16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHUR YET 23 EK M 2010 CUMARTES 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Faili Meçhul Ve Sığ Devlet Politik yaşamımızı hakkıyla kavramak için, bazı kavramları, genel kullanımlarının ötesinde, gerçek anlamında okumakta, onları başkalarıyla karıştırmaktan kaçınmakta yarar var. Her zaman değilse bile, çoğu hallerde “faili meçhul” dendiği zaman, bunu “faili meşhur” olarak okursanız, failin neden ısrarla meçhul kaldığını, devletin neden “faili meçhul!”e kol kanat gerdiğini kolaylıkla anlayabilirsiniz. Eğer, kerazetin makamı saltanatta bulunduğu son yıllarda “karizma”dan muradın, kerizma olduğunu bilmezseniz, şaşkın şeyhin kerametini nafile ararcasına, sonuçsuz arayışlara girerek, “Ne karizması yahu! Hani nerede bunun karizması?” demeniz kaçınılmaz olur. Her söylenene inanır, hangi kavramların hangi kaçışlar için kullanıldığını görmezseniz, çok bilinmeyenli sandığımız bir kısım denklemler karşısında eliniz böğrünüzde, kalakalırsınız. Derin devlet masalı bunlardan biridir. Türkiye kadar “derin devlet”ten söz edilen bir ülke daha var mıdır yeryüzünde bilmiyorum. Her yerde derin devlet vardır, hem de bizim dışarıdan gördüğümüzden sandığımızdan daha fazla. Ama ikide bir ileri sürülen savlara bakarsanız, sanırsınız ki, bizdeki kadar derin devlet hiçbir yerde yoktur. Aslında bu derin devlet can simidine ikide bir neden bu denli iştiyakla sarılındığını anlamak çok güç değil. Derin devlet kavramını ortaya atmak, meydana gelen usulsüzlüklerin, yolsuzlukların, hukuksuzlukların, kokuşmuşlukların hesabının sorulmasının önüne geçer. Böylelikle, makam sahiplerinden, iktidardan bunların hesabını sormanız imkânsızlaşır ve böylelikle derin devlet defisiyle, görünür devlette, karşımızda duran kişilerin sorumluluktan kurtarılması sağlanmış olur. Türkiye’de bunca faili meşhurun, fali meçhul olarak kalmasının en önemli nedeni, görünür devlette ya da dilerseniz başka deyişiyle sığ devlette bulunan ve faili meşhuru faili meçhule dönüştüren veya olayın bu şekle dönüşmesine seyirci kalandan hesap sorulamamasıdır. Öyle ya, mademki sorumlu derin, görülmez, ulaşılmaz devlettir, o zaman görünür sığ devletteki makam ve iktidar sahibinden nasıl hesap soracaksın ki?.. Oysa, sığ devletin himayesi, teşviki, suç ortaklığı olmadan derin devlet harekete geçemez, sığ devletin himayesi olmasa meşhurlar, meçhule dönüşemez. Bu gerçeği yadsıyanlar, sorumluları gözden kaçırma telaşında olan iktidar yalakalarıdır. Bu olgunun son örneği içinde bulunduğumuz hafta, CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün önergesiyle yaşandı. Üç gün önce, Ahmet Taner Kışlalı’nın ölüm yıldönümünde, Ali Rıza Öztürk faili meçhullerin araştırılması için TBMM’ye bir önerge veriyordu. Yalçın Doğan saymış, bu Öztürk’ün aynı konudaki üçüncü önergesiydi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 Eylül 2010 tarihinde yaptığı, Ahmet Tan’ın dünkü yazısında naklettiği konuşmasına bakarsanız, bu önerge AKP’lilerin coşkun desteğiyle kabul edilir sanırsınız. Bakın ne demiş Diyarbakır’da Tayyip Erdoğan: Faili meçhuller meçhul kalmayacak, kalmamalıdır. Hızını alamayıp şöyle devam etmiş: Bir gece yarısı sokak ortasında ensesine kurşun sıkılarak katledilen, katilleri gecenin karanlığında kaybolup bir daha ortaya çıkmayan, çıkarılmayan faili meçhullerin acısını çok iyi biliriz. Bu sözleri anımsayınca, Ali Rıza Öztürk’ün önergesinin AKP’nin oylarıyla kabul edileceğini sanırsınız değil mi? Ama öyle olmuyor, önerge üçüncü kez, AKP’nin oylarıyla reddediliyor. AKP iktidar partisi, AKP milletvekilleri, yasamanın çoğunluğunu oluşturuyor, her şey gözle görünür sığ devletin sınırları içinde herkesin gözü önünde cereyan ediyor. Şimdi “faili meçhul faili meşhur”, “derin devlet sığ devlet”, “karizma kerizma” kavramlarının doğru okunmasının neden zorunlu olduğu anlaşılıyor mu? [email protected] UTKU ÇAKIRÖZER ANKARA CHP Genel Baş kanı Kemal Kılıçdaroğlu, türban sorununun çözümü için Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP sözcü lerinin ilk ve ortaöğretim öğ rencileri ile kamu çalışanla rının türban takamayacağı konusunda halka net açıkla malar yapmaları ve bunun anayasal güvenceye bağ lanması gerektiğini söyledi. Anayasa Mahkemesi ve HSYK’ye yapılan atama ların yargı bağımsızlığını tehlikeye düşürdüğünün al tını çizen Kılıçdaroğlu, “Artık yargı bağımsızlığı da YÖK gibi diğer bekle yen meseleler gibi yeni anayasa tartışmalarında bir gündem olacaktır. Şimdi getirilen düzenle meler yeni anayasa ile or tadan kaldırılmalıdır” dedi. Üniversitelerde türban yasağına ilişkin tartışmaları değerlendiren CHP lideri Kılıçdaroğlu, CHP’nin konuya hak ve özgürlükler kapsa mında yaklaştığını belirterek “Ama hiçbir zaman sadece bu sorunu tek başına çözelim diye yaklaşmadık. Seçim barajının inmesini, YÖK’ün kalkmasını, üniversitelere bireysel özerklik istedik. Çün kü gerçekten Türkiye’nin demokrasi açı sından da hak ve özgürlükler açısından da AB standartlarına kavuşmasını istiyoruz. Bunların hiçbirisini AKP talep etmiyor. Ta mamına da karşı. Onun için zaten bu çö zümsüzlük ortaya çıkıyor. Çözümsüzlüğü ge tiren de AKP’nin kendisi” dedi. Başbakan net konuşmalı Gelinen noktada çözümün Başbakan’a bağlı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Başba kan’ın çıkıp net bir biçimde şunu söylemesi lazım: İlköğretimde de, ortaokulda da, ka muda da türban olmayacaktır. Öyle yapar sa ilköğretim, ortaöğretim ve kamuda bütün bunların hepsi yerine oturur. Kimse de ilk öğretimdeki kızını türbanlı göndermeye ce saret edemez. Başbakan bunu söylemediği sü rece ikili oynamakta, dini siyasete alet et mektedir” dedi. Türban meselesinde Başba kan’ın sözlerinin anayasal güvenceye çevrilmesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, “Önce bu açıklamayı yapmalı ki anayasal güvencenin de temelleri sağlam oluşabilsin. O zaman AKP ile oturduğumuz zaman ‘senin Genel Başkan’ın söyledi, gel bunu anayasal güvence ye bağlayalım’ diyebiliriz” diye konuştu. Sıra liberallere geliyor Yargıtay Cumhuriyet Başsavvcısı Abdur rahman Yalçınkaya’nın türban konusunda yaptığı açıklama konusunda “Görevini yapı yor” demekle yetinen Kılıçdaroğlu, Yalçınka ya’ya “TBMM’ye adeta talimat verilmeye yeltenilmiştir. Bu bildiriyi yayınlayan ma kamın bildiriyi derhal geri çekmesini, Türk milletinden ve onun temsilcisi TBMM’den özür dilemesini bekliyorum” diyerek tepki gösteren TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’e şöyle karşılık verdi: “Sayın Şahin’e şunu sor mak lazım. Telefonlar dinleniyor. İnsanlar infaza dönecek şekilde tutukluluk süreleri uzatılarak hapishanede tutuluyorlar. Bunu Cumhurbaşkanı bile dile getiriyor. Sen Meclis başkanı olarak niye konuşmuyorsun. Sen Meclis Başkanı’sın. Protokolde Başba kan’ın üstündesin. Ama 550 milletvekilinin önünde seni azarlamasına ses bile çıkar madın. O zaman neredeydi TBMM’nin onuru? O zaman niye konuşmadın, ‘Sen be ni azarlayamazsın’ demedin?” Referandumda anayasa değişikliklerine “evet” veren bazı aydınlar ve yazarların, HSYK’de hü kümetin listesinin seçilmesinin ardından piş manlık içeren açıklamalar yaptıklarına değinen Kılıçdaroğlu, “Bir gün onlar da içeri alına caklar. Onlara da sıra gelecek. O zaman yap tıkları hatayı daha derinden fark edecekler ama iş işten geçmiş olacak” diye konuştu. Anayasa değişikliklerinden yüksek yargı ile ilgili olanların sakıncasının Anayasa Mahkemesi ve HSYK’ye yapılan atamalarla bir kez daha or taya çıktığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Bun dan sonra yapılacak anayasa değişikliğinin yargı bağımsızlığının sağlanması artık çok daha zorunlu hale geldi. Anayasa değişiklik taleplerimiz arasında bugüne kadar nasıl YÖK varsa bundan sonra yargı bağımsızlı ğı da var olacak” diye konuştu. Hukuk ahlakını sorguladım Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç kendisine yönelik “Kimse ahlakımı sorgula yamaz” sözlerine de yanıt veren CHP Genel Başkanı, “Ben onun hukuk ahlakını sorgu ladım. Hülleyle anayasa mahkemesi üyeliğine yapılan atamaya ses çıkarmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın hukuk anlayışı tüm dünyada sorgulanır” dedi. Türban meselesinde Başbakan’ın sözlerinin anayasal güvenceye çevrilmesi gerektiğine de işaret eden Kılıçdaroğlu, “Önce bu açıklamayı yapmalı ki anayasal güvencenin de temelleri sağlam oluşabilsin” dedi. Kılıçdaroğlu anayasa değişikliklerinden yüksek yargı ile ilgili olanların sakıncasının Anayasa Mahkemesi ve HSYK’ye yapılan atamalarla bir kez daha ortaya çıktığını vurguladı. CHP GRUP BAŞKANVEKİLLERİ ‘Meclis özel gündemle toplansın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP grup başkanvekilleri tarafından yapılan or tak açıklamada, “AKP’nin elini tutan yok. Hemen Meclis’i özel gündemle toplayalım, YÖK’ün kaldırılması, dokunulmazlık lar ve barajın düşürülmesi konusu da da hil olmak üzere sorunların çözümünü bir hafta içinde gerçekleştirelim” denildi. Açıklamada, AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın, türban sorununun çözü müne ilişkin açıklamasına tepki gösterildi. Elitaş’ın, “CHP, masadan kaçmak, çark et mek için bize çeşitli önermeler, çeşitli şartlar öne sürdü. Biz onların şartlarını kabul ettik” dediğinin anımsatıldığı açık lamada, şunlar kaydedildi: “AKP Grup Başkanvekili her zaman olduğu gibi şim di de gerçekdışı iddialarla sıkıştığı köşe den kurtulmaya çalışıyor. Güya doku nulmazlıklar, YÖK’ün kaldırılması ve seçim barajlarının düşürülmesi ile ilgili olarak şartlarımızı kabul etmişler. Bu ta mamen yalan. Çünkü AKP Grup Baş kanvekili Bekir Bozdağ, çok açık ve net ola rak (hiçbir önkoşula bağlı olmaksızın türban düzenlemesini bizimle görüşebi leceklerini ve bunun dışındaki önerileri ka bul etmeyeceklerini) söyledi. Öte yan dan türbanın ilk, orta ve lise ile kamuda hizmet verenlere sirayet etmemesi için hu kuki teminat isteğimize de önce ‘böyle bir gündemimiz yok’ deyip, sonra da ‘10 yıl sonra ne olacağını bilemeyiz’ dediler” Katılımcı Avukatlar Grubu ‘HSYK’yi izleme kurulu’ oluşturacak İstanbul Haber Servisi Katılımcı Avukat lar Grubu İstanbul Barosu başkan adayı avukat Mustafa Kemal Güngör, Hâkimler ve Savcı lar Yüksek Kurulu (HSYK) sonuçlarına iliş kin, “3 bakanlık bürokratının ve bakanlığın listesinde yer alan tüm kişilerin girmesiyle HSYK’nin Adalet Bakanlığı’nın bir bağlı şubesi haline dönüştürülmesi tehlikesi var dır. Bu tehlike karşısında HSYK’nin uygu lamaları hakkında bir izleme kurulu oluş turacağımızı açıklıyoruz. Bu kurul ile ba kanlığın istediği doğrultuda oluşan HSYK’nin tüm tasarrufları tarafımızdan dikkatle izlenecektir” dedi. Avukat Güngör yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye genelinde 11 bini aşkın hâkim ve sav cının oy kullandığı HSYK seçimlerine 165’i adli yargıdan, 34’ü idari yargıdan olmak üzere toplam 199 adayın katıldığını ve 16 üyenin se çildiğini anımsattı. Güngör açıklamada, “Biri Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü, diğeri Bakanlık Müsteşar Yardımcısı ve üçüncüsü Adalet Akademisi Merkez Eğitim Müdürü olmak üzere 3 bakanlık bürokratı nın doğrudan yer aldığı tamamı bakanlığın listesinde yer alan kişilerin seçilmiş olmasını kaygı verici, Adalet Bakanlığı Müsteşa rı’nın ‘bakanlıktaki hafızanın kurula taşınması’ nitelemesini vahim buluyoruz. Kendi ifadesine göre Adalet Bakanlığı Müs teşar Yardımcısı izne ayrılarak il il dolaştı ğını ve hazırladıkları listeyi hâkim ve savcı larla görüştüğünü kabul ediyor. Yıllardır kararname taslaklarını hazırlayan müsteşar yardımcısının ‘bakanlık listesi’ için il il do laşmasını kabul edilemez buluyor ve kınıyo ruz. Bu tutum bundan sonra neler yapılabi leceğinin göstergesidir” ifadelerini kullandı. ‘Yargı bağımsızlığı zedelendi’ HSYK’de Adalet Bakanı ve müsteşarının bu lunmasının yargı bağımsızlığını zedelediğine dikkati çeken Güngör, 3 bakanlık bürokratı ve bakanlığın listesinde yer alan tüm kişilerin bu lunduğu HYSK’nin uygulamalarını izleyecek bir kurul oluşturulacağını söyledi. Güngör, ayrıca HSYK’nin yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına aykırı uygulamalarını ulusal ve uluslararası bü tün platformlarda paylaşacaklarını vurguladı. ANKARA (Cumhuri yet Bürosu) YARSAV Kurucu Başkanı, Yargı tay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağa oğlu, HSYK üyeliği se çimlerinin iptali istemiy le Yüksek Seçim Kuru lu’na (YSK) başvuruda bulunduğunu bildirdi. Eminağaoğlu, “seçimle re yönelik tam kanun suzluk hali”ni iptal iste mine gerekçe gösterdi. Eminağaoğlu başvuru sunda, “Tam kanunsuz luk durumunda, her hangi bir biçim, koşul ve süreye tabi olmaksı zın, bu hallerin incelen mesi gerekmektedir. İnceleme ve araştırma kurulunuzca tüm yön leriyle içerik itibarıyla her durumda resen ya pılmak durumundadır. Tam kanunsuzluk hali nin incelemeye alınma sı, resen de olanaklı olup, konunun YSK’ye iletilmesi durumunda da mutlaka karara bağlanması gerekmek tedir” dedi. Dilekçede, kamuoyun da bakanlık listesi olarak adlandırılan listenin, bü tün halinde HSYK se çimlerinde yedi asıl dört yedek adli yargıdan, üç asıl iki yedek idari yargı dan olmak üzere, 201 aday içinden seçilmesi nin seçimlerin demokra tik ortamda yapılmadığı nı, eşit rekabet koşulları nın oluşmadığını, objek tif biçimde gerçekleşme diğini, etki altında kal madan sonuçlanmadığını ortaya koyduğu anlatıldı. Eminağaoğu, şu değer lendirmeyi yaptı: “Ortaya çıkan bu so nuç karşısında Yüksek Seçim Kurulu’nun, ko nuyu gerek ileri sürü len bu konular ve ge rekse ileri sürülenler dışında da tüm yönle riyle inceleyerek, hu kuksal çerçevede hare ket edip, anayasal gö revlerini yerine getir mesi, hukuksal ve de aynı zamanda tarihi bir sorumluluk gereğidir.” Savcı Eminağaoğlu HSYK seçimlerine itiraz etti YSK’yeiptalbaşvurusu İptal istemine gerekçe olarak ‘seçimlere yönelik tam kanunsuzluk hali’ gösterildi. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde türbana karşı pankart açan öğrencilere yönelik polisin sert müdahalesi protesto edildi. Yıldız Teknik Üniversitesi bahçesinde toplanan öğrenciler, “Polis defol, üni versiteler bizimdir”, “Polis varsa öz gürlük yoktur” sloganları atarak üniver sitenin ana giriş kapısı önüne geldiler. Burada öğrenciler adına açıklamayı oku yan Aslı Türkmen, “2 gündür üniversi temizde AKP ve YÖK’ün önünü açtığı gericiler ve polis terör estirdi. ‘Türban’ konusu sadece bir özgürlük tartışma sı değil, bir iktidar kurma, üniversite lerde korku rejimi yaratma, üniversi teye ve ülkeye gericilik dayatma ope rasyonunun bir parçasıdır” dedi. Mar mara Üniversitesi Göztepe Kampu su’nda da öğrenciler, özel güvenlik ve polisin uygulamalarını protesto etti. Öğ renciler 2 arkadaşlarının keyfi olarak çan talarının aranmak istendiğini, karşı çık maları üzerine özel güvenlik görevlileri tarafından yerde sürüklenerek polise tes lim edildiği ve 3 gün boyunca gözaltında tutulduklarını söyledi. Fotoğraf:ALİAÇAR YTÜ’de polis protesto edildi Avukatlardan takip HSYK ÜYELİKLERİ Çankaya’dan dört atama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) asıl üye liklerine, Marmara Üniversitesi Hukuk Fa kültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Gökcen, Polis Akademisi Güvenlik Bilim leri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Çiçekli, Kayseri Barosu Başkanı Ali Aydın ile Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirli ği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü Müşa viri Hazine Avukatı Rasim Aytin’i seçti. Gül’ün de memleketi olan Kayseri Barosu Başkanı Aydın, “Balyoz” soruşturması kapsamında tutuklanan isimlerin toplu hal de tahliye edilmesini sert bir dille eleştirmiş, “Eğer HSYK ve hâkim kamuoyunda tartışılacak şekilde, rahatsız edici şekilde karar veriyorsa önce hukukun itibarı zedeleniyor. Daha dikkatli olunmalıdır” demişti. Aydın, HSYK’nin Erzincan ve Er zurum soruşturmaları ile ilgili ortaya koy duğu tavırla hukuka ve mahkemeye müda hale ettiğini ileri sürmüş ve “Büyük talih sizlik oldu. Mahkemeler ve savcıların itirazları olacaktır ve yeniden karar ve rilecektir” ifadelerini kullanmıştı. Kılıçdaroğlu, türban sorununun çözümü konusunda Başbakan Erdoğan’ın halka net açıklamalar yapmasını istedi Anayasal güvence vermeli
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle