25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada na ulaşmak için kullandı. İktidarın başı siyasal amaçlarına ters düşen ka- rarlardan sonra, her fırsatta Anayasa Mahkeme- si’nden, Danıştay’dan ve Yargıtay’dan şikâyetçi olmadı mı, olmuyor mu? Son bir örnek: Baş böyle olunca elbette diğer organlardan da yargıya aynı saldırılar izleniyor. Taze örnekler: Genel merkezin derin hukuk- çularından Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Ana- yasa Mahkemesi’nin mayınlı arazilerin temizlen- mesine ilişkin yasadaki yaptırım içerikli kimi maddeleri anayasaya aykırı bulmasını “hukuki de- ğil, siyasi” diye niteliyor... Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda (HSYK) kararnamenin gecikmesini “tuzun kokması” di- ye yorumluyor. Demokrasilerde bizde olduğu gibi yargı, bir ik- tidar tarafından günübirlik tartışılmıyor; yargı, hu- kuk dışı amaçlar için saldırıya uğramıyor. Tabii başlardaki kafa “Hükümet ne derse o olur. Örneğin HSYK, Adalet Bakanlığı’nın (yani iktida- rın) siyasal amaçlarına göre hazırladığı hâkim ve savcılar kararnamesini olduğu gibi onaylamalıdır” diyen antidemokratik bir yapıyla hareket ediyor- sa.. örneğin HSYK’deki haklı kimi eleştirilere ta- hammül etmez elbette. Beş bin sayfalık iddianame yazan.. bir üçüncü, dördüncü, beşinci iddianamelerin müjdesini ve- ren Ergenekon savcılarının yasalara aykırı icraa- tını eleştirmek.. somut bilgiler, hatta belge nite- liğindeki olayları örnek göstererek bugünkü gö- revlerinden alınmalarını zorunlu görmek.. iktida- ra göre suçların en büyüğü... Zira RTE; Ergenekon gibi ucu açık ve AKP ka- fasının öngördüğü amaçlara hizmet verecek savcılar aradı. “Cesur savcılara ihtiyaç var” sözü Bay Başba- kan’ın sözüdür. Buldu mu? Buldu! Ergenekon savcıları hakkında HSYK’ye yansı- yan ve kararnamenin çıkmasını geciktiren nedenler nelerdir? İktidarın Adalet Bakanı; gizlilik kuralını öne sü- rerek kurulda konuşulan kimi savcılarla (Cum- huriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı ve Ze- keriya Öz ile ilgili) kurulda geniş tartışmalara ne- den olan sorunların, şikâyetlerin kamuoyunda tar- tışılmasına karşı çıkıyor. Çolakkadı ile Öz hakkında HSYK’yi kilitleyen eleştirilere gelince: Bu iki savcı hakkında HSYK’ye gönderilen 100’ü aşkın şikâyet dilekçesi üzerin- de Adalet Bakanlığı tek bir soruşturma yapma- dı. Yasadışı dinlemeler ve yasadışı elde edilen de- lillerle yasaya aykırı tutuklananlar, yine yasaya ay- kırı ifade vermek zorunda bırakıldı. Yapılan tespitlerde kimliği saklı muhbir ve giz- li tanıkların eski PKK itirafçısı hükümlü oldukla- rı, polis tarafından kimi vaatlerle ikna edildikleri ve ifadeleri Emniyet tarafından yazılıp imzalattı- rılarak soruşturma başlatıldığı ortaya kondu. Tutuklamaya itirazlarda hâkimler baskı altında tutuluyor. Tahliye kararı veren hâkimler hakkın- da bakanlığın müfettiş gönderdiği belirlendi. Başsavcıvekili Çolakkadı soruşturma ile ilgili bil- gi ve belgelerin (yandaş, dinci) basına sızdırılması karşısında HSYK tarafından birkaç kez sözlü ola- rak uyarılmasına karşın, sonuç alınamadı. Kurulda; Savcı Zekeriya Öz’ün kendisine yakın medya ile yakın temasta olduğu ve bu medyaya bilgi verdiği söylendi. HSYK, bir kısım hâkim ve savcıların tarafsız gö- rev yapamadıklarını saptadı. Belge niteliğindeki şikâyetlere karşın RTE; Adalet Bakanı aracılığıyla iki savcı ve kimi hâ- kimlerin görev yerlerinin değiştirilmesine karşı çı- kıyor. Gerçeklere, bağımsız yargıyı iktidara bağımlı ko- numa getirme çabalarına karşı çıkanları.. HSYK’de gerçekleri dile getirenleri.. İktidar sözcüleri “tuzu kokuttular” diye suçluyor. Tuzu kokutanları görmek isteyenler; Başba- kanlık’a, bakanlıklara, yandaş, dinci, yalaka med- yaya baksınlar! SAYFA 26 TEMMUZ 2009 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 32 Edirne Y 33 Kocaeli Y 33 Çanakkale B 33 İzmir A 40 Manisa A 41 Aydın A 42 Denizli A 41 Zonguldak ? ? Sinop PB 29 Samsun PB 31 Trabzon Y 29 Giresun PB 30 Ankara A 35 Eskişehir A 34 Konya A 33 Sıvas A 28 Antalya A 40 Adana A 34 Mersin A 34 Diyarbakır A 37 Şanlıurfa A 39 Mardin A 35 Siirt A 36 Hakkâri Y 26 Van Y 23 Kars Y 21 Oslo Y 20 Helsinki Y 19 Stockholm Y 21 Londra PB 21 Amsterdam PB 22 Brüksel PB 23 Paris PB 24 Bonn Y 22 Münih Y 25 Berlin Y 22 Budapeşte PB 27 Madrid A 38 Viyana Y 23 Belgrad A 27 Sofya PB 28 Roma B 27 Atina A 35 Zürih Y 25 Moskova Y 26 Aşkabat A 39 Astana Y 26 Taşkent A 42 Bakû PB 28 Bişkek Y 35 Tiflis Y 23 Kahire A 36 Şam A 37 Ülkemizin kuzey ve doğu kesimleri par- çalı ve çok bulutlu, Doğu Karadeniz, Do- ğu Anadolu’nun ku- zeydoğusu ile Kırkla- reli, Edirne, Sakarya, Kocaeli çevreleri sa- ğanak ve gök gürül- tülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulut- lu geçecek. IŞIL ÖZGENTÜRK TatilSonrasıAlıştırmaları çok iktidar gibi, bu iktidar da gençleri ve ço- cuklarõ sevmiyor. Bakmayõn siz Başbakan’õn her çocuk gördüğü yerde, heyecanlanõp Çin malõ oyuncaklar dağõtmasõna hatta bunlarõ tepeden fõrlatmasõna! Çocuklarõ sevmiyorlar, bõrakõn in- san haklarõnõ, çocuk haklarõnõ, bir zamanlar İs- lami kesimde en azõndan merhamet vardõ, şimdilerde bu merhametin yerini acõmasõz bir zulüm aldõ, yetişkinler gibi yargõlanan ve ma- puslarda çürümeye terk edilen çocuklar onla- rõn rüyalarõna girmiyor, F tipi cezaevlerinde kan- serin pençesinde kõvranan genç bedenler onlarõn canõnõ acõtmõyor, hatta olup bitene bakõp şöy- le de demek mümkün, “bizden değiller o za- man bırakalım ölsünler, ne kadar çok ölür- lerse o kadar iyi!” Ülkenin gündemine pek çabuk alõştõm, ne- redeyse her şey bir kader gibi. Her şey dökü- lüyor, örneğin eğitimdeki gerileme son sõnav- larla öylesine bir gün õşõğõna çõktõ ki, balçõkla sõvamak bile olanaksõz. 2010’da Avrupa Kül- tür Kenti olmaya aday İstanbul’da bile eğitim ve öğretim inanõlmaz bir hõzla kötülemiş bu ne demek, yaratõcõlõğõn ve özgünlüğün yok olma- sõ demek! Bizi daha uzun bir süre güdecekler demek! Bu arada inanõlmaz bir girişim ruhuna sahip olan bazõ Türkler dünyadaki negatif ünümüzü sürdürmeye devam ediyorlar. Örneğin, Na- mibya’da 2019 yõlõna kadar öldürülmesine izin verilen 1 milyon fokun tüm haklarõnõ bir Türk satõn almõş. Hayvan haklarõ konusunda ça- lõşan örgütler adamla pazarlõk yapmõşlar, adam haklarõndan vazgeçmek için 14 milyon dolar is- temiş ve toplanan para 1.4 milyon dolar ve fok derisinden yapõlan giysiler dünyanõn en ünlü moda evlerinde satõlõyormuş. Dünya tuhaf bir yer oldu, dünyaya en şaşkõn bakõşlarla bakan foklarõn o ölüm anõnda güze- lim gözlerinde beliren hüzün artõk kimselere hiç- bir şey söylemiyor. Dünya epeydir merhame- ti unuttu… Mavi denizlerden sonra bu merhametsiz dünyaya alõşmak zor bir iş. isilozgenturk@gmail.com Baştarafı Arka Sayfada ‘Ulus devlet demokrasinin temeli’ PELİN GEL AĞAN ANTALYA - Yargõtay Onur- sal Başsavcõsõ Sabih Kanadoğ- lu, bir ülkede ulus devlet yok ise; orada demokrasinin kurulabil- mesinin ve yaşatõlabilmesinin olanaksõz olduğunu söyledi. Ka- nadoğlu, devletin birtakõm tari- katlarõn, mezheplerin, “hoca efendilerin” veya õrk esasõna dayalõ bölüşmelerin kaynağõ ol- masõ halinde, orada ulus devle- tin de olamayacağõnõ vurguladõ. Atatürkçü Düşünce Derneği ve Antalya Büyükşehir Belediye- si’nce Atatürk Kültür Merke- zi’nde (AKM) düzenlenen “Lo- zan’dan Lozan’a” başlõklõ pa- nele Yargõtay Onursal Başsavcõsõ Vural Savaş, Başkent Üniver- sitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünsal Yavuz ve Marmara Üni- versitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cüneyt Akalın konuşmacõ olarak katõldõ. Oturumu yöneten Sabih Kanadoğlu konuşmasõnda ulus devletin önemi ve gerekli- liği üzerinde durdu. Ulus devlet ilkesinin Türki- ye’nin temeli olduğunun altõnõ çi- zen Kanadoğlu “Bugüne ka- dar Lozan’ı bozma çabaları başarılı olamadı. Biz Lozan’ı Sevr’e bırakacak karakterde ve bilgide olan kişiler değiliz” dedi. Demokratik bir ülke ola- bilmek için kuvvetler ayrõlõğõ ilkesinin tam olarak uygulan- masõnõn da şart olduğunu vur- gulayan Kanadoğlu, “Türki- ye’de hukuk uygulanmakta mıdır? Eğer siz çoğulcu ola- cağınıza çoğunlukçu iseniz bu- na demokrasi demeyin” diye konuştu. Hakimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) Ergenekon davasõnõn savcõsõnõ değiştirmek istemesiyle ilgili olarak da Kanadoğlu, “Böyle bir girişim HSYK tarafından ger- çekleştirilmek isteniyorsa bu- nun bir nedeni vardır. HSYK’de gidişatın kötüye gi- deceği yolunda bir düşünce olmadığı anlaşılıyor” dedi. Yar- gõtay Onursal Başsavcõsõ Vural Savaş da, HSYK’yi beğenme- yenlerin AKP’nin anayasayõ de- ğiştirmesi halinde bugünkü gün- leri çok arayacaklarõnõ söyledi. HSYK’nin büyük bir direnç gösterdiğini anlatan Savaş, “Şu anda HSYK hiç olmazsa Tür- kiye’yi korku imparatoru ha- line getiren birkaç hâkim ve savcıyı alma girişiminde bu- lunacak” diye konuştu. Türki- ye’yi bekleyen en büyük tehli- kenin yargõnõn bağõmsõzlõğõnõn yok olmasõ olduğunu belirten Kanadoğlu, şöyle devam etti: “Yasama, yürütme ellerinde. Zaten yerel mahkemelerin ba- ğımsızlığı diye bir şey de kal- madı. Bunların iddianamesi baştan başa suç. Özel hayatın gizliliğine ihlalden, iftiradan tutun da...” Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünsal Yavuz da, Mondros Mütarekesi’nin uygu- lanmasõ sõrasõnda yapõlanlarõn bugüne çok benzediğini anlattõ. Yavuz, “Mondros Mütareke- si’ne direnen 140 kişiyi Mal- ta’ya sürmüşlerdi. Neden? Ül- kede uygulamak istedikleri di- renci ortan kaldırmak için. Bugüne ne kadar benziyor de- ğil mi? Ben de bunun üzerine ‘Malta Sürgünlerinden Silivri Sürgünlerine’ adında bir yazı yazacağım” dedi. Odak olmanın temeli katsayı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Yargõtay Onursal Cum- huriyet Başsavcõsõ Sabih Kana- doğlu’nun, AKP’ye “okumasını” önerdiği Anayasa Mahkemesi’nin kararõnda, AKP’nin anayasanõn 68. maddesinin 4. fõkrasõnda ta- nõmlanan “demokratik ve laik cumhuriyet karşıtı” eylemlerin odağõ olduğunun 3 temel gerek- çesinden birisini parti yöneticile- rinin imam hatiplilerin üniversi- telerde istedikleri bölümlere gi- debilmelerinin yolunu açan kat- sayõ değişikliği konusundaki söz ve eylemleri oluşturuyor. Yargõtay Cumhuriyet Başsav- cõlõğõ’nca AKP hakkõnda açõlan kapatma davasõnda, Anayasa Mahkemesi bu partinin “demo- kratik ve laik cumhuriyet kar- şıtı” eylemler içinde olduğuna dikkat çekmiş ve hazine yardõ- mõnõn yarõsõnõn kesilmesine karar vermişti. Anayasa Mahkemesi’nin kararõnda parti yöneticilerinin katsayõ uygulamasõna karşõ söy- ledikleri sözlere dikkat çekilmiş- ti. Kararõn önemli bir bölümünü katsayõ uygulamasõna karşõ AKP’lilerin yaptõklarõ açõklama- lar oluşturmuştu. Kapatma da- vasõnõn iddianamesinde de AKP’nin laiklik karşõtõ eylemle- rin odağõ olmasõnõn en önemli de- lilleri arasõnda parti yönetiminin üniversitelerdeki türban yasağõna karşõ söz ve eylemleri ile katsayõ uygulamasõna yönelik söz ve ey- lemleri gösteriliyordu. Anayasa Mahkemesi Başkanõ Haşim Kılıç dõşõndaki üyelerin, AKP’nin ana- yasanõn 68. maddesinin 4. fõkra- sõndaki eylemlerin odağõ olduğu- na dikkat çektikleri kararda, “odak” olmanõn temelindeki ey- lemlerden birisi parti yöneticile- rinin katsayõ uygulamasõna karşõ söz ve eylemleriydi. Anayasa Mahkemesi’nin “Kapatma is- teminin değerlendirilmesi” baş- lõklõ bölümünde, bu durum şöyle özetlenmişti: “Davalı partinin anayasanın 68. maddesinin dördüncü fık- rasında belirtilen ‘demokratik ve laik cumhuriyet’ ilkesine aykırı bazı eylemleri belirlenmiştir. Üniversitelerde uygulanan ba- şörtüsü yasağı, Kuran kursla- rına yönelik yaş kısıtlaması ve imam hatip liselerine uygulanan katsayı sınırlamasının kaldırıl- masına yönelik toplumsal ta- leplerin bulunduğu görülmek- tedir. Ancak davalı partinin bu doğrultudaki siyasal mücade- lesini laiklik ilkesinin anayasa- nın somut kurallarında ortaya çıkan tercihe uygun biçimde yürüttüğü savunulamaz. Bu so- runlar toplumda ayrışma ve gerginliklere yol açacak düzey- de siyasetin temel sorunu hali- ne dönüştürülmüş, toplumun dinsel konulardaki duyarlılık- ları yalın siyasal çıkar amacıy- la araçsallaştırılmış, toplumun temel ekonomik, sosyal ve kül- türel sorunlarının siyasetin gün- deminde yer alması güçleşmiş- tir. Davalı parti kurulduktan hemen sonra girdiği ilk genel se- çimlerde tek başına iktidar ola- rak ülkeyi yönetme yetki ve so- rumluluğunu üstlenmiş bulun- maktadır. Bu sorumluluğun yalnızca kendi siyasal tabanına karşı değil, tüm ülkeyi kapsa- yan, kamu yararı amacıyla ve devlet iktidarı kullanımı için geçerli tüm anayasal ilkelere uygun olarak yerine getirilme- si gerektiğinde kuşku bulun- mamaktadır. Dinin ve dinsel duyguların istismarı nedeniyle laikliğe aykırı görülen davalı parti eylemlerinin toplumu dev- lete ve siyasete yabancılaştır- ması yoluyla demokratik işleyişi engelleyebileceği ve anayasal düzenin meşruiyetinin sorgu- lanmasına yol açabileceği inkâr edilemez.” Yüksek Mahkeme, başta Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan, eski TBMM Başkanõ Bülent Arınç, eski Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik olmak üzere kimi parti yöneticileri ve yerel yöneti- cilerin açõklamalarõyla anayasanõn 68. maddesinin 4. fõkrasõna aykõ- rõ eylemleri “kararlılıkla ve yo- ğun bir biçimde işlendiği” so- nucuna varmõştõ. Mahkeme, bu eylemleri dikkate alarak AKP’nin laiklik karşõtõ eylemleri benimse- diğinin anlaşõldõğõndan “odak- laşmanın kabulünün gerekti- ği” sonucuna ulaşmõştõ. KONYA - MHP Genel Başkanõ Devlet Bah- çeli, AKP iktidarõnõn Kürt açõlõmõna sert tepki göstererek, “Cumhurbaşkanı’nın, Başba- kan’ın, ana muhalefetin ve İmralı canisinin bir eksende buluşması büyük bir talihsizliktir, büyük bir gaflettir” dedi. Partisinin Konya İl Örgütü’nün 7. Olağan Kongresi’ne katõlan Bahçeli partililer tarafõn- dan alkõşlarla karşõlandõ. Bahçeli, burada yap- tõğõ konuşmada, son dönemde partileri üzeri- ne oynanan oyunlarõn arttõğõnõ savundu. AKP hükümetinin sanal gündemler oluştu- rarak iktidarõnõ devam ettirme çabasõ içine gir- diğini iddia eden Bahçeli, “İnsanları cephe- lere, kamplara ayırarak, gerilim stratejisi planlamaya çalışanlar, önce ayrıştıracak, sonra çatıştıracak, son olarak da bölecektir” diye konuştu. Bugün etnik temelde, din ve mez- hep konularõnda ayrõşma ortamõ yaratmak is- tendiğini savunan Bahçeli, “Her konuda in- sanlar iki cepheye ayrılıyor. Bu ülke din- darlar, dindar olmayanlar, inananlar, inan- mayanlar, cumhuriyetçiler, muhafazakâr- lar diyerek ayrıştırılmaya çalışılıyor. Millet olarak bu tahtırevan siyasetine bir dur demeli, tahtırevanı çıkaranın kafa- sına tahtırevanı çalmalı” dedi. Bahçeli, hükümetin “Kürt açılımı” konu- sunda ise şunlarõ söyledi: “Bu projenin ilk işa- reti Sayın Cumhurbaşkanı’nın, ‘Büyük bir fõrsat doğuyor’ demesiyle verilmişti. Daha sonra Başbakan 2005’teki Diyarbakır mi- tingini referans göstererek bir paket hazırlığı içinde olduğunu söyledi. Bu açılım bölücü unsurları cesaretlendirmiştir. Bunun üzerinde İmralı canisi 15 Ağus- tos’ta bir yol haritası açıklayacağını dile ge- tiriyor. Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, ana muhalefetin ve İmralı canisinin aynı ek- sende buluşması büyük bir gaflet ve talih- sizliktir. 15 Ağustos, PKK’nin 25 yıl önce Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla eyleme geç- tiği gündür. Yani PKK’nin 25. yıldönü- münde İmralı canisi bir yol haritası diyerek milleti peşine takmış gidiyor. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, Sayın Genelkurmay Başkanı, nereye gidi- yorsunuz? Bölücü terörü, siyasal zemine çe- kerek Türkiye’nin meselelerini çözmeye çalışmak bu ülkede Kürtçe konuşan kar- deşlerimize hakarettir. Kürt açılımı de- mek, Kürtçe konuşan kardeşlerimizin et- rafında toplanacağı tek adresin PKK oldu- ğunu söylemek demektir. Kürt açılımı de- mek, bölücü terörle yıllarca mücadele eden Silahlı Kuvvetler’i ve Emniyet güçlerini mağlup saymak demektir. Sayın Başbakan, ya terörün kökünü kazı ya da çekil bu işi MHP’ye devret.” Bahçeli, Başbakan’õn 2011 seçimlerinde ye- niden milletvekili adayõ olmayacağõ yönün- deki açõklamalarõyla ilgili olarak da “Bu gerçekten güzel bir hareket olabilir. Ama çıkıp Cumhurbaşkanlığı’na aday olma- yacağım dersen inandırıcı olursun” diye ko- nuştu. Bahçeli: İmralı ekseninde buluştular 100 yõl sonra Manş semalarõnda Deneyimli Fransız pilot Edmond Sa- lis, Louis Bleriot’nun 100 yıl önce Fransa’dan İngiltere’ye uçurduğu uçak Bleriot XI’in 1934 modeliyle Manş Denizi’ni geçti. Yaklaşık 40 da- kikalık uçuştan sonra uçak hiç sorun yaşanmadan İngiltere’nin Dover Li- manı’na indi. Ahşaptan yapılmış tek kişilik Bleriot XI, Bleriot tarafından 25 Temmuz 1909’da ilk kez uçurul- duğunda yüzlerce kişi izlemişti ve uçağın kalktığı bölgeye “Bleriot Pla- jı” adı verilmişti. (Fotoğraf: AFP) Basın örgütleri işlevselkonuma getirilmeli Prof. Dr. ALİ MURAT VURAL MEKSİKO CİTY - Geçen hafta Gü- ney Yarõmküre’de, Şili’nin başkenti Santiago’da 91 ülkeden gelen bilim adamlarõ ile “Dünya Politika Bilimi Kongresi”nde dünya politikalarõnõ tar- tõşõrken, bu hafta Meksika’nõn başkenti Meksiko City’de 70 ülkeden gelen 500 bilim adamõ ile “medya ve iletişimi” ma- saya yatõrdõk. 870 bildirinin sunulduğu bu uluslararasõ kongrenin ana temasõ “İn- san Hakları ve İletişim”di. Meksika, domuz gribinin ilk görüldü- ğü ülke olmanõn yanõ sõra domuz gribin- den en çok insanõn yaşamõnõ yitirdiği ül- keydi. Meksika Organizasyon Komite- si’nin olağanüstü çabasõ, kongrenin “do- muz gribinin gölgesi altında da olsa” gerçekleşmesini sağladõ. Amerika, Avrupa ve Latin Amerika ül- kelerinden gelen bilim adamlarõnõn ağõr- lõkta olduğu kongrede, öne çõkan temel tartõşma konularõnõ ise yoğunluklu ola- rak, medya karşõsõnda insan haklarõ ve ih- laller, toplumlarõn kültürel varlõğõnõ ko- rumasõ gibi başlõklar oluşturdu. Son olarak kongreden elde ettiğimiz en temel düşünce o ki, başta Avrupa ve La- tin Amerika ülkeleri olmak üzere pek çok ülkenin ciddi bir biçimde medyayõ ma- saya yatõrõp tartõştõklarõ ve yine medya- nõn bağõmsõzlõğõna, niteliğinin yükseltil- mesine ve güçlenmesine yönelik alõnmasõ gereken önlemleri tartõştõğõ gibi, Türki- ye’nin de medyadan gelecek hiçbir kap- rise teslim olmadan medyayõ ciddi bir bi- çimde tartõşõp, gereken önlemleri alma- sõ gerekiyor. Örneğin, bu konuda diğer ül- kelerin yaptõğõ gibi, en belirgin olarak ön- ce Basõn Konseyi’ni daha sonra da diğer gazetecilik örgütlerini tartõşmaya aç- makta, yeniden yapõlandõrarak işlevsel, et- kin ve saygõn bir örgüt haline getirmek- te bir an önce yarar bulunuyor. Ayrõca Fransa’da Sarkozy’nin bizi kõskandõra- cak düzeyde yaptõğõ gibi, yeni yetişen gençlerin birer gazete okuru olarak ye- tişmesi için, medyayõ bu anlamda teşvik ve sübvanse ettiği gibi, benzeri politika- larõn ülkemizde de hayata geçirilmesi en azõndan bunun yollarõnõn aranmaya baş- lanmasõnda da medyanõn kazanõmõ ve ye- ni yetişen kuşağõn bilgi kuşağõ olmasõ açõ- sõndan büyük yarar bulunuyor. MEDYA VE İLETİŞİM KONGRESİ Katliam davasõ Çorum’dagörülecek SEYFETTİN METE ÇORUM - Mardin’in Bilge köyünde 7’si ço- cuk 44 kişinin öldürül- düğü katliamõn davasõ güvenlik gerekçesiyle Çorum’da görülecek. Çorum Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Hü- seyin Turgut Bayrak- tar, dava dosyasõnõn in- celenmesinin ardõndan duruşmanõn gizli celse olup olmayacağõna karar verileceğini belirtti. Da- va dosyalarõnõn henüz ellerine ulaşmadõğõnõ ifa- de eden Mahkeme Baş- kanõ Bayraktar, 10’u tu- tuklu 11 sanõğõn Ço- rum’da yargõlanmasõ ko- nusunda gereken önlem- lerin alõnacağõnõ vurgu- ladõ. Bilge Köyü Katlia- mõ davasõnõn güvenlik nedeniyle Çorum’a alõn- masõ Çorumlular arasõn- da tartõşmaya yol açtõ. Çorumlular’õn büyük bir bölümü konuyla ilgili konuşmaktan kaçõnõrken, bazõlarõ davanõn kentin tanõtõmõ için büyük bir fõrsat olduğunu, bazõlarõ da davanõn kentin adõnõ karalayacağõnõ belirtti. Davanõn başlamasõyla birlikte ulusal medyanõn Çorum’a ilgisinin arta- cağõnõ savunan Şahin Örgel, “Yaşanan olay gerçekten çok üzücü bir durum. Bu dava ile birlikte Çorum’a ulusal medyanın ilgisi arta- caktır. Eğer Çorumlu- lar bu fırsatı iyi bir şe- kilde değerlendirebi- lirlerse kentimizin ta- nıtımına da katkı sağ- layabileceğini düşünü- yorum” dedi. Esnaf Ci- han Akbulut ise davanõn kentin adõnõ karalayaca- ğõnõ ileri sürdü. Antalya’daki “Lozan’dan Lozan’a” adlı panele Doç. Dr. Cüneyt Akalın, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Yargıtay Onursal Baş- savcısı Vural Savaş ve Prof. Dr. Ünsal Yavuz konuşmacı olarak katıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle