Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
İlker Başbuğ’un açılımın koşullarını açıklayan ko-
nuşmalarının ardından düzenlenen görkemli tö-
renlerin anlamı daha da derinleşiyor.
Orgeneral Başbuğ, sık sık devletin temel ilke-
lerine, başta üniter devlete dokunmayacağını yi-
nelemek zorunluluğunu neden duydu? Zira bölücü,
ayrıştırmacı azgın ihtiraslar artık su üstüne çıktı.
Orgeneral Başbuğ; “Türk Silahlı Kuvvetleri bize
emanet edilen Cumhuriyet ve devletimizin ulus-
devlet, üniter devlet ve laik devlet yapısının her za-
man savunucusu ve koruyucusu olmuştur. Bun-
dan sonra da olmaya devam edecektir” dedikten
sonra.. durmadan TC Başbakanı olduğunu söy-
leyen RTE’de bir kıpırdanma.. üniter devlete sa-
hip çıkma telaşı baş gösterdi.
Acaba Genelkurmay Başkanı’nın son iki cüm-
lelik açıklamasında bir-iki sözcüğe dikkat ediyor
mu RTE ve kadrosu?
Nedir o sözcükler: Orgeneral Başbuğ, “bize (Ata-
türk’ün ordusu TSK’ye) emanet edilen Cumhuri-
yet” diyor.
“Ulus devlet, üniter ve laik devlet yapısının her
zaman savunucusu olduğunu ve… bundan son-
ra da olmaya devam edeceklerini” söylüyor.
Kime? İmralı ile Kandil arasında beynamaz
Demokratik Toplum (Kürt) Partisi’ne mi?.. Açılımı
savunayım derken devletin temellerini tahrip ede-
cek kertedeki yayınlara, yorumlara mı?.. Yoksa bu
uyarı; açılımın sınırlarını bir türlü çizemeyen, ata-
cağı bir adımın ayrışmaya, bölücülüğe yol açması
olası bu iktidara mı?
Bu yılki resmi törenler geçen yıllara oranla da-
ha görkemli. Bu yıl geçit resminde büyük boyda
Türk bayrağını askerler taşıyacak. Bu yılki tören-
lerde Türkiye’deki 60 alay ve tabur sancağı geçit
töreninde yer alacak. Geçen yılların bir misli sa-
vaş uçağı.. helikopterler.. 8 bin 881 askerin geçit
resmiyle gerçekleşecek.
Ülkeyi bölünmeye götürecek tartışmaların, eği-
limlerin kol gezdiği bugünlerde.. böylesine görkemli
törenlerin; “Güçlü TSK demek, güçlü Türkiye
demektir” sloganının anlamı yok mu?
Geçen yüzyılın Hitler ve Mussolini gibi dikta-
törleri yargıyı ve medyayı faşistleştirdiler.. muha-
liflerini ipe sapa gelmez davalarla tasfiye ettiler.
1985’lerde yayımlanan bir dizi kitabın sonun-
cusunun başlığı “Müdahalenin Ayak Sesleri” idi;
bugün ise yargıda, medyada, toplumsal çağdaş-
lığa karşı girişimlerde artık “faşizmin ayak sesle-
ri” duyuluyor.
Yaşadığımız dönemin özeti nedir: Yargı AKP’li-
leştiriliyor. Muhalif saydığı medyayı ağır vergiler-
le cezalandırarak susturmaya çalışıyor. Anayasa
Mahkemesi’nin laiklik karşıtı hareketlerin odak nok-
tası olduğunu ilan eden kararına karşın AKP laiklik
karşıtı hareketlere olanak tanıyor. Üniter devletin
altını oymaya çalışanlara demokrasidir, özgürlüktür
diye ses çıkarmıyor.
Naziler de, İtalya’da faşistler de bu yollardan
geçtiler. Medyayı susturdular. Yargıyı kendilerine
bağladılar.
Nasıl bir yönetim, nasıl bir yönetici mi? Yargı-
nın tazminat vermeye mahkûm ettiği, ödeyeme-
diği için evi icra yoluyla satılan dinci bir gazete-
ciye “geçmiş olsun” diyen, Emine Hanım’ı eşini
ziyarete gönderen.. yayınlarını beğenmeyen bir ga-
zeteyi denetim kıskacına alarak dize getirmeye ça-
lışan.. Ergenekon davasına savcı olduğunu ilan
ederek tutukluyu tutuksuzu dolaylı biçimde suç-
layan.. ülkemizde 36 etnik grup olduğunu yine-
leyerek 100’ün üzerinde etnik grubu barındıran Os-
manlı’yı anımsatan bir yönetim ve bir Başbakan!
Bu tablo karşısında Genelkurmay Başkanı’nın
üniter ulus laik devlet vurgulaması günümüze ve
geleceğe anlamlı bir slogan olarak damgasını vu-
ruyor.
SAYFA 30 AĞUSTOS 2009 PAZARCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul B 28
Edirne B 33
Kocaeli B 32
Çanakkale PB 29
İzmir PB 31
Manisa B 34
Aydın PB 35
Denizli B 34
Zonguldak B 25
Sinop B 26
Samsun PB 27
Trabzon B 27
Giresun B 29
Ankara B 31
Eskişehir Y 31
Konya PB 30
Sıvas B 29
Antalya PB 36
Adana B 34
Mersin B 32
Diyarbakır B 36
Şanlıurfa B 36
Mardin PB 33
Siirt B 35
Hakkâri PB 27
Van B 23
Kars Y 23
Oslo PB 18
Helsinki PB 18
Stockholm PB 19
Londra Y 19
Amsterdam Y 20
Brüksel Y 19
Paris B 22
Bonn PB 22
Münih PB 22
Berlin PB 22
Budapeşte PB 27
Madrid B 37
Viyana PB 22
Belgrad Y 24
Sofya Y 27
Roma Y 28
Atina Y 30
Zürih PB 22
Moskova Y 22
Aşkabat PB 32
Astana Y 26
Taşkent B 35
Bakû PB 27
Bişkek PB 27
Tiflis PB 31
Kahire B 33
Şam B 34
Ülkemizin kuzey ve do-
ğusu ile Doğu Akdeniz
parçalı çok bulutlu, Do-
ğu Anadolu’nun kuzeyi,
Kütahya, Eskişehir, Bile-
cik, Bolu, Karabük, Bur-
sa Yenişehir, Ankara’nın
kuzeybatısı, Osmaniye,
Kahramanmaraş, Rize
ve Hopa çevreleri sağa-
nak ve gök gürültülü sa-
ğanak, diğer yerler az
bulutlu geçecek.
3. köprünün 3 sorusu
OKTAY EKİNCİ
Ulaştõrma Bakanõ Bi-
nali Yıldırım ile Büyük-
şehir Belediye Başkanõ
Kadir Topbaş 3. köprü-
nün Tarabya-Beykoz
planlarõ için “belediyeye
geldi, mecliste görüşüle-
cek” demelerine rağmen
Başbakan tarafõndan “he-
nüz belli olmadığı” söy-
lenen güzergâhõn Kara-
deniz’e kaydõğõ giderek
netleşiyor. Bu konuda Er-
doğan’õn 2007’de belirt-
tiği “Karadeniz Kıyı Yo-
lu’nun Boğaz’ı en kuzeyden 3.
köprüyle geçerek tamamen sa-
hilden Trakya’ya bağlanması”
hedefini anõmsatan 27.08.2009’da-
ki haberimiz üzerine Topbaş’õn ye-
ni açõklamasõ ise şöyle: “Hükümet
3. köprüyü ulusal boyutta düşü-
nüyor; güzergâhı da bu belirle-
yecek...” (28.08.2009)
Köprünün sadece İstanbul için de-
ğil, “ulusal” boyutta tasarlanmasõ
ise Hopa’yõ Kırklareli’ne bağla-
masõ planlanan Karadeniz Kõyõ
Yolu’nun “Boğaz’ı geçme proje-
si” olduğunu kesinleştiriyor.
Menderes yöntemi
Boğaz’õn kuzeyinden bir “deniz
altı karayolu tüneli”nin jeolojik
engellerin yanõ sõra çevresel ve to-
pografik nedenlerle de mümkün ol-
madõğõ bilindiğinden, Erdoğan’õn
õsrarlõ olduğu sahil yolunu Trak-
ya’ya geçirecek köprüden başka bir
seçenek bulunmuyor.
Öte yandan yine Erdoğan’õn “gü-
zergâhı kesinleştirmek” üzere şe-
hirci ve plancõlarla görüşmek yeri-
ne Ulaştõrma Bakanõ’yla yeni bir
“helikopter gezisi” yapacaklarõnõ
açõklamasõ ise akla 1950’lerin ün-
lü “Menderes yöntemi”ni getiri-
yor. Başbakan’õn da her fõrsatta
“devamı” olduğunu belirttiği eski
Başbakan Menderes, yeni yollarõn
açõlmasõ için İstanbul’un kent plan-
larõnõ ve şehircilik çalõş-
malarõnõ bir kenara bõrak-
mõş; sadece “kendi uy-
gun gördüğü” güzergâh-
lardaki tarihi yapõlarõ bi-
le yüksek yerlere çõkõp
“cetvelle işaret ederek”
yõktõrmõştõ.
Herkes karşı
Erdoğan’õn da 3. köprü
için “helikopterden ba-
karak” karar vereceğini
söylemesini “Menderes
hayranlığı”na bağlayan
eski ÖDP İstanbul İl Baş-
kanõ Mehmet Atay di-
yor ki: “O zaman da akademis-
yenler susmuştu; şimdi de çoğu-
nun sesi çıkmıyor.”
Peki, kentin geleceğini kararta-
cağõ ve ulaşõmõ da rahatlatmayaca-
ğõ için artõk herkesin karşõ çõktõğõ 3.
köprüde neden “ısrar” ediliyor?
Bu soruyla birlikte özellikle gü-
zergâhõn üzerindeki “sis perde-
si”nin aralanabilmesi ise son ge-
lişmelerle birlikte önem kazanan “3
belirsiz”in aydõnlanmasõna bağlõ.
Bir Zamanlar ‘Karşı’
Çıkmışlardı Siyasal
iktidarın kurmayları,
yakın geçmişteki “3.
köprüye hayır”
etkinliklerine destek
vermek üzere
katılmışlardı. 1999 yılında
Arnavutköy’de düzenlenen
protesto mitinginde
çekilen fotoğrafta
konuşmacı Bülent
Akarcalı; “Destek”leyenler
arasında ise şimdiki
TBMM Başkanı Mehmet
Ali Şahin de bulunuyor.
(İsmail Üstün arşivinden)
1- BAŞBAKAN NEDEN
‘GÖRÜŞ’ÜNÜ DEĞİŞTİRDİ?
Erdoğan’õn İstanbul’u yönetirken 3.
köprüye şiddetle karşõ çõktõğõ ve bu
nedenle “kendi imzası”nõ taşõyan
1/50 binlik planda da 3. köprüye yer
verilmediği “belgeli” bir gerçek...
Aynõ planõn bu kararõ şimdiki 1/100
binlik planda da sürdürülmesine
rağmen “Başbakanlık süreci”nde
ortaya çõkan “görüş değişikliği”
hangi gerekçelere dayanõyor?
Sorunun yanõtõnõ yõllardõr alamayan
uzmanlarõn, “acaba Başbakan bizim
bilemediğimiz neyi biliyor...”
şeklindeki meraklarõ da hâlâ
giderilmiş değil.
2-KARADENİZ KIYI YOLU “NASIL”
GEÇECEK?
Karadeniz Kõyõ Yolu’na, aslõnda
önceki hükümetlerin ürünü olmasõna
rağmen ve geniş bir kesimce “çevre
cinayeti” sayõlmasõna da aldõrmayan
Erdoğan tarafõndan “sahiplenilmesi”
dikkat çekmişti.
Başbakan’õn yapõlan 550 km’lik yolla
yetinmeyerek, aynõ yolun “sahilden
devamla ve Trakya’ya 3. köprüyle
geçerek tamamlanacağı”nõ
belirtmesinden bu yana ise özellikle
Kõrklareli-İstanbul yol çalõşmalarõ
sürüyor ve Anadolu yakasõnda da
sahil yolu planlama çalõşmalarõ
yapõldõğõ biliniyor. Bu nedenle
Karayollarõ’nõn sahil yolunda
Boğaz’õn geçilmesi için ne
düşünüldüğünü de bir an önce
açõklamasõ gerekiyor.
3- YAP-İŞLET-DEVRET İÇİN
‘MÜŞTERİ’ KİM?
İlk iki köprüden farklõ olarak 3.
köprüde “yap-işlet-devret” yöntemi
yeğleniyor. Yani, yapõmcõlar 25-40
yõl arasõnda geçiş ücretini toplama
karşõlõğõnda köprüyü inşa edecekler!
Bunun gerçekleşebilmesi ise ancak
bir “müşteri”nin bulunmasõna bağlõ
olduğundan, hükümetin olasõ
müşteriye “yıllık paralı araç geçişi
garantisi vereceği” de resmen
açõklanan “teşvik”ler arasõnda.
Dahasõ, işletme süresince diğer iki
köprüdeki geçiş ücretinin de 3.
köprüyle “eşgüdüm” içinde
belirleneceği, böylece yeni köprünün
“kazancının güvenceye alınacağı”
söyleniyor. İşte bu özendirmelerle
yapõlacak 3. köprü için Ulaştõrma
Bakanõ “ihale yakında” dediğine
göre, “müşteri” de hazõr mõ?
Başbakan’a “biz yapalım” dedikleri
anõmsanan “Malezya” grubundan
başka müşteri var mõ?
Cumhuriyet, konuyu izlemeyi
sürdürecek. 3. köprünün gerçekten
“ulusal” bir proje mi, yoksa yeni bir
“uluslararası rant projesi” mi
olduğu yönündeki soru işaretlerini
aydõnlatmak, konunun en yaşamsal
boyutunu oluşturuyor.
YanıtlarYanıtlar
‘muamma’ya‘muamma’ya
açıklık getirecekaçıklık getirecek
Gül’e, Erdoğan’a ya da partiye dava açan hukukçular iktidarõn hedefi oldu
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Bağõmsõzlõğõnõ güç-
lendirme iddiasõyla yüksek yargõyõ
yeniden şekillendirmek isteyen hü-
kümet, bugüne değin kendisiyle ters
düşen ve aleyhine kararlara imza atan
hâkim ve savcõlarla hep hesaplaş-
maya girişti. Başbakan Tayyip Er-
doğan’õ şehitlere “kelle” dediği
için üç kuruşluk cezaya mahkûm
eden yargõç Sevgi Övüç sanõk olur-
ken, Cumhurbaşkanõ Abdullah
Gül’ün yargõlanmasõ kararõnõ veren
hâkim Osman Kaçmaz da Ergene-
kon soruşturmasõna dahil edildi.
İktidarõn beğenmediği kararlara
imza atan yargõçlar ve başlarõna ge-
lenlerden dikkat çekenler şöyleydi:
Başbakan Erdoğan’õn şehitlerden
“kelle” diye söz etmesi üzerine şe-
hit aileleri Başbakan hakkõnda üç ku-
ruşluk tazminat davasõ açtõ. Kartal 2.
Sulh Hukuk Mahkemesi Başkanõ
Sevgi Övüç, Erdoğan’õ üç kuruş
tazminata mahkûm etti. Ancak bu ka-
rardan kõsa bir süre sonra, yargõç
Övüç hakkõnda Adalet Bakanlõğõ
müfettişleri soruşturma izni istedi.
Dönemin Adalet Bakanõ Meh-
met Ali Şahin’in de izin vermesi
üzerine, Övüç hakkõnda 6 aydan 2
yõla kadar hapis cezasõ istemiyle
dava açõldõ. Yargõtay 4. Ceza Dairesi,
kanõtlarõ inceledikten sonra Övüç’ün
beraatine karar verdi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ,
Başbakan’õn terör örgütü lideri Ab-
dullah Öcalan’a “Sayın” diye hitap
etmesi nedeniyle yapõlan suç duyu-
rularõ hakkõnda takipsizlik kararõ ver-
mişti. Üst mahkeme sõfatõyla itirazõ in-
celeyen Sincan 1. Ağõr Ceza Mah-
kemesi Başkanõ Osman Kaçmaz, Er-
doğan hakkõndaki takipsizlik kararõ-
nõ “Zamanaşımı süresi dolmadığı
ve suç işlenip işlenmediğinin tak-
dirinin de mahkemeye bırakılma-
sı gerektiği” gerekçesiyle kaldõrdõ.
Ankara Başsavcõlõğõ da, Erdoğan
ile ilgili fezleke hazõrlayõp doku-
nulmazlõk nedeniyle dosyayõ
TBMM’ye gönderme kararõ aldõ.
Kaçmaz, Gül hakkõnda da kayõp tril-
yon davasõ kapsamõnda verilen ta-
kipsizlik kararõnõ kaldõrarak, Cum-
hurbaşkanõ’nõn yargõlanmasõ gerekti-
ğine hükmetti. Kaçmaz’õn bu kararõ-
nõ Çankaya Köşkü “kötü niyetli” ola-
rak değerlendirirken, Başbakan da bu
kararõn bağlayõcõ olmadõğõnõ savun-
muştu. Tartõşmalar sürerken, Kaç-
maz hakkõnda Adalet Bakanlõğõ mü-
fettişleri inceleme başlattõ. İnceleme
konusunun da Ergenekon soruştur-
masõ kapsamõnda olduğu anlaşõldõ. Bu
çerçevede, Kaçmaz’õn telefonlarõnõn
da dinlendiği ortaya çõktõ.
Cemaatime dokunamazsın
Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ
İlhan Cihaner, İsmailağa cemaati ile
Fethullah Gülen grubuna yönelik
soruşturmalar nedeniyle Ankara’nõn
hedefi oldu. Cihaner hakkõnda 3
ayrõ soruşturma başlatõldõ. Ciha-
ner’in avukatõ Turgut Kazan “Tüm
yargıç ve savcılara yönelik bir
tehdit ve sindirme örneği ile kar-
şı karşıyayız” dedi.
Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõsõ
Abdurrahman Yalçınkaya da AKP
hakkõnda açtõğõ kapatma davasõ ne-
deniyle iktidarõn sözlü hõşmõna uğ-
ramõştõ. Kapatma davasõ açmasõyla
birlikte ölüm tehditleri almaya baş-
layan ve koruma sayõsõ arttõrõlan Yal-
çõnkaya’ya yönelik eski TBMM Baş-
kanõ Bülent Arınç’õn, “Ölüm en bü-
yük gerçek. Bunu başsavcı da gör-
meli, siyasetçiler de görmeli, herkes
görmeli. Ölüm bize şah damarla-
rımızdan daha yakın” sözleri üstü
örtülü tehdit olarak yorumlanmõştõ.
Anayasa Mahkemesi’nde AKP
kapatma davasõnda, partinin kapa-
tõlmasõ yönünde oy veren başkan-
vekili Osman Paksüt’ün de Erge-
nekon soruşturmasõnda yasadõşõ yol-
la dinlendiği ortaya çõkmõştõ.
AKP’ye dokunan yanõyor
Gül yargõlansõn diyen de Erdoğan’õ 3 kuruşluk tazminata mahkûm eden de sanõk
oldu. AKP’ye kapatma davasõnõ açan başsavcõ da kapatmadan yana oy kullanan yüksek
mahkeme üyesi de AKP’nin hõşmõna uğradõ.
/ IŞIL ÖZGENTÜRK
öğrencileri Antalya’ya bir okul gezisine
çõkmõşlar. Aspendos’un adõnõ duy-
duklarõ için öğretmenleri yanlarõna
Romeo Juliet’in kostümlerini de al-
dõrtmõş. Antalya’ya geldiklerinde, gi-
der tiyatroya bakarlar. On bin kişilik
koca Roma tiyatrosunun sapasağlam
hâlâ ayakta durduğunu görünce, hay-
retler içinde kalõrlar ve burada ‘Romeo
ve Juliet’ oyununu oynamaya karar ve-
rirler. Ancak antik tiyatronun her tarafõ
yabani otlarla kaplanmõştõr. Hemen o
zamanki Antalya Valisi İhsan Sabri
Çağlayangil’i makamõnda ziyaret ede-
rek, Aspendos’ta bir oyun sergilemek
istediklerini söyleyince; Vali İhsan
Sabri Çağlayangil Antalya Turizm
Derneği’nin de desteğini alarak bu
işe, ‘tamam’ der. Antalya Belediye-
si’nin temizlik işçileri tiyatronun sah-
nesini, oturma yerlerini otlardan te-
mizlerler. Birkaç gün içinde Özel İda-
re’nin ve Antalya Belediyesi’nin pa-
rasal katkõlarõ ile tahtadan sahne yapõ-
lõr. Antalya Lisesi’nin resim öğret-
menleri ellerinden geldiğince sahne de-
korunu tamamlarlar.
Günlerden 1953 yõlõnõn 27 Ma-
yõs’õdõr. Antalya Valiliği ve Antalya
Belediyesi bütün araçlarõnõ halkõ taşõ-
mak için Turizm Derneği’nin emrine
verir. Taa Manavgat’tan, Serik’ten,
Alanya’dan, Korkuteli’nden, Elma-
lõ’dan duyan gelir. Ve halk tarihi me-
kâna akõn eder. Tarihi mekândaki bu-
luşma, yõllar sonra doğacak bir bebe-
ğin habercisiymiş demek...
Kostümlerini zaten yanõnda getiren
öğrenciler, giyinip sahneye çõkarlar.
Aspendos’ta müthiş bir kalabalõk ve he-
yecan vardõr.
O sõrada halkõn bu coşkusunu gören
Antalya Belediye Başkanõ Seyit Ali
Pamir, Vali İhsan Sabri Çağlayangil,
Antalya Milletvekili ve Antalya sev-
dalõsõ Dr. Burhanettin Onat ile An-
talya’yõ Tanõtma ve Turizm Derneği
Başkanõ Osman Batur gibi Antalya
kentinin ileri gelenleri aynõ şeyi düşü-
nüyorlardõ:
- Bu gösteri, her yõl neden tekrar-
lanmasõn? Ama nasõl?
Büyük istek üzerine ertesi yõl, An-
kara Devlet Konservatuvarõ öğrenci-
leri Aspendos’ta bir temsil daha ver-
diler. İlgi yine görkemli oldu. Bebe-
ğin dünyaya gelmesi artõk an mese-
lesidir. Kültüre düşkün olan Antal-
yalõlar ve yüzyõllar öncesinden kül-
türlere beşiklik etmiş bu Antalya, bir
sanatsal başlangõcõn; Antalya Festi-
vali’nin doğumuna da tanõklõk etmek
üzeredir.
Antalya Altõn Portakal Film Festi-
vali’nin ilk temel taşõ, 1953 yõlõnda As-
pendos Antik Tiyatrosu’nda böyle
atõlmõştõ. Yani o yõl, Ankara Devlet Ti-
yatrosu Konservatuvarõ öğrencileri-
nin Aspendos Tiyatrosu’nda oynadõk-
larõ William Shakespeare’in Romeo
ve Juliet eseri, Antalya Tiyatro ve
Müzik Festivali’nin de çõkõş noktasõ ol-
muştu. Bebek doğmuştu ve büyüdü.”
Baştarafı Arka Sayfada
Altın Portakal Nasıl Altın Portakal Oldu?
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ
Öğrencilerden
tasarım yarışması
İstanbul Haber Servisi - Boğaziçi Üniversitesi
Yapõ Kulübü (BÜYAP), “Üniversitelerarası
Öğrenci Çelik Köprü” yarõşmasõ düzenliyor.
Türkiye’nin farklõ üniversitelerinden inşaat mü-
hendisliği ve mimarlõk öğrencilerini bir araya
getiren organizasyonu birinci olarak bitiren üni-
versite takõmõna 5000 TL para ödülü verilecek.
2010 yõlõnda dördüncüsü düzenlenecek orga-
nizasyon Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampü-
sü’nde 16 Nisan’da başlayacak ve 18 Nisan’a
kadar devam edecek. Geçtiğimiz yõl Kayõ İnşa-
at’õn ana sponsorluğunda gerçekleştirilen orga-
nizasyonun sponsorlarõ arasõnda Soyak, Tav,
Tekfen, Yapõ Merkezi, Yapõ-Endüstri Merkezi,
İnşaat Mühendisleri Odasõ İstanbul Şubesi, Ka-
yõ-Kasa, Mika, Reinforced Earth, ARUP, Geo-
duvar, ANB Makina gibi firmalar yer aldõ.
Başvurular kasım ayına kadar
3 gün süren organizasyonda ilk gün yarõşmacõ
takõmlar, tasarladõklarõ köprüleri kuracak. Bu
kurulum sonrasõ sunumlar yapõlõp köprüler, mi-
marlõk ve inşaat mühendisliği alanlarõnda uz-
man öğretim üyeleri ve firmalarõn üst düzey yö-
neticilerinden oluşan jüri kurulu tarafõndan este-
tik açõdan değerlendirilecek. İkinci gün ise ya-
rõşmacõlar kurulumda zamana karşõ yarõşõp, ma-
liyet ve verimlilik kategorisinde ölçütlendirile-
cek, köprülerine ağõrlõk testleri uygulanacak.
Yarõşmayõ birinci sõrada tamamlayan üniversite
takõmõna 5000 TL, ikinciye 2500 TL, üçüncüye
de 1500 TL ödül verilecek. Yarõşmaya son baş-
vuru tarihi ise 6 Kasõm 2009 olarak belirlendi.
İstanbul’ungeleceğinikarartacağõ,ormanlarõyokedeceğiveulaşõmõdarahatlatmayacağõiçin
artõk herkesin karşõ çõktõğõ projede, Karadeniz kõyõ yolu bağlantõsõ için ‘ulusal proje’ denildi
Sinan Kayõş anõldõ
Okmeydanı’nda ÖDP’nin 2002 seçim bildirilerini
dağıtmak için girdiği Yücetepe Gençler Kahve-
hanesi’nde vurularak katledilen Sinan Kayış,
dün akşam düzenlenen yürüyüşle anıldı. Ok-
meydanı Dikilitaş Âşık Veysel Parkı’nda topla-
nan grup “Devrim şehitleri ölümsüzdür”, “Çe-
teleşmeye ve yozlaşmaya karşı yürüyoruz” dö-
vizleri taşıyıp “Sinan’a sözümüz halk iktidarı”,
“Çeteler halka hesap verecek”, “Sinan devrim-
ci yolumuzda yaşıyor” sloganları atarak Ka-
yış’ın vurulduğu kahvehane önüne kadar yü-
rüdü. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU)