Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
na ulaşmak için kullandı.
İktidarın başı siyasal amaçlarına ters düşen ka-
rarlardan sonra, her fırsatta Anayasa Mahkeme-
si’nden, Danıştay’dan ve Yargıtay’dan şikâyetçi
olmadı mı, olmuyor mu?
Son bir örnek: Baş böyle olunca elbette diğer
organlardan da yargıya aynı saldırılar izleniyor.
Taze örnekler: Genel merkezin derin hukuk-
çularından Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Ana-
yasa Mahkemesi’nin mayınlı arazilerin temizlen-
mesine ilişkin yasadaki yaptırım içerikli kimi
maddeleri anayasaya aykırı bulmasını “hukuki de-
ğil, siyasi” diye niteliyor...
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda (HSYK)
kararnamenin gecikmesini “tuzun kokması” di-
ye yorumluyor.
Demokrasilerde bizde olduğu gibi yargı, bir ik-
tidar tarafından günübirlik tartışılmıyor; yargı, hu-
kuk dışı amaçlar için saldırıya uğramıyor.
Tabii başlardaki kafa “Hükümet ne derse o olur.
Örneğin HSYK, Adalet Bakanlığı’nın (yani iktida-
rın) siyasal amaçlarına göre hazırladığı hâkim ve
savcılar kararnamesini olduğu gibi onaylamalıdır”
diyen antidemokratik bir yapıyla hareket ediyor-
sa.. örneğin HSYK’deki haklı kimi eleştirilere ta-
hammül etmez elbette.
Beş bin sayfalık iddianame yazan.. bir üçüncü,
dördüncü, beşinci iddianamelerin müjdesini ve-
ren Ergenekon savcılarının yasalara aykırı icraa-
tını eleştirmek.. somut bilgiler, hatta belge nite-
liğindeki olayları örnek göstererek bugünkü gö-
revlerinden alınmalarını zorunlu görmek.. iktida-
ra göre suçların en büyüğü...
Zira RTE; Ergenekon gibi ucu açık ve AKP ka-
fasının öngördüğü amaçlara hizmet verecek
savcılar aradı.
“Cesur savcılara ihtiyaç var” sözü Bay Başba-
kan’ın sözüdür.
Buldu mu? Buldu!
Ergenekon savcıları hakkında HSYK’ye yansı-
yan ve kararnamenin çıkmasını geciktiren nedenler
nelerdir?
İktidarın Adalet Bakanı; gizlilik kuralını öne sü-
rerek kurulda konuşulan kimi savcılarla (Cum-
huriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı ve Ze-
keriya Öz ile ilgili) kurulda geniş tartışmalara ne-
den olan sorunların, şikâyetlerin kamuoyunda tar-
tışılmasına karşı çıkıyor.
Çolakkadı ile Öz hakkında HSYK’yi kilitleyen
eleştirilere gelince: Bu iki savcı hakkında HSYK’ye
gönderilen 100’ü aşkın şikâyet dilekçesi üzerin-
de Adalet Bakanlığı tek bir soruşturma yapma-
dı.
Yasadışı dinlemeler ve yasadışı elde edilen de-
lillerle yasaya aykırı tutuklananlar, yine yasaya ay-
kırı ifade vermek zorunda bırakıldı.
Yapılan tespitlerde kimliği saklı muhbir ve giz-
li tanıkların eski PKK itirafçısı hükümlü oldukla-
rı, polis tarafından kimi vaatlerle ikna edildikleri
ve ifadeleri Emniyet tarafından yazılıp imzalattı-
rılarak soruşturma başlatıldığı ortaya kondu.
Tutuklamaya itirazlarda hâkimler baskı altında
tutuluyor. Tahliye kararı veren hâkimler hakkın-
da bakanlığın müfettiş gönderdiği belirlendi.
Başsavcıvekili Çolakkadı soruşturma ile ilgili bil-
gi ve belgelerin (yandaş, dinci) basına sızdırılması
karşısında HSYK tarafından birkaç kez sözlü ola-
rak uyarılmasına karşın, sonuç alınamadı.
Kurulda; Savcı Zekeriya Öz’ün kendisine yakın
medya ile yakın temasta olduğu ve bu medyaya
bilgi verdiği söylendi.
HSYK, bir kısım hâkim ve savcıların tarafsız gö-
rev yapamadıklarını saptadı.
Belge niteliğindeki şikâyetlere karşın RTE;
Adalet Bakanı aracılığıyla iki savcı ve kimi hâ-
kimlerin görev yerlerinin değiştirilmesine karşı çı-
kıyor.
Gerçeklere, bağımsız yargıyı iktidara bağımlı ko-
numa getirme çabalarına karşı çıkanları.. HSYK’de
gerçekleri dile getirenleri.. İktidar sözcüleri “tuzu
kokuttular” diye suçluyor.
Tuzu kokutanları görmek isteyenler; Başba-
kanlık’a, bakanlıklara, yandaş, dinci, yalaka med-
yaya baksınlar!
SAYFA 26 TEMMUZ 2009 PAZARCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul B 32
Edirne Y 33
Kocaeli Y 33
Çanakkale B 33
İzmir A 40
Manisa A 41
Aydın A 42
Denizli A 41
Zonguldak ? ?
Sinop PB 29
Samsun PB 31
Trabzon Y 29
Giresun PB 30
Ankara A 35
Eskişehir A 34
Konya A 33
Sıvas A 28
Antalya A 40
Adana A 34
Mersin A 34
Diyarbakır A 37
Şanlıurfa A 39
Mardin A 35
Siirt A 36
Hakkâri Y 26
Van Y 23
Kars Y 21
Oslo Y 20
Helsinki Y 19
Stockholm Y 21
Londra PB 21
Amsterdam PB 22
Brüksel PB 23
Paris PB 24
Bonn Y 22
Münih Y 25
Berlin Y 22
Budapeşte PB 27
Madrid A 38
Viyana Y 23
Belgrad A 27
Sofya PB 28
Roma B 27
Atina A 35
Zürih Y 25
Moskova Y 26
Aşkabat A 39
Astana Y 26
Taşkent A 42
Bakû PB 28
Bişkek Y 35
Tiflis Y 23
Kahire A 36
Şam A 37
Ülkemizin kuzey ve
doğu kesimleri par-
çalı ve çok bulutlu,
Doğu Karadeniz, Do-
ğu Anadolu’nun ku-
zeydoğusu ile Kırkla-
reli, Edirne, Sakarya,
Kocaeli çevreleri sa-
ğanak ve gök gürül-
tülü sağanak yağışlı,
diğer yerler az bulut-
lu geçecek.
IŞIL ÖZGENTÜRK
TatilSonrasıAlıştırmaları
çok iktidar gibi, bu iktidar da gençleri ve ço-
cuklarõ sevmiyor. Bakmayõn siz Başbakan’õn her
çocuk gördüğü yerde, heyecanlanõp Çin malõ
oyuncaklar dağõtmasõna hatta bunlarõ tepeden
fõrlatmasõna! Çocuklarõ sevmiyorlar, bõrakõn in-
san haklarõnõ, çocuk haklarõnõ, bir zamanlar İs-
lami kesimde en azõndan merhamet vardõ,
şimdilerde bu merhametin yerini acõmasõz bir
zulüm aldõ, yetişkinler gibi yargõlanan ve ma-
puslarda çürümeye terk edilen çocuklar onla-
rõn rüyalarõna girmiyor, F tipi cezaevlerinde kan-
serin pençesinde kõvranan genç bedenler onlarõn
canõnõ acõtmõyor, hatta olup bitene bakõp şöy-
le de demek mümkün, “bizden değiller o za-
man bırakalım ölsünler, ne kadar çok ölür-
lerse o kadar iyi!”
Ülkenin gündemine pek çabuk alõştõm, ne-
redeyse her şey bir kader gibi. Her şey dökü-
lüyor, örneğin eğitimdeki gerileme son sõnav-
larla öylesine bir gün õşõğõna çõktõ ki, balçõkla
sõvamak bile olanaksõz. 2010’da Avrupa Kül-
tür Kenti olmaya aday İstanbul’da bile eğitim
ve öğretim inanõlmaz bir hõzla kötülemiş bu ne
demek, yaratõcõlõğõn ve özgünlüğün yok olma-
sõ demek! Bizi daha uzun bir süre güdecekler
demek!
Bu arada inanõlmaz bir girişim ruhuna sahip
olan bazõ Türkler dünyadaki negatif ünümüzü
sürdürmeye devam ediyorlar. Örneğin, Na-
mibya’da 2019 yõlõna kadar öldürülmesine
izin verilen 1 milyon fokun tüm haklarõnõ bir
Türk satõn almõş. Hayvan haklarõ konusunda ça-
lõşan örgütler adamla pazarlõk yapmõşlar, adam
haklarõndan vazgeçmek için 14 milyon dolar is-
temiş ve toplanan para 1.4 milyon dolar ve fok
derisinden yapõlan giysiler dünyanõn en ünlü
moda evlerinde satõlõyormuş.
Dünya tuhaf bir yer oldu, dünyaya en şaşkõn
bakõşlarla bakan foklarõn o ölüm anõnda güze-
lim gözlerinde beliren hüzün artõk kimselere hiç-
bir şey söylemiyor. Dünya epeydir merhame-
ti unuttu…
Mavi denizlerden sonra bu merhametsiz
dünyaya alõşmak zor bir iş.
isilozgenturk@gmail.com
Baştarafı Arka Sayfada
‘Ulus devlet demokrasinin temeli’
PELİN GEL AĞAN
ANTALYA - Yargõtay Onur-
sal Başsavcõsõ Sabih Kanadoğ-
lu, bir ülkede ulus devlet yok ise;
orada demokrasinin kurulabil-
mesinin ve yaşatõlabilmesinin
olanaksõz olduğunu söyledi. Ka-
nadoğlu, devletin birtakõm tari-
katlarõn, mezheplerin, “hoca
efendilerin” veya õrk esasõna
dayalõ bölüşmelerin kaynağõ ol-
masõ halinde, orada ulus devle-
tin de olamayacağõnõ vurguladõ.
Atatürkçü Düşünce Derneği ve
Antalya Büyükşehir Belediye-
si’nce Atatürk Kültür Merke-
zi’nde (AKM) düzenlenen “Lo-
zan’dan Lozan’a” başlõklõ pa-
nele Yargõtay Onursal Başsavcõsõ
Vural Savaş, Başkent Üniver-
sitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Ünsal Yavuz ve Marmara Üni-
versitesi Öğretim Üyesi Doç.
Dr. Cüneyt Akalın konuşmacõ
olarak katõldõ. Oturumu yöneten
Sabih Kanadoğlu konuşmasõnda
ulus devletin önemi ve gerekli-
liği üzerinde durdu.
Ulus devlet ilkesinin Türki-
ye’nin temeli olduğunun altõnõ çi-
zen Kanadoğlu “Bugüne ka-
dar Lozan’ı bozma çabaları
başarılı olamadı. Biz Lozan’ı
Sevr’e bırakacak karakterde
ve bilgide olan kişiler değiliz”
dedi. Demokratik bir ülke ola-
bilmek için kuvvetler ayrõlõğõ
ilkesinin tam olarak uygulan-
masõnõn da şart olduğunu vur-
gulayan Kanadoğlu, “Türki-
ye’de hukuk uygulanmakta
mıdır? Eğer siz çoğulcu ola-
cağınıza çoğunlukçu iseniz bu-
na demokrasi demeyin” diye
konuştu. Hakimler ve Savcõlar
Yüksek Kurulu’nun (HSYK)
Ergenekon davasõnõn savcõsõnõ
değiştirmek istemesiyle ilgili
olarak da Kanadoğlu, “Böyle bir
girişim HSYK tarafından ger-
çekleştirilmek isteniyorsa bu-
nun bir nedeni vardır.
HSYK’de gidişatın kötüye gi-
deceği yolunda bir düşünce
olmadığı anlaşılıyor” dedi. Yar-
gõtay Onursal Başsavcõsõ Vural
Savaş da, HSYK’yi beğenme-
yenlerin AKP’nin anayasayõ de-
ğiştirmesi halinde bugünkü gün-
leri çok arayacaklarõnõ söyledi.
HSYK’nin büyük bir direnç
gösterdiğini anlatan Savaş, “Şu
anda HSYK hiç olmazsa Tür-
kiye’yi korku imparatoru ha-
line getiren birkaç hâkim ve
savcıyı alma girişiminde bu-
lunacak” diye konuştu. Türki-
ye’yi bekleyen en büyük tehli-
kenin yargõnõn bağõmsõzlõğõnõn
yok olmasõ olduğunu belirten
Kanadoğlu, şöyle devam etti:
“Yasama, yürütme ellerinde.
Zaten yerel mahkemelerin ba-
ğımsızlığı diye bir şey de kal-
madı. Bunların iddianamesi
baştan başa suç. Özel hayatın
gizliliğine ihlalden, iftiradan
tutun da...”
Başkent Üniversitesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Ünsal Yavuz da,
Mondros Mütarekesi’nin uygu-
lanmasõ sõrasõnda yapõlanlarõn
bugüne çok benzediğini anlattõ.
Yavuz, “Mondros Mütareke-
si’ne direnen 140 kişiyi Mal-
ta’ya sürmüşlerdi. Neden? Ül-
kede uygulamak istedikleri di-
renci ortan kaldırmak için.
Bugüne ne kadar benziyor de-
ğil mi? Ben de bunun üzerine
‘Malta Sürgünlerinden Silivri
Sürgünlerine’ adında bir yazı
yazacağım” dedi.
Odak olmanın temeli katsayı
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Yargõtay Onursal Cum-
huriyet Başsavcõsõ Sabih Kana-
doğlu’nun, AKP’ye “okumasını”
önerdiği Anayasa Mahkemesi’nin
kararõnda, AKP’nin anayasanõn
68. maddesinin 4. fõkrasõnda ta-
nõmlanan “demokratik ve laik
cumhuriyet karşıtı” eylemlerin
odağõ olduğunun 3 temel gerek-
çesinden birisini parti yöneticile-
rinin imam hatiplilerin üniversi-
telerde istedikleri bölümlere gi-
debilmelerinin yolunu açan kat-
sayõ değişikliği konusundaki söz
ve eylemleri oluşturuyor.
Yargõtay Cumhuriyet Başsav-
cõlõğõ’nca AKP hakkõnda açõlan
kapatma davasõnda, Anayasa
Mahkemesi bu partinin “demo-
kratik ve laik cumhuriyet kar-
şıtı” eylemler içinde olduğuna
dikkat çekmiş ve hazine yardõ-
mõnõn yarõsõnõn kesilmesine karar
vermişti. Anayasa Mahkemesi’nin
kararõnda parti yöneticilerinin
katsayõ uygulamasõna karşõ söy-
ledikleri sözlere dikkat çekilmiş-
ti. Kararõn önemli bir bölümünü
katsayõ uygulamasõna karşõ
AKP’lilerin yaptõklarõ açõklama-
lar oluşturmuştu. Kapatma da-
vasõnõn iddianamesinde de
AKP’nin laiklik karşõtõ eylemle-
rin odağõ olmasõnõn en önemli de-
lilleri arasõnda parti yönetiminin
üniversitelerdeki türban yasağõna
karşõ söz ve eylemleri ile katsayõ
uygulamasõna yönelik söz ve ey-
lemleri gösteriliyordu. Anayasa
Mahkemesi Başkanõ Haşim Kılıç
dõşõndaki üyelerin, AKP’nin ana-
yasanõn 68. maddesinin 4. fõkra-
sõndaki eylemlerin odağõ olduğu-
na dikkat çektikleri kararda,
“odak” olmanõn temelindeki ey-
lemlerden birisi parti yöneticile-
rinin katsayõ uygulamasõna karşõ
söz ve eylemleriydi. Anayasa
Mahkemesi’nin “Kapatma is-
teminin değerlendirilmesi” baş-
lõklõ bölümünde, bu durum şöyle
özetlenmişti:
“Davalı partinin anayasanın
68. maddesinin dördüncü fık-
rasında belirtilen ‘demokratik ve
laik cumhuriyet’ ilkesine aykırı
bazı eylemleri belirlenmiştir.
Üniversitelerde uygulanan ba-
şörtüsü yasağı, Kuran kursla-
rına yönelik yaş kısıtlaması ve
imam hatip liselerine uygulanan
katsayı sınırlamasının kaldırıl-
masına yönelik toplumsal ta-
leplerin bulunduğu görülmek-
tedir. Ancak davalı partinin bu
doğrultudaki siyasal mücade-
lesini laiklik ilkesinin anayasa-
nın somut kurallarında ortaya
çıkan tercihe uygun biçimde
yürüttüğü savunulamaz. Bu so-
runlar toplumda ayrışma ve
gerginliklere yol açacak düzey-
de siyasetin temel sorunu hali-
ne dönüştürülmüş, toplumun
dinsel konulardaki duyarlılık-
ları yalın siyasal çıkar amacıy-
la araçsallaştırılmış, toplumun
temel ekonomik, sosyal ve kül-
türel sorunlarının siyasetin gün-
deminde yer alması güçleşmiş-
tir. Davalı parti kurulduktan
hemen sonra girdiği ilk genel se-
çimlerde tek başına iktidar ola-
rak ülkeyi yönetme yetki ve so-
rumluluğunu üstlenmiş bulun-
maktadır. Bu sorumluluğun
yalnızca kendi siyasal tabanına
karşı değil, tüm ülkeyi kapsa-
yan, kamu yararı amacıyla ve
devlet iktidarı kullanımı için
geçerli tüm anayasal ilkelere
uygun olarak yerine getirilme-
si gerektiğinde kuşku bulun-
mamaktadır. Dinin ve dinsel
duyguların istismarı nedeniyle
laikliğe aykırı görülen davalı
parti eylemlerinin toplumu dev-
lete ve siyasete yabancılaştır-
ması yoluyla demokratik işleyişi
engelleyebileceği ve anayasal
düzenin meşruiyetinin sorgu-
lanmasına yol açabileceği inkâr
edilemez.”
Yüksek Mahkeme, başta Baş-
bakan Recep Tayyip Erdoğan,
eski TBMM Başkanõ Bülent
Arınç, eski Milli Eğitim Bakanõ
Hüseyin Çelik olmak üzere kimi
parti yöneticileri ve yerel yöneti-
cilerin açõklamalarõyla anayasanõn
68. maddesinin 4. fõkrasõna aykõ-
rõ eylemleri “kararlılıkla ve yo-
ğun bir biçimde işlendiği” so-
nucuna varmõştõ. Mahkeme, bu
eylemleri dikkate alarak AKP’nin
laiklik karşõtõ eylemleri benimse-
diğinin anlaşõldõğõndan “odak-
laşmanın kabulünün gerekti-
ği” sonucuna ulaşmõştõ.
KONYA - MHP Genel Başkanõ Devlet Bah-
çeli, AKP iktidarõnõn Kürt açõlõmõna sert tepki
göstererek, “Cumhurbaşkanı’nın, Başba-
kan’ın, ana muhalefetin ve İmralı canisinin
bir eksende buluşması büyük bir talihsizliktir,
büyük bir gaflettir” dedi.
Partisinin Konya İl Örgütü’nün 7. Olağan
Kongresi’ne katõlan Bahçeli partililer tarafõn-
dan alkõşlarla karşõlandõ. Bahçeli, burada yap-
tõğõ konuşmada, son dönemde partileri üzeri-
ne oynanan oyunlarõn arttõğõnõ savundu.
AKP hükümetinin sanal gündemler oluştu-
rarak iktidarõnõ devam ettirme çabasõ içine gir-
diğini iddia eden Bahçeli, “İnsanları cephe-
lere, kamplara ayırarak, gerilim stratejisi
planlamaya çalışanlar, önce ayrıştıracak,
sonra çatıştıracak, son olarak da bölecektir”
diye konuştu. Bugün etnik temelde, din ve mez-
hep konularõnda ayrõşma ortamõ yaratmak is-
tendiğini savunan Bahçeli, “Her konuda in-
sanlar iki cepheye ayrılıyor. Bu ülke din-
darlar, dindar olmayanlar, inananlar, inan-
mayanlar, cumhuriyetçiler, muhafazakâr-
lar diyerek ayrıştırılmaya çalışılıyor.
Millet olarak bu tahtırevan siyasetine
bir dur demeli, tahtırevanı çıkaranın kafa-
sına tahtırevanı çalmalı” dedi.
Bahçeli, hükümetin “Kürt açılımı” konu-
sunda ise şunlarõ söyledi: “Bu projenin ilk işa-
reti Sayın Cumhurbaşkanı’nın, ‘Büyük bir
fõrsat doğuyor’ demesiyle verilmişti. Daha
sonra Başbakan 2005’teki Diyarbakır mi-
tingini referans göstererek bir paket hazırlığı
içinde olduğunu söyledi. Bu açılım bölücü
unsurları cesaretlendirmiştir.
Bunun üzerinde İmralı canisi 15 Ağus-
tos’ta bir yol haritası açıklayacağını dile ge-
tiriyor. Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın,
ana muhalefetin ve İmralı canisinin aynı ek-
sende buluşması büyük bir gaflet ve talih-
sizliktir. 15 Ağustos, PKK’nin 25 yıl önce
Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla eyleme geç-
tiği gündür. Yani PKK’nin 25. yıldönü-
münde İmralı canisi bir yol haritası diyerek
milleti peşine takmış gidiyor.
Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan,
Sayın Genelkurmay Başkanı, nereye gidi-
yorsunuz? Bölücü terörü, siyasal zemine çe-
kerek Türkiye’nin meselelerini çözmeye
çalışmak bu ülkede Kürtçe konuşan kar-
deşlerimize hakarettir. Kürt açılımı de-
mek, Kürtçe konuşan kardeşlerimizin et-
rafında toplanacağı tek adresin PKK oldu-
ğunu söylemek demektir. Kürt açılımı de-
mek, bölücü terörle yıllarca mücadele eden
Silahlı Kuvvetler’i ve Emniyet güçlerini
mağlup saymak demektir. Sayın Başbakan,
ya terörün kökünü kazı ya da çekil bu işi
MHP’ye devret.”
Bahçeli, Başbakan’õn 2011 seçimlerinde ye-
niden milletvekili adayõ olmayacağõ yönün-
deki açõklamalarõyla ilgili olarak da “Bu
gerçekten güzel bir hareket olabilir. Ama
çıkıp Cumhurbaşkanlığı’na aday olma-
yacağım dersen inandırıcı olursun” diye ko-
nuştu.
Bahçeli: İmralı ekseninde buluştular
100 yõl sonra
Manş semalarõnda
Deneyimli Fransız pilot Edmond Sa-
lis, Louis Bleriot’nun 100 yıl önce
Fransa’dan İngiltere’ye uçurduğu
uçak Bleriot XI’in 1934 modeliyle
Manş Denizi’ni geçti. Yaklaşık 40 da-
kikalık uçuştan sonra uçak hiç sorun
yaşanmadan İngiltere’nin Dover Li-
manı’na indi. Ahşaptan yapılmış tek
kişilik Bleriot XI, Bleriot tarafından
25 Temmuz 1909’da ilk kez uçurul-
duğunda yüzlerce kişi izlemişti ve
uçağın kalktığı bölgeye “Bleriot Pla-
jı” adı verilmişti. (Fotoğraf: AFP)
Basın örgütleri
işlevselkonuma
getirilmeli
Prof. Dr. ALİ MURAT VURAL
MEKSİKO CİTY - Geçen hafta Gü-
ney Yarõmküre’de, Şili’nin başkenti
Santiago’da 91 ülkeden gelen bilim
adamlarõ ile “Dünya Politika Bilimi
Kongresi”nde dünya politikalarõnõ tar-
tõşõrken, bu hafta Meksika’nõn başkenti
Meksiko City’de 70 ülkeden gelen 500
bilim adamõ ile “medya ve iletişimi” ma-
saya yatõrdõk. 870 bildirinin sunulduğu
bu uluslararasõ kongrenin ana temasõ “İn-
san Hakları ve İletişim”di.
Meksika, domuz gribinin ilk görüldü-
ğü ülke olmanõn yanõ sõra domuz gribin-
den en çok insanõn yaşamõnõ yitirdiği ül-
keydi. Meksika Organizasyon Komite-
si’nin olağanüstü çabasõ, kongrenin “do-
muz gribinin gölgesi altında da olsa”
gerçekleşmesini sağladõ.
Amerika, Avrupa ve Latin Amerika ül-
kelerinden gelen bilim adamlarõnõn ağõr-
lõkta olduğu kongrede, öne çõkan temel
tartõşma konularõnõ ise yoğunluklu ola-
rak, medya karşõsõnda insan haklarõ ve ih-
laller, toplumlarõn kültürel varlõğõnõ ko-
rumasõ gibi başlõklar oluşturdu.
Son olarak kongreden elde ettiğimiz en
temel düşünce o ki, başta Avrupa ve La-
tin Amerika ülkeleri olmak üzere pek çok
ülkenin ciddi bir biçimde medyayõ ma-
saya yatõrõp tartõştõklarõ ve yine medya-
nõn bağõmsõzlõğõna, niteliğinin yükseltil-
mesine ve güçlenmesine yönelik alõnmasõ
gereken önlemleri tartõştõğõ gibi, Türki-
ye’nin de medyadan gelecek hiçbir kap-
rise teslim olmadan medyayõ ciddi bir bi-
çimde tartõşõp, gereken önlemleri alma-
sõ gerekiyor. Örneğin, bu konuda diğer ül-
kelerin yaptõğõ gibi, en belirgin olarak ön-
ce Basõn Konseyi’ni daha sonra da diğer
gazetecilik örgütlerini tartõşmaya aç-
makta, yeniden yapõlandõrarak işlevsel, et-
kin ve saygõn bir örgüt haline getirmek-
te bir an önce yarar bulunuyor. Ayrõca
Fransa’da Sarkozy’nin bizi kõskandõra-
cak düzeyde yaptõğõ gibi, yeni yetişen
gençlerin birer gazete okuru olarak ye-
tişmesi için, medyayõ bu anlamda teşvik
ve sübvanse ettiği gibi, benzeri politika-
larõn ülkemizde de hayata geçirilmesi en
azõndan bunun yollarõnõn aranmaya baş-
lanmasõnda da medyanõn kazanõmõ ve ye-
ni yetişen kuşağõn bilgi kuşağõ olmasõ açõ-
sõndan büyük yarar bulunuyor.
MEDYA VE İLETİŞİM KONGRESİ
Katliam davasõ
Çorum’dagörülecek
SEYFETTİN METE
ÇORUM - Mardin’in
Bilge köyünde 7’si ço-
cuk 44 kişinin öldürül-
düğü katliamõn davasõ
güvenlik gerekçesiyle
Çorum’da görülecek.
Çorum Ağõr Ceza
Mahkemesi Başkanõ Hü-
seyin Turgut Bayrak-
tar, dava dosyasõnõn in-
celenmesinin ardõndan
duruşmanõn gizli celse
olup olmayacağõna karar
verileceğini belirtti. Da-
va dosyalarõnõn henüz
ellerine ulaşmadõğõnõ ifa-
de eden Mahkeme Baş-
kanõ Bayraktar, 10’u tu-
tuklu 11 sanõğõn Ço-
rum’da yargõlanmasõ ko-
nusunda gereken önlem-
lerin alõnacağõnõ vurgu-
ladõ. Bilge Köyü Katlia-
mõ davasõnõn güvenlik
nedeniyle Çorum’a alõn-
masõ Çorumlular arasõn-
da tartõşmaya yol açtõ.
Çorumlular’õn büyük bir
bölümü konuyla ilgili
konuşmaktan kaçõnõrken,
bazõlarõ davanõn kentin
tanõtõmõ için büyük bir
fõrsat olduğunu, bazõlarõ
da davanõn kentin adõnõ
karalayacağõnõ belirtti.
Davanõn başlamasõyla
birlikte ulusal medyanõn
Çorum’a ilgisinin arta-
cağõnõ savunan Şahin
Örgel, “Yaşanan olay
gerçekten çok üzücü
bir durum. Bu dava ile
birlikte Çorum’a ulusal
medyanın ilgisi arta-
caktır. Eğer Çorumlu-
lar bu fırsatı iyi bir şe-
kilde değerlendirebi-
lirlerse kentimizin ta-
nıtımına da katkı sağ-
layabileceğini düşünü-
yorum” dedi. Esnaf Ci-
han Akbulut ise davanõn
kentin adõnõ karalayaca-
ğõnõ ileri sürdü.
Antalya’daki “Lozan’dan Lozan’a” adlı panele Doç. Dr. Cüneyt Akalın,
Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Yargıtay Onursal Baş-
savcısı Vural Savaş ve Prof. Dr. Ünsal Yavuz konuşmacı olarak katıldı.