Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? Öğrencilerin yo-
ğun bir teknoloji
kullanım dili geliş-
tirdikleri anlaşılmak-
tadır. Bu dilin ve genç-
lerin gündemlerinin doğru
biçimde anlaşılabilmesi için eği-
timcilerin ve anne babaların gençle-
rin bu alışkanlıklarına ve hızlarına
uygun davranmaları gerekmektedir.
? Eğitim ve öğretim alanõ hõz, etkileyicilik
ve öğrenmeyi etkileşimli hale getirmek bakõmõndan
teknolojiden yararlanmalõdõr.
?Öğrenciler, maddi değeri hızla tüketilen araç-
lara sahip olmayı önemli bazı göstergeler-
le eşleştirmektedir-
ler. Bu anlamda tek-
nolojik araçlar aynı
zamanda kendi değer
sistemini de yaratmak-
tadır.
? Teknolojik araçlardaki
hõzlõ gelişme ve tüketilmesi
nedeni ile bilinçli kullanõm
alõşkanlõğõ gelişmemektedir. Bu nedenle
teknolojik araçlarõn gerçekte hangi ihtiyacõ
ve ne kadar düzeyde karşõlamasõ gerekti-
ği konusunda bilinçli davranõlmalõdõr.
? Anne ve babaların teknolojik araçla-
rın kullanımında sınır koymamaları alış-
kanlıkların olumsuz yönde gelişmesine ve kont-
rolsüz kullanıma neden olabilmektedir.
? Kitap okumaya ayrõlan zamanla teknolojik araç-
larõn kullanõmõ konusunda kitaplarõn aleyhine bir ge-
lişim süreci görülmektedir. Aşõrõ teknolojik ürün kul-
lanõmõnõn kitap okumaya ve ders çalõşmaya ayrõlan za-
mandan alõndõğõ düşünüldüğünde akademik başarõ ve
çalõşma alõşkanlõğõnda problemlerin çõkmasõ olasõ gö-
rünmektedir. Bu nedenle önceliklerin iyi belirlenme-
si ve bilinçli kullanõm konusuna dikkat çekilmelidir.
? Cep telefonuyla mesajlaşma oranlarındaki yük-
seklik oldukça dikkat çekicidir. Bu alanda da bilin-
çli kullanım üzerinde durulmalıdır.
? Teknolojik araçlarla yaşama alõşmak onsuz ya-
şama alõşmaktan daha kolay gelişmiştir. Gençler on-
suz yapamamakta ve kendilerini engellenmiş gergin
hissetmektedirler. Bu açõdan bakõldõğõnda araçlara ba-
ğõmlõlõğõn geliştiği düşünülebilir.
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 4 HAZİRAN 2009 PERŞEMBE
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Bitki, Zehir, İlaç
Zehirbilimcilerin pazartesi günü biten ulusal kon-
gresinde tartışılan konulardan biri, bitkisel ilaç ve-
ya ürünlerin istenmeyen yan etkileri, ruhsatlandı-
rılmaları ve yaşanan sorunlar üzerineydi. Bildirileri
ve tartışmaları ilgiyle izledim!
Dünyada bitkisel ürünlerin sağlık ve tedavi
amaçlı olarak kullanımlarında artış var. “Doğal olan
sağlıklıdır” modasının arkasındaki itici güç, daha
ekonomik olmaları.
Yüzyıllardır pek çok etkisi bilinen bitkiler, büyük
çoğunlukla yine geleneksel tarzlarda (kaynatarak
vb.) tüketiliyor. Daha az olarak, etken maddele-
ri elde ediliyor ve piyasaya çıkartılıyor... Bitkisel
ürünler girecek ve yasal ilaç muamelesi görecekse,
ilaç üretiminin ana süreçlerinden geçiyor; etkin-
liği, yan etkileri ölçülüyor; sonuçta hap veya sıvı
dozlar halinde satılıyor.
Bizim ülkemizde, bitkisel ürünlerin tedavi amaç-
lı kullanımında tam bir kaos var.
Bitki satan aktarların sayısı hızla çoğaldı! Çuvallar
vb. içinde satılan otların nelere iyi geleceği, han-
gi hastalıkları tedavi edeceği konusunda, sağlık
ve eczacılıkla hiçbir ilgisi olmayan esnaf “tüketi-
ciyi” veya “hastayı” bilgilendiriyor.
Pek çok profesör unvanlı veya “bitki uzmanı” ki-
şiler de büyük medya tanıtımlarıyla “bitki bilimci”
olarak halka sunulmakta ve onların yazdıkları ki-
taplar ve ambalajladıkladıkları mallar ilaç niyeti-
ne halka satılıyor!
Zehirbilimcilerin (toksikologlar) bu konuda en bü-
yük dertlerinden biri, bitkilerin neye iyi geldikleri
konusunda kulaktan dolma bilgilerle gerçek ilaç
gibi satılması ve tüketilmesi...
Ama bu ürünlerin neye iyi gelmeyeceği ve za-
rarları konusunda hiçbir bilgi verilmemekte. Ni-
tekim piyasadaki kitaplara bakın, genellikle ve sa-
dece “yararları” konusunda, bazıları tartışmalı ve
kaynakları belirtilmemiş “bilgi”lerle dolu!
Yazılanların çoğu doğrulanmamış, test edil-
memiş, yan etkileri ortaya çıkartılmamış... Kanıt,
deney sonuçları yok.
Oysa tıp bilimi, kanıta dayalı olduğu sürece gü-
venilirdir. Yoksa tıp, ne bilim olur ne de sağaltı-
cı..
Bu yayınları yapanların ve bitkileri satanların da,
ciddi bir hastalık durumunda hemen tıp dokto-
runa koştuğundan şüpheniz mi var!
Ama kanıta dayanmayan bir sağlık ve ilaç
sektörü, milyarlarca liralık bir ticaret hacmi yaratmış
durumda! Üstelik bu tüccarların önemli bir kısmı
da, modern tıp ve ilaçlar aleyhine haksız ve ka-
nıtsız söylentiler yayarak, haksız bir rekabet sür-
dürüyorlar! Ayrıca, doktor denetimi olmadığı için
de yan etkilerini bilen yok.
Hacettepe Üniversitesi Eczacılık’tan Dr. Nursen
Başaran’a göre “doğal olan tehlikesizdir, bitkisel
ilaçların yan etkileri sentetik ilaçlara göre daha az-
dır” düşüncesi doğru değil. Bitkisel ürünler is-
tenmeyen yan etkilere sahip. Bu ürünler ilaç ola-
rak veriliyorsa, ruhsatlı olmalı, klinik deneylerden
geçmiş ve yan-kronik etkileri biliniyor olmalı.
Başaran’a göre, bitkilerin etken maddesi, top-
lanma zamanına ve yerine, depolama koşulları-
na göre değişir. Ayrıca Uzakdoğu’dan gelen bit-
kilerde ağır metaller saptanabiliyor. İlaç meta-
bolizmamızda rol alan enzimleri harekete geçi-
rebiliyor veya işlevsiz kılabiliyor, bunun sonucunda
ciddi etkileşmelere yol açabiliyor...
“Ginseng, ginkgo, sarmısak ve danshuan, ke-
di otu, sarı kantaron...” gibi pek çok bitkisel ürün,
başka ilaçlarla birlikte kullanıldığında, pıhtılaşma
bozuklukları, merkezi sinir sistemlerinde ve uyku
ritminde bozulmalar ve metallere bağlı zehirlen-
meler ortaya çıkabiliyor... Genlerde mutasyonlar,
zehirleyici terkiplere, sedef belirtilerine kadar..
Bir maddenin ilaç olabilmesi için, biyolojik ya-
rarları ve tedavi edici dozu ve istenmeyen etkile-
ri bilinmelidir!
Tıbbın babalarından Paracelsus’un bilinen
sözüdür: “Bütün maddeler zehirdir, zehir ol-
mayan madde yoktur, zehirle ilacı ayıran doz-
dur”...
“Bitkisel ürünler” bu ünlü sözün neresinde?
[email protected]
İstanbul Haber Servisi - İstanbul’da
27 Nisan’da “Devrimci Karargâh
Örgütü Teorisyeni” olduğu gerekçe-
siyle “hidrosefali” hastasõ Mehmet Ye-
şiltepe, hakkõndaki suçlamalarõn ka-
nõtlanamamasõna karşõn Tekirdağ F Ti-
pi Cezaevi’nde, Vatan gazetesinin in-
ternet sitesi www.gazetevatan.com ’un
yayõn müdürü Aylin Duruoğlu ise
aleyhine yönelik hiçbir delil olmadõğõ
halde Bayrampaşa Kadõn Tutukevi’nde
hapiste tutuluyor.
‘YEŞİLTEPE MAĞDUR’
Yeşiltepe’nin avukatlarõ, “Devrimci
Karargâh Örgütü üyeliğinden Erge-
nekon bağlantısına” dek birçok tutar-
sõz suçlamayla karşõ karşõya kalmasõna
ve söz konusu delillerin gerçek dõşõ ol-
duğunun ortaya çõkmasõna karşõn, Ye-
şiltepe’nin tahliye isteminin “Olayın
toplumda meydana getirdiği büyük
sarsıntı ve infial de dikkate alınarak”
reddine karar verilmesinin ciddi bir
hukuk ihlali olduğunu belirtirken, Du-
ruoğlu’nun avukatõ Naile Kılıç da
“Dosyada hiçbir delil ve emare yok.
Müvekkilim mağdur” değerlendir-
mesini yaptõ.
27 Nisan 2009 tarihinde İstanbul’da
yürütülen polis operasyonlarõ sõrasõnda
Devrimci Hareket dergisi çalõşanõ Meh-
met Yeşiltepe’nin evi de basõlarak göz-
altõna alõndõ. Yeşiltepe hakkõnda
“Devrimci Karargâh Örgütü
Teorisyeni” olduğu gerekçe-
siyle dava açõldõ. Yeşiltepe yar-
gõlamasõndaki tutarsõzlõklara ise
her gün bir yenisi eklendi. Önce,
Yeşiltepe’ye yönelik suçlama-
larõn teknik takip sonucu elde
edilen bilgilerle kanõtlandõğõ
söylenmesine karşõn, herhangi
bir konuşma kaydõnõn olmadõğõ dava sü-
recinde ortaya çõktõ. Daha sona ise Ye-
şiltepe’nin, Prof. Dr. Yalçın Küçük’le
çekilmiş bir fotoğrafõ olduğu ve bu fo-
toğrafõn da Devrimci Karargâh Örgütü
ile Yeşiltepe arasõndaki bağlantõyõ ka-
nõtladõğõ belirtildi. Dinci ve yandaş
medyaya servis edilen fotoğrafõn ar-
dõndan, yandaş gazetelerde yer alan ha-
berlerde Ergenekon ile Devrimci Ka-
rargâh Örgütü’nün de bağlantõlõ oldu-
ğuna dek birçok tutarsõz iddia
öne çõkarõldõ. Ancak, söz ko-
nusu fotoğrafta yer alan kişinin
de Mehmet Yeşiltepe değil,
Yalçõn Küçük’ü Gebze Ceza-
evi’nden çõkõşõnda karşõlayan
oğlu Devrim Küçük olduğu
anlaşõldõ. Hakkõndaki suçla-
malara ilişkin delillerin geçer-
sizliğinin ortaya çõkmasõna kar-
şõn, Yeşiltepe’nin avukatlarõnõn tahliye
talebi 12. Ağõr Ceza Mahkemesi tara-
fõndan “Olayın toplumda meydana
getirdiği infial nedeniyle” reddedildi.
Gözaltõna alõnmadan önce hidrosefali
hastalõğõ nedeniyle ciddi bir ameliyata
hazõrlanan Yeşiltepe, cezaevi koşulla-
rõndaki yetersizlik nedeniyle ölüme
karşõ direniyor. Yaşamsal riski çok
fazla olan ve Yeşiltepe’nin yargõlan-
masõndaki hukuk ihlalleri için bugün
12.00’de birçok sivil toplum
örgütü Elektrik Mühendisleri
Odasõ’nda (EMO) basõn açõk-
lamasõ yapacak.
DURUOĞLU HALEN
HAPİSTE
İstanbul Bostancõ’da “Dev-
rimci Karargâh Örgütü”ne
yönelik gerçekleştirilen ope-
rasyon sonrasõ gözaltõna alõnan Duru-
oğlu, İstanbul Nöbetçi 12. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nce tutuklanarak Bayram-
paşa Kadõn Tutukevi’ne gönderilmişti.
Soruşturma kapsamõnda Duruoğlu’nun,
Bostancõ’daki operasyonda öldürülen
örgüt lideri Orhan Yılmazkaya ile sõk
sõk telefonla görüştüğü iddia edilmişti.
Duruoğlu’nun avukatõ Naile Kõlõç,
müvekkilinin yõllar önce İstanbul Üni-
versitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nde
aynõ sõnõfta okuduğunu, mü-
vekkilinin örgütle hiçbir bağ-
lantõsõnõn olmadõğõnõ, Duruoğ-
lu’nun daha polis sormadan
konuyla ilgili ayrõntõlõ beyanda
bulunduğunu anlatmõştõ. Kõlõç,
“Müvekkilimin dosyasında
hiçbir delil ve emare yok.
Gazetenin yanındaki Astoria
adlı alışveriş merkezinde ye-
nilen yemekte tutulan tutanak dışında
bir şey yok. Yılmazkaya’nın dokun-
duğu, gördüğü herkes suçlu ilan edil-
di. Müvekkilim ileride beraat edebi-
lecektir. Tutuklu yargılanmasına ge-
rek yok. Sosyal konumu böyle bir ör-
gütle çalışması için uygun değildir”
açõklamasõnõ yapmõştõ.
FİGEN ATALAY
Lise öğrencileri arasõnda teknolojik ürünle-
rin kullanõmõ çok yaygõn. Cep telefonunu
günlük yaşamlarõnda önemli bir ihtiyaç ola-
rak gören gençler, gün içinde önemli bir za-
man dilimini, teknolojik aygõtlarõn kullanõ-
mõyla geçiriyorlar. Bu yüzden de kitap oku-
maya hemen hiç zaman kalmõyor!
Özel MEF Okullarõ Rehberlik ve Psikolo-
jik Danõşmanlõk Birimi’nce “Lise öğrencile-
rinin yeni teknoloji ürünleri kullanım alış-
kanlıkları ile değer sistemleri üzerine bir
çalışma’’ gerçekleştirildi. Bu çalõşma, İstan-
bul’da 14-18 yaş arasõnda bulunan 533 lise
öğrencisiyle yapõldõ. Çalõşmada katõlõmcõlara,
yaşamlarõnda zorunlu bir kõsõtlama durumu
söz konusu olsa, nelerden vazgeçebilecekleri
soruldu. Bu soruya yanõt veren gençlerin
yüzde 52.2’si cep telefonundan, yüzde
36.8’i kitaplarõndan, yüzde 57.6’sõ giysile-
rinden, yüzde 45’i bilgisayarõndan, yüzde
45’i müzikçalarõndan asla vazgeçemeyeceği-
ni belirtti. Gençlerin yüzde 41.3’ü, “Bilgisa-
yar ve oyuna dalıp yemeği ve insanlarla
konuşmayı unutmak” sorusunu “hiçbir za-
man” olarak yanõtladõ. Ancak, “ara sıra”
(yüzde 25.3) ve “bazen” (yüzde 18.4) yanõt-
larõnõn toplam yüzdesine bakõldõğõnda yüzde
58.7’lik bir oranõn ara sõra da olsa bilgisayar
nedeniyle bunlarõ unuttuğu sonucu çõkõyor.
“Cep telefonu kullanamadığında gergin
hissetmek” konusuyla ilgili soruya verilen
“biraz” (yüzde 29.1) ve “çok” (yüzde 23.4)
yanõtlarõ, gençlerin, yaşamlarõnda cep telefo-
nu olmadan kendilerini oldukça gergin hisse-
debileceklerini gösteriyor.
Öğrenciler alõşkanlõk haline getirdikleri cep telefonu nedeniyle kitap okumayõ unuttu
Cep telefonsuz asla
İstanbul Haber Servisi - Meme kanseri teşhisi
konulan gazetemiz yazarõ Prof. Dr. Erol Manisa-
lı, göğsündeki kanserli tümörün alõnmasõ için bu-
gün Haseki Eğitim ve Araştõrma Hastanesi’nde ame-
liyat edilecek. Manisalõ’nõn avukatõ Aydın Metin,
Manisalõ’nõn moralinin yerinde olduğunu belirterek
“Ama tutukluluğun vermiş olduğu bir üzüntü her
halükârda var. Doktorların muayenesi sırasın-
da jandarmanın başında beklemesi, bunların ver-
diği gönül kırıklığını yaşıyor” dedi. Ergenekon so-
ruşturmasõ kapsamõnda tutuklu bulunan yazarõmõz
Prof. Dr. Erol Manisalõ, beyin damarlarõndaki tõ-
kanõklõklar ve kalp ile ilgili sorunlarõ nedeniyle, Ha-
seki Eğitim ve Araştõrma Hastanesi’nde 2 haftadõr
kontrol altõnda tutuluyordu. Geçen hafta yapõlan
muayenesinde, memesinde kitle tespit edilen Ma-
nisalõ’dan, meme kanseri riski nedeniyle biyopsi alõ-
narak test yapõldõ.
Önceki gün açõklanan biyopsi sonucunda meme
kanseri olduğu belirlenen Manisalõ’nõn doktorlarõ,
diğer hastalõklarõndan önce, meme kanseri tedavi-
si görmesi gerektiğini belirterek, kanserli tümörün
alõnmasõ kararõnõ verdi. Bugün saat 09.30’da ame-
liyata alõnacak olan Manisalõ’nõn avukatõ Aydõn Me-
tin, Manisalõ’nõn raporlarõnda 3’üncü evre meme
kanseri olduğunu belirterek, sol meme ve koltuk al-
tõ lenf bezlerinin alõnacağõnõ söyledi.
Manisalõ, geçen haftalarda Silivri Devlet Hasta-
nesi’nden “beyin tümorü teşhisiyle” Haseki Eği-
tim ve Araştõrma Hastanesi’ne sevk edilmiş, Ma-
nisalõ’ya “beyinde damar tıkanıklığı” teşhisi ko-
nulmuştu. Daha önce de Haseki Hastanesi’nde ko-
roner sorunlar ve ritim bozukluğu tespit edilen Ma-
nisalõ 2004, 2006 ve 2007 yõllarõnda hayati kalp ve
beyin rahatsõzlõklarõ yaşamõş, iki defa kalp krizi, kis-
mi felç ve konuşma bozukluğu geçirmişti.
E R O L M A N İ S A L I B U G Ü N A M E L İ Y A T E D İ L E C E K
Yeşiltepe ve Duruoğlu aleyhlerine yönelik hiçbir delil olmadõğõ halde hapiste tutuluyor
Kanõtsõz tutuklamalar
YÖK’ten Sabancı
Üniversitesi
açıklaması
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) -
YÖK, Sabancõ Üniversi-
tesi’ndeki bölümler arasõ
geçiş uygulamasõnõn
Türkiye’deki mevcut
yükseköğretime giriş
sistemine bütünüyle ay-
kõrõ olduğunu ve yasal
mevzuatta yerinin bu-
lunmadõğõnõ açõkladõ.
YÖK, “Uygulama, Tür-
kiye’deki üniversiteye
giriş sisteminin ihlali ol-
masõ yanõ sõra, sadece
bir üniversiteye has bir
durum olduğu müddetçe
adalet duygusunun, fõr-
sat eşitliği prensibinin
yok sayõlmasõ anlamõna
da gelmektedir” açõkla-
masõnõ yaptõ.
Danıştay’dan öğ-
retim üyeleri ka-
rarı
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - Da-
nõştay, YÖK’ün, öğretim
üyelerinin kamu ve mes-
lek kuruluşlarõnda görev
almasõnõ üniversite yö-
netiminin iznine bağla-
yan genelgesinin yürüt-
mesini durdurdu. Yük-
sek Mahkeme, kararõnda
kamu ve meslek kuru-
luşlarõnda öğretim üye-
lerinin aldõklarõ görevle-
rin doğrudan meslekleri-
nin icrasõna yönelik ol-
mayõp kamu görevi nite-
liği taşõdõğõna işaret etti.
YÖK karara itiraz eder-
se dosya Danõştay İdari
Dava Daireleri Kuru-
lu’na gidecek.
İP’den
Manisalı’ya
destek
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - İşçi
Partisi Genel Başkan
Yardõmcõsõ Basri Özbey,
yazõlõ bir açõklama yapa-
rak Ergenekon soruştur-
masõ kapsamõnda tutuklu
bulunan gazetemiz yaza-
rõ Prof. Dr. Erol Manisa-
lõ’nõn bir an önce serbest
bõrakõlmasõnõ istedi. Öz-
bey, “Sayõn Manisalõ
derhal serbest bõrakõlma-
lõdõr. Şu andan itibaren
Sayõn Manisalõ’nõn yaşa-
mõna, sağlõğõna bir zarar
gelmesi halinde, tertibi
yürütenler kadar tutuklu-
luğa son vermeyenler de
bundan sorumlu olacak-
lardõr” dedi.
Rektörlere
ADD desteği
İstanbul Haber
Servisi - Atatürkçü Dü-
şünce Derneği İstanbul
ve Kocaeli Şubeleri ya-
yõmladõğõ ortak bildiri-
de Ergenekon soruştur-
masõ kapsamõnda tutuk-
lanan üniversite rektör-
lerinin serbest bõrakõl-
masõnõ istedi. Açõkla-
mada, “Akõl ve bilimi
bizlere manevi miras
olarak bõrakan büyük
önder Atatürk’ün açtõğõ
yoldan giderek ülke-
mizde Uludağ, 19 Ma-
yõs, İnönü ve Başkent
üniversiteleri gibi say-
gõn bilim yuvalarõ yara-
tan değerli rektörleri-
miz, Prof. Dr. Mustafa
Yurtkuran, Prof. Dr.
Ferit Bernay, Prof. Dr.
Fatih Hilmioğlu, Prof.
Dr. Mehmet Haberal’õn
bir an önce özgürlükle-
rine kavuşmasõnõ yüce
Türk yargõsõndan bekli-
yoruz” denildi.
Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği
(TAYAD’lı Aileler), cezaevlerindeki sohbet hakkının
engellenmesini protesto etti. Taksim Tramvay Dura-
ğı’nda bir araya gelen TAYAD’lı Aileler adına basın
açıklamasını yapan Fahrettin Keskin, sohbet hakkı-
nın uygulanması istemiyle Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürü Nizamettin Kalaman ile görüştüklerini be-
lirterek “Kalaman açık bir şekilde sohbet hakkını uy-
gulamayacaklarını, Adalet Bakanı’nın sohbet hakkının
uygulanması için bizlere verdiği sözün kendisini
bağlamadığını söyledi” dedi. “Hapishanelerde tecrit
ve işkenceye son. Sohbet hakkı uygulansın” yazılı pan-
kart açıp “Adalet Bakanı sözünü tutsun”, “Tecride
son” sloganları atan grup adına basın açıklaması ya-
pan Fahrettin Keskin, hapishanelerde tecridin ve iş-
kencenin devam ettiğini ancak “personel yetersizli-
ği” gerekçesiyle sohbet hakkının uygulanmadığını ile-
ri sürdü. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ)
TAYAD’lı aileler: Sohbet hakkı uygulansın
Öneri ve
tespitler
İstanbul Haber Servisi - Türk Tabipleri Birliği
(TTB), Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda tu-
tuklu bulunan ve çeşitli sağlõk ihmalleri nede-
niyle yaşamõnõ yitiren Kuddusi Okkır olayõna
ilişkin “Yanlış tedavi sonucu ölüme sebebiyet
vermek” iddiasõyla 15 hekimin cezalandõrõlma-
sõnõ, “faturanın hekime kesilmesi” olarak nite-
lendirdi.
Tekirdağ Tabip Odasõ’nda TTB Merkez Kon-
seyi Başkanõ Prof. Dr. Gençay Gürsoy, TTB
Merkez Konseyi üyesi Dr. Ali Çerkezoğlu ve
Tekirdağ Tabip Odasõ Başkanõ Dr. Abdullah
Önen’in de katõldõğõ bir basõn toplantõsõ düzen-
lendi. Toplantõda TTB adõna yapõlan açõklama-
da, TTB Araştõrma Kurulu’nca Kuddusi Okkõr
olayõna ilişkin bir araştõrma yapõldõğõ anõmsatõla-
rak bunun da Adalet Bakanlõğõ, Sağlõk Bakanlõ-
ğõ, TBMM İnsan Haklarõ Komisyonu, Ceza ve
Tevkif İşleri Genel Müdürlüğü ile paylaşõldõğõ
ifade edildi. Açõklamada şöyle denildi: “Ada-
let Bakanlığı başta olmak üzere; tüm bu sü-
reçte üzerine düşen sorumluluğu yerine getir-
meyen cezaevi yönetimi, özellikle son aylarda
Kuddusi Okkır’ın mevcut durumu hekim ra-
porları ile belgelendiği halde bu raporları
dikkate almadan tahliye talebini reddeden
mahkeme heyeti ve iki bakanlık arasındaki
protokole göre cezaevlerindeki sağlık hizmet-
lerini yürütme yükümlülüğünü üstlendiği
halde yeterince yerine getirmeyen Sağlık Ba-
kanlığı en az hekimler kadar sorumludur.”
TTB’NİN OKKIR AÇIKLAMASI
‘Adalet ve Sağlõk
bakanlõklarõ da
hesap versin’
Aylin DuruoğluMehmet Yeşiltepe
GENÇLER TEKNOLOJİYİ BİLİNÇLİ KULLANMAYA YÖNLENDİRİLMELİ