18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 12 OCAK 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B İzlenirlilik arttıkça her kanal Batı’dan kopya yarışma programlarıyla çocuklar ve saf vatandaşları kullanarak birbirleriyle kıyasıya yarışıyorlar. Kazananlar yapımcılar, televizyonlar, kendini göstermek için kıkır kıkır gülen jüri üyeleri. Yarışmalara katılmak için heves eden binlerce kişinin ise ruhsal yapısı bozuluyor. Bu yarışmalar insanlara eğitimin, çalışmanın, terleyerek başarı kazanmanın ne kadar önemli olduğunu unutturuyor. Ciddi bir çalışma olmadan yetenekler sergileniyor. Çocukların sesi henüz oturmamışken onları şöhret büyüsüne kaptırarak gelecek yaşamları ipotek altına alınıyor. “Bir Şarkısın Sen” adlı yarışma programı ile çocuklara kendi olması yerine birini taklit etme öğretiliyor. Şarkıcı, türkücü, sanatçı olmanın eğitimle değil, orada olmakla ve ses güzelliği ile sağlanacağı sanısı veriliyor. O çocukların ailelerinin sosyal ve maddi koşullarının bu yarışmalardan sonra çocuklarının gelecek yaşamlarını idame ettirmede yeterli olmayacağı düşünülmüyor. Çocuklar kullanılıyor. Herkes para kazanıyor, unutulmuşlar şöhretini yeniliyor, eğleniyor; geleceğin büyükleri şimdiden büyütülüp şöhretin zalim kucağına atılıyor. Acun Ilıcalı’nın yetenek yarışması da yeteneklerin çalışma ve terle ancak kitlelere sunulacağı hususunu göz ardı ediyor ve jüri üyeleri de saf vatandaşların yetenekleri ile alay edercesine zekâ yarışına giriyorlar. Oysa bir piyano konseri verebilecek duruma gelmenin en az dört yıl ve günde en az üç saat çalışmakla mümkün olabileceği, bir yeteneği geliştirmek için disiplinli, uzun yıllar çalışmak gerektiğinin aşılanacağı yerde, çocuklarımıza, yetenekli olduğunu sanan sade vatandaşlara umut ve hayal tacirliği yapılıyor. İşin acı tarafı, bu yarışmalar eğitim veren üniversitelerde, eğitim alanların kahkahaları eşliğinde gerçekleşiyor. Ülkemizin eğitim sistemi ne hallerde iken, dünya ve ülke meseleleri ile ilgili dikkat çekici eğlendirici eğitim programları yapılması gerekirken çocuklar ve temiz vatandaşlar kullanılarak bu kalitesiz yarışma programları ile halk düşünmekten ve ülkede olup bitenden uzaklaşıyor. Bir başarı için önce hayal etmek, sonra bu hayali hedefe dönüştürmek ve bu hedefi gerçekleştirmek için de sıkı eğitim almak ve disiplinli çalışmak gerekir. Toplum fertlerine ve çocuklarımıza bu alışkanlığı kazandırmak zorundayız. Yeteneklerin çalışmanın uşağı olmakla gelişebileceğini algılatmalıyız. Aksi halde bu kalitesiz programlarla kolay yollardan kazanma hevesini toplumda pekiştirmiş oluruz ki bugün bu lüksümüz yok. Toplumu düşündürmeye, okutmaya, analiz yapmaya ve terleyerek başarı kazanma yollarını göstermeye ülke olarak mecburuz. Batı çok şeyini hallettiği için bu kalitesiz programların etkisini belli düzeyde tutabilir. Oysa biz bu tür programların olumsuz etkisinden kurtulamayız. Yıllar öncesi Amerika’nın Mississippi Nehri’nde, yolcuları nehrin bir yakasından ötekine kayığında taşıyarak geçimini sağlayan yaşlı kayıkçının iki küreğinden birinde “inanç”, diğerinde de “çalışmak” yazılı imiş. Sebebi sorulduğunda kayıkçı; “Nehri karşıdan karşıya geçmek için, her iki küreğe de ihtiyaç var. Çalışmaksızın inanç veya inançsız çalışmak sizi bir dairede döndürüp durur. Hayat yoluna tek kürekle çıkmak, tek kürekle nehri geçmeye çabalamaktan farksızdır. Hiçbir yere gidemezsiniz.” Biz de bu yaşlı kayıkçıya kulak vererek çocuklarımıza ve yeteneklerini hevesle sergilemek isteyen temiz vatandaşlarımıza şu tavsiyede bulunuyoruz: Eğitim almadan ve sıkı çalışmadan bu yarışma programlarında boy göstererek bir yere varamazsınız. Yarışma programlarını düzenleyenlere de bir çift sözümüz var: Lütfen çocuklarımızı ve kıyafet alacak parası olmadan sizin programlarınıza çıkan saf vatandaşlarımızı kullanmayın, onları ticari mal olarak görmeyin. Hele hele hiç alay etmeyin… Televizyonda Çocuk ve Yetenek Yarışmaları Çok Zararlı M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER ABD Kıskacında AKP İktidara gelirken işler tıkırında yürüdü... Krizden yeni çıkmış Ecevit, koalisyon hükümeti üflesen devrilecek haldeydi. Irak işgali için istenen desteği reddettiği için de ABD yönetiminin hedef tahtasındaydı. İçeriden dışarıdan iktidar ortaklarını hedef alan güçlü rüzgârlar esiyordu. Krizin üstüne, toplumsal desteklerinden çok şey kaybetmiş koalisyon ortağı parti ve liderlerin kendilerini kurtarma adına farklı tellerden çalmalarını da ekleyin. Denenmemiş, yıpranmamış lider, yeni kurulan partiyi, yeni imajlarla umut yapmak, toplumsal umutlara göre yaratmak, pazarlamak zor olmadı. 12 Eylül’ün ürünü ANAP, lideri Özal’ın askeri darbe yönetiminden sonra, sivil- demokratik umutların bileşkesi, pazarlanmasının tıpkısının aynı yöntemle işleme kondu... Yeni emperyalizmin, yeni çıkarlar eksenine oturtulacak güçlü iktidar, siyasi parti, lider yaratmanın iç ve dış dinamikleri, ittifakları kurulup seferber oldular... Serbest piyasa düzeninin, ABD eksenli yeni dünya sömürü düzeninin, tek kutuplu siyasal dengelerinin, Türkiye’ye biçtiği, biçeceği roller eksiksiz oynanacaktı. ABD’nin Irak işgali günlerine kadar işler tıkırında yürüdü. Sözü verilmiş ABD’nin gelecek askeri için toprak kiraladığı, askeri gemilerinin asker boşaltmaya başladığı bir süreçte Meclis’ten dönen tezkere elbette sorun olacaktı. ABD’nin suçluyu TSK’de araması, Irak’ta askerimize çuval geçirilmesi ile gösterilirken; AKP lideri adına arabuluculuk yapanların “sifonu çekmeyin, kullanın” sözcükleri ile durum tarihe yazıldı. ABD iktidarları - Erdoğan hükümetleri sıcak ilişkileri genelde korundu. Her ne kadar Bush yönetimi, Irak işgali ganimetlerinin ancak işgale doğrudan destek verenlerle palaşılacağını ilan etmişse de zaman içinde işin rengi değişti. Öncelikle milyonlarca Iraklının ölümüne, kutlanan milyonlarca savaşın kırk türlü ağır bedeli ödemelerine yol açan Irak işgali, kanlı petrolün önlenemez fiyat yükselişi, getirisi, dünya piyasalar düzenini uçurdu. Irak hariç petrol üreten ülkelere de pay düşmek üzere piyasalar düzeninde yıllar süren pembe tabloyu çizdi. Erdoğan hükümeti, Ecevit hükümetinin krizden çıkış programına sadık kalarak, kanlı, savaşın, kanlı, kara getirisinden, ekonomik büyüme adıyla payını fazlasıyla aldı. Aslında piyasalar gelen sanal büyümenin gerçek ekonomiye kattığı, anlamlı bir şeylerin olmaması umursanmadı. Giderek büyüyen ithalat payı ile ihracat patlamasının ekonomik gelişme olmadığı atlandı. İşsizliğin azalmaması, reel ücretlerin düşmesi, kayıt dışının büyümesi, sosyal damping, sendikal hakların gaspı, iş yasalarının çiğnenmesi yok sayıldı. Sosyal devletten sadaka düzenine geçişte, patlayan işsizlik, devleşen yoksullaşma, yoksunlaşma dünyanın ekonomik krizi ile iyice su yüzüne çıkınca, AKP’nin iktidar başarıları imajı da hızla aşındı. Erdoğan hükümetleri, iktidarları için Meclis çoğunluğu, kamu kurumlarının bir bir ele geçirilmiş olması artık yetmez olmuştu. Tek partili rejime doğru, hırçın, sınırsız, baskı ataklarının temel nedeni bu. ABD kıskacında iç ve dış politikanın yürütülebilmesi giderek zorlaşıyor. Artık TSK atış odağında, sivil- demokratik iktidar, askeri darbelere karşı savaş, TSK-Kemalistlerin hedef tahtasında mağdur lider, parti oyunları sahnelenmesi yetmiyor. “Demokratik açılımlar, komşularla sıfır sorunlar” kulağa gerçekten hoş gelen sloganlarla yola devam da güçleşiyor. Başlangıçta dünya ekonomik krizi, Irak- Afganistan-Pakistan bataklıkları, askeri sorunları ile Bush yönetiminin çöküşü, Obama’nın gelişi umut olmuştu. Obama’nın Ortadoğu petrolü maliyetini düşürmek, barışçı politikalar geliştirmek zorunda oluşu umut olmuştu. Son gelişmeler, haberler umutsuz; petrolün düşen fiyatının yükselmesi gerektiği açıklanıyor. ABD’nin asker sayısını arttırmasına karşın Taliban direnişini kıramadığının savaş görüntüleri korkutuyor. Pakistan sıcak çatışmalarında dökülen kan, terörün yükselen gücünün aynası. Dün ABD askeri güçlerinin başı İran’ı bir kez daha bombalamakla tehdit etti. ABD’ye bağımlılığı giderek artan, açığa da çıkan AKP’nin işi çok zor... [email protected] Maliye Bakanõ Şimşek, sigara üreticilerini tehdit etti: Bizim gelir hedefimize uymayanõ uydurturuz Sigaracõlara Maliye’den zõlgõt Aymar üç köklü markayı portföyüne kattı Ekonomi Servisi - Margarin ve sõ- võ yağ sektöründe faaliyet gösteren Ay- mar, bir dönemin ünlü işadamlarõndan Kamil Özoflu’nun yarattõğõ 1980’li yõl- larõn rakipsiz markalarõn- dan Bozkurt Reçelleri’ni satõn aldõ. 2010’u yatõrõm yõlõ ilan eden firma bu- nunla birlikte ayrõca dün- yanõn en büyük pera- kendecilerinden Unile- ver’in Türkiye’deki ilk markasõ Vita Yağõ’nõ ve kuruluşu 1940’la- ra kadar dayanan ilk yerli firmalarõndan Çapamarka’yõ da bünyesine kattõ. Aymar İcra Kurulu Başkanõ Ni- hat Özyurt bu üç gõda markasõnõ Ar-Ge destekleriyle geliştirerek beş yõl içerisinde en büyük üç gõda markasõndan biri olmayõ hedefle- diklerini söyledi. Margarin dõşõnda reçel, un, bakliyat, çorba ve benzeri ürünler de üretecekle- rini ifade eden Özyurt, “Tü- keticilerin en çok tercih etti- ği lider sıvı yağ markala- rından olduk. Aymar’a duyulan sempati ve güven ile hedeflerimizi büyütmeye karar vererek 2009 yı- lında mutfak markası ol- ma yolunda yatırımları- mıza başladık” dedi. Çapamarka, Bozkurt Reçelleri ve Vita yağõ satõn alan Aymar, beş yõl içerisinde sektörün en büyük üç markasõndan biri olmayõ hedefliyor. KARA LİSTE Kod sistemi kalkõyor Ekonomi Servisi - Maliye Ba- kanõ Mehmet Şimşek, iş dünya- sõnda büyük sõkõntõ yaratan kod sis- temini bir ay içinde kaldõracaklarõnõ söyledi. Onun yerine grup sistemi getirilecek. Kod 5 olarak bilinen Kod siste- mi, Maliye’nin ‘kara listesi’ ola- rak anõlõyordu. Şimşek, yeni özel- ge sistemini anlattõğõ basõn top- lantõsõnda önümüzdeki dönemde getirecekleri yeni uygulamalardan da söz etti. Bu çerçevede kod sis- temini kaldõracaklarõnõ belirtti. Mükellefi zora sokmayan yeni bir düzenleme yapacaklarõnõ belirten Şimşek, kod sisteminin yerine da- ha etkin ve gelişmiş bir sistem olan ‘grup sisteminin’ getirilece- ğini açõkladõ. Ancak mükelleflere de tüm açõk kapõlarõ kapatmak ko- nusunda iddialõ olduklarõ mesajõnõ gönderdi. İstanbul Ticaret Odasõ yöneti- minin, vergi barõşõna katõlõm ko- nusunda üyelerinin ‘kod siste- miyle’ tehdit edildiği iddialarõndan rahatsõzlõğõnõ da “Bu değerlen- dirmeleri basından izledim. An- cak bazı açıklamaları doğru bul- muyorum” sözleriyle dile getirdi. Ortada bir uygulama olduğunu be- lirten Şimşek, bunu mükellefi zo- ra sokmadan düzenleyeceklerini açõkladõ. Ancak kamu harcamalarõnõ sağ- lõklõ şekilde finanse etmek için tüm açõk kapõlarõ kapatmakta iddialõ olduklarõnõ vurguladõ. ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet Bürosu) - Ma- liye Bakanõ Mehmet Şim- şek, hükümetin sigarada ver- gi artõşõ yapmasõna karşõn, üreticilerin fiyat indirmesiyle hedeflenen vergi geliri artõşõ- na ulaşõlamayacağõnõn ortaya çõkmasõ üzerine “Çok açık bir şekilde söylüyorum. Hangi sektör olursa olsun bizim yaptığımız düzenle- melere uymak zorundalar. Uymazlarsa biz alternatif yolları geliştiririz, uymak zorunda kalırlar” diye ko- nuştu. Şimşek “Bizim bir gelir hedefimiz var, o gelir hedefini yakalayacağız” di- ye konuşarak, sigara şirketle- rini bir anlamda zam yapa- maya zorladõ. Şimşek, yeni özelge siste- mine ilişkin tebliği imzala- dõktan sonra da gazetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Sigara üreticilerinin fiyat ayarlamalarõ konusundaki bir soru üzerine Şimşek, yeni yõ- la girerken bazõ maktu vergi- leri güncellediklerini anõm- satarak şunlarõ söyledi: “Bizim verdiğimiz gün- celleme kararları ve öngör- düğümüz vergi miktarlarını karşılayacak her türlü dü- zenlemeyi yaparız. Ne gere- kiyorsa yaparız. Onlar mak- tu sistemdeymiş. Biz maktu vergileri artırmışız. Uyum konusunda sorun yaratı- yorlarsa nispi sisteme geçe- riz, sistemi değiştiririz. Çok açık bir şekilde söylüyorum. Hangi sektör olursa olsun bi- zim yaptığımız düzenleme- lere uymak zorundalar.” İçenin başı döndü Maliye Bakanlõğõ’nõn ÖTV artõşlarõnõn ardõndan sigaraya gelen zamlarõn sigara şirketleri arasõnda başlattõğõ ‘indirim savaşı’ uzlaşmayla son buldu. Bir yükselip düşen fiyatlar en son ÖTV zammõ oranõnda kaldõ. Maliyenin firmalar ara- sõnda bir anlaşma sağlana- mazsa vergi gelirlerini garan- tiye almak için sigara üzerin- deki vergilerini ikinci kez art- tõrmayõ planlayacağõ yönün- deki açõklamalar bunda etkili oldu. Imperial Tobacco (IT) Türkiye, ÖTV’ye yapõlan ar- tõşa bağlõ olarak cumartesi günü ürünlerinin fiyatlarõnõ yeniden belirlediğini açõkladõ. Böylece yüksek segmentteki ürününün fiyatõ 5.75 liradan 7 liraya yükselmiş oldu. Açõklamadan sonra diğer şir- ketler Philip Morris Sabancõ Sigara ve Tütüncülük Sanayi ve Ticaret, Japan Tobacco In- ternational ve British Ameri- can Tobacco Türkiye de fi- yatlarda yeni düzenlemeye gittiğini duyurdu. Her üç şirket de ürünlerinin fiyatõnõ ÖTV zammõ oranõnda yükseltti. TEPAV, sosyal güvenlik harcamalarõ nedeniyle açõğõn daha da büyüyeceği uyarõsõnda bulundu Revize bütçe de zor tutar Ekonomi Servisi - Türkiye Ekonomi Po- litikalarõ Araştõrma Vakfõ (TEPAV) bütçe- de Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) öde- neklerini aşan düzeyde bir harcama baskõ- sõ ile karşõlaşõldõğõnõ belirterek, böyle bir du- rumda revize edilen bütçe açõğõnõn da da- ha da büyüyeceği uyarõsõnda bulundu. TEPAV, bu riskin önüne geçilmesinde devlet muhasebesinde kullanõlacak bazõ hesaplarõn çalõşmasõ suretiyle 2009 içinde ödeneği aşan bazõ yükümlülüklerin 2010’a aktarõlmasõ yoluna gidilebileceğini belirtti. TEPAV İstikrar Enstitüsü tarafõndan ha- zõrlanan Mali İzleme Raporu-2009 Yılı Ekim-Kasım Ayları Bütçe Sonuçları açõklandõ. Raporda SGK’ye yapõlan toplam transferlerin yüzde 57.6 düzeyinde arttõğõ ve orijinal bütçeye göre gerçekleşme oranõnõn yüzde 107’ye yükseldi- ğine dikkat çekildi. Ra- porda şu ifadelere yer verildi:  Gerek bu yõl içinde çõkarõlan mali izleme ra- porlarõnda gerekse 2010 bütçe değerlendirme ra- porunda SGK dengesin- deki gelişmeler dikkat- lice izlenmeli. SGK den- gesindeki bozulmanõn yapõsal nedenleri yanõn- da, krizin etkisi ile dö- nemsel nedenleri de bu- lunuyor. Bu kapsamda yeni SGK düzenlemele- rinin mali etkilerinin iyi hesaplanmamõş olmasõ, sağlõk harcamalarõnda yapõsal nitelikli sorunlara çözüm oluşturma konusunda ortaya somut çalõşmalar kon- mamasõ ve dönemsel olarak krizin etkisi ile prim tahsilatõndaki düşme bu mali sonuca neden oldu.  Sorunun ana kaynağõ krizden ziyade başta sağlõk ve özellikle ilaç olmak üzere pek de fazla görülmek istenmeyen yapõsal so- runlardan kaynaklõ olduğu düşünülüyor.  Prim gelirleri tahsilatõ, kayõtlõ kişi sa- yõsõndaki azalõşa rağmen yüzde 8.4 arttõ. Bu- na karşõlõk, sağlõk harcamalarõndaki artõş yüzde 14’ler düzeyinde.  Bütçede SGK ödeneklerini aşan dü- zeyde bir harcama baskõsõ ile karşõlaşõldõ. Bu durumda bütçe açõğõnõn da aşõlmasõna yol açacak en önemli risk alanõ SGK’ye yapõ- lacak transferler olarak görülüyor. Ekonomi Servisi - Otomotiv Sanayii Derneği’nin (OSD) verilerine göre otomotiv sektöründeki toplam üretim 2009 Aralık ayında 2008’in ay- nı ayına göre yüzde 143.7 artışla 93.770 adede yükselirken, binek otomobil üretimi aralık ayında yüzde 138.6’lık artışla 48.917 adet ola- rak gerçekleşti. Toplam pazar ise 2009 Aralık ayında 2008’in aynı ayına göre yüzde 106 bü- yüme ile 91.386 adet oldu. Sektörün toplam ih- racatı aralık ayında yüzde 86.7 artışla 68.158 olurken, otomobil ihracatı yüzde 54.3 yükselişle 38.108 adete çıktı. Otomotiv sektöründe üreti- ciler arasında 2009’da Oyak Renault 277.572 adet üretim ile ilk sırada yer alırken, TOFAŞ 253.090 adet üretim ile ikinci, Ford Otosan 173.456 adet üretim ile üçüncü sırada yer aldı. Clio4’teiknaturu Ekonomi Servisi - Fransa Sanayi Bakanõ Christian Estrosi, Renault’nun yeni nesil Clio’yu Türkiye’de üretmesine karşõ olduğunu ve şirketi tersi yönde ikna etmeye çalõştõğõnõ söyledi. Estrosi, Journal du Dimanche gazetesinde cuma günü yer alan açõklamalarõnda, Renault yönetimini salõ günü makamõnda görüşmeye çağõrdõğõnõ ve operasyon direktörü Patrick Pelata ile ertesi gün görüşeceğini söyledi. Estrosi, “Clio 4’ün Fransa dışında üretileceğini duyunca şok oldum, bu trendi tersine çevirmek istiyorum. Fransa’da satılacak Fransız arabası pekâlâ Fransa’da üretilmeli. Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin görüşü bu yönde” dedi. Renault’nun Türkiye’deki ortağõ Oyak’õn Otomotiv ve Çimento Grubu Başkanõ Celal Çağlar, bir Fransõz gazetesindeki yeni nesil Clio’nun Türkiye’de üretilebileceği yönündeki haberin ardõndan, “Bunlar stratejik konular, görüşmeler devam ediyor” demişti. Otomotiv sektöründe toplam üretim 2009 yılının aralık ayında 2008’in aynı ayına göre yüzde 143.7 oranında arttı. Raporda, kurumun ödeneklerini aşan düzeyde bir harcama baskõsõ ile karşõlaşõldõğõ belirtildi. Prim gelirleri tahsilatõ yüzde 8.4, sağlõk harcamalarõ yüzde 14 arttõ. Gelir kaybõ yaşamak istemeyen Maliye ‘düzenlemeye uyacaklar, uymazlarsa alternatif yollar geliştiririz, uymak zorunda kalõrlar’ dedi. Hükümet yõlbaşõnda sigarada Özel Tüketim Vergisi’ni (ÖTV) yüzde 58’den 63’e, bu verginin maktu (sabit) kõsmõnõ da 2.05 li- radan 2.65 liraya çõkardõ. Ma- liye’nin hedefi, sadece maktu artõşla bile paket başõ- na 60 kuruş fazla ge- lir elde edebilmekti.  Vergi artõşõ öncesi 5.50 liralõk sigaradan 3.19 lira ÖTV, 84 kuruş da KDV alõnõyordu. Toplam vergi 4.03 li- raydõ.  5.50 liralõk sigaranõn fi- yatõ 4 Ocak’ta 7 liraya çõktõ. Yeni fiyatta ÖTV 4.41 lira, KDV 1.07 lira oldu. Toplam vergi 5.48 li- raya yükseldi.  Fiyat yeniden 5.50 liraya in- dirilince, ÖTV 3.47 lira, KDV 84 kuruş oldu. Yeni vergi mik- tarõ 4.31 lira oldu.  Sigaraya yapõlan ilk zam, hükümete paket başõna 1.45 lira ek vergi geliri ka- zandõrõyordu. Zam ge- ri çekilince kazanõlan ek vergi miktarõ 27 ku- ruşta kaldõ ve sadece yüz- de 6.7 artmõş oldu.  Hükümet bu yõl siga- radan elde ettiği vergi gelirini 4 milyar lira (yüz- de 25) artõrõp 20.3 milyara çõ- karmayõ hedefliyor. BAKAN NEDEN KÜPLERE BİNDİ? Otomotiv üretimi aralıkta kıpırdadı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle