25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHUR YET 11 EK M 2010 PAZARTES 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER PENCERE Sokakta Gürültü Var Geçen gün Berin Nadi: Nadir in dedi, bir kitabını arıyorum, bulamıyorum. Sordum: Kitabın adı ne?.. Sokakta Gürültü Var. Gazetede aradılar, bulamadılar, Çağdaş Yayınları kitabı yeniden basmayı düşünüyor. Evde, biraz da sezgiyle, kitaplığı karıştırırken buldum; kurşuni renkli bir karton kapak içinde 142 sararmış sayfa... Kapakta yazıyor: Sokakta Gürültü Var. Kendimize ve başkalarına dair kısa notlar Cumhuriyet Matbaası İstanbul 1943 İkinci Dünya Savaşı nın korkunç yıllarından biri.. Kapağı açtım, birinci sayfada Nadir Nadi nin el yazısıyla ithafı: İlhan Selçuk a sevgi ile.. 23.6.1962 Nadir Nadi kitabı, yayımlanmasından yaklaşık 20 yıl sonra bana imzalamış, o günden bu yana da 35 yılı aşkın bir zaman geçmiş... Kitabın ilk yazısını birlikte okuyalım. Bir gürültüdür gidiyor. Gazete satan çocuklar avaz avaz bağırıyorlar: Filan ordu falan cephede üç koldan ilerliyormuş. Yakında top sesleri kulakları sağır edecek. Top sesleri. Merakla okuyor, derin derin düşünüyoruz. Önümüzü görmeye vaktimiz yok. Elindeki gazeteye dalan genç mektepli, kaldırımın üzerinde güneşlenen kedinin kuyruğuna basıyor. Keyfi bozulan hayvancağız bağırıyor. Küfür eder gibi. Karşıdan gelen beş kişilik bobstil grubunun içinden kabadayı bir ses yükseliyor: Behey mister bana bak! Kelleni heybene tak! Ses o kadar gür ki, köşedeki kahvede uyuklayan han bekçisi yerinden oynuyor ve şaşkın gözlerini fırıl fırıl döndürüyor. Sorgu işareti gibi. Komşu apartmana briç oynamaya giden sarı saçlı, pembe yüzlü, elli beşlik şişman bayan, baygın gözlerini yanında süklüm püklüm yürüyen jigolosundan ayırıyor, nefes nefese soruşturuyor: Ne oluyoruz, ne var kuzum? Yüz seneden beri yüz bin doktrin arasında beyni sulanan ak sakallı filozof, koluna giren gazetecinin anlattıklarını dalgın bakışlarla dinledikten sonra: Ya! Öyle mi, diyor. Hayretten açılan ağzı bir karış. Gazete satan çocuklar bağırıyorlar: Kıyamet kopuyor. Yakında yer yerinden oynayacak. Bir gürültüdür gidiyor. Bu sokakta alınmış bir enstantane dir. Sakın onda şimdiye kadar görmediğimiz bir yenilik aramayın. Hayatımızın bütün enstantane leri birbirinin eşidirler. İsterseniz bir tanesini elimize alalım, şöyle bir göz gezdirelim. İşte bakın! Yürüyoruz, duruyoruz, konuşuyoruz. Gülüyoruz, ağlıyoruz, seviniyoruz. Yani vakit geçiriyoruz. Yazının ötesini, yayımlanacak kitapta okursunuz; bu kadarı bizi birlikte düşündürmeye yeter; 55 yıl önceki sokak yaşamından Nadir Nadi nin çektiği fotoğraf ne kadar güncel, gürültüyü duyuyor musunuz?.. Evet, sokakta gürültü var!.. Dün de vardı, bugün de var, yarın da olacak!.. Marifet o gürültü arasında kaynayıp gitmemek... 28 Kasım 1998 tarihli yazısı Beko dan Anahtar Teslim Kombi Hizmet Paketi 999TL1.737TL 3.319TL İBRAHİM ÜZÜLMEZ i oynatmayışından belliydi maçı kaybettireceği. Elinin altında onun gibi kendini maça ölesiye veren, hem savunmayı becerip hem hücumu destekleyen, çırpınan, koşan, didinen bir oyuncu olur da bir milli maçta onu oynatmaz mı insan? Üstelik hazret Türkiye de oturmaz, maça bir hafta kala gelerek yardımcılarından bilgi alıp takımı öyle kurarmış. Allah bilir, belki bir defa bile seyretmemiştir Üzülmez in oyununu. Buradaki maçları izlemediği için, kim formda kim değil, kim sakat kim antrenmansız, onları da bilmezmiş. Bizim gazetede sıralanan kusurlarına öbür gazeteler son oyuna ilişkin olarak başka hatalarını da ekliyor. Örneğin, futbol yaşamı boyunca hep sağ bek oynayan Sabri yi orta sahanın solunda oynatmış, hiç milli maça çıkmamış Özer i koskoca Almanya ya karşı sahaya sürmüş. Saymakla bitmiyor. Ama yabancı değil mi, verdim emrine takımı, şampiyon yapsın diye. Tek maçlık rezalet de sözleşmeyi bozmaya yetmez. Zaten, Bırakmam demiş ve köklü değişiklik yapmayacağını ve eskilerle idare edeceğini söylemiş. N apacaz şimdi? Ne mi yapacağız? Ulus olmak isteniyorsa, ulusal düzeye çıkardığımız her işin arkasına devrimci cumhuriyetin inancını koymamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti Ya istiklal, ya ölüm diye mücadeleye atılmış insanların kurduğu bir devlettir. Ama gençliğinizin eğitimini İnkılap Tarihi dersleri külfet oluyor diyenlere bırakırsanız, o devrimin özündeki felsefeyi güncelleştirmek yerine eğitimden yargıya kadar en kritik işlerinizi Atlantik ötesindeki bir vaizin etkisine terk ederseniz, yenilgiden yenilgiye sürüklenmek kaçınılmazlaşır. Bu toplumun sorunları zor, insanlarının bilgili ve donanımlı yetiştirilmesi, kaynaklarının ve emeğinin akıllıca kullanılması gerekiyor. Ama, her şeyden önce özgüven: Güçlükler, engeller ne olursa olsun hedefe ulaşılacağına inanmak, bu çağın yarışına o inançla katılmak. Berlin bozgunu basit bir futbol yenilgisi değildir. Arkasında, eldeki insan kaynağını yanlış kullanmak ve özgüven eksikliği gibi bir türlü düzeltemediğimiz ulusal kusurlarımız yatıyor. Futbol, bir kez daha yaşama benzemiş oldu. Belki de, çok tutulan bir oyun oluşu bundandır. AÇI MÜMTAZ SOYSAL Hiddink Dersleri mumtazsoysal@gmail.com Sanat Soluyanın Ayrımı... T iyatroda öksürmek bir solunum rahat sızlığı değil, bir eleştiridir. Tiyatroya her giden gördüğü eksiklik karşısında öksürme gere ği duyar mı? Burada, al dığı eğitim ve tepki verme özelliği öne çıkıyor. Sa natçı, toplumun duyarga sıdır. Örneğin günümüz de, bir ters gidiş karşısın da Fazıl Say, Bedri Bay kam gibi sanatçıların, anında toplumun önünde görülmeleri bundandır. Ruhi Su, üstün sanat çılığının yanında olağan üstü incelikli bir insandı. İstanbul da bir gün va purla yolculuk ederken sazı da yanındaymış. Bir bayan gelmiş, bilmeden sazın üstüne oturmuş. Saz kırılmış. Ruhi Su bu ola yı anlatırken bayana çok kızdığı için ağır sözler söylediğini anlatır. Arka daşları bu ağır sözü merak ederler. Israrlar üzerine Ruhi Su söyler: Gördü nüz mü hanımefendi yaptığınız marifeti? Çocuğun biri, vitrinde gördüğü resmi ağabeyine almak için aylarca para bi riktirir. Sonunda sevdiği resmi almaya gider. Res sama, Bu, paramın tü mü. Şu resmi almak is Nusret ERTÜRK Arkası 8. Sayfada CMYB C M Y B SAYFA CUMHUR YET 11 EK M 2010 PAZARTES 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER PENCERE Sokakta Gürültü Var Geçen gün Berin Nadi: Nadir in dedi, bir kitabını arıyorum, bulamıyorum. Sordum: Kitabın adı ne?.. Sokakta Gürültü Var. Gazetede aradılar, bulamadılar, Çağdaş Yayınları kitabı yeniden basmayı düşünüyor. Evde, biraz da sezgiyle, kitaplığı karıştırırken buldum; kurşuni renkli bir karton kapak içinde 142 sararmış sayfa... Kapakta yazıyor: Sokakta Gürültü Var. Kendimize ve başkalarına dair kısa notlar Cumhuriyet Matbaası İstanbul 1943 İkinci Dünya Savaşı nın korkunç yıllarından biri.. Kapağı açtım, birinci sayfada Nadir Nadi nin el yazıs
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle