23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 13 EK M 2010 ÇARŞAMBA 16 KÜLTÜR DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Gerizek lı! Son günlerde sokaklarda dolaşırken en sık duyduğum sözlerden biri, gerizek lı . Sürücüler yayalara, yayalar sürücülere, dikkatliler dikkatsizlere, suskunlar bağıranlara, müşteri tezg htara, tezg htar müşteriye, sonu gelmez bir biçimde, ağız birliği edilmişçesine aynı biçimde sesleniyor: Gerizek lı! Sanki toplum gerizek lılar ve normaller olarak ikiye bölünmüş de bu iki grup, özellikle de kendini normal görenler ötekilerle bir arada yaşamaktan hiç hoşnut değillermiş gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Yetmiş iki milyonluk hayli kalabalık bir toplum içinde elbet geri zek lısı da parlak zek lısı da olacaktır ama bunlar hep sokaklarda gezip, birbirlerine bu özellikleriyle mi sesleniyorlar diye düşünmeden edemiyor insan. Toplumca zek mızın ne düzeyde olduğuna ilişkin bilimsel bir araştırma var mı, bilmiyorum ama eğitim düzeyimiz ortada. Seksen bir ilimizde üniversite var ama, genel eğitim ortalamamız, sekiz yıllık ilkokul düzeyini bile tutturamıyor. İnsan sormadan edemiyor, bunca üniversitede kimler okuyor? Sonra da o üniversiteleri bitirenlere neler oluyor? Toplumun zeki kesiminde mi yer alıyorlar, yoksa sokaklarda kulağımızdan eksilmeyen deyişle gerizek lılar kesiminde mi? Konuyla ilgisi yok belki ama, başına gelenlerden sonra ülkemizden ayrılmak zorunda kalan günümüz sinemasının büyük değerlerinden Emir Kusturica da, içinde eğitim geçen bir demeç vermiş. Kendisini protesto etmek için Antalya Film Festivali ne katılmayan Kültür Bakanımızdan söz ederken, Hangi okula gitmiş o?.. Liseye mi? Sizin başbakan da bugün gidip Miloseviç in partisinden yetkililerle el sıkışıyor. O niye sorun olmuyor diye sormuş. İki satırlık demeç içinde iki vole birden. Birincisi nedense lise eğitimine vurmuş. Lise eğitimi görenlere kültürsüz demeye getiriyor. Demek Sırbistan da da bizdeki gibi lise eğitimi feci durumda? Nerede iyi ki? Cumhuriyet in kuruluş yıllarında lise bitirenler önemli aydın kişiler sayılırdı. Öyle bir eğitim vardı çünkü. Avrupa liselerini bitirdiklerinde felsefeden edebiyata, tiyatrodan toplumbilime her şeyden işin uzmanı gibi anlayan kuşaklar artık kalmadı. Amerikan sululuğu her alana sızdı, her toplumu kendi çapında gerizek lılaştırmayı başardı. İkincisi, başbakanımızın elini sıktığı insanları özenle seçmediğini söylemiş. Bana bunları söylüyorsunuz ama gidip Bosnalıları kesenlerle el sıkışıyorsunuz diyor. Yalnız onlarla mı? Tüm dünyanın Darfur kasabı olarak tanıdığı 200 binden fazla insanın ölümünden sorumlu tutularak Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında tutuklama kararı çıkarılan, UCM ye taraf olan 108 ülkeye giremeyen Sudan Cumhurbaşkanı Beşir, Türkiye de el bebek gül bebek karşılanıp ağırlanmadı mı? Şu geliştire geliştire yollarını güllerle donatmayı bitiremediğimiz ileri demokrasi denilen şey nelere kadir? Katilleri ağırlayıp sanatçıları kovmayı başarıyor. Canının istediğini ağırla, istemediğini kov gitsin. Hak, hukuk, adalet diye dövün dur, hukuk devletini geliştiriyorum, ileri demokrasiyi yerleştiriyorum de; herkesin karşısındakini gerizek lı sandığı bir toplum içinde güle oynaya yaşayalım. Gerizek lılık toplum içinde bunca yaygınlaşmışsa, insandan insana konuşmalarla, davranışlarla geçen bulaşıcı bir hastalık olmasın! turgay@fisekci.com kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B KAYA ÖZSEZGİN Ö lümü üzerinden geçen sürenin uzun ya da kı sa olması, o sanatçı nın anısına düzenlenecek sergi nin kapsamını doğrudan etkile mez ama meraklısı için görül memiş ya da az görülmüş işle re öncelik verilmesi, bu tür ser gilerin varlık nedenidir biraz da. Geride kalan mirasçılara ve aile fertlerine bu bakımdan önemli görevler düşer. Gerçek sanatçının geçen za mana yenilerek unutulması söz konusu olamaz kuşkusuz; ör nekleri her zaman görülmüştür, görülecektir. Ama olayların ve gelişmelerin birbirini aralıksız izlemesiyle, zamanın eritici et kisi kendini hissettirdikçe, isimlerin önüne çekilen sis per desi kalınlaştıkça, anma sergi lerinin önemi ve kaçınılmazlığı daha da belirgin hale gelebil mektedir. Asım İşler in 19412007 ölümü üzerinden üç yıl geç miş. Bu üç yılın biraz daha ön cesine uzanan son beş yıl için de onun ailesinin girişimiyle birkaç sergisi yapıldı. Paris dönemi 19701974 resimle rinden, pek az bilinen afiş içe rikli çalışmalarına kadar farklı dönemlerini kapsayan işleri, bu sergilerle yeterince bilin me ve izlenme aşamasına gel miş oldu. Paris te Hayter in yanında gravür çalıştığı eski dönemin den soyutakrilik resimlerin ağırlıklı bir yer aldığı ve nere deyse gravürü çok gerilere itti ği yakın dönemlere doğru ge lindiğinde, renk soyutlaması ve spontan çalışma tekniğiyle Asım İşler in kendini kuvvetle kabul ettirdiği bir üslup çizgisi giderek belirginleşti. Bu resimlerde yeni soyutla ma tekniğinin bütün ayrıntıları seçilse de bu ayrıntıları kendi kavrayış gücü eşliğinde biçim lendiren bir tavır hep olagel miştir. Tuval ya da karton üze rine akrilik ve yağlıboya resim leri, kısa bir aradan sonra yeni den izlerken, resimlere h kim olan fırça kıvraklığı ve renkle rin birbirini örseleyip saf dışı bırakmaksızın üst üste gelme sinden oluşan işlek kompozis yon yeteneği, güçlü bir sanatçı ya tanık olduğumuz izlenimini bir kez daha gündeme getir mektedir. Asım İşler in resimlerine egemen olan sanatçı tutumunun benzer uzantıları Türkiye de 1970 li yıllarda görülmemiş de ğildir. Ancak bu benzerliği faz la abartmamak ve özellikle de şu içinden geçtiğimiz aşamada ki anlam vurgusunu iyi değer lendirmek gerekecektir. K L MANJARO DA GECE Tuval resmi geleneğinin bi linçli ya da bilinçsiz olarak dış landığı bir süreci yaşamakta yız. Zamansal açıdan bu süreç daha önce gerçekleştirilmiş ol manın görünürdeki dezavanta jını düşündürüyor olsa bile, dı şavurumcu soyut tekniğin, iyi uygulanması halinde güncelli ğini yitirmediği ve yitirmeye ceği hakkındaki kanılarımızı haklı göstermeye yetecektir. Asım İşler in yeniden izlen me şansı yaratan soyutrenkçi resimleri arasında, özellikle büyük boyutlu olan ikisi, onun başyapıtları arasında kanımca öncelikli bir konuma sahiptir ler. Bu sergide o resimler etki leyici özelliklerini bir kez daha gündemde tutuyorlar. Onlardan Kilimanjaro da Gece ismi ni taşıyanı, bugün epeyce uzakta kalmış olan bir doğa anısının bütün çarpıcı ve etki leyici izlerini büyük bir cö mertlikle izleyiciye sunmakta ve şiirsel içeriğine ortak et mektedir. Gerek bu resim gerek serbest tuş tekniğinin büyük bir tutarlı lık içinde uygulandığı öteki re simler, Asım İşler deki ince soyutçu şiirselliği, benzer sınıf lama içine girebilecek öteki sa natçıların yanında daha önce likli bir sıraya taşımaktadır. kayaozsezgin@yahoo.com.tr Asım İşler in anısına düzenlenen sergi, 23 Ekim e dek Terakki Vakfı Sanat Galerisi nde Kilimanjaro daGece Üç yıl önce yitirdiğimiz Asım İşler in yeniden izlenme şansı yaratan soyutrenkçi resimleri arasında, özellikle büyük boyutlu olan ikisi, onun başyapıtları arasında kanımca öncelikli bir konuma sahiptirler. Bu sergide o resimler etkileyici özelliklerini bir kez daha gündemde tutuyorlar. Soyut sanatın güncelliği AYŞEGÜL ÖZBEK Benim bildiğim oyunculuk, kadın veya er kek, fiziki farklılığını kullanabilmektir di yor, üç yıl önce Ümit Ünal ın Ara filmin de şehirli bir kadını canlandıran Selen Uçer. Şimdilerde ise Büyük Oyun filmiyle tam da zıt bir karakterde, Ortadoğulu bir intihar bom bacısı rolünde izliyoruz. Atıl İnaç ın yönettiği Büyük Oyun da ailele ri savaşta Amerikan askerleri tarafından öldü rülmüş iki kadın; Amira Selen Uçer ve Cen net in Adana Altın Koza da Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü nü alan Suzan Genç ci hada gidişlerinin öyküsü anlatılıyor. Iraklı Türk men Cennet in Türkiye deki ağabeyini arama sü recinde çocuğunu, kocasını kaybetmiş ve geri de yitirecek pek bir şeyi kalmamış Amira yla yol ları kesişiyor Büyük Oyun un Amira sı şimdiye kadar can landırdığı bu en farklı karaktere bürünmüş ol maktan dolayı kendini şanslı buluyor. Oyun culuk insanın kendini sürekli kendisiyle uğ raşarak ilerletebileceği bir iş. Bir oyuncunun en heyecan duyacağı şeylerden biri de, böyle si özel roller diyor. Uçer in rolü kabul etmesinin nedenlerinden bi ri farklılığı ve sıra dışılığı ise diğer bir neden de film her ne kadar Irak savaşı atmosferinde geç se de kadınların derdini anlatması. O coğrafi ve politik koşullarda, benzer acılar, zorluklar ya şamış, bu tür eylemler de bulunmuş birçok ka dın var. İnsan her şeyi ni kaybettiği zaman, daha doğrusu kaybe deceği hiçbir şey kal madığı zaman kendisi de yok oluyor. Bu öyle kolay anlaşılabilecek de bir durum değil. Film, konusu ve Kuzey Irak ta yapılan çekimler nedeniyle Türk sinema sında bir ilk sayılabilir. Uçer bu topraklara ait bir hik yeyi anlatmanın ve dert edinmenin özel bir durum olduğunu be lirtiyor. Ankara Film Fes tivali nde filmdeki rolüyle en iyi yardımcı ka dın oyuncu ödülünü alan Uçer, rolü daha önce canlandırdıklarından farklı olduğu için başta te dirginlik duyduğunu ekliyor. Dini ritüellerden di lin Kürtçe, Arapça, Türkçe kullanılmasına kadar çekim aşamasında kendisi hakkında da çok şey öğ renmiş. Bu filmde her şey ince bir çiz gide seyrediyor. Dilin gerçekliğini, do ğallığını kavramak ve çocuğunu kay beden bir anneyi hissedebilmek beni çok uğraştırdı. Ağır ve duygusal açıdan yorucu bir işti diyor. İnsan öyle yollara sürüklenebilir ki cümlesinin üzerinde durarak ça lışmış Uçer rolü için. Büyük kentlerde yaşamış biri olarak da Urfa, Adıya man daki çekimler sırasında bölgenin gerçeğiyle de yüzleşmiş. Hepimizin büyük ya da küçük birtakım kayıpları var. Ben, kendi adıma kaybettiklerim, sesimi çıkaramadığım durumlardan yola çıkarak Amira nın hayatını an lamaya çalıştım. Ama yine de doğuda yaşanan gerçeklikle kendi dertlerimi karşılaştıramam bile. İnsan öyle yollara sürüklenebilirki Atıl İnaç ın yönettiği Büyük Oyun da Irak savaşında ailelerini kaybetmiş iki kadının, Amira ve Cennet in cihada gidişi anlatılıyor. Büyük Oyun un Amira sı Selen Uçer, sıra dışı bir role, intihar bombacısı karakterine bürünmüş olmaktan dolayı kendini şanslı buluyor. ANTALYA Cumhuriyet Bürosu 47. Ulus lararası Antalya Altın Portakal Film Festivali nin Ulusal Jüri Üyeleri, dün Hillside Su Oteli nde ba sın toplantısı düzenledi. Ulusal Jüri Başkanı Ka dir İnanır, uluslararası jüri üyeliğini bırakarak ül kesine dönen yönetmen Emir Kusturica ile ilgili Kusturica ya büyük sanatçı, sinemacı kimli ğiyle her dönem sahip çıkan ve alkışlayan biri yim ama yaptığı bir hataydı dedi. Jüri üyelerinin Kusturica ile ilgili tartışmalardan çok etkilenmediğini ve sorumluluk bilinciyle ken di işine yoğunlaştığını dile getiren İnanır, yarışma filmlerinin her birinin birinci olabilecek kalitede olduğunu belirtti. Bir gazetecinin festivalde yarı şan filmlerin birçoğunun toplumda tabu olan ko nuları işlediğine değinmesi üzerine İnanır, Sine ma salt eğlence aracı değil diye konuştu. Jüri Sözcüsü Atilla Dorsay da, Filmlerden sadece 4 ünün yönetmeni bilinen kişiler. Türk sinemasında bir kuşak değişikliği olduğu bu festivalin kanıtladığı bir gerçek dedi. İnanır: Kusturica nın yaptığı bir hataydı Öztopçu ya öykü ödülü Bir Nokta Sanat Galerisi nde saat 11.00 de Yaratıcı Çocuklar Derneği üyesi çocuklar ve konuk karikatürcülerle karikatür çizimi Uykusuz Dergisi nde saat 14.30 da Uykusuz Dergisi çizerleri ile karikatür çizimi ve ziyaret. NASRETT N HOCA KAR KATÜR YARIŞMASI NDA BUGÜN Kültür Servisi Şiir, roman, öykü, deneme, in celeme, araştırma ve tiyatro dallarındaki Cevdet Kudret Edebiyat Ödülleri , öykü dalında bu yıl Kuş Oltası kitabı ile Kadri Öztopçu ya verildi. Ödül töreni ile yazarı anma toplantısı, TÜYAP Kitap Fuarı, Kınalıada Salonu nda 6 Kasım da sa at 15.00 te yapılacak. Tiyatro oyuncuları Tijen Par ile Ersan Uysal ın Kudret ve Öztopçu dan birer öykü okuyacakları törende, Doç. Dr. Efnan Dervişoğlu, Kudret in öykücülüğü üzerine konuş ma yapacak. Törende, fotoğraf sanatçısı İsa Çe lik in hazırladığı bir dia gösterisi de yer alacak. Sergiyi gezen Rahmi Koç ve Smirnov birbirlerinin karikatürünü çizdi. Smirnov, Koç un çizimini çok beğendiğini söyledi. Fotoğraflar: VEDAT ARIK İstanbul Haber Servisi Kari katürcüler Derneği ve Bir Nokta Galerisi işbirliği ile gerçekleştiri len Turhan Selçuk Sergisi Bir Nokta Galerisi nde açıldı. Serginin açılışına, işadamı Rahmi Koç un yanı sıra dünyaca ünlü çok sayıda karikatürist katıldı. Sergide Rus ka rikatürist İgor Smirnov, çok kısa bir sürede Rahmi Koç un karika türünü çizerek Koç a hediye etti. Kalemi ve defteri eline alan Rah mi Koç ise 12 dakika gibi kısa bir sürede Smirnov un karikatürünü çizerek kendisine armağan etti. Uluslararası Nasrettin Hoca Ka rikatür Yarışması kapsamında açı lan sergide, Turhan Selçuk un im zalı özgün baskı eserlerinin yanı sı ra, kişisel eşyaları, uluslararası medyada yayımlanan eserleri, fo toğrafları yayınları ve başka sa natçılar tarafından çizilen Turhan Selçuk portreleri de yer alıyor. Açılışı dün gece gerçekleştirilen sergiye işadamı Koç, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Cum huriyet Vakfı Başkanvekili Alev Coşkun, gazetemiz Yayın Kuru lu Üyesi ve yazarımız Şükran Soner, karikatüristlerimiz Musa Kart ve Hakan Çelik ve dünya ca ünlü 30 karikatürist katıldı. Serginin açılış konuşmasını yapan Karikatürcüler Derneği Başkanı Metin Peker, derneğin kurucula rından Selçuk u anmak için bu ser giyi hazırladıklarını söyledi. TEKRAR GÖRÜNCE DUYGULANDIM Koç da Selçuk u çok sevdiğini ve takdir ettiğini belirterek, Eserlerini tekrar görünce duygulandım dedi. Selçuk un kendisine birkaç ka rikatür gönderdiğini ifade eden Koç, bunları müzede bulundurdu ğunu söyledi. Turhan Selçuk Sergisi 24 Ekim e dek pazarları hariç 10.0019.00 arasında gezilebilir. Turhan Selçuk Sergisi açıldı Uluslararası Nasrettin Hoca Karikatür Yarışması kapsamında açılan sergiye dünyaca ünlü karikatüristler, Koç ve Sarıgül katıldı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle