18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 2010 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Vicdan Sızlatan İki Yazı Bir Haber [email protected] DİSK Başkanõ Çelebi, ‘Türkiye, ekonomik, sosyal ve politik sorunlarõyla bir kaos ortamõna girdi’ dedi ‘Diktatörlüğe sürükleniyoruz’İstanbul Haber Servisi - Türki- ye Devrimci İşçi Sendikalarõ Kon- fedarasyonu (DİSK) Genel Başka- nõ Süleyman Çelebi, 2009 yõlõnda AKP iktidarõ yönetimindeki Türki- ye’nin biriken ekonomik, sosyal ve politik sorunlarõyla tam bir kaos dönemine girdiğini söyledi. AKP ik- tidarõnõn uygulamaya koyduğu po- litikalarõ eleştiren Çelebi, “AKP, de- mokratikleşme adı altında Tür- kiye’yi kendi politik ihtiyaçları doğrultusunda değiştirmeye ve dönüştürmeye koyuldu. Türki- ye tek parti egemenliğine dayanan bir tür diktatörlük biçimiyle yö- netiliyor” dedi. DİSK Genel Başkanõ Çelebi, dün DİSK Genel Merkezi’nde dü- zenlediği basõn toplantõsõnda 2009 yõlõnõ değerlendirdi. AKP iktidarõ- nõn kendi doğrularõnõ toplumun geniş kesimlerine kabul ettirme ilkesiyle siyaset yaptõğõnõ vurgu- layan Çelebi, AKP ideolojisine sahip olmayan hiç kimsenin devlet kurumlarõnda üst düzey görevlere getirilmediğini söyledi. Yasama ve yürütme üzerinde egemenliği olan AKP’nin yargõ üzerinde de ağõrlõk koyduğunu belirten Çelebi, hukuk sistemine yönelik müdaha- lelerin toplumun adalet duygusunu zedelediğine dikkat çekti. Hukuk- suzluğun sendikal alanda da hâkim kõlõnmaya çalõşõldõğõnõ belirten Çe- lebi, “Sendikal hak ve özgürlük- lere ilişkin yasaklar devam etti- rilmiş, 12 Eylül rejiminde bile ya- pılmayan suçlamalar sendikala- ra yöneltilmiş, sendikal faaliyet- leri engellenmek istenen sendi- kacılar asılsız iddialarla tutuk- lanmıştır” dedi. Ekonomik büyüme yalanı Ekonomik tablonun da iç açõcõ ol- madõğõnõ dile getiren Çelebi, Başba- kan Recep Tayyip Erdoğan’õn “Dünyanın 17’nci, Avrupa’nın 6’ncı büyük ekonomisi olduk” söz- lerini eleştirerek “Bir başbakan dü- şününüz ki dünyanın 17. büyük ekonomisi olmakla övünsün, ama TÜİK rakamlarına göre yiyecek ye- meği olmayan 1 milyon 400 bin va- tandaşa ve resmi olarak yoksul ilan edilen 12 milyon 170 bin kişi- ye sahip bir ülkenin başbakanı ol- sun. Eğer büyüklük buysa ve bu büyüklük yoksul halk kesimleriy- le paylaşılmıyorsa, bu büyüme ki- min içindir?” diye konuştu. Çelebi, 2009’daki en yaygõn hak ihlallerini, “Tazminatsız işten çı- karma”, “Muvazaalı işyeri ka- patma”, “Ücretsiz izne zorlama”, “Mesaisiz fazla çalıştırma”, “Si- gortasız istihdam ve yarım si- gorta uygulaması”, “Ücret indi- rimleri”, “Toplusözleşmeleri uy- gulamama”, “Sendikal örgütlen- meye engel olma”, “İş güvencesi- ni hiçe sayma”, “Ücretlerin geç ödenmesi” olarak sõraladõ. DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çelebi, dün DİSK Genel Merkezi’nde düzenlediği basõn toplantõsõnda 2009 yõlõnõ değerlendirdi. Yasama ve yürütme üzerinde egemenliği olan AKP’nin yargõ üzerinde de ağõrlõk koyduğunu belirten Çelebi, hukuk sistemine yönelik müdahalelerin toplumun adalet duygusunu zedelediğine dikkat çekti. KURTULMUŞ: Korku siyaseti yapılıyor CEMİL CİĞERİM SAMSUN - Partisinin il kongresine katõlmak üzere Samsun’a gelen Saadet Partisi Genel Baş- kanõ Numan Kurtulmuş, “Türkiye’nin ekonomik ve siyaset değerlendir- mesi” konulu toplantõda konuştu. Kurtulmuş, son altõ ay- dõr gerçek sorunlarõn üze- ri örtülerek siyasetin kö- tü bir üslup kazandõğõnõ, kutuplaşmaya dönük bir siyasetin izlendiğinin söy- ledi. “Korku siyaseti” üzerinden oy avcõlõğõ ya- põldõğõnõ belirten Kurtul- muş, “Islak imza mese- lesini, kameralarının önünde mi konuşacağız arkasında mı tartışma- sını tam on iki gün ya- parak gündemi meşgul ettiler. Ama kimsenin aklına Tayyip Erdoğan’ı siyasi yasaklı olmaktan kurtaran Deniz Bay- kal’õn, pazarlığı kame- raların önünde mi ar- kasında mı gerçekleş- tirdiği gelmiyor” diye konuştu. AKP iktidarõnõn çözüm üretemediğini belirten Kurtulmuş şunlarõ söyle- di: “Fazla konuşursanõz ülke bölünür’ diyorlar. Korku salınıyor. Siyaset icraat yeridir. Çözüm üretmiyorlar. Seçim be- yannamelerinde asgari ücreti vergi dışı bıra- kacakları vardı, ne ya- zık ki IMF buna izin vermediği için yapamı- yorlar.” İsrail’le yeni gerilim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İran’õ, nük- leer programõ konusunda uya- ran ABD’ye İsrail kartõnõ açtõ. Erdoğan, “İran’a bu noktada uyarı yapanlar, ikaz yapan- lar, aynı uyarıyı, aynı ikazı İs- rail’e yapmıyorlar” dedi. Lübnan Başbakanõ Saad Ha- riri ile görüşmesinin ardõndan ko- nuk Başbakan ile ortak basõn toplantõsõ düzenleyen Erdoğan, gazetecilerin sorularõnõ da ya- nõtladõ. Erdoğan, “Davos’a gi- decek misiniz” sorusuna, “Bizim ağzımızdan söz bir kere çıkar, ağzımızdan söz çıktı. Biz dedik ki, tabii bunu ben şahsım için söyledim. ‘Ben bir daha gelme- yeceğim’ dedim. Bitmiştir o iş. Ben bir daha oraya demek ki gitmem” yanõtõnõ verdi. Erdoğan, bir gazetecinin, “Türkiye’nin İran ve İsrail ile ilişkileri çok iyi. Türkiye, şu an- ki Lübnan’da yapılan terör olaylarına karşı hem İran’a hem İsrail’e karşı bir baskı uygulamakta mıdır” sorusunu yanõtlarken, “İran ile ilgili ko- nuda ileri sürelen tez; nükleer silah konusudur. Nükleer silah konusunda bizim tavrımız bel- lidir. Biz bölgede hiçbir ülkenin nükleer silahlanmaya gitmesi- ni tasvip etmiyoruz. Ama öbür tarafta, tabii İsrail’de nükleer silah var. İsrail’deki nükleer si- laha yönelik olarak da... İran’a bu noktada uyarı yapanlar, ikaz yapanlar aynı uyarıyı, ay- nı ikazı İsrail’e yapmıyorlar. Burada bir sıkıntı var. Burada özellikle 5 tane daimi ülkenin de bu konuda adil davranma- sı lazım. Aynı uyarıyı İsrail’e de yapmaları lazım. Nükleer sila- hın olmadığını bugüne kadar İsrail söylemedi, tam aksine kabullendi. Nitekim, bir kitle imha silahı noktasında, Gaz- ze’de bunu uyguladılar, fosfor bombalarıyla” dedi. İsrail Dõşişleri Bakanlõğõ söz- cüsü Yossi Levy, Erdoğan’õn sözlerine karşõlõk “Türklerin İsrail devletine vaaz verecek en son kişiler olduğu” açõklamasõ- nõ yaptõ. Levy “İsrail Dışişle- ri’nin Türk Başbakanı’nın aşı- rıya kaçan sözlerini kınadığını” belirtti. Açõklamada, “İsrail, Hizbullah Hamas ve füzeleri- ne karşı vatandaşlarını koruma hakkına sahiptir. Türklere ge- lince onlar, İsrail ve dünyanın en ahlaklı ordusu Savunma Kuvvetleri’ne vaaz verecek en son kişilerdir” denildi. LAS VEGAS SKANDALI Akman’ın ‘incelemesi’ sürüyor Las Vegas’ta bir kumarhanede blackjack oynarken görülen RTÜK üyesi Zahid Akman’õn geçtiğimiz hafta bir diğer üye Taha Yücel ile birlikte ABD’ye gittikleri doğrulandõ. Akman ve Yücel, “Tüketici Elektroniği Fuarõ”ndaki “incelemelerini” 1 haftadõr sürdürüyor. FIRAT KOZOK ANKARA - Alman- ya’daki Deniz Feneri e.V. derneğinin Türkiye bağ- lantõlarõna ilişkin soruş- turmanõn şüphelileri ara- sõnda yer alan RTÜK üyesi Zahid Akman’õn, ABD’nin Las Vegas ken- tinde kumar oynadõğõnõ gördüğünü yazan Taraf gazetesi yazarõ Kema- lettin Bulamacı’nõn söy- lediklerinin doğru oldu- ğu ortaya çõktõ. Bulamacõ’nõn bu yazõsõ yeni bir tartõşmayõ başla- tõrken, bazõ gazeteler id- diaya temkinli yaklaştõ. Ancak Akman’õn Tüketi- ci Elektroniği fuarõna git- tiği avukatõnõn yaptõğõ açõklamayla doğrulanmõş oldu. Şu anda Las Ve- gas’ta yan yana iki fuar merkezinde Adult Enter- tainment Expo (Yetişkin- lere Eğlence Fuarõ) ve Consumer Elektronic Show (Tüketici Elektro- niği Fuarõ) adlarõyla iki ay- rõ fuar düzenleniyor. Her iki fuara katõlanlar aynõ otelde kalõyor, fuar gün- lerini beraber geçiriyor. Yetişkin fuarõndaki katõ- lõmcõlar genellikle erkek olurken fuara katõlan şir- ketler genellikle yetişkin- lere dönük pornografik film yapan yapõmcõlardan oluşuyor. Yetişkinlere Eğ- lence Fuarõ’nda ünlü por- no yõldõzlarõ çõplak şekil- de hayranlarõ için fotoğraf ve filmlerini imzalõyor, beraber hatõra fotoğrafõ çektiriyor. Akman’õn kaldõğõ ote- lin kumarhanesinde “boş zamanlarını değerlen- dirdiği” öğrenildi. Ak- man’la birlikte RTÜK’ün AKP kontenjanõndan se- çilen bir diğer üyesi Taha Yücel’in de fuar için “gö- revlendirildiği” öğrenil- di. Ancak Yücel’in ku- marhaneye girip girme- diği netlik kazanmadõ. Tü- ketici Elektroniği Fuarõ için RTÜK’e gönderilen davet iki hafta önceki üst kurul toplantõsõnda masa- ya yatõrõldõğõ ve Akman ve Yücel’in katõlmalarõnõn kabul edildi öğrenildi. Oyunlara merakõyla bi- linen Zahid Akman daha önce de RTÜK başkanõy- ken, Ankara Esat Cadde- si üzerindeki bir kahve- hanede okey oynarken gö- rüntülenmişti. Üst düzey bir RTÜK yetkilisi, Ak- man’õn özellikle okey oyu- nu ile yakõndan ilgilendi- ğini ve gittiği yabancõ ül- kelerde Türk kahvehane- si arayarak buralarda za- man geçirdiğini söyledi. Avukat Allah’a havale etti Zahid Akman’õn avu- katõ Hakan Yıldız ise yaptõğõ yazõlõ açõklama- da, haberlerin “asılsız” olduğunu savunarak, “Ki- şilik haklarına fütur- suzca saldırının, iftira- nın, haysiyet cellatlığının habercilik; ‘Ben istedi- ğimi söylerim, yazarõm, o kişi de yõllarca kendini aklamaya çalõşsõn’ anla- yışının ise basın özgür- lüğü gibi algılandığı bir zamanda; müvekkilim, bu müzmin müfterileri önce Allah’a sonra da Türk adaletine havale etmektedir” dedi. Grup Başkanõ Nuri Yaman, tüm Türkiye’nin ve tüm ezilenlerin partisi olacaklarõnõ söyledi ‘BDP’ninçizgisiDTP’denfarklõ’ MELTEM YILMAZ Barõş ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanõ Demir Çelik, Meclis Grup Başkanõ Nuri Yaman ile Şõrnak Mil- letvekili Hasip Kaplan’õn aralarõnda bulunduğu bir grup, BDP’li partinin yeni dönem vizyonunu konuşmak üzere dün gazetecilerle kahvaltõlõ toplantõda buluştu. AKP’nin siyasal ve sosyal yaklaşõmõnõn, sorunlarõn üze- rinden gelemeyeceğini ortaya çõkardõğõnõ vurgulayan Ya- man, BDP’nin, yalnõzca Kürt- ler’in değil, tüm Türkiye’nin ve tüm ezilen kesimlerin par- tisi olacağõnõ belirterek şöyle devam etti: “BDP, DTP ile bi- rebir örtüşmüyor. Tarihsel koşulların bizi de değiştir- mek zorunda olduğu gerçe- ğinden yola çıkarsak, BDP; DTP’nin yetersiz kaldığı noktalardan hareket ede- rek Türkiye’deki solun boş- luğunu doldurmayı hedef- lemektedir. BDP yalnızca Kürtler’in değil, hak ve öz- gürlüklerini kullanamayan ve vahşi kapitalizmin altın- da ezilen tüm kesimlerin partisi olacaktır. Aleviler, türbanlılar, yoksullar ve tüm ezilenleri kucaklayacak olan BDP, bunu da meşru zemi- nini kaybetmeden yapacak ve demokratikleşme yolun- da tek aktör olacaktır.” Son dönemlerde askeri ve- sayet sistemini dengelemek adõna polis vesayetinin geliş- tirildiğine tanõk olduklarõna dikkat çeken Nuri Yaman, “Bu nedenle halen devam etmekte olan çatışmalara, yeni çatışmalar ekleneceği korkusunu yaşıyoruz” diye konuştu. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Kürt açõlõmõ kapsamõnda Kandil ve Mahmur Mülteci Kampõ’ndan gelen gruplarõn sözcüleri Gülbahar Çiçekçi ile Nurettin Turgut, Diyarbakõr ve Van’da havaalanõnda gözaltõna alõndõ. Çiçekçi ve Turgut, ifadelerinin alõnmasõnõn ardõndan serbest bõrakõldõ. 19 Ekim 2009’da Kandil’den gelen 8 PKK’liden biri olan Çiçekçi hakkõnda, 1 Aralõk’ta Ağrõ’nõn Doğubeyazõt ilçesinde yaptõğõ konuşma nedeniyle arama kararõ çõkarõldõğõ öğrenildi. Kandil’den gelen bir başka grup üyesi Mehmet Şerif Gençdal ile Ankara’ya gitmek üzere önceki akşam Diyarbakõr Havaalanõ’na giden Çiçekçi, kimlik kontrolü sonrasõnda gözaltõna alõnarak savcõlõğa sevk edildi. Çiçekçi, 1 Aralõk’ta DTP Doğubeyazõt İlçe Örgütü önünde yaptõğõ konuşmada Öcalan’dan “Kürt halk önderi” diye söz ederek serbest bõrakõlmasõnõ istemişti. Çiçekçi ifadesi alõnarak salõverildi. Ankara’ya gitmek üzere dün Van Ferit Melen Havaalanõ’na giden Turgut da hakkõnda arama kararõ olduğu gerekçesiyle kimlik kontrolünden sonra gözaltõna alõndõ. Turgut hakkõnda da Doğubeyazõt’taki konuşmasõ nedeniyle arama kararõ çõkarõldõğõ öğrenildi. Van Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürülen Turgut daha sonra serbest bõrakõldõ. KANDİL VE MAHMUR’DAN GELENLERİN SÖZCÜLERİ GÖZALTINA ALINDI ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Adalet Bakanlõğõ’ndan yapõlan açõklamada, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazõ Hakkõnda Kanun uya- rõnca, hükümlülerin gazetelere yayõmlan- mak üzere yazõ gön- dermelerine ve gazete yazarlõğõ yapmalarõna imkân bulunmadõğõ, Abdullah Öcalan’õn bir İtalyan gazetesine böyle bir yazõ gönder- mesinin de söz konusu olmadõğõ bildirildi. Adalet Bakanlõğõ’ndan yapõlan yazõlõ açõkla- mada, bazõ basõn yayõn organlarõnda Öcalan’õn yazõlarõnõn bir İtalyan gazetesinde yayõmlan- maya başladõğõ yönün- de haberler yer aldõğõ belirtilerek, “Ceza ve Güvenlik Tedbirleri- nin İnfazı Hakkında Kanun ve ilgili tüzük uyarınca, hükümlü- lerin gazetelere ya- yımlanmak üzere ya- zı göndermelerine ve gazete yazarlığı yap- malarına imkân bu- lunmamaktadır. Adı geçen hükümlünün de İtalyan gazetesine böyle bir yazı gön- dermesi söz konusu değildir. Konu ile ilgili olarak yapılan incele- mede, haberlere konu olan yazının, hüküm- lünün daha önce Av- rupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gön- derdiği savunmalar- dan uyarlanarak ya- zıldığı anlaşılmıştır” denildi. İTALYA’DA YAZARLIK İDDİASI Bakanlık: Öcalan yazı göndermedi İnsan olanların vicdanlarını sızlatacak iki köşe yazısı ile bir haberin hepsi de 10 Ocak 2009 tarihli gazetelerde çıktı. Pazar günkü Cumhuriyet’teki köşesinde Emre Kongar, Ergenekon davasından tutuklu olan iki değerli tıp doktoru profesörümüzün durumlarından söz ediyordu. Bunlardan biri, Kongar’ın, herkesin katılacağı deyişiyle “Malatya Üniversitesi’ne çağ atlatan” Fatih Hilmioğlu idi. Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nda yüz felci ve kronik karaciğer hastalığının var olduğu ve hastalığın durumunun hapishane koşullarında kötüye seyrettiği, CerrahpaşaTıp Fakültesi’nin 10 Haziran 2009 tarihli raporuyla tespit edilmiş. CHP milletvekilleri Atilla Kart ile Nur Serter 25 Kasım’da bu durumu Meclis’e getirmişler. Emre bunları dile getirdikten sonra, okurlarından İbrahim Öyken’in gönderdiği bir elektronik postadan söz ediyor. Sayın İbrahim Öyken, gönderdiği iletide, Mehmet Haberal’ın kurucusu olduğu hastanede gördüğü tıbbi ihtimam karşısında, hayranlığı ile birlikte şükranlarını dile getiriyor. Emre de hasta olan Haberal’ın tutukluluk halinin sürdüğünü bir kez daha anımsatıyor. Evet, bu iki değerli bilim insanımız da hastadırlar ve buna rağmen tutukluluk halleri devam etmektedir. Sözünü etmek istediğim haber ise aynı günkü Hürriyet’in 19. sayfasında “Hırsızları 75 gün sonra serbest kaldı” başlığıyla yayımlanmıştı. Haberde 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın eşi Semra Özal’ın villasından yaklaşık 500 bin TL’lik ziynet eşyası çaldıkları iddiasıyla yargılanan 5 sanıktan tutuklu olan ikisinin de 28 yıl hapis cezası istemiyle yargılandıkları davada, duruşmalar başladıktan 75 gün sonra Sarıyer 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından tahliye edildikleri bildiriliyordu. Sanıklardan Mete San (27) ve Sercan Güneş’in (21) serbest bırakılma gerekçeleri, habere göre “yargılamanın ulaşmış olduğu aşama ve delillerin toplanmış olması”... Sanıkların sabıkaları olup olmadığı, belirli bir ikametgâhlarının bulunup bulunmadığının belirtilmediği haberde, tutukluluk halleri kaldırılanların adli kontrol altında tutulmalarına ve yurtdışına çıkışlarına yasak konulmasına karar verilmiş olduğu da bildiriliyordu. Son olarak söz edeceğim köşe yazısı, Melih Aşık’ın Milliyet’teki “Açık Pencere”sinde yayımlanmış olan “Yedikule Zindanı”. Bu yazıda Melih, İzzet Kumbaracılar ve Cahide Taner’in Yedikule kitabından söz ediyor. Tarih içinde çeşitli amaçlarla kullanılmış olan Yedikule zindanında, Osmanlı zamanında tutuklu kalmış olan devlet adamlarının dökümleri de verilmiş. Buraya girenlerin bir kısmı tahliye olmuşlar, bir kısmı ise sorgusuz sualsiz kellelerini bırakmışlar. Ama en önemli olan nokta, bunların çoğunun birkaç gün ile birkaç ay arasında burada kalmış, sonra hükme boyun eğmiş olmaları. İçlerinden yalnız ikisi, tahliye edilen Hafız Ahmet Paşa ile katledilen Tarhuncu Ahmet Paşa birer yıl kalmışlar orada. Dikkat buyurunuz! İnsanların sorgusuz sualsiz idam edildikleri bir dönemden söz ediliyor. Melih kısa yazısını, 2010 Türkiyesi’nin suratında şamar gibi patlayan, şu satırlarla bitiriyor: “En azından tutukluluk süresi konusunda bugüne göre daha özenli davranıldığı dikkatlerden kaçmıyor.” Bilmiyorum şu iki yazı ve bir haberden sonra yoruma gerek var mı? Genç iki hırsızlık sanığı, yargılamanın vardığı aşama ve delillerin toplanmış olması gerekçesiyle 28 yıl hapis cezasıyla yargılandıkları davada tahliye ediliyorlar, ama yaşını başını almış, dünyaca ünlü iki profesör doktorun, ağır hastalıklarına rağmen tutukluluk halleri hâlâ devam ediyor. Eğer bu ülkenin yetkililerinde vicdanın zerresi kalmışsa, hiçbirinin gözüne uyku girmez. Eğer bu toplumun bir ortak vicdanı kalmışsa, kıyameti koparır halk. Evet, “eğer!”... Düzeltme: Pazar günkü yazımda fakstan doğan bir hata ile “İdiotcratie” sözcüğü İdioteratie şeklinde çıkmış, düzeltirim. A.S. ABD’Yİ ELEŞTİRDİ Lübnan Başbakanı Saad Hariri ile görüşmesinin ardından konuk Başbakan ile ortak basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı. Erdoğan nükleer silah konusunda ABD ve BM daimi üyelerini adil davranmaya çağırdı. (Fotoğraf: AA) ‘IMF İLE ANLAŞMA YAKIN’ MESAJI Erdoğan, IMF ile sürdürülen görüşmeler konusunda sorulan bir soru üzerine, “IMF ile olan görüşmeler büyük ölçüde, şu anda aşılmış noktada. Bu konuyla ilgili olarak, artık ‘Herhalde gün, hafta... Bu iş burada çözülecektir’ diye düşünüyorum ve arkadaşlardan da haberleri bekliyorum” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle