Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İstanbul Haber Servisi - Münevver Kara-
bulut’un bir numaralõ katil zanlõsõ Cem Gari-
poğlu’nun ailesi tarafõndan polise teslim edilme-
sine karşõn, yanõtlanmasõ beklenen bir dizi soru gün-
demde. Garipoğlu’nun 197 gün boyunca kim ve-
ya kimler tarafõndan saklandõğõ, ihtiyaçlarõnõn
nasõl karşõlandõğõ ve nerede kaldõğõ henüz açõklõk
kazanmadõ. Garipoğlu, önceki gece çõkarõldõğõ nö-
betçi mahkeme tarafõndan “canavarca his saikiyle
adam öldürmek” suçlamasõyla tutuklanarak Mal-
tepe Çocuk Tutukevi’ne konulmuştu. Garipoğ-
lu’nun tutuklanmasõnõn ardõndan adõnõ vermek is-
temeyen üst düzey bir emniyet yetkilisi cinayetin
delilleri temizleyen Şükran adlõ bir kadõnõn tek-
nik takibe takõldõğõnõ belirtirken Garipoğlu’nun avu-
katõ, müvekkilinin savunmasõnõ beğendiğini açõk-
ladõ.
Üst düzey bir emniyet yetkilisinin günlük bir ga-
zeteye verdiği bilgilere göre, Cem Garipoğlu’nun
bulunabilmesi için ailesi, arkadaşlarõ ve yakõnla-
rõndan toplam 47 kişiyi teknik takibe alan polis,
baba Nida Garipoğlu’nun sevgilisi olduğu iddia
edilen Şükran adlõ bir kadõn cinayetin hemen ar-
dõndan eve gidip temizlik yaptõ. Polisin ulaştõğõ bil-
gilere göre, Cem Garipoğlu cinayeti işledikten son-
ra panikle Münevver’in cesedini parçalayõp çöp
konteynerine attõ ve babasõnõ aradõ.
Şükran kim?
Baba Nida Garipoğlu da Şükran adlõ bu kadõnõ
arayõp, temizlikçi kadõnlarla birlikte eve gitmesi-
ni istedi. Şükran adlõ kadõnõn polis tarafõndan iz-
lendiğinden şüphelenerek bir telefon görüşmesinde,
“Birazdan oraya geleceğim ancak konvoyla ge-
liyoruz” diyerek polis ekipleri tarafõndan takip edil-
diği mesajõ vermeye çalõştõğõ belirtildi.
Bu arada, teknik takip sõrasõnda elde edilen ve-
riler õşõğõnda, baba Nida Garipoğlu’nun burs ver-
diği 6 üniversite öğrencisi kõzla yaşadõğõ aşk iliş-
kisinin de ortaya çõktõğõ öne sürüldü.
İki aile arasõnda aracõlõk yaptõğõ iddia edilen ga-
zeteci Cemil Baran, Taksim Meydanõ’nda yaptõ-
ğõ açõklamada, “Bir iki gün içinde aralarında
Hayyam Garipoğlu ve Kasım Garipoğlu’nun da
bulunduğu 20-25 kişi gözaltına alınacak. Di-
ğerleri de Cem’in bütün sülalesi ve bazı şirket
çalışanlarıdır. Münevver cinayetinin faili oto-
yol kenarında yakalanıyorsa, bazı kişi ve ku-
rumlar kurtarılmaya çalışılıyor” dedi.
Baran, bir soru üzerine de Gülhane’de duvara
asõlan pankart olayõnõn arkasõnda, Hayyam Gari-
poğlu’nun olduğunu sandõğõnõ söyledi. Baran, şun-
larõ söyledi: “Bu cinayette 100-200 kişi içeri gi-
rene kadar İstanbul’da kalacağım. Ahmet E.
isimli şahıs, görevdeki rütbeli bir asker ve Ga-
ripoğlu ailesinin korumalığını yapıyor. Cem bu
kızı keserken 6 kişiydi. Bana emniyette 48 sa-
at içinde yapılan psikolojik baskı, 10 dakika
Hayyam ve Kasım Garipoğlu’na yapılsın.”
‘Pazarlık sözkonusu değil’
İstanbul Valisi Muammer Güler, Cem Gari-
poğlu’nun yakalanmasõna ilişkin gazetecilerin so-
rularõnõ yanõtladõ. “Olayla ilgili başka gözaltı olup
olmadığını” sorulmasõ üzerine Güler, “Başka göz-
altı yok ama çalışılıyor. Adli merciler bu ko-
nudaki çalışmasını polisimizle sürdürecek” de-
di. “Pazarlık yapıldığı iddialarının” anõmsatõl-
masõ üzerine Güler, “Böyle bir sonuç alınma-
sı, birilerinin belli suçtan kurtarılması veya bir-
takım takibata uğramayacağı anlamındaki
bir taahhüt veya pazarlık asla söz konusu edi-
lemez” diye konuştu.
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
giderek ülkenin temel gerçeklerinden biri haline gel-
diğini gösterdi.
Bunu yadırgamamak gerekir. “Medya gücü”,
“güçlerin medyası” kavramları çerçevesinde daha
önce de konu etmiştik.
Ağustos’ta tartışma şu çerçevedeydi:
Tasfiye edilecek gazeteciler.
Eyül’de boyut değişti:
Tasfiye edilecek medya grupları.
Bunun ötesi var mı bilmiyoruz.
Silivri davalarının elbette yukarıda sözünü ettiğim
tartışma ile ilgisi yok. Ancak bu davaların en önem-
li unsurlarının başında medyanın geldiğini de id-
dianameler gösteriyor.
Davada sorgu aşamasına geçildiğinde, iddia ve
savunma makamının söyleyecekleri sanırım duru-
mu bir ölçüde netleştirecektir.
Benimle ilgili iddialara ilişkin özet değerlendirmem
şu:
Mustafa Balbay’ın şahsında bir gazetecinin ga-
zetecilik faaliyetlerinden suç üretiliyor!
Bu anlamda, hazırlanan iddianamenin salt benim
sorunum olmadığını, mesleksel olduğunu ısrarla vur-
guluyorum.
11 Eylül Cuma günü kendimle oturup olasılıklar
değerlendirmesi yaparken Oktay Ekşi ile Turgut Ka-
zan ziyaretime geldiler.
Hal hatırdan sonra Oktay Ekşi’ye şöyle seslendim:
“Oktay Ağabey olarak, Hürriyet’in başyazarı ola-
rak, Basın Konseyi Başkanı olarak size söylemek is-
tediklerim var...”
O sevecen gülüşüyle “Hepsi kabulümdür” deyince
satır başlarıyla şunları ilettim:
- Adımın Mustafa Balbay olduğu kadar kendim-
den emin bir şekilde söylüyorum ki, benim gazete-
cilik dışında hiçbir amacım, hedefim olmadı. İddia-
nameyi hazırlayanlar gazeteciliğimi göz ardı ede-
medikleri için gazetecilik faaliyetinin yanında terö-
ristlik de yapmıştır diyorlar. Bu ikisi nasıl bağdaşır?
- Hem bizim Basın Yasası’nda hem AİHM karar-
larında gazetecinin mesleğini hiçbir etki altında kal-
madan yapması için özel hükümler var.
Bu iddianamede bütün bunlar göz ardı ediliyor.
- Bana ait olduğu iddia edilen notlarla ilgili ba-
şından beri, “Benim böyle bir günlüğüm yok. Bu,
montaj, yeniden düzenleme” diyorum. Yaz boyun-
ca avukatlarımızla birlikte iddianame eklerini didik
didik ettik. Benim, başta kişisel değerlendirme
olarak söylediklerimi belgeledik. Eklerdeki verilere
göre ben yaklaşık 10 yıllık bir dilimi kapsayan yüz-
lerce sayfalık notu 2 dakika 33 saniyede oluşturmuş
görünüyorum. En hafif anlatımla bunlar kopya.
- Artık yasaları da ezberledik; CMK 134’e göre, alı-
nan bilgisayarların hemen bir kopyasının, yani ima-
jının verilmesi gerekiyor. Benim bilgisayarlar alına-
lı 14 ay oldu hâlâ vermediler. Ben hâlâ bilgisayarımda
neler olduğunu bilmiyorum.
- Cumhuriyet Ankara Bürosu’nun telefonları da be-
nimmiş gibi gösterilmiş, 3. iddianamedekilerden
Cumhuriyet’ten herhangi biri ile konuşan herkes be-
nimle konuşmuş gibi gösterilmiş...
Bütün bunları eski-meyen hukukçu Turgut Ka-
zan’la da paylaşmadan edemedim. Biraz heyecanlı
mı anlattım ne, “İsyanını anlıyorum, biraz sabır” de-
diler...
13 Eylül Pazar günü Milliyet’te “Türkiye’nin Er-
genekon Soruşturması: Gerçekle Fantezi Arasında”
başlıklı raporu hazırlayan Türkiye’de yaşayan İngi-
liz gazeteci Gareth Jenkins’le yapılmış bir röpor-
taj yayımlandı. Jenkins’ten iki saptama:
- Önce böyle bir örgütün var olduğuna karar ver-
diler, sonra onu kanıtlamaya çalıştılar. Oysa adalet
tam tersine işler.
- Batı dünyasının Ergenekon’a bakışı 12. dalgayla
değişti. Batı dünyasında eğer bütün iddianameyi ha-
yali bir örgütün üstüne kurar ve kanıtlayamazsan bü-
tün dava düşer.
Gazeteci soruyor:
- Sizce bu raporu Türk gazeteci yazsaydı ne olur-
du?
Jenkins’in yanıtı:
“Hapse girerdi. Türk olsaydım, ‘Böyle bir şey yaz-
dığına göre kesin Ergenekon üyesisin’ deyip göz-
altına alacaklardı.”
Jenkins’in bir sayfalık röportajı başta meslektaş-
larımız olmak üzere herkesi bir kez daha düşün-
dürmeli!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
İftar yemeğinde buluştuğu görsel ve yazılı
medyanın yöneticilerine çeşitli konular üzerinde
görüşlerine açıklayan Başbakan; ülkemizin işsiz-
lik konusunda Avrupa ülkelerine oranla ne kadar
“daha iyi durumda” olduğunu yinelemiş.
Diyor ki: “Şu an ülkemiz işsizlik noktasında AB
ülkelerinden çok daha iyi noktada.”
Örnekler de veriyor. “İspanya’da işsizlik yüzde
18, İngiltere de tarihinin en büyük işsizliğini yaşı-
yor.”
Ya Türkiye? “Yıl sonu itibarıyla Türkiye’de tah-
min yüzde 14 civarında!”
Öyleyse? Şu Avrupa’ya bakın. İşsizlik almış ba-
şını gidiyor. Yatın kalkın bugünkü durumumuza dua
edin demeye getiriyor.
Pekâlâ Başbakan; mademki böyle buyuruyor-
sunuz. İşsizliği sorun yapmayalım.
- Devlet İstatistik Kurumu’nun açıkladığına gö-
re -16 milyon kişinin açlık sınırında yaşadığı Tür-
kiye’de yılda 200 kişi- Afrika’nın geri kalmış ül-
kelerinde görüldüğü gibi beslenme ve vitamin ye-
tersizliğinden yani açlıktan ölüyor.
Lütfen şu soruyu yanıtlamak zahmetine katla-
nır mısınız:
İnsanların açlık sınırında yaşadığı başka bir ül-
ke gösterebilir misiniz?
Gösteremezsiniz, Bay Başbakan! Demek olu-
yor ki... bu ülkede açlıktan ölüm insanlara teğet
geçmiyor!
Sadece işsizliği ortadan kaldıracağınızı vaat et-
mediniz; devlet bütçesinin açık vermeyeceğini de
kamuoyuna sürekli pompaladınız.
Hatta yanlış anımsamıyorsak bir yıl -nasıl ol-
duysa- bütçede gider ile gelirin denk olduğunu if-
tiharla ilan da etmiştiniz.
Ama bu yıl... Genel ve yerel seçimlerde bütçe
olanaklarını partinizin oy alması uğruna kullandı-
nız ve şimdi görünen köy kılavuz istemiyor:
Bütçe açığının bu yıl 62.8 milyarlara ulaşacağını
bakanlarınız açıklıyor.
Gazeteler her gün halkın dinlediği masalları bir
kez daha sütunlarına geçirmek istemediler ve if-
tar yemeğindeki bilinen açıklamalarınıza -Milliyet
dışında- çoğu gazete geniş ölçüde sütunlarını aç-
madı.
Açılım gibi, güvenlik güçlerinin operasyonları-
na devam edeceği gibi, önce teröristlerin silah bı-
rakması gibi görüşleriniz dışında... bir başkası var
ki, dikkat çekiyor.
“Hiçbir zaman terörist başı ve illegal bir örgütü
muhatap almayacağınızı” yinelerken; Demokrat
Toplum (Kürt) Partisi ile görüşmenizde “Lütfen söy-
lemlerinize dikkat edin” dediğinizi açıklıyorsunuz.
PKK’nin şehir yapılanmasında görev alan 10
DTP’linin tutuklanması üzerine partinin Meclis grup
başkanvekili Selahattin Demirtaş’ın gazetelerde
çıkan demecini herhalde gördünüz.
“… Kürtler bu yapılanları kabul eder mi? Kabul
etmeyeceğimizi göstereceğiz. Önümüzdeki gün-
lerde bu tarihi saldırılara karşı nasıl bir tarihi dire-
nişe geçeceğimizi hep birlikte bütün dünyaya gös-
tereceğiz...” diyor.
İmralı’dakini muhatap almayacağınızı söylerken
Bay Demirtaş, “Açılım olacaksa Apo’ya saygı du-
yacaksınız” diye açıklamalar yapıyor.
Bir başka DTP’li, vekil Hamit Geylani; üstelik
hukuk devleti olduğunu sürekli vurguladığınız
Türkiye’de soyadları B ile başlayan Orgeneral Baş-
buğ, Baykal ve Bahçeli’yi “Türkiye’nin üç bela-
sı” olarak suçlayan -yalanlandığına tanık olmadı-
ğımız- bir demeç veriyor.
Savcılıklar harekete geçiyor mu? Hayır!
Bu ve bunun gibi kışkırtıcı, devleti tehdit eden
kimi söylemler gırla.
Uzun açıklamalarınız arasında tek bir cümle var
ki, onaylamamak olanaksız.
Söylemlerinize dikkat ediniz diye uyardığınız
DTP’liler; -diyorsunuz ki- “Peki söylemlerine dik-
kat ediyorlar mı? Hayır. Bakıyorsunuz bir gün fark-
lı, başka bir gün daha farklı konuşuyorlar.
Ondan sonra açılım sürecini destekliyorlar-
mış... Ee bu nasıl desteklemektir? Bunu anlamakta
zorlanıyoruz...”
Bu sözlerinize bakarak bizler de sizi anlamak-
ta güçlük çekiyoruz:
DTP’liler uyarılarınıza karşın bildiklerini okuyorlar.
Kışkırtıcı, bölücü söylemlere, eylemlere karşı ya-
kınmaktan başka... Peki ama siz ne yapıyorsunuz?
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 19 EYLÜL 2009 CUMARTESİCUMHURİYET
8 HABERLER
İstanbul PB 26
Edirne PB 26
Kocaeli PB 27
Çanakkale PB 26
İzmir B 28
Manisa B 29
Aydın A 32
Denizli PB 29
Zonguldak B 24
Sinop B 24
Samsun Y 24
Trabzon Y 24
Giresun Y 25
Ankara PB 25
Eskişehir PB 24
Konya PB 22
Sıvas PB 21
Antalya A 31
Adana PB 33
Mersin PB 31
Diyarbakır B 31
Şanlıurfa PB 32
Mardin PB 28
Siirt B 30
Hakkâri Y 21
Van Y 20
Kars Y 17
Oslo PB 16
Helsinki PB 17
Stockholm PB 16
Londra B 18
Amsterdam PB 18
Brüksel PB 19
Paris PB 18
Bonn PB 23
Münih B 25
Berlin PB 21
Budapeşte Y 25
Madrid Y 20
Viyana Y 21
Belgrad Y 24
Sofya Y 25
Roma Y 27
Atina B 27
Zürih Y 19
Moskova Y 20
Aşkabat Y 30
Astana PB 15
Taşkent PB 31
Bakû Y 23
Bişkek PB 24
Tiflis Y 21
Kahire A 33
Şam PB 32
Ülkemizin kuzey ve do-
ğusu parçalı ve çok bu-
lutlu; Orta Karadeniz
kıyıları, Doğu Karade-
niz, Doğu Anadolu’nun
kuzey ve doğusu ile
Tokat çevreleri sağanak
ve gök gürültülü sağa-
nak yağmurlu, diğer
yerler az bulutlu ve açık
geçecek. Hava sıcaklı-
ğında önemli bir deği-
şiklik olmayacak.
HATİCE TUNCER
HİLAL KÖSE
İkinci Ergenekon davasõnda
tutuklu yargõlanan gazetemiz An-
kara temsilcisi ve yazarõ Musta-
fa Balbay, dosyadaki bilgisayar
çõktõlarõnõn delil olup olamayacağõ
konusunda bilirkişi raporu alõn-
masõnõ istedi. Balbay, 1980’li
yõllarda suç delili olarak kitapla-
rõn gösterildiğini anõmsatarak
“Şimdi o kitapların yerini bil-
gisayarlar aldı. Ben inanıyo-
rum ki bir süre sonra bilgisayar
üzerinden iletişimin, bu ağdaki
bilgilerin suç üretiminde kul-
lanılması gülünç hale gelecek”
dedi.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah-
kemesi’nce Silivri Cezaevi biti-
şiğindeki salonda görülen davanõn
dünkü 7. oturumuna Balbay’õn da
aralarõnda bulunduğu 45 tutuklu
sanõk ile tutuksuz sanõklar Prof.
Dr. Yalçın Küçük, Teğmen No-
yan Çalıkuşu, emekli askerler
Tanju Güvendiren ve İlyas Çı-
nar katõldõ. Duruşma salonuna alõ-
nan tutuklu sanõklarõn üzerlerinin
aranmasõ gerginliğe yol açtõ. Sa-
nõklar ve avukatlarõ, “savunma
haklarının kısıtlanacağını” be-
lirterek uygulamaya tepki gös-
terdiler. “Burada boşuna bu-
lunmuyorum ben. Tutukluyum
ben” diye bağõran eski polis mü-
dürü Adil Serdar Saçan’õ avukatõ
sakinleştirmeye çalõştõ. Mahkeme
heyetine başkanlõk yapan yargõç
Hasan Hüseyin Özese, birinci
Ergenekon davasõnda yargõlanan
sanõklarõn birinde “cıva” bulun-
duğunu ve işlem yapõldõğõnõ anõm-
sattõ. Oturumda öğleye dek cum-
huriyet savcõlarõ tarafõndan id-
dianame okundu.
‘Bilirkişi raporu
alınsın’
Talepler bölümünde söz alan
Balbay, duruşmanõn başõnda ya-
põlan bir hatanõn sonuna dek de-
vam edeceğini dile getirdi. Bal-
bay, “Benim önerim dosyadaki
bilgisayar çıktılarının ne ölçü-
de delil değeri taşıyacağı ko-
nusunda, mahkemenin seçece-
ği uzman bilirkişiler bir rapor
hazırlasınlar. Bilgisayara nasıl
müdahale edilebileceği ve ne şe-
kilde kopyalanacağı gibi genel
kurallar açısından. TCK ve
CMK’de bu konuyla ilgili hü-
kümler var” diye konuştu.
Balbay harddiskinin numarasõ-
nõn alõnmadõğõnõ ve bilgisayarõnõn
image’õnõn da gözaltõna alõnõp
sorgulandõktan sonra alõndõğõnõ
belirtti.
“Yargılanmayı en çok ben is-
tiyorum. Masumiyet karinesi
gereği tutuksuz yargılanma
hakkımız” diyen Balbay, tahliye
talebinin reddine İstanbul 14.
Ağõr Ceza Mahkemesi’nde itiraz
ettiklerini kaydetti. Gazeteci ol-
duğunu, değişik önerilere karşõn
hiçbir başka amaç gütmeden, bu
mesleği yapmayõ yeğlediğini be-
lirten Balbay şöyle konuştu:
“İddianameden, Özden Ör-
nek’in günlükleri okundu. Ora-
da bile ‘Balbay aradõ haber doğ-
ru mu diye sordu’ yazıyor. Ga-
zetecilerin görev yapma ortamı
olması için AİHM özel kararları
var. Bu kararlar, gazeteciye her
türlü bilgi ve belgenin gelece-
ğini, kaynağının sorulamaya-
cağını belirtiyor. Gazeteciler
tanıklığa dahi zorlanamaz. Ben
en ileri anlatımla tanık olabile-
cekken hakkımda suçlama üre-
tilmiş.”
‘Ayrıcalık
istemiyorum’
Ayrõcalõk istemediğini, ancak
tutukluluğun mesleğini yapamaz
hale getirdiğini dile getiren Bal-
bay, bir gazetenin çok tartõşõlan bir
habere ilişkin yargõlandõğõ dava-
da, savcõnõn, ‘gazeteci her türlü
belgeyi toplar, haber yapar’
diyerek beraat istediğine dikkat
çekti. “Tutuklanmasaydım, suç
işlemeye devam edecektim” di-
yen Balbay, son aylarda her ke-
simin gazeteler üzerinden birbir-
lerine bir şeyler söylediğine dik-
kat çekti.
Arkeolojik kazı
Bilgisayarlarda bir nevi ‘ar-
keolojik kazı’ yapõldõğõnõ ifade
eden Balbay, “İstenseydi kar-
şınıza 1 milyon sayfa getiri-
lirdi. Ben bir gazetenin tem-
silciyisim. 5 bin köşe yazısı, 23
kitap yazdım. 2 bin radyo tel-
evizyon programına katıldım.
Köşe yazılarımdan birinde te-
röre övgü gösterilsin bu mes-
leği bırakmaya razıyım” dedi.
Kendisine atfedilen notlarõn
montajla yan yana getirildiğini,
tümünün kopya olduğunu yine-
leyen Balbay, “Daha görmeden
montaj olduğunu söylemiş-
tim. Şimdi daha emin söylü-
yorum. Tümü 2 dakika 33 sa-
niyede oluşturulmuş” diye ko-
nuştu.
Bu kadar tartõşmalõ bir delili
değerlendirmeyi sonraya bõrak-
mayõ, “temelin sağlam olup
olmadığına çatıyı kapatırken
bakalım” demeye benzeten Bal-
bay, şöyle devam etti:
“Geç gelen adalet adalet de-
ğildir. Özgürlüğüm, ailem ve
mesleğimden uzaktayım. So-
rulunca yanıt veremeyeceğim
hiçbir şey yok. Gizli denilen
görüşmelerin tamamı ilgilile-
rin makamında yapılmıştır.”
Refah Partisi ve Koray Ay-
dın davalarõnda kanuna aykõrõ
delillerin kullanõlmadõğõnõ, bu
durumun anayasaya da aykõrõ ol-
,
İkinciErgenekondavasõndatutukluyargõlanangazetemizAnkaratemsilcisiveyazarõBalbay:
Balbay, iddianameye “ithamname” dediğini, içerisinde
yüklenen suçla ilgisi olmayan notlarõn da olduğunu söyleyerek
10. Cumhurbaşkanõ Ahmet Necdet Sezer’in konuşmalarõnõn bile
iddianameye konulduğuna dikkat çekti. Gazetecilik arşivinin
sorgulanmasõnõn insan ve meslek hakkõ ihlali olduğunu vurgulayan
Mustafa Balbay, “Bir gazeteciye belgelerini sormak, polise neden
silahõn var diye sormaktan farksõz” diye konuştu.
Yanõtlayamayacağõm
hiçbir şey yok
duğunu anõmsatan Balbay,
“1980’li yıllarda kitapların
suç unsuru diye yan yana di-
zilmesi gibi bir tablo ile karşı
karşıya olduğumuzu düşünü-
yorum. Bilgisayarlar bir süre
sonra bu hale gelecek” dedi.
‘Mahkeme taraflı’
Tutuklu sanõk Saçan, hakla-
rõnda müebbet hapis istenen sa-
nõklarõn tahliye edildiğini, mah-
kemenin tutuklama konusunda
taraflõ olduğunu söyledi. Başkan
Özese, “Mahkememizin adil
olduğundan emin olun” de-
yince Saçan, “Ben emin deği-
lim. Örgütün üst düzey yöne-
ticisi olduğu iddia edilen, sa-
vunması alınmamış insanı bı-
raktınız. Bunu bana objektif-
likle izah edemezsiniz ” dedi.
Tutuklu sanõk Birol Başaran da,
iddianamenin ‘çok kısa özet-
lenmesi’ kararõna karşõn, savcõ-
larca satõr satõr okuduğunu be-
lirterek “Karar uygulanmıyor.
Burayı savcılar mı yöneti-
yor? Sizin karizmanız çizili-
yor” diye konuştu.
Ersöz’ün hayatı
tehlikede
İddianamenin Özden Örnek’in
günlüklerine dayandõrõldõğõna
dikkat çekerek “Örnek nerede,
sanık mı şüpheli mi? Tuncay
Güney’i buraya getirmiyor-
sunuz. Örnek’i getirmeyi dü-
şünüyor musunuz” diye sordu.
Emekli Tuğgeneral Levent
Ersöz’ün avukatõ Ali Rıza Diz-
dar, müvekkilinin sağlõk duru-
muna ilişkin İstanbul Tõp Fa-
kültesi’nin raporunu mahkeme
heyetine sundu. Raporda, “Ne-
krotizan fasit” adõ verilen bir
bakteri nedeniyle Ersöz’ün te-
davisinin hastane koşullarõnda
devam etmesi gerektiğinin altõ
çizilerek “Tedaviden sonra
tablonun nüksedip etmeyece-
ği önceden bilinememekle bir-
likte nüksettiği takdirde yine
hayati tehlike yaratabilecek-
tir” denildi.
Zanlõnõn kaçõşõna kimler yardõmcõ oldu?
Zanlõ firardayken nerede kaldõ?
Kaçakken kaldõğõ, “Nerede olduğunu bilmi-
yorum” dediği bahçeli ev kimin ve nerede?
Garipoğlu 197 gün boyunca para, yiyecek ve
diğer yardõmlarõ nereden aldõ?
Zanlõ İstanbul dõşõna çõktõ mõ?
Zanlõnõn sabaha kadar gözaltõnda kalacağõnõn
bilinmesine karşõn, neden gece yarõsõ teslim
edildi? Zanlõ savcõya neden teslim olmadõ?
Avukata kim telefon etti? Avukatõ 2 kez ara-
yarak Garipoğlu’nun teslim olacağõnõ isim
vermeden söyleyen kimdi? Garipoğlu’nu
Bahçelievler’de avukata teslim eden kim?
Zanlõ tanõnmamak için mi sakal bõraktõ? Saç
tõraşõnõ yapan kişi kim?
Zanlõ Doğu Bloku ülkelerinden birinde mi
barõndõrõldõ?
197 gün kaçak olarak yaşayan zanlõyla ailesi
arasõnda ilişkiyi kim ve nasõl kurdu? Cep te-
lefonu kullanõyor muydu? Kullanõyorsa, tele-
fon kimindi?
Zanlõ ifadesinde cinayeti işledikten sonra ba-
basõnõn bir arkadaşõ sandõğõ kişi ile arabayla
5-6 saatlik yol gittiklerini söyledi. Bu kişi
kim?
Cinayette kilit sorular
Karabulut’un öldürülmesi olayõnda sõr perdesi henüz aralanamadõ
Y A N I T B E K L E Y E N S O R U L A R Biden’dan Erbil’e
uzlaşma baskısı
Dış Haberler Servisi - Irak ziyareti kapsa-
mõnda önceki gün Kuzey Irak’a geçen ABD
Başkan Yardõmcõsõ Joe Biden, Kürt yetkili-
lerle temaslarõnõn ardõndan yaptõğõ açõklama-
da, “Kürt-Arap ilişkileri konusunda, üç ay
önceki ziyaretine göre daha olumlu bir iz-
lenim edindiğini” söyledi.
Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanõ Mesut
Barzani ile dün Erbil’de bir araya gelen Bi-
den, bölgesel yönetim ve Bağdat arasõnda pet-
rol ve toprak paylaşõmõ konusunda yaşanan
anlaşmazlõğõn çözümüne ilişkin olarak, karşõ-
lõklõ iyi niyet ve istek bulunduğuna inandõğõnõ
belirtti. Reuters’õn haberine göre Biden, Kürt
yöneticilere Bağdat yönetimiyle uzlaşmaya
varmalarõ yönünde baskõ yaptõ.
Biden, Erbil’den ayrõlmadan önce gazeteci-
lere yaptõğõ açõklamada da, gelecek yõl yapõla-
cak seçimler öncesinde bazõ önemli sorunlara
ilişkin çözüme yaklaşmanõn mümkün olmadõ-
ğõnõ belirtti.
Bu arada, Felluce’de Amerikan askerlerine
“nesne” fõrlatan bir kişinin vurulduğu ve du-
rumunun ağõr olduğu belirtildi.
Cem Garipoğlu’nun tutuklanmasının ardından
bir emniyet yetkilisi olay ile ilgili 47 kişinin tek-
nik takibe alındığını söyledi. (AA)