “Dil Sorunu En Duru Kimlik Sorunudur” / Konuşmacı: Doğan Kuban / Saat:15.3016.30 / Düzenleyen: Ulusal Eğitim DerneğiÖğretmen Dünyası Gülsüm Cengiz, Ayşe Yamaç, Esma Zafer Ertan / Saat: 17.0018.00 / Düzenleyen: EKYAZ  Heybeliada Salonu TÜYAP Doğan Hızlan Kitaplığı Söyleşi: “Yeni Nesil Yayıncılık: Dünyada ve Türkiye’de ekitap” / Konuşmacılar: Civan Özseyhan, Mehmet İnhan, Murat Bahadır / Saat:14.0015.00 / Düzenleyen: İdefix
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle