18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada İlker Başbuğ’un açılımın koşullarını açıklayan ko- nuşmalarının ardından düzenlenen görkemli tö- renlerin anlamı daha da derinleşiyor. Orgeneral Başbuğ, sık sık devletin temel ilke- lerine, başta üniter devlete dokunmayacağını yi- nelemek zorunluluğunu neden duydu? Zira bölücü, ayrıştırmacı azgın ihtiraslar artık su üstüne çıktı. Orgeneral Başbuğ; “Türk Silahlı Kuvvetleri bize emanet edilen Cumhuriyet ve devletimizin ulus- devlet, üniter devlet ve laik devlet yapısının her za- man savunucusu ve koruyucusu olmuştur. Bun- dan sonra da olmaya devam edecektir” dedikten sonra.. durmadan TC Başbakanı olduğunu söy- leyen RTE’de bir kıpırdanma.. üniter devlete sa- hip çıkma telaşı baş gösterdi. Acaba Genelkurmay Başkanı’nın son iki cüm- lelik açıklamasında bir-iki sözcüğe dikkat ediyor mu RTE ve kadrosu? Nedir o sözcükler: Orgeneral Başbuğ, “bize (Ata- türk’ün ordusu TSK’ye) emanet edilen Cumhuri- yet” diyor. “Ulus devlet, üniter ve laik devlet yapısının her zaman savunucusu olduğunu ve… bundan son- ra da olmaya devam edeceklerini” söylüyor. Kime? İmralı ile Kandil arasında beynamaz Demokratik Toplum (Kürt) Partisi’ne mi?.. Açılımı savunayım derken devletin temellerini tahrip ede- cek kertedeki yayınlara, yorumlara mı?.. Yoksa bu uyarı; açılımın sınırlarını bir türlü çizemeyen, ata- cağı bir adımın ayrışmaya, bölücülüğe yol açması olası bu iktidara mı? Bu yılki resmi törenler geçen yıllara oranla da- ha görkemli. Bu yıl geçit resminde büyük boyda Türk bayrağını askerler taşıyacak. Bu yılki tören- lerde Türkiye’deki 60 alay ve tabur sancağı geçit töreninde yer alacak. Geçen yılların bir misli sa- vaş uçağı.. helikopterler.. 8 bin 881 askerin geçit resmiyle gerçekleşecek. Ülkeyi bölünmeye götürecek tartışmaların, eği- limlerin kol gezdiği bugünlerde.. böylesine görkemli törenlerin; “Güçlü TSK demek, güçlü Türkiye demektir” sloganının anlamı yok mu? Geçen yüzyılın Hitler ve Mussolini gibi dikta- törleri yargıyı ve medyayı faşistleştirdiler.. muha- liflerini ipe sapa gelmez davalarla tasfiye ettiler. 1985’lerde yayımlanan bir dizi kitabın sonun- cusunun başlığı “Müdahalenin Ayak Sesleri” idi; bugün ise yargıda, medyada, toplumsal çağdaş- lığa karşı girişimlerde artık “faşizmin ayak sesle- ri” duyuluyor. Yaşadığımız dönemin özeti nedir: Yargı AKP’li- leştiriliyor. Muhalif saydığı medyayı ağır vergiler- le cezalandırarak susturmaya çalışıyor. Anayasa Mahkemesi’nin laiklik karşıtı hareketlerin odak nok- tası olduğunu ilan eden kararına karşın AKP laiklik karşıtı hareketlere olanak tanıyor. Üniter devletin altını oymaya çalışanlara demokrasidir, özgürlüktür diye ses çıkarmıyor. Naziler de, İtalya’da faşistler de bu yollardan geçtiler. Medyayı susturdular. Yargıyı kendilerine bağladılar. Nasıl bir yönetim, nasıl bir yönetici mi? Yargı- nın tazminat vermeye mahkûm ettiği, ödeyeme- diği için evi icra yoluyla satılan dinci bir gazete- ciye “geçmiş olsun” diyen, Emine Hanım’ı eşini ziyarete gönderen.. yayınlarını beğenmeyen bir ga- zeteyi denetim kıskacına alarak dize getirmeye ça- lışan.. Ergenekon davasına savcı olduğunu ilan ederek tutukluyu tutuksuzu dolaylı biçimde suç- layan.. ülkemizde 36 etnik grup olduğunu yine- leyerek 100’ün üzerinde etnik grubu barındıran Os- manlı’yı anımsatan bir yönetim ve bir Başbakan! Bu tablo karşısında Genelkurmay Başkanı’nın üniter ulus laik devlet vurgulaması günümüze ve geleceğe anlamlı bir slogan olarak damgasını vu- ruyor. SAYFA 30 AĞUSTOS 2009 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 28 Edirne B 33 Kocaeli B 32 Çanakkale PB 29 İzmir PB 31 Manisa B 34 Aydın PB 35 Denizli B 34 Zonguldak B 25 Sinop B 26 Samsun PB 27 Trabzon B 27 Giresun B 29 Ankara B 31 Eskişehir Y 31 Konya PB 30 Sıvas B 29 Antalya PB 36 Adana B 34 Mersin B 32 Diyarbakır B 36 Şanlıurfa B 36 Mardin PB 33 Siirt B 35 Hakkâri PB 27 Van B 23 Kars Y 23 Oslo PB 18 Helsinki PB 18 Stockholm PB 19 Londra Y 19 Amsterdam Y 20 Brüksel Y 19 Paris B 22 Bonn PB 22 Münih PB 22 Berlin PB 22 Budapeşte PB 27 Madrid B 37 Viyana PB 22 Belgrad Y 24 Sofya Y 27 Roma Y 28 Atina Y 30 Zürih PB 22 Moskova Y 22 Aşkabat PB 32 Astana Y 26 Taşkent B 35 Bakû PB 27 Bişkek PB 27 Tiflis PB 31 Kahire B 33 Şam B 34 Ülkemizin kuzey ve do- ğusu ile Doğu Akdeniz parçalı çok bulutlu, Do- ğu Anadolu’nun kuzeyi, Kütahya, Eskişehir, Bile- cik, Bolu, Karabük, Bur- sa Yenişehir, Ankara’nın kuzeybatısı, Osmaniye, Kahramanmaraş, Rize ve Hopa çevreleri sağa- nak ve gök gürültülü sa- ğanak, diğer yerler az bulutlu geçecek. 3. köprünün 3 sorusu OKTAY EKİNCİ Ulaştõrma Bakanõ Bi- nali Yıldırım ile Büyük- şehir Belediye Başkanõ Kadir Topbaş 3. köprü- nün Tarabya-Beykoz planlarõ için “belediyeye geldi, mecliste görüşüle- cek” demelerine rağmen Başbakan tarafõndan “he- nüz belli olmadığı” söy- lenen güzergâhõn Kara- deniz’e kaydõğõ giderek netleşiyor. Bu konuda Er- doğan’õn 2007’de belirt- tiği “Karadeniz Kıyı Yo- lu’nun Boğaz’ı en kuzeyden 3. köprüyle geçerek tamamen sa- hilden Trakya’ya bağlanması” hedefini anõmsatan 27.08.2009’da- ki haberimiz üzerine Topbaş’õn ye- ni açõklamasõ ise şöyle: “Hükümet 3. köprüyü ulusal boyutta düşü- nüyor; güzergâhı da bu belirle- yecek...” (28.08.2009) Köprünün sadece İstanbul için de- ğil, “ulusal” boyutta tasarlanmasõ ise Hopa’yõ Kırklareli’ne bağla- masõ planlanan Karadeniz Kõyõ Yolu’nun “Boğaz’ı geçme proje- si” olduğunu kesinleştiriyor. Menderes yöntemi Boğaz’õn kuzeyinden bir “deniz altı karayolu tüneli”nin jeolojik engellerin yanõ sõra çevresel ve to- pografik nedenlerle de mümkün ol- madõğõ bilindiğinden, Erdoğan’õn õsrarlõ olduğu sahil yolunu Trak- ya’ya geçirecek köprüden başka bir seçenek bulunmuyor. Öte yandan yine Erdoğan’õn “gü- zergâhı kesinleştirmek” üzere şe- hirci ve plancõlarla görüşmek yeri- ne Ulaştõrma Bakanõ’yla yeni bir “helikopter gezisi” yapacaklarõnõ açõklamasõ ise akla 1950’lerin ün- lü “Menderes yöntemi”ni getiri- yor. Başbakan’õn da her fõrsatta “devamı” olduğunu belirttiği eski Başbakan Menderes, yeni yollarõn açõlmasõ için İstanbul’un kent plan- larõnõ ve şehircilik çalõş- malarõnõ bir kenara bõrak- mõş; sadece “kendi uy- gun gördüğü” güzergâh- lardaki tarihi yapõlarõ bi- le yüksek yerlere çõkõp “cetvelle işaret ederek” yõktõrmõştõ. Herkes karşı Erdoğan’õn da 3. köprü için “helikopterden ba- karak” karar vereceğini söylemesini “Menderes hayranlığı”na bağlayan eski ÖDP İstanbul İl Baş- kanõ Mehmet Atay di- yor ki: “O zaman da akademis- yenler susmuştu; şimdi de çoğu- nun sesi çıkmıyor.” Peki, kentin geleceğini kararta- cağõ ve ulaşõmõ da rahatlatmayaca- ğõ için artõk herkesin karşõ çõktõğõ 3. köprüde neden “ısrar” ediliyor? Bu soruyla birlikte özellikle gü- zergâhõn üzerindeki “sis perde- si”nin aralanabilmesi ise son ge- lişmelerle birlikte önem kazanan “3 belirsiz”in aydõnlanmasõna bağlõ. Bir Zamanlar ‘Karşı’ Çıkmışlardı Siyasal iktidarın kurmayları, yakın geçmişteki “3. köprüye hayır” etkinliklerine destek vermek üzere katılmışlardı. 1999 yılında Arnavutköy’de düzenlenen protesto mitinginde çekilen fotoğrafta konuşmacı Bülent Akarcalı; “Destek”leyenler arasında ise şimdiki TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin de bulunuyor. (İsmail Üstün arşivinden) 1- BAŞBAKAN NEDEN ‘GÖRÜŞ’ÜNÜ DEĞİŞTİRDİ? Erdoğan’õn İstanbul’u yönetirken 3. köprüye şiddetle karşõ çõktõğõ ve bu nedenle “kendi imzası”nõ taşõyan 1/50 binlik planda da 3. köprüye yer verilmediği “belgeli” bir gerçek... Aynõ planõn bu kararõ şimdiki 1/100 binlik planda da sürdürülmesine rağmen “Başbakanlık süreci”nde ortaya çõkan “görüş değişikliği” hangi gerekçelere dayanõyor? Sorunun yanõtõnõ yõllardõr alamayan uzmanlarõn, “acaba Başbakan bizim bilemediğimiz neyi biliyor...” şeklindeki meraklarõ da hâlâ giderilmiş değil. 2-KARADENİZ KIYI YOLU “NASIL” GEÇECEK? Karadeniz Kõyõ Yolu’na, aslõnda önceki hükümetlerin ürünü olmasõna rağmen ve geniş bir kesimce “çevre cinayeti” sayõlmasõna da aldõrmayan Erdoğan tarafõndan “sahiplenilmesi” dikkat çekmişti. Başbakan’õn yapõlan 550 km’lik yolla yetinmeyerek, aynõ yolun “sahilden devamla ve Trakya’ya 3. köprüyle geçerek tamamlanacağı”nõ belirtmesinden bu yana ise özellikle Kõrklareli-İstanbul yol çalõşmalarõ sürüyor ve Anadolu yakasõnda da sahil yolu planlama çalõşmalarõ yapõldõğõ biliniyor. Bu nedenle Karayollarõ’nõn sahil yolunda Boğaz’õn geçilmesi için ne düşünüldüğünü de bir an önce açõklamasõ gerekiyor. 3- YAP-İŞLET-DEVRET İÇİN ‘MÜŞTERİ’ KİM? İlk iki köprüden farklõ olarak 3. köprüde “yap-işlet-devret” yöntemi yeğleniyor. Yani, yapõmcõlar 25-40 yõl arasõnda geçiş ücretini toplama karşõlõğõnda köprüyü inşa edecekler! Bunun gerçekleşebilmesi ise ancak bir “müşteri”nin bulunmasõna bağlõ olduğundan, hükümetin olasõ müşteriye “yıllık paralı araç geçişi garantisi vereceği” de resmen açõklanan “teşvik”ler arasõnda. Dahasõ, işletme süresince diğer iki köprüdeki geçiş ücretinin de 3. köprüyle “eşgüdüm” içinde belirleneceği, böylece yeni köprünün “kazancının güvenceye alınacağı” söyleniyor. İşte bu özendirmelerle yapõlacak 3. köprü için Ulaştõrma Bakanõ “ihale yakında” dediğine göre, “müşteri” de hazõr mõ? Başbakan’a “biz yapalım” dedikleri anõmsanan “Malezya” grubundan başka müşteri var mõ? Cumhuriyet, konuyu izlemeyi sürdürecek. 3. köprünün gerçekten “ulusal” bir proje mi, yoksa yeni bir “uluslararası rant projesi” mi olduğu yönündeki soru işaretlerini aydõnlatmak, konunun en yaşamsal boyutunu oluşturuyor. YanıtlarYanıtlar ‘muamma’ya‘muamma’ya açıklık getirecekaçıklık getirecek Gül’e, Erdoğan’a ya da partiye dava açan hukukçular iktidarõn hedefi oldu İLHAN TAŞCI ANKARA - Bağõmsõzlõğõnõ güç- lendirme iddiasõyla yüksek yargõyõ yeniden şekillendirmek isteyen hü- kümet, bugüne değin kendisiyle ters düşen ve aleyhine kararlara imza atan hâkim ve savcõlarla hep hesaplaş- maya girişti. Başbakan Tayyip Er- doğan’õ şehitlere “kelle” dediği için üç kuruşluk cezaya mahkûm eden yargõç Sevgi Övüç sanõk olur- ken, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün yargõlanmasõ kararõnõ veren hâkim Osman Kaçmaz da Ergene- kon soruşturmasõna dahil edildi. İktidarõn beğenmediği kararlara imza atan yargõçlar ve başlarõna ge- lenlerden dikkat çekenler şöyleydi: Başbakan Erdoğan’õn şehitlerden “kelle” diye söz etmesi üzerine şe- hit aileleri Başbakan hakkõnda üç ku- ruşluk tazminat davasõ açtõ. Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi Başkanõ Sevgi Övüç, Erdoğan’õ üç kuruş tazminata mahkûm etti. Ancak bu ka- rardan kõsa bir süre sonra, yargõç Övüç hakkõnda Adalet Bakanlõğõ müfettişleri soruşturma izni istedi. Dönemin Adalet Bakanõ Meh- met Ali Şahin’in de izin vermesi üzerine, Övüç hakkõnda 6 aydan 2 yõla kadar hapis cezasõ istemiyle dava açõldõ. Yargõtay 4. Ceza Dairesi, kanõtlarõ inceledikten sonra Övüç’ün beraatine karar verdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Başbakan’õn terör örgütü lideri Ab- dullah Öcalan’a “Sayın” diye hitap etmesi nedeniyle yapõlan suç duyu- rularõ hakkõnda takipsizlik kararõ ver- mişti. Üst mahkeme sõfatõyla itirazõ in- celeyen Sincan 1. Ağõr Ceza Mah- kemesi Başkanõ Osman Kaçmaz, Er- doğan hakkõndaki takipsizlik kararõ- nõ “Zamanaşımı süresi dolmadığı ve suç işlenip işlenmediğinin tak- dirinin de mahkemeye bırakılma- sı gerektiği” gerekçesiyle kaldõrdõ. Ankara Başsavcõlõğõ da, Erdoğan ile ilgili fezleke hazõrlayõp doku- nulmazlõk nedeniyle dosyayõ TBMM’ye gönderme kararõ aldõ. Kaçmaz, Gül hakkõnda da kayõp tril- yon davasõ kapsamõnda verilen ta- kipsizlik kararõnõ kaldõrarak, Cum- hurbaşkanõ’nõn yargõlanmasõ gerekti- ğine hükmetti. Kaçmaz’õn bu kararõ- nõ Çankaya Köşkü “kötü niyetli” ola- rak değerlendirirken, Başbakan da bu kararõn bağlayõcõ olmadõğõnõ savun- muştu. Tartõşmalar sürerken, Kaç- maz hakkõnda Adalet Bakanlõğõ mü- fettişleri inceleme başlattõ. İnceleme konusunun da Ergenekon soruştur- masõ kapsamõnda olduğu anlaşõldõ. Bu çerçevede, Kaçmaz’õn telefonlarõnõn da dinlendiği ortaya çõktõ. Cemaatime dokunamazsın Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ İlhan Cihaner, İsmailağa cemaati ile Fethullah Gülen grubuna yönelik soruşturmalar nedeniyle Ankara’nõn hedefi oldu. Cihaner hakkõnda 3 ayrõ soruşturma başlatõldõ. Ciha- ner’in avukatõ Turgut Kazan “Tüm yargıç ve savcılara yönelik bir tehdit ve sindirme örneği ile kar- şı karşıyayız” dedi. Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõsõ Abdurrahman Yalçınkaya da AKP hakkõnda açtõğõ kapatma davasõ ne- deniyle iktidarõn sözlü hõşmõna uğ- ramõştõ. Kapatma davasõ açmasõyla birlikte ölüm tehditleri almaya baş- layan ve koruma sayõsõ arttõrõlan Yal- çõnkaya’ya yönelik eski TBMM Baş- kanõ Bülent Arınç’õn, “Ölüm en bü- yük gerçek. Bunu başsavcı da gör- meli, siyasetçiler de görmeli, herkes görmeli. Ölüm bize şah damarla- rımızdan daha yakın” sözleri üstü örtülü tehdit olarak yorumlanmõştõ. Anayasa Mahkemesi’nde AKP kapatma davasõnda, partinin kapa- tõlmasõ yönünde oy veren başkan- vekili Osman Paksüt’ün de Erge- nekon soruşturmasõnda yasadõşõ yol- la dinlendiği ortaya çõkmõştõ. AKP’ye dokunan yanõyor Gül yargõlansõn diyen de Erdoğan’õ 3 kuruşluk tazminata mahkûm eden de sanõk oldu. AKP’ye kapatma davasõnõ açan başsavcõ da kapatmadan yana oy kullanan yüksek mahkeme üyesi de AKP’nin hõşmõna uğradõ. / IŞIL ÖZGENTÜRK öğrencileri Antalya’ya bir okul gezisine çõkmõşlar. Aspendos’un adõnõ duy- duklarõ için öğretmenleri yanlarõna Romeo Juliet’in kostümlerini de al- dõrtmõş. Antalya’ya geldiklerinde, gi- der tiyatroya bakarlar. On bin kişilik koca Roma tiyatrosunun sapasağlam hâlâ ayakta durduğunu görünce, hay- retler içinde kalõrlar ve burada ‘Romeo ve Juliet’ oyununu oynamaya karar ve- rirler. Ancak antik tiyatronun her tarafõ yabani otlarla kaplanmõştõr. Hemen o zamanki Antalya Valisi İhsan Sabri Çağlayangil’i makamõnda ziyaret ede- rek, Aspendos’ta bir oyun sergilemek istediklerini söyleyince; Vali İhsan Sabri Çağlayangil Antalya Turizm Derneği’nin de desteğini alarak bu işe, ‘tamam’ der. Antalya Belediye- si’nin temizlik işçileri tiyatronun sah- nesini, oturma yerlerini otlardan te- mizlerler. Birkaç gün içinde Özel İda- re’nin ve Antalya Belediyesi’nin pa- rasal katkõlarõ ile tahtadan sahne yapõ- lõr. Antalya Lisesi’nin resim öğret- menleri ellerinden geldiğince sahne de- korunu tamamlarlar. Günlerden 1953 yõlõnõn 27 Ma- yõs’õdõr. Antalya Valiliği ve Antalya Belediyesi bütün araçlarõnõ halkõ taşõ- mak için Turizm Derneği’nin emrine verir. Taa Manavgat’tan, Serik’ten, Alanya’dan, Korkuteli’nden, Elma- lõ’dan duyan gelir. Ve halk tarihi me- kâna akõn eder. Tarihi mekândaki bu- luşma, yõllar sonra doğacak bir bebe- ğin habercisiymiş demek... Kostümlerini zaten yanõnda getiren öğrenciler, giyinip sahneye çõkarlar. Aspendos’ta müthiş bir kalabalõk ve he- yecan vardõr. O sõrada halkõn bu coşkusunu gören Antalya Belediye Başkanõ Seyit Ali Pamir, Vali İhsan Sabri Çağlayangil, Antalya Milletvekili ve Antalya sev- dalõsõ Dr. Burhanettin Onat ile An- talya’yõ Tanõtma ve Turizm Derneği Başkanõ Osman Batur gibi Antalya kentinin ileri gelenleri aynõ şeyi düşü- nüyorlardõ: - Bu gösteri, her yõl neden tekrar- lanmasõn? Ama nasõl? Büyük istek üzerine ertesi yõl, An- kara Devlet Konservatuvarõ öğrenci- leri Aspendos’ta bir temsil daha ver- diler. İlgi yine görkemli oldu. Bebe- ğin dünyaya gelmesi artõk an mese- lesidir. Kültüre düşkün olan Antal- yalõlar ve yüzyõllar öncesinden kül- türlere beşiklik etmiş bu Antalya, bir sanatsal başlangõcõn; Antalya Festi- vali’nin doğumuna da tanõklõk etmek üzeredir. Antalya Altõn Portakal Film Festi- vali’nin ilk temel taşõ, 1953 yõlõnda As- pendos Antik Tiyatrosu’nda böyle atõlmõştõ. Yani o yõl, Ankara Devlet Ti- yatrosu Konservatuvarõ öğrencileri- nin Aspendos Tiyatrosu’nda oynadõk- larõ William Shakespeare’in Romeo ve Juliet eseri, Antalya Tiyatro ve Müzik Festivali’nin de çõkõş noktasõ ol- muştu. Bebek doğmuştu ve büyüdü.” Baştarafı Arka Sayfada Altın Portakal Nasıl Altın Portakal Oldu? BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ Öğrencilerden tasarım yarışması İstanbul Haber Servisi - Boğaziçi Üniversitesi Yapõ Kulübü (BÜYAP), “Üniversitelerarası Öğrenci Çelik Köprü” yarõşmasõ düzenliyor. Türkiye’nin farklõ üniversitelerinden inşaat mü- hendisliği ve mimarlõk öğrencilerini bir araya getiren organizasyonu birinci olarak bitiren üni- versite takõmõna 5000 TL para ödülü verilecek. 2010 yõlõnda dördüncüsü düzenlenecek orga- nizasyon Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampü- sü’nde 16 Nisan’da başlayacak ve 18 Nisan’a kadar devam edecek. Geçtiğimiz yõl Kayõ İnşa- at’õn ana sponsorluğunda gerçekleştirilen orga- nizasyonun sponsorlarõ arasõnda Soyak, Tav, Tekfen, Yapõ Merkezi, Yapõ-Endüstri Merkezi, İnşaat Mühendisleri Odasõ İstanbul Şubesi, Ka- yõ-Kasa, Mika, Reinforced Earth, ARUP, Geo- duvar, ANB Makina gibi firmalar yer aldõ. Başvurular kasım ayına kadar 3 gün süren organizasyonda ilk gün yarõşmacõ takõmlar, tasarladõklarõ köprüleri kuracak. Bu kurulum sonrasõ sunumlar yapõlõp köprüler, mi- marlõk ve inşaat mühendisliği alanlarõnda uz- man öğretim üyeleri ve firmalarõn üst düzey yö- neticilerinden oluşan jüri kurulu tarafõndan este- tik açõdan değerlendirilecek. İkinci gün ise ya- rõşmacõlar kurulumda zamana karşõ yarõşõp, ma- liyet ve verimlilik kategorisinde ölçütlendirile- cek, köprülerine ağõrlõk testleri uygulanacak. Yarõşmayõ birinci sõrada tamamlayan üniversite takõmõna 5000 TL, ikinciye 2500 TL, üçüncüye de 1500 TL ödül verilecek. Yarõşmaya son baş- vuru tarihi ise 6 Kasõm 2009 olarak belirlendi. İstanbul’ungeleceğinikarartacağõ,ormanlarõyokedeceğiveulaşõmõdarahatlatmayacağõiçin artõk herkesin karşõ çõktõğõ projede, Karadeniz kõyõ yolu bağlantõsõ için ‘ulusal proje’ denildi Sinan Kayõş anõldõ Okmeydanı’nda ÖDP’nin 2002 seçim bildirilerini dağıtmak için girdiği Yücetepe Gençler Kahve- hanesi’nde vurularak katledilen Sinan Kayış, dün akşam düzenlenen yürüyüşle anıldı. Ok- meydanı Dikilitaş Âşık Veysel Parkı’nda topla- nan grup “Devrim şehitleri ölümsüzdür”, “Çe- teleşmeye ve yozlaşmaya karşı yürüyoruz” dö- vizleri taşıyıp “Sinan’a sözümüz halk iktidarı”, “Çeteler halka hesap verecek”, “Sinan devrim- ci yolumuzda yaşıyor” sloganları atarak Ka- yış’ın vurulduğu kahvehane önüne kadar yü- rüdü. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle