18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 12 OCAK 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Alo 110 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, sendikasızlaştırmak istediği 890 itfaiye işçisi adına Saraçhane’de kurulmuş olan “Direniş Çadırı”nı kendi zabıtasına yıktırmak, üstelik bu işçileri biber gazı ile dağıtmak yetkisini, hangi yasadan alıyor? Bu işçilerin bir ayı aşan direnişlerinin Sayın Kadir Topbaş’ın keyfini kaçırdığını anlamak mümkündür. 2010 yılı Konsolide Bütçesi 17 milyar lirayı aşan bir belediyenin başkanı, 100 bin personele istihdam yaratması ile övünürken, onların arasında bulunan yangın söndürme işçilerini, geleceklerinin güvencesini sağlayan sendikalarından zorla kopartarak taşeron düzeninin acımasızlığına terk edebilen Topbaş, hiç değilse o işçilerin seslerini hemşerilerine duyurma amacı ile sürdürdükleri direnişi anlayışla karşılamalıydı. Ama o da hem selefi, hem mahalle arkadaşı ve genel başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın TEKEL işçilerine yönelik tutumunu birebir itfaiyecilere uygulamaktan çekinmiyor. İki yıl önce, 14 Aralık 2008’de yetki belgelerini iptal ederek sözleşmeli hale getirdiği 400 itfaiye işçisi ile başlattığı tasfiye eylemine, şayet önü kesilmez ise 19 gün sonra yani 31 Ocak akşamı geri kalan 890 kişiyi de eklemeyi planlıyor. Bu 890 işçinin kendilerine dayatılan çağdışı sözleşmeleri imzalamamak için sürdürdükleri kararlı direnişin öyküsünü dünkü Cumhuriyet’te Deniz Tatarer Temur’un kaleminden okuyanlar, anlı şanlı belediyede döndürülen oyunun içeriğini de görmüş olmalılar. Bimtaş’tan Lapis-Makro’ya İtfaiye işçilerinin işvereni durumunda bulunan Bimtaş AŞ, o 890 işçi ile olan sözleşme hakkını, Lapis-Makro adını taşıyan bir başka şirkete devretmiş. Çalıştırdığı işçilere de yeni işverenlerinin uzattığı koşulları kabul etmesi bildirilmiş. Ülkenin en büyük belediyesinin, İstanbul’da çıkabilecek yangınları söndürmesi için anlaştığı şirket, ihaleyi alırken Lapis-Makro adını kullanıyor. Ama işçilerin karşısına sadece Makro kimliği ile çıkmaya özen gösteriyor. Büyükşehir Belediyesi de, kendisine bağlı Bimtaş da bu iki kimlikli değişim için acaba ne düşünüyorlar? Makro, yangın söndürmek gibi özel bilgi, eğitim ve donanım isteyen bir sorumluluğu üstlenirken, çalıştıracağı kimseleri gerekli gördüğü hallerde itfaiyecilikten alıp çaycı yapabilmekte özgür olduğunu, sözleşme ile dayatmaya kalkışacak kadar gözünü karartabilen bir kuruluşmuş. Koskoca İstanbul’un yangın söndürme sorumluluğunu üstlenmeye hazır Lapis- Makro’nun iki ayrı adres gösterdiğini söyleyen işçiler, bu adreslerden birisinin TEKEL bayii, ikincisinin de kundura tamirciliği olduğunu anlatıyorlarmış! Anlatılanlar, Büyükşehir’de sadece sıradan bir taşeronlaştırmakla yetinilmediğini, kentte çıkacak bir yangının bir anda büyüyerek, modern İstanbul itfaiyesi kurulmadan önce oluşan ve bugün tarih kitaplarında yer alan o ‘Büyük İstanbul Yangınları’na adeta çağrı yaptığını gösteriyor. Gönül, Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki muhalefet partileri üyelerinin, bu tezgâhı çok öncelerden aydınlığa çıkartmalarını ve duruma el koymalarını isterdi. İmar izinleri, ruhsatlar gibi olgular, ne yazık ki o üyelerin de ellerinin kollarının ve ağızlarının kolayca bağlanabildiğini söylüyor. Ama bugün 890 emekçi yurttaşın üstünde oynanan oyun, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sadece emekçi haklarındaki çirkin politikasını değil, o politikanın yanı sıra kimi ihalelerde döndürülmek istenilen yöntemleri de öne çıkarmaktadır. Görev ve yetki tanımları belirli olan belediye zabıtasının eline, nereden sağlandığı bilinmeyen biber gazı spreylerini, kazmaları vererek gariban işçilerin çadırlarına yöneltmekten çekinmeyen zihniyet, sırtını iktidara dayamıştır. Oynanmak istenilen oyunu durduracak İstanbul milletvekilleri aranıyor. Bulanların Alo 110’a, yani yangın ihbar numarasına telefon etmeleri... Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genelkur- may Başkanlõğõ’nõn Deniz Kurmay Albay Dur- sun Çiçek hakkõnda Beşiktaş’taki İstanbul Adli- yesi yakõnlarõnda gazetecilere açõklama yaptõğõ gerekçesiyle soruşturma başlattõğõ belirtildi. Kanal D’nin haberine göre, soruşturmanõn iki nedene dayandõrõldõğõ kaydedildi. Bunlarõn Çi- çek’in, kendisi hakkõnda yürütülen soruşturmayõ etkileyecek açõklamalarda bulunmasõ ile Genel- kurmay Başkanlõğõ’ndan izin almadan açõklama yapmasõ olduğu öne sürülürken ayrõca Genelkur- may’õn 8 Ocak’ta Albay Çiçek’in izinli olup ol- madõğõnõ da araştõrdõğõ dile getirildi. Çiçek, Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsav- cõsõ Sabih Kanadoğlu’nun İstanbul Adliye- si’nde ifade verdiği gün orada bulunan gazeteci- lerle karşõlaşmõştõ. Gazetecilerin “İrtica ile Mü- cadele Eylem Planı’ndaki imza size mi ait” şeklindeki sorusu için Çiçek “Hayır, imza ke- sinlikle bana ait değil” demişti. Çiçek, õslak im- zayla ilgili sorulara karşõlõk şöyle konuşmuştu: “Niye incelemeye göndermiyorlar? Genelkur- may kaç sefer istedi, niye göndermiyorlar. Suç işliyorlar. Benim için bu soruşturma bit- miştir. Hakkımda iddianame hazırlanırsa, savcılık kamuoyunda tekrar mahkûm olur.” Albay Çiçek, “Hükümeti yıkmaya teşebbüs ettiniz mi” sorusuna ise “Bir albay hükümeti yıkabilir mi? Hepsi palavra hepsi yalan” ya- nõtõnõ vermişti. Çiçek, daha sonra bir taksiye binerek bölgeden uzaklaşmõştõ. TÜBİTAK’a göre Ümraniye’de bulunan el bombalarõyla ilgili tutanak olay yerinde hazõrlanmadõ Tutanak düzmece mi?İstanbul Haber Servisi - Ümrani- ye’de bulunan el bombalarõna ilişkin, polislerin, ‘olay yeri inceleme tuta- nağı’ hazõrlarken yapõlan kamera kay- dõna giren konuşmalarõnõn çözümü, Er- genekon davasõ sanõklarõnõn bazõ id- dialarõnõ doğruladõ. TÜBİTAK’õn Er- genekon davasõnõn görüldüğü mahke- meye gönderdiği raporla, el bombala- rõna ilişkin tutanağõn olay yerinde ha- zõrlanmadõğõ kesinleşti. Birinci Ergenekon davasõnda tutuk- lu yargõlanan emekli Astsubay Oktay Yıldırım, Ümraniye Asayiş Büro Amirliği’nde çekilen Ümraniye Çak- mak Mahallesi’nde bir gecekonduda bulunan patlayõcõlara ilişkin 7 dakika 32 saniyelik görüntü kayõtlarõnõ mah- kemede izletmiş, kayda yanlõşlõkla gi- ren polislerin konuşmalarõna dikkat çekmişti. Yõldõrõm, polislerin, olay ye- rinde tutanak tutmadõklarõnõ, soruş- turmadan ‘Ergenekon’ diye söz et- tiklerini, Genelkurmay’a küfür ettik- lerini iddia etmişti. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi de TÜBİTAK’tan ses kayõtlarõnõn çözümünün yapõlmasõnõ is- tedi. TÜBİTAK’õn hazõrladõğõ raporda, “Ergenekon” ifadesi ve Genelkur- may ile ilgili iddialar yer almadõ. Çö- zümün üç ayrõ uzman kişi tarafõndan deşifre edildiği belirtilerek kaydõn ilk 3.5 dakikalõk kõsmõnda, ortamda aynõ anda konuşan konuşmacõlarõn fazlalõ- ğõ nedeniyle farklõ sinyal seviyelerin- de konuşmalarõn daha fazla bulundu- ğu belirtildi. Bu bölümde, ele geçirilen mühimmatõn bulunduğu ortamla ilgi- li konuşmalarõn ağõrlõkta olduğu ifade edilerek “Kayıtların son 4 dakikalık kısmında ise daha az üst üste konu- şan konuşmacı bulunmaktadır. Bu bölümdeki konuşmaların ağırlığının olay yeri tutanağının bilgisayarla mı yoksa elle mi yazılacağı konusunda olduğu gözlemlenmiştir” denildi. ‘Polisler soruşturulmalı’ İşçi Partisi (İP) Genel Başkan Yar- dõmcõsõ Erkan Önsel, Ergenekon’un bir tertip olduğunun TÜBİTAK’õn ra- poruyla doğrulandõğõnõ ifade etti. Bom- balara ilişkin tutanağõn olay yerinde tu- tulmamasõnõn hukuka aykõrõ olduğunu dile getiren Önsel, TÜBİTAK’õn çö- züm tutanağõnda bazõ eksikliklerin ol- duğunu kaydetti. TÜBİTAK’õn raporundaki “Hiçbir mazereti olan oluyorsa s..k...m öy- le hâkimi savcısını (gülerek)” bölü- müne dikkat çeken Önsel, “Bu bölü- mün, ayrıca dinlendiğinde, aslında, ‘Soruşturma Ergenekon olduktan son- ra s.k...m hâkimi savcõsõnõ’ olduğu açıkça duyulmaktadır” dedi. Polis- ler hakkõnda soruşturma açõlmasõ ge- rektiğini söyleyen Önsel, “Tertibin belgeleri savunmanın belgelerine dönüşmüştür. Bu tertiple tutuklanan yurtseverler, devrimciler bir saniye dahi cezaevinde tutulamazlar. TÜ- BİTAK’ın raporunda Genelkur- may hakkındaki konuşmalar da yer almıyor” diye konuştu. Polislerin, ‘olay yeri inceleme tutanağõ’ hazõrlarken yapõlan kamera kaydõna giren konuşmalarõnõn çözümü, Ergenekon davasõ sanõklarõnõn bazõ iddialarõnõ doğruladõ. İP Genel Başkan Yardõmcõsõ Önsel, tutanağõn olay yerinde hazõrlanmamasõnõn hukuka aykõrõ olduğunu söyledi. ERGENEKON’DA İDDİA 3yerdeaynõ siskutusu bulundu İstanbul Haber Servisi - İkinci Ergenekon davasõnõn tutuklu sanõkla- rõndan Yarbay Mustafa Dönmez, es- ki Ankara Emniyet Müdürü Ercü- ment Yılmaz, çeşitli silah ve mühim- matõn bulunduğu Ankara’da yapõlan operasyonlara katõlan İstanbul Emni- yeti Terörle ve Organize Suçlarla Mücadele şubeleri ile Ankara Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli polisler hakkõnda suç duyurusunda bulundu. Dönmez’in avukatõ Gülten Güven, Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na yaptõğõ başvuruda, polislerin, Zir Va- disi’nde bulunan mühimmatlara iliş- kin yaptõklarõ kamera kaydõna giren konuşmalarõna dikkat çekti. Dön- mez’in ‘askeri malzemeyi gizlemek’ suçundan yargõlandõğõ dava dosyasõn- da, yine polislerin gönderdiği CD’yi incelerken bu konuşmalarõ fark ettiği- ni ifade eden Güven, kendi aralarõnda konuşan polislerin “işimizi sağlama alalım, eşeğimizi sağlam kazığa bağlayalım... nasıl olsa kazık... sesi kapat, sesleri hallediyorsunuz değil mi sonra?” dediklerini iddia etti. ‘Her şey kurgulanmış’ Gölbaşõ’nda yapõlan kazõlara ait, polislerin kamera ve fotoğraflarõnda görülen 12 tane sis kutusunun bir ta- nesinin arama tutanağõna ve ekspertiz raporlarõna geçirilmediğini belirten Güven, “Sis kutuları kayıtlara 11 adet olarak geçirilmiş. Bu nasıl te- sadüf ki kayda geçmeyen açık yeşil sis kutusu üç gün sonra Zir Vadi- si’nden çıkıyor. Zir Vadisi’nde tek bir sis kutusu çıkıyor zaten. Yak- laşık üç ay sonra o açık renkli, stok ve kafile numarası ile imal tarihi aynı olan sis kutusu Poyrazköy’de bulunuyor. Böyle bir tesadüf ola- maz” dedi. Ankara’daki aramalarda polislerin kepçelerle kazõ yaptõklarõnõ, malzemeleri elleriyle koymuş gibi bulduklarõnõ savunan Güven, malze- meler bulunmadan önce her şeyin gü- zelce kurgulandõğõnõ, aynõ malzeme- lerin başka aramalarda kullanõlmasõ durumunu birçok yerde tespit ettikle- rini iddia etti. Güven, mühimmatõn hiçbirinde müvekkilinin parmak izi- nin olmadõğõnõ da ifade etti. Ankara Barosu’nun düzenlediği “Uluslararası Hukuk Kurultayı”na Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Ada- let Bakanı Sadullah Ergin, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya da katıldı. (Fotoğraf: AA) ‘Yargõda yangõn büyüyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçeker, Adalet Bakanlõğõ, yüksek mahkeme- ler ve HSYK’den oluşan üç başlõ bir yargõ sisteminin yetki ve görev kar- maşasõ yarattõğõnõ kaydederek, “Yü- rütmenin hâkimler ve savcılar üze- rindeki idari vesayetinin mutlaka kaldırılması gerekmektedir” dedi. Gerçeker, yargõnõn iş yükü, altyapõ so- runlarõ bulunduğunu, hâkim, savcõ ve personel sayõsõnõn yetersiz oldu- ğunu kaydederek, “Yargıda yangın büyüyor, ateş bacayı sardı” dedi. Ankara Barosu’nca Bilkent Otel’de düzenlenen “Uluslararası Hukuk Kurultayı’nda konuşan Gerçeker, yargõ reformu konusunda konuşmak istediğini belirterek, Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yolda, gösterdiği ilkeler doğrultusun- da kurulan Türkiye Cumhuriyeti Dev- leti’nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma ilkesini benimse- diğini ifade etti. Bu ilkenin gereği ola- rak da çağdaş hukuk sisteminin kabul edildiğini söyleyen Gerçeker, çağ- daş hukuk sisteminin en önemli özel- liğinin ve temel taşõnõn kuvvetler ay- rõlõğõ ve yargõ bağõmsõzlõğõ ilkesi ol- duğunu vurguladõ. HSYK’ye yargõ dõ- şõ kurumlardan hâkim, savcõ sõfatõnõ ta- şõmayan kişilerin üye olarak alõnma- sõnõn yargõ bağõmsõzlõğõna uygun düş- mediğini düşündüklerini aktaran Ger- çeker, “Böyle bir oluşumun kuv- vetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ilkelerine, dolayısıyla anayasaya aykırı olduğunu düşünüyoruz” de- di. Gerçeker şunlarõ söyledi: “Ne ya- zık ki bugün yargı sistemi tıkanmış durumdadır. Buradaki sorumlu olarak öncelikle anayasanın yargı bağımsızlığını zedeleyen maddele- rini söyleyebiliriz...Üç başlı bir yar- gı sistemi; Adalet Bakanlığı, yüksek mahkemeler ve HSYK, yetki ve görev karmaşası yaratmaktadır. Yürütmenin hâkimler ve savcılar üzerindeki idari vesayetinin mut- laka kaldırılması gerekmektedir.” Yürütme ve yargõnõn HSYK’nin yapõsõnõn nasõl olacağõ konusunda birleşmiş görünüm sergilediğini söy- leyen Gerçeker, “Hukuka uygun ol- mayan dinlemeler, iletişimin tespi- ti, takibi gibi işlemler konusundaki yanlışlıklar toplum vicdanında de- rin yaralar açmaktadır” dedi. ‘1.7 MİLYON DOSYA YARGITAY’DA BEKLİYOR’ Yargõtay’õn dosya sayõsõnõn şu an itibarõyla 1 milyon 700 bin civarõn- da olduğunu dile getiren Gerçeker, Yargõtay’daki 34 üye eksiğinin ha- len devam ettiğini belirtti. Gerçeker, “250 üyeden 34’ü eksik durum- da. Yasal zorunluluk olmasına rağmen üye seçimi hâlâ yapılmış değildir. Birçok daire asgari üye sayısı olan beş üyeden aşağıya düşmüş, çalışamaz hale gelmiştir. Bu durumda, HSYK’nin, Ana- yasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirsek ne olacak, değiştirmesek ne olacak? Üzülerek söylüyorum, yargıda yangın büyüyor, ateş ba- cayı sardı. Bunları söylerken üzülüyorum ama bunlar acı gerçek- ler” dedi. Açõlõş konuşmalarõnõn ardõndan Adalet Bakanõ Ergin’e, Ger- çeker’in, “Yargıda yangın büyüyor, ateş bacayı sardı” sözleri sorul- du. Ergin, “Yarın (bugün) bunu değerlendiririz. Biz 2002’den bu yana o ateşi söndürmek için çok çalışma yaptık” demekle yetindi. Yarbay Ali Tatar’õn kardeşi, TBMM İnsan Haklarõ Komisyonu’na başvurarak ‘inceleme’ istedi ‘Kardeşim intihara itildi’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İn- tihar eden Yarbay Ali Tatar’õn kardeşi Ahmet Tatar, dün TBMM İnsan Haklarõ Komisyonu’na başvurarak olayõn “insan hakları ihlalleri” bağlamõnda incelenmesini istedi. Tatar, “Hukuksuzluk ve insan hak- ları ihlalleri ile kardeşim istenmeyen so- na iteklendi. Bu olayın AİHM’ye gidece- ği söyleniyor. Olabilir. Ama umuyoruz ki, oralara gitmek mecburiyetinde kalmayız. Öncelik buradadır” dedi. Ahmet Tatar, dün CHP Sõvas Milletvekili Malik Ecder Özdemir ile birlikte komis- yona şikâyet dilekçesi verdi. Kardeşine yapõlanlarõ “gaddarlık, zalimlik” olarak ni- teleyen Tatar, dilekçede kardeşinin sorgu- lanmasõ sürecini anlattõ. Ahmet Tatar, “Kardeşim tanımadığı kişilerle uydurma bir toplantıya katılmakla suçlanmakta- dır. Kardeşim büyük bir hukuksuzluğun kurbanı olmuş, hukuk ve temel insan hakları hiçe sayılarak adım adım bu ta- lihsiz sona doğru itilmiştir. Her insanın olduğu gibi kardeşimin de kişisel onuruna saygı beklemesi en doğal hakkıdır. Mes- leki onur kavramı, bir tek askerlikte ge- reğinde ölümle sınanmak gibi bir ayrı- calığa sahiptir” dedi. ‘Tek soru sormadılar’ Tatar, dilekçesinde “soruşturmanın temeli mevcut Deniz Kuvvetleri Komutanı ile selefine suikast planlamak olduğu halde kardeşinin bu yönde tek bir soruya mu- hatap olmadığına” dikkat çekerken “Ha- yatında sigara içmemiş olan kardeşim bu sorgulamalar sırasındaki uyuşturucu so- rularına muhatap olmuş ve daha sonra bu- nun servis edilmesi ile vefatından sonra bir gazete tarafından ‘uyuşturucu lideri’ ilan edilmiş, kemikleri bir kez daha sızlatılmış, acımız katmerlendirilmiştir. Peki 11 gün- lük bir tutukluluk süresinde savcılık neden kardeşime bir test yapılmasını talep et- memiştir? Ya da yapılan otopsi sonucunu inceleme gereği hissetmiş midir? Bu, bir in- sanın adil yargılanma hakkının, temize çık- ma hakkının çiğnenmesi anlamına gel- mez mi?” dedi. CHP’li Özdemir de alt ko- misyon oluşturularak intihar olaylarõnõn in- celenmesini istediklerini bildirdi. Genelkurmay’dan Çiçek’esoruşturma BASINA İZİNSİZ AÇIKLAMA ‘4 bin kadını işten çıkarırım’ ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Mali- ye Bakanõ Mehmet Şim- şek’in nikâhõ için Anka- ra’ya gelen Sanko’nun patronu Abdulkadir Ko- nukoğlu, tekstil ve kon- feksiyon sektörünün ‘tehlikeli işler’ kapsamõ- na alõnmasõna isyan etti. Konukoğlu, düzenleme kapsamõnda kadõn işçile- re ayda 5 gün regl izni verilmesine tepki göste- rek, “Ben işçilerimin ay- başõnõ mõ takip edece- ğim.Uygulama değiş- mezse 4 bin işçinin işine son vereceğim” dedi. Kuddusi Okkır davası başladı TEKİRDAĞ (Cumhuriyet) - Ergene- kon soruşturmasõ kapsa- mõnda tutuklanan ve kanser hastalõğõ nedeniy- le tahliye edildikten 5 gün sonra yaşamõnõ yiti- ren Kuddusi Okkõr’õn ölümüyle ilgili dava dün başladõ. Tekirdağ 3. As- liye Ceza Mahkeme- si’ndeki duruşmaya, Okkõr’õn ölümünde ih- mali olduğu iddia edilen 15 doktordan 14’ü katõ- lõrken, Sabriye Okkõr, cezaevi idarecileri ile savcõlarõn da sorumlu ol- duğunu söyledi. Ok- kõr’õn muayenesinde ih- malleri olmadõğõnõ iddia eden doktorlar hakkõnda, 1 yõldan 3 yõla kadar ha- pis cezasõ isteniyor. Sendikacıları suçladı İstanbul Haber Servisi - İstanbul Bü- yükşehir Belediye Baş- kanõ Kadir Topbaş, itfai- yecilerin eylemiyle ilgili sorularõ yanõtladõ. Top- baş, “Biz, itfaiyecilerle yaptõğõmõz düzenlemede bir şartname koyduk. Aynõ şartlarla, aynõ öz- lük haklarõyla hangi şir- ket kazanõrsa kazansõn itfaiyeciler devam ede- cek. Buna göre mukave- le yapõldõ. Bütün mesele sendikacõlarõn entrikasõ. Bu kadar net söylüyo- rum. Sendika yetkilileri, itfaiyeci arkadaşlarõmõzõ istismar ediyor” dedi. Krom ocağında göçük: 1 ölü ALACAKAYA (AA) - Elazõğ’da Alaca- kaya ilçesindeki bir krom ocağõnda göçük meydana geldi. Göçük altõnda kalan işçilerden Abdullah Yaşaroğlu (47) öldü, Efendi Kaçar (40) ise yaralandõ. Yaşaroğ- lu’nun cesedi ile yaralõ işçi Kaçar, arkadaşlarõ tarafõndan ocaktan çõka- rõldõ. Kaçar’õn durumu- nun iyi olduğu öğrenildi. Sabancı suikastı açıklaması İstanbul Haber Servisi - İstanbul Cum- huriyet Savcõsõ Bilal Bayraktar, dün Sabah gazetesinde yer alan “Sabancõ Suikastõ Sil Baştan” başlõklõ haberle ilgili sorularõ yanõtladõ. Bayraktar, “Soruştur- mayla ilgili geçen yõl Belçika’dan gelen yetki- liler inceleme yaptõ ve bizden yardõm istedi. So- ruşturma Belçika’da yü- rütülüyor. Şu an bizde böyle bir soruşturma yok” dedi. Bayraktar, Fehriye Erdal’a ait oldu- ğu ileri sürülen mektupla ilgili “Bu konuda konuş- mayacağõm” dedi. Yarbay Ali Tatar’ın ailesi olayın “insan hakları” bağlamında incelenmesini istedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle