18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
? Öğrencilerin yo- ğun bir teknoloji kullanım dili geliş- tirdikleri anlaşılmak- tadır. Bu dilin ve genç- lerin gündemlerinin doğru biçimde anlaşılabilmesi için eği- timcilerin ve anne babaların gençle- rin bu alışkanlıklarına ve hızlarına uygun davranmaları gerekmektedir. ? Eğitim ve öğretim alanõ hõz, etkileyicilik ve öğrenmeyi etkileşimli hale getirmek bakõmõndan teknolojiden yararlanmalõdõr. ?Öğrenciler, maddi değeri hızla tüketilen araç- lara sahip olmayı önemli bazı göstergeler- le eşleştirmektedir- ler. Bu anlamda tek- nolojik araçlar aynı zamanda kendi değer sistemini de yaratmak- tadır. ? Teknolojik araçlardaki hõzlõ gelişme ve tüketilmesi nedeni ile bilinçli kullanõm alõşkanlõğõ gelişmemektedir. Bu nedenle teknolojik araçlarõn gerçekte hangi ihtiyacõ ve ne kadar düzeyde karşõlamasõ gerekti- ği konusunda bilinçli davranõlmalõdõr. ? Anne ve babaların teknolojik araçla- rın kullanımında sınır koymamaları alış- kanlıkların olumsuz yönde gelişmesine ve kont- rolsüz kullanıma neden olabilmektedir. ? Kitap okumaya ayrõlan zamanla teknolojik araç- larõn kullanõmõ konusunda kitaplarõn aleyhine bir ge- lişim süreci görülmektedir. Aşõrõ teknolojik ürün kul- lanõmõnõn kitap okumaya ve ders çalõşmaya ayrõlan za- mandan alõndõğõ düşünüldüğünde akademik başarõ ve çalõşma alõşkanlõğõnda problemlerin çõkmasõ olasõ gö- rünmektedir. Bu nedenle önceliklerin iyi belirlenme- si ve bilinçli kullanõm konusuna dikkat çekilmelidir. ? Cep telefonuyla mesajlaşma oranlarındaki yük- seklik oldukça dikkat çekicidir. Bu alanda da bilin- çli kullanım üzerinde durulmalıdır. ? Teknolojik araçlarla yaşama alõşmak onsuz ya- şama alõşmaktan daha kolay gelişmiştir. Gençler on- suz yapamamakta ve kendilerini engellenmiş gergin hissetmektedirler. Bu açõdan bakõldõğõnda araçlara ba- ğõmlõlõğõn geliştiği düşünülebilir. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 4 HAZİRAN 2009 PERŞEMBE 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Bitki, Zehir, İlaç Zehirbilimcilerin pazartesi günü biten ulusal kon- gresinde tartışılan konulardan biri, bitkisel ilaç ve- ya ürünlerin istenmeyen yan etkileri, ruhsatlandı- rılmaları ve yaşanan sorunlar üzerineydi. Bildirileri ve tartışmaları ilgiyle izledim! Dünyada bitkisel ürünlerin sağlık ve tedavi amaçlı olarak kullanımlarında artış var. “Doğal olan sağlıklıdır” modasının arkasındaki itici güç, daha ekonomik olmaları. Yüzyıllardır pek çok etkisi bilinen bitkiler, büyük çoğunlukla yine geleneksel tarzlarda (kaynatarak vb.) tüketiliyor. Daha az olarak, etken maddele- ri elde ediliyor ve piyasaya çıkartılıyor... Bitkisel ürünler girecek ve yasal ilaç muamelesi görecekse, ilaç üretiminin ana süreçlerinden geçiyor; etkin- liği, yan etkileri ölçülüyor; sonuçta hap veya sıvı dozlar halinde satılıyor. Bizim ülkemizde, bitkisel ürünlerin tedavi amaç- lı kullanımında tam bir kaos var. Bitki satan aktarların sayısı hızla çoğaldı! Çuvallar vb. içinde satılan otların nelere iyi geleceği, han- gi hastalıkları tedavi edeceği konusunda, sağlık ve eczacılıkla hiçbir ilgisi olmayan esnaf “tüketi- ciyi” veya “hastayı” bilgilendiriyor. Pek çok profesör unvanlı veya “bitki uzmanı” ki- şiler de büyük medya tanıtımlarıyla “bitki bilimci” olarak halka sunulmakta ve onların yazdıkları ki- taplar ve ambalajladıkladıkları mallar ilaç niyeti- ne halka satılıyor! Zehirbilimcilerin (toksikologlar) bu konuda en bü- yük dertlerinden biri, bitkilerin neye iyi geldikleri konusunda kulaktan dolma bilgilerle gerçek ilaç gibi satılması ve tüketilmesi... Ama bu ürünlerin neye iyi gelmeyeceği ve za- rarları konusunda hiçbir bilgi verilmemekte. Ni- tekim piyasadaki kitaplara bakın, genellikle ve sa- dece “yararları” konusunda, bazıları tartışmalı ve kaynakları belirtilmemiş “bilgi”lerle dolu! Yazılanların çoğu doğrulanmamış, test edil- memiş, yan etkileri ortaya çıkartılmamış... Kanıt, deney sonuçları yok. Oysa tıp bilimi, kanıta dayalı olduğu sürece gü- venilirdir. Yoksa tıp, ne bilim olur ne de sağaltı- cı.. Bu yayınları yapanların ve bitkileri satanların da, ciddi bir hastalık durumunda hemen tıp dokto- runa koştuğundan şüpheniz mi var! Ama kanıta dayanmayan bir sağlık ve ilaç sektörü, milyarlarca liralık bir ticaret hacmi yaratmış durumda! Üstelik bu tüccarların önemli bir kısmı da, modern tıp ve ilaçlar aleyhine haksız ve ka- nıtsız söylentiler yayarak, haksız bir rekabet sür- dürüyorlar! Ayrıca, doktor denetimi olmadığı için de yan etkilerini bilen yok. Hacettepe Üniversitesi Eczacılık’tan Dr. Nursen Başaran’a göre “doğal olan tehlikesizdir, bitkisel ilaçların yan etkileri sentetik ilaçlara göre daha az- dır” düşüncesi doğru değil. Bitkisel ürünler is- tenmeyen yan etkilere sahip. Bu ürünler ilaç ola- rak veriliyorsa, ruhsatlı olmalı, klinik deneylerden geçmiş ve yan-kronik etkileri biliniyor olmalı. Başaran’a göre, bitkilerin etken maddesi, top- lanma zamanına ve yerine, depolama koşulları- na göre değişir. Ayrıca Uzakdoğu’dan gelen bit- kilerde ağır metaller saptanabiliyor. İlaç meta- bolizmamızda rol alan enzimleri harekete geçi- rebiliyor veya işlevsiz kılabiliyor, bunun sonucunda ciddi etkileşmelere yol açabiliyor... “Ginseng, ginkgo, sarmısak ve danshuan, ke- di otu, sarı kantaron...” gibi pek çok bitkisel ürün, başka ilaçlarla birlikte kullanıldığında, pıhtılaşma bozuklukları, merkezi sinir sistemlerinde ve uyku ritminde bozulmalar ve metallere bağlı zehirlen- meler ortaya çıkabiliyor... Genlerde mutasyonlar, zehirleyici terkiplere, sedef belirtilerine kadar.. Bir maddenin ilaç olabilmesi için, biyolojik ya- rarları ve tedavi edici dozu ve istenmeyen etkile- ri bilinmelidir! Tıbbın babalarından Paracelsus’un bilinen sözüdür: “Bütün maddeler zehirdir, zehir ol- mayan madde yoktur, zehirle ilacı ayıran doz- dur”... “Bitkisel ürünler” bu ünlü sözün neresinde? [email protected] İstanbul Haber Servisi - İstanbul’da 27 Nisan’da “Devrimci Karargâh Örgütü Teorisyeni” olduğu gerekçe- siyle “hidrosefali” hastasõ Mehmet Ye- şiltepe, hakkõndaki suçlamalarõn ka- nõtlanamamasõna karşõn Tekirdağ F Ti- pi Cezaevi’nde, Vatan gazetesinin in- ternet sitesi www.gazetevatan.com ’un yayõn müdürü Aylin Duruoğlu ise aleyhine yönelik hiçbir delil olmadõğõ halde Bayrampaşa Kadõn Tutukevi’nde hapiste tutuluyor. ‘YEŞİLTEPE MAĞDUR’ Yeşiltepe’nin avukatlarõ, “Devrimci Karargâh Örgütü üyeliğinden Erge- nekon bağlantısına” dek birçok tutar- sõz suçlamayla karşõ karşõya kalmasõna ve söz konusu delillerin gerçek dõşõ ol- duğunun ortaya çõkmasõna karşõn, Ye- şiltepe’nin tahliye isteminin “Olayın toplumda meydana getirdiği büyük sarsıntı ve infial de dikkate alınarak” reddine karar verilmesinin ciddi bir hukuk ihlali olduğunu belirtirken, Du- ruoğlu’nun avukatõ Naile Kılıç da “Dosyada hiçbir delil ve emare yok. Müvekkilim mağdur” değerlendir- mesini yaptõ. 27 Nisan 2009 tarihinde İstanbul’da yürütülen polis operasyonlarõ sõrasõnda Devrimci Hareket dergisi çalõşanõ Meh- met Yeşiltepe’nin evi de basõlarak göz- altõna alõndõ. Yeşiltepe hakkõnda “Devrimci Karargâh Örgütü Teorisyeni” olduğu gerekçe- siyle dava açõldõ. Yeşiltepe yar- gõlamasõndaki tutarsõzlõklara ise her gün bir yenisi eklendi. Önce, Yeşiltepe’ye yönelik suçlama- larõn teknik takip sonucu elde edilen bilgilerle kanõtlandõğõ söylenmesine karşõn, herhangi bir konuşma kaydõnõn olmadõğõ dava sü- recinde ortaya çõktõ. Daha sona ise Ye- şiltepe’nin, Prof. Dr. Yalçın Küçük’le çekilmiş bir fotoğrafõ olduğu ve bu fo- toğrafõn da Devrimci Karargâh Örgütü ile Yeşiltepe arasõndaki bağlantõyõ ka- nõtladõğõ belirtildi. Dinci ve yandaş medyaya servis edilen fotoğrafõn ar- dõndan, yandaş gazetelerde yer alan ha- berlerde Ergenekon ile Devrimci Ka- rargâh Örgütü’nün de bağlantõlõ oldu- ğuna dek birçok tutarsõz iddia öne çõkarõldõ. Ancak, söz ko- nusu fotoğrafta yer alan kişinin de Mehmet Yeşiltepe değil, Yalçõn Küçük’ü Gebze Ceza- evi’nden çõkõşõnda karşõlayan oğlu Devrim Küçük olduğu anlaşõldõ. Hakkõndaki suçla- malara ilişkin delillerin geçer- sizliğinin ortaya çõkmasõna kar- şõn, Yeşiltepe’nin avukatlarõnõn tahliye talebi 12. Ağõr Ceza Mahkemesi tara- fõndan “Olayın toplumda meydana getirdiği infial nedeniyle” reddedildi. Gözaltõna alõnmadan önce hidrosefali hastalõğõ nedeniyle ciddi bir ameliyata hazõrlanan Yeşiltepe, cezaevi koşulla- rõndaki yetersizlik nedeniyle ölüme karşõ direniyor. Yaşamsal riski çok fazla olan ve Yeşiltepe’nin yargõlan- masõndaki hukuk ihlalleri için bugün 12.00’de birçok sivil toplum örgütü Elektrik Mühendisleri Odasõ’nda (EMO) basõn açõk- lamasõ yapacak. DURUOĞLU HALEN HAPİSTE İstanbul Bostancõ’da “Dev- rimci Karargâh Örgütü”ne yönelik gerçekleştirilen ope- rasyon sonrasõ gözaltõna alõnan Duru- oğlu, İstanbul Nöbetçi 12. Ağõr Ceza Mahkemesi’nce tutuklanarak Bayram- paşa Kadõn Tutukevi’ne gönderilmişti. Soruşturma kapsamõnda Duruoğlu’nun, Bostancõ’daki operasyonda öldürülen örgüt lideri Orhan Yılmazkaya ile sõk sõk telefonla görüştüğü iddia edilmişti. Duruoğlu’nun avukatõ Naile Kõlõç, müvekkilinin yõllar önce İstanbul Üni- versitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nde aynõ sõnõfta okuduğunu, mü- vekkilinin örgütle hiçbir bağ- lantõsõnõn olmadõğõnõ, Duruoğ- lu’nun daha polis sormadan konuyla ilgili ayrõntõlõ beyanda bulunduğunu anlatmõştõ. Kõlõç, “Müvekkilimin dosyasında hiçbir delil ve emare yok. Gazetenin yanındaki Astoria adlı alışveriş merkezinde ye- nilen yemekte tutulan tutanak dışında bir şey yok. Yılmazkaya’nın dokun- duğu, gördüğü herkes suçlu ilan edil- di. Müvekkilim ileride beraat edebi- lecektir. Tutuklu yargılanmasına ge- rek yok. Sosyal konumu böyle bir ör- gütle çalışması için uygun değildir” açõklamasõnõ yapmõştõ. FİGEN ATALAY Lise öğrencileri arasõnda teknolojik ürünle- rin kullanõmõ çok yaygõn. Cep telefonunu günlük yaşamlarõnda önemli bir ihtiyaç ola- rak gören gençler, gün içinde önemli bir za- man dilimini, teknolojik aygõtlarõn kullanõ- mõyla geçiriyorlar. Bu yüzden de kitap oku- maya hemen hiç zaman kalmõyor! Özel MEF Okullarõ Rehberlik ve Psikolo- jik Danõşmanlõk Birimi’nce “Lise öğrencile- rinin yeni teknoloji ürünleri kullanım alış- kanlıkları ile değer sistemleri üzerine bir çalışma’’ gerçekleştirildi. Bu çalõşma, İstan- bul’da 14-18 yaş arasõnda bulunan 533 lise öğrencisiyle yapõldõ. Çalõşmada katõlõmcõlara, yaşamlarõnda zorunlu bir kõsõtlama durumu söz konusu olsa, nelerden vazgeçebilecekleri soruldu. Bu soruya yanõt veren gençlerin yüzde 52.2’si cep telefonundan, yüzde 36.8’i kitaplarõndan, yüzde 57.6’sõ giysile- rinden, yüzde 45’i bilgisayarõndan, yüzde 45’i müzikçalarõndan asla vazgeçemeyeceği- ni belirtti. Gençlerin yüzde 41.3’ü, “Bilgisa- yar ve oyuna dalıp yemeği ve insanlarla konuşmayı unutmak” sorusunu “hiçbir za- man” olarak yanõtladõ. Ancak, “ara sıra” (yüzde 25.3) ve “bazen” (yüzde 18.4) yanõt- larõnõn toplam yüzdesine bakõldõğõnda yüzde 58.7’lik bir oranõn ara sõra da olsa bilgisayar nedeniyle bunlarõ unuttuğu sonucu çõkõyor. “Cep telefonu kullanamadığında gergin hissetmek” konusuyla ilgili soruya verilen “biraz” (yüzde 29.1) ve “çok” (yüzde 23.4) yanõtlarõ, gençlerin, yaşamlarõnda cep telefo- nu olmadan kendilerini oldukça gergin hisse- debileceklerini gösteriyor. Öğrenciler alõşkanlõk haline getirdikleri cep telefonu nedeniyle kitap okumayõ unuttu Cep telefonsuz asla İstanbul Haber Servisi - Meme kanseri teşhisi konulan gazetemiz yazarõ Prof. Dr. Erol Manisa- lı, göğsündeki kanserli tümörün alõnmasõ için bu- gün Haseki Eğitim ve Araştõrma Hastanesi’nde ame- liyat edilecek. Manisalõ’nõn avukatõ Aydın Metin, Manisalõ’nõn moralinin yerinde olduğunu belirterek “Ama tutukluluğun vermiş olduğu bir üzüntü her halükârda var. Doktorların muayenesi sırasın- da jandarmanın başında beklemesi, bunların ver- diği gönül kırıklığını yaşıyor” dedi. Ergenekon so- ruşturmasõ kapsamõnda tutuklu bulunan yazarõmõz Prof. Dr. Erol Manisalõ, beyin damarlarõndaki tõ- kanõklõklar ve kalp ile ilgili sorunlarõ nedeniyle, Ha- seki Eğitim ve Araştõrma Hastanesi’nde 2 haftadõr kontrol altõnda tutuluyordu. Geçen hafta yapõlan muayenesinde, memesinde kitle tespit edilen Ma- nisalõ’dan, meme kanseri riski nedeniyle biyopsi alõ- narak test yapõldõ. Önceki gün açõklanan biyopsi sonucunda meme kanseri olduğu belirlenen Manisalõ’nõn doktorlarõ, diğer hastalõklarõndan önce, meme kanseri tedavi- si görmesi gerektiğini belirterek, kanserli tümörün alõnmasõ kararõnõ verdi. Bugün saat 09.30’da ame- liyata alõnacak olan Manisalõ’nõn avukatõ Aydõn Me- tin, Manisalõ’nõn raporlarõnda 3’üncü evre meme kanseri olduğunu belirterek, sol meme ve koltuk al- tõ lenf bezlerinin alõnacağõnõ söyledi. Manisalõ, geçen haftalarda Silivri Devlet Hasta- nesi’nden “beyin tümorü teşhisiyle” Haseki Eği- tim ve Araştõrma Hastanesi’ne sevk edilmiş, Ma- nisalõ’ya “beyinde damar tıkanıklığı” teşhisi ko- nulmuştu. Daha önce de Haseki Hastanesi’nde ko- roner sorunlar ve ritim bozukluğu tespit edilen Ma- nisalõ 2004, 2006 ve 2007 yõllarõnda hayati kalp ve beyin rahatsõzlõklarõ yaşamõş, iki defa kalp krizi, kis- mi felç ve konuşma bozukluğu geçirmişti. E R O L M A N İ S A L I B U G Ü N A M E L İ Y A T E D İ L E C E K Yeşiltepe ve Duruoğlu aleyhlerine yönelik hiçbir delil olmadõğõ halde hapiste tutuluyor Kanõtsõz tutuklamalar YÖK’ten Sabancı Üniversitesi açıklaması ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - YÖK, Sabancõ Üniversi- tesi’ndeki bölümler arasõ geçiş uygulamasõnõn Türkiye’deki mevcut yükseköğretime giriş sistemine bütünüyle ay- kõrõ olduğunu ve yasal mevzuatta yerinin bu- lunmadõğõnõ açõkladõ. YÖK, “Uygulama, Tür- kiye’deki üniversiteye giriş sisteminin ihlali ol- masõ yanõ sõra, sadece bir üniversiteye has bir durum olduğu müddetçe adalet duygusunun, fõr- sat eşitliği prensibinin yok sayõlmasõ anlamõna da gelmektedir” açõkla- masõnõ yaptõ. Danıştay’dan öğ- retim üyeleri ka- rarı ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Da- nõştay, YÖK’ün, öğretim üyelerinin kamu ve mes- lek kuruluşlarõnda görev almasõnõ üniversite yö- netiminin iznine bağla- yan genelgesinin yürüt- mesini durdurdu. Yük- sek Mahkeme, kararõnda kamu ve meslek kuru- luşlarõnda öğretim üye- lerinin aldõklarõ görevle- rin doğrudan meslekleri- nin icrasõna yönelik ol- mayõp kamu görevi nite- liği taşõdõğõna işaret etti. YÖK karara itiraz eder- se dosya Danõştay İdari Dava Daireleri Kuru- lu’na gidecek. İP’den Manisalı’ya destek ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - İşçi Partisi Genel Başkan Yardõmcõsõ Basri Özbey, yazõlõ bir açõklama yapa- rak Ergenekon soruştur- masõ kapsamõnda tutuklu bulunan gazetemiz yaza- rõ Prof. Dr. Erol Manisa- lõ’nõn bir an önce serbest bõrakõlmasõnõ istedi. Öz- bey, “Sayõn Manisalõ derhal serbest bõrakõlma- lõdõr. Şu andan itibaren Sayõn Manisalõ’nõn yaşa- mõna, sağlõğõna bir zarar gelmesi halinde, tertibi yürütenler kadar tutuklu- luğa son vermeyenler de bundan sorumlu olacak- lardõr” dedi. Rektörlere ADD desteği İstanbul Haber Servisi - Atatürkçü Dü- şünce Derneği İstanbul ve Kocaeli Şubeleri ya- yõmladõğõ ortak bildiri- de Ergenekon soruştur- masõ kapsamõnda tutuk- lanan üniversite rektör- lerinin serbest bõrakõl- masõnõ istedi. Açõkla- mada, “Akõl ve bilimi bizlere manevi miras olarak bõrakan büyük önder Atatürk’ün açtõğõ yoldan giderek ülke- mizde Uludağ, 19 Ma- yõs, İnönü ve Başkent üniversiteleri gibi say- gõn bilim yuvalarõ yara- tan değerli rektörleri- miz, Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Prof. Dr. Ferit Bernay, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Prof. Dr. Mehmet Haberal’õn bir an önce özgürlükle- rine kavuşmasõnõ yüce Türk yargõsõndan bekli- yoruz” denildi. Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD’lı Aileler), cezaevlerindeki sohbet hakkının engellenmesini protesto etti. Taksim Tramvay Dura- ğı’nda bir araya gelen TAYAD’lı Aileler adına basın açıklamasını yapan Fahrettin Keskin, sohbet hakkı- nın uygulanması istemiyle Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Nizamettin Kalaman ile görüştüklerini be- lirterek “Kalaman açık bir şekilde sohbet hakkını uy- gulamayacaklarını, Adalet Bakanı’nın sohbet hakkının uygulanması için bizlere verdiği sözün kendisini bağlamadığını söyledi” dedi. “Hapishanelerde tecrit ve işkenceye son. Sohbet hakkı uygulansın” yazılı pan- kart açıp “Adalet Bakanı sözünü tutsun”, “Tecride son” sloganları atan grup adına basın açıklaması ya- pan Fahrettin Keskin, hapishanelerde tecridin ve iş- kencenin devam ettiğini ancak “personel yetersizli- ği” gerekçesiyle sohbet hakkının uygulanmadığını ile- ri sürdü. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) TAYAD’lı aileler: Sohbet hakkı uygulansın Öneri ve tespitler İstanbul Haber Servisi - Türk Tabipleri Birliği (TTB), Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda tu- tuklu bulunan ve çeşitli sağlõk ihmalleri nede- niyle yaşamõnõ yitiren Kuddusi Okkır olayõna ilişkin “Yanlış tedavi sonucu ölüme sebebiyet vermek” iddiasõyla 15 hekimin cezalandõrõlma- sõnõ, “faturanın hekime kesilmesi” olarak nite- lendirdi. Tekirdağ Tabip Odasõ’nda TTB Merkez Kon- seyi Başkanõ Prof. Dr. Gençay Gürsoy, TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Ali Çerkezoğlu ve Tekirdağ Tabip Odasõ Başkanõ Dr. Abdullah Önen’in de katõldõğõ bir basõn toplantõsõ düzen- lendi. Toplantõda TTB adõna yapõlan açõklama- da, TTB Araştõrma Kurulu’nca Kuddusi Okkõr olayõna ilişkin bir araştõrma yapõldõğõ anõmsatõla- rak bunun da Adalet Bakanlõğõ, Sağlõk Bakanlõ- ğõ, TBMM İnsan Haklarõ Komisyonu, Ceza ve Tevkif İşleri Genel Müdürlüğü ile paylaşõldõğõ ifade edildi. Açõklamada şöyle denildi: “Ada- let Bakanlığı başta olmak üzere; tüm bu sü- reçte üzerine düşen sorumluluğu yerine getir- meyen cezaevi yönetimi, özellikle son aylarda Kuddusi Okkır’ın mevcut durumu hekim ra- porları ile belgelendiği halde bu raporları dikkate almadan tahliye talebini reddeden mahkeme heyeti ve iki bakanlık arasındaki protokole göre cezaevlerindeki sağlık hizmet- lerini yürütme yükümlülüğünü üstlendiği halde yeterince yerine getirmeyen Sağlık Ba- kanlığı en az hekimler kadar sorumludur.” TTB’NİN OKKIR AÇIKLAMASI ‘Adalet ve Sağlõk bakanlõklarõ da hesap versin’ Aylin DuruoğluMehmet Yeşiltepe GENÇLER TEKNOLOJİYİ BİLİNÇLİ KULLANMAYA YÖNLENDİRİLMELİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle