Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 19 EYLÜL 2009 CUMARTESİ
6 HABERLER
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
YARSAV Korkusu
“YARSAV”, Yargıçlar ve Savcılar Birliği’nin kı-
saltılmış adı.
Bildiğim kadarıyla ülkemizde yargıç ve savcıların
ilk ve tek meslek birliği.
Kuruluşunu, 2004’te çıkarılan Dernekler Yasa-
sı kapsamında, bu alandaki birçok kısıtlamanın kal-
dırılmasına borçlu.
Bu yasanın çıkarılmasından iki yıl sonra,
2006’da, Avrupa Birliği’ne uyum sağlama zorun-
luluğu ile Adalet Bakanlığı’nca yargıç ve savcıla-
rı bir meslek örgütünde toplamak için bir çalışma
başlatılıyor ve bir de taslak hazırlanıyor.
Fakat, bakanlığın güdümünde oluşturulması ön-
görülen bu örgüt tasarımı, düşünsel öncülüğünü
Sabih Kanadoğlu’nun yaptığı bağımsız bir giri-
şimle suya düşürülerek yargıç ve savcıların ba-
ğımsız birliği YARSAV kuruluyor...
AKP başta olmak üzere demokrasi karşıtlarının
Sabih Kandoğlu’na diş bilemelerinin nedenlerin-
den biri de bu olsa gerek...
501 yargıç ve savcı tarafından kurulan, günü-
müzde (birkaç ay önceki verilerle) 1250 üyeye sa-
hip YARSAV, kuruluşundan bu yana demokrasi
karşıtlarının azgın saldırılarının hedefi oldu.
Bu saldırıların, birkaç gün önce YARSAV Baş-
kanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na yönelik ölüm
tehdidi ile tırmandırıldığına tanık oluyoruz.
Değerli yazar Mustafa Mutlu, 2 Ağustos tarihli
Vatan’daki yazısında “Bin Kişilik Bir Dernekten Ne-
den Bu kadar Korkuyorlar?” diye soruyordu.
Soru haklı.
YARSAV şu anda ülkedeki 11 bin yargıç ve sav-
cının yaklaşık onda birini temsil eder görünümde.
Ama sorun kuşkusuz ki bu değil.
YARSAV doğruları dile getiriyor ve bunu gözü
peklikle, ödün vermeksizin yapıyor.
Birlik Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun de-
meçleri, TV oturumlarındaki konuşmaları, hukuk
ve demokrasi düşmanlarının tepesine adaletin elin-
deki kılıç gibi iniyor.
Düşmanlığın, ölüm tehditlerinin, YARSAV’dan
duyulan ölümcül korkunun nedeni bu.
Nitekim değerli dostum, ilkeli ve namuslu ga-
zeteci Mustafa Mutlu kendi sorusunu yanıtlarken,
YARSAV’ın birilerini böylesine korkutmasının ne-
denini, az sayıda üyeyle böylesine etkili olabilen
bir kuruluşun, ülkedeki yargıç ve savcıların ço-
ğunluğunun desteğini alması durumunda ulaşa-
bileceği etki gücünün bu “birileri” üzerinde şim-
diden yarattığı panikle açıklıyor...
Benim sayın Eminağaoğlu’nun demeçlerinde ve
TV programlarında söylediklerinde dikkatimi özel-
likle çeken, bu değerli hukukçunun, gözü peklik
ve kararlılıkla konuşurken, soğukkanlılığından ve
mesleğinin gerektirdiği düşünce ve kavram tu-
tarlılığından bir an bile ödün vermemesi...
AKP hükümetinin yargıç ve savcılara yönelik sin-
dirme girişimlerini “hukuk vahşeti” olarak niteler-
ken, “bu anlayışa göre erkler ayrılığının varlığı bi-
le darbe ortamı demektir” saptaması ile, bugün-
kü siyasal erkin demokrasi görünümü ardındaki
demokrasi düşmanlığını kavramsal bir üst düzeyde
gözler önüne seriyor.
AKP, (bir başka seçimle her an değişebilecek ve
günün birinde de umarım ve dilerim ki sıfırlanacak)
bugünkü Meclis çoğunluğunu biricik yasal demok-
ratik güç olarak görüp göstermeye çaılşırken,
yaptığı aslında, demokrasiyi değil faşizmi, Meclis
çoğunluğu diktasını kabul ettirme çabasıdır...
Böyle bir demokrasi safsatası, hiç kuşkusuz, ken-
di dışında herhangi bir erk tanımayacak; yürütme-
yi ve yasamayı buyruğu altına almak isteyecek, bu
anlamda da diktaya karşı erkler ayrılığını savunanları
inanılmaz bir yüzsüzlük ve çarpıtma örneği vererek
“darbeci”likle suçlayacaktır...
Günümüz iktidar sahipleri bu türden yüzsüzlük
ve çarpıtmaları, kavram kargaşası ve kirliliği ya-
ratma çabalarını, çeşitli vesilelerle, hemen her gün
sergilemekteler..
Bu ülkede demokrasi kavramının bu kadar çir-
kefe batırıldığı, bu ölçüde ayağa düşürüldüğü, (bel-
ki 27 Mayıs 1960 öncesindeki kısa bir dönem dı-
şında) hiç görülmedi...
YARSAV bu kirliliği, yalanı, dermokrasi maskeli
demokrasi düşmanlığını gözler önüne seriyor.
İnternete girdiğinizde “yandaş medya”nın YAR-
SAV’a, başkanına, bu tehlikelerle dolu, aynı ölçü-
de de onurlu hukuk savaşımında yer alan ne kadar
namuslu hukukçu varsa hepsine nasıl gözü dön-
müşçesine saldırdığını topluca göreceksiniz...
Fakat bu yandaş kalemlerin hiçbirinden, sözüm
ona demokratlardan, YARSAV’ı ve başkanını
savunan, haklarını teslim eden tek satır okuya-
mazsınız.
Bu gibilere söyleyecek sözümüz olamaz. On-
lar için yapabileceğimiz şey, yeri geldikçe utan-
mazlıklarını teşhir etmektir.
Fakat benim asıl sözüm, henüz YARSAV üye-
si olmamış yargıçlarımıza ve savcılarımızadır.
Lütfen ve gecikmeksizin örgütünüze sahip çıkın.
YARSAV’a ve günümüzdeki cesur yöneticileri-
ne sahip çıkmak, mesleğinizin onuruna ve ülke-
mizin geleceğine sahip çıkmakla eşanlamlıdır.
ataolb@cumhuriyet.com.tr
Faks: (0212) 343 72 64
Muhabirimiz Taşcõ, yaptõğõ telefon görüşmelerinin yasadõşõ dinlenmesi ile ilgili Ergenekon savcõlarõna dava açtõ
Savcõlar şahsen sorumluANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Gazetemiz muhabiri İl-
han Taşcı, CHP Grup Başkan-
vekili Kemal Kılıçdaroğlu ile
yaptõğõ telefon görüşmesinin din-
lenip Ergenekon iddianamesinde
deşifre edilmesi nedeniyle altõ
savcõ hakkõnda manevi tazmi-
nat davasõ açtõ. Dava dilekçesin-
de, savcõlarõn, hakkõnda dinleme
kararõ bulunmayan bir kişinin
telefon görüşme kaydõnõ kanõt
olarak dosyaya koyamayacakla-
rõ vurgulanarak olaydan savcõla-
rõn şahsen sorumlu olduklarõna
işaret edildi.
Muhabirimiz İlhan Taşcı ile
CHP Grup Başkanvekili Kemal
Kılıçdaroğlu’nun gazetemiz
santralõ üzerinden yaptõklarõ te-
lefon görüşmelerinin dinlenip
Ergenekon iddianamesinin ek
klasörlerinde tam metin halinde
deşifre edilmesi mahkemeye ta-
şõndõ. Muhabirimiz İlhan Taş-
cõ’nõn avukatõ Mutluhan Kara-
gözoğlu, iddianamede imzasõ bu-
lunan Ergenekon savcõlarõ Ercan
Şafak, Mehmet Ali Pekgüzel,
Fikret Seçen, Mehmet Murat
Yönder, Zekeriya Öz ve Nihat
Taşkın hakkõnda 20 bin TL man-
evi tazminat istemiyle dün asliye
hukuk mahkemesine dava açtõ.
Dava dilekçesinde, Ergenekon
savcõlarõnõn düzenlendiği 8 Mart
2009 tarihli iddianamenin ekinin
70 No’lu klasöründe, Taşcõ ile
CHP Grup Başkanvekili Kemal
Kõlõçdaroğlu’nun büro santralõ
üzerinden yaptõklarõ görüşme-
nin dinlenip deşifresine yer ve-
rildiği anõmsatõldõ. Dilekçede,
iddianame ekine kanõt olarak ko-
nulan telefon görüşmesinin, ga-
zetemizin Ankara Temsilcisi
Mustafa Balbay hakkõnda alõnan
dinleme kararõna dayanõlarak ya-
põldõğõ belirtildi.
‘Suç kanıtı olamaz’
Dilekçede, hakkõnda dinleme
kararõ bulunmayan, soruşturma
yürütülmeyen, şüpheli ve sanõk
sõfatõ olmayan kişiler arasõnda
gerçekleşen bir telefon görüş-
mesinin “silahlı terör örgütü
kurma ve yönetme, halkı hü-
kümete karşı silahlı isyana teş-
vik, TC hükümetini ortadan
kaldırmaya teşebbüs” suçla-
rõndan düzenlenmiş iddianamede,
işlenen suçlarõn kanõtõ olarak
mahkemeye sunulmasõnõn, ku-
surlu idari işlem olarak nitelen-
dirilmesinin olanaksõz olduğu
vurgulandõ. Davalõlarõn normal
bir devlet memuru olmayõp ola-
ğanüstü yetki kullanabilecek du-
rumdaki savcõlar olduğu anõm-
satõlan dava dilekçesinde, şu de-
ğerlendirme yapõldõ:
“Hangi kanıtın meri hukuka
uygun şekilde kime karşı nasıl
kullanılabileceğini bilmesi ge-
reken kişilerdir. Hakkında din-
leme kararı bulunmayan bir
kişinin telefon görüşme kaydının
suç örgütünün eylemlerinin ka-
nıtı olarak dosyaya sunulama-
yacağını bilmemeleri mümkün
olmadığından, aksine davranış-
larının hizmet kusuru değil, ki-
şisel kusur oluşturduğu tartış-
masızdır. Olay tarihinde kuru-
lu bulunan DGM’de savcı sıfa-
tı ile görev yapan davalı aleyhi-
ne, hakkında iddianame dü-
zenlediği bir sanık tarafından
açılan maddi ve manevi tazmi-
nata hükmedilmesi istemli ben-
zer bir davada, Yargıtay Hukuk
Genel Kurulu kararında, kişisel
kusura dayalı olarak açılan da-
valar için, idarenin sorumlu ol-
duğundan bahisle husumet yok-
luğu nedeni ile ret kararı veri-
lemeyeceği, davacı tarafından
dayanılan olayların davalının
kişisel kusurunu oluşturup oluş-
turmadığının değerlendirilerek
sonuca gidilmesi gerektiğine
hükmedilmiştir.”
Ağır ve katlanılmaz
saldırı
“Ergenekon terör örgütü”
hakkõnda yürütüldüğü belirtilen
soruşturma kapsamõnda onlarca
kişinin yargõlandõğõ anõmsatõlan
dilekçede, “Müvekkilim hak-
kında alınan bir mahkeme ka-
rarı yok iken, kendisinin mu-
halefet partisi mensubu bir
milletvekili ile mesleği olan ga-
zetecilik gereği yaptığı bir te-
lefon görüşmesinin, hükümeti
yıkmaya yönelik eylemlerde
bulunan bir suç örgütünün ey-
lemlerinin kanıtı olarak iddia-
nameye eklenmesinin kişilik
haklarına ağır ve katlanılmaz
saldırı” niteliği taşõdõğõ vurgu-
landõ.
Yargõtay 4. Hukuk Dairesi, yasadõşõ dinlemede İçişleri Bakanlõğõ’nõn kusurlu olduğuna karar verdi:
Dinleyen değil, idare kusurlu
‘ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yargõtay, mahke-
me kararõ olmaksõzõn yasadõ-
şõ telefon dinlemesi yapõl-
masõnda, dinlemeyi yapan
emniyet görevlilerinin değil,
İçişleri Bakanlõğõ’nõn kusur-
lu olduğuna hükmetti.
Alõnan bilgiye göre, mah-
keme kararõ olmaksõzõn tele-
fon görüşmeleri dinlenen
Fuat A, İçişleri Bakanlõğõ
aleyhine tazminat davasõ açtõ. İçişleri Ba-
kanlõğõ da bu kişiye tazminat ödemek zo-
runda kaldõ. Ancak İçişleri Bakanlõğõ,
Fuat A’ya yasadõşõ dinleme nedeniyle
ödediği tazminatõn, dinlemeyi yapan em-
niyet görevlilerinden alõnmasõ istemiyle
mahkemeye başvurdu. Ankara 10. Asliye
Hukuk Mahkemesi de, “davalı emniyet
görevlilerinin, gerçekleşen zarardan
kasıt ve ihmalleri nedeniyle sorumlu
oldukları, davacı İçişleri Bakanlığı’nın
dava dışı kişiye ödediği parayı davalı-
lardan rücu hakkının doğduğu” gerek-
çesiyle davayõ kabul etti.
Yasadõşõ dinlemeleri yaptõklarõ belirti-
len Mustafa G, Ahmet Ö. ve diğer em-
niyet mensuplarõnõn bu kararõ temyiz et-
meleri üzerine, dosya Yargõtay 4. Hukuk
Dairesi’ne geldi. Daire, yasadõşõ dinleme
yapan emniyet görevlilerinin tazminatla
sorumlu tutulmuş olmalarõnõ usul ve ya-
saya uygun bulmayarak Ankara 10. Asli-
ye Hukuk Mahkemesi’nin kararõnõ oybir-
liğiyle bozdu. Dairenin kararõnda, yasa-
dõşõ telefon dinleme iddialarõnõn ardõndan
İçişleri Bakanlõğõ’nca başlatõlan soruştur-
ma sonucu, “bazı Ankara Emniyet Mü-
dürlüğü görevlilerinin, yasal kurallara
uymadan telefonları dinlediklerinin
öne sürüldüğü” belirtildi.
Sorumlu Bakanlık
Kamuoyunda “Telekulak Davası”
olarak yer alan haberler sonucu telefon
konuşmalarõ dinlenen kişiler tarafõndan
idare mahkemesinde çeşitli davalar açõl-
dõğõ anõmsatõlan kararda, İdare Mahke-
mesi’nce, “Anayasa ile güven altına
alınan haberleşmenin gizliliği esasının
göz ardı edilerek, konuşmaların idare
ajanlarınca dinlenmesinde idarenin
ağır hizmet kusuru bulunduğunun ka-
bul edildiği” vurgulandõ.
Ceza davasõnda, itiraz eden da-
valõlar yönünden kanõt yokluğu
nedeniyle beraat kararõ verildiği
de ifade edilen kararda, ayrõca so-
ruşturma sonucu verilen disiplin
cezalarõnõn da idare mahkemesin-
ce iptal edildiği anõmsatõldõ. Da-
valõlarõn, Emniyet Müdürlü-
ğü’nde görevli kamu personeli ol-
duğu kaydedilen kararda, şöyle
denildi:
“Yasal düzenlemelere uygun
bir dinleme odası varken idarenin bil-
gisi dışında, aynı binanın bir başka ka-
tında ayrı bir dinleme odası kurulma-
sının büyük teknik destek ve zorluk
gerektireceği göz ardı edilemez. Ayrı-
ca davalıların bu zorluğa katlanarak
teknik dinleme odası kuracaklarının
kabul edilmesi de hayatın olağan akışı-
na aykırı olacaktır. İdarenin böyle bir
birimin hangi gerekçe ve gereksinime
dayalı olarak kurulduğunu ve faaliyet-
lerini araştırması, denetim görevini
yapması gerekecektir. Bu denetim gör-
evinin yerine getirilmemiş olması ida-
renin kendi kusurundan doğmaktadır.
Yerel mahkemece, davalıların kişisel
kusur ve sorumluluklarının kanıtlan-
madığı gözetilerek, istemin tümden
reddedilmesi gerekirken davalıların
tazminatla sorumlu tutulmuş olmaları
usul ve yasaya uygun düşmediğinden
kararın bozulması gerekmiştir.”
Muhabirimiz
Taşcı’nın avukatı
Karagözoğlu
tarafından hazırlanan
dava dilekçesinde
eylemi birlikte
gerçekleştiren
savcıların “kişisel
kusurlarından”
kaynaklanan haksız
fiil sonucu ortaya
çıkan elem ve ıstırap
nedeniyle 20 bin TL
manevi tazminat talep
edildi.
Burslu öğrencinin başarısı
KONYA (AA) - Aksaray’õn merkeze bağlõ
Sultanhanõ beldesinde 3 çocuklu memur bir
babanõn kõzõ olan 23 yaşõndaki Semra Kara, 6
yõl önce girdiği ÖSS’de, SÜ Meram Tõp
Fakültesi’ni kazandõ. Ailesinin maddi yönden
zorlanacağõnõ düşündüğü sõrada yardõmõna
oturduğu belde sakinleri yetişti. Vatandaşlarõn
yardõmõyla İngiltere’de yaşayan Aksaraylõ bir
işadamõndan burs ayarlandõ. Başta ailesinin
verdiği desteği boşa çõkarmamak için
derslerine çok çalõştõğõnõ anlatan Kaya, “Daha
önce hiç tanõmadõğõm bir işadamõnõn bana
destek olmasõ azmimi arttõrdõ. Düzenli ve
istekli çalõşmayla da başarõyõ yakaladõm.
Okulumdan da fakülte birincisi olarak mezun
oldum. Başarõmõ bana destek olan işadamõyla
paylaştõm. O da çok sevindi” dedi.
Yargõtay 4. Hukuk Dairesi
yasadõşõ dinleme yapan emniyet
görevlilerinin tazminatla sorumlu
tutulmuş olmalarõnõ usul ve yasaya
uygun bulmayarak Ankara 10.
Asliye Hukuk Mahkemesi’nin bu
yöndeki kararõnõ
oybirliğiyle bozdu.
Gazetemiz Ankara Temsilciliği’nin dinlenmesine tepkiler artarak sürüyor
‘Bunun adõ kaba hukuksuzluk’
Haber Merkezi - Ergenekon
soruşturmasõ gerekçe gösterile-
rek gazetemiz santralõnõn din-
lenmesine tepkiler sürüyor.
CHP Sõvas Milletvekili ve
TBMM İnsan Haklarõnõ İncele-
me Komisyonu Üyesi Malik
Ecder Özdemir, AKP hükü-
metinin “hukuk devleti” anla-
yõşõnõ ortadan kaldõrdõğõnõn bir
kez daha ortaya çõktõğõnõ söyle-
di. Hem insan haklarõ hem de te-
mel hak ve özgürlükler açõsõndan
hukukun yok edildiğini kayde-
den Özdemir, yasadõşõ telefon
dinlemelerinin bunun gösterge-
si olduğunu belirtti. Daha önce
Adalet Bakanõ’nõn 70 bin kişinin
dinlendiği itirafõnda bulundu-
ğunu anõmsatan Özdemir, “Hü-
kümet bir yıldırma politikası
izliyor. Ayakta kalan, her şe-
ye rağmen hukuksuzluğu dile
getiren kurumları susturmak
adına pervasızca hareket edi-
yorlar. Bu kurumlardan biri
de Cumhuriyet gazetesidir.
Mustafa Balbay’ın bunca za-
mandır içeride tutulması ve
son olarak hukuksuz bir şe-
kilde gazete santralının din-
lenmesi pervasızlığın en somut
örneği. Bu son yapılanın adı
ise kaba hukuksuzluktur. Ar-
tık yaptıkları hukuksuzluğa
kılıf bile aramıyorlar” dedi.
‘Bu da bir yolsuzluk’
Yazar Muzaffer İzgü, bir ga-
zete bürosunun dinlenmesinin
ancak faşist rejimlerde olabile-
ceğini anõmsatarak “Bir tanesi
çıkıp da ‘özür dileriz’ diyemi-
yor. Çünkü ülkeyi faşizmle
yönettiklerinin ayırdındalar”
dedi. Yolsuzluğun salt parayla,
arsa kapatmakla, yandaşõ zengin
etmekle olmadõğõnõ söyleyen
İzgü “Bu da bir yolsuzluk
bence” diye konuştu.
‘Tam bir skandal’
Basõn Enstitüsü Derneği-IPI
Ulusal Komitesi yaptõğõ yazõlõ
açõklamada santralõmõzõn din-
lenmesini “basın özgürlüğü açı-
sından tam bir skandal” olarak
değerlendirirdi. Açõklamada şu
görüşlere yer verildi:
“Başbakan Tayyip Erdoğan,
daha birkaç gün önce yabancı
ülkeler büyükelçilerinin bu-
lunduğu bir toplantıda, ‘basõn
özgürlüğüne saygõmõz sonsuzdur’
derken Cumhuriyet gazetesinin
dinlendiğini gösteren belgelerin
ortaya çıkması basın özgürlü-
ğü açısından tam bir skandal-
dır. Basın özgürlüğüne saygı
ancak iktidar ve muhalefet ay-
rımı yapılmadan medyanın tü-
müne özgürlük ortamının sağ-
lanmasıyla mümkündür. Ga-
zetecilerin kaynaklarıyla yap-
tıkları telefon konuşmalarının
hiçbir ilgisi yokken siyasi da-
vaların iddianamelerinde yer
alması, medyaya yönelik bir
‘büyük gözaltõ’ mesajıdır.”
‘Yasadışı’
Marmara Üniversitesi (MÜ)
Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi
Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Ah-
met Gökcen de “Suç şüphesi al-
tında olmayan ya da suç şüp-
hesi altında olduğuna dair kuv-
vetli deliller bulunmayan kim-
seler hakkında dinleme kara-
rı verilmesi mümkün değildir.
Bir gazetenin bu şekilde din-
lenmesi, hukuka aykırı bir
uygulamadır” dedi.