Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
26 TEMMUZ 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
RÖPORTAJ 9
İki hafta önce Topkapõ Sarayõ birinci avluda Alperenler’in özrünü kabul eden ünlü piyanist İdil Biret
ELİF BEREKETLİ
Türkiye, önce Topkapõ Sarayõ birinci avluda İdil
Biret’in İngiliz The Whitehall Orchestra ile ver-
diği konsere ‘Alperenler’ce yapõlan saldõrõyõ,
ardõndan da Biret’e gelen özrü ve usta sanatçõnõn
bu özrü kabul edişini konuştu önceki hafta. Kimisi
kutuplaşmanõn önünün kesilmesi açõsõndan Biret’in
uzlaşmacõ tutumunu destekledi, kimisi de laik cum-
huriyete yapõldõğõnõ düşündüğü bu hakaretin bir
özürle kapanmasõnõ içine sindiremedi.
Olayõn her evresinde eşine destek çõkan Şefik
Büyükyüksel büyük resmi görmenin gerekliliği-
ni vurguluyor her fõrsatta. “Topkapı Sarayı’ndaki
özür buluşmasında çok daha ağır sözler söy-
ledim ben, kimse bilmedi. ‘Kõşkõrtanlarla ayõrõ-
yoruz sizi. Bize yakõnsõnõz, en azõndan o bayrağõn
ne demek olduğunu biliyorsunuz’ dedim. Tep-
kilerini şiddetle dışavurmamalarını istedim” di-
yor Büyükyüksel. İdil Biret ise ‘kendisi de bir ta-
vır meselesi olan’ hayatta her şeyin sözlerden iba-
ret olmadõğõ inancõnda. “Zaten çok konuşmayı,
büyük büyük açıklamalar yapmayı sevmeyen
biriyim” diyor usta piyanist: “Ben nasıl bir öz-
rü onca insanın adına kabul edebilirdim ki, han-
gi hakla kendini koca Cumhuriyetin, tüm ay-
dın insanların yerine koyuyorsun? Belki onlar
bu özrü asla kabul etmeyecekti...”
‘İdil haberi görmedi’
- Her şey bir basın organında çıkan provokatif
haberlerle başladı sanırım. Siz biliyor muy-
dunuz bu haberleri, herhangi bir önlem aldı-
nız mı?
Ş.B. - Birileri haber verdi bize. Organizatör de
okumuş ve sonunda iptal etmeme kararõ almõş, ama
tabii biz bu sürecin içinde değildik. Böyle bir olay
beklemiyorduk tabii. İdil haberi göremedi bile, ça-
lõşmaktan vakti olmadõ. Cumartesi olduğunda
biz unutmuştuk bile onu.
- Yani konser alanına doğru ilerlerken bu ko-
nuda hiçbir endişeniz yoktu?
İ.B. - Aklõmõzõn ucundan geçmedi!
- Oraya gittiğinizde olay nasıl gelişti peki?
İ.B. - Bir sürü insan birikmişti. Baktõm, bu va-
ziyette içeri geçmek olanaksõz. Saati düşündüm,
geç kalmak istemiyordum. Kalabalõk afişleri in-
dirip yakmaya başladõ. Hayretle seyrediyordum.
Sonra bizi arabayla arka kapõdan içeri soktular. Az
zaman kalmõştõ. Hatta orkestra benden önceki 6 da-
kikalõk parçalarõna başlamõştõ bile. Konsantre ol-
maya çalõştõm, sahnede kafam yalnõzca müziğe
odaklanmalõydõ. Belki realitelerin dõşõnda biraz,
ama öyle. Konser bitiminde de arka kapõdan, jan-
darmalar eşliğinde çõkarõldõk.
‘Yine olsa aynısını yaparım’
- Sahnedeyken herhangi bir endişe, korku ol-
madı mı? Kontrolden çıkma olasılığı yüksek, Al-
lah adını ardına almış bir kitle. Neler olabile-
ceğini farz etmek için gözümüzü biraz geçmi-
şe çevirmek yeterliyken...
İ.B. - Endişeye kapõlmadõm. Ama olanlarõn far-
kõndaydõm. Müzik evrenseldir her bakõmdan,
olanlara biraz da bu yüzden anlam veremedim. Ben
de konserden sonra bis olarak Chopin’in op. 25
no 11. etütünü çaldõm. O da devrimci etütlerden
biridir! Ne olursa olsun, yine de devam ederdim.
Yine olsa, yine aynõsõnõ yaparõm hatta. Benim inan-
dõğõm bu çünkü.
- Peki ya orkestra ne oldu sonra? Konuştu-
nuz mu onlarla?
Ş.B. - Evet. Onlar için heyecan verici bir durum
oldu. Ama bu konularda fazla konuşmayõ sevmi-
yorlar. Daha öncesi var aslõnda bu konunun. Bu,
enstrüman çalan İngiliz devlet memurlarõnõn kur-
duğu bir orkestra; aralarõnda Başbakanlõk’õn özel
kalem müdürlüğünde çalõşan üst düzey memurlar
bile var. Gelmeden önce bize “Irak, Afganistan
gibi mevzulardan dolayı bize karşı bir hareket
olur mu” diye sordular. Bu olaylar başlayõnca, biz
de kendi üzerlerine alõnõrlar, bu kadar üst düzey
bürokratlar bunu İngiltere’ye sõçratõr, olay büyür
diye düşündük.
AP’den Konsey’e
Fener sorusu
STRAZBURG
(ANKA) - Avrupa
Parlamentosu Üyesi
Emine Bozkurt, Avrupa
Konseyi’ne, Deniz
Feneri e.V. dahil İslami
yatõrõm kurumlarõyla
ilgili adli
kovuşturmalarda, AB
üye devletleri ve Türk
hükümetinin “daha iyi
işbirliği yapmasõ”
yönündeki resmi
tavsiyeye uyulup
uyulmadõğõnõ sordu.
Bozkurt, Avrupa
Konseyi’nin yanõtlamasõ
istemiyle Parlamento
başkanlõğõna verdiği
yazõlõ soru önergesinde,
“Avrupa Konseyi,
Konsey ve Türk
yetkilileri arasõnda,
‘Yeşil Fonlar’ denilen
kuruluşlar hakkõnda
yapõlan temaslarõ,
özellikle faillerin karşõ
karşõya kaldõklarõ adli
kovuşturmalar,
kurbanlar için tazmin
olanaklarõ, Avrupa’da
hâlâ etkin olan hileli
şirketlerin kapatõlmasõ
ve benzer
dolandõrõcõlõklarõn
gelecekte de olmasõnõ
engellemek üzere
atõlacak adõmlar
itibarõyla tanõmlayabilir
mi” diye sordu.
Kurşunsuz
benzine zam
ANKARA (AA) - 95
oktan kurşunsuz
benzinin satõş fiyatõ
litrede 4 kuruş arttõ.
Edinilen bilgiye göre,
Enerji Piyasasõ
Düzenleme Kurulu’nun
(EPDK), önceki gün
yaptõğõ kurşunsuz
benzinde bayi
satõşlarõna dönük 4
kuruşluk tavan fiyat
artõşõ, akaryakõt dağõtõm
şirketlerince satõş
fiyatlarõna da aynen
yansõtõldõ. Buna göre
akaryakõt dağõtõm
şirketlerinden Shell, BP,
Opet ve Petrol Ofisi,
Ankara, İstanbul ve
İzmir’de, 95 oktan
kurşunsuz benzinin satõş
fiyatõnõ dünden itibaren
litrede 3.20 liradan 3.24
liraya çõkardõ. Akaryakõt
dağõtõm şirketleri kõrsal
motorinin litre satõş
fiyatõnõ da tavan fiyata
paralel olarak, dünden
geçerli olmak üzere 1
kuruş arttõrdõ.
Hakkâri’de 3
asker yaralı
ANKARA (AA) -
Hakkâri’de teröristlerin
açtõğõ ateş sonucu 3
güvenlik görevlisinin
yaralandõğõ bildirildi.
Genelkurmay
Başkanlõğõ’nõn internet
sitesinde yer alan
bölücü terör örgütüyle
mücadeleye ilişkin
duyuruya göre,
Hakkâri’nin
Yüksekova ilçesi dağlõk
arazi kesiminde,
bölücü terör örgütü
mensuplarõ tarafõndan
önceki gece saat
23.55’te güvenlik
güçlerine taciz ateşi
açõldõ. Teröristlerce
açõlan ilk ateş sonucu 3
güvenlik görevlisi
yaralandõ.
Bartholomeos
Bozcaada’da
ÇANAKKALE
(AA) - Fener Rum
Patriği Bartholomeos,
iki günlük ziyaret için
geldiği Çanakkale’de,
Vali Abdülkadir
Atalõk’õ makamõnda
ziyaret etti.
Bartholomeos, ziyarette
yaptõğõ açõklamada,
Bozcaada’da
düzenlenecek
geleneksel Ayazma
Bayramõ ile ayinlere
katõlacağõnõ söyledi.
Fener Rum Patriği
Bartholomeos daha
sonra Fransa
Metropoliti Adamakis
Emmanuel ve Gökçeada
Metropoliti Yorgi
Krilyos ile birlikte
Bozcaada’ya geçti.
- Oradaki o 45 dakikalık görüşmenizde neler
yaşandı, neler konuşuldu tam olarak? Basına
yansıyan kısmı tatmin etti mi sizi?
Ş.B. - Orada kendilerine, bu yayõnõ yapanlarla
onlar arasõnda bir fark gördüğümüzü ve esas bu ola-
yõn olmasõnõ isteyenlerin bu yayõnõ yapanlar ol-
duğunu, bu yüzden de bize uzattõklarõ eli ve özür
dileğini kabul etmeye karar verdiğimizi söyledik.
Kendilerine de “O gün açtığınız bayrak bizim
bayrağımız, o yüzden bugün burada oturup ko-
nuşuyoruz” dedim. Onun dõşõnda, “Sözlerimi ge-
ri alıyorum” gibi bir gazetede çõkan sözleri söy-
lediğim doğru değildir.
- Cumhuriyet ilkelerini koruma adına bir söz
bekliyordu galiba insanlar...
Ş.B. - Ben bu sözleri telefonda söylemiştim za-
ten, orada tekrarlamadõm. Kendini kurtarmak için
üstüne üstüne aynõ beyanat verilmez. Konsere gi-
den insanlar da mağdur oldu belki ama, onlarõ bu
denli ön plana çõkarmak hatalõ olurdu. Ben daha
ağõr şeyler söyledim Topkapõ Sarayõ’ndaki özür sõ-
rasõnda aslõnda, kimsenin dikkatini çekmedi.
“Kışkırtanlarla ayırıyoruz sizi. Bize yakınsınız,
en azından o bayrağın ne demek olduğunu bi-
liyorsunuz” dedim. Anlayan anlar!
İ.B. - Hareketler de yeterlidir bence. Her zaman
mutlaka sözcükler değildir gerekli olan, önemli olan
tavõrdõr. Hayat kendisi başlõ başõna bir tavõr meselesi
zaten. Bir de şu boyutu var: Ben niye her kesimi
temsil edeyim ki orada? Böyle bir şey yapmak ak-
lõmõn ucundan bile geçmez. Hangi hakla kendini
koca Cumhuriyetin, tüm aydõn insanlarõn yerine ko-
yuyorsun? Diğer insanlar bu özrü kabul etmeye-
ceklerdi, ben onlarõn adõna nasõl alayõm bu özrü?
- Belki yalnızca telefondaki özrü yeterli bu-
labilirdiniz; basınsız, tantanasız...
Ş.B. - Biz basõna haber verileceğini bilmiyorduk
ki! Kendileri büyüttüler işi. Biz yalnõzca evimize
gelip çiçek verecekler sandõk.
İ.B. - Biz beş kişi gelecek sanõrken, yüz kişiye
yakõn bir medya topluluğu da geldi sonunda. Biz
de istemezdik bu kadar medyatik olmasõnõ bu özür
buluşmasõnõn, ama kontrolden çõkmõştõ iş.
- Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
tepkisini ve Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın hiç-
bir açıklama yapmamasını nasıl değerlendiri-
yorsunuz?
İ.B. - Bence güzel ve yerinde Günay’õn açõk-
lamalarõ. Ama ben hiçbir şey beklemiyorum kim-
seden. Tepki veya açõklama gelirse ne hoş! Gel-
mezse de eksikliğini çekmeyiz, beklemiyoruz
çünkü. Düşünmem, aklõma bile gelmez.
- Peki, ortada iki dava nedeni var: Birincisi
bu olayların olması amacıyla yayın yapan az-
mettiriciler, diğeri de alet olanlar. Ne yapma-
yı düşünüyorsunuz?
Ş.B. - Açõlacaksa amme davasõ açõlõr, savcõlar da
bu işi halleder. Bir şey yazõlmõş, birileri adeta bir
eyleme yönlendirmiş insanlarõ ve ertesi gün bun-
lar oluyor. Olay açõk.
‘DIŞ BASINA YANSIMAMASI ART NİYETLİ’
İ
dil Biret ile eşi Şefik Büyükyüksel, Kültür Bakanõ Günay’õn
sert açõklamalarõnõ yerinde buluyor, Cumhurbaşkanõ ve
Başbakan’õn konunun bahsini bile geçirmemesi hakkõnda ise
“Zaten hiçbir şey beklemiyoruz” diyorlar. Dõş basõnõn konuya
gösterdiği ilgisizliğin kasõtlõ olduğunu düşünen Büyükyüksel,
Alperenler’in “İdil Hanõm bizim için konser verir mi?” talebini
olumlu karşõlõyor: “İlk CSO konserine bekleriz...”
- Ama dış basında neredeyse hiç göre-
medik...
Ş.B. - Evet öyle oldu ne yazõk ki. Art niyet
aramõyor da değiliz ardõnda bunun; kasten filt-
re edildiğini düşünüyorum. Yalnõzca Alman
Tagesspiel’de ‘Barbarlar sarayda’ başlõklõ
uzun bir yazõ çõktõ. Örneğin New York Ti-
mes’tan Sabrina Tavernise duyurmak istediği
her konuda çarşaf çarşaf yazõyor ama değil mi?
Türkiye’deki muhabirlerin objektif olmadõğõ
düşüncesindeyim, belli amaçlar için buradalar.
‘Orada idamlar gerçekleşiyordu’
- Ama Türkiye’de hayli yer aldı basın-
da, çoğu da destek niteliğindeydi. Peki hiç
e-postanıza, telefonlarınıza olumsuz tep-
kiler geldi mi?
İ.B. - Hayõr, hiç gelmedi. 100’den fazla te-
lefon geldi bize 2 gün içinde, bir tanesi bile
olumsuz değildi. Ama sanõyorum organizatö-
re gelmiş bazõ ağrõ tepkiler.
- İdil Hanım, birçok basın organında her-
kesin her şeyi protesto etme hakkına sahip
olduğunu, ancak yöntemin yanlış olduğunu
söylediniz.
İ.B. - Afiş yakarak değil, fakat herkes her şe-
kilde ‘nümayiş’ yapabilir müsadeyi aldõktan
sonra. Herhangi demokratik bir toplulukta
mümkündür bu.
Ş.B. - Bu saldõrõda bambaşka bir boyut da
var. İdamlarõn gerçekleştirildiği dõş bahçede-
ki bir yere nasõl kutsal derler ki? Kutsal kabul
edilen emanetler çok ötedeydi aslõnda.
‘Asõl suçlu yayõnõ yapanlar’
‘Bakan’õn
tepkisi
yerinde’
Olayın her evresinde eşi İdil Bi-
ret’e destek çıkan Şefik Büyük-
yüksel her fırsatta büyük resmi
görmenin gerekliliğini vurguluyor.
(Fotoğraflar: UĞUR DEMİR)
CEMİL CİĞERİM
SAMSUN - Samsun Tabip
Odasõ Başkanõ Cem Şahan,
YÖK’ün öğretim üyelerinin ro-
tasyonu kararõ Danõştay tara-
fõndan durdurulmasõna karşõn
Ondokuz Mayõs Üniversitesi
(OMÜ) Rektörlüğü’nün bu ka-
rara uymayarak öğretim görev-
lileri istemleri dõşõnda başka
kentlerde görevlendirdiğini be-
lirtti.
Şahan, Abant İzzet Baysal,
Afyon Kocatepe, Cumhuriyet,
Diçle, Fõrat, Gaziosmanpaşa,
Harran, Kafkas, Kahramanma-
raş Sütçü İmam, Mustafa Kemal,
Yüzüncü Yõl ve Zonguldak Ka-
raelmas üniversitelerine bağlõ
tõp fakültelerinin gereksinimi
olan 261 öğretim üyesinin 27
üniversiteden karşõlanmasõ ka-
rarõyla ilgili Danõştay 8. Daire-
si’nin durdurma kararõ verdiği ve
YÖK’ün de buna itiraz ettiğini
anõmsattõ. Danõştay İdari Dava
Daireleri Kurulu’nun da itirazõ
reddettiğine dikkat çeken Şahan,
“Kurul ayrıca, kararın daya-
nağı 2547 Sayılı Yükseköğre-
tim Kanunu’nun 41. madde-
sinin iptali istemiyle Anayasa
Mahkemesi’ne başvurma ka-
rarı aldı. Danıştay 8. Daire-
si’nin kararı üzerine YÖK,
üniversite rektörlerine gön-
derdiği yazısında rotasyon uy-
gulanacak öğretim üyelerine
gönüllü olup olmadıklarının
sorulmasını istedi” diye ko-
nuştu. Ancak Ondokuz Mayõs
Üniversitesi Rektörlüğü’nun 17
Temmuz’da Prof. Dr. Fadıl Öz-
türk ile Yrd. Doç. Dr. Müge
Güler Özden’i Tokat, Yrd. Doç.
Dr. Nuriye Fışkın’õ Kafkas
Üniversitesi’nde görevlendirdi-
ğine dikkat çeken Şahan, “Bu
görevlendirmeler öğretim üye-
lerinin rızası dışında yapıl-
mıştır. Bu Ondokuz Mayıs
Üniversitesi Rektörlüğü’nün
Danıştay kararlarını hukuk
dışı ilan ettiğinin bir göster-
gesidir. Ayrıca Danıştay ka-
rarına rağmen gönüllülük
aranması şartını koşan
YÖK’ün kararına da uyul-
madığı açıktır” dedi.
Tabip Odasõ Başkanõ Cem
Şahan, diğer üniversitelerin Da-
nõştay’õn kararõndan sonra ro-
tasyon uygulamasõnõ yapma-
dõklarõnõ, zorunlu rotasyon yap-
tõran tek üniversitenin OMÜ
olduğunu vurgulayarak Tokat ve
Kafkas üniversitesine görev-
lendirme yapõlan üç öğretim
üyesinin İdare Mahkemesi’ne
dava açtõğõnõ da sözlerine ekle-
di.
ERDOĞAN ERİŞEN
ORDU - Mahkeme kararõyla
görevine döndüğü için Ordu Va-
lisi Ali Kaban’õn hõşmõna uğrayan
Ordu Müftü-
sü Tacettin
Sevinç 6 ay
dayanabildi. 5
ay sonra yaş
haddinden
emekli olacak
Müftü Sevinç,
yaşadõklarõ
nedeniyle di-
lekçesini ve-
rerek emekli-
ye ayrõldõ.
Ordu Müf-
tüsü Sevinç,
kendisinden istenen bazõ tayinle-
ri haksõz olduğu gerekçesi ile ye-
rine getirmediği iddiasõyla bazõ
AKP milletvekillerinin tepkisini
çekmiş ve ani bir kararla Yozgat
Müftülüğü’ne atanmõştõ. İdare
Mahkemesi’ne dava açan Sevinç,
mahkeme kararõyla görevine iade
edildi. Yeniden görevine dönme-
sinin ardõndan Vali Kaban’õn bas-
kõsõyla karşõlaşan Sevinç hakkõn-
da valilikçe 6 ayda 6 ayrõ soruş-
turma başlatõldõ.
Validen baskı üzerine baskı
Vali Kaban bununla da yetin-
meyerek Müftü Sevinç’in ma-
kam aracõnõn da aralarõnda bu-
lunduğu müftülük araçlarõnõ vali-
lik binasõ önüne çektirdi. Sevinç,
müftülük hizmetlerini kendi özel
aracõ ile yürütmek zorunda kaldõ.
Vali Kaban, Sevinç’in yerine
atanan Müftü Veysel Çakı’nõn da
Ordu’dan ayrõlmasõnõ engelleye-
rek geçici görevle Ordu Valili-
ği’nde bir oda tahsis etti ve “Or-
du Din İşleri Uzmanı” adõ altõn-
da adeta ikinci bir müftülük oluş-
turdu. Dini konularda yapõlacak
tüm açõklamalar ve görüşler vali
adõna Din İşleri Uzmanõ sõfatõ ile
Veysel Çakõ’ya yaptõrõldõ. Müftü
Sevinç’in açõklama yapmasõna
ise izin verilmedi.
Vali Kaban’õn Müftü Sevinç’i
Kutlu Doğum Haftasõ’nda ma-
kamõna kabul etmemesi, bir diğer
toplu ziyarette de herkesi içeri alõr-
ken sadece Sevinç’i makamõna
sokmamasõ kentte büyük tepki
çekti. Bu tür baskõlara daha fazla
dayanamayan Sevinç, yaş had-
dinden emekli olacağõ 5 ayõ bek-
lemeden emeklilik için dilekçe
verdi. Müftü, Tacettin Sevinç ya-
şadõklarõyla ilgili yorum yap-
maktan kaçõnõrken “Müftülük
makamının daha fazla yıpran-
masına gönlüm razı olmadı.
Kendisini Allah’a havale edi-
yorum” diye konuştu.
‘OMÜ Danıştay kararını yok sayıyor’ Ordu müftüsü baskılara dayanamadı