25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 2009 ÇARŞAMBA 6 İNCELEME AVRUPA GÜRAY ÖZ HaydiHepinizeGeçmişOlsun Sorunsuz ülke olur mu? Yok böyle bir ülke. Yok böyle bir dünya. Nerden başlarsanız başlayın fark etmez. İsterseniz, eriyen buzullardan, kirlenen çevreden, kirlenen insandan, dilerseniz, bir mil- yon insanı katlettikten sonra hâlâ el üstünde tu- tulan süper güçten, adım adım iktidarını pekişti- ren, tüm iktidar güçlerini elinde toplamak için us- talıkla hareket eden siyasal partiden söz edin. Fark etmez. İşte gidiyorsunuz yavaş yavaş. Artık sizi siz tarif etmiyorsunuz. O, sizi tarif edi- yor. Emperyalistin cinayetlerini görmezden gel- diğiniz gün başlamıştı bu hikâye. “Dur bakalım ne olacak” diye anahtar deliğinden cinci hoca- nın marifetlerini izleyen akılsız koca gibisiniz. Şimdi sıra solculuktan istifa etmiş, kendilerini bir pula satmış olanların solu yeniden tarifine gel- miştir. Bir bilinç kaydırma operasyonu ile karşı karşıyasınız, sizi size anlatacaklar şimdi. Ön kabulleri öğretecekler önce. İktidardaki par- tinin yasamayı, yürütmeyi, yargıyı, tüm sembol- leri ele geçiriyor olmasını ciddiye almayacaksınız. “Mademki halkın oyunu aldı hakkıdır, demok- rasi budur” diyeceksiniz. Cemaatlerin toplumdaki etkinliğinin hızla arttı- ğını da dikkate almayacak, topluma dayatılan ya- şam tarzını toplumun gönül rahatlığıyla benim- semesinde hiçbir tuhaflık görmeyeceksiniz. Gör- meyeceksiniz, çünkü siz zaten değiştirmek olan görevinizi, var olma nedeninizi unutmuş olacak- sınız Değiştirmeyi unutup değiştirileceksiniz. Size emperyalistlerin yaşadığımız ülkeyle, böl- geyle ilgili hiç gizli olmayan planlarını anlatanla- ra da gülüp geçersiniz artık. “Hangi emperya- lizmden söz ediyorsun sen,” dersiniz, “yok böyle bir şey.” Yalana ve sahtekârlığa dayalı planlar, açılımlar, projeler koyarlar önünüze. Muhtemel itirazlarını- zı kesmek içinse dönek solcular, kerameti ken- dilerinden menkul, solu, sağı, liberali bilmez “li- beraller” işe koyulurlar. İşte “solun Kürt soru- nuyla imtihanı” gibi cafcaflı lafların zamanı gel- miş demektir. Solun ne olduğunu onlardan iyi mi bileceksiniz siz?. “İşsizliğin halkın boğazını sıkmaya başladı- ğını, kadınların her gün biraz daha yoksul mut- fağa kapandığını, gazetelerdeki bol bulamaç çıplaklıkla kadının gittikçe koyulaşan esareti- nin, bu ürkütücü gerçeğin örtüldüğünü” söy- lesen de kim inanır sana. Şu dokuz canlı solu tümüyle tasfiye etme za- manı gelmiştir. Solu en zayıf yerinden vuracaksın. Kürt soru- nu solun en zayıf, en hassas olduğu konudur. Soru sormasına fırsat vermeden halledeceksin, yoksa iş karışır, bir çuval incir berbat olur. “Bu sorunun çözüm tarzının, biçiminin, za- manının ABD ile ABD’nin cinayet mahallinden çekilişi ile bir ilgisi var mı?” diye sordurmaya- caksın. “Kürt ve Türk milliyetçiliğinin bu aman- sız tırmanışı nereye götürür ülkeyi?” diye sor- durmayacaksın. Sonra “Türkiye tasfiye mi edi- liyor, Kürt hareketi ile cemaatler arasındaki ilişki nereye doğru gidiyor” sorusu, aman ha, gündeme bile gelmemeli. Sonra da İmralı’dan “çözüm” önerilerini açık- layan hükümlünün söylediklerini sansürlemeye, “Öz savunma gücü de mi istemiş, yok canım, öyle dememiştir, zaten adam tecritte böyle hatalar yapabilir” diye güzellemeye gelir sıra. Zamanıdır, son darbeyi vurursun. Devletle silahlı Kürt’ün kavgasının yerini daha beterine bırakmasının günü, saati gelmiştir. Da- ha beterine, çünkü iki halkı birbirine düşman et- menin yolları döşenmiştir. Emperyalist istediği gibi at oynatabilir artık bu meydanda. Geçmişte Türk’üyle, Kürt’üyle harikalar yaratmış olan o di- renç kırılmıştır. Haydi hepinize geçmiş olsun. e-posta: [email protected] SHP ve CHP’nin yõllar önce hazõrladõklarõ raporlarda ‘Kürt sorunu’na demokratik yöntemlerle çözüm aranõyor ‘Korkusuzca tartõşõlmalõ’TÜREY KÖSE ANKARA - İktidarõn “Kürt açılımı” girişimleri çerçevesinde SHP-CHP’nin bu konuda hazõrladõğõ raporlar da gündeme gelirken 1989 yõlõnda SHP’de dönemin genel sekreteri Deniz Baykal başkanlõğõnda bir komisyon tarafõndan hazõrlanan raporda, “Anayasadan başlayarak bütün ilgili yasal düzenlemeler demokratik hukuk ilkelerine uygun hale getirilecektir. Anadil yasağı ile ilgili her türlü yasal düzenleme yürürlükten kaldırılacak yurttaşların anadillerinde serbestçe konuşabilmeleri, yazabilmeleri, öğretebilmeleri, bu dillerde değişik kültür etkinliğinde bulunmaları güvence altına alınacaktır” deniliyor. Baykal, bu rapora yazdõğõ “sunuş”ta, “Resmi politikaların yok saydığı bu konunun korkusuzca tartışılması” gereği üzerinde duruyor. “Kürt açılımı” tartõşmalarõ sürecinde SHP’de 1989 yõlõnda Deniz Baykal başkanlõğõnda Fuat Atalay, Hikmet Çetin, Cumhur Keskin ve Eşref Erdem tarafõndan hazõrlanan “SHP’nin Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakış ve Çözüm Önerileri” raporu ile CHP’nin 1999 ve 2001 yõllarõnda yayõmladõğõ “Doğu ve Güneydoğu” ile “Demokratikleşme, İnsan Hakları” raporlarõ da yeniden gündeme geldi. SHP’nin raporunun ardõndan DGM soruşturma başlatmõştõ. SHP’nin raporunda yer alan bazõ saptama ve öneriler şöyle:  Cumhuriyeti kuranlar laikliği ve etnik çoğulculuğu temel ilke olarak benimsemişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti bir din, mezhep, ırk ve kafatası cumhuriyeti değildir. Türkiye, etnik köken açısından çoğulcu bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla cumhuriyetimizin temel özelliği, onun bir siyasal bilinç cumhuriyeti olmasındadır. Cumhuriyet, Kurtuluş Savaşı sürecinde bu anlayışla Anadolu’da yaşayan ve değişik etnik kökenden gelen herkesin ortak katkısı ve eşit ağırlığı ile kurulmuştur. Bu zengin mozaiğin unsurlarından birini ya da birkaçını yoksayan anlayış ve politikalar gerçeklere uymaz ve kabul edilemez.  SHP olarak temel siyasi tercihlerimizin başõnda ulusal güvenlik gelmektedir. Bütün sorunlarõn ulusal bütünlüğü koruyarak ve üniter devlet yapõsõ içinde çözülebileceğine inanõyoruz. SHP politikasõnda devlet, toplumdaki etnik farklõlaşma ile mezhep farklõlõklarõ ile ilgilenmez. Öyle bir farklõlaşmada taraf tutmaz. ‘DEMOKRATİK HAKLAR SORUNUYLA İÇ İÇE’  Doğu ve Güneydoğu Anadolu sorunu da, Kürt sorunu da Türkiye’nin demokratikleşme ve demokratik haklar sorunu ile iç içedir. Nitekim sorunların yoğunlaşarak arttığı dönem, demokrasinin askıya alındığı dönemdir.  Terörle mücadele elbette yapõlacaktõr. Ancak terör örgütünün silahlõ mücadelesi ileri sürülerek halka yapõlan baskõ haklõ gösterilemez. Bu, silahlõ terör örgütlerinin tuzağõna düşmektir.  Demokratikleşme düzenlemesi içerisinde anayasadan başlayarak bütün ilgili yasal düzenlemeler demokratik hukuk ilkelerine uygun hale getirilecektir. Bölge valiliği uygulamasına son verilecektir. Köy koruculuğu uygulamasına son verilecektir.  Kürt kimliğini kabul ederek kendine “Kürt kökenliyim” diyen yurttaşlara bu kişiliklerine hayatõn her alanõnda istedikleri gibi ve özgürce belirleme hakkõna sahip olmalarõ olanağõ sağlanacaktõr. Bu çerçevede anadil yasağõ ile ilgili her türlü yasal düzenleme yürürlükten kaldõrõlacak, yurttaşlarõn anadillerinde serbestçe konuşabilmeleri, yazabilmeleri, öğretebilmeleri, bu dillerde değişik kültür etkinliğinde bulunmalarõ güvence altõna alõnacaktõr. Anadil yasağõnõn kalkmasõ ile anadillerin yurttaşlarõn yaşamõnda özgürce kullanõlmasõ ve bu dillerde yayõn yapõlmasõ olanağõ sağlanmõş olacaktõr.  Hiç kuşku yok ki Türkçe Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili olacak ve eğitim dili olarak kullanılacaktır. Ayrıca Türkçenin tüm yurttaşlara öğretilmesi için gerekli önlemler alınacak ve uygulanacaktır.  Toplumdaki değişik kültür ve dillerin topluma, tarihe ve kültürlere saygõ anlayõşõ içerisinde akademik bir çalõşma olarak araştõrõlmasõ devlet eliyle düzenlenecek, bu amaçla araştõrma birimleri, enstitüler kurulacaktõr.  Temel anlayış olarak yurttaşların suçsuzluğu esas alınacak, yurttaşların her türlü temel hak ve özgürlüklerine sonuna kadar saygı gösterilecektir. Zora dayalı istihbarat elemanı görevlendirmelerine son verilecektir. B aykal, bu rapora yazdõğõ “sunuş” yazõsõnda şu gö- rüşleri dile getiriyordu: “Türkiye’nin demokratikleş- me sürecinin başarıya ulaşa- bilmesi için tabu sayılan konu- ların bir bir ele alınıp açıklığa kavuşturulması gerekir. Arka- daşlarımızın ortaklaşa emeği- nin ürünü olan bu çalışmada, Türkiye’nin demokratik bir toplumsal yapıya kavuşabilme- si için çözmesi şart olan Kürt sorununa, ilk defa iktidara aday kitlesel bir partinin uygu- lama programında yazılı bir belge ile yer veriliyor. Resmi politikaların yok saydığı bu konu önyargısız bir anlayışla, korkusuzca tartışılmadığı sü- rece toplumsal barışı sağlaya- cak siyasi programların ortaya çıkarılması olanaklı değildir. Türkiye, insanların dil, etnik köken, gelenek, kültür farklı- laşmasını toplumun bütünlü- ğü içinde ortaya koymaktan korkmamalıdır. Devletin bu farklılaşmaları yasaklar koya- rak engellemesi de özendirme- si de yanlıştır. Asimilasyona, var olan bir etnik yapıyı inkâ- ra dönük yaklaşımlarla bu so- runun çözülemeyeceği artık anlaşılmalıdır. Bu çalışmayla Kürt sorunu kapalı kapılar ar- dında konuşulan ve sözün be- lirsizliğine dayanan bulanıklı- ğından kurtularak partimiz öncülüğünde gün ışığına çık- mış oluyor.” ‘Farklõlõklar yasaklarla engellenemez’ C HP’nin 1999 ve 2001 yõlõnda bugün de ge- nel sekreter yardõmcõlõğõ görevini yürüten Algan Hacaloğlu başkanlõğõndaki ko- misyonlar tarafõndan hazõrlanan raporlarõnda yer alan bazõ değerlendirme ve öneriler de şöyle: ? 75 yõllõk Cumhuriyetimiz feodal yapõyõ aşa- mamõştõr. Bölgede toprak dağõlõmõnda dengesizlik feodal yapõyõ güçlendiriyor; eşitsizlikleri artõrõ- yor. ? Güneydoğu Anadolu’da demokrasi yok dü- zeydedir. Polis devleti görüntüleri bölgede güven boşluğu yaratmaktadõr. ? Anadil(ler), kültür alanõnõn olgusudur. Res- mi dil ise kamu alanõnõn ve siyasal birliğin ara- cõdõr. Anadil ile resmi dilin aynõ olmasõ her za- man mümkün değildir. Türkiye’nin resmi dili, anayasal dili, ortak dilimiz Türkçedir. Ancak ül- kemizde anadili Türkçeden farklõ olan milyon- larca yurttaşõmõz bulunmakta olup, bunlar arasõnda Kürtçe, Zazaca önemli yer tutmaktadõr. ? Teröre ödün verilemez; silahla sorunlar çö- zümlenemez; ülkenin bölünmez bütünlüğü tar- tõşma konusu yapõlamaz. Etnik duyarlõlõklara de- mokratik çözüm, çokkültürlü toplumlarõn, çoğulcu demokrasinin vazgeçilemez koşuludur. Feodal ya- põ aşõlmadan, eşitsizlikler giderilmeden, sosyal devlet yapõlanmasõ kökleştirilmeden sorunlara ka- lõcõ çözüm sağlanamaz. ? Terör; iç ve dõş bölgesel boyutlarõ olan bir so- rundur. Kürt sorunu ise ülkemizin çokkültürlü top- lum olmasõndan kaynaklanan bir “ülke içi de- mokrasi” sorunudur. Çoğulcu demokrasi için- de, etnik duyarlõlõklara demokratik çözüm anla- yõşõyla aşõlmasõ gereken bir temel sorundur. ? Bölgede olağan hukuka geçilmelidir: Hukuk ve adalet reformlarõ gerçekleştirilmelidir. DGM’ler kaldõrõlmalõdõr. Milli Güvenlik Kuru- lu’nun anayasal bir kurum olma özelliğine ve si- vil otorite üzerindeki demokrasi ile bağdaşma- yan üstün konumuna son verilmelidir. Köy ko- ruculuğu tasfiye edilmelidir. ? Tüm siyasi görüşler özgürce örgütlenebil- melidir. Düşünce suç olamaz. Teröre doğrudan bulaşmamõş olanlara genel af çõkmalõdõr. Terör- le Mücadele Yasasõ, Türk Ceza Yasasõ’nõn 312. maddesi ve diğer yasalar çerçevesinde, düşünceyi ifade, toplantõ ve gösteri yürüyüşü ve yataklõk yap- ma kapsamõnda olup, doğrudan doğruya teröre karõşmamõş eylemler veya düşünceleri nedenle- ri ile tutuklu ve hükümlü konumda olanlar için, kõsmi genel af çõkarõlarak ülkede hoşgörü ve iç barõş ortamõna geçişin zemini yaratõlmalõdõr ?Kürt kökenli yurttaşlarõmõz da dil, kültür, folk- lor ve kimliklerini koruma, geliştirme ve açõk- layabilme; kendi anadillerinde yazõlõ basõn, rad- yo ve televizyon dahil her türlü medya aracõlõğõ ile yayõn yapabilme; özel okullarda kendi ana- dilleri ile eğitim yapabilme; Kürt dil ve kültürü üzerinde araştõrma yapacak enstitüler ve benze- ri kurumlarõn kurulabilmesi haklarõna kavuş- malõdõrlar. DEMOKRASİ DIŞI YÖNTEMLERE İTİBAR EDİLMEMELİ ? MİT sivilleştirilmeli; illegal yapõlar tasfiye edilmelidir. Kontrgerilla yapõlanmasõndan gü- nümüze kalan tüm yapõlanmalar ve JİTEM gibi illegal istihbarat birimleri dağõtõlmalõdõr. Tüm gü- venlik güçleri haber almada ihbarcõlõk, özel ha- yatõ gözleme, izleme ve gizlice dinleme gibi il- kel ve demokratik olmayan yöntemlere itibar et- memeli; ulusal güvenlik ve çetelerin çökertilmesi amaçlarõ dõşõnda bu uygulamalar toplumsal gün- demimizden çõkarõlmalõdõr. CHP’nin 2008 yõlõ Aralõk ayõnda gerçekleşti- rilen program ve tüzük kurultayõnda kabul edi- len “Çağdaş Türkiye için Değişim” başlõklõ ye- ni programõnda da bu konuda şu görüşlere yer ve- riliyor: “Etnik farklılıklar ülkemizin zenginliğidir. CHP, Lozan Antlaşması ile azınlık olarak ni- telenmiş olan yurttaşlarımızın kendilerine tanınmış olan dini ve kültürel azınlık hakla- rından eksiksiz olarak yararlanmalarını amaçlar. Yeni azınlıklar yaratılmasına kar- şıdır. CHP, daha 1989 yılında Kürt kökenli yurttaşlarımızın karşılaştıkları sorunları açık yüreklilikle ortaya koymuş; etnik köken fark- lılıklarına, kültürel çoğulculuğa, bireysel kül- türel haklara olan saygımız, demokratik de- ğerlere, eşitliğe ve hoşgörüye olan bağlılığımız çerçevesinde toplumumuza, üniter devlet ve ulus devlet temeli dikkate alınarak kısıtla- maların kaldırılması ve çağdaş, kalıcı çö- zümler bulunması için politikalarını sun- muştur. CHP, devletin etnik farklılıklar üzerine politikalar oluşturmasını benimsemez. Devletin görevi bütün etnik kimlikleri, din ve mezhep farklılıklarının üzerine çıkarak insanı odak ya- pan yaklaşımları ortaya koymak, ortak de- ğerleri bulup çıkarmaktır. Ancak etnik kim- liğini bireysel olarak vurgulamak isteyenleri saygıyla karşılar ve etnik kimliği insanların şe- refi sayar. Asimilasyon değil, entegrasyon öngörüyoruz. Her etnik kökenden yurttaşı- mızın kendi özgür irade ve talepleri çerçeve- sinde; kendi anadilini özgürce kullanabilme- lerine, özel dershaneler veya kurslar gibi ku- rumlar kurarak anadillerini özgürce öğrene- bilmeleri ve öğretebilmelerine; kendi anadil- lerinde gazete, dergi, kitap yayımlamaları ve diğer her türlü yazılı ve sözlü yayında bulu- nabilmelerine, müzik ve sanatın diğer dalla- rında faaliyette bulunabilmelerine; Türkiye sı- nırları içinde yayın yapan radyo ve televizyon kurum veya kuruluşları üzerinden RTÜK’ün genel kuralları çerçevesinde kendi anadille- rinde yayın yapabilmelerine; değişik kültürel etkinliklerde bulunabilmelerine, kendi folk- lorlarını yaşatabilmeleri ve geliştirebilmelerine, tüm bu ve benzeri bireysel kültürel haklara öz- gürce ve dilediğince ulaşabilmelerine olanak tanımayı çağdaş demokrasi anlayışının gere- ği sayar.” kalkmalõ Feodal yapõ hemen ortadan DTP’den CHP’ye ziyaret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan ile CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu TBMM’de bir araya geldi. CHP grup baş- kanvekillerinden randevu talebinde bulunan DTP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan’õn CHP Grup Başkanvekili Kõlõçdaroğlu ile ge- çen hafta TBMM’de bir araya geldiği öğre- nildi. Görüşmede, “Kürt açılımına” ilişkin değerlendirmelerde bulunulduğu ileri sürü- lürken Kõlõçdaroğlu “Kürt açılımının” gün- deme gelmediğini açõkladõ. Kurtulan ile yap- tõğõ görüşmenin “nezaket ziyareti boyutun- da” olduğunu, “çay içip kısa süre sohbet et- tiklerini” söyleyen Kõlõçdaroğlu, “Sayın Kurtulan’ın ziyareti, nezaket ziyaretidir. Görüşmede, kamuoyunda tartışılan Kürt açılımı gündeme gelmemiştir” dedi. GRUP BAŞKANVEKİLLERİ GÖRÜŞTÜ Taş atan çocuklar için umut DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Çocuklar İçin Adalet Çağrõcõlarõ, kamuoyun- da taş atan çocuklar olarak bilinen Terörle Mücadele Yasasõ (TMY) mağduru yüzlerce çocuk için Birleşmiş Milletler (BM) Güven- lik Konseyi tarafõndan kabul edilen, çocukla- ra karşõ işlenen suç listesini genişleten kararõ- nõ incelemeye aldõ. Çocuklarõn bu karardan nasõl yararlanabileceği araştõrõlõyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle