Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 30 AĞUSTOS 2009 PAZAR
10 DIŞ HABERLER
ardeşliğin kõrõlgan olduğunu gördük
Azerbaycan Meclisi’nde muhalefet parti-
si milletvekilllerinden Arzu Samad-
beyli, Türkiye ile Ermenistan arasõnda yürütülen
görüşmeler sonrasõnda Bakû-Ankara arasõnda
yaşanan krizin iki tarafa da ciddi bir ders olduğu
görüşünde. Bölgede iki ülkenin uzlaşarak bir si-
yaset yürütmesi gerektiğini söyleyen Samad-
beyli, “Ne zaman ki Azerbaycan ve Türki-
ye’nin ortak çıkarlarına uygun olursa Er-
menistan-Türkiye arasındaki sınırlar açıl-
malı” diyor.
- Ankara-Bakû arasında yaşananları nasıl
değerlendiriyorsunuz?
SAMADBEYLİ - Sõnõrlarõn açõlmasõyla ilgi-
li konuda Türkiye ile sorun yaşadõk. Gerginlik dö-
neminde gerek Azeri gerekse Türk hükümetlerin
izledikleri politika yanlõştõ. Ama Başbakan Er-
doğan’õn Bakû’yu ziyareti ve Azerbaycan tara-
fõnõn gerek iktidar gerekse muhalefet olarak tav-
rõ bu gerginliği ortadan kaldõrdõ. Tabii halklarõn
yakõnlõğõ da çok etkili oldu. İki taraf da yanlõş adõm
atmadan önce birbirleriyle konuşmalõydõ. Ancak
bu yanlõşlar ve tartõşmalar da bazõ şeyleri düzeltti.
Bundan sonra hem Azerbaycan hem de Türkiye
bundan ders çõkararak davranacaklardõr.
Bizim istediğimiz Türkiye’nin Kafkaslar’da güç-
lenmesi. Bunun için elbette Türkiye’nin Azer-
baycan, Ermenistan, Gürcistan ve Rusya ile iliş-
kileri olmalõdõr ama bölgede Azerbaycan ve Tür-
kiye birlikte uzlaşarak bir siyaset yürütmelidir. Bu
bölgede, Azerbaycan’õn da Türkiye’nin de bir-
birlerinden başka kimseleri yok. Aramõzda tari-
he dayalõ kardeşlik ilişkisi var. Azerbaycan’õn pet-
rolü, doğalgazõ dünyaya Türkiye üzerinden gidi-
yor, gidecek. Bu
da Türkiye’yi stra-
tejik olarak daha
da önemli hale ge-
tirdi. Sõnõrlar açõ-
lõrsa bu hem Tür-
kiye’nin hem de
Azerbaycan’õn çõ-
karlarõna uygun bir siyasetle olmalõ. İlişkilerin da-
ha da güçlendirilmesi önemlidir.
- ABD ve Rusya’nın bölgedeki etkilerini na-
sıl değerlendiriyorsunuz?
Rusya bölgede hâkim. Asõl konu Türkiye’nin
Rusya yerine bölgede hâkim hale gelmesi. Bizim
istediğimiz bölgede Rusya’nõn değil Türkiye’nin
etkin olmasõ. Bence, ABD Başkanõ Obama’nõn se-
çildikten sonra Türkiye’yi ziyaret etmesi de sadece
İslam dünyasõna verilen bir mesaj değil, aynõ za-
manda Washington’õn Kafkaslar’da Türkiye’nin
etkin olmasõna yönelik isteğini ortaya koyuyor.
‘İlişki test edildi’
SETA uzmanlarõndan Prof. Bülent Aras ise
Azerbaycan-Türkiye arasõndaki ilişkilerin söylem
düzeyinden stratejik ortaklõğa çõkarõlmasõ ge-
rektiğine vurgu yapõyor.
- Bakû-Ankara ilişkilerinde yaşanan ger-
ginlik atlatıldı mı?
ARAS - Bu kötü bir ders oldu aslõnda. “Tek
millet iki devlet” üzerinden ilişkileri devam et-
tiriyorduk. “Azerbaycan’la sorun yaşamayız”
düşüncesi hâkimdi. Ama bu kriz bize ilişkinin söy-
lem düzeyinde ve kõrõlgan olduğunu gösterdi. Şim-
di ise bu kõrõlgan ilişkiden daha bir altõ doldu-
rulmaya çalõşõlan bir bağlama geçirilmeye çalõ-
şõlõyor, enerji planõyla, iki ülke arasõndaki STÖ’le-
rin, medyanõn diyaloğuyla, siyasetçiler arasõndaki
daha yakõn ilişkilerle ortak strateji, politika üre-
tecek mekanizmalar oluşturmak yoluyla... Bun-
dan ciddi ders çõkarõldõğõ söylenebilir. Birincisi
bu kõrõlgan yapõnõn ortadan kaldõrõlmasõ yönün-
de. İkincisi ise kriz çõkmasõnõ engelleyecek şekilde
ilişkiler oturtulmaya çalõşõlõyor. Bir açõdan da bu
son yaşananlarla Türkiye-Azerbaycan ilişkileri ne
kadar kötüleşebilir, bunu da tespit ettik ve çok faz-
la kötüleşmediğini gördük.
- Peki, ya Dağlık Karabağ sorunu...
Türkiye başõndan bu yana sorunun çözümünü
istiyor. Çözme yönünde son dönemde belki ma-
nevralarda biraz çeşitlilik oldu. Ama her zaman
söylediğimiz sorunun çözülmesi, Türkiye-Er-
menistan ilişkilerinin normalleşmesi, Kafkaslar’a
istikrar ve barõşõn gelmesi. Esas politika bu. Ta-
bii bunu yaparken Türkiye’nin Ermenistan’la iliş-
kilerinde normalleşme süreci Dağlõk Karabağ ko-
nusunu daha fazla gündeme getirdi. Bölgede bu
sorunu çözecek 5 aktör var. Azerbaycan, Erme-
nistan ve Gürcistan bu sorunu kendileri yaşayan
ülkeler. Çünkü Rusya ve Gürcistan savaşõ ile or-
taya çõkan bir durum var. Diğer güçlü ülkeler de
Türkiye ve Rusya. Bu 5 ülkenin bir şekilde bu so-
runu çözmesi lazõm... Gürcistan’da savaş çõkõyor,
Ermenistan-Gürcistan gerilimi yaşanõyor, 21.
yy.’da Ermenistan ve Türkiye’nin sõnõrõ kapalõ,
Karabağ işgal altõnda bunlar sürdürülebilir değil.
- Rusya’nın Türkiye’nin bölgedeki etkinli-
ğine tavrı ne olur?
Son dönem itibarõyla Türkiye’nin bölgedeki ma-
nevralarõna Rusya müdahil olmuyor. Biraz
ABD’den bağõmsõz Kafkasya’da bir inisiyatif ge-
liştirilmesi Rusya’dan Türkiye’ye yönelik bakõ-
şõ değiştirdi. Türkiye daha dikkate alõnmasõ gereken
bir aktör olarak algõlanõyor. Bir de Gürcistan sa-
vaşõnõn maliyeti Rusya’ya büyük oldu, böyle ikin-
ci bir macerayõ kaldõrõp kaldõramayacağõ belli de-
ğil. Ve böyle bir şeyi Ermenistan-Azerbaycan üze-
rinden yaşamak da istemiyor çünkü Gürcis-
tan’daki gibi yüksek çõkarlarõ yok. Ermenistan
Rusya’nõn üzerinde bir kambur, ayaklarõ üzerin-
de durmasõ lazõm. En azõndan şu aşamada Rusya
bu gelişmelere çok ses çõkarmõyor. Azerbaycan-
Ermenistan arasõnda bir çatõşma çõkmamasõ yö-
nünde itina gösteriyor, diplomatik çaba yollarõnõ
destekliyor. Washington ise şu an bölgedeki den-
klemin dõşõnda gibi. ABD yönetiminin bölgeye il-
gisi Hazar petrolleri, biraz Ermeni diyasporasõnõn
etkisi ve Avrasya’da terörle savaş çerçevesinde,
bölge üzerinde hareket alanõ oluşturulmasõ yö-
nünde. Ama şu anda Washington izliyor.
‘Karabağ ile paralel süreç’
Ankara-Erivan arasõndaki normalleşme adõm-
larõna ilişkin AKP’li milletvekili Suat Kınıklıoğlu
ise şunlarõ söylüyor: “Türkiye’nin normalleşme
süreciyle Karabağ’daki çözüm süreci birbir-
lerini besleyen paralel süreçler. Zaten hiçbir za-
man Türkiye birinin diğerinden bağımsız ol-
duğunu, birinin birine rağmen yapılacağını söy-
lemedi ama nedense Azerbaycan kamuoyun-
da böyle bir algılama şekli oldu. Biz her zaman
Kafkasya’daki durumun sürdürülebilir ol-
madığını söylüyoruz. Normalleşme süreci Ka-
rabağ’da çözümü kolaylaştıran bir faktör.”
Sizce kapõlar açõlacak mõ sorusunu ise “Enin-
de sonunda açılacak diye düşünüyorum” diye
yanõtlayan Kõnõklõoğlu, Gürcistan örneğini gös-
tererek donmuş bir çatõşmanõn nasõl bir anda alev-
lendiğine dikkat çekiyor. “Çatışma olmadan ön-
lemlerini alıp istikrarlı bir Güney Kafkasya is-
teğiyle haraket ediyoruz” diye konuşuyor.
5yõl önce Türk çağdaş edebiyatõ
üzerine Ermenistan’da ilk ve tek
doktora tezini hazõrlayan ve tez konu-
su Fakir Baykurt ve köy romanõ
olan Erivan Devlet Üniversitesi Tür-
koloji Bölümü öğretim üyesi Doç.
Dr. Ruben Melkonyan’a yönelttiğimiz
“Ermenistan ve Türkiye arasında
son dönemde normalleşme süreci
için atılan adımlar, Ermeni diyas-
porasının baskısı altındaki Was-
hington’ın elini rahatlatmak için
miydi” sorusuna şu yanõtõ alõyoruz:
MELKONYAN - Ermenistan’da gö-
reve gelen devlet başkanlarõ sorunlara
karşõn Türkiye ile önkoşulsuz anlaşma-
ya hazõr oldularõnõ söylediler, Türkiye ile
diplomatik ilişkiler kurulmasõndan, sõ-
nõrlarõn açõlmasõndan yana olduklarõnõ di-
le getirdiler. Onun için Ermenistan tara-
fõ kendi isteğiyle bu diplomatik girişime
girmiştir. Ama bildiğiniz gibi dünyada
büyük devletler her şeye karõşõyorlar ve
onlarsõz hiçbir şey de olmuyor. Bu çer-
çevede ABD gibi, Rusya ve Avrupa’nõn
da bu diplomatik çabalarda rolü olabilir.
Ancak ben bunlara çok dikkat etmek is-
temiyorum çünkü biz iki komşu halkõz,
ülkeyiz. Ve iki komşu arasõnda gerçek-
ten normal ilişkiler olmalõ.
Diğerlerine bõrakmadan, kendimiz ara-
mõzdaki sorunlarõ çözmeliyiz. Eğer biz
aramõzdaki sorunlarõ çözmeyip, diplo-
matik ilişkiler kurmayõp sõnõrlarõ kapalõ
tututuyorsak işte o zaman da başka ülkeler
işimize karõşabiliyorlar. Onun için ilk ön-
ce Ermenistan ve Türkiye cesaretle ken-
di geçmişiyle yüzleşerek diplomatik iliş-
kiler kurmalõ ve sõnõrlar açõlmalõ.
Sizin Yunanistan’la sorunlarõnõz var
ama sõnõrlarõnõz açõk. Sõnõrlar açõk ve
diplomatik ilişki olduğu zaman ara-
mõzdaki sorunlarõ, diyalog yoluyla ken-
dimiz çözebiliriz.
- Dağlık Karabağ sorunu çözül-
meden sınırın açılacağını düşünü-
yor musunuz?
Ermenistan-Türkiye arasõndaki prob-
lemlere Azerbaycan Karabağ konusunu
dahil etmek yanlõş, çünkü bu ülkeler ba-
ğõmsõz ülkeler.
‘Önce sınırlar açılsın’
İki ülke arasõndaki sorunlarõ bir üçün-
cü ülke ile -ki bu ülke kardeşiniz bile ol-
sa- bağlamak çok anlamlõ değil. Bõrakõn,
Azerbaycan’la problemlerimizi biz çö-
zelim. Uluslararasõ politikada kardeş ül-
ke, yavru vatan gibi nitelemelerin yanlõş
olduğu inancõndayõm.
- Bu konunun çözü-
müne ilişkin çabaları
nasıl değerlendiriyorsu-
nuz? Aliyev-Sarkisyan
bir araya geldiler ve bir
de tabii Minsk Gru-
bu’nun çabaları var...
Olumlu değerlendiriyo-
rum, çünkü şimdiye kadar
savaş başlamadõ!..
- Savaş tehlikesi hâlâ
var mı diyorsunuz?
Evet her an olabilir çün-
kü Azerbaycan Cumhur-
başkanõ bu konuyla ilgili
olarak “Silahla toprak-
larımızı geri alacağız”
yönünde açõklamalar ya-
põyor... Minsk Grubu’nun
formatõ bence uygun. Ama böyle me-
seleler çabuk çözülmez.. Mesela sizin
de Kõbrõs meseleniz var, o da kaç yõldõr
çözülmüyor...
- Peki ya 1915 olaylarına ilişkin tu-
tumunuz...
Diplomatik ilişkiler kurup sõnõrlarõ
açalõm, sonra diğer sorunlarõ konuşalõm.
Türk tarafõnõn dile getirdiği “Tarihçiler
Komisyonu kurulsun, onlar tartışsın”
önerisi de çok iyi değil. Şunu söylemek
gerek: Hiçbir Ermeni tarihçi, bilim insanõ
gelip de soykõrõmõn olup olmadõğõnõ tar-
tõşmayacak,, bunu anlamanõz lazõm. Bu-
nun olup olmadõğõnõ tartõşmaya karşõyõm.
Bu bizim için açõk bir gerçek. Türk tarafõ
olmadõ, biz oldu diyoruz ve çõkmaz bir
sokağa giriliyor. Bunun tartõşmasõ bir so-
nuç vermez. Soykõrõm konusu yalnõz
tarihi bir konu değil. Hem siyasi, hem de
hukuki bir konu.
- ABD’deki Ermeni toplumu, Oba-
ma’nın 24 Nisan’daki
açıklaması ABD’deki Er-
meni toplumu tarafından
yetersiz bulundu. Bu açık-
lamanın Ermenistan’da-
ki yankısı ne oldu?
Hayal kõrõklõğõna uğra-
yan bir kesim var. Ama ko-
nuya sağduyulu yaklaşan-
lar da var. Obama, kendi
ülkesinin çõkarlarõna göre
bir adõm attõ. Tabii bir yan-
dan da eski yönetime göre
Obama ileriye doğru bir
adõm attõ ve “Medz Ye-
gern” (Ermenilerin 1915
olaylarõnõ tanõmlamak için
kullandõklarõ Büyük Fela-
ket anlamõna gelen ifade)
dedi. Ama diğer yandan da
“Medz Yegern”, “soykırım” gibi hukuki
bir terim değil.
- Ermenistan’dan Türkiye’ye ba-
kış nasıl?
Türkiye karşõtlõğõ, önyargõlar hâlâ var
ve çok... Bir kõsmõ bilgisizlikten kay-
naklanõyor. Sõnõrlar kapalõ, diplomatik
ilişki yok. Halkõn bir kõsmõ iki ülke ara-
sõnda STÖ’lerin, uzmanlarõn toplantõlar
yaptõklarõnõ, konuyu tartõştõklarõnõ bile bil-
miyor. 1915 olaylarõnõn yaşamlarõnõ et-
kilediği Ermenilerin, “Türklerle biz
geçmişte de kardeş olduk ama başı-
mıza neler geldi şimdi değişen ne ola-
cak” yönünde kuşkularõ var. Özetle, Er-
meni ve Türk toplumu birbirini tanõma-
lõ ve anlamalõ. Nefret ve düşmanlõklara
devam etmek her zaman daha kolay. Me-
sela Ermenistan’da “Türkler düşman,
katil” derim halktan alkõş alõrõm, Aynõ şe-
kilde Türkiye’de de biri “Ermeniler
hain, arkamızdan vurdular” derse o da
destek görür. Bunlar iki toplum arasõn-
da yaygõn görüşler, onun için bunu ko-
nuşmak daha kolay. Ama diyalog çağrõ-
sõnõ dile getirmek daha güç. Bu sadece sõ-
nõrlarõn açõlmasõyla hemen çözülecek
bir şey değil. Zamanla toplumun birbirini
tanõmasõ ve anlamasõyla çözümlenebilir.
Bu düşmanlõk birilerinin işine yarõ-
yor... Gerek iki ülke içinde gerekse dõ-
şõnda... O yüzden sorunlarõmõzõ çöz-
meliyiz. Evet geçmişimizde çok acõ
şeyler oldu. Biz bunu hiçbir zaman
unutmayacağõz. Benim torunum da bi-
lecek. Bunu düşmanlõğõ daha da derin-
leştirmek için yapmõyoruz. Kuşaktan ku-
şağa bu travma geçiyor.
- Kimi çevrelere göre çözüm bu
travmanın durmasında...
Ama bunun yolu hangisi?.. Bilimde
yaygõn bir görüş var. Travmanõn durdu-
rulmasõ için en iyi yol bunu konuşmak-
tõr. Tartõşmak değil, konuşmalõyõz. Bu-
nunla yüzleşmeliyiz. Artõ travmanõn da
her zaman kalacağõnõ düşünüyorum.
Ben hiçbir zaman dedemin dedesinin
öldürülmesini ya da dedemin sürgün
edilmesini unutmayacağõm. Dedemin
babasõ Muşluydu. Şimdi bana soru-
yorlar kökenin neresi diye, Muş diyo-
rum. Benim 4 yaşõndaki çocuğum da bu-
nu biliyor. Bizim kökenimiz orada ve
özlüyoruz. Geçen yõl Muş’a gittim ve
köyümü buldum. Bana niye geldin di-
ye soranlara da “Köyden bir avuç
toprak alıp dedemin mezarına koy-
mak için geldim” dedim. Bu özlemler
çok insani, olaya sadece milliyetçilik
penceresinden bakmamak lazõm.
Uzmanlar, Ankara’nın Ermenistan açılımıyla başlayan süreçte, hem Azeri hem Türk tarafının ders aldığını düşünüyor:
K
Azerbaycan Meclisi’nde muhalefet partisi milletvekillerinden Samadbeyli (solda), yaşanan
gerginliğe ilişkin olarak ilk etapta gerek Azeri gerekse Türk hükümetlerin izledikleri politikanõn
yanlõş olduğunu belirtiyor. Samadbeyli, “Bizim istediğimiz bölgede Rusya’nõn değil Türkiye’nin
etkin olmasõ” diyor. SETA uzmanlarõndan Aras ise, Azerbaycan-Türkiye arasõndaki ilişkilerin söylem
düzeyinden stratejik ortaklõğa çõkarõlmasõ gerektiğine vurgu yapõyor.
Bakû-
Erivan
hattında
sıkışan
Ankara...
MİNE ESEN
Geçen yõl patlak veren Rusya-Gürcistan
savaşõyla kõrõlgan dengelerin coğrafyasõ
olmayõ sürdürdüğünü bir kez daha ortaya koyan
Kafkaslar’da Türkiye etkinliğini arttõrma
çabasõnda. Ancak zengin enerji yataklarõyla tüm
dünyanõn iştahõnõ kabartan bölgede Ankara,
yõllara uzanan Azerbaycan ve Ermenistan
eksenindeki mevcut statükoyu değiştirme
yönünde attõğõ bir ileri iki geri olarak da
yorumlanabilecek adõmlarõna net yanõtlar
bulmuş değil. Bir yanda “tek millet, iki devlet”
tanõmõnõn stratejik ortaklõğa taşõnamadõğõ
eleştirilerinin merkezindeki Azerbaycan... Diğer
yanda Dağlõk Karabağ’õn işgali sonrasõnda
sõnõrlarõnõ kapattõğõ, diplomatik ilişkisinin
bulunmadõğõ ve 1915 olaylarõna ilişkin
uluslararasõ siyasi arenada başta ABD
politikasõnda etkin gücü olan diyasporasõyla
kendini sõkõştõran Ermenistan...
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün geçen yõl
Ermenistan’a yaptõğõ
futbol diplomasisi
olarak da nitelenen
ziyaretinden sonra
Erivan’la ilişkilerin
normalleşmesine
yönelik gelişmeler
Bakû’yla ciddi bir krize
neden oldu. Ardõndan
Başbakan Erdoğan’õn
Bakû’ya giderek
“Dağlık Karabağ
işgali sona ermeden sınırlar açılmaz”
yönündeki mesajõ, Azerbaycan’da memnunluk,
Ermeni tarafõnda ise tepki yarattõ. Kimi
yorumlarda Ankara-Erivan hattõnda “yol
haritası” diye sunulan normalleşme
girişimlerinin yeni ABD
yönetiminin elini rahatlatma
adõna göstermelik olduğu
dile getirildi.
Bu arada Gül’ün futbol
diplomasisi pasõna
Ermenistan’dan henüz
karşõlõk gelmedi.
Ermenistan Devlet Başkanõ
Sarkisyan geçen ay, sõnõr
açõlmadõğõ sürece
Türkiye’nin 2010 Dünya
Kupasõ Eleme Grubu’nda Ermenistan ile 14
Ekim’de yapacağõ maça gitmeyeceğini açõkladõ.
Böylece kimilerince siyaseten başlanõlan
noktaya geri dönülmüş oldu, kimilerince ise üç
ülkenin bazõ kesimleri bir zamanlarõn tabu
sayõlan konularõnõ aralarõnda tartõşmaya
başlayarak “çözümsüzlük politikasının”
çözülmesine davet çõkardõ... Gelinen noktayõ
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştõrmalarõ
Vakfõ’nõn (SETA) konuyla ilgili çalõştaylarõna
katõlmak için İstanbul’a gelen Azeri, Ermeni ve
Türk uzmanlara sorduk. Son krizden Bakû-
Ankara hattõnõn ciddi ders aldõğõ görüşünü dile
getiren Azeriler, “kardeşliğin” sözde
kalmamasõ ve tanõma içerik kazandõrõlmasõ
gerektiğini ifade ederken Ermeni tarafõ sõnõrlarõn
bir an önce açõlmasõ gerektiğini vurguluyor.
Muş’tan dedemin
mezarı için toprak getirdim
Erivan Üniversitesi Türkoloji
Bölümü’nden Doç. Dr. Melkonyan:
KAFKASYA MEDYA ENSTİTÜSÜ
DİREKTÖRÜ İSKENDERYAN:
‘Toplumlararası
yakınlaşma
10 yılları alacak’
Ermenistan’dan Kafkasya
Medya Enstitüsü Direktörü
Alexander İskenderyan da
sõnõrlarõn açõlmasõyla ilgili
“olasılık” ifadesini kullanõyor
ve ekliyor, “ne yüzde yüz
açılacak ne de kesinlikle
açılmayacak diyebiliriz”.
- Sınırlar sizce ne zaman
açılacak? Açılmasının
bölgedeki etkisi ne olur?
İSKENDERYAN - Diyalog
adõmlarõnõn sürdürülmesi gerek
ama Ermenistan ile
Türkiye arasõndaki
ilişkilerin
normalleşme
sürecinde kõsa
dönemde sõnõrlarõn
açõlmasõnõ
beklemiyorum. Bu
sürecin taraftarlarõ
gibi aleyhinde olan
kişiler de var.
Ermenistan
hükümeti, hiç
şüphesiz tüm bu
normalleşme
çabalarõnõ
destekleyecektir.
Ermeni
kamuoyunun büyük kõsmõ da
bu çabalarõ
destekleyeceklerdir. Bunlar
zaman içerisine yayõlmasõ
gereken farklõ süreçlerdir.
Siyasi yakõnlaşma zaman
içerisinde gerçekleşse de
toplumlar arasõ yakõnlaşma 10
yõllarõ, hatta daha fazlasõnõ
alabilir. Kendimizi çok uzun
bir sürece hazõrlamalõyõz.
Sõnõrlarõn kõsa dönemde
açõlmasõ gibi bir umudumuz
yok. Ama sõnõrlar açõldõğõ
takdirde Türkiye ve
Ermenistan ilişkilerinin tarihi
boyutu bir anlamda ortadan
kalkacaktõr. Serbest seyahat ve
temaslarõn artmasõ, belki bazõ
sorunlarõn ortadan kalkmasõna
yardõmcõ olacaktõr. Sõnõrlarõn
açõlmasõnõn Kafkaslar
bölgesinde stratejik açõdan
çarpõcõ etkileri olacaktõr, bu
çerçevede Türkiye’nin de
bölgede daha etkin olabileceği
düşüncesindeyim.
- Rusya’nın Erivan-Ankara
yakınlaşmasına
tepkisi nedir?
ABD ve Avrupa
genel olarak
Türkiye ve
Ermenistan
arasõndaki
sorunlarõn
çözümlenmesini
istiyor. Rusya ise
en azõndan çözüm
çabalarõna hayõr
demiyor. Zaten
demesi halinde
çözüm imkânsõz
gibi bir hal içine
girebilir.
- ABD Başkanı
Obama’nın geçen 24 Nisan
açıklamasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Ermenistan’da Obama’nõn 24
Nisan açõklamasõna farklõ
yorumlar geldi. Genel olarak
benim de aralarõnda olduğum
bazõ akademik kesimler, zaten
ABD Başkanõ’nõn “soykırım”
kelimesini kullanmasõnõ
beklemiyorduk. Ancak Obama,
“Medz Yegern” diyerek
trajedinin yaşandõğõnõ kabul
ediyoruz ve sizi anlõyoruz
mesajõ verdi.
Melkonyan, “hiçbir Ermeni tarihçinin, bilim insanõn soykõrõmõn olup
olmadõğõnõ tartõşmayacağõnõ” savunarak şunlarõ söylüyor: “Türk tarafõ
olmadõ, biz oldu diyoruz ve çõkmaz bir sokağa giriliyor. Onun için
bunun tartõşmasõ bir sonuç vermez. Soykõrõm konusu yalnõz tarihi bir
konu değil. Bence hem siyasi, hem de hukuki bir konu.”
İskenderyan, kısa
dönemde sınırların
açılmasını beklemiyor.
Melkonyan: Medz
Yegern, soykırım gibi
hukuki bir terim değil.
Gül geçen yıl Erivan’a giderek
Sarkisyan’la maç izlemişti.