25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada lerde yer alıyor. Fakaattt… her nedense aylardır rejim açısından önemli bir olayın üzerine gidilmiyor. Dört gün önce “olay” yine gündeme geldi. Çalık grubunun sahibi olduğu, damadının TV’sin- de Başbakan; rahatsızlık vermeyecek gazetecilerle konuştu. Soruldu RTE’ye: “Dolmabahçe’de eski Genelkur- may Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile ne konuştunuz?” “Gizliliği olan bir görüşmeyi hiçbir zaman ifşa et- meyeceğini” söyledi Başbakan. Görüşme “benimle ebediyete gidecek” diyor. Ama soru değişik biçimde yine karşısında: “(Gö- rüşme) Türkiye’de asker-siyasi ilişkilerinde bir dönüm noktası olabilir mi?” RTE’nin bu kez yanıtı bir ipucu veriyor: “Olabilir!” Oysa bugüne dek görülmemiş bir olay gerçekle- şiyor. Hükümete karşı sorumlu bir Genelkurmay Başka- nı ile Başbakan, bir siyasetçiyle bir yüksek bürokrat; içeriğini açıklamak istemedikleri rejimsel konularda gizli bir görüşme yapıyor. Mantıksal bir yoruma göre; asker-sivil ilişkilerine ka- palı kapılar arkasında -tarafların saklamayı zorunlu gör- dükleri- yeni bir düzeni görüşüyorlar. RTE ben açıklamam, ama isterse orgeneral açık- lasın, diyor. Orgeneral Büyükanıt tatsız yakıştırma ve- ya yorumların önünü kesmek istiyorsa; görüşmenin ana hatlarını açıklamalı. Ama susuyor! 2002’den beri askerle AKP’nin demokratik, laik Cumhuriyet’e, Atatürkçü düşünceye, devrimlere ba- kış açıları sürekli tartışma konusu. Tarafların yaptığı açıklamalar, askerle AKP ara- sındaki laik Cumhuriyetle ilgili görüş, düşünce ve ey- lem farklılıklarını açığa çıkarıyor. Görüşmenin zamanlaması dikkat çekici. Görüşme; Dolmabahçe’ye çağrılan Genelkurmay Başkanı Or- general Yaşar Büyükanıt’ın kaleme aldığı muhtıra ola- rak adlandırılan 27 Nisan 2007 günü gece yarısına doğru Genelkurmay internet sitesinde açıklanan bir bildirinin hemen ardından, 4 Mayıs 2007’de gerçek- leşiyor. Orgeneral Büyükanıt bildiride ülkedeki laiklik kar- şıtı hareketleri uzun uzadıya anlattıktan sonra, “din- dar” birinin, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığına kar- şı çıkıyor. Daha sonraki günlerde izlenen gelişmeler asker- sivil arasındaki ilişkilerde olağandışılığa işaret ediyor. Muhtıra… darbe gibi konular açıldığında burnun- dan kıl aldırmayan RTE iktidarı, muhtıra adını verdikleri 27 Nisan bildirisi nedeniyle Genelkurmay Başkanı’nı görevden almıyor. Orgeneral Büyükanıt da hiçbir şey olmamış gibi, cumhurbaşkanı olmasına karşı çıktığı AKP’liyi Köşk’te ziyaret ediyor. Hükümet Orgenerali emekli olurken ödüllendiriyor. Dolmabahçe görüşmesinde; asker-sivil ilişkilerin- de kamuoyunun bilmesini istemedikleri “bir şeyler” konuşuldu, karara mı bağlandı? Kimi duyarlı konu- lar üzerinde pazarlık mı yapıldı ya da karşılıklı ödün- ler mi verildi? Örneğin askerin duyarlı olduğu konu- larda RTE… … RTE’nin duyarlı olduğu konularda asker… kar- şı tarafı rahatsız etmeyecek konumda olmaya birbi- rine söz mü verdi soruları… … dün de bugün de gündemden düşmüyor. Görüşmede bol çay kahve içilip sohbet edilmedi- ğine, Başbakan’ın görüşmeyi “sivil-asker siyasi iliş- kilerinde dönüm noktası” olarak kabul ettiğine göre… Kimi değerlendirme ve yorumlara göre pazarlık ve- ya uzlaşının demokratik laik rejimle ilgisini yadsımak olanaksız. CHP Milletvekili Atilla Kart’ın soru önergesinde yaz- dığı gibi, “Büyükanıt’a Başbakan’ın verdiği bir söz mü” var? Ya da Kart’ın da değindiği gibi “pazarlık yapıl- masını gerektiren bir hal mi söz konusu?” Şeffaflıktan söz edilen bir ülkede; demokratik laik rejimi savunanların gizlenen görüşmenin içeriğini, var- sa pazarlığı ve uzlaşıyı bilmeye hakkı var! Yoksa, yok mu? İstanbul PB 29 Edirne Y 31 Kocaeli PB 31 Çanakkale PB 29 İzmir B 34 Manisa B 36 Aydın B 39 Denizli B 37 Zonguldak PB 24 Sinop PB 25 Samsun PB 28 Trabzon PB 27 Giresun PB 28 Ankara Y 31 Eskişehir PB 31 Konya Y 31 Sıvas Y 28 Antalya PB 34 Adana PB 33 Mersin PB 29 Diyarbakır Y 37 Şanlıurfa Y 39 Mardin PB 33 Siirt PB 34 Hakkâri Y 22 Van Y 22 Kars Y 22 Oslo Y 13 Helsinki Y 14 Stockholm Y 15 Londra PB 20 Amsterdam B 16 Brüksel PB 18 Paris PB 20 Bonn PB 19 Münih PB 21 Berlin PB 18 Budapeşte PB 24 Madrid B 35 Viyana PB 22 Belgrad PB 26 Sofya PB 26 Roma PB 25 Atina PB 30 Zürih PB 23 Moskova Y 29 Aşkabat PB 32 Astana PB 23 Taşkent PB 35 Bakû PB 28 Bişkek PB 30 Tiflis PB 22 Kahire PB 34 Şam PB 33 İç ve doğu bölgele- rimiz ile Trakya par- çalı çok bulutlu, An- kara, Kırıkkale, Edir- ne ve Kırklareli çev- releri kısa süreli ve sağanak diğer yerler az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik beklenmiyor. SAYFA CUMHURİYET 12 HAZİRAN 2009 CUMA 8 HABERLERİN DEVAMI GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Skandala adı karışan bakanlar, milletvekilleri bi- rer ikişer istifalarını verdiler. Haberin öyküsü de ilginç... Komisyondaki bir kişi tüm bilgileri-belgeleri toparlayıp gazeteye satıyor. Gazete bunları alıyor, değerlendiriyor, işliyor, haberleştiriyor. Türkiye gerçekleri açısından baktığımızda, ha- berleri yapan gazeteci iki suç birden işliyor, di- yemez miyiz? 1. Kişilere ait özel bilgileri bulundurma suçu. 2. Hükümeti devirmeye, Meclis’i işlevini yapa- maz hale getirmeye teşebbüs suçu! Ne dersiniz? Soruyu çengelli bırakıp Türkiye’ye gelelim... Türkiye’de bir gazetecinin baş tacı edilmesi ile vatan haini ilan edilmesi arasında çok ince bir çiz- gi var. Bir gazeteci sınırları aşıp çok tartışılan bir röportaj yapıyor. Olağanüstü bir dalgalanma... Önce dev- letin bütün katları gazeteciyle görüşmek istediği- ni doğrudan ya da değişik hatlardan iletiyor. Gazeteci haberin merkezi oluyor. Ama rüzgâr bir ters dönüyor, görüşmeler iptal... Sözüm bu örnekten dışarı; Türkiye’de gazete- cilerin yaptığı haberden çok, haberi yapış biçimi öne çıkıyor. Haberin özü unutuluyor, gazetecinin etrafında tartışmalar alevleniyor. Beraberinde de şu soru öne çıkıyor: Gazeteciliğin sınırları nedir? Çok zor bir soru. 100 gazeteciye sorulsa 100 ay- rı yanıt gelir. Zorluk sadece gazetecilerin kendilerinin yaptı- ğı tarifte, çizdiği sınırda değil... Sağ olsun mes- lektaşlarımız kendileri gibi düşünmeyeni hemen mahkûm etmeye girişiyor. Benzer bir durumla ben de karşı karşıya kaldı- ğım için konunun etrafında dolaşıyorum. Asgari meslek dayanışması bir yana, gazeteciye ilk linç girişimi meslektaşlarından geliyor. Girişte verdiğimiz İngiltere örneğinde olduğu gi- bi gazeteci her türlü haberin üzerine gidebilmeli, her türlü haber kaynağı edinme fırsatını değer- lendirebilmeli. Yeniden İngiltere örneğine dönersek, hemen he- men bütün gazeteler Telegraph’ı kutladılar, hak- kını teslim ettiler. Türkiye’deki gazeteler konuyu, “Türk siyasileri ne yapardı?” yanıyla işlediler. Bir de şunu sorsak: Türkiye’de bir gazete böyle büyük haber kay- nağı elde edip art arda manşetler atsa, kaç gazete kutlardı, kaçı haberin orasını burasını çekiştirirdi? Hep meslektaşlarımızı vurmayalım, bir başka açı- ya da yer verelim. Yazdığım ilk manşet haberlerden biri, bir üni- versitede yaşanan bilimsel skandala ilişkindi. Araştırma görevlilerinin yaptığı bilimsel bir çalış- ma, “bir büyüklerinin” adıyla yayımlanmıştı. Sabahın ilk saatlerinde üniversitenin rektörü ara- dı. İlk sözü şu oldu: “O kişiyi bulacağız...” Ben, haksızlık eden kişiyi bulacağını söylediği- ni sanıp “Belli zaten” dedim. Şu karşılığı verdi: “Hayır, sana bu haberi veren kişiyi bulacağız.” Ardından pekiştirdi: “Seni kim kullandı, mutlaka bulacağız.” Bu anım ilkti ama son olmadı. Meslek yaşa- mımda sık sık karşıma çıktı. Gazetecilik dünyanın pek çok ülkesinde oldu- ğu gibi Türkiye’de de çok güzel; aynı zamanda çok zor. Ülkeyi yönetenler katında medyanın üzerinde şu yazılı: “Krizde ilk suçlanacak.” Gazeteciler ortak bir noktada buluşabilse bu du- rum ikincilleştirilebilir. Bana göre bütün sorun bu- rada. Bir gazetecinin ham notları... Günlük yazılarını, yorumlarını güçlendirmek için kullandığı bilgi not- ları, kitaplarında yer verdiği belgeler gazetecilik sınırları içinde yer almazsa... Bu mesleğin içini neyle dolduracağız? ankcum@cumhuriyet.com.tr ‘Kürtçe yasağı anlamsızlaştı’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Si- yasi Partiler Yasasõ’nda yer alan “Türkçe’den başka dil kullanõlmasõnõn yasaklanmasõna” iliş- kin bir soruşturmada Cumhuriyet Başsavcõsõ Ömür Tütüncü, emsal teşkil edecek bir karara imza attõ. Tütüncü, isim vermeden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkilileri- nin de zaman zaman Kürtçe konuştuğuna işaret ederek, “Devlet yetkililerinin Kürt õrkõna men- sup kişilerin diliyle konuştuğu, TRT 6’da Kürt- çe yayõn yapõldõğõ bir dönemde ‘Türkçe’den başka dil kullanõlmasõ yasaktõr’ hükmünü taşõ- yan maddelerinin uygulama olanağõnõn bulun- madõğõnõ” belirterek takipsizlik kararõ verdi. 105 mezar bulundu iddiası DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Bir süredir Diyarbakõr’õn kuzeyinde kalan Kulp il- çesinde, öldürülen köylü ve PKK’lilerle ilgili araştõrma yapan İHD Diyarbakõr Şubesi, kim- sesizlere ait 105 mezar ortaya çõkardõ. İHD Di- yarbakõr Şube Başkanõ Muharrem Erbey ve İHD yöneticilerinden Serdar Çelebi’nin yürüt- tüğü çalõşmada bulunan mezarlarõn 87’sinin Kulp Merkez Mezarlõğõ’nda, 2’sinin Bayõr, 14’ünün İnkaya köylerinde olduklarõ belirtildi. Başkan yardımcısı gözaltında Yurt Haberler Servisi - Batman Belediyesi Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardõmcõsõ Mustafa Tuğyõldõz, Emniyet Müdürlüğü Te- rörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltõna aldõ. Mustafa Tuğyõldõz’õn emniyette sorgulandõğõ öğrenildi. AKP’den seçim intikamı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 29 Mart yerel seçiminde Ege ve Akdeniz’nin sahil şeridindeki il ve ilçelerde belediye baş- kanlõklarõnõ kaybeden AKP, CHP başta ol- mak üzere muhalefetin elindeki belediye- lerin yetkilerini sõnõrlandõrmayõ planlõyor. AKP’li milletvekillerince verilen yasa öne- risinde, “kültür ve turizm koruma ve ge- lişim bölgeleri ile turizm merkezlerinde kıyıda ve sahil şeridinde kalan yerlerde imar uygulamaları ile ruhsatlandırma” yetkisinin Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’na verilmesi öngörülüyor. AKP Manisa Milletvekili Recai Berber ve arkadaşlarõnca verilen yasa önerisi, Turizmi Teşvik Yasasõ’nda değişiklik öngörüyor. Buna göre, kültür ve turizm koruma ve ge- lişim bölgeleri ile turizm merkezlerinde kõ- yõda ve sahil şeridinde kalan yerler dahil, imar uygulamalarõ ile ruhsatlandõrma işlemleri Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’nõn talebi üze- rine Bayõndõrlõk ve İskân İl Müdürlüğü’nce yapõlacak. Yasa önerisi, “AKP, seçmen iradesiyle kıyılara inemedi, şimdi yet- kiyle inecek” yorumlarõna neden oldu. Günay: Bütüncül yaklaşım olmalı Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Gü- nay, bunun sadece bir öneri olduğunu be- lirterek, “İmarda çok başlılıktan, temel prensipleri saptayarak bütüncül bir yak- laşıma geçmenin doğru olacağını” söyle- di. CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, “Teklifin kapsamına niçin İstanbul, Ko- caeli alınmamış, onlar sahilde değil mi? Sahilde muhalefetin elinde olan belediyeler kapsama alınıyor. Sahildeki belediyelerin hemen tamamı CHP’ye ait. Belediye baş- kanlarının elini kolunu bağlamak, iktidara mahkûm etmek istiyorlar. Bir intikam ya- sa teklifi olarak görüyorum. Bu yeni bir mayın yasasıdır. CHP; mayında nasıl di- rendiyse buna da direnecektir” dedi. CHP Bartõn Milletvekili Rıza Yalçınkaya da, “Merkezi yönetimin yetkilerini kısıtla- maları beklenirken, yerel yönetimlerin yet- kilerinin kısıtlanmak istenmesi kabul edi- lemez” diye konuştu. 29 Mart’taki yerel seçimde sahil şeridinde başarõsõz sonuçlar alan iktidar partisi, sahillerdeki belediyelerin yetkilerini sõnõrlandõrmaya hazõrlanõyor Balbay’dan okurlarına sevgi mesajı Okurlarımızın, Balbay ve Manisalı’ya destek amacıyla başlattıkları “saat 11 eylemleri” sürüyor. Dün de Balbay’ın okurlarımıza yazdığı mektubun kopyası dağıtıldı. Balbay okurlarına şu sözlerle seslendi: “Sevgili CUMOK’lar. Yüz yü- ze değiliz ama hep gönül gönüleyiz. Özgürlük sözcüğünün kökeni “Balbay di- linde” şudur: İnsanın “Öz”ünün “gür” olması... Öz, gür olunca, insan özgür olur. Nerede olursa olsun. Sizlerle yüz yüze olmayı elbette çok özledim. O gün- leri özlemle bekliyorum. Zaten hiç bitmemiş olan buluşmamızı yüz yüze de ger- çekleştireceğimiz günlere... Selamlar, sevgiler... Mustafa Balbay” ‘PKK ya silah bırakacak ya da Irak’tan çıkacak’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Irak Cumhurbaşkanõ Birinci Yardõmcõsõ Tarık el Haşimi, “PKK ya silah bırakacak ya da Irak’tan çıkacak” dedi. TRT-TÜRK’te yayõmlanan 40 Dakika ad- lõ programa konuk olan El Haşimi, iki ülke- nin ortak endişelerden birinin PKK olduğu- nu vurguladõ. Haşimi şunlarõ söyledi: “Çok dürüstçe söylemek gerekirse, Tür- kiye’ye çok olumlu duygularla geldim. PKK konusunda sürekli görüşmeler ya- pılıyor. Türkiye’nin bu konudaki endişe- lerini anlıyorum. İki ülkenin yapabileceği şeyler bulunduğunu düşünüyorum. Gör- düm ki PKK hâlâ Türkiye için endişe ko- nusu. Biz Irak hükümeti olarak elimizden geleni yapıyoruz. PKK pek çok cana mal oluyor. Biz şu anda özel eğitimli, sınır öte- si işbirliğine de açık olabilecek birlikleri ha- zırlıyoruz. Koordineli çalışmayla başarılı olabileceğimizi biliyoruz. Kürt liderleri PKK’nin saldırılarına son verilmesi ko- nusunda samimi. PKK’yi uyaracaklarına söz verdiler. PKK’lilere iki seçenek kalıyor: Ya silah bırakacak, af dileyecekler ya da bu ülkeyi (Irak’ı) terk edecekler. Çünkü PKK, Türkiye’nin canını yaktığı gibi Irak’a da zarar veriyor. ” Türkiye ile Irak arasõndaki güvenlik an- laşmasõnõn 4. maddesi üzerinde anlaşmazlõk bulunduğunu ifade eden Haşimi, “Ben bunun çözülebileceğine inanıyorum. Yürütüle- cek kara operasyonlarına ilişkin hassasi- yetten kaynaklanıyor. TSK bizim toprak- larımızda operasyon yapacağı zaman, Irak’tan buna nasıl izin verilecek? İki ül- ke, çekincesiz biçimde harekete geçebilmeli. 4. madde üzerinde uzlaşmaya varılmazsa anlaşma metninde boşluk olacaktır” diye konuştu. Irak’õn kuzeyinden petrol ihracõndan elde edilecek gelirin dağõlõmõndaki sorunun teknik değil, anayasal sorun olduğunu vur- gulayan Haşimi, anlaşmazlõğõn çözümü için anayasa değişikliği yapõlacağõnõ kaydetti. Irak’õn kuzeyinde bir Kürt devleti olasõlõ- ğõnõn sorulmasõ üzerine Haşimi, “Hiçbir şekilde bağımsız bir Kürt devleti olmaya- cak. Kürtler, Irak devletinin parçası ol- maya devam edecek. Kürt liderlerinin çok büyük çoğunluğu birleşik bir Irak’tan yana. Araplar ve Türkmenler gibi Irak mil- letinin parçası olarak yaşamaya devam et- mek istiyorlar” diye konuştu. ‘Baykal’ı sevgiyle kucaklarız’ Haşimi, CHP lideri Deniz Baykal’õn Irak Cumhurbaşkanõ Celal Talabani’nin dave- tini kabul etmesinden duyduğu memnuni- yeti de dile getirdi. Haşimi şöyle konuştu: “Baykal’ı sevgiyle kucaklarız. İki ülke arasında geniş kapsamlı işbirliği olduğu için iktidar ve muhalefetten ziyaretler fay- dalı olacaktır.” Haşimi, Gölbaşõ Yerleşkesi’ndeki Polis Akademisi Başkanõ Prof. Dr. Zühtü Aslan’õ ziyaretinin ardõndan da gazetecilerin sorula- rõnõ yanõtladõ. Haşimi, bir gazetecinin, “Irak, kuzeyinde bulunan terör faaliyetlerine yönelik Türkiye’ye yardımcı olacak mı? Bu süreçte somut bir adım atılacak mı” şek- lindeki sorusu üzerine, “Biz, PKK terör teh- didi konusunda elimizden gelen kararlılı- ğı gösteriyoruz, elimizden gelen yardımı yapmaya hazırız. Ancak maalesef, Irak’ın güvenlik kuvvetleri Irak’ın kuzeyinden kaynaklanan PKK terör tehdidini Kandil dağlarında gidip yok etmeye yeterli de- ğildir” karşõlõğõnõ verdi. IrakCumhurbaşkanõYardõmcõsõ’ndansõcakmesajlar TBMM KOMİSYONU RAPORU ‘BeyoğluEmniyeti’nde yönetimzafiyetivar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Komisyonu’nun, ince- lemelerde bulunduğu Beyoğlu ilçe Emniyet Mü- dürlüğü’yle ilgili bir rapor hazõrladõ. Raporda, Emniyet Müdürü Yusuf Yüksel, kötü muamele ve işkence yapan personelini gizlediği ve olaylar- la ilgili bilgi vermekten kaçõndõğõ belirtildi. Komisyonu’nun dünkü toplantõsõnda alt komis- yonun hazõrladõğõ raporu oybirliğiyle kabul edildi. Raporda, Mehmet Aras ve oğlu Serhat Aras ile Hakim Adlığ adlõ yurttaşõn polisler tarafõndan dövüldükleri iddiasõnõn araştõrõldõğõ ve 3 yurttaşõn Beyoğlu Emniyeti’nde görevli polis memurlarõnõn kötü muamelesine maruz kaldõklarõ kanaatine va- rõldõğõ kaydedildi. Beyoğlu İlçe Emniyet Müdür- lüğü personelinin, vatandaşlara davranõşõnda sõ- kõntõ gözlendiği ifade edilen raporda, “Polislerin, cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda kişileri gözaltına almak yerine, hukuka aykırı olarak, şahısları polis araçlarına bindirerek sorguladığı, hatta cezalandırdığı, bu işlemin idari bir pratik haline getirilmeye çalışıldığı endişesi ve kanaati uyanmıştır” denildi. Rapor- da, konuyla ilgili soruşturmalarõn yavaş ilerlediği- ne de dikkat çekildi. Komisyon Başkanõ Zafer Üskül, “Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı karakollarda işkence yapıldığına ilişkin tespit yapmadık. Ancak, sonuçta işkence sayılabile- cek kötü bir muamele vardır” dedi. ERGENEKON DAVASI ‘Devlet kurumlarõ aşağõlandõ’ HATİCE TUNCER/ HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnda tutuksuz yargõ- lanan eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nun avukatõ Metin Çetinbaş, savcõlarõn, Tuncay Güney’in beyanlarõna iddiana- mede yer vererek, devletin kurumlarõnõ aşağõladõklarõnõ savundu. Avukat Çetinbaş, 1 Haziran’da öğle- den sonra başladõğõ savunmasõna dün de devam etti. Sedat Peker’in örgütsel faa- liyetlerini, tutuklu bulunduğu cezaevin- de de sürdürdüğünün iddia edildiğini kaydeden Çetinbaş, “Bu iddiaya daya- nak olarak da sanıklar Coşkun Çalõk ve Muhammet Yüce’nin telefon konuş- malarını dayanak gösteriyorlar. Bu iki sanığın ruh halleri, psikolojik ra- hatsızlıklarının olduğu verdikleri ifa- deden de anlaşılıyor. Peker’in çürük raporu alması, suç örgütü üyesi oldu- ğuna nasıl kanıt oluşturabilir” dedi. ‘Öldürme isteği suç değil’ Suikast planõ yaptõklarõ ileri sürülen sanõklar Coşkun Çalõk ve Muhammet- Yüce’nin düşünce bazõnda kalmõş “öl- dürme isteklerinin” kendileri açõsõn- dan bile suç oluşturmayacağõnõ dile ge- tiren Çetinbaş, “Bu sanıklarda silah var mıdır? Doğrudan istihbarat faali- yeti yapmışlar mıdır? Hedefle irtibata geçmişler midir? Hayır. Hayal ve rü- yalarını aktif eyleme dönüştürmüşler midir? Ceza yargılaması bu hususlar- la ilgilenir” diye konuştu. Birçok Müs- lümanõn eski Amerika Birleşik Devlet- leri Başkanõ Bush’u öldürmeyi isteyebi- leceğini, hayal edebileceğini dile getiren avukat Metin Çetinbaş, “Ama adam Irak’ta, Bush Amerika’da. Böyle bir niyet var diye adamı cinayetle suçla- mak mümkün müdür? Ceza hukuku ciddi bir iştir. Hayal ve arzuların sui- kast girişimi olarak adlandırıldığı böylesi bir iddianame de daha görül- memiştir” dedi. ‘Masal bile olmaz’ Tuncay Güney’in Barzani ve Tala- bani’ye 12’şer bin, PKK’ye de 6 bin si- lahõn verildiğini iddia ettiğine değine- rek, şöyle konuştu: “Güney, Kuzey Irak’a giderken bu silahları yanların- da götürdüklerini söylüyor. Sınırı da BMW araçla geçtiklerini anlatıyor. Ya sayı saymayı, matematiği bilmiyor ya da kafasında ölçü kantarı yok. Bu silahların ağırlığı, mermiler hariç 105 tondur. Ancak 11 kamyona sığar. Bu kadar silah gümrük kapısından geçe- cek ve devletin hiçbir kurumunun ru- hu duymayacak? Böyle bir şeye kim inanır? Masal bile olmaz.” Savcõlarõn iddianameye koyduklarõ bu ifadeyle Türkiye Cumhuriyeti devletini ve kurumlarõnõ dolaylõ olarak beceriksiz saydõklarõnõ savunan avukat Metin Çe- tinbaş, “Devleti dolaylı da olsa küçük düşürüyorlar. Bunu yapmaya hakları yok” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle