18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 30 AĞUSTOS 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Memleketimden Utanç Manzaraları Siz hiç kitapların ağladığını duydunuz mu? Raf- lardan düşüp parçalanırken, sayfaları kopup yırtılır- ken? Yasaklanırken, yakılırken? Evlerden toplanıp, torbalara tıkıştırılıp karakollara götürülürken? Bağ- lanıp, depolara yığılırken? “Suç aleti” olarak ekran- larda teşhir edilirken? Postallar, çizmeler altında ezi- lip can çekişirken? Kitapların canları yanarken? Siz hiç tuğlanın, taşın, camın, çeliğin, betonun ağ- ladığını duydunuz mu? Buldozerler, kepçelerle yı- kılırken, parçalanıp unufak edilirken? Yasalar çiğ- nenerek yıkılırken? Yangından mal kaçırır gibi, bir pa- zar günü sabaha karşı 600 kişilik bir zabıta ordusuyla yıkılırken? Yapının boşaltılmasına bile izin verilme- den ve zaman tanınmadan yerle bir edilirken? “Za- man verirsek yürütmeyi durdurma kararı çıkar- tırsınız” diyerek, “suçlu” olduklarını, “haksız” ol- duklarını, yasadışı davrandıklarını bile bile bir ay- dınlanma yuvasını yerle bir ederlerken taşın topra- ğın ağladığını duydunuz mu? Ben duydum. Günlerdir kitapların, taşın ve topra- ğın ağladığını duydum, duyuyorum… “Biliyor musun benim okulumu yıktılar” diye ağlayan ço- cuğun gözyaşlarına karışıyor duyduğum ses… Zeynep Mutlu Vakfı’na ait Kemer Okulları’nın “kaçak” olduğu gerekçesiyle yıkımından beri o ses kulaklarımdan ve yüreğimden gitmiyor. Gerekçenin geçersizliğini Mimarlar Odası ortaya koydu zaten: İs- tanbul’daki 1850 okulun 1665’i “kaçak”tı. Okulların açılmasına bir iki hafta kala gerçekleş- tirilen bu korkunç yıkımın gerçek nedenini artık bil- meyen yok sanırım. Gerçek neden hükümete mu- halefet etmek! Zeynep Mutlu Vakfı’nın Başkanı Za- fer Mutlu, Vatan gazetesi yönetim kurulu başkanıydı. Genç yaşta yitirdiği güzelim kızının anısını, vakıf oku- lunun yetiştirdiği binlerce pırık pırıl gençte, oradan ye- tişen çağdaş öğrencilerde yaşatıyordu. Allah korkuları bile yok! Bunu yapan, yaptıran kendini padişah mı sanıyor, diktatör mü; siz buna “açılım” mı diyorsunuz, faşizm mi, doğrusu bilemiyorum. Benim bildiğim tek şey, bunların Allah korkuları bile olmadığı! Çocukların, “çocukluğunu” çalmak, vicdansızlı- ğın en uç noktası bence. Tek örnek bu değil elbet! Sevgili Türkan Saylan’ın bu ülkede cüzam deni- len hastalıkla nasıl mücadele ettiğini bilmeyen yok- tur sanırım. Bu mücadelenin simge adıdır, örnek adı- dır. İstanbul Lepra Hastanesi’ne, onun adının veril- mesini önleyen AKP’li üyeler de elbet bunu sizin ve benim kadar bilir. Hatta gidin sorun onlara, bu alanda bir ikinci isim önerebilirler mi diye, kesin bil- mezler, öneremezler... Ancak onlar Türkan Saylan’ı düşman bellemişlerdir. Yaşamının son günlerinde evi- nin aranması, kurup yönettiği Çağdaş Yaşamı Des- tekleme Derneği’ne (ÇYDD) baskın düzenlenmesi, onu Ergenekon’a iliştirme çabaları bu düşman belleme- nin sonucudur. Onlar elbet Türkan Saylan’a düşman olacaklar. Çağdaşlığa, aydınlığa, bilgiye, bilime düşman olan- dan başka türlüsü beklenemez. Ancak Allah korkuları yok derken, Lepra Hasta- nesi’ni düşünmüyordum doğrusu… ÇYDD’nden burs alıp okuyan öğrencilerin terörist olup olmadık- ları, terör örgütüyle ilişkileri olup olmadığını araştırmak için emniyete tebligat yollandığını… Veeee 15 bin ço- cuk, 15 bin öğrenci için gizli rapor hazırlandığını dü- şünüyordum. Yarın öbür gün bu çocukların başına bu hükümet ne belalar açabilir diye endişelenmiyor değilim doğrusu! Allah korkuları yok demem bundan! Eskiden… “Allah korkusu” dendi mi, benim ak- lıma Allah sevgisi, Tanrı sevgisi ya da neye inanı- yorsanız onun sevgisi gelirdi. Yani inandığınız için, sev- diğiniz için, yanlış yapmamaya, hatalı davranmamaya, iyi olmaya, adil olmaya, dürüst olmaya çalışırdınız… Ancak bunlar iktidara gelip, bu uygulamaları sür- dürdükçe, bu kavramlar da anlamlarını yitirir oldu! e-posta: [email protected] www.zeyneporal.com [email protected] YILDIZ ÇELİK H aber fotoğrafçõsõ Ali Öz’ün ‘Fotoğraflarla Türkiye: Fo- toğraflı Türkiye Sosyal Ta- rihi’ sergisi 1 Eylül’de Karşõ Sanat Ga- lerisi’nde açõlõyor. Sergide Öz’ün 1982- 2009 yõllarõ arasõnda çektiği fotoğraflar yer alõyor. 140 kadar fotoğrafõn görüle- bileceği sergi 20 Eylül’e kadar açõk ka- lacak. ‘Fotoğraf düşündürmeli, gülüm- setmeli, karşı tarafa bir mesaj aktar- malı ve kolay anlaşılmalı.. anlaşıl- malı ki, insanlar mesajı alıp hemen ha- rekete geçmeli’ diyen Öz ile sergisi, fo- toğraflarõ ve fotoğrafçõlõğõ üzerine ko- nuştuk. Bilmeyen yok gibi, 30 yıllık foto mu- habirliği hayatınızda, nerede olay, nerede önemli bir gün, siz hep fotoğ- raf makinenizle oradasınız? Hangi duygu sizi belgelemeye yöneltiyor? 78 kuşağõ olmam nedeni ile beni o dö- nemin politik olaylarõ çok etkiledi. O dö- nemde somut gözlemlerim vardõ. 80 ihtilaline giden aşamalarõ yaşadõm. Ya- şanan anlamsõz şiddet olaylarõnõ göz- lemlerken bir yerde yanlõş yapõldõğõnõ fark ettim. Anlamsõz şiddet olaylarõ yaygõndõ. Meğer 80 darbesinin zemini hazõrlanõyormuş. Ve bu süreçte ben sos- yal politika (sendika ve kooperatifler) içinde çalõşmaya başladõm. Bu arada amatör olarak fotoğrafla ta- nõştõm. Burada sarõ sendikacõlõğa, sendika ağalõğõna tanõk oldum. Bu süreçte fo- toğrafõn, kendimi en iyi ifade edebildi- ğim alan olduğunu gördüm. Yalansõz do- lansõz bir iletişim aracõ olarak gördüğüm fotoğrafa sarõldõm. Bizim gibi geri bõ- rakõlmõş ülkelerde kitlelerin eğitiminde görsel iletişimin, yani fotoğraf ile anla- tõmõn çok önemli olduğunu fark ettim. Türkiye’yi 30 yıldır görüntülüyor- sunuz… Türkiye coğrafyasõnda doğdum, ül- keme ve toplumumuza karşõ sorumluluk hissediyorum. Bu nedenle yaklaşõk 30 yõl önce başlayan fotoğraf serüvenim aynõ hõz ve tutku ile devam ediyor. Bu ülke coğrafyasõnda nerdeyse ayak basmadõ- ğõm toprak parçasõ kalmadõ. 100 binler- ce kare fotoğraf çektim. Bunlar benim söylemimle ağõrlõklõ olarak ‘Politik Bel- gesel’ fotoğraflar. Neden politik belge- sel, çünkü toplumlarõn, tarihi sõnõflarõn mücadelesinin tarihidir. Bugün geldiğimiz noktada karamsar da olsak ben toplumun bu mücadelesini ve değişimi belgeleyerek gelecek kuşakla- ra bõrakmayõ amaç edindim. Ama bu top- lumda ne yazõk ki her şey unutturulmak istendiği, belleksiz bir toplum yaratõlmak istendiği için, ciddi işler, topluma õşõk tu- tacak işler destek görmüyor. Örneğin, yüzlerce deprem yaşadõğõmõz bu coğ- rafyada depremi hatõrlatacak bir tek fo- toğraf albümü yok. Yõllardõr bana sergi aç diyorlar. Ama kimseden destek gö- remedim. Karşõ Sanat’õn yönetmeni Feyyaz Yaman ile bir gün konuşurken sergi açmam konusunda öneri getirdi. Bunun üzerine birlikte sergi çalõşmala- rõna başladõk. ‘Politik Belgesel’ fotoğraflar olarak adlandırıyorsunuz çalışmalarınızı.. ‘Politik Belgesel’ fotoğraf ne demek- tir? Fotoğraf zaten bir belgedir. Pek çok konuyu belgeleyen fotoğrafçõlar var. Ben tüm fotoğraf yaşamõmõ sadece bir ül- kenin politik tarihine adayarak bütün ça- lõşmalarõmõ onun üzerinde yoğunlaştõr- dõm, yani politik konularõ belgelemeye kendimi adeta adadõm. Feyyaz Yaman, fotoğraflarõ gördüğü zaman “Tek bir ki- şi değil de kocaman bir ekibin çalış- ması gibi” diye ifade etti… Sergi fotoğraflarını o kadar kap- samlı bir arşivden seçmek kolay ol- masa gerek… Fotoğraflarõ seçerken çok zorlandõk. Çünkü çok fotoğraf vardõ. Ve Türkiye’de pek çok olayõ belgelediğim için örneğin 25 yõldõr her 1 Mayõs, 25 yõldõr YÖK ve öğrenci hareketi, 18 yõldõr Siyasal İslam, Cumartesi Anneleri, Güneydoğu, eko- nomik kriz ve çevre eylemleri, savaş kar- şõtõ eylemler gibi daha pek çok konudan fotoğraf seçtik. Türkiye’den başka ülkelerde de fo- toğraf çalışmalarınız var. Dünyadaki olaylar ve yaşamdaki çelişkileri bir dünya vatandaşı olarak fotoğraflı- yorsunuz… 60’a yakõn ülkeye gittim. Fotoğraf an- layõşõm hep insana odaklanan bir bakõş açõsõyla onlarõn sorunlarõnõ, içinde bu- lunduklarõ durumlarõ yansõtmaktõ. Ör- neğin, Moskova’da alkolikler, evsizler, uyuşturucu kullanõcõlarõ ile yaptõğõm çalõşmalar. Şimdilerde Londra’yõ fo- toğraflõyorum. Londra’nõn çok kültür- lülüğünü, 3. Dünya ülkelerinden gelen insanlarõn hikâyelerini fotoğraflõyorum. Haber fotoğrafçõsõ Ali Öz’ün ‘Fotoğraflarla Türkiye’ sergisi 1 Eylül’de Karşõ Sanat’ta açõlõyor Çeyrekasırlıksuretimiz Berlusconi sansürü Kültür Servisi - İtalya’nõn devlet televizyonu RAI ve İtalya Başbakanõ Silvio Berlusconi’nin sahibi olduğu Mediaset medya grubu, Berlusconi’yi konu alan filmin tanõtõm görüntülerini, Başbakan’õn özel hayatõnõn eleştirildiği ve politik bir mesaj içerdiği gerekçesiyle yayõmlamayõ reddediyor. İlk gösterimi Venedik Film Festivali’nde yapõlan filmin yapõmcõsõ Erik Gandini ise bu kanallarla aynõ görüşte değil; yapõtõnõn İtalyan kültürünü anlattõğõnõ, Berlusconi’nin konu haricinde kalamayacağõnõ, ama Başbakan’õn özel hayatõna dair skandallarõn film bittikten sonra gündeme geldiğini söyleyerek kendini savunuyor. David Helfgott konserinin tarihi değişti Pete Townshend’den rockopera Kültür Servisi - Karikatürü mer- keze koyarak hem Demokrat Parti döneminin panoramasõnõ çizen, hem de söz konusu dönem içerisinde ka- rikatür sanatõ ile siyaset arasõndaki etkileşimi değerlendiren ‘Demok- rat Parti Döneminde Siyasi Ka- rikatür’ kitabõ Libra Yayõnla- rõ’ndan çõktõ. ‘Dönemin siyasi gelişmeleri ve bunların karika- türe yansıması’, ‘Dönemin siyasi karikatüründe öne çıkan başlı- ca konular’, ‘Mizah dergileri’ ve ‘Yayın politikaları’ olmak üzere üç ana bölümden oluşan kitabõn doğuş fikri, 9 Eylül Üniver- sitesi Atatürk İlkeleri ve İnkilaplarõ Tarih Ens- titüsü’nden Yasin Kayış’õn yüksek lisans te- zini hazõrlarken yaptõğõ çalõşmalara dayanõ- yor. Çalõşma, bir yandan yakõn tarihe ilgi du- yanlarõ karikatürler aracõlõğõyla 1950’li yõl- lara götürürken diğer yandan da dönem araştõrmacõlarõna yeni kaynak alternatifleri sunuyor. Hazõrlõk aşamasõnda 1950-1960 ta- rihli mizah dergileri, karikatür albümleri ve gazetelerden 3 bine yakõn karikatürün der- lendiği kitapta, siyasi karikatürün iki farklõ anlayõşõnõ temsil eden çizerler başlõğõ altõn- da karşõlaştõrmalõ olarak Ratip Tahir Burak ile Turhan Selçuk’un yapõtlarõna yer ve- rilmiş... Kayõş, araştõrmak için niçin Demokrat Par- ti dönemini seçtiğini “bu dönemde hem si- yasi, hem de karikatür sanatının kendi içindeki gelişimi bakımından önemli dö- nüşümler olmuş, ancak pek az boyutuy- la incelenmiş” sözleriyle açõklõyor. 30 yıllık foto muhabiri Ali Öz’ün 1982-2009 yılları arasında çektiği fotoğraflardan oluşan sergi 20 Eylül’e kadar görülebilecek. Sergide Irak’tan kareler de yer alıyor. (Fotoğraftan detay) Siyaset-karikatürilişkisi... Kültür Servisi - Dünyanõn en önemli piyanistleri ara- sõnda yer alan ve hayatõ Oscar ödüllü “Shine” fil- mine konu olan David Helfgott’un 12 Eylül’de Aya İrini’de vereceği konserin biletlerinin tükenmesi üze- rine Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda verece- ği konser 14 Eylül’e alõndõ. Helfgott’un “The Last Great Romantic, Rahmaninov” albümü 4 milyon- dan fazla satmõş, “Billboard” dergisi tarafõndan en başarõlõ klasik müzik albümü seçilmişti. Kültür Servisi - Ünlü İngiliz Rock grupları arasında yer alan “Who” grubunun lideri ve bestecisi Pete Towns- hend, 2011 yılında New York’ta sergilenmesi planla- nan “Floss” adlı yeni bir ‘rock opera’ yazıyor. Towns- hend’ın yeni operası, eski bir rock yıldızı olan Walter’ın ailesine ve özellikle karısı Floss’a daha fazla zaman ayırabilmek için müziği bırakmasını ve Floss ile iliş- kisinin kötüye gitmesi nedeniyle müziğe yeniden dön- mesini anlatıyor. Zaman insanları ne kadar da değiştiriyor!.. Turhan Selçuk, Karikatür Albümü, Yeditepe Yayõnlarõ, İstanbul 1954
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle