Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                CMYB  C M Y B  SAYFA CUMHUR YET 23 EK M 2010 CUMARTES  4 HABERLER  DÜNYADA BUGÜN  ALİ SİRMEN  Faili Meçhul  Ve Sığ Devlet  Politik yaşamımızı hakkıyla kavramak için,  bazı kavramları, genel kullanımlarının ötesinde,  gerçek anlamında okumakta, onları başkalarıyla  karıştırmaktan kaçınmakta yarar var.  Her zaman değilse bile, çoğu hallerde “faili  meçhul” dendiği zaman, bunu “faili meşhur”  olarak okursanız, failin neden ısrarla meçhul  kaldığını, devletin neden “faili meçhul!”e kol  kanat gerdiğini kolaylıkla anlayabilirsiniz.  Eğer, kerazetin makamı saltanatta bulunduğu  son yıllarda “karizma”dan muradın, kerizma  olduğunu bilmezseniz, şaşkın şeyhin kerametini  nafile ararcasına, sonuçsuz arayışlara girerek,  “Ne karizması yahu! Hani nerede bunun  karizması?” demeniz kaçınılmaz olur.  Her söylenene inanır, hangi kavramların hangi  kaçışlar için kullanıldığını görmezseniz, çok  bilinmeyenli sandığımız bir kısım denklemler  karşısında eliniz böğrünüzde, kalakalırsınız.  Derin devlet masalı bunlardan biridir.  Türkiye kadar “derin devlet”ten söz edilen bir  ülke daha var mıdır yeryüzünde bilmiyorum.  Her yerde derin devlet vardır, hem de bizim  dışarıdan gördüğümüzden sandığımızdan daha  fazla.  Ama ikide bir ileri sürülen savlara bakarsanız,  sanırsınız ki, bizdeki kadar derin devlet hiçbir  yerde yoktur.  Aslında bu derin devlet can simidine ikide bir  neden bu denli iştiyakla sarılındığını anlamak  çok güç değil.  Derin devlet kavramını ortaya atmak,  meydana gelen usulsüzlüklerin, yolsuzlukların,  hukuksuzlukların, kokuşmuşlukların hesabının  sorulmasının önüne geçer.  Böylelikle, makam sahiplerinden, iktidardan  bunların hesabını sormanız imkânsızlaşır ve  böylelikle derin devlet defisiyle, görünür  devlette, karşımızda duran kişilerin  sorumluluktan kurtarılması sağlanmış olur.  Türkiye’de bunca faili meşhurun, fali meçhul  olarak kalmasının en önemli nedeni, görünür  devlette ya da dilerseniz başka deyişiyle sığ  devlette bulunan ve faili meşhuru faili meçhule  dönüştüren veya olayın bu şekle dönüşmesine  seyirci kalandan hesap sorulamamasıdır.  Öyle ya, mademki sorumlu derin, görülmez,  ulaşılmaz devlettir, o zaman görünür sığ  devletteki makam ve iktidar sahibinden nasıl  hesap soracaksın ki?..  Oysa, sığ devletin himayesi, teşviki, suç  ortaklığı olmadan derin devlet harekete  geçemez, sığ devletin himayesi olmasa  meşhurlar, meçhule dönüşemez.  Bu gerçeği yadsıyanlar, sorumluları gözden  kaçırma telaşında olan iktidar yalakalarıdır.  Bu olgunun son örneği içinde bulunduğumuz  hafta, CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza  Öztürk’ün önergesiyle yaşandı.  Üç gün önce, Ahmet Taner Kışlalı’nın ölüm  yıldönümünde, Ali Rıza Öztürk faili meçhullerin  araştırılması için TBMM’ye bir önerge  veriyordu. Yalçın Doğan saymış, bu Öztürk’ün  aynı konudaki üçüncü önergesiydi.  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 Eylül  2010 tarihinde yaptığı, Ahmet Tan’ın dünkü  yazısında naklettiği konuşmasına bakarsanız,  bu önerge AKP’lilerin coşkun desteğiyle kabul  edilir sanırsınız.  Bakın ne demiş Diyarbakır’da Tayyip  Erdoğan:   Faili meçhuller meçhul kalmayacak,  kalmamalıdır.  Hızını alamayıp şöyle devam etmiş:   Bir gece yarısı sokak ortasında ensesine  kurşun sıkılarak katledilen, katilleri gecenin  karanlığında kaybolup bir daha ortaya  çıkmayan, çıkarılmayan faili meçhullerin acısını  çok iyi biliriz.  Bu sözleri anımsayınca, Ali Rıza Öztürk’ün  önergesinin AKP’nin oylarıyla kabul edileceğini  sanırsınız değil mi?  Ama öyle olmuyor, önerge üçüncü kez,  AKP’nin oylarıyla reddediliyor.  AKP iktidar partisi, AKP milletvekilleri,  yasamanın çoğunluğunu oluşturuyor, her şey  gözle görünür sığ devletin sınırları içinde  herkesin gözü önünde cereyan ediyor.  Şimdi “faili meçhul  faili meşhur”, “derin  devlet  sığ devlet”, “karizma  kerizma”  kavramlarının doğru okunmasının neden  zorunlu olduğu anlaşılıyor mu?  asirmen@cumhuriyet.com.tr  UTKU ÇAKIRÖZER  ANKARA  CHP Genel Baş  kanı Kemal Kılıçdaroğlu, türban  sorununun çözümü için Başbakan  Tayyip Erdoğan ve AKP sözcü  lerinin ilk ve ortaöğretim öğ  rencileri ile kamu çalışanla  rının türban takamayacağı  konusunda halka net açıkla  malar yapmaları ve bunun  anayasal güvenceye bağ  lanması gerektiğini söyledi.  Anayasa Mahkemesi ve  HSYK’ye yapılan atama  ların yargı bağımsızlığını  tehlikeye düşürdüğünün al  tını çizen Kılıçdaroğlu,  “Artık yargı bağımsızlığı  da YÖK gibi diğer bekle  yen meseleler gibi yeni  anayasa tartışmalarında  bir gündem olacaktır.  Şimdi getirilen düzenle  meler yeni anayasa ile or  tadan kaldırılmalıdır” dedi.  Üniversitelerde türban yasağına  ilişkin tartışmaları değerlendiren  CHP lideri Kılıçdaroğlu, CHP’nin  konuya hak ve özgürlükler kapsa  mında yaklaştığını belirterek “Ama  hiçbir zaman sadece bu sorunu  tek başına çözelim diye yaklaşmadık. Seçim  barajının inmesini, YÖK’ün kalkmasını,  üniversitelere bireysel özerklik istedik. Çün  kü gerçekten Türkiye’nin demokrasi açı  sından da hak ve özgürlükler açısından da  AB standartlarına kavuşmasını istiyoruz.  Bunların hiçbirisini AKP talep etmiyor. Ta  mamına da karşı. Onun için zaten bu çö  zümsüzlük ortaya çıkıyor. Çözümsüzlüğü ge  tiren de AKP’nin kendisi” dedi.  Başbakan net konuşmalı  Gelinen noktada çözümün Başbakan’a bağlı  olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Başba  kan’ın çıkıp net bir biçimde şunu söylemesi  lazım: İlköğretimde de, ortaokulda da, ka  muda da türban olmayacaktır. Öyle yapar  sa ilköğretim, ortaöğretim ve kamuda bütün  bunların hepsi yerine oturur. Kimse de ilk  öğretimdeki kızını türbanlı göndermeye ce  saret edemez. Başbakan bunu söylemediği sü  rece ikili oynamakta, dini siyasete alet et  mektedir” dedi. Türban meselesinde Başba  kan’ın sözlerinin anayasal güvenceye çevrilmesi  gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, “Önce bu  açıklamayı yapmalı ki anayasal güvencenin  de temelleri sağlam oluşabilsin. O zaman  AKP ile oturduğumuz zaman ‘senin Genel  Başkan’ın söyledi, gel bunu anayasal güvence  ye bağlayalım’ diyebiliriz” diye konuştu.  Sıra liberallere geliyor  Yargıtay Cumhuriyet Başsavvcısı Abdur  rahman Yalçınkaya’nın türban konusunda  yaptığı açıklama konusunda “Görevini yapı  yor” demekle yetinen Kılıçdaroğlu, Yalçınka  ya’ya “TBMM’ye adeta talimat verilmeye  yeltenilmiştir. Bu bildiriyi yayınlayan ma  kamın bildiriyi derhal geri çekmesini, Türk  milletinden ve onun temsilcisi TBMM’den  özür dilemesini bekliyorum” diyerek tepki  gösteren TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’e  şöyle karşılık verdi: “Sayın Şahin’e şunu sor  mak lazım. Telefonlar dinleniyor. İnsanlar  infaza dönecek şekilde tutukluluk süreleri  uzatılarak hapishanede tutuluyorlar. Bunu  Cumhurbaşkanı bile dile getiriyor. Sen  Meclis başkanı olarak niye konuşmuyorsun.  Sen Meclis Başkanı’sın. Protokolde Başba  kan’ın üstündesin. Ama 550 milletvekilinin  önünde seni azarlamasına ses bile çıkar  madın. O zaman neredeydi TBMM’nin  onuru? O zaman niye konuşmadın, ‘Sen be  ni azarlayamazsın’ demedin?”  Referandumda anayasa değişikliklerine “evet”  veren bazı aydınlar ve yazarların, HSYK’de hü  kümetin listesinin seçilmesinin ardından piş  manlık içeren açıklamalar yaptıklarına değinen  Kılıçdaroğlu, “Bir gün onlar da içeri alına  caklar. Onlara da sıra gelecek. O zaman yap  tıkları hatayı daha derinden fark edecekler  ama iş işten geçmiş olacak” diye konuştu.  Anayasa değişikliklerinden yüksek yargı ile  ilgili olanların sakıncasının Anayasa Mahkemesi  ve HSYK’ye yapılan atamalarla bir kez daha or  taya çıktığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Bun  dan sonra yapılacak anayasa değişikliğinin  yargı bağımsızlığının sağlanması artık çok  daha zorunlu hale geldi. Anayasa değişiklik  taleplerimiz arasında bugüne kadar nasıl  YÖK varsa bundan sonra yargı bağımsızlı  ğı da var olacak” diye konuştu.  Hukuk ahlakını sorguladım  Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç  kendisine yönelik “Kimse ahlakımı sorgula  yamaz” sözlerine de yanıt veren CHP Genel  Başkanı, “Ben onun hukuk ahlakını sorgu  ladım. Hülleyle anayasa mahkemesi üyeliğine  yapılan atamaya ses çıkarmayan Anayasa  Mahkemesi Başkanı’nın hukuk anlayışı tüm  dünyada sorgulanır” dedi.  Türban meselesinde Başbakan’ın sözlerinin anayasal güvenceye çevrilmesi  gerektiğine de işaret eden Kılıçdaroğlu, “Önce bu açıklamayı yapmalı ki anayasal  güvencenin de temelleri sağlam oluşabilsin” dedi. Kılıçdaroğlu anayasa  değişikliklerinden yüksek yargı ile ilgili olanların sakıncasının Anayasa Mahkemesi  ve HSYK’ye yapılan atamalarla bir kez daha ortaya çıktığını vurguladı.  CHP GRUP BAŞKANVEKİLLERİ  ‘Meclis özel  gündemle  toplansın’  ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)  CHP  grup başkanvekilleri tarafından yapılan or  tak açıklamada, “AKP’nin elini tutan yok.  Hemen Meclis’i özel gündemle toplayalım,  YÖK’ün kaldırılması, dokunulmazlık  lar ve barajın düşürülmesi konusu da da  hil olmak üzere sorunların çözümünü bir  hafta içinde gerçekleştirelim” denildi.  Açıklamada, AKP Grup Başkanvekili  Mustafa Elitaş’ın, türban sorununun çözü  müne ilişkin açıklamasına tepki gösterildi.  Elitaş’ın, “CHP, masadan kaçmak, çark et  mek için bize çeşitli önermeler, çeşitli  şartlar öne sürdü. Biz onların şartlarını  kabul ettik” dediğinin anımsatıldığı açık  lamada, şunlar kaydedildi: “AKP Grup  Başkanvekili her zaman olduğu gibi şim  di de gerçekdışı iddialarla sıkıştığı köşe  den kurtulmaya çalışıyor. Güya doku  nulmazlıklar, YÖK’ün kaldırılması ve  seçim barajlarının düşürülmesi ile ilgili  olarak şartlarımızı kabul etmişler. Bu ta  mamen yalan. Çünkü AKP Grup Baş  kanvekili Bekir Bozdağ, çok açık ve net ola  rak (hiçbir önkoşula bağlı olmaksızın  türban düzenlemesini bizimle görüşebi  leceklerini ve bunun dışındaki önerileri ka  bul etmeyeceklerini) söyledi. Öte yan  dan türbanın ilk, orta ve lise ile kamuda  hizmet verenlere sirayet etmemesi için hu  kuki teminat isteğimize de önce ‘böyle bir  gündemimiz yok’ deyip, sonra da ‘10 yıl  sonra ne olacağını bilemeyiz’ dediler”  Katılımcı Avukatlar Grubu ‘HSYK’yi izleme kurulu’ oluşturacak  İstanbul Haber Servisi  Katılımcı Avukat  lar Grubu İstanbul Barosu başkan adayı avukat  Mustafa Kemal Güngör, Hâkimler ve Savcı  lar Yüksek Kurulu (HSYK) sonuçlarına iliş  kin, “3 bakanlık bürokratının ve bakanlığın  listesinde yer alan tüm kişilerin girmesiyle  HSYK’nin Adalet Bakanlığı’nın bir bağlı  şubesi haline dönüştürülmesi tehlikesi var  dır. Bu tehlike karşısında HSYK’nin uygu  lamaları hakkında bir izleme kurulu oluş  turacağımızı açıklıyoruz. Bu kurul ile ba  kanlığın istediği doğrultuda oluşan  HSYK’nin tüm tasarrufları tarafımızdan  dikkatle izlenecektir” dedi.  Avukat Güngör yaptığı yazılı açıklamada,  Türkiye genelinde 11 bini aşkın hâkim ve sav  cının oy kullandığı HSYK seçimlerine 165’i  adli yargıdan, 34’ü idari yargıdan olmak üzere  toplam 199 adayın katıldığını ve 16 üyenin se  çildiğini anımsattı. Güngör açıklamada, “Biri  Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü,  diğeri Bakanlık Müsteşar Yardımcısı ve  üçüncüsü Adalet Akademisi Merkez Eğitim  Müdürü olmak üzere 3 bakanlık bürokratı  nın doğrudan yer aldığı tamamı bakanlığın  listesinde yer alan kişilerin seçilmiş olmasını  kaygı verici, Adalet Bakanlığı Müsteşa  rı’nın ‘bakanlıktaki hafızanın kurula  taşınması’ nitelemesini vahim buluyoruz.  Kendi ifadesine göre Adalet Bakanlığı Müs  teşar Yardımcısı izne ayrılarak il il dolaştı  ğını ve hazırladıkları listeyi hâkim ve savcı  larla görüştüğünü kabul ediyor. Yıllardır  kararname taslaklarını hazırlayan müsteşar  yardımcısının ‘bakanlık listesi’ için il il do  laşmasını kabul edilemez buluyor ve kınıyo  ruz. Bu tutum bundan sonra neler yapılabi  leceğinin göstergesidir” ifadelerini kullandı.  ‘Yargı bağımsızlığı zedelendi’  HSYK’de Adalet Bakanı ve müsteşarının bu  lunmasının yargı bağımsızlığını zedelediğine  dikkati çeken Güngör, 3 bakanlık bürokratı ve  bakanlığın listesinde yer alan tüm kişilerin bu  lunduğu HYSK’nin uygulamalarını izleyecek bir  kurul oluşturulacağını söyledi. Güngör, ayrıca  HSYK’nin yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına  aykırı uygulamalarını ulusal ve uluslararası bü  tün platformlarda paylaşacaklarını vurguladı.  ANKARA (Cumhuri  yet Bürosu)  YARSAV  Kurucu Başkanı, Yargı  tay Cumhuriyet Savcısı  Ömer Faruk Eminağa  oğlu, HSYK üyeliği se  çimlerinin iptali istemiy  le Yüksek Seçim Kuru  lu’na (YSK) başvuruda  bulunduğunu bildirdi.  Eminağaoğlu, “seçimle  re yönelik tam kanun  suzluk hali”ni iptal iste  mine gerekçe gösterdi.  Eminağaoğlu başvuru  sunda, “Tam kanunsuz  luk durumunda, her  hangi bir biçim, koşul  ve süreye tabi olmaksı  zın, bu hallerin incelen  mesi gerekmektedir.  İnceleme ve araştırma  kurulunuzca tüm yön  leriyle içerik itibarıyla  her durumda resen ya  pılmak durumundadır.  Tam kanunsuzluk hali  nin incelemeye alınma  sı, resen de olanaklı  olup, konunun YSK’ye  iletilmesi durumunda  da mutlaka karara  bağlanması gerekmek  tedir” dedi.  Dilekçede, kamuoyun  da bakanlık listesi olarak  adlandırılan listenin, bü  tün halinde HSYK se  çimlerinde yedi asıl dört  yedek adli yargıdan, üç  asıl iki yedek idari yargı  dan olmak üzere, 201  aday içinden seçilmesi  nin seçimlerin demokra  tik ortamda yapılmadığı  nı, eşit rekabet koşulları  nın oluşmadığını, objek  tif biçimde gerçekleşme  diğini, etki altında kal  madan sonuçlanmadığını  ortaya koyduğu anlatıldı.  Eminağaoğu, şu değer  lendirmeyi yaptı:  “Ortaya çıkan bu so  nuç karşısında Yüksek  Seçim Kurulu’nun, ko  nuyu gerek ileri sürü  len bu konular ve ge  rekse ileri sürülenler  dışında da tüm yönle  riyle inceleyerek, hu  kuksal çerçevede hare  ket edip, anayasal gö  revlerini yerine getir  mesi, hukuksal ve de  aynı zamanda tarihi  bir sorumluluk  gereğidir.”  Savcı Eminağaoğlu HSYK seçimlerine itiraz etti  YSK’yeiptalbaşvurusu  İptal istemine  gerekçe olarak  ‘seçimlere yönelik tam  kanunsuzluk hali’  gösterildi.  Yıldız Teknik Üniversitesi’nde türbana  karşı pankart açan öğrencilere yönelik  polisin sert müdahalesi protesto edildi.  Yıldız Teknik Üniversitesi bahçesinde  toplanan öğrenciler, “Polis defol, üni  versiteler bizimdir”, “Polis varsa öz  gürlük yoktur” sloganları atarak üniver  sitenin ana giriş kapısı önüne geldiler.  Burada öğrenciler adına açıklamayı oku  yan Aslı Türkmen, “2 gündür üniversi  temizde AKP ve YÖK’ün önünü açtığı  gericiler ve polis terör estirdi. ‘Türban’  konusu sadece bir özgürlük tartışma  sı değil, bir iktidar kurma, üniversite  lerde korku rejimi yaratma, üniversi  teye ve ülkeye gericilik dayatma ope  rasyonunun bir parçasıdır” dedi. Mar  mara Üniversitesi Göztepe Kampu  su’nda da öğrenciler, özel güvenlik ve  polisin uygulamalarını protesto etti. Öğ  renciler 2 arkadaşlarının keyfi olarak çan  talarının aranmak istendiğini, karşı çık  maları üzerine özel güvenlik görevlileri  tarafından yerde sürüklenerek polise tes  lim edildiği ve 3 gün boyunca gözaltında  tutulduklarını söyledi.  Fotoğraf:ALİAÇAR  YTÜ’de polis protesto edildi  Avukatlardan takip  HSYK ÜYELİKLERİ  Çankaya’dan  dört atama  ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)   Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hâkimler ve  Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) asıl üye  liklerine, Marmara Üniversitesi Hukuk Fa  kültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet  Gökcen, Polis Akademisi Güvenlik Bilim  leri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent  Çiçekli, Kayseri Barosu Başkanı Ali Aydın  ile Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirli  ği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü Müşa  viri Hazine Avukatı Rasim Aytin’i seçti.  Gül’ün de memleketi olan Kayseri Barosu  Başkanı Aydın, “Balyoz” soruşturması  kapsamında tutuklanan isimlerin toplu hal  de tahliye edilmesini sert bir dille eleştirmiş,  “Eğer HSYK ve hâkim kamuoyunda  tartışılacak şekilde, rahatsız edici şekilde  karar veriyorsa önce hukukun itibarı  zedeleniyor. Daha dikkatli olunmalıdır”  demişti. Aydın, HSYK’nin Erzincan ve Er  zurum soruşturmaları ile ilgili ortaya koy  duğu tavırla hukuka ve mahkemeye müda  hale ettiğini ileri sürmüş ve “Büyük talih  sizlik oldu. Mahkemeler ve savcıların  itirazları olacaktır ve yeniden karar ve  rilecektir” ifadelerini kullanmıştı.  Kılıçdaroğlu, türban sorununun çözümü konusunda Başbakan Erdoğan’ın halka net açıklamalar yapmasını istedi  Anayasal güvence vermeli   
            
    
