Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ 2009 PAZARTESİ
4 HABERLER
2000’Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Evden Kaçan Çocuklar
Büyük romancı John Fowles, bir öyküsünde
şöyle diyor:
‘En çok ortadan kaybolan kişiler yeni yetme kız-
lardır, onların hemen ardından da rüştünü ispat et-
memiş delikanlılar gelir. Bu gruptaki gençlerin ço-
ğu işçi sınıfından ailelerin çocuklarıdır ve bu aile-
lerin neredeyse hepsinde ebeveynden kaynakla-
nan ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Yirmili yaşları-
nıza geldiğinizde ille de işçi sınıfına özgü olmayan,
ikinci derecede önem taşıyan bir başka doruk da-
ha vardır, hayatta ve bu kendini sıkan evliliklerini
ya da ailevi durumlarını terk edip gitmeye çalışan
karılar ve kocalar tarafından yaratılır. Kırk yaşından
sonra bu grafik düşer; daha yaşlı olup da gerçekten
ve uzun süre ortadan kaybolma vakaları ise çok
enderdir ve yine çok yoksul kişilerle sınırlıdır. Hat-
ta bunların neredeyse tamamı serseri bir hayat aşa-
yan ve aile bağları olmayan kişilerdir.’
Bir romancının psikolojik ve sosyolojik göz-
lemleriyle yaptığı çözümleme gerçeğe ne kadar
da uygun düşüyor.
Önceki dönemlerde evden kaçmalar, karnesinde
çok zayıfı olan erkek öğrencilerin bir iki günlük kaç-
maları biçiminde olurdu. Küçük kızlar, evden kaç-
mak şöyle dursun, böyle bir şeyi akıllarından bi-
le geçirmezlerdi.
Şimdi 13 ve 14 yaşlarında iki kız çocuğunun ev-
lerinden kaçmaları, başka kentlere gitmeleri,
orada kalacak yer bulmaları artık her şeyin ne öl-
çüde değiştiğini ortaya koymaya yeterlidir.
EMO’CULAR diye belirli bir kimliğe sığınmaya
çalışan bu grubun kendilerince koydukları ölçüt-
ler de ilginç:
? Evden sıkılınca kaçacaksın
? Yeni bir şey giymeyeceksin
? Saçlarını taramayacaksın
? Saçların yüzünün yarısını örtecek
? Görünen yerlerine piercing (deriye geçirilen ta-
kı) yaptıracaksın
İçinde yaşadığı durumu protesto etmenin ye-
ni bir yolu olarak görünüyor.
Farklı olmak, bu yaş grubu için çok çekicidir ve
yeni bir kimlik arayışında bunu belirtecek her tür-
lü değişikliği benimserler.
‘Ortam yapmak’ diye kullandıkları jargon da,
kendilerine uygun yerlerde, kendileri gibi kişiler-
le birlikte olmayı açıklıyor.
İçinde yaşadığı her şeyden sıkılan, ne yapaca-
ğını da bilemeyen, ne yapması gerektiğini bilmeyen
ve benimsemeyen bu yeni yetmeler işte böyle
EMO oluyorlar.
‘Emotional- Duygusal’ sözcüğünden türetil-
miş bir yeni gençlik sözcüğü.
J. Fowles iyi gözlemlemiş.
Ekonomik düzeyleri altta ya da alt-ortada, eği-
timleri sınırlı, davranışları ergenlik dönemine ya-
bancı aile ortamları bu çocukların hiçbir durumuna
çözüm bulamıyor.
Aile ortamından sıkılan bu çocuklar da hedef-
siz bir yaşamın içinde kendilerine bir çıkış yolu bu-
lamayınca böyle sığınaklar yapıp oralara kaçma-
ya çalışıyorlar.
Bu kaçışa neden olan etkenler:
? Amaçsızlık
? Hedefsizlik
? Sorumsuzluk
? Yararlılık duygusundan yoksunluk
? Yaşıt etkileşimine çok açık olmak
Bu nedenlerle başlayan süreç artık kendi dön-
güsünü yaratıyor:
? Her türlü çalışmayı saçma bulmak
? Yaptıklarına örtülü kutsallık benzeri atıflar yap-
mak
? Gizlilik, gizemlilik, ritüeller yaratmak
? Gidebildiği yere kadar gitmek
? Yanlış bir özgürlük duygusunu paylaşmak
Çocuklarını doğru eğitemeyen, gençlerine doğ-
ru hedefler veremeyen bir toplumda beklenecek
olan gelişmelerdir bunlar.
Dün SATANİST olurlar, bugün EMO olurlar, ya-
rın da bir başka benzerleri çıkar.
Yoksulluk varsıllık konusu da değildir bu.
Her grubun kendine özgü çıkış arayışları vardır
ve olacaktır.
Gençlerimiz tek tip mi olsunlar?
Elbette hayır ve böyle düşünenler hiçbir genç-
lik sorununu çözemez.
Bu sorunların çözümü dinde imanda mıdır?
Bu da yanlıştır ve orada da hiç umulmayan fa-
natizm, hiç beklenmeyen saldırganlıklar yaşanır.
Çözüm bilinçtedir.
Bilinçli küçük çocuk eğitimi.
Bilinçli gençlik politikaları.
Eleştirel düşünce hedefli eğitim.
Gerisi boşuna enerji kaybıdır.
Oksijen israfı sayılır.
erdalatak@gmail.com
Genelkurmay Başkanlõğõ yasa değişikliğine ilişkin itirazlarõnõ ve endişelerini Çankaya Köşkü’ne iletti
Gözler Gül’ün kararõnda
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Genelkurmay Başkanlõğõ, as-
kerlerin sivil mahkemelerde yargõ-
lanmasõna ilişkin yasa değişikliği
üzerindeki itirazlarõnõ Çankaya Köş-
kü’ne iletti. Genelkurmay, yasanõn
anayasanõn 145. maddesine aykõrõ ol-
duğu, askeri-sivil yargõ arasõnda
yetki çatõşmasõna neden olacağõ, si-
yasetin kõşlaya gireceği endişeleri-
ni taşõyor. AKP ise yasanõn anaya-
saya aykõrõ olmadõğõnõ, AİHM ka-
rarlarõ doğrultusunda bu düzenle-
menin yapõlmasõ gerektiğine dikkat
çekiyor. Her iki tarafõn da görüşle-
rini alan Cumhurbaşkanõ Abdul-
lah Gül’ün, kararõnõ bu hafta açõk-
layabileceğine dikkat çekiliyor.
Gül’ün yasayõ inceleme süresi 14
Temmuz’da doluyor.
Askerlerin sivil mahkemelerde yar-
gõlanmasõna ilişkin yasa değişikliği
tartõşmalarõnda kritik haftaya girildi.
Genelkurmay Adli Müşavirliği ile
Milli Savunma Bakanlõğõ Kanunlar ve
Kararlar Dairesi temsilcileri, Cum-
hurbaşkanõ Abdullah Gül’e askerin
hukuki görüşünü sundular. Askerin
yasayla ilgili görüşleri şöyle:
? Yasa değişikliği anayasanõn “as-
keri yargı” başlõklõ 145. maddesine
aykõrõlõk taşõyor. Anayasanõn bu hük-
mü, askeri kişilerin askeri mahalde iş-
ledikleri suçlarõn tümüne askeri mah-
kemelerin bakmakla görevli olduk-
larõnõ açõkça yazõyor, dolayõsõyla
böyle bir değişiklik “askeri mahal ve
askeri hizmet ve görevle ilgili” kav-
ramlarõn parçalanmasõna neden olur.
? Yasa değişikliği askeri mahalle-
rin masuniyetini (dokunulmazlõk, ko-
runmuş olma hali) bozar. Bir iftira,
sahte ihbar veya belge düzenlenme-
si halinde askeri mahalle, sivil savcõlõk
ve emrindeki kolluk güçlerinin gir-
mesi ve soruşturma yapmasõ, o ma-
halde masuniyeti sõkõntõya sokar,
TSK içinde emir-komuta zincirini
olumsuz etkiler. Kötü amaçla sahte bir
ihbar mektubu veya sahte bir belgeyle
bu yolun açõlmasõ, kõşlaya siyasetin
girmesine de kapõ açar. Herkes bu ka-
põyõ kullanabilir. Oysa, askeri masu-
niyetin korunmasõ TSK’nin emir-
komuta zinciri ve birliğin korunma-
sõ için çok önemli bir koşuldur. Bir
birliğin komutanõ o birlikle ilgili her
şeyden sorumludur. Asõlsõz biri, ifti-
ra veya sahte belgeyle yargõ sürecini
açabilir ve askeri mahaldeki düzeni
bozabilir.
? Yasa değişikliği uygulamada as-
keri yargõ ile sivil yargõ arasõnda
yetki çatõşmasõ yaratõr. Askeri mah-
kemelerin daha üst hukuk normu
olan anayasanõn 145. maddesini uy-
gulamak istemeleri, buna karşõlõk si-
vil yargõnõn yapõlan son değişikliği
esas almasõ, uygulamada yetki çatõş-
masõ ve kaosa yol açabilir.
Ayrõca, anayasanõn 145. maddesi-
ne paralel olarak özel yasa niteliğin-
deki Askeri Mahkemeler Yasasõ’nda
askeri mahkemeleri görevli kõlan hü-
küm bulunmasõ da askeri mahkeme-
leri, anayasa ve Askeri Mahkemeler
Yasasõ’nõ uygulamaya yöneltmesi de
genel yasa ve özel yasa tartõşmasõna
ve çatõşmasõna neden olur.
? Yapõlan yasa değişikliği, Avru-
pa İnsan Haklarõ Mahkemesi (AİHM)
kararlarõyla ve AB ile uyum bağla-
mõnda Adalet Bakanlõğõ’nõn Reform
Stratejisi Belgesi’yle ilgili değil.
AİHM’nin Türkiye aleyhine kararlarõ,
asker kişilerin askeri mahkemelerde
yargõlanmasõyla değil, sivil kişilerin
askeri mahkemelerde yargõlanma-
sõyla ilgili. Adalet Bakanlõğõ belge-
sinde yer alan üç husus arasõnda da as-
ker kişilerin sivil mahkemelerde yar-
gõlanmasõ yok.
AKP ise Genelkurmay Başkanlõ-
ğõ’ndan farklõ olarak yasa değişikli-
ğinin anayasaya aykõrõ olmadõğõnõ,
AİHM kararlarõna göre yapõlmasõnõn
zorunlu olduğunu düşünüyor. Hükü-
metin bu düşüncesi Adalet Bakanõ Sa-
dullah Ergin ve Başbakan Yardõm-
cõsõ Cemil Çiçek tarafõndan Gül’e ile-
tildi.
Taraflarõn görüşünü alan Gül’ün ka-
rarõnõ bu hafta vermesi bekleniyor.
Gül’ün yasayõ inceleme süresi 14
Temmuz’da doluyor. Ancak kulis-
lerde Gül’ün süreyi sonuna kadar
kullanmayacağõ, bu hafta içinde açõk-
layabileceği dile getiriliyor.
Yasayõ incelemek için 15
günlük süresi 14 Temmuz’da
dolacak Cumhurbaşkanõ
Gül’ün kararõnõ bu hafta vere-
bileceğine dikkat çekiliyor.
İstanbul Haber Servisi- 22’nci dönem CHP
İstanbul Milletvekili Bülent Tanla, “İrtica ile
mücadele planı” adõ altõnda ortaya çõkan belge
ve AKP hükümetinin askeri personele sivil yar-
gõ yolunu açan düzenlemesi sonrasõ kurumlar
arasõ çatõşma olduğu izleniminin yaygõnlaştõğõ-
na dikkat çekerek çatõşmayõ giderecek makamõn
Cumhurbaşkanlõğõ olduğunu vurguladõ.
Tanla, “Türk kamuyounun yüzde 81’inde
kurumlar arasında çatışma olduğu kanaati
yaygındır. Anayasanın 104’üncü maddesi
‘Cumhurbaşkanõ devletin başõdõr. Cumhurbaş-
kanõ devlet organlarõnõn düzenli ve uyumlu ça-
lõşmasõnõ gözetir’ demektedir. Kurumlar ara-
sındaki bu gerginliği, bu çatışmayı Cumhur-
başkanı gidermelidir. Anayasamızın kendisi-
ne vermiş olduğu sorumluluk ve yetki bu-
dur. Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu yasa kar-
şısında gerektiği gibi davranması Türk hal-
kının beklentisidir” dedi.
EĞİTİMCİ TSK
50ülkeden
20 bin
kişi eğitti
SERTAÇ EŞ
ANKARA - Türk Silahlõ Kuv-
vetleri (TSK), asli görevlerinin
yanõ sõra askeri eğitim alanõnda da
bir marka yaratmaya çalõşõyor.
TSK kurumlarõnda, Afrika, Asya
ve Balkan ülkeleri personeli eği-
tim görüyor. Bugüne kadar dost
ve müttefik 50 ülkenin 21 bin 500
personeline uzun süreli eğtim ve-
ren TSK, bu faaliyetlerin tanõtõmõ-
nõ yapmak ve gelir sağlamak
amacõyla Eğitim ve Öğretim Ka-
taloğu’nu yeniledi.
Genelkurmay İletişim Daire
Başkanõ Tuğgeneral Metin Gü-
rak, TSK’nin dost ve müttefik ül-
keler için verdiği eğitim faaliyet-
leri hakkõnda bilgi verdi. Gü-
rak’õn verdiği bilgilere göre TSK,
hem kendi eğitim kurumlarõnda
dost ve müttefik ülke personelinin
eğitim görmesini sağlõyor hem de
mobil timlerle eğitim faaliyeti
gerçekleştirebiliyor. TSK’nin eği-
tim faaliyetlerinden bugüne kadar
NATO üyesi ülkeler dahil 43 ülke
yararlandõ. TSK, bugüne kadar 50
ülkeden toplam 21 bin 500 perso-
nele uzun süreli eğitim verdi.
Türkiye’deki askeri eğitim ku-
rumlarõndan en çok yararlanan
ülkeler arasõnda Azerbaycan 175
personelle başõ çekiyor.
KKTC’nin 158, Çin’in 145, Af-
ganistan’õn 92, Birleşik Arap
Emirlikleri’nin 88, Arnavut-
luk’un 67, Kazakistan’õn 53,
Kõrgõzistan’õn 49, Pakistan’õn
46, Gürcistan’õn 45, Ürdün’ün
41 personeli eğitim görüyor. Bu
ülkelerin yanõ sõra Tunus, Ceza-
yir, Moritanya, Moğolistan, Ko-
re, Suriye, Gambiya ve Bangla-
deş gibi ülke personeli de Türki-
ye’de askeri eğitim alõyor.
TSK katalog hazırladı
TSK askeri eğitim konusunda
gelir sağlayabilmek için verilen
eğitimlerin tanõtõmõnõn yapõldõğõ
TSK Eğitim ve Öğretim Katalo-
ğu’nu yeniden hazõrladõ. Katalog-
da yaptõrõlan eğitim konularõna
ilişkin bilgiler ve maliyeti hakkõn-
da bilgiler yer alõyor. Kataloğa
göre, TSK 327’si Türkçe, 186’sõ
İngilizce olmak üzere toplam 513
ayrõ eğitim kursu düzenliyor.
TSK, katalogda yer alan eğitimle-
ri mobil eğitim timleri aracõlõğõyla
da gerçekleştirebiliyor. Halen 147
TSK personeli yurtdõşõnda bu
amaçla görev yapõyor. Ayrõca
TSK, Türkçe dil eğitimine katkõ
sağlamak için 15 ülkede 19 ders-
hane kurarak 1872 kişinin Türkçe
öğrenmesine katkõda bulundu.
Yeni düzenlemeyle, devlet ormanlarõnda havuzlu villalar yapõlmasõnõn önü açõldõ
Ormanlar ‘işgalciye’ emanet
ALİ ÖZTÜRK
ANKARA - Çevre ve Orman
Bakanlõğõ, Ağaçlandõrma Yönet-
meliği’nde yaptõğõ değişiklikler-
le, ormanlara “havuzlu villalar” ve
“meyve bahçeleri” yapõlmasõnõn
yolunu açtõ. Yeni yönetmelikte,
“Orman içinde yapılaşmak ya-
saktır” maddesinin kaldõrõlmasõ
dikkat çekerken villalarõn nasõl ya-
põlacağõnõn tarif edilmesi de şaş-
kõnlõk yarattõ.
Çevre ve Orman Bakanlõğõ, 30 Ni-
san 2009 tarihinde Ağaçlandõrma
Yönetmeliği’nde değişlikler yaptõ.
Yapõlan bu değişikliklerle, Ağaç-
landõrma Yönetmeliği’nden “or-
man kurma” amacõ çõkarõlarak
devlet ormanlarõnda özel ağaçlan-
dõrma ile yapõlaşmanõn önü açõldõ.
Ormanlarõn tarõm alanlarõna dönüş-
türülmesine de olanak tanõyan yeni
yönetmelik, orman bütünlüğünün
bozulmasõna ve orman alanlarõnõn
daraltõlmasõna neden olacak. Yö-
netmelikte, “devlet ormanlarında
yapılaşmaya izin verilemez” ve
“yapılacak tesisler taşınabilir ol-
malıdır” ifadelerinin kaldõrõlmõş
olmasõ da “villa” yapõmõ için ko-
laylõk sağlõyor. Orman alanlarõnda
özel ağaçlandõrma adõ altõnda ha-
vuzlu villalarõn yapõmõnõ düzenleyen
bu yönetmelikle birlikte, orman iç-
lerindeki açõklõklarda, 5 dönüm bü-
yüklüğünde bir alanda, ağaçlandõr-
ma faaliyeti çerçevesinde, depo-
hangar olarak “tanımsız” bir yapõ
(konut) yapõlabilir hale geldi.
Daha önceki yönetmelikte, ağaç-
landõrma sõrasõndaki gereksinimler
için taşõnabilir karavan ve konteynõr
benzeri araçlar kullanõlabiliyor, yan-
gõnlar için ise taşõnabilir su depola-
rõ yapõlabiliyordu. Yönetmeliğin
yürürlüğe girdiği 30 Nisan’dan iti-
baren ise beton zemin üzerine ya-
põlan hangarlar villaya, su depolarõ
da villanõn havuzuna dönüşebilecek.
Uygulamanõn sonucunda, devlet
ormanlarõ içinde, üzerinde ağaç ol-
mayan 5 dönümlük bir yer bulan
“özel kişiler” (ağaçlandõrmacõlar) o
alanõ ağaçlandõrma yetkisine sahip
oldu. Bu alanlara birkaç meyve ağa-
cõ diken ağaçlandõrmacõlar, villala-
rõnõ da rahatlõkla inşa edebilecek.
‘Elini geleceğimizden çek’
TMMOB Orman Mühendisleri
Odasõ (ORMUH) İstanbul Şube
Başkanõ Besim Sertok, bu yönet-
melik ile özel kişilere orman içinde
“havuzlu villalar” ve “meyve bah-
çeleri” yaptõrõldõğõnõ vurgulayarak
“yönetmeliğin ardından ‘bu alan-
lar orman niteliğini kaybetmiştir’ ge-
rekçesi ile ‘ağaçlandõrmacõ işgalci-
leri’ne hibe edilerek toplumsal
kullanım değerleri ile anılma ye-
rine, rantsal değişim değerleri ile
alınıp satılan alanlara dönüştü-
rülmesi hedeflenmektedir” dedi.
Bu “yanlış uygulamaya” karşõ 29
Haziran’da bir de dava açtõğõnõ be-
lirten Sertok, konuşmasõnõ şöyle
sürdürdü: “Bu tip düzenlemeler, or-
manları kullanım değeri üzerinden
değil, rantsal değişim üzerinden
değerlendirme mantığından kay-
naklanıyor. Yani, her şeyden pa-
ra kazanma anlayışı var. Orman-
lar öyle varlıklar ki, kesilen tom-
rukların bir piyasa değeri olabilir
veya arsasının bir alım satım be-
deli olabilir. Onun dışında or-
manların o kadar çok işlevi var ki,
temiz hava, iklimi dengelemek ve
gölgesinde dinlenmenin piyasa
değeri yok. Gerçek değeri bunlar
değil. Paranın satın alamayacağı
şeyler de var. Piyasa üzerinden de-
ğerlendirmek oldukça yanlıştır.
Ülke ekonomisine gelen katkının
onlarca katı zarar ortaya çıkacak.
Bu kasıtlı bir durum. İktidar po-
litikalarının bu yönde olması.
AKP’nin elini geleceğimizden çek-
mesini istiyoruz.”
CHP İzmir Milletvekili ve TBMM
Tarõm, Orman ve Köyişleri Komis-
yonu üyesi Selçuk Ayhan, yönet-
melikte yapõlan değişikliklerin, or-
mancõlõk biliminin gereklerine, hu-
kuka ve kamu yararõna aykõrõ dü-
zenlemeler içerdiğini belirterek “Ye-
ni Ağaçlandırma Yönetmeliği’nin
temel amacı eski Maliye Bakanı
Kemal Unakõtan’ın ‘Ormanlarõ da
özeleştirelim, devlet işletemiyor’
mantığını hayata geçirmektir” di-
ye konuştu. Ayhan, dikkatli ince-
lendiği takdirde, devlet ormanõ sa-
yõlan alanlarõn anayasa ve yasalara
karşõ hileli özelleştirilmesine dö-
nük bir dizi “oyun” içerdiğini vur-
gulayarak konuşmasõnõ şöyle sür-
dürdü: “Bu hükümetin temel fel-
sefesi olan, ‘parayõ getirin babamõ
bile satarõm’ anlayışının iflas etti-
ği anlaşıldığında, bu topraklarda
bırakın babayı, çocuk ya da torun
bile kalmayacaktır. Tüm kamuo-
yu bu gerçeğin bilincinde olarak
gerekli duyarlılığı göstermelidir.”
Yeni yönetmelikte,
“Orman içinde yapõlaşmak
yasaktõr” maddesinin
kaldõrõlmasõ dikkat
çekerken villalarõn nasõl
yapõlacağõnõn tarif edilmesi
de şaşkõnlõk yarattõ.
Yapılan yeni değişikliklerle devlet ormanlarında özel ağaçlandırma ile yapılaşmanın önü açıldı.
CHP İSTANBUL KADIN KOLLARI
‘Her 3 kadından
biri şiddet görüyor’
İstanbul Haber Servisi - CHP İstanbul İl Ör-
gütü Kadõn Kollarõ adõna yapõlan açõklamada, ka-
dõna yönelik şiddetin insan hakkõ ihlali olduğu ve
kadõna yönelik şiddet sorununa ancak çağdaş de-
ğerlere sahip iktidarlarõn çözüm üretebileceği
vurgulandõ.
CHP İstanbul İl Örgütü Kadõn Kollarõ’ndan ya-
põlan açõklamada, 2006 - 2007 yõllarõ arasõnda ya-
põlan araştõrmada Türkiye’de her üç kadõndan bi-
rinin şiddet gördüğü belirtildi. Yaşamõ boyunca
eşinden en az bir kez fiziksel şiddet görmüş ka-
dõnlarõn oranõnõn Türkiye genelinde yüzde 35, Do-
ğu illeri genelinde ise yüzde 40 olduğu, eğitim dü-
zeyinin arttõkça fiziksel şiddet gördüğünü söyle-
yen kadõn sayõsõnõn azaldõğõna dikkat çekildi. Açõk-
lamada, çözüm önerileri şöyle sõralandõ:
“Kadın sığınma evlerinin sayısı acilen arttı-
rılmalı. Kadına şiddet suçlarının cezaları art-
tırılmalı, caydırıcı yasal önlemler alınarak, cin-
siyet ayrımcı politika ve yasalar acilen değiş-
tirilmelidir. Kız çocuklarımızın okullaşma
oranı ve yatılı yurt sayısı arttırılmalı.”
CHP’Lİ TANLA: ÇATIŞMAYI GİDERECEK MAKAM CUMHURBAŞKANLIĞI
Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı
Başbağlar köyünde, 5 Temmuz 1993’te
teröristler tarafından katledilen 33 kişi,
törenle anıldı. Kente 240 kilometre
uzaklıkta bulunan Başbağlar köy mey-
danında düzenlenen törene, Erzincan
Valisi Abdülkadir Demir, Kemaliye
Kaymakamı Yasin Özcan, AKP millet-
vekili Sebahattin Karakelle ve yurttaş-
lar katıldı. Vali Demir törende yaptığı
konuşmada, “Dünyanın en güzel coğraf-
yasında yaşamak ve yaşatmak varken
öldürmek niye? Geleceğimize kanlı se-
naryolar yazanlar şunu bilsin ki bu mil-
let tüm bunların üstesinden gelecektir. 2
Temmuz’da Sıvas’ta terörü ateşleyen el
ile 5 Temmuz’da birliğimize kurşun sı-
kan el aynı eldir. Bu elin kirli işlerini he-
pimiz görüyor ve lanetliyoruz” dedi. Tö-
ren, 33 yurttaşın katledildiği alanda ya-
pılan şehitlik ziyaretiyle sona erdi. (AA)
Başbağlar’da anma
YILDÖNÜMÜ ETKİNLİKLERİNE TEPKİ
Topçu: Sıvas’ta resim
gösterilmesi manidar
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - BBP Genel
Başkanõ Yalçın Topçu, Sõvas ve Başbağlar olaylarõnõn
sorumlularõnõn hâlâ bulunamamasõnõ kõnadõ. Topçu dü-
zenlediği basõn toplantõsõnda Sõvas olaylarõnõn yõldönü-
münde, elindeki kâğõtla bir şey gösteren kişiyi, “pro-
vokatör” ilan ederek şunlarõ kaydetti: “Sıvas katlia-
mının yıldönümünde millete A4 kâğıt gösteren kişi
ile bu kişinin karşısında, merhum genel başkanımı-
zın (Muhsin Yazõcõoğlu) resminin gösterilmesi mani-
dardır. Bu iki figüre savcıların dikkatini çekmek is-
tiyorum. Sıvas katliamı sonrası merhum genel baş-
kanımız Gaziantep’ten telefonla hadiseyi yürüterek
can kaybının artmasını engellemiştir. Bu olaylara
bizzat şahitlik yapan, kurtarma hadisesinde biz-
zat orada olan Sayın Arif Sağ’ı da tarihi bir gö-
revi yerine getirmesi için, yaşadıklarını, gördük-
lerini ve bildiklerini açıklamasını istiyorum.”