Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 12 HAZİRAN 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Obama’yı Dinlerken...
ABD Başkanı Barack Obama’nın Kahire’deki
konuşmasının yankıları sürüyor.
Daha önce bize gelip, Ankara’da laik demokrat
Cumhuriyet Türkiye’sine seslenmişti. Arkasından
Mısır’a gidip, 4 Haziran’da Kahire Üniversitesi’nde
yaptığı bir konuşmayla, bütün İslam dünyasına
seslendi.
Önce bize gelmesi de önemliydi, unutulma-
yacak...
Kahire konuşmasında, gündemde diyalog, uz-
laşma, barış ve demokrasi görülüyor. Ve bir geç-
mişi silmek de var.
Gerçekten, söz konusu geçmiş, başta Müs-
lüman dünyaya karşı açılmış kanlı seferlerin anı-
larıyla örülüdür. Her şey bir yana, Irak’a yağdı-
rılan zulüm unutulmayacak. Şimdi yeni bir baş-
kan, emperyalist ABD’nin alnındaki damgaları
silmek fırsatını bulmuştur ve elinden geleni
yapmak isteğindedir.
Görüldüğü kadar da iyi niyetlidir...
Ortadoğu’da, başta Irak ve Afganistan’dan çe-
kilmek; Filistin’de yapıcı olmak, İran’la maraza
çıkarmaktan uzak durmak gelir. Türkiye’de
“Ilımlı İslam” gibi soytarılıklara girmemelidir.
Başkan, “ABD’nin İslamlık’la bir savaş içinde
olmadığını” söylüyor.
Ve konuşurken “içten ve dürüst” görünüyor.
Batı’ya verdiği, “kadınların ne giyeceğini dik-
te etmeyelim” mesajı da anlamlıdır. Özetle,
önemli bir “barışa çağrı” önündeyiz. Dileriz, ha-
yata geçsin, uygulansın!
Obama’nın Ortadoğu’ya yönelik özgürlükçü
ve demokratik tutumunu Batılılar alkışlıyorlar.
Ya Ortadoğuluların ve bizim tavrımız?
Ortadoğu’da gelişmeleri ve gerçekleri gör-
meliyiz: Örneğin İran’da birkaç gün içinde bir se-
çim olacak. İran’da 30 yıl önce gerçekleşen bir
devrimin sonunda kurulmuş “İslami Cumhuri-
yet”in - demokrasinin dışında ve uzağında
seyretmiş- gelişmelerinde köklü bir değişiklik ola-
cak mıdır? Mümkün müdür?
Bekleyip göreceğiz...
Bizlere gelince... Obama, Türkiye’ye geldi-
ğinde, konuşmasında, Ermenistan’a açılımı,
Kürt sorunu ve azınlıklar gibi konularda bekle-
diklerini dile getirmiş ve olduğunda, Türki-
ye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğini dünya barışı-
na hizmet olarak nitelemişti. Ancak, beklentilerin
tersine, Obama, Sayın Ferai Tınç’ın belirttiği gi-
bi (Hürriyet, 5.6.2009), Türkiye’yi Müslüman dün-
yaya örnek olarak göstermedi; yani Türkiye’nin
bir “laik demokrasi” olduğunu gözlerden uzak
tuttu ve böylece yanlış yaptı. Türkiye söz konusu
olduğunda, Anglosaksonların -ve onlardan ez-
berlemiş olanların- düştükleri bir yanlıştır bu!
AKP’nin düşüncesi de böyledir. Müslüman
Kardeşler’in izinde, “İslam Cumhuriyeti”nin ar-
kasındadır. Ancak olduğunda, demokrasi de
kaynayacaktır...
Son Avrupa Parlamentosu seçimlerinin so-
nuçları pek önemlidir; gösterdiği de, Avru-
pa’da seçimlere katılımın düşüklüğüdür: Örne-
ğin, Fransa’da seçimlere katılım yüzde 34’ler dü-
zeyinde; Almanya’da yüzde 40’lara ancak ula-
şıyor...
Sonuçlar, Sayın Mehmet Y. Yılmaz’ın fark et-
tiği gibi (Hürriyet, 10.6.2009), Türkiye için ne den-
li olumsuz bir tablo çiziyorsa, Avrupa demok-
rasisinin geleceği açısından da aynı derecede
kötü bir gelecek vaat ediyor. Gelişmeler, Avru-
pa’nın kimi ülkelerinde uzun süredir güçlenmekte
olan faşist akımlar için de bir zafer sayılmalı.
Merkel ve Sarkozy gibi siyasetçiler, kam-
panyalarının merkezine Türkiye karşıtlığını ko-
yarak aslında kendilerinden daha radikal söy-
lemlere sahip ırkçı siyasetlerin değirmenine
de su taşıyorlar.
Avrupa, bir alamete binmiş kıyamete doğru gi-
diyor, dileriz erken uyanırlar.
Çanlar Avrupa için çalıyor...
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com
PKK’nin 1984’te terör eylemlerine baş-
lamasıyla birlikte Doğu ve Güneydoğu’ya ya-
bancı olan İstanbul basını bölgeden haber
almakta zorlanıyordu. Diyarbakır’da oluş-
turulmuş bir-iki gazetenin bürosu giderek ya-
yılan şiddetin tüm unsurlarını Türkiye’ye ve
dünyaya duyurmakta yetersiz kalıyordu. Ga-
zetecilik mesleği Güneydoğu muhabirliğini
işte bu sıkıntıyı aşmak için yaratmıştı.
Kürtçe, Zazaca ve Soranice bilen
yerel muhabirler bir süre sonra hem
Türk hem de dünya basınının önem-
li haber kaynakları haline geldiler. An-
cak bölgede kullanılan dil, coğrafi so-
runlar ve aşiret yapısının yarattığı ma-
halle baskısı gazeteciliği kıskaç al-
tında tuttu, muhabirler tarafsız ha-
bercilik yapmakta bayağı zorlandı.
Mesleği yaparken ağanın, şeyhin,
korucunun, kaçakçının, teröristin ayağına
basmak ve bu yüzden öldürülmek de var-
dı! PKK tehdit ve engellemelerle yetinirken
daha sonra şiddete başvuran Hizbullah, Gü-
neydoğu’da 13 gazeteciyi katletti! Kimi
çevreler ise bu cinayetlerin ardında “Hizbul-
kontra”nın olduğunu ileri sürdü!
Yaşamayı başarabilenler ise sık sık teh-
dit edildi. Bürolar baskıyla kapatıldı, gaze-
tecilerin mesleğini yapması engellendi. Ba-
zen de PKK’lilerin yaptığı gibi gazete tem-
silcileri kent merkezinde bir minibüse bin-
dirilerek dağa kaçırıldı ve örgüt kararları dik-
te ettirildi!
Terörün yarattığı kaos ortamında şidde-
tin arkasındaki mekanizmayı deşifre et-
mek zordu. Güneydoğu muhabirlerinin bir
bölümü baskılar yüzünden rutin habercili-
ğe zorlandı. Kimileri de devletten ihale
alan karanlık patronların Diyarbakır’da çı-
kardığı yerel gazeteleri dinci örgütlerin söz-
cüsü haline getirdi! Bir grup gazeteci ise
baskıya boyun eğip dümen suyuna
girmektense bölgeyi terk etmek
zorunda kaldı.
Mesleğini İstanbul’da sürdürmek
zorunda kalan Güneydoğu muha-
birlerinden biri de Nevzat Çiçek’ti.
Daha önce “Puşi ve Sarık” adlı bir ki-
tap yazan Çiçek, PKK itirafçıları
Kahraman Bilgiç, İbrahim Babat
ve Abdülkadir Aygan’ın öykülerini
anlatan “İtirafçı: Karanlık Dönemin Tetikçi-
leri” adlı çalışmayı da kaleme aldı.
Çiçek son olarak İsveç’te yaşayan Ay-
gan’ın anlatımlarından yola çıkarak “Gerçek
Cellat Kim: Tetiği Çeken mi, Çektiren mi?”
adlı kitabı yayımladı. Çiçek bu kitabında, Ab-
dullah Öcalan’ın akrabası olan Aygan’ın iti-
rafçı olduktan sonra kimliğinin nasıl değiş-
tirildiğini ve yurtdışına nasıl kaçırıldığını
anlatıyor. Kitapta, PKK’cilikten itirafçılığa gi-
den karanlık bir portrenin ilginç serüvenine
ve istihbarat birimlerinden peşmergelere
uzanan şaşırtıcı bağlantılarına yer veriliyor.
Güneydoğu Gazeteciliği ve Terör Kitaplığı!.. Ömer Güner’i yitirdikAjanlık Girdabında Hizbullah!..
Güneydoğu muhabirliğin-
den söz etmişken ilginç bir ga-
zeteye değinmekte yarar var.
Merkezi Diyarbakır’da olan
“Doğru Haber” adlı haftalık
gazetenin 61. sayısı yayım-
landı. Bu, Güneydoğu’da ya-
yımlanan sıradan bir yerel ga-
zete değil! Bu gazete bir dö-
nem Güneydoğu’yu kan ba-
taklığına çeviren Hizbullah ör-
gütünün siyasallaşma süre-
cindeki yayın organı...
Reklamları yalnızca Vakit
adlı dinci mevkutede yayımla-
nan bu gazetenin varlığı ve
çevresindeki girdap Hizbul-
lah’la ilgili iki önemli çelişkiyi de
gündemde tutuyor! Hizbullah,
1990’ların ortalarında şiddetli
çatışmaya girdiği PKK’nin ya-
yın organları ve muhabirlerine
yaşam hakkı tanımadı. PKK
yanlısı gazetelerin Güneydo-
ğu’daki büroları kundaklandı,
bayiler yakıldı, satıcılar ve mu-
habirler öldürüldü. Tüm bu
eylemlerin ardında adres ola-
rak Hizbullah gösterildi!
Kaderin cilvesi midir bilin-
mez, örgüt medyasına ta-
hammül edemeyen Hizbullah
bir yılı aşkın süredir kendi ga-
zetesini hiçbir engelle karşı-
laşmadan yayımlıyor ve pro-
paganda yapıyor! Çelişki bir
tek bununla kalmıyor; 2000
yılı öncesinde onlarca kişiyi
ajan olduğu gerekçesiyle or-
tadan kaldıran Hizbullah şim-
dilerde ajanlık faaliyetlerinin
örgütü kıskaca almış olma-
sından yakınıyor! Doğru Ha-
ber’in 4 Haziran tarihli son sa-
yısında yer alan “Muhbirlik
teklifi” başlıklı yazıda Hizbullah’ı
kuşatan ajanlık endişesine şöy-
le değinilmişti:
“90’lı yıllardaki çatışma or-
tamında devletin ajanlaştırma,
muhbirleştirme ile ilgili baş-
vurduğu yöntemler ile bugün
başvurduğu yöntemler arasın-
da paralellik görüyoruz. Özel-
likle bu yöntemin hâlâ devam
ediyor olması devletin derin zih-
niyetinin değişmediğini ortaya
koyuyor. Geçmişte bu kirli ve
nefret uyandıran işe bulaşan-
ların neler yaptıkları bugün or-
taya çıkıyor. Çabalar geçici
olarak bazı lezzetler sunabilir,
ancak uğranılacak elim akıbet
ebedi olacaktır.”
Büyük gazetelerin Anadolu’daki
temsilcilerine “taşra muhabiri” denilir...
Taşrada muhabirlik zordur. Olanak-
sızlıklar içinde gazetelerine haber ye-
tiştirmeye çalışan muhabirlerin çoğu
bu işi amatörce yapar. Bu yüzden on-
lara gönüllü muhabirler de denir. He-
le bir de Cumhuriyet muhabirliği var-
dır ki onun önemi ve keyfi çok daha
başkadır.
Anadolu’daki okurlar Cumhu-
riyet muhabirleriyle arkadaş olur-
lar. Okurlar çevrelerinde duy-
dukları her olayı Cumhuriyet
muhabirlerine bildirmeyi kendi-
lerine görev sayarlar. Muhabirler
de bulundukları kentlerde, de-
mokratik kitle örgütleri, dernek-
ler ve siyasi partilerin temsilci-
leriyle okurları bir arada tutan bir-
leştirici unsurlar haline gelirler. Dün-
yanın hiçbir tarafında okurla muhabi-
ri bu kadar yakınlaştıran bir başka ga-
zete yoktur...
İşte haberlerini yıllardır okuduğunuz
o muhabirlerden biri, 84 yaşındaki bir
çınar, dün Trabzon’da devrildi. Yak-
laşık 50 yıldır Cumhuriyet’in Trabzon
muhabirliğini yapan Ömer Güner ya-
şama veda etti. Taşra muhabirinin ölü-
mü yalnızca Cumhuriyet gazetesinin
spor sayfasına haber oldu.
Ömer Amca, Trabzon Toprak İskân
Müdürlüğü’nde memur olarak çalışır-
ken 1962’de Cumhuriyet muhabiri ol-
muştu. 1970’lerde Trabzon Valiliği’nin
yıllıklarını hazırlamış, 1976’da devlet
memurluğundan emekli olduktan son-
ra kendini tamamen gazeteciliğe ver-
mişti. Trabzon’da çok sayıda meslek
örgütünün kurulması ve gelişmesinde
onun çabaları vardı.
İstanbul’a Cumhuriyet’in
Yurt Haberleri Servisi Şefi ola-
rak geldikten sonra Ömer Am-
ca ile yakından tanıştım. Par-
kinson hastasıydı ve yürü-
mekte zorlanıyordu. Ancak
tüm sağlık sorunlarına karşın
muhabirliği, son günlere kadar
heyecanla sürdürdü. Ömer
Amca hastalığının mesleğini
yapmasını engellediğinden yakınır-
ken “Yazmak yaşamaktır, Cumhuriyet
muhabirliği ise onur... Aklım yerinde
ama vücudum bana ne yazık ki ihanet
etti” diyordu.
Bir Trabzon beyefendisinden geriye
“Gök Renginde Trabzon”, “Düşler
Düşünceler” ve “Gönülden Gönüle
Trabzon” adlı kitaplar kaldı. Bir de siz-
lerin tam 49 yıldır okuduğu haberlerin
sararmış kupürleri... Işıklar içinde yat
Ömer Amca...
Abdülkadir Aygan Ömer Güner
‘Akman’õ temiz biliyoruz’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Başbakan Tayyip Erdoğan, RTÜK
Başkanõ Zahid Akman’õn “temiz” bi-
ri olduğunu ileri sürdü, Başbakan
Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn istifa
çağrõsõnõn kişisel görüşü olduğunu
söyledi. Erdoğan, “Bir ay sonra baş-
kanlığı bırakacağını açıkladı. Fırtına
koparmanın anlamı var mı?” dedi.
Avrupa ülkelerinde de aile içi şiddet
olduğunu savunan, AİHM’nin Türki-
ye ile ilgili verdiği kararõ utanç veri-
ci olarak nitelendiren Erdoğan, Eve
Dönüş Yasasõ’nda değişiklik olabile-
ceğini söyledi. Erdoğan, üslubunun
sert olduğu eleştirilerine de “Halk be-
ni bu halimle seçti” karşõlõğõnõ verdi.
Erdoğan, NTV’de gündemdeki ko-
nulara ilişkin sorularõ yanõtladõ. DTP
Genel Başkanõ Ahmet Türk ile gö-
rüşmenin gündemden düşüp düşme-
diğinin sorulmasõ üzerine Erdoğan,
“Gündemimden düşürmüş deği-
lim. Biz kendimizi bu noktada bir
görüşmeye hazırladığımız esnada,
bakıyorsunuz ertesi gün şehit ha-
berleri geliyor” dedi. “Bu konuda af
boyutu var mı? Hani adı af olmasa
bile” sözleri üzerine Erdoğan, Eve Dö-
nüş Yasasõ’nõn önünün DTP tarafõn-
dan kesildiğini söyledi. Söz konusu ya-
sa üzerinde oynamalar yapõlabileceğini
kaydeden Erdoğan, “Ne bileyim, da-
ha faydalı hale getirilebilir. Ama biz
şu anda yeterlidir diyoruz” dedi.
‘IMF’ye mecbur değiliz’
Erdoğan, IMF ile ilişkilerin ne za-
man netleşeceğine ilişkin bir soru
üzerine, ülke çõkarlarõna aykõrõ bir şey
olduğu sürece IMF ile anlaşma ya-
põlmayacağõnõ söyledi. Erdoğan, “Biz
buna mecbur değiliz ki, IMF ol-
mazsa biz ölecek miyiz? Hiç öyle bir
derdimiz yok” dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin CHP’nin
harcamalarõyla ilgili kararõnõ anõmsa-
tan Erdoğan, “Asıl yolsuzluk bura-
da. Ben merdim ama karşımda
mert olan insan arıyorum. Ama
kendisi namertse bilemem” dedi.
Üslubunun sert olduğuna ilişkin
eleştirilerin anõmsatõlarak “Eve gitti-
ğinizde keşke bunu söylemeseydim,
biraz fazla sert kaçmış dediğiniz olu-
yor mu” sorusu üzerine Erdoğan,
“Dediğim anlar da olabilir tabii” de-
di. Erdoğan, “Peki, karikatürlerini-
ze niçin çok sinirleniyorsunuz” so-
rusu üzerine, “Karikatürlerin de
belli bir insaf çizgisinde olmasını is-
terim. Yani latife, nükte taşıyan
bir şey olduğu zaman buna eyvallah.
Ama kalkıp da hakikaten bir insa-
nın değerlerine saldırı niteliği taşı-
yorsa bu karikatür de olsa ben şah-
sen ona kalkarım eleştirimi yapa-
rım” yanõtõnõ verdi.
‘Çatlak oluşturma gayreti’
Erdoğan, RTÜK Başkanõ Zahid
Akman ile ilgili sorular üzerine, Ak-
man üzerinden AKP’ye vurulmaya ça-
lõşõlmasõnõn namertlik olduğunu söy-
ledi. Akman’õn AKP kontenjanõndan
seçildiğinin anõmsatõlmasõ üzerine Er-
doğan, “Seçilebilir. Biz bu arkada-
şımızı şu ana kadar bildiğimiz ka-
darıyla temiz bir arkadaşımız ola-
rak bildik, biliyoruz” dedi. Başbakan
Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn istifa
çağrõsõnõn anõmsatõlmasõ üzerine Er-
doğan, “Zahid Bey üzerinden bir
çatlak oluşturma gayreti içerisine
girmek çok yanlış. O, onun kişisel
kanaatidir. Yani bizim hükümeti-
mizin, başta şahsımın kanaati de-
ğildir. Kaldı ki Zahid Bey kendisi de
açıklamasını yapmıştır. Başkanlık
süresi 15 Temmuz’da doluyor. Dol-
duktan sonra da zaten başkanlığa
aday olmayacağını, ondan sonra 3
yıl gibi bir süre de üyelik süresi var.
Zaten süre burada yaklaşmış. Bir ay
sonra da aday olmayacağını çok net
açıkça ortaya koydu. Burada fırtı-
nalar koparmanın bir anlamı var
mı?” görüşünü dile getirdi.
AB ile ilişkilerde, limanlarõn ve
ruhban okulunun açõlmasõ gibi de-
meçlerin verildiği sõkõntõlõ bir dönemin
sinyallerinin geldiği yönündeki yo-
rumlarõn sorulmasõ üzerine Erdoğan,
hep Türkiye’den adõm ve jest bek-
lendiğini, ancak atõlacak adõmlarda
karşõlõklõlõk ilkesi olduğunu söyledi.
Erdoğan, “Biz Güney Kıbrıs’a vize
uygulamasını kaldırdık. Onlar bu
noktada ciddi bir adım atamadı.
Hep bu jestler bizden mi olacak. Ha-
ni karşı tarafın jesti! ” dedi.
Ruhban okulu konusunun da tartõ-
şõlabileceğini, konuşulabileceğini ifa-
de eden Erdoğan, “Sen şimdi kalkıp
da Batı Trakya’da hâlâ benim ora-
daki vatandaşlarımın seçmiş oldu-
ğu bir müftüye resmi olarak ‘seni ta-
nõyorum’ demezsen kusura bakma
arkadaş. Onların yaptığı bir şey
yok. Batı Trakya’da Türk kelime-
sine tahammül edemiyorlar” diye
konuştu.
‘Sarkozy pişman olacak’
Fransa’daki Türkiye gününü iptal
edebileceklerini ve Fransa’ya gitme-
yebileceğini belirten Erdoğan, “Sar-
kozy, yaptıklarından er ya da geç
pişman olacaktır” dedi.
AİHM’nin Türkiye aleyhine verdiği
aile içi şiddet kararõnõn utanç verici ol-
duğunu belirten Erdoğan, tekil bir ola-
yõn kalkõp Türkiye geneline fatura
edilmesinin çok ciddi bir yanlõş ol-
duğunu, bu olaylarõn diğer ülkelerde
de yaşandõğõnõ söyledi. Her vatanda-
şõn başõna bir polis verilemeyeceğini
belirten Erdoğan, medyanõn reyting
uğruna bazõ olaylarõ allayõp pullaya-
rak günlerce gündemde tuttuğunu
söyledi. Erdoğan, Mardin ve Mü-
nevver Karabulut cinayeti gibi olay-
larõn unutturulmamasõnõn daha yararlõ
olup olmayacağõ sorusu üzerine,
“Tam aksine çok zararlı olur. Bir-
çok şeyi bir defa unutturmanın
gayreti içerisinde olmalıyız. Eğer
unutturmazsak travma meydana
getirir. Unutturursak geleceğe umu-
dumuz artar. Onun için mecburuz
bunları unutturmaya” dedi.
‘Mahrem görüşme’
Eski Genelkurmay Başkanõ emek-
li Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile gö-
rüşmesinin sorulmasõ üzerine Erdo-
ğan, “Bir mahrem görüşme yapı-
yoruz. Bunları açıklamaya mec-
bur muyuz? Bu benimle mezara gi-
der. İnanıyorum ki Sayın Büyüka-
nıt da böyle düşünüyor. Büyüka-
nıt’ın böyle bir şey yapacağına ih-
timal vermiyorum, açıklamaya kal-
karsa o zaman ben de tabii yaptı-
ğımız görüşmeyle ilgili şeyleri açık-
larım. Ama ben böyle bir şeye ih-
timal vermiyorum” diye konuştu.
Başbakan, Deniz Feneri soruşturmasõ kapsamõnda malvarlõğõna tedbir konan RTÜK Başkanõ’nõ savundu
Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe görüşmesine ilişkin olarak “Eğer
Büyükanõt açõklamaya kalkarsa o zaman ben de tabii yaptõğõmõz görüşmeyle
ilgili şeyleri açõklarõm” diye konuştu. Erdoğan, üslubunun sert olduğu
eleştirilerine ise “Halk beni bu halimle seçti” karşõlõğõnõ verdi.
Köprüde ‘eğitim’ eylemi
İstanbul Haber Servisi - Ekim Gençliği
üyeleri, üniversitelerde son dönemde artan
baskõcõ ve anti-demokratik uygulamalarõ pro-
testo ederek, Boğaz Köprüsü’nde eylem yap-
tõ. Eylemciler köprü trafiğini keserek, kendi-
lerini köprünün korkuluklarõna zincirledi,
“Eğitim hakkõmõz engellenemez” yazõlõ pan-
kart açtõ. Öğrenciler, polis tarafõndan zincirle-
rin kesilmesinin ardõndan gözaltõna alõndõ.
Soruları taşıyan araçta yangın
İstanbul Haber Servisi - Seviye Belirle-
me Sõnavõ (SBS) Anadolu yakasõnõn sõnav soru-
larõnõ taşõyan ve Sultanbeyli’de seyir halindey-
ken arõzalanan araçta dün ufak çaplõ yangõn
meydana geldi. Kõsa sürede kontrol altõna alõ-
nan yangõnõn aracõn motorunda meydana gelen
arõzadan kaynaklandõğõ belirtildi. Olay sonra-
sõnda araçta bulunan SBS sõnav sorularõnõn ise
İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü ve polisler kont-
rolünde başka bir araca alõndõğõ belirtildi.
Halkevlerinden zam protestosu
İstanbul Haber Servisi - Halkevleri
üyeleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)
tarafõndan ulaşõm ücretlerine yapõlan zamlarõ
protesto etti. Mecidiyeköy metrobüs durağõ
önünde toplanan Halkevciler, “Ulaşõm zamlarõ
geri alõnsõn” dövizleri taşõdõ. Halkevleri Genel
Başkanõ İlknur Birol, “Ülkede gerçek işsiz sa-
yõsõ 6 milyon 471 bine ulaştõ. Krizin en ağõr
koşullarla yaşandõğõ İstanbul’da milyonlarca
insan toplu taşõma araçlarõnõ kullanõyor. İBB,
halkõn vergileriyle, halkõn parasõyla kurduklarõ
şirketlerle halkõ kazõklõyor” dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tunceli
Bağõmsõz Milletvekili Kamer Genç,
AKP’li iki milletvekilinin kendisine,
“DTP’liler size sokakta saldıracak. Bir-
kaç gün ortadan kaybolun, Meclis’e gel-
meyin” dediklerini söyledi.
Genç, dün parlamentoda düzenlediği ba-
sõn toplantõsõnda “laiklik ilkesine ve ülke-
nin bölünmezliğine yönelik saldırılar
karşısında hiçbir şeyden korkmadan dü-
şüncelerini açıklamaya devam edeceğini,
bazı çevrelerin bundan rahatsız olduğu-
nu” kaydetti. Genç, “AKP’liler dün (önce-
ki gün) genel kurulda üzerime yürüdü.
Akşam saatlerinde AKP’li iki milletvekili
ayrı ayrı yanıma geldi. Bana, ‘DTP’liler
size sokakta saldõracak. En iyisi, birkaç gün
ortadan kaybolun, Meclis’e gelmeyin’ de-
diler. Kuştan korkan, darı ekmez” dedi.
Çanakkale kongresinde yaptõğõ konuşmayõ
genel kurulda gündeme getirmesi üzerine sa-
taşma olduğu gerekçesiyle söz alan DTP
Muş Milletvekili Sırrı Sakık’õn “Kamer
Genç, bizi polise ve savcıya ihbar ediyor,
diyerek birilerine mesaj gönderdiğini, o
bölgenin insanı olarak Sakık’ın sözlerinin
anlamını bildiğini” vurgulayan Genç, DTP
Batman Milletvekili Bengi Yıldız ile DTP
Şanlõurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin
15-20 gün önce odasõna gelerek “Biz, her-
kesle uğraşıyoruz. Bir de senle uğraşma-
yalım” dediklerini söyledi. Genç, “ne şart-
lar içinde görev yaptığını, başına bir şey
gelirse sorumlularının kim olduğunu ka-
muoyunun bilmesi için bunları anlattığını”
vurgularken “can güvenliğinin tehlikede ol-
duğunu söylemediğini, ancak durumun bi-
linmesini istediğini, koruma talebinde bu-
lunmaya gerek olmadığını” bildirdi.
Genç: Kuştan
korkan
darõ ekmez