25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2009 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Avrupa Kültür Başkenti 11 Temmuz günü İdil Biret’in Topkapı Sarayı av- lusundaki konseri sırasında meydana gelen ve mutlu bir rastlantı sonucu felakete dönüşmeyen gös- teriler, münferit bir olay olarak algılanabilir mi? Dilerseniz önce olayın ne olduğuna bakalım. Daha önce de kişileri ve kurumları hedef gös- termekten sabıkası bulunan Vakit gazetesi, İdil Bi- ret’in Topkapı Sarayı iç avlusunda vereceği kon- sere karşı, “Bir ülke böyle yıkılır” başlığıyla kışkır- tıcı yayın yapıyor 10 Temmuz Cuma günü. Gazete olayı o kadar iyi incelemiş ki (!) “caz kon- seri” olarak sunuyor etkinliği. İdil Biret’in konserinin ülkenin yıkılışına nasıl katkıda bulunabildiğini Vakit şöyle açıklıyor: Kut- sal mahalde şarap içilecekmiş ve bu yüzden ülke yıkılacakmış. Ancak Vakit kafasının uydurabileceği bir hezeyan. Normal bir toplumda, böylesi bir yayın, yasal ge- rekleri yerine getirilmenin dışında ciddiye alınmaz. Ama Türkiye’de böyle olmuyor. Konser sırasın- da, Topkapı Sarayı önünde toplanan Alperen Ocakları üyelerinden oluştuğu belirtilen kalabalık, tekbir getirerek gösteri yapıyor. Polis müdahale ede- rek göstericileri etkisizleştiriyor, ama herhangi bir tehlike durumuna binaen de İdil Biret polis göze- timinde bir başka yolla konser mahallinden uzak- laştırılıyor. Olayın polis tarafından anında denetim altına alın- masına, içerdeki seyircilerin önemli bir bölümünün dışarıda olan bitenden haberdar olmamasına ba- karsanız, çok fazla büyütülmesine gerek olmadığını söyleyebilirsiniz. Ama öte yandan göstericilerin şiddet içeren davranışları, konser afişlerinin yırtılıp yakılması, bir sanat etkinliği karşısında şiddet içeren bir eylem- le karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Tabii olayı içinde bulunduğumuz koşullardan so- yutlayarak ele alamayız. Türkiye’nin dört bir yanında, dinsel motifli kışkırtmalar sonunda ölümle sonuç- lanan olayların yaşandığını düşününce, cumarte- si gecesi meydana gelen olayın şimdilik daha bü- yük boyutlara varmadan atlatılmış olmasına se- vinmek, ama yukarıdaki şimdilik kaydını da bir ya- na atmamak gerek. Türkiye’de ortamın gergin olduğunu herkes bi- liyor. Bu ortamda Vakit ve benzeri hedef gösteren ve suç kışkırtıcılığı yapan yayın organlarına karşı, yasalar çerçevesinde daha uyanık olmak zorunlu- dur. Aynı zamanda, Hrant Dink cinayeti de ortaya koymuştur ki, bu gibi tahrikler sonucu meydana ge- len olayların önlenmesi ve izlenmesi konusunda kol- luk güçleri kendilerine düşeni gereğince yapabile- cek durumda değillerdir. Şimdiye kadar yaşanan olayların ortaya çıkardı- ğı zafiyetin giderilmesini bu iktidardan beklemenin ne denli gerçekçi bir davranış olduğu ise ayrı bir so- ru konusudur. Bir yandan çok büyük bir ekonomik kriz, öte yan- dan yıllardır süren etnik terör karşısında olan Tür- kiye’nin bu iki sorun yüzünden içinde bulunduğu risklerin boyutunu hiç küçümsemeden söyleyebi- liriz ki, yine de ülkenin karşı karşıya bulunduğu en büyük tehlike irticadır. Cumartesi gecesi meydana gelen olay, irticaın bu defalık ucuz atlatılmış bir girişimidir. Ama gelecek sefer, bu tür girişimler bu kadar kolay atlatılmaya- bilir. İrticaın kendisi kadar onunla mücadele etmek ko- numunda olması gereken AKP’nin bu büyük sorun karşısındaki duyarsızlığı da tehlikedir. Bu duyarsızlığın, iktidarın kadrolaşma tutkusu- nun sonucu olan, devletin kolluk kuvvetlerinde olu- şan irticaa karşı zaaf durumuyla birleşmesi, toplumu, varacağı boyutların bugünden kestirilmesi güç duruma düşürebilir. Eğer kimileri bu durumdan yarar ve çıkar sağla- mayı düşünüyorlarsa, yanıldıklarını, bu tür geliş- melerin kendilerini sürükleyeceğini şimdiden gör- melerinde yarar vardır. Bu arada, İstanbul’un gelecek yıl “Avrupa Kültür Başkenti” olacağı aklıma geliyor da... Ne dersiniz, 2009’-da saraydaki klasik müzik kon- serini yobazların bastığı bir kent bir yıl sonra “Av- rupa Kültür Başkenti” olabilir mi? asirmen@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B BBP BAŞKANI TOPÇU Çatlõ’yõ ziyaret etti baskõnõ savundu SELAHATTİN ŞAHİN NEVŞEHİR - An- kara Bahçelievler’de 7 TİP’linin katledilmesi olayõnõn planlayõcõsõ olan ve Susurluk kaza- sõnda ölen Abdullah Çatlı’nõn mezarõnõ zi- yaret eden Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanõ Yalçın Top- çu, partisinin gençlik örgütü Alperen Ocak- larõ’nõn İdil Biret kon- serine yönelik saldõrõsõ- nõ savundu. Çatlõ ‘kah- raman’, Kültür ve Tu- rizm Bakanõ Ertuğrul Günay’õ “Köksüz ve Sığ bir siyasetçi” ola- rak nitelendiren Topçu, “Gençlerin tepkisi kut- sal emanetlerin olduğu ve 24 saat Kur’an oku- nan avluda şarap içil- mesine” dedi. Gazetecilerin Topka- põ Sarayõ’nda yaşanan olaylara ilişkin sorula- rõnõ yanõtlayan Topçu, olaya tepki gösteren ve “Zavallılar, ilkel ya- ratıklar” diyen Bakan Günay’õn “Köksüz ve sığ bir siyasetçi” oldu- ğunu savundu. “Günay ‘Yazõklar olsunu’ hak etmiş birisidir” diyen Topçu, Günay’a şöyle seslendi: “Sayın Ba- kan, bu ülkenin yetiş- tirdiği değerlere ayar vermeye çalışmayı bı- rakın. Muhalif düz- lemde siyaset yaptığı- nız dönemlerinizin yü- zü suyu hürmetine iki dakika susun Sayın Bakan. Lütfen ulu or- ta konuşmayın! Lü- zumu yok. Biz artık sizden hizmet istemi- yoruz. Zaten çalışıyor gibi görünen ama hiç- bir taşın altına elini koymayan sizin gibi yöneticilerin Kültür Bakanı olduğu bu ül- kede, kültüre ait her şey, yer ile yeksan ol- muştur” dedi. Toptan, TSK’nin yapõsal dönüşümleri gerçekleştiren en aktif kurumlardan biri olduğunu belirtti ‘Asker normalleşme istiyor’ ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - TBMM Başkanõ Köksal Top- tan, Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin zamanõn koşullarõna uygun yapõsal dönüşümleri gerçekleştiren en ak- tif kurumlardan biri olduğunu be- lirterek “TSK’nin yönetim kade- mesinin, bugünün modern or- duları gibi devlet sistematiği için- deki normalleşmiş yerini alma is- teği takdire şayandır” dedi. Son dönemdeki darbe tartõşmalarõna da değinen Toptan, “Zaten bu lafın kendisi hukuktaki deyimiyle ke- enlem yekûndür, yani yok hük- mündedir” görüşünü dile getirdi. Toptan, 23. Dönem 3. Yasama yõ- lõnõn sona ermesi nedeniyle TBMM’de düzenlediği basõn top- lantõsõnda, Meclis faaliyetleri hak- kõnda bilgi verdi. Son dönemde ya- şanan rejim, darbe, asker-sivil yar- gõ tartõşmalarõna da değinen Toptan, köklü bir geleneğin mirasçõsõ bir ül- kede her gün yetki tartõşmasõ, rejim sorunu yaşanõyor, görüntüsünün “şanlı geçmişimize yakışan bir durum olmadığını” söyledi. Toptan, zamanõn getirdiği ko- şullara uygun düzenlemeler yapõ- lõrken bazõ “sancıların” yaşanma- sõ ve tartõşmalarõn olmasõnõn olağan olduğunu belirtti. Türkiye Cumuriyeti’nin badire- lerin birçoğunu atlatõp demokrasi- sini kökleştirdiğini kaydeden Top- tan, şu görüşleri dile getirdi: “Bu noktada altını ısrarla çiz- mek istediğim bir konu da reji- min korunma ve kollanma me- selesidir. Sosyologlar izahını na- sıl yapar bilemem ama bu mille- tin her ferdinin yüzyıllardan be- ri aktarılan kültürel birikim ya da genlerinden gelen makulü arama ve birlikte yaşama konusunda olağanüstü beceri sahibi oldu- ğuna inanıyorum. Bu ülkede bütün olumsuz ça- balara rağmen, terörün de nihai hedefi olan bir toplumsal çatışma ve bölünme olmuyorsa, bunun nedenini insanımızın bu erde- minde aramak gerekir. Bir kısım aydınlar veya elitler bazı soyut kavramlar üzerinde fırtınalar koparabilir ama bu milletin izanı ve irfanı bir çözül- meye ya da bölünmeye asla izin vermez. Gözbebeğimiz silahlı kuvvetlerimiz, zamanın şartları- na uygun yapısal dönüşümleri gerçekleştiren en aktif kurum- lardan biri olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yö- netim kademesinin, bugünün mo- dern orduları gibi devlet siste- matiği içindeki normalleşmiş ye- rini alma isteği takdire şayandır. Son dönemde ağırlık kazanan darbe tartışmalarına gelince, za- ten bu lafın kendisi hukuktaki de- yimiyle ‘keenlem yekûn’dür, ya- ni yok hükmündedir. ” Türkiye’nin demokrasisi kökleş- miş, yüzünü Batõ’ya dönmüş bir ül- ke olduğunu, milletinin de demok- rasi kültürünün, kendi kaderini ta- yin etme özgürlüğünün tadõnõ almõş bireyler olarak bundan asla geri dönmeyeceğini kaydeden Toptan, demokrasinin “iyileştirici, nor- malleştirici ve pozitif iklimine” herkesin gereksinimi olduğunu vur- guladõ. Toptan, 23. Dönem 3. Yasama yõlõnõn sona ermesi nedeniyle TBMM’de düzenlediği basõn toplantõsõnda, rejim, darbe, asker-sivil yargõ tartõşmalarõna değindi. TÜRK-EĞİTİM SEN Mazlum-Der’e suç duyurusu hazırlığı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Eğitim-Sen Genel Başkanõ İs- mail Koncuk, bir süredir öğrenci an- dõnõn kaldõrõlmasõ konusunda ka- muoyunda propaganda çalõşmalarõ- nõn yürütüldüğünü belirtti. Öğrenci andõnõn kaldõrõlmasõnõ is- teyen kesimlerin toplum desteğini ya- nõna alarak girişimlerde bulunduk- larõnõ kaydeden Koncuk, bu kesim- lerin başõnda Mazlum-Der’in geldi- ğini ifade etti. Mazlum-Der’in kam- panya başlatarak içerisinde “haddi- ni aşan ifadelerin” bulunduğu afişleri Diyarbakõr’daki bil bordlara astõrdõğõnõ anõmsatan Koncuk, şun- larõ dile getirdi: “Türkiye’de öğrenci andının kaldırılmasına yönelik özellikle iki kesimden tepki vardır. Bunlar; bölücü kesim ve Atatürk’ü ve onun ilke ve inkılaplarını benim- semeyen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden rahatsızlık duyan kesimdir. Bu noktada Mazlum- Der’in afişleri, aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, cumhu- riyetin kurucusu Ulu Önder Ata- türk’e ve Türklüğe karşı hazır- lanmıştır.” Koncuk, öğrenci andõnõn kaldõrõl- masõ ve bu konuda yapõlan iğrenç gi- rişimlerin Türkiye’nin üniter yapõ- sõndan rahatsõzlõk duyulduğu anla- mõna geldiğini ifade etti. Türkiye’yi bölünmüş bir devlet olarak görmeyi hayal edenlerin düğmeye basarak işe öğrenci andõnõn kaldõrõlmasõ iste- ğiyle başladõğõnõ kaydeden Koncuk, Türklük kavramõnõn bütünleştirici bir unsur olduğuna işaret ederek Türkiye’ye ve değerlerine kimsenin dil uzatmasõna müsaade etmeyecek- lerini söyledi. Hüseyin Üzmez’in cinsel taciz iddiasõyla yargõlanmasõna bugün devam edilecek Adli Tıp raporu mahkemeye ulaştı LEVENT GENCELLİ BURSA - Küçük yaşta çocuğa cinsel tacizde bu- lunduğu iddiasõyla yargõ- lanan dinci Vakit gazetesi yazarõ Hüseyin Üzmez ile ilgili Adli Tõp Genel Ku- rulu raporu mahkemeye ulaştõ. 32 doktordan 24’ü Üzmez’in cinsel tacizine uğradõğõ belirtilen B.Ç’nin “ruh sağlığının bozuldu- ğuna” karar verdi. Üz- mez’in yargõlanmasõna bu- gün devam edilecek. Bursa 4. Ağõr Ceza Mah- kemesi, Adli Tõp 6. İhtisas Dairesi’nin daha önce ver- diği, “B.Ç’nin beden ve ruh sağlığı bozulmamış- tır” yönündeki rapordan sonra yeniden rapor iste- mişti. B.Ç. de 3 Haziran’da Adli Tõp Kurumu Genel Kurulu’nu oluşturan 32 he- kim tarafõndan İstanbul’da muayene edilmişti. Kurula katõlan 32 doktordan 24’ü, “cinsel istismar sonrası B.Ç’nin ruh sağlığı bo- zulmuştur” görüşünde bir- leşti. 8 doktor ise B.Ç’nin ruh sağlõğõnõn bozulmadõ- ğõnõ belirtti. Adli Tõp Genel Kurulu raporu bugün yapõlacak duruşma öncesi Bursa 4. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne de ulaştõ. B.Ç’nin Uludağ Üniversitesi Tõp Fakültesi Çocuk Psikiyatri Bölü- mü’nde “panik atak” ta- nõsõyla tedavisi sürerken Üzmez de bugün bir kez daha hâkim önüne çõka- cak. Mahkeme heyetinin duruşmalara katõlmamasõ yönünde karar aldõğõ B.Ç. ise duruşmada bulunma- yacak. “Küçük yaştaki kız çocuğuna cinsel istis- marda bulunmak” ve “hürriyeti tahdit” suçla- malarõyla yargõlanan Üz- mez, Adli Tõp 6. İhtisas Dairesi’nin 22 Eylül 2008’de “B.Ç’nin beden ve ruh sağlığı bozulma- mıştır” yönündeki raporu üzerine serbest bõrakõlmõş- tõ. Bursa Devlet Hastanesi B.Ç’nin 15 yaşõndan küçük olduğu yönünde, Uludağ Üniversitesi Tõp Fakültesi de “B.Ç’nin beden ve ruh sağlığının bozulduğu” yö- nünde rapor vermişti. Siyasette uzmanlar yetişiyor Haber Merkezi - Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi Tezsiz Yüksek Lisans Programõ, ikinci yõlõnda siyaset bilimi alanõnda uzmanlar yetiştirmeyi sürdürüyor. Program, Avrupa Birliği’nde Kentsel Politikalar, Karşõlaştõrmalõ Türk Siyaseti, Küreselleşme ve Demokrasi, Siyasal Semboller ve Ritüeller, Yeni Toplumsal Hareketler, Propaganda Sinemasõ ve Milliyetçilik, Avrupa Birliği’nde Yönetişim gibi alanlar içeriyor. Programa katõlmak isteyenler 6-24 Temmuz günleri arasõnda ön kayõt yaptõrabilecekler. Kırkpınar ağası teslim oldu İstanbul Haber Servisi - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabõta Daire Başkanlõğõ Avrupa Yakasõ Şube Müdürlüğü’ne yapõlan operasyon kapsamõnda aranan 649. Tarihi Kõrkpõnar Yağlõ Güreşleri Ağasõ Seyfettin Selim, teslim oldu. Büyükçekmece Jandarma Karakolu’na giden Selim, buradaki görevlilere teslim oldu. İstanbul İl Jandarma Komutanlõğõ’na bağlõ ekipler, 3 gün önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabõta Daire Başkanlõğõ Avrupa Yakasõ Şube Müdürlüğü’nün Edirnekapõ’da binasõna gelerek burada 10’un üzerinde kişiyi gözaltõna almõştõ. Köksal Toptan, darbenin yok hükmünde olduğunu söyledi. (AA) Hüseyin Üzmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle