20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 EYLÜL 2009 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Halkı T’an Eylemek Kimin Haddine!... Bu hafta içinde, 12 Eylül ile ilgili olarak katıldığım bir televizyon programında, konuşmacılardan biri şöyle bir öneri ileri sürdü: - Kenan Evren adı, sokaklardan, caddelerden, res- mi kurumlardan kaldırılmalıdır. - Yanılıyorsunuz, kaldırılmamalıdır diye yanıtladım konuşmacıyı ve sürdürdüm: - Bir askeri diktatörün adının, caddelere, meydan- lara verilmesi bir ayıptır; ama bu ayıp, zamanında ya- pılmışsa eğer, kalmalıdır, kalmalıdır ki, Türk halkının belleğine kazınmalıdır; belki o vesileyle birileri, “biz de halk olarak bir zamanlar ne ayıplar yapmışız” diyebi- lir. - Kenan Evren’in ayıbı sürsün mü istiyorsunuz di- ye sordu muhatabım. - Yok, dedim, Kenan Evren’in ayıbı darbedir. Ama darbecinin adının caddelere sokaklara verilmesi ve ve- rildikten sonra da benimsenmesi ya da uzun bir sü- re kaldırılmamış olması, darbecinin değil, halkın ayı- bıdır. Ve sağlıklı bir toplum ayıbından kin çıkarmaz, in- sanları birbirine düşman edecek bir bellek tazeleme- sine zorlamaz herkesi, ama bu ayıplarını unutması, ke- di pisliğini örter gibi onların üstünü örtmesi de doğ- ru değildir. Çünkü öyle yaparsa eğer, kendisini yanlış tanır, hak- sız böbürlenmelere kapılır. Bütün bunların birden aklıma gelivermesinin nedeni olaydan bir süre önce, E-5 karayolunda İstanbul An- kara istikametinde giderken gördüğüm bir işaret lev- hası oldu. İşaret levhası “Kenan Evren Kışlası” için sapağı gös- teriyordu. İçim sızladı. Aradan geçen bunca zamandan son- ra, Türk Silahlı Kuvvetleri Kenan Evren’i hâlâ içine sin- diriyor, içine sindirmek ne söz, hatta bağrına basa- biliyordu demek ki... “Keşke bu adı kaldırsalardı” dedim önce. Sonra düşüncemin doğru olmadığını gördüm. Çünkü o adı kaldırsalardı, TSK’nin Kenan Evren hak- kındaki gerçek düşüncesini öğrenemeyecektik. Zaten onun kaldırılmasını önermek de bana düş- mezdi. Ben her ne kadar, TSK’nin Cumhuriyetin önemli bir kurumu ve halkımızın güvencelerinden bi- ri olduğunu düşünen, onun saldırılara hedef olması- nı istemeyen bir yurttaş bile olsam, herhalde TSK’nin imajının, itibarının onun şerefli rütbeli mensuplarından daha fazla bekçisi olmak konumunda da değildim. Bu işaret levhasından yola çıkarak, bazı gözlemlerde bulunabilirim. Ama Kenan Evren Kışlası yüzünden, kaç kentte, kaç kez Kenan Evren caddelerinde meydan- larında dolaşmış, Kenan Evren liselerinin önlerinden geçmiş bir sivil, Kenan Evren’in elini öpmüş, onu ağır- lamış, pohpohlamış insanların meslektaşı bir gazete- ci olarak, askerleri suçlayacak bir halim de yok. Kenan Evren’i darbenin ikinci yılı arkada kalmışken, % 90’ın üzerinde bir çoğunlukla Cumhurbaşkanı seçmiş bir toplumun da kimseye bir şey söyleyecek yüzü olduğunu sanmıyorum. Bütün bunları tartışmaya kalkmakla, insanların çok kolaylıkla “Jakoben”, “halk düşmanı”, “postal yanlısı” olarak suçlanabildiği bir ülkede çok tehlikeli sulara yel- ken açtığımın farkındayım. Hacı yağıyla ayak kokusunun birbirine karıştığı bir popülizmin kısır politik, sığ kültürel yaşamın amentü- sü olduğu bir yerde bu tip suçlamalara şaşmamak ge- rekir. Ama hemen ardından da, belirtilmelidir ki, bir halk, onun cehaleti yüceltilerek değil, tam tersine ortadan kaldırılması için mücadele verilerek sevilir. “Toplum ne eylerse iyi eyler” diyerek, ilerlemeyi ve gelişmeyi savunanları çıkarcı kurnazlığıyla “toplum mü- hendisi” ilan edenler, iddia ettiklerinin aksine halkın dostları değillerdir. Ve dünyanın hiçbir yerinde tarih boyunca halklar ne eylemişlerse hep iyi eylemişlerdir. Bu arada kimsenin çıkarcı bir halk dalkavukluğuy- la halkın temsilciliğini tekeline almaya hakkı da yok- tur. Bir ülkede belirli bir zamanda yaşayan insanların tü- müne halk dendiğine göre, bu satırların yazarı da da- hil, hepimiz halkız. Zaten halkı t’an eylemek (küçümsemek, hor görmek) kimin haddine!.. [email protected] Türkiye’nin Irak ve Suriye ile oluşturduğu stratejik işbirliğinin perde arkasõ Güvenlik ve Ekonomik İşbirliği BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Türkiye’nin, Anka- ra ile Bağdat arasõndaki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği’nin ay- nõsõnõ Suriye ile yaşama geçirme ka- rarõ, Ortadoğu’da Türkiye merkez- li yeni bir güvenlik ve ekonomik iş- birliği örgütünün temelleri mi atõlõ- yor sorusunu gündeme getirdi. Ön- ce Irak’la sonra da Suriye ile varõ- lan mutabakat, bölgede resmen ol- masa da fiilen üçlü bir mekaniz- manõn kurulduğunu gösterdi. Söz konusu üçlü mekanizmayla Türki- ye-Irak ve Suriye ekseninde gü- venlik işbirliği ile teröre karşõ mü- cadele zemininin güçlendirilmesi, bölge ülkelerinde siyasal istikrarõn sağlamlaştõrõlmasõ, ekonomik iş- birliğinin geliştirilerek Akdeniz’den başlayõp, Mezopotamya’dan Basra Körfezi’ne kadar uzanan geniş bir ortak ekonomik alan yaratõlmasõ hedefleniyor. Türkiye’nin Ortadoğu’ya ilişkin politikasõnda geçen hafta içinde bi- rer gün arayla attõğõ iki adõm, böl- gede yeni dengelerin kurulmakta ol- duğunu ortaya koydu. Çarşamba günü Suriye Devlet Başkanõ Beşşar Esad’õ ağõrlayan Türkiye bu ülke ile “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbir- liği Konseyi Anlaşması” imzaladõ. Anlaşma çerçevesinde her sene iki ülkenin başbakanlarõnõn eşbaşkan- lõğõnda ortak bakanlar kurulu top- lantõsõnõn yapõlmasõ, senede en az bir kez gerçekleştirilecek toplantõlara dõşişleri, enerji, ticaret, bayõndõrlõk, savunma, içişleri, su ve ulaştõrma ba- kanlarõnõn katõlmasõ karara bağlan- dõ. Bu anlaşmanõn imzalanmasõndan bir gün sonra da Türkiye ile Irak ara- sõnda Yüksek Düzeyli Stratejik İş- birliği Konseyi 1. Bakanlar Top- lantõsõ yapõldõ. Ancak bu toplantõ, Ankara-Bağdat eksenindeki işbirli- ğinin derinleştirilmesi çerçevesi ile sõnõrlõ kalmadõ. Söz konusu toplan- tõyla bağlantõlõ olarak Bağdat ile Şam arasõndaki sorunlarõn çözümünü sağlamak, iki ülke arasõnda güven ortamõ oluşturmak amacõyla Suriye Dõşişleri Bakanõ Velid Muallim ile Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa’nõn katõlõmõyla dörtlü bir toplantõ da gerçekleştirildi. Böy- lece Türkiye, Irak ve Suriye ara- sõndaki fiili mekanizmanõn, 19 Ağustos’ta meydana gelen terör saldõrõsõ ile zedelenmiş olan Şam- Bağdat ayağõnõn yeniden oluştu- rulmasõ yönünde önemli bir adõm atõldõ. Böylece bölgesel güvenlik ve işbirliğinin derinleştirilmesi bağla- mõnda, Türkiye, Irak ve Suriye ara- sõndaki sacayağõ sağlamlaştõrõlmõş oldu. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP’den, Kürt açõlõmõ konusunda Deniz Baykal’a mek- tup göndermeye hazõrlanan Baş- bakan Tayyip Erdoğan’a, “ka- fa karışıklığı içindeki Başbakan ve AKP’nin, içine düştüğü zor durumda can simidi olmayız” yanõtõ geldi. CHP Grup Başkanvekili Hak- kı Süha Okay, düzenlediği ba- sõnla sohbet toplantõsõnda Baş- bakan Erdoğan’õn Kürt açõlõmõ konusunda CHP lideri Baykal’a mektup yazacağõ yönündeki açõk- lamalarõ ve bu konuda õsrarla di- yalog kurma girişimini değer- lendirdi. CHP’nin Kürt açõlõmõ konu- sundaki görüşlerini açõkladõğõnõ, açõlõmõn içi doldurulmadan ve içeriği açõklanmadan “sürecin parçası olmayacakları ve ne- reye gideceği belli olmayan gemiye binmeyeceklerini” net olarak ortaya koyduklarõnõ be- lirten Okay, ancak hükümet ve Erdoğan’õn bu süreci ziyaret- lerle, mektupla geçiştirmeye ça- lõştõğõnõ ifade etti. ‘AKP net tavrını koysun’ AKP’nin Kürt açõlõmõ konu- sunda net tavrõnõ ortaya koyma- sõ gerektiğini belirten Okay, “Sa- yın Başbakan, sayın genel baş- kanımıza bir mektup yazar ise bu Başbakan’ın tasarrufu- dur. Siyasette yeni bir koşul ge- lişmiş olur belki, mektupla si- yaset diye. Ama mektubu ya- zıp yazmamak kendi takdirle- ridir. Bir mektup gelirse ve muhatabı genel başkanımız olacağı için çok doğal ki genel başkanımız takdir edecektir” dedi. Ancak mektup girişimin- den daha da önemlisinin, Baş- bakan Erdoğan’õn önceki ak- şamki iftar yemeğinde Kürt açõ- lõmõ konusunda kõsa, orta ve uzun vadeli programlarõ açõklar- ken uzun vadede “anayasa de- ğişikliği”nden söz etmesi oldu- ğunu belirten Okay, bu durumun Erdoğan’õn “ciddi anlamda zi- hin kargaşası içinde olduğunu gösterdiğini” söyledi. Erdo- ğan’õn anayasa değişikliğinden bahsederek Türkiye’deki ulusal milli kimliği ifade eden “Türk milleti kimliğini” bir etnik kim- lik haline dönüştürme veya etnik- kültürel kimlikleri “Türk milleti kimliği” ile aynõ düzeyde de- ğerlendirmeye yönelik bir çalõş- ma içinde olduklarõ mesajõ ver- diğini kaydeden Okay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Keza dille ilgili olarak da, Türkçenin resmi dil ve eğitim dili olduğunu ve tartışma ko- nusu olamayacağını ifade et- tiğimiz halde, bir anayasa de- ğişikliği olacaksa görülen talep o ki, başka etnik dillerin de seç- meli dil olabilirliği Başbakan’ın kafasından çıkmış değil. O za- man şu aşamada hükümetin hedefi bir meçhul. Hedefi be- lirlemememiş ama gelişen sü- reçte görüyoruz ki, CHP’nin açılıma ilişkin teşhisleri doğru. Bu çerçeveden baktığımızda Başbakan’ın özellikle CHP’nin değerlendirmelerine yönelik ifadeleriyle, CHP’nin rezerv- lerini göz ardı edebileceği bir açılım sürecini kafasından çı- kartmış değil. Bu kafa karı- şıklığı içinde CHP, bu sürecin parçası olamaz. CHP, AKP’nin içine düştüğü zor durumda cankurtaran simidi de olamaz. AKP, süreci tartışmaya aç- mıştır ama sürecin içeriğini de doldurmakla yükümlüdür.” CHP’DEN BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN MEKTUBUNA NET YANIT ‘Cankurtaran simidi olmayız’ ÖZYÜREK: GÜNDEM DEĞİŞTİRME TAKTİĞİ CHP Genel Saymanõ ve Sözcüsü Mustafa Öz- yürek de yaptõğõ yazõlõ açõklamada, Başbakan Er- doğan’õn CHP ile görüşmek için harcadõğõ ener- jiyi, açõlõmõn içeriğini oluşturmaya harcamasõ öne- risinde bulundu. Erdoğan’õn, Cumhurbaşkanlõğõ, TBMM Başkanlõğõ seçimlerinde, anayasa deği- şikliğinde CHP’yi “aklına getirmediğini” be- lirten Özyürek, şu görüşlere yer verdi: “Ama Kürt açılımında ille CHP’nin kat- kısını, desteğini istiyor. Çünkü bu açılımla il- gili adımları tek başına atmaya cesaret ede- miyor. Sayın Başbakan CHP ile görüşmek için harcadığı enerjiyi açılımın içeriğini oluşturmakta harcasaydı, epey mesafe alır- dı. Biz milleti ayrıştıracak girişimlere destek olmayız. Biz milleti kaynaştıracak önerile- rimizi de sürekli gündeme getiriyoruz. Baş- bakan CHP’yi dikkatle takip ederse nelerin yapılması gerektiğini görür. Sayın Erdoğan ‘Bu bir süreçtir. Kõsa vadede yapõlacaklar var, orta vadede yapõlacaklar var, uzun vadede ya- põlacaklar var’ diyor ve kısa vadede genelge- lerin, yönetmeliklerin değiştirilmesinden bahsediyor. Hükümetin elini tutan mı var? İstediği genelgeyi, istediği yönetmeliği çıka- rır. Orta vadede kanunlarda değişiklikten bahsediyor. Mecliste büyük çoğunluğu var. İstediği kanunu istediği gibi çıkarabilir. Bunları yapmak için CHP’ye ihtiyacı olma- dığı halde niçin ille bizimle görüşmek istiyor? Mektup yazacağını söylüyor. Bunlar gündem değiştirme taktikleridir, yüzde 6 daralan eko- nomiyi, 63 milyar liraya çıkan bütçe açıkla- rını unutturma taktikleridir.” CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, düzenlediği basınla sohbet toplantısında Başbakan Erdoğan’ın Kürt açılımı ısrarla diyalog kurma girişimini değerlendirdi. Türkiye’nin girişimiyle üç ülke arasõnda ayrõ ayrõ sağlanmõş olan bu mutabakat ile birlikte fiilen oluşan üçlü mekanizma Türkiye-Irak ve Suriye ekseninde güvenlik işbirliği ile teröre karşõ mücadele zemininin güçlendirilmesi, bölge ülkelerinde si- yasal istikrarõn sağlamlaştõrõlmasõ, ekonomik işbirliğinin geliştirilerek Akdeniz’den başlayõp, Mezopotam- ya’dan Basra Körfezi’ne kadar uza- nan geniş bir ortak ekonomik alan yaratõlmasõ hedefleniyor. Yaratõlmasõ planlanan bu ortak ekonomik alan çerçevesinde üç ülke arasõnda tica- retin ve karşõlõklõ yatõrõmlarõn arttõ- rõlmasõ, Irak’tan çõkacak petrol ve doğalgazõn Türkiye üzerinden ulus- lararasõ piyasalara gönderilmesi, Türk işadamlarõnõn Suriye ve Irak’ta daha kolay iş yapmasõ öngörülüyor. Ancak yaratõlacak ortak ekonomik alan için öncelikle güvenlik konu- sunda sağlam bir zemin oluşturul- masõ gerekiyor. Bunun için de üç ül- ke başta terör olmak üzere, bölge- de ülkelerinin istikrarõnõ tehdit eden oluşumlara karşõ ortak mücadele yü- rütecek. PKK sorununun hükümetin Kürt açõlõmõyla birlikte Suriye ve Irak ayağõnõ da kapsayacak şekilde çözümlenmesi amaçlanõyor. Ancak Suriye ile Türkiye ara- sõnda vizenin kalkmõş olmasõ yeni soru işaretlerinin ortaya çõkmasõ- na neden oldu. Bu durum, Irak’ta- ki terörist unsurlarõn Suriye üze- rinden Türkiye’ye daha kolay sõ- zabileceği kaygõlarõnõ da berabe- rinde getirdi. TÜRKİYE-IRAK VE SURİYE EKSENİ BURSA (Cumhuriyet) - Türkiye genelinde geçen pazar günü yapõlan polis meslek yüksek okullarõna giriş sõnavõnda, ÖSYM tarafõndan hazõrlanan sorularõn sõnav öncesi çalõnarak, cemaatlerin kontrolündeki bazõ dershanelere dağõtõldõğõ iddia edildi. İki öğrenci Bursa Cumhuriyet Savcõlõğõ’na suç duyurusunda bulundu. Geçen hafta yaklaşõk 61 bin öğrencinin katõldõğõ Polis Meslek Yüksek Okulu Sõnavõ’nõn sorularõnõn çalõndõğõ öne sürüldü. Sõnava katõlan öğrencilerden Erkan Kabakçı ve Mehmet Başbuğ, Bursa Cumhuriyet Savcõlõğõ’na başvurarak arkadaşlarõnõn sõnavdan önce çõkacağõnõ söylediği sorularõn sõnavda yer aldõğõnõ belirttiler. Kabakçõ, “Sınava girmeden 2 gün önce bir arkadaşım bana soruların çalındığını söyledi. Bu soruların bir cemaatin kontrolündeki dershanelere devam eden öğrencilere, sınav öncesinde yaptıkları bazı format değişikliği ile verildiğini söyledi. Bu arkadaşım bana da dördü genel kültür, ikisi matematik olmak üzere altı soru verdi ve bu soruların sınavda çıkacağını söyledi. Ben iddiaya fazla inanmadım. Sınav günü aynı soruları karşımda görünce şok oldum” dedi. Arkadaşım soruları e-posta attı Kabakçõ şunlarõ anlattõ: “Sınavdan sonra bu arkadaşımla tekrar irtibata geçtim. Aynı arkadaşım soru kitapçığının bazı sayfalarının fotoğraflarını bana sınavdan günler önce üzerinde tarih ve saat yazan e- mail ile gönderdi. Bu iletinin tarih ve saatinin değiştirilmesi mümkün değil. O zaman ‘kazanamayacağõm’ diye çok korktum. Sınav mide bulandırıyordu. Çareyi savcılığa suç duyurusunda bulunmakta buldum. Arkadaşımın gönderdiği e- postaları, talep edilirse savcılığa vereceğim.” Polis Meslek Yüksek Okulu sõnavõna katõlan Kabakçõ’nõn, sõnavdan önce kendisine iletildiğini öne sürdüğü bazõ sorular şunlar: “TÜSİAD Başkanı kimdir? Dünyayı sarsan domuz gribi hangi ülkede ortaya çıktı? Hadise Eurovision 2009’da kaçıncı oldu? 2009 Akdeniz Oyunları nerede düzenlendi? Cevapları ‘2 pi’ ve ‘sevgi’ olan 2 matematik sorusu” Sorular 2007’de çalınmıştı Polis Meslek Yüksek Okullarõ için 6 Eylül 2007’de yapõlan giriş sõnavõnõn sorularõnõn Adana’da çalõndõğõ ortaya çõkmõş, dört kişi de 4’er yõl hapis cezasõna çarptõrõlmõştõ. D İ Y A R B A K I R (Cumhuriyet Bürosu) - Demokratik Toplum Par- tisi (DTP), 3. olağanüstü kongre hazõrlõklarõna hõz verdi. “Eşit ve özgür birlik için demokratik çözüm” sloganõyla dü- zenlenecek kongreye, yurtiçi ve yurtdõşõndan çok sayõda kurum ve ki- şi davet edildi. DTP, 4 Ekim’de ger- çekleştirilecek kongre ön- cesi Kongre Komisyo- nu, Merkez Yürütme Ku- rulu (MYK) ve Parti Meclisi’ni (PM) topla- yarak eksiklerini gözden geçirdi. Komisyon top- lantõsõnda, davetiyeler, PM için seçilecek aday- lar ve genişleme çerçe- vesinde parti bünyesine dahil edilecek isimler tar- tõşõldõ. Kongreye, yurti- çinden, AKP, CHP, DP, sol ve sosyalist partilerin genel başkanlarõ ve yö- neticileri, yazarlar, siya- setçiler sivil toplum ku- ruluşlarõnõn temsilcileri- nin de aralarõnda bulun- duğu 380 kişi davet edil- di. Yurtdõşõndan ise Av- rupa Parlamentosu (AP) üyeleri, Avrupa Sosyalist Grubu üyesi partiler, Sos- yalist Enternasyonal üye- si partiler, büyükelçilik- ler, Kuzey Iraklõ Kürt parti temsilcileri kongre- ye davet edildi. Özellik- le KDP ve KYB’nin An- kara temsilciliklerine da- vetiye gönderilirken res- mi temaslarda bulunmak için Kuzey Irak’ta bulu- nan DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk’ün Irak Cumhurbaşkanõ Celal Talabani ve Kürt Böl- gesel Yönetimi Başkanõ Mesut Barzani’yi ise bizzat kongreye davet edeceği bildirildi. DTP’de kongre hazõrlõklarõ 3. OLAĞAN KONGRE ‘ÖSYM sorularõ cemaatlere verdi’ SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP, ope- rasyonlarõn durdurulmasõ için AKP’ye yürüyüş düzenledi. Üye ve yöneticilerinin çeşitli suçla- malarla tutuklanmasõnõ da protesto eden DTP’li- ler tutuklularõn salõverilmesini istedi. DTP Adana İl Örgütü önünde toplanan DTP’lilere çeşitli siyasi partilerle, İHD, Hal- kevleri ve bazõ sosyalist dergi okurlarõ da des- tek verdi. “DTP halktır halk burada” ve “Baskılar bi- zi yıldıramaz” sloganlarõ atan DTP’liler, “AKP, operasyonları ve savaşı durdur, de- mokratik çözümde kararlı ol” yazõlõ büyük bir pankart açtõ. Polisin yoğun güvenlik önlemi al- dõğõ yürüyüşte DTP’lilerin taşõdõğõ “Barıştan ya- nayız, savaşa hazırız” ve “Özgür önderlik, öz- gür kimlik, demokratik özerklik” yazõlõ dö- vizler de dikkat çekti. AKP Seyhan İlçe Örgü- tü önüne gitmek isteyen ve polislerce durduru- lan DTP’lilerin binaya çok fazla yaklaşmasõna izin verilmedi. Polis barikatõ önünde bir açõk- lama yapan DTP Adana İl Başkan Yardõmcõsõ Şahin Kılıç, “Operasyonların ve savaşın durmasını, barış için cezaevlerinde bulunan DTP’lilerin serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ) DTP’den ‘Operasyonlar dursun’ eylemi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle