Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
19 HAZİRAN 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Sahte Belgeler
Ülkesi miyiz?
Her Türk vatandaşı için utanılacak bir yazı başlığını,
bu ülkenin en kıdemli gazetecilerinden birisi olarak, sı-
kıntı ve üzüntü içinde kullanıyorum.
Ancak neylersiniz ki, sadece bizim değil, başka ya-
bancı ülkelerin de adli kovuşturma dosyalarını doldu-
ran bir dizi sahte belge ile haberler, biz istemesek bi-
le, mesela Almanya’da düzenlenecek bir TV yarış-
masında ilgi ile izlenecek kadar, kamuoyunu meşgul
edecek hale geldi.
Öyle bir televizyon kurumunda, program yapımcısı
katılımcılara, örneğin “Karnavallar ülkesi” olarak tanı-
nan ülkenin adını sorsa alacağı yanıt, “Brezilya” ola-
caktır. Ya da kumarhaneleriyle ün yapan hangi ülke
dense, Monako diyenlerin doğru yanıt verdikleri ka-
bul edilecektir.
Ceza yasasına sahtecilik yapanlar için en ağır ce-
zaları koymuş olan bir ülkenin son bir yıldır, üstelik res-
mi kurumlarına ve o kurumları yöneten üst düzey ki-
şilerine yönelen sahte belge suçlamaları, ne yazık ki
Türkiye’yi dışarıda bu yanıyla öne çıkartıyor.
Kamuoyu, Ergenekon soruşturmasının “1” numa-
ralı gizli tanığı “Sahte Haham” ile bir yıldan bu yana ta-
nıştı.
Soruşturma dosyasını dolduran belgelerin kaçı hak-
kında sahte olduklarına değin iddialar olduğunu, bir
istatistik verisine bağlamamız bile mümkün değil.
Yine aynı soruşturmada kamu adına gösterilen “giz-
li tanık”ların kaçının altlarını imzalayarak ve namusla-
rı üstüne ant içerek anlattıkları suçlamaların kaçı doğ-
ru, kaçı düzmecedir. Bunu ancak yargı, o ucu açık da-
vanın perdesini kapatabildiği zaman görebileceğiz.
Gazete adı ile yayımlanmakla yetinmeyen; üstelik
Başbakan’ın resmi dış gezilerine de konuk edilme ay-
rıcalığını taşıyan tescilli sahteci varakparenin bazen ya-
yıncısının, bazen yayımlandığı adresin de düzmece
olduğu yargının tebliğnamelerinin geri dönüşü ile ka-
nıtlanmaktadır. Aynı gazetede adı, haberi yazan mu-
habir olarak yayımlanan bir vatandaşın okur yazar bi-
le olmadığını, üstelik isminin bilgisi dışında kullanıldı-
ğını öğrendik.
Beş yıl ceza alabilirmiş...
Ama bunların hemen hemen hiçbirisi, Radyo Tel-
evizyon Üst Kurulu Başkanı Dr. Zahid Akman kadar
sadece bizim değil; özellikle Federal Almanya’nın
gündeminde böylesine sürekli olarak yer almamıştır.
Ünlü Deniz Feneri Davası ile Alman yargısından, ön-
ce bizim gündemimize taşınan; daha sonra parla-
mentomuzun ve siyaset dünyamızın ana konuları ara-
sına giren uluslararası yolsuzluk davasında şüpheli,
hatta sanıklar arasında ilk isim olarak yer alan RTÜK
Başkanı Akman, bu suçlama nedeniyle beş yıl Fede-
ral Almanya’ya giremeyeceğini yayımlayan medyayı,
bu ülkedeki Türk asıllı avukatı aracılığıyla yalanlama-
ya kalkıştı.
Ama onun bu girişimini yine Almanya’da yaşayan
Türkler, üstelik o yalanlamanın verildiği ileri sürülen
Main-Taunus Kaymakamlığı’ndan aldıkları resmi
belge ile aydınlığa çıkardılar. Adı geçen makam, RTÜK
Başkanı hakkında hazırlanan giriş yasağı belgesinde-
ki 2. maddenin, Akman tarafından bizim kamuoyu-
muza yansıtılmadığını bildirince, radyo ve televizyon
yayınlarını denetlemekle yükümlü özerk bir kamu ku-
rumunun başkanı, “...merdi kıpti sirkatin söyler” öz-
deyişimizdeki kişi konumuna düştü.
RTÜK’teki AKP kontenjanından seçilmiş üyeler, tam
bir akpartili dayanışması içinde ve elbette Erdoğan’a
uyum sağlamak amacıyla, Akman’ın görevinden ay-
rılmaması için mendirek oluşturmuşlar.
Başbakan da, kendisinin zaten temmuz ayında do-
lacak görev süresinden sonra sadece üye olarak
RTÜK’teki varlığını sürdüreceği gibi anlaşılmaz bir ge-
rekçeyle partili yandaşına kol kanat olmakta sakınca
görmüyor.
Öylelikle bir sahtecilik suçlaması daha, iktidar tara-
fından aklanmış gösterilmeye çalışılıyor.
Türkiye’yi dürüst vatandaşlara üzüntü veren bu sah-
teciler ülkesi görünümü giderek sanal olmaktan çıka-
cak kadar sayısız belge ile bizzat AKP eli ile donatılı-
yor.
İktidar partisi grubu ağzını bile açmıyor bu konuda.
Parti kongreleri alkış kıyamet, goygoycu delege ve
yandaşların gösterileri ile sürüyor.
Yandaş medya da öyle. Bir tek parti içinde yolsuz-
luk konularına duyarlılığı ile tanınmak isteyen Bülent
Arınç vardı; arada bir sesini çıkartmak isteyen. O da
bir başbakan yardımcılığı koltuğu ile susmak için Re-
cep Tayyip Erdoğan’dan gelen uyarı ile suskunluğa
çekildi.
Yani aklandı, paklandı. Tam bir akpartili oldu.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
TC ŞİLE İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI
Sayõ: 2009/149 Talimat
Satõlmasõna karar verilen gayrimenkulün, cinsi, kõymeti, adedi, evsafi; Bir borçtan dolayõ satõlmasõna karar verilen ve aşağõda tapu kaydõ, kõymeti, satõş gün ve önemli özellikleri ile satõş şartlarõ belirtilen taşõnmaz, açõk arttõrma suretiyle Müdürlüğümüzce satõlarak paraya çevrilecektir. Satõş ilanõ ilgililerin dos-
ya ve tapu kaydõndaki adreslerine tebliğe gönderilmiş olup, adrese tebligat yapõlamamasõ halinde ilgililere yine bu adreste 7201 Sayõlõ Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapõlacağõ, adresi bilinmeyenler için de işbu satõş ilanõnõn ilanen tebligat yerine kain olacağõ ilan olunur.
1- TAŞINMAZLARIN TAPU KAYDI:
Şile ilçesi Göçe Köyü Kürtkõrmasõ mevkiinde tapuda kâin 18-23 pafta, 2331 parsel sayõlõ, 3.970,00 m2 yüzölçümlü tarla vasfõnda taşõnmaz olup borçluya tam hisselidir.
Şile ilçesi Göçe Köyü Kirazlõkaltõ mevkiinde tapuda kâin 8 pafta, 1011 parsel sayõlõ, 620,00 m2 yüzölçümlü tarla vasfõnda taşõnmaz olup borçluya tam hisselidir.
Şile ilçesi Göçe Köyü Kirazlõkaltõ mevkiinde tapuda kâin 1025 parsel sayõlõ, 490,00 m2 yüzölçümlü tarla vasfõndaki taşõnmaz olup borçluya tam hisselidir.
Şile ilçesi Göçe Köyü Yalakbayõrõ mevkiinde tapuda kâin 13 pafta, 1540 parsel sayõlõ 1.105,00 m2 yüzölçümlü tarla niteliğindeki taşõnmaz olup borçluya tam hisselidir.
Şile ilçesi Göçe Köyü Köy içi mevkiinde tapuda kâin 12 pafta, 1760 parsel sayõlõ, 600,00 m2 yüzölçümlü bahçe vasõflõ taşõnmaz olup borçluya tam hisselidir.
Şile ilçesi Göçe Köyü Köy içi mevkiinde tapuda kâin 1764 parsel sayõlõ, 735,00 m2 yüzölçümlü ev ve bahçe ve samanlõk vasfõndaki taşõnmaz olup borçluya tam hisselidir. Parsel üzerinde iki katlõ bina mevcuttur.
Şile ilçesi Göçe Köyü Ormanlar mevkiinde tapuda kâin 8 pafta, 1140 parsel sayõlõ, 2.440,00 m2 yüzölçümlü tarla vasfõnda taşõnmaz olup borçluya tam hisselidir.
Şile ilçesi Göçe Köyü Ormanlar mevkiinde tapuda kâin 8 pafta, 1196 parsel sayõlõ 2.700,00 m2 yüzölçümlü tarla vasfõnda taşõnmaz olup borçluya tam hisselidir.
Şile ilçesi Göçe Köyü Çevrek mevkiinde tapuda kâin 10 pafta, 1299 parsel sayõlõ, 2.025,00 m2 yüzölçümlü tarla vasfõnda taşõnmaz olup borçluya tam hisselidir.
2- TAŞINMAZLARIN İMAR DURUMU: Şile Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün 21.04.2009 tarih ve 84725 sayõlõ imar durumu yazõlarõnda, Şile ilçesi Göçe Köyü İSKİ Havza köyleri arasõnda yer aldõğõndan tüm parseller için İSKİ Genel Müdürlüğü’nden görüş alõnmasõ gerekmektedir. Şile ilçe-
si Göçe Köyü 2331, 1025, 1760, 1140, 1299 parsel sayõlõ taşõnmazlar için kadastral yol bağlantõsõ sağlanmak şartõ ile tüm taşõnmazlar İstanbul İl İdare Kurulu tarafõndan 25.04.1996 tarih ve 96/76 No’lu kararõ ile belirlenen Göçe Köyü yerleşik alan dõşõnda inşaat alanõ katsayõsõ (KAKS ) % 5’ten fazla olma-
mak, saçak seviyesinin tabii zeminden yüksekliği 6,50 mt’yi ve iki (2) katõ aşmamak, yola ve parsel sõnõrlarõna 5 mt’den fazla yaklaşmamak yapõ toplam alanõ 250 m2’yi geçmemek koşulu ile bağ ve safiye evleri, kõr kahvesi, lokanta ve tesislerin müştemilat binalarõ yapõlabilir alanda kalmaktadõr, denilmekte-
dir.
3- TAŞINMAZIN HALİHAZIR DURUMU: 1- 2331 NO’LU PARSEL: Taşõnmaz Göçe Köyü yerleşim alanõ dõşõnda, Şile Ağva yoluna 500 mt. mesafededir. Taşõnmazõn kadastral yol bağlantõsõ olmadõğõndan yapõ yapma imkânõ bulunmamaktadõr. Arazi tarõm yapmaya elverişli kumlu-tõnlõ toprak yapõsõna sa-
hip olduğu, üzerinde herhangi bir şeyin olmadõğõ, 2- 1011 NO’LU PARSEL: Taşõnmaz Göçe Köyü yerleşim alanõ dõşõnda, Şile Ağva yoluna cepheli konumdadõr, Arazi ova şeklinde ve tarõm yapmaya elverişli kumlu-tõnlõ toprak yapõsõna sahip olup üzerinde üzerinde herhangi bir şey yoktur. 3- 1025 NO’LU
PARSEL: Taşõnmaz Göçe Köyü yerleşim alanõ dõşõnda, Şile Ağva yoluna yaklaşõk 100 mt. mesafededir. Taşõnmazõn kadastral yol bağlantõsõ olmadõğõndan yapõ yapma imkânõ bulunmamaktadõr. Arazi ova şeklinde ve tarõm yapmaya elverişli kumlu-tõnlõ toprak yapõsõna sahip olup üzerinde herhangi bir şey bu-
lunmamaktadõr.
4- 1540 NO’LU PARSEL: Taşõnmaz Göçe köyü yerleşim alanõ dõşõnda, Göçe Köyü Kõlõçlar yoluna cepheli konumdadõr. Kadastral yol bağlantõsõ olmadõğõndan yapõ yapma imkânõ bulunmamaktadõr. Arazi ova şeklinde ve tarõm yapmaya elverişli kumlu-tõnlõ toprak yapõsõna sahip olup üzerinde ekonomik de-
ğeri bulunan bir yapõ bulunmamaktadõr.
5- 1760 NO’LU PARSEL: Taşõnmaz Göçe Köyü Köy içinde bulunmaktadõr. Bahçe olarak kullanõlmaktadõr, tarõm yapmaya elverişlidir,
6- 1764 NO’LU PARSEL: Taşõnmaz Şile Göçe Köyü Köy içi mevkiinde olup ev ve bahçe vasõflõdõr, taşõnmaz üzerinde 2 katlõ yõğma yapõ bulunmaktadõr. Bina kapõ numarasõ 17, söz konusu bina köy içi yola cepheli 10,00 * 88,00 m2 taban alanlõdõr. Üst kat alanõ ise 11,00 * 9,50 = 105,00 m2 kullanma alanõ-
na sahiptir. Binanõn tamamõ ahşap ve iki katlõdõr. Ahşap karkas taşõyõcõ sistemde yapõlmõştõr. Binanõn tamamõ iskân edilmektedir. Kullanõlan malzeme itibarõ ile ikinci sõnõf malzeme kullanõlmõştõr. %20 yõpranma söz konusudur. Binanõn her türlü tesisat ve inşaat işleri tamamlanmõş durumdadõr. Köyün kanali-
zasyon altyapõsõ olmamakla beraber, binada fosseptik mevcuttur. Binanõn toplam inşaat alanõ: 88,00 m2 + 105,00 m2 = 193,00 m2’dir. A Grubu yapõlar grubunda değerlendirilmiştir. Bina değeri: 193,00 m2 * 400,00 Tl/m2 *(l-0,20):61.760,00 değerinde hesap edilmiştir.
7- 1140 NO’LU PARSEL: Taşõnmaz Göçe köyü yerleşim alanõ dõşõndadõr. Taşõnmazõn kadastral yol bağlantõsõ olmadõğõndan yapõ yapma imkânõ bulunmamaktadõr. Arazi tarõm yapmaya elverişli kumlu-tõnlõ toprak yapõsõna sahip olup, üzerinde ekonomik değeri bulunan bir yapõ bulunmamaktadõr.
8- 1196 NO’LU PARSEL: Taşõnmaz Göçe Köyü yerleşim alanõ dõşõndadõr. Taşõnmazõn kadastral yol bağlantõsõ olmadõğõndan yapõ yapma imkânõ bulunmamaktadõr.
9- 1299 NO’LU PARSEL: Taşõnmaz Göçe Köyü yerleşim alanõ dõşõndadõr. Taşõnmaz kadastral yol bağlantõsõ olmadõğõndan yapõ yapma imkânõ bulunmamaktadõr. Arazi tarõm yapmaya elverişli kumlu-tõnlõ toprak yapõsõna sahip olup ekonomik değeri bulunan bir yapõ bulunmamaktadõr.
TAŞINMAZLARIN TOPLAM MUHAMMEN DEĞERLERİ:
2331 NO’LU PARSELİN TOPLAM MUHAMMEN DEĞERİ: 79.400,00 TL. 1011 NO’LU PARSELİN TOPLAM MUHAMMEN DEĞERİ: 18.600,00 TL. 1025 NO’LU PARSELİN TOPLAM MUHAMMEN DEĞERİ: 12.250,00 TL.
1540 NO’LU PARSELİN TOPLAM MUHAMMEN DEĞERİ: 27.625,00 TL. 1760 NO’LU PARSELİN TOPLAM MUHAMMEN DEĞERİ: 18.000,00 TL. 1764 NO’LU PARSELİN TOPLAM MUHAMMEN DEĞERİ: 91.160,00 TL.
1140 NO’LU PARSELİN TOPLAM MUHAMMEN DEĞERİ: 48.800,00 TL. 1196 NO’LU PARSELİN TOPLAM MUHAMMEN DEĞERİ: 54.000,00 TL. 1299 NO’LU PARSELİN TOPLAM MUHAMMEN DEĞERİ: 40.500,00 TL.
SATIŞ ŞARTLARI:
1- Satõşõ 17.08.2009 günü:
2331 NO’LU PARSEL SAAT 11.00’den 11.10 arasõnda, 1011 NO’LU PARSEL SAAT 11.30’dan 11.40 arasõnda, 1025 NO’LU PARSEL SAAT 14.00’ten 14.10 arasõnda,
1540 NO’LU PARSEL SAAT 14.30’dan 14.40 arasõnda, 1760 NO’LU PARSEL SAAT 15.00’ten 15.10 arasõnda, 1764 NO’LU PARSEL SAAT 15.30’dan 15.40 arasõnda,
1140 NO’LU PARSEL SAAT 16.00’dan16.10 arasõnda, 1196 NO’LU PARSEL SAAT 16.30’dan 16.40 arasõnda, 1299 NO’LU PARSEL SAAT 17.00’den 17.10 arasõnda,
Şile İcra Müdürlüğü’nde açõk arttõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu arttõrmada tahmin edilen değerin %60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve satõş giderlerini geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmasa en çok arttõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartõyla 27.08.2009 günü saat
14.00’ten 17.10 arasõnda ikinci arttõrmaya aynõ parsel sõrasõna ve saatine göre çõkarõlacaktõr. Bu arttõrmada da tahmin edilen kõymetin %40’õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi lazõmdõr.
Böyle fazla bedelle alõcõ çõkmazsa satõş talebi düşer. 2- Arttõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranõnda pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanõn “şartsõz, kesin ve süresiz” teminat mektubu vermeleri lazõmdõr. Döviz teminat olarak kabul edilmez. Satõş peşin para iledir, alõcõ is-
tediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Mevzuatõn öngördüğü oranda katma değer vergisi, ihale damga pulu bedeli, tapu harç ve masraflarõ, tellaliye resmi alõcõsõna aittir. Birikmiş vergiler satõş bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililer (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõ-
nõ özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr; aksi takdirde tapu sicili ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr. İhaleye iştirak edenlerin icra satõş dosyasõ, tapu kaydõ, şartname, ilan ve tebligatlarõ incelenmek sureti ile ihale-
ye katõldõğõ kabul edilir. 4- Satõş bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasõndaki farktan ve % 10 faizden alõcõ ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5- Şart-
name, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup gideri verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir. 6- Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2009/149 Talimat sayõlõ dosya numarasõyla mü-
dürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. 10.06.2009
(İİK. M. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir. Basõn: 34210
Dünyada her 5 dakikada 500 çocuk aile içi şiddete tanõklõk ediyor, her 1 saatte 230 çocuk hastanelik oluyor
Şiddet çocuklarõ vuruyorSİBEL BAHÇETEPE /
MELTEM YILMAZ
“Toplumun kanayan yarası”
haline gelen şiddet, en çok çocu-
ğu etkiliyor. Yapõlan birçok araş-
tõrmaya göre, Türkiye’de her iki
çocuktan biri şiddete maruz kalõ-
yor. Şiddet gören çocukta en sõk
görülen yaralanmalar arasõnda
õsõrõk, göz lezyonu, kõrõklar, kafa
yaralanmalarõ, sarsõlmõş bebek
sendromu, saç kaybõ, yanõklar ile
düşmeler şeklinde kendini göste-
rirken; uzmanlar yaralanmalarõn
yüzde 50 oranla kafa bölgesinde
oluştuğunu, kulak, yanak, elma-
cõk kemiği gibi yüzünün kenar
bölgelerinde oluşan yaralanma-
larda da, öncelikle fiziksel şidde-
tin düşünülmesi gerektiğini vur-
guluyorlar.
Çocuğa yönelik şiddet konu-
sunda araştõrmalarõ bulunan uz-
manlarõn bugüne dek yaptõklarõ
çalõşmalar, çocuk istismarõnõn
yüzde 95 olasõlõkla çocuğun an-
ne-babalarõ tarafõndan yapõldõğõnõ
ortaya çõkarõyor. İstismarcõ anne-
babalar tüm etnik, coğrafi, dini,
eğitimsel, mesleki ve sosyoeko-
nomik gruplardan çõkabilse de,
sosyoekonomik açõdan avantajsõz
kabul edilen gruplardan çõkma
olasõlõğõnõn daha yüksek olduğu
belirtiliyor.
Kadõnlarõn, genellikle çocuklar
bakõmõndan birinci derecede so-
rumlu olmalarõ nedeniyle, istis-
marda erkeklere göre daha fazla
ön planda olduklarõ kabul edili-
yor. Ancak baba da evdeyse,
özellikle de işsizse bu istatistik
tersine dönebiliyor. Anne-baba-
larda ilaç veya alkol bağõmlõlõğõ
ile psikotik sorunlarõn varlõğõ is-
tismar riskini arttõrõyor.
İstismarcõ anne-babalarõn ge-
nellikle kendi kişisel memnuni-
yetlerini çocuğunkinden üstün tu-
tan, çocuğu gereksinimlerini kar-
şõlayacak bir alet yerine koyan,
çocukla ilgili gerçekçi olmayan
beklentileri olan, katõ, duygularõ-
nõ kontrol edemeyen kişilik yapõ-
sõnda olduğu ortaya çõkõyor.
Fiziksel ve cinsel
istismar
Araştõrmalar ülkemizdeki ço-
cuklarõn yaklaşõk yüzde 35’inin
fiziksel, yüzde 30’unun cinsel is-
tismara uğradõğõnõ gösteriyor. İs-
tanbul Valiliği İnsan Haklarõ İl
Masasõ verilerine göre de İstanbul
genelinde 2007 yõlõndan bu yana
7 bin 130 kadõn ve çocuk şiddete
maruz kaldõğõ gerçeğini gözler
önüne seriyor.
Uzmanlar, aile içindeki şiddetin
en fazla çocuğu etkilediğini belir-
terek, şiddet gören çocuğun dep-
resyon, antisosyal bozukluk ve
saldõrgan davranõşlar, madde ba-
ğõmlõlõğõ, intihar, kalp rahatsõzlõk-
larõ, okul ve iş hayatõnda yetersiz-
lik, sosyal hayatta uyumsuzluk,
özgüvensizlik gibi sorunlarõn or-
taya çõktõğõna dikkat çekiyorlar.
ÇHS’ye uyulmuyor
Yeditepe Üniversitesi Ço-
cuk Ruh Sağlõğõ Anabilim
Dalõ Başkanõ Prof. Dr. Emi-
ne Zinnur Kılıç, çocuğa yö-
nelik şiddetin bugüne dek
hep gizli kaldõğõnõ ancak son
yõllarda kamuoyuna yansõ-
maya başladõğõnõ kaydetti.
Kõlõç, devletin şiddete ma-
ruz kalan çocuklarõ da yeteri
kadar koruyamadõğõna dik-
kat çekerek, şöyle devam
etti:
“Şiddet ile ilgili toplum-
sal bir bilinç oluşmadı. Birleşmiş
Milletler Genel Kurulu tarafından
20 Kasım 1989’da kabul edilen Ço-
cuk Hakları Sözleşmesi’ne (ÇHS),
ülkemiz 1995 yılında imza atmış.
Buna göre devlet çocuğun yaşamını
ve gelişmesini güvence altına al-
mak, çocuğu sömürü ve
kötü muameleden koruya-
cak tedbirler almakla yü-
kümlüdür. Ülkemizin bu
sözleşmeyi imzalamasının
üstünden 14 yıl geçtikten
sonra çocuklarımıza bak-
tığımızda devletin bu söz-
leşme hükümlerini yerine
getirdiğini söyleyebilir mi-
yiz? Çocuk yuvalarının
durumunun bir yabancı
ülke televizyonunda gös-
terilmesini ülkemize karşı
bir propaganda gibi mi algılaya-
lım? Çocuk hakları sözleşmesi 18
yaşın altını çocuk kabul ederken
hâlâ 14 yaşında bir çocuğun yaşadı-
ğı cinsel istismardan ruhsal gelişi-
minin olumsuz etkilenmeyeceği sa-
vunulabiliyor.”
‘Aile içi şiddet bir saatli bombadõr’
İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Ceza Hukuku ve
Kriminoloji Araştõrma ve Uy-
gulama Merkezi Müdürü Prof.
Dr. Füsun Sokullu Akıncı,
aile içinde şiddete maruz ka-
lan çocuklarõn ileri dönem-
lerde kendilerinin de şiddet
uygulayan bireyler haline ge-
leceğini vurgulayarak, “Şid-
det çağımızın salgın hasta-
lıklarındandır” dedi.
Akõncõ, “Şiddet uygula-
nan evlerde büyüyen ço-
cuklar ileriki yaşlarında şid-
deti normal görür ve diğer
bireylere uygularlar. Bu-
gün aile içinde uygulanan
şiddet saatli bir bomba gi-
bidir ve yıllar sonra şiddet
gören bu çocuklar büyü-
yüp kendi çocuklarına şid-
det uygulayacaklardır” ifa-
desini kullandõ.
Şiddetin yaygõn olduğunu
ve okullar, parklar, çocuk
bahçelerinin de artõk güvenli
yer olmaktan uzaklaştõğõnõ
belirten Akõncõ, şu bilgileri
verdi:
“Çocuklar bazen kolayca
ele geçirebildikleri ateşli si-
lahlarla kitlesel ölümlere
yol açmakta, günden güne
daha da küçük çocuklar su-
ça sürüklenmektedir. Ço-
cuklarımızın güvenliği gü-
nümüzün önemli sorunla-
rından biri olup, şiddet ve
saldırganlık sosyal ve kül-
türel nedenlerle ve özellikle
kavga üzerine kurulu tel-
evizyon programı ile bes-
lenmektedir. Ülkemizde 12
yaşından küçük çocukların
ceza sorumlulukları bulun-
madığından çocuklar birçok
şiddet olayında (savaşlar-
da, kan davalarında) ne ya-
zık ki sıklıkla kullanılmak-
tadır.”
Vurucu, kırıcı
filmler zararlı
Sosyal Hizmet Uzmanlarõ
Derneği İstanbul Şube Baş-
kanõ ve eski Sosyal Hizmetler
İstanbul İl Müdürü Kahra-
man Eroğlu, “Son 3-4 yıl
içinde çocuklara yönelik şid-
det olayları ne yazık ki art-
tı. Bunda ekonomik krizin
etkilerinin olduğu gibi vu-
rucu kırıcı filmler, oyunlar
da etkili. Devlet politikaları
da çocuğu korumada ye-
tersiz” diye konuştu.
Eroğlu, aile içi şiddetin de
çocuklarõ etkilediğinin altõnõ
çizerken çocuklarõ korumak
için kurulan sivil toplum ku-
ruluşlarõnõn da maddi ola-
naksõzlõklar içinde olduğunu,
bu nedenle de bu çocuklarla
yeteri kadar ilgilenemedikle-
rini kaydetti.
Eroğlu şöyle devam etti:
“Aile içi şiddet durumla-
rında dernekler ve çeşitli
sivil toplum kuruluşları, ‘Bu
çocuğu istismar edemezsin’
diyebilmeli. Ancak son yıl-
larda maddi olanaksızlık-
larla mücadele eden bu ku-
ruluşlar çocuklara da sahip
çıkamıyor. Ayrıca Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esir-
geme Kurumu’ndaki ida-
reciler de sıklıkla değişiyor.
Kurumlara getirilen idare-
ciler ya imam hatip mezunu
kişiler ya da bu konuda uz-
manlığı olmayanlar. Sonuç
olarak da geçmişte Malatya
Çocuk Yuvası’nda yaşanan
olayda da gördüğümüz gibi
kurumlarda da şiddete rast-
layabiliyoruz. Mesleki eği-
timden yoksun insanların
bu kurumlara alınması ka-
bul edilemez. Kurumlarda
mutlaka çocuklar konu-
sunda eğitim almış psikolog,
pedagog, psikiyatr ya da
sosyal hizmet uzmanı çalış-
malı. Bugün otellerin kat
görevlileri bile turizm-otel-
cilik okullarından mezun
kimselerdir. Geleceğimizin
teminatı çocukların korun-
ma yuvalarında ne yazık ki
bu titizliği göremiyoruz. ”
Alo 183 hattı
Türkiye’deki her ilde sos-
yal hizmet kurumlarõnõn ol-
duğunu anõmsatan Eroğlu,
ihbar halinde şiddet gören
çocuğu 18 yaşõna dek dev-
let korumasõna aldõklarõnõ
söyledi.
“Şiddete maruz kalan
çocuk ihbarı aldığımızda
sosyal hizmet kurumu ola-
rak aile hakkında cum-
huriyet savcılığına suç du-
yurusunda bulunarak ço-
cuğu anında koruma altı-
na alabiliyoruz. Ayrıca
183 Alo Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirgeme Ku-
rumu Aile, Kadın, Çocuk,
Özürlü Danışma Hattı’nı
arayarak da yardımda bu-
lunulabilir” dedi.
Sosyoloji profesörü Nilüfer
Narlı da, çocuğa uygulanan
şiddetin kültürel, sosyoeko-
nomik ve kentleşmeyle ilgili
nedenleri olduğunu dile ge-
tirdi. Türkiye’nin yerleşik di-
linde “Kızını dövmeyen di-
zini döver” türü söylemler ol-
duğunu anõmsatan Narlõ, “Bu
ve bu gibi söylemlerle Tür-
kiye’de şiddeti meşrulaştı-
ran bir kültürel yapı var.
Ancak buna rağmen bir-
çok aile, çocuğunu fiziksel
cezalandırma yoluna git-
mektense, iknayla terbiye
etmeye çalışıyor” dedi.
Pro. Dr. Kılıç.
HER YIL 50 BİNDEN FAZLA ÇOCUK ÖLDÜRÜLÜYOR
Dünyada her 5 dakikada
500 çocuk aile içi şiddete
tanõklõk ediyor, her 1 saat-
te 230 çocuk yaralanarak
hastanelik oluyor. Birleş-
miş Milletler (BM) Genel
Kurulu’nun geçen yõl yap-
tõğõ Çocuklara Yönelik
Şiddet Araştõrmasõ, konu-
ya ilişkin çarpõcõ sonuçlarõ
ortaya koydu. Araştõrma,
dünyada her yõl 150 mil-
yon kõz ve 73 milyon er-
kek çocuğun tecavüze ya
da cinsel şiddete uğradõğõ-
nõ, bunlarõn faillerinin de
genellikle çocuklarõn aile
çevrelerinde bulunan kişi-
ler olduğu, 133 ile 275
milyon arasõnda çocuğun
da aile içi şiddete tanõklõk
ettiğini gösterdi. Aile için-
de sert ceza biçiminde uy-
gulanan şiddetin gerek sa-
nayileşmiş gerekse geliş-
mekte olan ülkelerde yay-
gõn görüldüğü, her yõl 50
binden fazla çocuğun öl-
dürüldüğü, şiddet sonucu
meydana gelen yaralanma-
lar nedeniyle hastanede te-
davi altõna alõnan çocuk
sayõsõnõn ise 1-2 milyon
arasõnda olduğu belirlendi.
Hakkâri’de geçen aylar-
da bir polis memuru ka-
meraların önünde bir ço-
cuğun kolunu kırmıştı.