22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 KASIM 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA dishab@cumhuriyet.com.tr DIŞ HABERLER İran erken müzakereye hazır 11 Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde İsrail’in tehdit olarak görüldüğü iddia ediliyor BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI ? TAHRAN (AA) İran’ın, BM Güvenlik Konseyi üyeleri ve Almanya’dan oluşan “5 artı 1” ülkeleriyle 10 Kasım’da başlaması öngörülen müzakerelerin daha erken bir tarihe alınmasına hazır olduğu bildirildi. İran’ın nükleer başmüzakerecisi Said Celili’nin müzakerelere daha erken başlanması konusunda AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton’a yeni bir mektup gönderdiği açıklandı. İsrail’den ‘Kırmızı Kitap’ tepkisi Dış Haberler Servisi Türkiye’nin “Kırmızı Kitap” olarak adlandırılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin yenilenen halinde İsrail’in “tehdit” olarak tanımlandığı yolundaki haberler İsrail’de tepki yarattı. İsrail Turizm Bakanı Stas Misezhnikov, Türkiye’yi boykot çağrısı yaparak “Turizm perspektifi açısından Türkiye’yi tamamen boykot etmeliyiz ve ulusal gururumuzu korumalıyız. Türkiye’ye gitmemek, ulusal gururumuzu korumak demektir” dedi. İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesi, Türkiye’nin ilk defa Milli Güvenlik Kurulu tarafından “tehdit” olarak nitelendirildiğini yazdı. ? İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesi “Kırmızı Kitap” diye bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde İsrail’in ilk kez tehdit olarak tanımlandığını yazdı. Turizm Bakanı Misezhnikov, Türkiye’yi boykot çağrısı yaparak, “Türkiye’ye gitmemek onurumuzu korumaktır” dedi. Gazete, Türkiye’de Milli Güvenlik Kurulu tarafından benimsenen yeni “Kırmızı Kitap”ta İsrail’in politikalarının “Türkiye’nin çıkarlarına ve politikalarına tehdit” olarak nitelendirildiğini belirterek “Böylece, ilk defa İsrail, Türkiye’nin başlıca ulusal güvenlik kurumunca potansiyel bir tehdit olarak tanımlandı” diye yazdı. Gazetenin haberinde, “Belgeye göre, İsrail’in politikaları istikrarsızlaştırıcı ve bölgesel bir silah yarışına yol açıyor, bu nedenle Türkiye’ye tehdit oluşturuyor” denildi. Habere göre, Haaretz’e konuşan bir “Türk kaynağı” da “Zaman zaman İran’ı vurma gereğine ilişkin tehditler, İsrail’in Filistin topraklarında ve özellikle Kudüs’teki politikaları, İsrail’in bir Lübnan saldırısı konusundaki kaygılar, hepsi, İsrail’in politikalarını, bölgede tehdit olarak, bunun sonucunda Türkiye’ye de tehdit olarak ta 1990’dan beri ilk direkt uçuş nımlamanın nedenlerinin bir kısmını oluşturuyor” dedi. Haaretz, “Kırmızı Kitap’ta İran’dan sadece Türkiye’nin nükleer silahlardan arındırılmış Ortadoğu yönündeki çağrısı bağlamında söz ediliyor” diye yazdı. İsrail İçişleri Bakanı Eliyahu Yişai de konuyla ilgili olarak “Son gelişmelerden dolayı çok üzgünüz. Yakın döneme kadar Türkiye ile ilişkilerimiz dostça idi. İlişkilerimizin gelişeceğine yönelik umudum tam, ama bu yakın gelecekte mümkün görünmüyor. Bu tür olaylar, savunma açısından hiç kimseye güvenmememiz gerektiğini ispatlıyor” dedi. ? Dış Haberler Servisi Fransız Aigle Azur Havayolu şirketine ait bir uçak, uluslararası ambargonun uygulandığı 1990’dan beri bir Avrupa kentinden Bağdat’a direkt uçan ilk uçak oldu. A319 tipi yolcu uçağı, dün Fransa’nın başkenti Paris’ten kalkışından yaklaşık 5 saat sonra Bağdat’taki uluslararası havaalanına iniş yaptı. ABD’YE BOMBALI PAKET Baş şüpheli Suudi bombacı Dış Haberler Servisi Yemen’den ABD’ye gönderilmek istenen bombalı paketlerin baş şüphelisinin Suudi bomba yapımcısı İbrahim Hasan el Asiri olduğu bildiriliyor. Kimliklerini saklı tutan Amerikalı yetkililer, El Kaide örgütünün Yemen kanadıyla çalışan El Asiri’nin olayın baş sorumlusu olduğunu tahmin ettiklerini duyurdular. Terörle mücadeleden ve iç güvenlikten sorumlu Ulusal Güvenlik Danışmanı Yardımcısı John Brennan da El Asiri’nin olayın arkasında olduğuna inandıklarını söyledi. El Asiri’nin, geçen Noel’de Amsterdam’dan Detroit’e giden Amerikan uçağını bombayla düşürme girişimi ile geçen yıl Suudi Arabistan terörle mücadele müdürü Prens Muhammed bin Nayef’e suikast girişiminin arkasında olduğuna dair işaretler bulunduğu belirtiliyor. El Asiri’nin intihar komandosu kardeşi, Nayef’e suikast girişimi sırasında öldürülmüştü. Yemen’de gözaltı Bombalı paketlerin Dubai ve İngiltere’de ele geçirilmesinin ardından, Yemen’in başkenti Sana’a’da bir eve düzenlenen operasyonda yakalanan 20 yaşında bir kadın ve annesinin gözaltına alındığı bildirildi. Yemenli yetkililer genç kadına kargo şirketine bıraktığı bir telefon numarası sayesinde ulaşıldığını söylediler. Sana’a Üniversitesi’nde tıp öğrencisi olduğu duyurulan şüphelinin avukatı ise “Böyle bir eylem düzenleyen bir kişinin geride telefon numarasını bırakması hiç de mantıklı görünmüyor” dedi. Sana’a Üniversitesi’nden bir grup öğrenci de genç kadının gözaltına alınmasını proteto etti. RusAmerikan operasyonu kızdırdı ? Dış Haberler Servisi Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, Ruslarla Amerikalıların geçen cuma günü Afganistan’da ortaklaşa düzenlediği uyuşturucu operasyonunu, “izin alınmadan yapıldığı” gerekçesiyle kınadı. Karzai, bu tür tek taraflı operasyonların Afganistan’ın egemenliğinin ve uluslararası hukukun açık ihlali olduğunu, bu tür operasyonlara izin verilmeyeceğini ve yetkililerin olayı soruşturduğunu da söyledi. Kuzey ve Güney Koreli akraba yaklaşık 60 60 yıl sonra buluştular Yüzlerce yıl sonra önceki gün ilk kez bir araya geldi. Kore’nin 1945’ten sonra fiilen bölünmesiyle ayrı düşen akrabaların buluşmasında gözyaşları sel olup aktı. Kuzey Koreli Kim HoSuk (sağda) ve Güney Koreli kuzeni Kim HoDae, Kuzey Kore’nin güneyinde sınıra yakın tatil beldesi Kumgang Dağı’nda bir araya gelenlerdendi. (Fotoğraf: AFP) Mustafa Balbay Silivri’yi anlatan kitabında ilginç bir ironiye yer vermiş; “Yaşasın Erol Hoca kansermiş” haykırışını, ara başlık olarak kitapta da kullanmış. “Haklı olarak” kanser oluşuma seviniyor ve bunu da haykırarak ifade ediyor. İçinde bulunduğum ortamda kansere yakalanışıma ben de sevinmiştim, aynen Mustafa’nın haykırdığı gibi. Hem de üçüncü evre, ileri derece olmama rağmen, epikrizde aynen böyle yazıyor. Attilâ İlhan’ın Sevgi Soysal’la ilgili olarak anlattıkları aklıma geldi; Sevgi Soysal kanser olduğunu öğrendikten sonra Attilâ İlhan’a; “Fazla vaktim kalmadı, gel şimdi hayatımı birlikte planlayalım” demiş. Yazmayı düşündüğü romanın zamanlamasını, hacmini vesaire tartışmak için. Ve kitabın sonuna doğru Hakk’ın rahmetine kavuştu. Bildiğiniz gibi kitap sonradan eksik kısmı başkaları tarafından tamamlanarak çıktı. Benim olayımda Mustafa’nın haykırışı kanser ile özgürlük arasındaki seçime dayanıyor. Mustafa “Yaşasın…” diye haykırırken, kısıtlı bir özgürlük de olsa, “özgürlüğü kansere tercih edeceğimi düşünmüş” olmalı. Özgürlük ve ölüm sözcüklerini birlikte kullanmak daha doğru olur. “Kanser yerine hayatta özgür olmadan yaşamak tercih edilemez” kararını kafanızda verirseniz, kansere bile sevinirsiniz. Diğer bir ifade ile “ölümü zaten göze aldığınızda, mutlak özgürlüğe kavuşursunuz.” Çünkü özgürlüğün alternatif maliyeti sıfır olur. Kanser (ya da ölüm) size vız gelir. Artık “şu olacak, bu gelecek, başıma şu çorabı örerler” diye bir kaygınız yoktur, çünkü ölümü göze almışsınızdır. Kitabı okurken Fatih Hilmioğlu ve Mustafa ile birlikte geçirdiğimiz günler tekrar kafamda canlandı. Sevgili Fatih sadece bir insan olarak değil, bir tıp adamı olarak da bana büyük destek verdi. Öte yandan Mustafa, bazı olayları Aziz Nesin’i aratmayacak kadar başarılı bir biçimde aktarmış. Evet Mustafa çok haklısın, kanser olduğuma ben de sevinmiştim, aynen senin dediğin gibi. Çünkü özgürlüğün bir bedeli var. Ölümü göze aldığınız zaman, ya da kanser olduğunuzda, artık çekinecek, korkacak, kaygılanacak bir şey kalmıyor; iktisadi deyim ile alternatif maliyeti sıfırlanıyor. İçinizde, kafanızda mutlak özgürlüğe kavuşuyorsunuz, sadece uzatmaları oynamış olsanız bile, o da yetiyor. Özgürlük ve Ölüm Arasındaki Kırmızı Çizgi Ve benim bildiğim öbür Silivri Öte yandan, benim bildiğim bambaşka bir Silivri var. Bugünkünden çok farklı, yazları çocukluğumda gittiğim cennet Silivri. Kimliğimin doğum yeri bölümünde Silivri yazar. Aslında Haseki Hastanesi’nde doğmuşum. O hani, 4 Haziran 2009’da ağır bir kanser ameliyatı geçirdiğim yerde. Kimliğimin doğum yerinde Silivri yazmasının nedeni başka. Doğduğum sırada dedem Hüseyin Bey Silivri’de hâkimlik yapıyormuş. Herhalde kolaylarına gelmiş, doğum için kimliğime Silivri yazıvermişler. Neyse ki Haseki de Silivri de İstanbul ilinin içindeler. Soranlara doğum yerim İstanbul dediğimde, yalan söylememiş oluyorum. 56 yaşlarında, yaz aylarında Silivri’de, dedemin ve ninemin oturdukları iki katlı evlerinin bahçesinde oynadığımı hatırlıyorum. Aklımda kalan bazı şeyler var; evin bahçesinde yetişen farklı bir soğanın Cumhuriyet gazetesinin “İster İnan İster İnanma” sayfasında benim adımla birlikte yayımlanması gibi. “Soğanın cücüğünün üzerinde ikinci bir cücük oluşmuş”, pek rastlanmayan garip bir durummuş herhalde. Babam da elimden tutmuş beni İstanbul’a, Cağaloğlu’na, Cumhuriyet gazetesine getirivermiş. O yıllarda Cumhuriyet’in Pazar sayısının arka sayfasının yarısı, “İster İnan İster İnanma” başlığı ile olağan dışı haberlere ve olaylara ayrılırdı. Hâkim dedemin Silivri’deki evinin bahçesinde yetişen bu garip soğan da Cumhuriyet’te benim adımla birlikte yer aldı. O sayfada 65 yıl önce yer alan Silivri’deki bu olayı, onca yıl sonra benim Bıçak Sırtı’nda tekrar kaleme almam bana ilginç geliyor. Cumhuriyet’le ilişkim, soğan üzerinden, 65 yıl önce başlamış meğerse! İlhan Selçuk’a takıldığım olurdu; Cumhuriyet’te ben senden eskiyim, bak benim yazım seninkilerden çok önce çıktı diye… Benim için iki Silivri var; birincisi çocukluğumda yazları dedemi ziyaretimizde yüzmeyi öğrendiğim, denize girdiğim, bahçede oynadığım Silivri; diğeri 65 yıl sonra götürüldüğüm Silivri. Mustafa’nın kitabını okurken bir yandan da çocukluğumun Silivri’sini düşündüm. Siyahla beyaz gibi, cennetle cehennem gibi… Bütün mesele kafanın içinde; insan zor koşullarla yüzleştiğinde ya da ölümü göze aldığında kuşkular, kaygılar, sıkıntılar ortadan kalkıyor, mutlak bir özgürlüğe kafanızda da olsa ulaşıyorsunuz. Mustafa’nın, “Yaşasın Erol Hoca kansermiş” haykırışının arkasında yatan gerçek budur. www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali Sarrazin yine Türkleri hedef aldı BERLİN (AA) Müslüman göçmenlere yönelik hakaret içeren sözlerinin ardından tepkiler üzerine Almanya Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa eden Thilo Sarrazin, bir kez daha göçmenleri ve özellikle Türkleri hedef aldı. Almanya’da yayımlanan “Bild am Sonntag” gazetesine konuşan Sarrazin, Alman hükümetinin, zorunlu evliliklerin cezalandırılması yönünde aldığı kararın uygulanmasının çok zor olacağını, “itaatle yetiştirilen” genç kızların babalarının evlilik konusundaki isteklerine uyacağını söyledi. ‘Devlet yardımı yapılmasın’ Göçmenlerin Alman toplumuna uyumu konusundaki tutumlarını değiştirmenin zor olduğunu belirten Sarrazin, bunun için Almanya’ya getirilen aile fertlerine uzunca bir süre devlet yardımı yapılmamasının uygun olacağını sa vundu. Sarrazin, “Kızlarını başını örtmeye zorlayanların, Almanca konuşan, ancak kendi aile fertlerinin Almanca öğrenmesini önlemeye çalışanların Almanya’da yeri yok. Dilimize düşman olduğu için Alman televizyonlarının yerine Türk televizyonlarını seyredenlerin Almanya’da yeri yok. Torunlarının Almancayı Türkçeden daha iyi konuşmasını isteyenlere kapımız açık” diye konuştu. TÜYAP 29. İSTANBUL KİTAP FUARI’NDAYIZ SERGİ İkinci ve üçüncü nesilden geleceğe 70 yıllık efsane Köy Enstitüleri Kitap ve Efemera, Haldun Cezayirlioğlu kişisel koleksiyonu Fotoğraf ve belgelerle yerleşkeler, işler, işlikler, ilişkiler Salon No:10/131 30 Ekim 7 Kasım 2010 “Onların Anısına” Üçüncü nesilden iki yönetmen iki belgesel Mehmet Hakyemez Sencer Yalçın 1 Kasım 2010 Pazartesi Karadeniz Salonu Saat: 18.1519.15 Üçüncü nesilden Bir besteci Piyano resitali, açıklamalı Hande Akkan 3 Kasım 2010 Çarşamba Marmara Salonu Saat: 12.0013.00 Futbol maçında ateş açtılar: 14 ölü Dış Haberler Servisi Honduras’ın San Pedro Sula şehrinde futbol sahasına araçlarla giren silahlı bir grup etrafa ateş açtı. Amatör futbol müsabakası sırasında düzenlenen saldırıda 14 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Uzun namlulu silahlar taşıyan zanlıların 5 kişi olduğu tahmin ediliyor. Saldırganların futbol sahasına iki araçla girdiği öğrenilirken saldırının nedeni henüz belirlenemedi. Yaralı sayısının ölü sayısından fazla olduğu da gelen haberler arasında. San Pedro Sula kentinde ABD’ye gönderilmek üzere kokain üreten çeteler birbirleriyle sık sık çatışıyor. Nüfus cüzdanımı, SSK kartımı ve ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. UMUT ARDA ÖZYILMAZ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle