23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ 2009 PAZAR 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN İki İstanbul Yazarı Sevgili, Yaz sıcağının dayanılmaz boyutlara vardığı haf- tayı İstanbul’da değil, güneyde denizin ya kıyısında ya da üstünde, bunalmadan geçirdim. Ama ak- lım hep, İstanbul’da bu hafta doksanını tamam- layan Erenköy’deki yaşlı annemde ve Cihan- gir’deki evde sıcakla yalnız başına boğuşan ke- dim Haydut’taydı. Annemin evinin hep serin olması, Haydut’un da gün aşırı gelen Fatma Hanım ile bizi çok da ara- mayacak kadar dostluğu ilerletmesiyle teselli bul- maya çalıştım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda enfes bir deniz kenti olan İstanbul’un yazını sıcağıyla, öğleden sonra çıkıp, herkesi serinleten poyrazıyla velha- sıl her şeyiyle ve de yazarlarıyla severim. Eğer bir İstanbul yazarı olmasa, Sait Faik’e böylesi- ne tutkuyla bağlı olabilir miydim acaba? Dostum ve ağabeyim Yiğit Okur da, ilk kita- bı “Hulki Bey ve Arkadaşları”ndan bu yana su ka- tılmamış bir İstanbul yazarıdır. Yiğit Okur’un artık okurunun tiryakisi olduğu in- ce mizahıyla bezeli “Piç Osman’ın Pabuçları” ad- lı dokuzuncu ve şimdilik sonuncu kitabında, be- nim çocukluk dönemimin 1947 yılı yaz başının Perşembepazarı’nı anlatan kısa bir bölüme bir- likte göz atalım: “... Sokak İstanbul içinde bir başka İstan- bul’du. Dar uzun bir sokaktı. Bizans’tan kalma sur yıkıntısının yırtığından kartpostal büyüklüğünde Ha- liç görünürdü. Lodos basınca sokak deniz kokardı. Demirciler, dökmeciler, urgancılar, yorgancılar, ba- lıkçı malzemesi satanlar, nalburlar... Nalbur dük- kânında ne ararsan bulunurdu. Yan yana iki de ba- harat dükkânı vardı. Çuvallar kaldırımda. Öyle gü- zel kokardı ki, baharatlar, boyacılardan gelen asit kokusunu bastırır, uzak ülkeleri düşündürür, cin- sel duygular uyandırırdı. Arada bir dar sokağın iki ucunun birinden ba- sık kafeslerde kümes hayvanları taşıyan at ara- basıyla öbür ucundan dökme demir taşıyan kam- yonun aynı anda girdiği olurdu. İki taşıt burun bu- runa gelince bir kıyamettir kopardı. Şoför önce ba- sardı kornaya, sonra sinir içinde atlayıp kamyon- dan arabacıyı tartaklar, alıp elinden kamçıyı ba- sardı ata. At ne öne gidebilirdi ne arkaya. Arka ayakları üzerine dikilip başlardı kişnemeye. Ka- festeki horozlar, tavuklar hindiler huysuzlanır, onlar da can havliyle ötmeye koyulurdu...” Piç Osman’ın Pabuçları’nda eskilerin tanıdığım İstanbul’u kadar, hayali olmalarına karşın, yaşa- mımda gerçekten karşılaştığım kahramanlar da, (öğrenci Arif Nadir) birçok kuşağın hayatını ka- rartmış elli yılı aşkın bir sürenin en büyük ticare- ti komünizm umacısı da var. Bu arada Sevgili, kitabı okursan, Taner Bey’in Haluk Bey’e yazdığı mektupla ilgili 111. sayfaya geldiğinde beni hatırla... İnsanı böylesine kah- kahayla güldüren ince mizah azdır. Benim İstanbulumu birçok eserinde yansıtmış olan ikinci yazar, Vefa Zat. Vefa Zat, İstanbul’un elli yılı aşkın bir dönemi- ni inceleyenlerin başvurmadan edemeyecekle- ri bir yazar. Eski İstanbul’un otelleri, meyhaneleri, meyhane ve rakı adabı konusunda ilk başvuru kaynağı. Vefa Bey, İstanbul’un bir zamanlar bir sürü ün- lü ve önemli kişisinin müdavimi olduğu bu ken- tin tarihinin en önde gelen barında genç ya- şında barmenlik yapmış, her gördüğünden, bir şey kapmış, üstüne kendi uyanık ve yarısı fırlama, ya- rısı haza beyefendi kişiliğini katıp harmanlamış, sözü sohbeti gibi, yazısındaki üslubu da keyif ve- ren iyi bir yazar. Kadehinden ancak dudağını ıslattığı, rakı soh- betlerimizden birinde barmenlik anılarını anlatır- ken, kendisinden bunu kitaplaştırmasını rica et- miştim. Sağ olsun kırmamış, o konuşmamızı da unut- mamış, hem anılarını kitaplaştırarak, bize me- raklısının mutlaka okuması gereken “Barmen”i ka- zandırmış, hem de kendisini bu kitabı yazmaya davetimi de anlatmayı unutmamış. Barmen’in içinde Terry Moore’dan Gönül Ya- zar’a, Nadir Nadi’den Adnan Menderes’e ka- dar yer alan kişilerin yalnızca adlarını bile sırala- maya sütun yetmez. Mutlaka okunması gere- ken bir kitap. Sağ olsunlar güzel İstanbulumun güzel ya- zarları.... asirmen@cumhuriyet.com.tr Eminağaoğlu, tartõşõlan düzenlemenin 2004 yõlõnda CMK kapsamõnda yürürlüğe konulduğunu anõmsattõ ‘Yasasiyasibirdayatmadõr’İLHAN TAŞCI ANKARA - YARSAV Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu, aske- re sivil yargõ yolunu açan tartõşma- lõ düzenlemeyi kapsayan maddenin 2004 yõlõnda da iktidar tarafõndan “reform” söylemiyle Ceza Muha- kemesi Kanunu (CMK) kapsamõn- da yürürlüğe sokulduğunu vurgula- yarak “Aynı madde 5 yılı dolma- dan değişikliğe uğruyorsa, yasa yapma sürecinde hukuksal ilke ve değerler değil, siyasi iradenin ak- lına geleni yasa maddesi haline sokma iradesi söz konusudur. Si- yasi dayatma niteliğindedir” dedi. YARSAV Başkanõ Eminağaoğlu, askeri mahalde işlenen suçlara sivil yargõnõn bakmasõna yönelik yasa değişikliğini değerlendirdi. Tartõşõ- lan düzenlemenin 2004 yõlõnda ikti- dar tarafõndan “AB için reform söylemi” ile CMK kapsamõnda yürürlüğe konulduğunu anõmsatan Eminağaoğlu, “Şimdi aynı madde, üzerinde, anlamı, kapsamı ve içeriği hakkında yasama sürecin- de her boyutuyla tartışılmadan ve açıkça ortaya konulmadan değiş- tirilmiş bulunmaktadır. Bu deği- şiklik ise yapılırken değil, yapıl- dıktan sonra bir çığır açtığı, re- form yarattığı söylemlerine konu edilmektedir. Madem çığır açan bir düzenleme yapıldı, bu durum neden açıkça yasama sürecinde ifade edilememiştir? 2004 yılında yürürlüğe konulan CMK, reform olarak sunulmakta, şimdilerde ise CMK’de yapılan bu değişiklik re- form olarak nitelendirilmektedir. Her ikisini de yapan aynı siyasi irade. O halde hangisi reform?” di- ye konuştu. ‘Altıncı kez değişti’ CMK’nin son değişiklikle altõncõ kez değişikliğe uğradõğõnõ kaydeden Eminağaoğlu, “Bir temel yasa, yü- rürlüğe konulduktan sonra ör- neğine rastlanmadık biçimde, beş senesi dolmadan altıncı değişikli- ğe uğruyorsa, yasa yapma süre- cinde hukuksal ilke ve değerler de- ğil, siyasi iradenin aklına geleni ya- sa maddesi haline sokma iradesi söz konusudur” dedi. Yasaya bakõldõğõnda başka, ana- yasaya bakõldõğõnda başka sonuç çõktõğõna dikkat çeken Eminağaoğ- lu, şu değerlendirmeyi yaptõ: “Siyasi iradenin her isteğinin bir yasa metnine dönüştürülerek üze- rinde tartışılmadan hızlıca yasa- laştırılması, demokratik toplum gereklerine uygun bir düzenleme değil, siyasi dayatma niteliğinde- dir. Olması gereken, yasa kural- larını sağlıklı tartışmalarla orta- ya koymak ayrı bir şey, kaptı kaçtı yasalar çıkarmak ayrı bir şeydir. Reform olarak 2004 yılın- da sunulan bir yasa, 2009 yılında yine apar topar reform denilerek değiştiriliyorsa, gündemde yer alan konuları da düşündüğünüz- de, yargı üzerinden siyasi iradenin vermek istediği mesajlar mı var so- rusu akla gelmektedir ki, bu bağ- lamda yargının, bir hesaplaşma- nın arenası değil, adaletin sağ- landığı yer olduğu unutulmama- lıdır.” YARSAV Başkanõ Eminağaoğlu, yargõnõn bir hesaplaşmanõn arenasõ olmayõp adaletin sağlandõğõ yer olduğunun unutulmamasõ gerektiğini söyledi. AB UYUM SÜRECİ MÜZAKERELERİ İşçiler düzenlemelerden umduğunu bulamadõ ALİ ÖZTÜRK ANKARA - Avrupa Birliği (AB) uyum sü- reci müzakerelerinde, çalõşma yaşamõna yö- nelik düzenlemelerin büyük bir kõsmõ işve- renlerin taleplerini kar- şõlarken işçiler bu sü- reçte umduğunu bula- mõyor. Türkiye’nin AB üye- liği ile ilgili süreçte, sermayenin serbest do- laşõmõ, kurumsal yapõ- larõn oluşturulmasõ ve yapõsal uyumun sağ- lanmasõ gibi konularla ilgili birçok düzenle- me yapõlmasõna karşõn emek haklarõna ilişkin konular görmezden ge- liniyor. Sosyal Politika Uzmanõ Perihan Sa- rı, “Rekabet eşitliği sağlamak için Türki- ye’de de uluslararası çalışma kurallarına uyulması gereklidir. Bu gerekler asgari olarak dahi yerine ge- tirilmediğinde Türki- ye’de sermaye ‘sosyal damping’ yapmış ola- cak ve haksız bir üs- tünlük elde edecek- tir” derken, DİSK Baş- kanõ Süleyman Çelebi, AB’nin uygulamalarõ konusunda hükümetin, tamamen işverenlerin taleplerini yerine geti- ren bir tavõr sergiledi- ğini söyledi. . KESK Başkanõ Sami Evren ise, “AB enteg- rasyonu süreci baş- tan beri bizim itiraz ettiğimiz bir süreç. Çünkü, bu süreçte sermayenin ihtiyaçla- rı dikkate alınıyor” yorumunda bulundu. CİNDORUK ‘Koltuğu bırakmam’ ANKARA (ANKA) - DP Genel Başkanõ Hüsamettin Cindoruk, DP- Anavatan birleşmesinde, “genel baş- kanlık koltuğunu” bõrakmayacağõnõ açõkladõ. AKP iktidarõnõ da bütünlüğü bozulmuş bir iktidar olmakla eleştiren Cindoruk, “AKP’nin oylarının çoğu bizim oylarımızdır. Bunların hepsi- ni geri alacağız. Milletimizin bize ge- ri döneceğine inanıyorum” dedi. DP-Anavatan birleşme süreci devam ederken, DP Genel Başkanõ Cindoruk, sürece ilişkin açõklamalarda bulundu. Hüsamettin Cindoruk, birleşmenin ardõndan, yeni oluşumda da genel baş- kanlõk görevini sürdürmek istediğini belirterek, birleşmenin “çatı”sõnõ da netleştirmiş oldu. Sürecin bu kez sonuca ulaşacağõnõ vurgulayan DP Genel Başkanõ Hüsa- mettin Cindoruk, “Bana görev veri- lirse devam edeceğim. Bana dendi ya ‘koltuğu bõrakõr mõsõnõz’ diye, bu se- fer koltuğu bırakmayacağım. Orta- ya çıkacak parti inşallah Türki- ye’de iktidar olacak. Siyasi partiler iktidarı hedefler, DP de iktidar ol- mayı hedefliyor. Bu iktidarın tü- münü de kapsayabilir, koalisyon ortağı da olmayı kapsayabilir” diye konuştu. Birleşmenin “DP” çatõsõ altõnda olacağõnõ da netleştiren Hüsamettin Cindoruk, Mehmet Ağar dönemine işaret ederek, “Daha evvelki anlaş- mada bu koşul var. Daha evvelki anlaşmanın devamını gerçekleştir- meye çalışıyoruz. O zaman sonuç- suz kalmıştı, bu sefer sonuca ulaş- tırmak istiyoruz. Anlaşmayı da biz başlatmadık, daha evvelki heyetler başlattı. Daha evvelki genel baş- kanlar arasında başlayan bir ortak çalışma” dedi. CHP’li Ersin, Çiçek’in hazõrladõğõ iddia edilen belgeyi Meclis gündemine taşõdõ ‘Fotokopi belgeyi kim sızdırdı?’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Albay Dursun Çiçek tarafõndan ha- zõrlandõğõ iddia edilen ancak “aslına” ulaşõlamayan “irticayla mücadele ey- lem planı” başlõklõ fotokopi belgenin kim veya kimler tarafõndan sõzdõrõldõğõ konusunu soru önergesiyle Meclis gün- demine taşõdõ. Ahmet Ersin, Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan tarafõndan yanõtlanmasõ is- temiyle TBMM Başkanlõğõ’na verdiği soru önergesinde, Taraf gazetesinde “AKP ve Gülen’i bitirme planı” baş- lõğõyla yayõmlanan haberin dayandõrõl- dõğõ belgenin “fotokopi” olduğuna dikkat çekerek, fotokopi yazõlarõn de- lil olmayacağõnõn bilinmesine rağmen bunun sõzdõrõlmasõnõn kötü niyet taşõ- dõğõna dikkat çekti. Ersin, “Kamuo- yunda aralarında darbeciler ve cun- tacılar var imajını yaratarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratma ama- cını taşımaktadır” görüşüne yer ver- di. Sadece sorgu hâkiminin bilgisi ve Er- genekon savcõlarõ ile Emniyet’in elin- de olan fotokopi kâğõdõn nasõl ve kim- ler tarafõndan basõna sõzdõrõldõğõnõn bi- linmediğine dikkat çeken Ersin, daha önce de benzer birçok belgenin med- yada yer aldõğõnõ anõmsattõ. Ersin, “Do- layısıyla sadece Ergenekon savcıları ve Emniyet tarafından bilinen bel- geler ya ilgili savcılar tarafından ya da Emniyet tarafından kişileri ve kurumları yıpratmak ve kamuo- yunda önyargı oluşmasını sağlamak amacıyla basına sızdırılmaktadır” dedi. Erdoğan’dan, belge olduğu iddia edilen fotokopi yazõnõn aslõnõn bulunup bulunmadõğõ konusunda bilgi isteyen Er- sin, ayrõca şu sorularõ yöneltti: “Fotokopiden delil olamayacağı bilindiği halde bu kâğıdın bir gaze- teye sızdırılması Türk Silahlı Kuv- vetleri’ni yıpratmaya dönük bir komplo değil mi? Sadece sorgu hâ- kimi, Ergenekon savcıları ve Emni- yet tarafından bilinen bu fotokopi kâ- ğıt kimler tarafından bir gazeteye sız- dırıldı? Bununla ilgili bir soruşturma başlatıldı mı? Başlatıldıysa akıbeti ne- dir? Bu belgenin kimler tarafından yazıldığı Ergenekon savcıları, MİT ve Emniyet İstihbarat tarafından araş- tırılıyor mu? Ergenekon soruştur- ması dosyasından daha önce de ba- sına sızdırılan belgeler, ifadeler ve te- lefon kayıtları hakkında yapılan suç duyurularının akıbeti nedir? Basına bilgi ve belge sızdıranlar tespit edil- di mi? Tespit edildiyse bu kişiler hakkında ne yapıldı?” ŞEMDİNLİ DOSYASI Yasa Büyükanıt’ı zora sokabilir Şemdinli soruşturmasõnda “örgüt kurmakla” suçlanan Büyükanõt hakkõnda soruşturma açõlmasõ olasõlõğõ gündeme geldi. İLHAN TAŞCI ANKARA - Asker ki- şileri “çete” suçundan so- ruşturma yetkisinin sivil savcõlõğa verilmesiyle, özel yetkili savcõlarõn Şemdinli soruşturmasõnda “örgüt kurmakla” suç- lanan eski Genelkurmay Başkanõ emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’õ so- ruşturma olasõlõğõ günde- me geldi. Meslekten ihraç edilen Van Savcõsõ Ferhat Sarıkaya, Şemdinli da- vasõnda, Büyükanõt’õ “suç işlemek için örgüt kur- makla” suçlamõş, yetki- sizlik nedeniyle dosyayõ Genelkurmay Savcõlõğõ’na göndermişti. Şemdinli da- vasõnõn müdahil avukat- larõyla bölge baro baş- kanlarõnõn soruşturma açõl- masõ için yarõn Van Baş- savcõlõğõ’na başvuracak- larõ bildirildi. Cumhurbaşkanõ Ab- dullah Gül’ün uygulama olanağõ bulunmayan tav- siye ile onayladõğõ yasa, albay Dursun Çiçek ola- yõnda olduğu gibi “eski defterlerin” yeniden açõl- ma olasõlõğõnõ gündeme getirdi. Özel yetkili sav- cõlarõn yasayla yetkilen- dirilmesiyle birlikte Bü- yükanõt’õn da aynõ kapsa- ma girebileceği belirtildi. Büyükanõt’õn da sivil sav- cõlõklarca soruşturulmasõ ihtimalinin dayandõğõ olay şöyle gelişmişti: Van Cumhuriyet Sav- cõsõ Ferhat Sarõkaya, Hak- kâri’nin Şemdinli ilçesin- de 9 Kasõm 2005’te, Umut Kitabevi’ne el bombasõ atõlmasõyla ilgili soruştur- maya ilişkin hazõrladõğõ iddianamede, üst düzey subaylara yönelik suçla- yõcõ ifadelere yer verdi. Sarõkaya, bu kapsamda dönemin Kara Kuvvetle- ri Komutanõ Orgeneral Yaşar Büyükanõt hakkõn- da da suçlamalarda bu- lundu. Büyükanõt hakkõn- daki en tartõşmalõ suçlama Diyarbakõr’da görev yap- tõğõ dönemde “suç işle- mek için örgüt kurmak” oldu. Savcõ Sarõkaya, gö- revsizlik kararõyla Büyü- kanõt’õn dosyasõnõ davadan ayõrarak Genelkurmay As- keri Savcõlõğõ’na gönder- di. Genelkurmay Başkan- lõğõ’nca şikâyetçi olunan savcõ Ferhat Sarõkaya, Hâ- kimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nca meslekten ih- raç edildi. Genelkurmay’õn soruş- turmaya gerek görmediği olaylar arasõnda “suç iş- lemek için örgüt kur- ma” suçlamasõ da vardõ. Bu suçlamaya yönelik so- ruşturma yetkisi tartõşma- lõ yasayla birlikte sivil savcõlõğa geçti. Sivil sav- cõlõğõn, Büyükanõt hak- kõndaki bu suçlama nede- niyle yasaya dayanarak soruşturma açmasõ hu- kuksal olarak mümkün hale geldi. Şemdinli davasõnõn mü- dahil avukatlarõ ile bazõ baro başkanlarõ, sivil sav- cõlarõn yetkilendirilmesine ilişkin yasa nedeniyle Bü- yükanõt’la ilgili dosyanõn Genelkurmay Başkanlõ- ğõ’ndan istenerek soruş- turulmasõ için yarõn Van Cumhuriyet Başsavcõlõ- ğõ’na başvuracaklar. Ahmet Ersin.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle