25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÖRÜŞ AHMET TAN Sahte Deyince Belge, Belge Deyince Sahte Meclis’teki “marangoz işgüzarlığı” yüzünden siyaset sözlüğümüz çoktan değişti… Artık TBMM’de “kürsüye çıkmak” yok. Kürsüye gidiliyor… Kürsüde duruluyor… Çünkü kürsü, işporta tezgâhı gibi... Konuşurken, arkasından, yanından, önünden adamlar geçiyor. Geçenlerin ayakları, etekleri görünüyor. Devrilmesin diye de, konuşmacı iki yanından tutmak ihtiyacı hissediyor… “Marangoz işgüzarlığı” siyasetin alın yazısına dönüşüyor. Başbakan’ın işgüzarlığı da öyle… Söylemleri ve eylemleriyle TBMM kürsüsünün kaderine benziyor. Ortalıkta, ayakta ve muallakta... Bir ara sevinçle, iştiyakla, kendisini “Ben Er- genekon’un savcıyım!” diye ilan etmişti. Ama sonunda Ergenekon’un kendi öz savcı- larına bile ters düştü. Bir albaya ait olduğu söylenen “irtica müca- dele belgesi” soruşturmasını askeri savcılık yürütüyor. Bu yüzden Ergenekon savcıları albayın ifa- desini almaktan vazgeçiyor. Çünkü iki savcılığın gücünün ve güvencesinin kaynağı da anayasa… Bağımsızlık ve tarafsızlıktan yana birinin öte- kine bir üstünlüğü yok. Yok ama fahri Ergenekon Savcısı Başbakan aynı görüşte değil. Askeri Savcılığın yürüttüğü soruşturmayı yok sayıyor. Milletvekili arkadaşlarına talimat veriyor ve “si- vil” savcılığa “suç duyurusu”nda bulunmalarını sağlıyor. Aslında bir “suç duyurusu” da kendisi için yap- mak gerekiyor: Askeri Savcılıkta yürütülen bir soruşturmayı yok saydığı için ve bu yolla soruşturmaya bir tür do- laylı müdahalede bulunduğu için… Adli makamları, “siyasi propaganda amacıy- la meşgul ettiği” için.. Ama Başbakan için suç duyurusu yapmak na- file… Değil suç duyurusu, kendisi için açılmaya ha- zır iki dava dosyası var… Ne yazık ki, Türkiye’de “belge” deyince, ilk ak- la gelen “sahte” “sahte” deyince de, tek akla ge- len “belge” oluyor. Çok basit ve temel nedeni var… TBMM Komisyon tutanaklarından aynen: - AKP Genel Başkanı, BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ın “görevi ihmal”, “zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, RESMİ EV- RAK ve KAYITLARDA SAHTECİLİK ile cürüm iş- lemek için teşekkül oluşturmak” suçlarından top- lam 2 dosyası bulunmaktadır. Bir albaya ait “Darbe Planı Belgesi” yüzde 100 gerçek olsa bile.. Bu belgenin önem ve ağırlığı, Başbakan’la il- gili “resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik ile cü- rüm işlemek için teşekkül oluşturma” belgesin- den daha önemli olabilir mi? TBMM kürsüsü gibi ortada ve muallakta olan Başbakan’la ilgili belgesel soru ve sorun budur! MERİÇ VELİDEDEOĞLU Önceki hafta Prof. Dr. Y. Es- mer’in soruşturma çalışması- nın sonuçları türlü açılardan ele alınarak basının gündemini oluşturmuştu. Kuşkusuz sonuçlar “laik” Türkiye bakımından çok üzü- cü; açıkça söylersek “tehlike”li. Bu bakımdan kimi sonuçla- rı, dahası kimi soruları irdele- meyi bir kez daha deneyelim diyorum. Soruşturmanın Cum- huriyet’te (31.5.2009) yayım- lanan metnine dayanarak. Örneğin, “erkeğin eşini döv- mesi”nin ele alındığı soruya bakalım. 21. yy’da böyle bir soru sorulmalı mıdır? Sorulması gerektiğini, “dö- vebilir” diyenlerin yüzde “33” gibi bir oranda olması, bunu pek güzel ortaya koyuyor. Çünkü bu soru “din”i “İslam” olan bir topluma sorulmuştur. Eğer bunun “din”le ne ilişkisi var denirse, verilecek yanıt bilinir. Nisa (Kadın) suresinin 34. ayeti kısaca: Dikbaşlı ka- dınlara önce “öğüt” verin; son- ra yataklarında “yalnız” bırakın; olmazsa “dövün!” demez mi? Bu buyruk, erkeğin kadından üstün görülüp, kadını eğit- mekle -daha doğrusu, bağımlı kılmakla- görevlendirilmesi- nin, yani “cinsel ayrımcılığın” sınır tanımayan bir örneğini oluşturur. Ama öte yanda, “çağdaş demokrasi”nin temel taşların- dan biri de, bireyin dinsel inancını “özgür”ce yaşayabil- mesidir. Bu bağlamda “laiklik” de kı- saca, her türlü inanca eşit uzaklıkta durup onu koruya- bilmektir, deniyor. Şimdi bu ortaya koyuştan sonra ikinci bir soruya geçelim. Soruşturmaya katılanlara “kalıt” (miras) konusunda, “er- keğe iki, kadına bir pay” veril- mesini sağlayan “düzenleme” sorulmuş. Ve bu düzenleme- yi kabul edip “evet” diyenler yüzde “36” oranındaymış. Peki, bu “kalıt” (miras) dü- zenlemesi, “insan” olmanın “or- tak” yanlarından biri olan “eşit- lik” ilkesine, yani çağdaş “insan hakları”na aykırı değil mi? Aykırı olmasına aykırı da, Nisa suresinin 11. ayeti “kalıt” paylaşımını böyle düzenlemiş. Bu durum üzerine herhangi bir görüş belirtmeden, yine başka bir soruya bakalım. So- ruşturmanın sorularından biri de, mahkemelerde “bir erke- ğin yerine iki kadının tanıklı- ğı”nın kabulü ile ilgilidir. Bilindiği gibi bu düzenleme de Bakara suresinin 282. aye- tinde yer alan bir buyruktur. Yanıtlayıcıların yüzde “35”i bu soruya, sanki ayetin bu buy- ruğunu onaylayarak “evet” demiş. “Madem ki, ülkede demok- rasi, laiklik var; öyleyse ‘inanç’ özgürlüğü de vardır; dolayısıyla bizim inancımız bu!” mu de- mek istemişler acaba? Son olarak bir soruyu daha ele alalım. Soruşturmada “zina yapan kadın”a, “taşlayarak öldürme” cezası verilmesi, yani “recm” uygulaması da sorulmuş. “Recm”i kabul edenlerin ora- nı yüzde “22” imiş. İslamda “kitap”tan sonra “ikinci kaynak” sayılan “sün- net”e bağlanan bu ceza, açık- ta uygulanıyor, “katıksız” şeri- atla yönetilen İslam ülkelerin- de. Bir “seyirlik” gibi algılanıyor bu. Bir alanın ya da stadyumun ortasına getirilen kadına, izle- meye gelen binlerce kadın er- kek “insan(!)” da, onu taşlaya taşlaya öldürüyor, böylece “infaz”ı yerine getiriyorlar... Böyle bir “öldürme” eylemi- nin, düzeninin yalnızca “insa- noğlu”na özgü olduğunu da anımsayalım. Toparlarsak, soruşturmada yer alan bu dört sorudan üçü, İslamın ilk kaynağı olan “Ku- ran” da, biri de ikinci kaynak “sünnet”te yer alıyor. Öyleyse bu buyrukları, ilke- leri birinin “bakış açısı”, örne- ğin “Talibanca bakış açısı” olarak görme yerine, dinsel alana yönelip düşünmek, da- ha çözüm getirici bir sonuca götürebilir belki. Ayrıca Batı ülkelerinin, AB ül- kelerinin yaptığı benzer so- ruşturmalarda, halka bu tür, örneğin: “Engizisyon’un ‘yak- ma’ cezasını uygun bulur mu- sunuz?” Ya da “Tanrı’nın bir- leştirdiğini insan ayıramaz” buyruğuna uyulmasına ne der- siniz? Veya: “Kadının başı er- kektir! ilkesinin yaşamda te- mellendirilmesini olumlu kar- şılar mısınız?” gibi sorular ne- den sorulmaz? “Reformasyon”un, “Aydın- ma”nın Hıristiyanlık üzerinde olan etkilerini, az da olsa ya- pılan köklü “reform”ların, “din”in çağa “uyum” sağla- masındaki büyük payını, yi- neleyerek anlatılmasının bir yararı olur mu? Bunun, 1400 yıllık İslamın da çağa uyum sağlaması gerek- tiğinin -belki de zorunda ol- duğunun- düşünülmesine yol açar mı? “Yorum” yönteminin bir so- nuca götürmediğini de anım- satabilir mi? Ne dersiniz? Düğüm Noktası mı? m.velidedeoglu@hotmail.com KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 19 Haziran OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc@yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com SAYFA CUMHURİYET 19 HAZİRAN 2009 CUMA 18 Zahid Akman’ı aklayan belge sahte çıkmış: İskenderpaşa cemaati gerçeği! Kedi Hilmi Kayıhan: “Hükümet mart kedisi gibi; hem darbe yapıyor hem de ‘bana darbe yapıyorlar’ diye bağırıyor!” Noter Ertan Somunkıran: “Abdullah Gül, ‘Mayın Yasası’nı onaylamış. Noterlik görevini yerine getirmiş.” Beceri Erkan Bilgiç: “Recep, yedi yılda adaleti ve kalkınmayı beceremeyince çareyi partisinin adını ‘ak’ yapmakta buldu.” YağmurDeniz Şahabettin Harput’un andıçlaması! SULTANIN Bursa’daki daimi temsilcisi ve valisi Şahabettin Harput’un bir yardımcısının bazı dernekleri “uç dernek” olarak grupladığını yazmıştık. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Bursa Şubesi’nin “uç dernek” olarak sınıflandırıldığı şube başkanı Kadriye Uysal’ın Bursa Valiliği’ne verdiği dilekçeden anlaşılıyor: “Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın daveti ile Ankara’da yapılacak ‘Sivil Toplumla Diyalog Toplantıları 2. Kadın ve Avrupa Birliği süreci’ başlıklı toplantı çağrısı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Bursa Şubesi olarak derneğimize gönderilmemiştir. Haricen elimize geçen toplantı çağrısında ‘uç dernekler hariç’ şeklinde dağıtım notunun vali yardımcısı tarafından yazıldığı görülmüştür. Kamu yararına dernek statüsünde çalışmalarını sürdüren ve kamuoyunda saygın güvenilir bir imajı olan derneğimize neden çağrı yapılmadığının ve uç dernekler tanımlamasından neyin kastedildiğinin bildirilmesini saygılarımızla arz ederiz.” İslam âleminin son halife adayı Fatih Sultan Recep’in Bursa’daki daimi temsilcisi Şababettin Harput’a sual olunur: Ergenekon dalgası ile Genel Başkanları Türkan Saylan’ın ölümünün hızlandırıldığı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği için Bursa’da nasıl bir “andıçlama” yaptınız, açıklayınız! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” YURT savunması gibi en değerli ulusal namusunuzu emanet ettiğiniz Genelkurmay Başkanlığı’na değil de malul gazi emekli üsteğmenin avukatlık bürosunu yasadışı yollardan basıp bilgisayar ortamında “belge” bulduğunu iddia eden f tipi polise inanıyorsanız... Yurt savunması gibi en değerli ulusal namusunuzu emanet ettiğiniz Genelkurmay Başkanlığı’na değil de ucu açık bir şekilde yürütülmekte olan malum soruşturmanın dosyasında gizlilikle korunması gereken “belge”nin malum medyaya nasıl servis edildiğini açıklama sorumluluğu taşımayan birincil ve ikincil savcılara inanıyorsanız... Yurt savunması gibi en değerli ulusal namusunuzu emanet ettiğiniz Genelkurmay Başkanlığı’na değil de f tipi bir dergide sümüklünün adamlarınca yetiştirilip gazeteci kimliği ile malum gazeteye transfer edilerek birçok asılsız “belge”den iftira niteliğinde haberler ürettikten sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin demokrasi düşmanı ilan edilmesine neden olan “belge”yi de piyasaya süren kişiye inanıyorsanız... Yurt savunması gibi en değerli ulusal namusunuzu emanet ettiğiniz Genelkurmay Başkanlığı’na değil de malum gazeteyi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı psikolojik savaş yürütme misyonu ile yayın hayatına sokan Amerika’dan destekli dönek solcu sermayeye ve bu sermayenin kurucu genel yayın yönetmeni yaptığı aile boyu dönek solcuya inanıyorsanız... Yurt savunması gibi en değerli ulusal namusunuzu emanet ettiğiniz Genelkurmay Başkanlığı’na değil de bir bardak suda fırtına kopartarak siyaset yapmaya çalışan akoğlanlara inanıyorsanız... Yurt savunması gibi en değerli ulusal namusunuzu emanet ettiğiniz Genelkurmay Başkanlığı’na değil de iktidar yalakası medyada görevli, kirli propaganda ve psikolojik savaş uzmanı gibi faaliyet gösteren kalemtıraşlara ve çenebazlara inanıyorsanız... Yurt savunması gibi en değerli ulusal namusunuzu emanet ettiğiniz ve her fırsatta demokrasiye saygılı olduklarını açıklayan Genelkurmay Başkanlığı’na değil de demokrasiyi istedikleri durağa geldiğinde inilecek bir araç olarak görenlere inanıyorsanız... Bugüne kadar piyasaya sürülen ve bundan sonra servis yapılacak bütün “belge”ler gerçektir! Gerçek SESSİZ SEDASIZ (!) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Yazlõk bir armut türü. 2/ İspanyollarõn sevinç ünle- mi... Muğ- la’nõn bir ilçe- si. 3/ Fiyat düşmesini ön- lemek amacõy- la ürünlerin pi- yasaya sürül- meyip imha edilmesi. 4/ Kişinin, kendisini başkasõnõn yerine koyarak onun duygu ve düşünce- lerini anlayabilme yeteneği... Molibden elementinin simgesi. 5/ İsviçre’de bir kan- ton... Bir oyun ya da filmde aniden ya- ratõlan komik du- rumlar. 6/ Marmara Denizi’nde turistik bir ada... Arap abecesinde bir harf. 7/ Boru sesi... Anka- ra’nõn bir ilçesi. 8/ Dört Halife’nin üçüncüsü... Ke- sintilerden sonra kalan miktar. 9/ Bir cetvel tü- rü... Düşünülenin tersini söyleyerek yapõlan in- ce alay. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İcranõn õlõmlõ bir tempoda olmasõ gerektiğini belirten müzik terimi. 2/ Kategori... Briçin atasõ olan kâğõt oyunu. 3/ Başlõk... Kuzu sesi. 4/ Tah- ta perde ya da tahta bölme. 5/ Keman yapõmõy- la ünlü bir İtalyan ailesi... Kars’õn doğusundaki ünlü eskiçağ kenti. 6/ Kapõ, dolap gibi şeylerin kanatlarõna çakõlan çõta... Hollanda’nõn plaka imi. 7/ Ağrõ Dağõ’nda bir yayla... Deniz kuşlarõnõn güb- re olarak kullanõlan pisliği. 8/ Kâtip... Hayvan- lara vurulan damga. 9/ Genellikle büyük yerle- şim merkezlerinin üzerinde toplanan kirli hava... İtici neden, güdü. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 H A N T E R İ Ş A L A T A M İ M Z İ L L İ M A Ş A A Z İ M R E N N E T O Z E K İ B R U L E T V E M U O R S E L A V A J F İ L H A N İ B A N A 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 TÜRK KALP VAKFI Yaşamınızı Şansa Bırakmayın Kalbinizi Koruyun 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli / İSTANBUL Tel: (212) 212 07 07 (pbx) http://www.tkv.org.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle