Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İstanbul Y 25
Edirne B 30
Kocaeli Y 26
Çanakkale B 28
İzmir B 29
Manisa B 31
Aydın B 34
Denizli PB 34
Zonguldak Y 24
Sinop Y 27
Samsun B 28
Trabzon B 26
Giresun B 27
Ankara Y 30
Eskişehir Y 26
Konya PB 29
Sıvas PB 27
Antalya B 33
Adana B 34
Mersin B 33
Diyarbakır B 36
Şanlıurfa B 37
Mardin B 35
Siirt B 35
Hakkâri PB 27
Van PB 23
Kars Y 20
Oslo Y 20
Helsinki Y 19
Stockholm B 24
Londra B 20
Amsterdam Y 21
Brüksel Y 21
Paris Y 22
Bonn Y 28
Münih PB 30
Berlin PB 29
Budapeşte B 37
Madrid PB 34
Viyana PB 25
Belgrad PB 26
Sofya Y 26
Roma Y 30
Atina Y 30
Zürih Y 23
Moskova PB 23
Aşkabat B 33
Astana Y 13
Taşkent PB 35
Bakû B 26
Bişkek B 27
Tiflis Y 28
Kahire PB 32
Şam B 33
Ülkemizin kuzey kesim-
leri parçalı ve çok bulut-
lu, Marmara’nın kuzey-
doğusu, Batı Karadeniz,
İç Anadolu’nun kuzey-
batısı, Doğu Karadeniz’in
doğusu, Doğu Anado-
lu’nun kuzeydoğusu, Kü-
tahya ve Afyon çevrele-
ri ve gece saatlerinde
olmak üzere Orta Kara-
deniz ile Yozgat çevreleri
yağışlı geçecek.
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
yok. Resmi dil ve eğitim Türkçedir.”
Lakin; DTP silahların susmasına asla yanlı de-
ğil. Ancak ve ancak PKK’den sözde ateşkesi beş
ay daha uzatmasını isteyeceğini açıklıyor.
Silahlar geçici olarak susacak ve fakat, beş ay
içinde dayatmalarına yeterli yanıt bulamadıkları-
nı anladıkları anda PKK kan dökmeye devam ede-
cek!
Tabii DTP aklı evvellerinin bu manevrasını yu-
tan olursa!
DTP (PKK) ile anlaşmanın olanaksızlığını anla-
yabilmek için açıkladıkları isteklere bir göz atmak
yeterli:
Anayasada “İlk üç maddede yer alan ‘Türkiye
devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün-
dür, dili Türkçedir’ ” ifadesi ile…
Anayasanın 42. maddesinde yer alan “Türkçe-
den başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumla-
rında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutu-
lamaz ve öğretilemez” maddesi “Türkçenin dı-
şındaki tüm diller anadil olarak okutulmalı” biçi-
minde değiştirilmedikçe…
…66. maddedeki “Herkes Türk’tür” ifadesi
“Herkes Türkiye vatandaşıdır” diye düzeltilme-
dikçe… DTP’ye (PKK) göre; açılıma açılım demek
olanaksız.
İstekleri doğrultusunda anayasadaki kimi mad-
delerin değiştirilmesine AKP’nin (RTE) yeşil ışık
yakacağını sandılar.
Tek başına iktidarda da olsa AKP (RTE); bu
maddelerin değiştirilmesini ne sağlayacak ne
de önayak olacak güçte...
Beşir Atalay “Bölünme sendromundan kurtu-
lalım. Üniter devlet yapısını sürekli gündeme ge-
tirmek özgüven eksikliğidir” diyor.
Oysa bölünme kaygısının sürekli gündemde ol-
masını sağlayan hükümet.
Üniter devlet üzerindeki tartışmalar, hüküme-
tin açılım dedikten sonra ne yapacağını bileme-
mesinden kaynaklanıyor.
Açılım dediği gün ülkenin üniter devlet yapısı-
na, bölünmez bütünlüğüne dokunulamayacağı-
nı, Türkçeden gayrı bir başka -etnik- dilde eğitim
olamayacağını açıklasaydı bu hükümet; ne bö-
lünme, ne ayrışma gündemde olacaktı.
Hükümet yarattığı kaygıyı, kuşkuyu başkaları-
na ihale ederek gerçeğin üstünü örteceğini sanı-
yor ve tabii, aldanıyor.
İçişleri Bakanı Atalay, hükümetin CHP ve MHP
ile görüşme talebinin sürdüğünü açıklıyor.
Bu sözde iyi niyet, sözde barış, sözde muha-
lefetiyle iktidarıyla soruna çare arayacağını öne sü-
ren göstermelik açıklamanın sonuç vermesi; iki
partinin AKP (RTE) ile bir araya gelmesi olanaklı
mı?
Elbette hayır! Ne değişti ki CHP ve MHP Baş-
bakan’la görüşmeye gönüllü olsunlar?
İki parti, hükümetin kimlerle görüşme yaptığı-
nı ve bu görüşmelerden çıkan sonuçları öğren-
meye hevesli değil.
Atalay’ın not defteri Atalay’da kalsın: Bay RTE,
açılım dediniz, dönüşü olmayan bir yola girdiği-
nizi söylediniz. Anaların artık gözyaşı dökmek is-
temediğini durmadan yinelediniz… velakin orta-
da saydıklarınızı “nasıl ortadan kaldıracağınıza” iliş-
kin tek bir somut sonuç yok!
Öyleyse? Yarattığınız bu çaresizlik ortamında,
çözümü öngören tek bir açıklama yapmadığınız
dikkate alınırsa... Baykal ile Bahçeli sizinle ne-
den konuşsunlar, ne konuşacaklar?
Bu durum karşısında; kavgacı bir başbakandan
barışsever, temel sorunlara muhalefetle diyalog
kurarak ulusal çözüm arayan bir başbakan port-
resi çıkmasına neden alet olsunlar?
Beşir Atalay açılımın adresini verdi: Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi!
Kurallarına riayet edildiği sürece sorunların
görüşüldüğü ve çare arandığı yer elbette TBMM...
Fakaaat; TBMM’de açılım, ben söylerim olur ka-
fasıyla çoğunluğuna dayanarak kimi olmazları olu-
ra çeviren bir anlayış ve kafa yapısındaki hükü-
metin hangi tasarısına, somut önerisine dayana-
rak görüşülecek?
Hükümet açılım deyince, içeriğini öğrenmeden,
nereye varacağını düşünmeden açılıma sevdalı ki-
milerinin gazına geldi.
Kukumav kuşları gibi düşünceler içinde şimdi;
açılımın içinden nasıl çıkacağını araştırıyor.
Kendi rızasıyla öyle bir bataklığa düştü ki hü-
kümet; konuştukça, bir şeyler açıklar gibi yapa-
rak hiçbir şey açıklamadıkça… daha da batıyor.
2 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 9
Binler uğurladı
Hakkâri’de terör örgütü PKK saldõrõsõnda şehit olan askerler toprağa verildi
MERSİN / ANKARA (Cum-
huriyet) - Hakkâri’nin Şemdin-
li ilçesinin Koçyiğit köyünde
birliğe doğru ilerleyen konvoya
düzenlenen saldõrõda şehit olan 4
askerden Jandarma Uzman Ça-
vuşlar Mehmet Güçlü Mer-
sin’de, Abdullah Erkmen An-
kara’da törenlerle toprağa ve-
rildi.
Şehit Mehmet Güçlü için mem-
leketi Mersin’de tören düzen-
lendi. Muğdat Camisi’nde bin-
lerce kişinin katõldõğõ tören bo-
yunca acõlõ anne Emine Güçlü
doktor kontrolünde tutuldu.
Tören sõrasõnda, “Kahrolsun
PKK”, “Şehit burada, Başba-
kan nerede” diye sloganlar atan
bir grup, hükümetin Kürt açõlõ-
mõna da tepki göstererek Başba-
kan Recep Tayip Erdoğan’a is-
tifa çağrõsõ yaptõ. Gazetecilere de
tepki gösteren grup, “basın dı-
şarı” diye bağõrdõ. Bunun üzeri-
ne şehidin kayõnbabasõ İsmail
Hakkı Büyüktopçu ile emni-
yet görevlileri, bu grubu tabutun
başõndan uzaklaştõrdõ.
İSTİFA ETMİŞTİ
Şehit uzman çavuş, Şehir Me-
zarlõğõ’ndaki şehitlikte toprağa
verildi. Şehit damadõnõn tabutu
başõnda bir konuşma yapan İsmail
Hakkõ Büyüktopçu, nüfus cüz-
danõnõ havaya kaldõrarak “Bu
kimlik hepimize yeter. Türk-
Kürt bin yıldır kardeştir. Yüz-
yıllardır birlikte yaşadık bun-
dan sonra da birlikte yaşaya-
cağız” dedi.
Bu arada şehit Güçlü’nün ken-
di ve eşinin ailesinin tehlikeli gör-
dükleri mesleği bõrakmasõ için
son bir yõldõr büyük uğraş ver-
dikleri belirtildi. Güçlü’nün Ge-
nelkurmay Başkanlõğõ’na bu yõl
verdiği istifa dilekçesinin kabul
edildiği, önümüzdeki ekim ayõ
başõnda ise askerlik mesleğinden
tamamen koparak sivil hayata
adõm atacağõ öğrenildi.
Oğlunun ölümüyle yõkõlan iki
çocuk annesi Emine Güçlü, “Oğ-
lum işsizdi. ‘Düzenli bir işi olur’
diye biz de askerde kalmasını
kabul ettik. Kayınbabası istifa
etmesi durumunda kendisine
bir iş kurma sözü verince, ken-
disi bunu kabul ederek istifa di-
lekçesi vermişti” dedi.
BAŞBUĞ KATILDI
Şehit Abdullah Erkmen’in ce-
nazesi ise sabah Hakkâri Dağ ve
Komando Tugay Komutanlõ-
ğõ’nda düzenlenen törenin ar-
dõndan Van’a, oradan da askeri
uçakla Ankara’nõn Polatlõ ilçesi-
ne getirildi. Şehit Erkmen’in an-
nesi Fadime Erkmen, baygõnlõk
geçirdi.
Şehidin naaşõnõ taşõyan asker-
lerin de gözyaşlarõnõ tutamadõk-
larõ gözlendi. Erkmen’in cena-
zesine Genelkurmay Başkanõ
Orgeneral İlker Başbuğ, Milli
Savunma Bakanõ Vecdi Gönül,
Kara Kuvvetleri Komutanõ Or-
general Işık Koşaner, Jandarma
Genel Komutanõ Orgeneral Ati-
la Işık, Kara Kuvvetleri Eğitim
ve Doktrin Komutanõ Orgeneral
Erdal Ceylanoğlu, CHP Genel
Sekreteri Önder Sav, CHP Ge-
nel Başkan Yardõmcõsõ Yılmaz
Ateş, MHP Grup Başkanvekili
Oktay Vural, Ankara Emniyet
Müdürü Orhan Özdemir, Polatlõ
Kaymakamõ Gürsoy Osman Bil-
gin ve Polatlõ Belediye Başkanõ
Yakup Çelik de katõldõ.
Yurttaşlar, Genelkurmay Baş-
kanõ Başbuğ ve üst rütbeli su-
baylarõ cenaze namazõnõn kõlõna-
cağõ Merkez Camisi’nin avlusu-
na girişleri sõrasõnda alkõşlayarak
“Kahrolsun PKK”, “Askere
Uzanan Eller Kırılsın” slogan-
larõ attõ. Erkmen’in cenazesi Po-
latlõ Merkez Camisi’nde öğleyin
kõlõnan cenaze namazõnõn ardõn-
dan Polatlõ Şehitliği’nde toprağa
verildi.
Ergenekon davasõnõn gizli tanõğõ olduğu iddia edilen Osman Yõldõrõm:
‘Faili meçhullerim var’
HİLAL KÖSE/HATİCE TUNCER
Birinci Ergenekon davasõnõn 109. oturu-
munda savunmasõna devam eden Prof. Dr. Ke-
mal Alemdaroğlu ve gazeteci Güler Kö-
mürcü’nün avukatõ Metin Çetinbaş, soruş-
turmadaki hukuksuzluklar nedeniyle Avrupa
İnsan Haklarõ Mahkemesi’ne (AİHM) baş-
vurmayõ düşündüğünü söyledi. Danõştay sanõğõ
ve “gizli tanık 9” olduğu iddia edilen Osman
Yıldırım, “Hiçbir cumhuriyet savcısı bana
hiçbir vaatte bulunmadı. Cumhuriyet sav-
cıları beni yönlendirmedi. Ankara Cum-
huriyet Savcılığı’nda da dilekçe verdim. Fa-
il meçhul kalmış suçlarımı da söylüyorum.
3-4 işadamına silahlı eylem yaptım. Ben on-
lardan yargılanmak istiyorum. Herkes
akıllı olacak, haddini bilecek” dedi.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nce Si-
livri Cezaevi’nde görülen davanõn dünkü otu-
rumda talepler bölümünde söz alan Osman
Yõldõrõm, “Kimse ile hesaplaşmak niyetinde
değilim. Bu işi bu noktaya getiren ben de-
ğilim. Beni bu noktaya getiren hukuk-
suzluktur. Bu suikastı üzerime yıkanlar-
dır. Ben karanlık ve kirli ilişkilere sahip
olabilirim. Benim üzerimde Türkiye Cum-
huriyeti’ne yanlış yaptılar. CHP, Deniz
Baykal, Doğan Medyası kukla gibi kulla-
nılarak bana saldırıyor” dedi.
2. iddianame sanõklarõndan emekli Tuğge-
neral Levent Ersöz’ün avukatõ Ali Rıza Diz-
dar, mahkemeden, Ersöz’ün ifadesinin has-
tanede alõnmasõnõ talep etti.
Dizdar, gazetecilere yaptõğõ açõklamada,
savcõ Öz’ün, Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanõ Faruk Çelik’in ifadesini, kovuşturmaya
yer olmadõğõna karar verdiği halde delil kla-
sörlerine koyduğunu belirtti. Dizdar, gizli ta-
nõk olduğu belirtilen, Ergenekon sanõklarõndan
Yüksel Dilsiz hakkõnda iftira gerekçesiyle suç
duyurusunda bulunacağõnõ söyledi. Dizdar,
“Gaffar Okkan suikastı konusunda Ersöz
hakkındaki iddialara ilişkin de soruşturma
yapılmamış. Bu konularla ilgili suç duyu-
rusunda bulunacağım” diye konuştu.
Prof. Alemdaroğlu ile Kömürcü’nün de
katõldõğõ oturumda savunmasõnõ sürdüren avu-
kat Çetinbaş, Alemdaroğlu’na ait delil klasö-
ründe Lions Kulübü’nün bir davetiyesinin de
olduğunu belirterek “Bunun anlamı ne?” di-
ye sordu.
Sanõklarõn taleplerinin dinlendiği öğleden
sonraki bölümde söz alan tutuklu sanõklardan
Muhammet Yüce, kendisine itirafçõ olma-
sõ konusunda baskõ yapõldõğõnõ öne sürerek,
“İtirafçı ol, ajan ol diye bana söylendi. Ve-
li Küçük’e, Muzaffer Tekin’e iftira atınca
kul hakkı geçecek. Bunun hesabını öbür
dünyada nasıl vereceğim?” dedi.
Cumhuriyet Savcõsõ Mehmet Ali Pekgü-
zel, Danõştay ve gazetemize yönelik saldõrõ-
lara ilişkin davanõn sanõklarõna İstanbul Ba-
rosu’ndan atanan avukatlardan aynõ zaman-
da devam eden davada da bazõ sanõklarõn avu-
katõ olduğunu belirterek yeni avukatlar tayin
edilmesini istedi.
Esen’in tahliyesine tepki
Tutuklu sanõk emekli Tuğgeneral Veli
Küçük’ün kõzõ ve avukatõ Zeynep Küçük,
“Gizli Tanık 9”un ifadelerinin çözümlerin-
de kopukluklar olduğundan, 3 kez talep et-
mesine karşõn kendisine tamamõnõn veril-
mediğinden söz etti. Küçük sanõklar arasõn-
daki ilişkilerin araştõrõlmadõğõnõ kaydederek,
“Bu şekilde hüküm kurulması gerçek an-
lamda hukuku yaralamış” dedi. Küçük, Da-
nõştay sanõğõ Süleyman Esen’in önceki du-
ruşmada tahliye edildiğini anlatan Küçük,
“Ümraniye’de bombaların bulunduğu ev-
den 1.5 ay önce taşınmış olan sanık 27 ay-
dır burada yatıyor. Bombaları verdiği söy-
lenen sanık tahliye ediliyor. Ben bu uy-
gulamada eşitlik görmüyorum” dedi.
Danõştay sanõklarõnõn 2006’dan itibaren 1
yõl süreyle baz istasyonu kayõtlarõnõn dosyaya
getirtilmesini isteyen Küçük, Arslan’da ele
geçen 51 adet kartvizitin bulunmasõnõ talep
etti. Duruşma 3 Eylül’e ertelendi.
Halkevlerinin eski genel başkanõ Ahmet Yõldõz İstanbul’da yaşamõnõ yitirdi
‘Rüzgâra karşõ yürümeyi öğretti’
İstanbul Haber Servisi - Milli
Birlik Komitesi Üyesi, eski Tabi
Senatör, eski Halkevleri Genel
Başkanõ emekli Kurmay Albay
Ahmet Yıldız (88), yaklaşõk 10
gündür tedavi gördüğü İstanbul Ça-
pa Tõp Fakültesi Genel Cerrahi Yo-
ğun Bakõm Ünitesi’nde solunum
yetersizliği nedeniyle dün yaşamõnõ
yitirdi. Yõldõz, perşembe günü Se-
limiye’de düzenlenecek askeri tö-
renden sonra Selimiye Camisi’nde
kõlõnacak öğle namazõnõn ardõndan
Karacaahmet Mezarlõğõ’nda top-
rağa verilecek.
Eski Halkevleri Örgütlenme Ge-
nel Sekreteri Ali Cihat Işık, Ga-
zetemize yaptõğõ değerlendirmede,
Ahmet Yõldõz’õn demokrasi ve öz-
gürlük mücadelesinin sürdürüle-
ceğini söyledi. Işõk, “Genel Baş-
kanımız Ahmet Yõldõz’la birlik-
te Ankara Mamak’ta yattık.
İdamla yargılandığımız dava-
da Ahmet Yıldız, 12 Eylül’ün li-
derine cezaevinden bir mektup
yazarak idam da dahil olmak
üzere halkevlerinin bütün ey-
lemlerinin cezasının kendisine
verilmesini ve Atatürk’ün kur-
duğu halkevlerinin kapatılmasını
istedi.”
Yõldõz’dan edindikleri mücade-
le anlayõşõ doğrultusunda hareket
etmeye devam edeceklerinin altõ-
nõ çizen Ali Cihat Işõk, şöyle ko-
nuştu:
“Gerektiğinde rüzgâra karşı
yürümeyi, yere düşünce kalk-
mayı Yıldız’dan öğrendik.”
Balbay’dan
mektup var
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir
Gazeteciler Cemiyeti (İGC), 6 aydõr tutuklu bu-
lunan gazetemiz Ankara temsilcisi ve İGC üye-
si Mustafa Balbay’õn özgür yargõlanmasõnõ is-
tedi. 1 Eylül Dünya Barõş Günü nedeniyle dü-
zenlediği basõn toplantõsõnda, Balbay’õn kendi-
sine gönderdiği mektubu basõnla paylaşan İGC
Başkanõ Atilla Sertel, bir gazetecinin arşivine
el konulmasõnõn çok tehlikeli olduğunu vurgu-
ladõ. Sertel, Balbay’õ cezaevinde ziyaret ede-
ceklerini kaydetti.
Balbay’õn mektubu şöyle:
“Çok sevgili dostum, kardeşim Atilla Ser-
tel,
İki mektubunu aldım. İlkinde 20 Tem-
muz’da başlamasını beklediğim davanın sa-
vunmasını hazırlıyordum. Dava biraz hızlı sü-
rerse belki özgürlüğüme kavuşur, seni ararım
diye düşündüm. Senin de izlediğin gibi süreç
uzuyor ve karmaşıklaşıyor.
11 Ağustos Salı günü ikinci mektubunu alın-
ca hemen bir yanıt yazmaya koyuldum. Her
şeyden önce ilgine çok teşekkür ediyorum. Se-
nin başkanlığını da bir kez daha kutluyorum.
Mektubunu alınca, senin ilk aday olduğun
günler geçti gözümün önünden. Sonunda
hedeflediğin bir yere ulaşmış olman çok gü-
zel.
Sevgili kardeşim,
Benimle ilgili birkaç konuyu da seninle özel-
likle paylaşmak istiyorum. İkinci ve üçüncü
iddianame birleştirildi. İddianameye ve ek-
lerine benimle ilgili olarak konanların büyük
çoğunluğu tartışmalı. Notlar ya da medya-
da kullanılan deyimle günlükler benim bil-
gisayarımdan çıkan orijinal metinler değil.
Bütün bunlar bir yana ben şunlarla suçlanı-
yorum:
. Belge bulundurmak
. Not tutmak
. Asker-sivil üst düzey bürokratlarla gö-
rüşmek
Bunlar bir gazetecinin, köşe yazarının,
Ankara temsilcisinin mutlaka yapması ge-
reken şeyler. Bunları yapmazsa görevini
yapmamış olur.
Benimle ilgili bir başka durum da şu: Bir
gazetecinin arşivine el konuyor. Bu çok teh-
likeli bir şey. Bugün bana yapılan, yarın bir
başka gazeteciye yapılabilir. Bence meslek ör-
gütlerimizin konuya biraz da böyle bakma-
sı gerekiyor.
Bana yöneltilen suçlamalardan biri de
2003 yılındaki ‘Genç Subaylar Tedirgin’ man-
şetiyle ortalığı karıştırdığım, hiçbir huzur-
suzluk yokken böyle bir haber yaptığım yö-
nündeydi. Üçüncü iddianamede eski Genel-
kurmay Başkanı Hilmi Özkök aynen şöyle di-
yor:
‘Bazı rahatsızlıklarımız vardı. Ben bunla-
rı Başbakan’a ilettim.’
O dönemin Meclis Başkanı Bülent Arõnç da
6 Ağustos günü şu demeci verdi:
‘Bize de bazõ duyumlar geliyordu. Bunlarõ Baş-
bakan’a ilettik. Kamuoyu ile paylaşmayõ uygun
bulmadõk.’
Yani beni doğrulamış oluyorlar.
Ben 2005’te bir rahatsızlık olduğunu ga-
zeteci olarak yazmış bir kişiyim. O dönemin
en sorumlu kişileri de bunu doğruluyor. O dö-
nemin gerçeklerini yazan kişi olarak, belki de
ödül alabilecekken şu anda tutuklu bulunu-
yorum.
Sevgili dostum,
Gelinen noktada hakkımda bunca iddia or-
taya atılmışken, ‘Ben yargõlanmamalõyõm’ di-
yemem. Tam aksine bir an önce yargılan-
malıyım ve gerçekler ortaya çıkmalı. Yani
yargıdan kaçtığım yok. Ama bu tutuksuz ol-
malı. Çünkü tutuklama fiili bir cezaya dö-
nüşmüş durumda. İkinci iddianamenin 985-
989 sayfaları arasında benimle ilgili ‘delil du-
rumu’ var. Bu üç sayfayı okuyabilirsen id-
dianamenin ruhunu daha iyi göreceksin di-
ye düşünüyorum.
Daha fazla başını ağrıtmak istemem. Benim
sık kullandığım sözlerden biri şudur: ‘En kö-
tü Meclis bile kapalõ bir meclisten iyidir.’Bunu
söyleyen, yazan bir kişi, her gün özgürce ya-
zı yazan yorum yapan bir kişi darbeci olabi-
lir mi?
Benim durumumu yukarıda aktardığım
gerçekler çerçevesinde değerlendirdiğinden
şüphem yok. Cemiyet başkanı olarak birkaç
somut bilgiyi de dağarcığına eklemek istedim.
Seni ve mesleğe birlikte başladığınız dostla-
rının kafasında en ufak bir şüphe kalsın is-
temem. Mektupta yazdığım bütün özlemler
içimde nasıl birikti anlatamam. En kısa za-
manda özgürlüğüme kavuşmak ve çok sev-
diğim mesleğimi sürdürmek arzusuyla yanıp
tutuşuyorum. Haftada 2 gün yazı gönderi-
yorum ama hiç kesmiyor. Hem az, hem de 4-
5 gün önceden yazmak gerekiyor.
Gerçekleri ve özlemlerimi özetle paylaştım.
En kısa sürede özgür bir ortamda kucaklaş-
mak dileğiyle.
Tüm dostlara selam
Mustafa Balbay / Silivri...”
İGC ÖZGÜRLÜK İSTEDİ
Yõldõz, Mamak Cezaevi’nden Kenan Evren’e mektup
yazarak, Halkevlerinin kapatõlmamasõnõ, bütün
eylemlerini üstlendiğini söylemişti.
Arın son yolculuğuna
uğurlanıyor
Ekonomi Servisi -
Fethiye’de önceki gün
geçirdiği kalp krizi ne-
deniyle yaşamõnõ yi-
tirdi. İstanbul Üniver-
sitesi İktisat Fakültesi
Maliye Bölümü emek-
li öğretim üyesi, Prof.
Dr. Tülay Arõn bugün
son yolculuğuna uğur-
lanõyor.
Arõn’õn cenazesi bu-
gün saat 10.00’da İ.Ü.
Beyazõt Kampusu Rek-
törlük Binasõ’nda yapõ-
lacak törenden sonra, Le-
vent Camii’nde (Afet
Yolal Camii 1.Levent)
öğle vakti kõlõnacak ce-
naze namazõnõn ardõn-
dan Kilyos Mezarlõ-
ğõ’nda toprağa verilecek.
1977 yõlõnda İstanbul
Üniversitesi İktisat Fa-
kültesi’nde öğretim üye-
si olarak çalõşmaya baş-
layan Tülay Arõn, Ge-
orge Washington Üni-
versitesi, ODTÜ, An-
kara Üniversitesi ve Er-
ciyes Üniversitesi’nde
de dersler verdi. İktisa-
di krizler, mali krizler,
mali politikalar, sosyal
ve iktisadi eşitsizlik,
sosyal güvenlik ve refah
devleti, kadõnõn iktisadõ
konumu, gelir dağõlõmõ
gibi konularda çok sa-
yõda makalesi olan Tü-
lay Arõn, İstanbul Üni-
versitesi İktisat Fakül-
tesi Mezunlarõ Cemiye-
ti üyesiydi.
Şehit Erkmen’in cenaze törenine Orgeneral Başbuğ, Kuvvet
Komutanları ve Milli Savunma Bakanı Gönül de katıldı. Mer-
sin’deki cenaze töreninde ise Seher Güçlü, şehit eşi Mehmet
Güçlü’nün fotoğrafının başından ayrılamadı. (AA)