20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 EYLÜL 2009 CUMARTESİ 6 HABERLER CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU YARSAV Korkusu “YARSAV”, Yargıçlar ve Savcılar Birliği’nin kı- saltılmış adı. Bildiğim kadarıyla ülkemizde yargıç ve savcıların ilk ve tek meslek birliği. Kuruluşunu, 2004’te çıkarılan Dernekler Yasa- sı kapsamında, bu alandaki birçok kısıtlamanın kal- dırılmasına borçlu. Bu yasanın çıkarılmasından iki yıl sonra, 2006’da, Avrupa Birliği’ne uyum sağlama zorun- luluğu ile Adalet Bakanlığı’nca yargıç ve savcıla- rı bir meslek örgütünde toplamak için bir çalışma başlatılıyor ve bir de taslak hazırlanıyor. Fakat, bakanlığın güdümünde oluşturulması ön- görülen bu örgüt tasarımı, düşünsel öncülüğünü Sabih Kanadoğlu’nun yaptığı bağımsız bir giri- şimle suya düşürülerek yargıç ve savcıların ba- ğımsız birliği YARSAV kuruluyor... AKP başta olmak üzere demokrasi karşıtlarının Sabih Kandoğlu’na diş bilemelerinin nedenlerin- den biri de bu olsa gerek... 501 yargıç ve savcı tarafından kurulan, günü- müzde (birkaç ay önceki verilerle) 1250 üyeye sa- hip YARSAV, kuruluşundan bu yana demokrasi karşıtlarının azgın saldırılarının hedefi oldu. Bu saldırıların, birkaç gün önce YARSAV Baş- kanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na yönelik ölüm tehdidi ile tırmandırıldığına tanık oluyoruz. Değerli yazar Mustafa Mutlu, 2 Ağustos tarihli Vatan’daki yazısında “Bin Kişilik Bir Dernekten Ne- den Bu kadar Korkuyorlar?” diye soruyordu. Soru haklı. YARSAV şu anda ülkedeki 11 bin yargıç ve sav- cının yaklaşık onda birini temsil eder görünümde. Ama sorun kuşkusuz ki bu değil. YARSAV doğruları dile getiriyor ve bunu gözü peklikle, ödün vermeksizin yapıyor. Birlik Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun de- meçleri, TV oturumlarındaki konuşmaları, hukuk ve demokrasi düşmanlarının tepesine adaletin elin- deki kılıç gibi iniyor. Düşmanlığın, ölüm tehditlerinin, YARSAV’dan duyulan ölümcül korkunun nedeni bu. Nitekim değerli dostum, ilkeli ve namuslu ga- zeteci Mustafa Mutlu kendi sorusunu yanıtlarken, YARSAV’ın birilerini böylesine korkutmasının ne- denini, az sayıda üyeyle böylesine etkili olabilen bir kuruluşun, ülkedeki yargıç ve savcıların ço- ğunluğunun desteğini alması durumunda ulaşa- bileceği etki gücünün bu “birileri” üzerinde şim- diden yarattığı panikle açıklıyor... Benim sayın Eminağaoğlu’nun demeçlerinde ve TV programlarında söylediklerinde dikkatimi özel- likle çeken, bu değerli hukukçunun, gözü peklik ve kararlılıkla konuşurken, soğukkanlılığından ve mesleğinin gerektirdiği düşünce ve kavram tu- tarlılığından bir an bile ödün vermemesi... AKP hükümetinin yargıç ve savcılara yönelik sin- dirme girişimlerini “hukuk vahşeti” olarak niteler- ken, “bu anlayışa göre erkler ayrılığının varlığı bi- le darbe ortamı demektir” saptaması ile, bugün- kü siyasal erkin demokrasi görünümü ardındaki demokrasi düşmanlığını kavramsal bir üst düzeyde gözler önüne seriyor. AKP, (bir başka seçimle her an değişebilecek ve günün birinde de umarım ve dilerim ki sıfırlanacak) bugünkü Meclis çoğunluğunu biricik yasal demok- ratik güç olarak görüp göstermeye çaılşırken, yaptığı aslında, demokrasiyi değil faşizmi, Meclis çoğunluğu diktasını kabul ettirme çabasıdır... Böyle bir demokrasi safsatası, hiç kuşkusuz, ken- di dışında herhangi bir erk tanımayacak; yürütme- yi ve yasamayı buyruğu altına almak isteyecek, bu anlamda da diktaya karşı erkler ayrılığını savunanları inanılmaz bir yüzsüzlük ve çarpıtma örneği vererek “darbeci”likle suçlayacaktır... Günümüz iktidar sahipleri bu türden yüzsüzlük ve çarpıtmaları, kavram kargaşası ve kirliliği ya- ratma çabalarını, çeşitli vesilelerle, hemen her gün sergilemekteler.. Bu ülkede demokrasi kavramının bu kadar çir- kefe batırıldığı, bu ölçüde ayağa düşürüldüğü, (bel- ki 27 Mayıs 1960 öncesindeki kısa bir dönem dı- şında) hiç görülmedi... YARSAV bu kirliliği, yalanı, dermokrasi maskeli demokrasi düşmanlığını gözler önüne seriyor. İnternete girdiğinizde “yandaş medya”nın YAR- SAV’a, başkanına, bu tehlikelerle dolu, aynı ölçü- de de onurlu hukuk savaşımında yer alan ne kadar namuslu hukukçu varsa hepsine nasıl gözü dön- müşçesine saldırdığını topluca göreceksiniz... Fakat bu yandaş kalemlerin hiçbirinden, sözüm ona demokratlardan, YARSAV’ı ve başkanını savunan, haklarını teslim eden tek satır okuya- mazsınız. Bu gibilere söyleyecek sözümüz olamaz. On- lar için yapabileceğimiz şey, yeri geldikçe utan- mazlıklarını teşhir etmektir. Fakat benim asıl sözüm, henüz YARSAV üye- si olmamış yargıçlarımıza ve savcılarımızadır. Lütfen ve gecikmeksizin örgütünüze sahip çıkın. YARSAV’a ve günümüzdeki cesur yöneticileri- ne sahip çıkmak, mesleğinizin onuruna ve ülke- mizin geleceğine sahip çıkmakla eşanlamlıdır. [email protected] Faks: (0212) 343 72 64 Muhabirimiz Taşcõ, yaptõğõ telefon görüşmelerinin yasadõşõ dinlenmesi ile ilgili Ergenekon savcõlarõna dava açtõ Savcõlar şahsen sorumluANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Gazetemiz muhabiri İl- han Taşcı, CHP Grup Başkan- vekili Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptõğõ telefon görüşmesinin din- lenip Ergenekon iddianamesinde deşifre edilmesi nedeniyle altõ savcõ hakkõnda manevi tazmi- nat davasõ açtõ. Dava dilekçesin- de, savcõlarõn, hakkõnda dinleme kararõ bulunmayan bir kişinin telefon görüşme kaydõnõ kanõt olarak dosyaya koyamayacakla- rõ vurgulanarak olaydan savcõla- rõn şahsen sorumlu olduklarõna işaret edildi. Muhabirimiz İlhan Taşcı ile CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun gazetemiz santralõ üzerinden yaptõklarõ te- lefon görüşmelerinin dinlenip Ergenekon iddianamesinin ek klasörlerinde tam metin halinde deşifre edilmesi mahkemeye ta- şõndõ. Muhabirimiz İlhan Taş- cõ’nõn avukatõ Mutluhan Kara- gözoğlu, iddianamede imzasõ bu- lunan Ergenekon savcõlarõ Ercan Şafak, Mehmet Ali Pekgüzel, Fikret Seçen, Mehmet Murat Yönder, Zekeriya Öz ve Nihat Taşkın hakkõnda 20 bin TL man- evi tazminat istemiyle dün asliye hukuk mahkemesine dava açtõ. Dava dilekçesinde, Ergenekon savcõlarõnõn düzenlendiği 8 Mart 2009 tarihli iddianamenin ekinin 70 No’lu klasöründe, Taşcõ ile CHP Grup Başkanvekili Kemal Kõlõçdaroğlu’nun büro santralõ üzerinden yaptõklarõ görüşme- nin dinlenip deşifresine yer ve- rildiği anõmsatõldõ. Dilekçede, iddianame ekine kanõt olarak ko- nulan telefon görüşmesinin, ga- zetemizin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay hakkõnda alõnan dinleme kararõna dayanõlarak ya- põldõğõ belirtildi. ‘Suç kanıtı olamaz’ Dilekçede, hakkõnda dinleme kararõ bulunmayan, soruşturma yürütülmeyen, şüpheli ve sanõk sõfatõ olmayan kişiler arasõnda gerçekleşen bir telefon görüş- mesinin “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, halkı hü- kümete karşı silahlı isyana teş- vik, TC hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçla- rõndan düzenlenmiş iddianamede, işlenen suçlarõn kanõtõ olarak mahkemeye sunulmasõnõn, ku- surlu idari işlem olarak nitelen- dirilmesinin olanaksõz olduğu vurgulandõ. Davalõlarõn normal bir devlet memuru olmayõp ola- ğanüstü yetki kullanabilecek du- rumdaki savcõlar olduğu anõm- satõlan dava dilekçesinde, şu de- ğerlendirme yapõldõ: “Hangi kanıtın meri hukuka uygun şekilde kime karşı nasıl kullanılabileceğini bilmesi ge- reken kişilerdir. Hakkında din- leme kararı bulunmayan bir kişinin telefon görüşme kaydının suç örgütünün eylemlerinin ka- nıtı olarak dosyaya sunulama- yacağını bilmemeleri mümkün olmadığından, aksine davranış- larının hizmet kusuru değil, ki- şisel kusur oluşturduğu tartış- masızdır. Olay tarihinde kuru- lu bulunan DGM’de savcı sıfa- tı ile görev yapan davalı aleyhi- ne, hakkında iddianame dü- zenlediği bir sanık tarafından açılan maddi ve manevi tazmi- nata hükmedilmesi istemli ben- zer bir davada, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, kişisel kusura dayalı olarak açılan da- valar için, idarenin sorumlu ol- duğundan bahisle husumet yok- luğu nedeni ile ret kararı veri- lemeyeceği, davacı tarafından dayanılan olayların davalının kişisel kusurunu oluşturup oluş- turmadığının değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerektiğine hükmedilmiştir.” Ağır ve katlanılmaz saldırı “Ergenekon terör örgütü” hakkõnda yürütüldüğü belirtilen soruşturma kapsamõnda onlarca kişinin yargõlandõğõ anõmsatõlan dilekçede, “Müvekkilim hak- kında alınan bir mahkeme ka- rarı yok iken, kendisinin mu- halefet partisi mensubu bir milletvekili ile mesleği olan ga- zetecilik gereği yaptığı bir te- lefon görüşmesinin, hükümeti yıkmaya yönelik eylemlerde bulunan bir suç örgütünün ey- lemlerinin kanıtı olarak iddia- nameye eklenmesinin kişilik haklarına ağır ve katlanılmaz saldırı” niteliği taşõdõğõ vurgu- landõ. Yargõtay 4. Hukuk Dairesi, yasadõşõ dinlemede İçişleri Bakanlõğõ’nõn kusurlu olduğuna karar verdi: Dinleyen değil, idare kusurlu ‘ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõtay, mahke- me kararõ olmaksõzõn yasadõ- şõ telefon dinlemesi yapõl- masõnda, dinlemeyi yapan emniyet görevlilerinin değil, İçişleri Bakanlõğõ’nõn kusur- lu olduğuna hükmetti. Alõnan bilgiye göre, mah- keme kararõ olmaksõzõn tele- fon görüşmeleri dinlenen Fuat A, İçişleri Bakanlõğõ aleyhine tazminat davasõ açtõ. İçişleri Ba- kanlõğõ da bu kişiye tazminat ödemek zo- runda kaldõ. Ancak İçişleri Bakanlõğõ, Fuat A’ya yasadõşõ dinleme nedeniyle ödediği tazminatõn, dinlemeyi yapan em- niyet görevlilerinden alõnmasõ istemiyle mahkemeye başvurdu. Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi de, “davalı emniyet görevlilerinin, gerçekleşen zarardan kasıt ve ihmalleri nedeniyle sorumlu oldukları, davacı İçişleri Bakanlığı’nın dava dışı kişiye ödediği parayı davalı- lardan rücu hakkının doğduğu” gerek- çesiyle davayõ kabul etti. Yasadõşõ dinlemeleri yaptõklarõ belirti- len Mustafa G, Ahmet Ö. ve diğer em- niyet mensuplarõnõn bu kararõ temyiz et- meleri üzerine, dosya Yargõtay 4. Hukuk Dairesi’ne geldi. Daire, yasadõşõ dinleme yapan emniyet görevlilerinin tazminatla sorumlu tutulmuş olmalarõnõ usul ve ya- saya uygun bulmayarak Ankara 10. Asli- ye Hukuk Mahkemesi’nin kararõnõ oybir- liğiyle bozdu. Dairenin kararõnda, yasa- dõşõ telefon dinleme iddialarõnõn ardõndan İçişleri Bakanlõğõ’nca başlatõlan soruştur- ma sonucu, “bazı Ankara Emniyet Mü- dürlüğü görevlilerinin, yasal kurallara uymadan telefonları dinlediklerinin öne sürüldüğü” belirtildi. Sorumlu Bakanlık Kamuoyunda “Telekulak Davası” olarak yer alan haberler sonucu telefon konuşmalarõ dinlenen kişiler tarafõndan idare mahkemesinde çeşitli davalar açõl- dõğõ anõmsatõlan kararda, İdare Mahke- mesi’nce, “Anayasa ile güven altına alınan haberleşmenin gizliliği esasının göz ardı edilerek, konuşmaların idare ajanlarınca dinlenmesinde idarenin ağır hizmet kusuru bulunduğunun ka- bul edildiği” vurgulandõ. Ceza davasõnda, itiraz eden da- valõlar yönünden kanõt yokluğu nedeniyle beraat kararõ verildiği de ifade edilen kararda, ayrõca so- ruşturma sonucu verilen disiplin cezalarõnõn da idare mahkemesin- ce iptal edildiği anõmsatõldõ. Da- valõlarõn, Emniyet Müdürlü- ğü’nde görevli kamu personeli ol- duğu kaydedilen kararda, şöyle denildi: “Yasal düzenlemelere uygun bir dinleme odası varken idarenin bil- gisi dışında, aynı binanın bir başka ka- tında ayrı bir dinleme odası kurulma- sının büyük teknik destek ve zorluk gerektireceği göz ardı edilemez. Ayrı- ca davalıların bu zorluğa katlanarak teknik dinleme odası kuracaklarının kabul edilmesi de hayatın olağan akışı- na aykırı olacaktır. İdarenin böyle bir birimin hangi gerekçe ve gereksinime dayalı olarak kurulduğunu ve faaliyet- lerini araştırması, denetim görevini yapması gerekecektir. Bu denetim gör- evinin yerine getirilmemiş olması ida- renin kendi kusurundan doğmaktadır. Yerel mahkemece, davalıların kişisel kusur ve sorumluluklarının kanıtlan- madığı gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken davalıların tazminatla sorumlu tutulmuş olmaları usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.” Muhabirimiz Taşcı’nın avukatı Karagözoğlu tarafından hazırlanan dava dilekçesinde eylemi birlikte gerçekleştiren savcıların “kişisel kusurlarından” kaynaklanan haksız fiil sonucu ortaya çıkan elem ve ıstırap nedeniyle 20 bin TL manevi tazminat talep edildi. Burslu öğrencinin başarısı KONYA (AA) - Aksaray’õn merkeze bağlõ Sultanhanõ beldesinde 3 çocuklu memur bir babanõn kõzõ olan 23 yaşõndaki Semra Kara, 6 yõl önce girdiği ÖSS’de, SÜ Meram Tõp Fakültesi’ni kazandõ. Ailesinin maddi yönden zorlanacağõnõ düşündüğü sõrada yardõmõna oturduğu belde sakinleri yetişti. Vatandaşlarõn yardõmõyla İngiltere’de yaşayan Aksaraylõ bir işadamõndan burs ayarlandõ. Başta ailesinin verdiği desteği boşa çõkarmamak için derslerine çok çalõştõğõnõ anlatan Kaya, “Daha önce hiç tanõmadõğõm bir işadamõnõn bana destek olmasõ azmimi arttõrdõ. Düzenli ve istekli çalõşmayla da başarõyõ yakaladõm. Okulumdan da fakülte birincisi olarak mezun oldum. Başarõmõ bana destek olan işadamõyla paylaştõm. O da çok sevindi” dedi. Yargõtay 4. Hukuk Dairesi yasadõşõ dinleme yapan emniyet görevlilerinin tazminatla sorumlu tutulmuş olmalarõnõ usul ve yasaya uygun bulmayarak Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin bu yöndeki kararõnõ oybirliğiyle bozdu. Gazetemiz Ankara Temsilciliği’nin dinlenmesine tepkiler artarak sürüyor ‘Bunun adõ kaba hukuksuzluk’ Haber Merkezi - Ergenekon soruşturmasõ gerekçe gösterile- rek gazetemiz santralõnõn din- lenmesine tepkiler sürüyor. CHP Sõvas Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarõnõ İncele- me Komisyonu Üyesi Malik Ecder Özdemir, AKP hükü- metinin “hukuk devleti” anla- yõşõnõ ortadan kaldõrdõğõnõn bir kez daha ortaya çõktõğõnõ söyle- di. Hem insan haklarõ hem de te- mel hak ve özgürlükler açõsõndan hukukun yok edildiğini kayde- den Özdemir, yasadõşõ telefon dinlemelerinin bunun gösterge- si olduğunu belirtti. Daha önce Adalet Bakanõ’nõn 70 bin kişinin dinlendiği itirafõnda bulundu- ğunu anõmsatan Özdemir, “Hü- kümet bir yıldırma politikası izliyor. Ayakta kalan, her şe- ye rağmen hukuksuzluğu dile getiren kurumları susturmak adına pervasızca hareket edi- yorlar. Bu kurumlardan biri de Cumhuriyet gazetesidir. Mustafa Balbay’ın bunca za- mandır içeride tutulması ve son olarak hukuksuz bir şe- kilde gazete santralının din- lenmesi pervasızlığın en somut örneği. Bu son yapılanın adı ise kaba hukuksuzluktur. Ar- tık yaptıkları hukuksuzluğa kılıf bile aramıyorlar” dedi. ‘Bu da bir yolsuzluk’ Yazar Muzaffer İzgü, bir ga- zete bürosunun dinlenmesinin ancak faşist rejimlerde olabile- ceğini anõmsatarak “Bir tanesi çıkıp da ‘özür dileriz’ diyemi- yor. Çünkü ülkeyi faşizmle yönettiklerinin ayırdındalar” dedi. Yolsuzluğun salt parayla, arsa kapatmakla, yandaşõ zengin etmekle olmadõğõnõ söyleyen İzgü “Bu da bir yolsuzluk bence” diye konuştu. ‘Tam bir skandal’ Basõn Enstitüsü Derneği-IPI Ulusal Komitesi yaptõğõ yazõlõ açõklamada santralõmõzõn din- lenmesini “basın özgürlüğü açı- sından tam bir skandal” olarak değerlendirirdi. Açõklamada şu görüşlere yer verildi: “Başbakan Tayyip Erdoğan, daha birkaç gün önce yabancı ülkeler büyükelçilerinin bu- lunduğu bir toplantıda, ‘basõn özgürlüğüne saygõmõz sonsuzdur’ derken Cumhuriyet gazetesinin dinlendiğini gösteren belgelerin ortaya çıkması basın özgürlü- ğü açısından tam bir skandal- dır. Basın özgürlüğüne saygı ancak iktidar ve muhalefet ay- rımı yapılmadan medyanın tü- müne özgürlük ortamının sağ- lanmasıyla mümkündür. Ga- zetecilerin kaynaklarıyla yap- tıkları telefon konuşmalarının hiçbir ilgisi yokken siyasi da- vaların iddianamelerinde yer alması, medyaya yönelik bir ‘büyük gözaltõ’ mesajıdır.” ‘Yasadışı’ Marmara Üniversitesi (MÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Ah- met Gökcen de “Suç şüphesi al- tında olmayan ya da suç şüp- hesi altında olduğuna dair kuv- vetli deliller bulunmayan kim- seler hakkında dinleme kara- rı verilmesi mümkün değildir. Bir gazetenin bu şekilde din- lenmesi, hukuka aykırı bir uygulamadır” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle