23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 12 HAZİRAN 2009 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Obama’yı Dinlerken... ABD Başkanı Barack Obama’nın Kahire’deki konuşmasının yankıları sürüyor. Daha önce bize gelip, Ankara’da laik demokrat Cumhuriyet Türkiye’sine seslenmişti. Arkasından Mısır’a gidip, 4 Haziran’da Kahire Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmayla, bütün İslam dünyasına seslendi. Önce bize gelmesi de önemliydi, unutulma- yacak... Kahire konuşmasında, gündemde diyalog, uz- laşma, barış ve demokrasi görülüyor. Ve bir geç- mişi silmek de var. Gerçekten, söz konusu geçmiş, başta Müs- lüman dünyaya karşı açılmış kanlı seferlerin anı- larıyla örülüdür. Her şey bir yana, Irak’a yağdı- rılan zulüm unutulmayacak. Şimdi yeni bir baş- kan, emperyalist ABD’nin alnındaki damgaları silmek fırsatını bulmuştur ve elinden geleni yapmak isteğindedir. Görüldüğü kadar da iyi niyetlidir... Ortadoğu’da, başta Irak ve Afganistan’dan çe- kilmek; Filistin’de yapıcı olmak, İran’la maraza çıkarmaktan uzak durmak gelir. Türkiye’de “Ilımlı İslam” gibi soytarılıklara girmemelidir. Başkan, “ABD’nin İslamlık’la bir savaş içinde olmadığını” söylüyor. Ve konuşurken “içten ve dürüst” görünüyor. Batı’ya verdiği, “kadınların ne giyeceğini dik- te etmeyelim” mesajı da anlamlıdır. Özetle, önemli bir “barışa çağrı” önündeyiz. Dileriz, ha- yata geçsin, uygulansın! Obama’nın Ortadoğu’ya yönelik özgürlükçü ve demokratik tutumunu Batılılar alkışlıyorlar. Ya Ortadoğuluların ve bizim tavrımız? Ortadoğu’da gelişmeleri ve gerçekleri gör- meliyiz: Örneğin İran’da birkaç gün içinde bir se- çim olacak. İran’da 30 yıl önce gerçekleşen bir devrimin sonunda kurulmuş “İslami Cumhuri- yet”in - demokrasinin dışında ve uzağında seyretmiş- gelişmelerinde köklü bir değişiklik ola- cak mıdır? Mümkün müdür? Bekleyip göreceğiz... Bizlere gelince... Obama, Türkiye’ye geldi- ğinde, konuşmasında, Ermenistan’a açılımı, Kürt sorunu ve azınlıklar gibi konularda bekle- diklerini dile getirmiş ve olduğunda, Türki- ye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğini dünya barışı- na hizmet olarak nitelemişti. Ancak, beklentilerin tersine, Obama, Sayın Ferai Tınç’ın belirttiği gi- bi (Hürriyet, 5.6.2009), Türkiye’yi Müslüman dün- yaya örnek olarak göstermedi; yani Türkiye’nin bir “laik demokrasi” olduğunu gözlerden uzak tuttu ve böylece yanlış yaptı. Türkiye söz konusu olduğunda, Anglosaksonların -ve onlardan ez- berlemiş olanların- düştükleri bir yanlıştır bu! AKP’nin düşüncesi de böyledir. Müslüman Kardeşler’in izinde, “İslam Cumhuriyeti”nin ar- kasındadır. Ancak olduğunda, demokrasi de kaynayacaktır... Son Avrupa Parlamentosu seçimlerinin so- nuçları pek önemlidir; gösterdiği de, Avru- pa’da seçimlere katılımın düşüklüğüdür: Örne- ğin, Fransa’da seçimlere katılım yüzde 34’ler dü- zeyinde; Almanya’da yüzde 40’lara ancak ula- şıyor... Sonuçlar, Sayın Mehmet Y. Yılmaz’ın fark et- tiği gibi (Hürriyet, 10.6.2009), Türkiye için ne den- li olumsuz bir tablo çiziyorsa, Avrupa demok- rasisinin geleceği açısından da aynı derecede kötü bir gelecek vaat ediyor. Gelişmeler, Avru- pa’nın kimi ülkelerinde uzun süredir güçlenmekte olan faşist akımlar için de bir zafer sayılmalı. Merkel ve Sarkozy gibi siyasetçiler, kam- panyalarının merkezine Türkiye karşıtlığını ko- yarak aslında kendilerinden daha radikal söy- lemlere sahip ırkçı siyasetlerin değirmenine de su taşıyorlar. Avrupa, bir alamete binmiş kıyamete doğru gi- diyor, dileriz erken uyanırlar. Çanlar Avrupa için çalıyor... TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com PKK’nin 1984’te terör eylemlerine baş- lamasıyla birlikte Doğu ve Güneydoğu’ya ya- bancı olan İstanbul basını bölgeden haber almakta zorlanıyordu. Diyarbakır’da oluş- turulmuş bir-iki gazetenin bürosu giderek ya- yılan şiddetin tüm unsurlarını Türkiye’ye ve dünyaya duyurmakta yetersiz kalıyordu. Ga- zetecilik mesleği Güneydoğu muhabirliğini işte bu sıkıntıyı aşmak için yaratmıştı. Kürtçe, Zazaca ve Soranice bilen yerel muhabirler bir süre sonra hem Türk hem de dünya basınının önem- li haber kaynakları haline geldiler. An- cak bölgede kullanılan dil, coğrafi so- runlar ve aşiret yapısının yarattığı ma- halle baskısı gazeteciliği kıskaç al- tında tuttu, muhabirler tarafsız ha- bercilik yapmakta bayağı zorlandı. Mesleği yaparken ağanın, şeyhin, korucunun, kaçakçının, teröristin ayağına basmak ve bu yüzden öldürülmek de var- dı! PKK tehdit ve engellemelerle yetinirken daha sonra şiddete başvuran Hizbullah, Gü- neydoğu’da 13 gazeteciyi katletti! Kimi çevreler ise bu cinayetlerin ardında “Hizbul- kontra”nın olduğunu ileri sürdü! Yaşamayı başarabilenler ise sık sık teh- dit edildi. Bürolar baskıyla kapatıldı, gaze- tecilerin mesleğini yapması engellendi. Ba- zen de PKK’lilerin yaptığı gibi gazete tem- silcileri kent merkezinde bir minibüse bin- dirilerek dağa kaçırıldı ve örgüt kararları dik- te ettirildi! Terörün yarattığı kaos ortamında şidde- tin arkasındaki mekanizmayı deşifre et- mek zordu. Güneydoğu muhabirlerinin bir bölümü baskılar yüzünden rutin habercili- ğe zorlandı. Kimileri de devletten ihale alan karanlık patronların Diyarbakır’da çı- kardığı yerel gazeteleri dinci örgütlerin söz- cüsü haline getirdi! Bir grup gazeteci ise baskıya boyun eğip dümen suyuna girmektense bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. Mesleğini İstanbul’da sürdürmek zorunda kalan Güneydoğu muha- birlerinden biri de Nevzat Çiçek’ti. Daha önce “Puşi ve Sarık” adlı bir ki- tap yazan Çiçek, PKK itirafçıları Kahraman Bilgiç, İbrahim Babat ve Abdülkadir Aygan’ın öykülerini anlatan “İtirafçı: Karanlık Dönemin Tetikçi- leri” adlı çalışmayı da kaleme aldı. Çiçek son olarak İsveç’te yaşayan Ay- gan’ın anlatımlarından yola çıkarak “Gerçek Cellat Kim: Tetiği Çeken mi, Çektiren mi?” adlı kitabı yayımladı. Çiçek bu kitabında, Ab- dullah Öcalan’ın akrabası olan Aygan’ın iti- rafçı olduktan sonra kimliğinin nasıl değiş- tirildiğini ve yurtdışına nasıl kaçırıldığını anlatıyor. Kitapta, PKK’cilikten itirafçılığa gi- den karanlık bir portrenin ilginç serüvenine ve istihbarat birimlerinden peşmergelere uzanan şaşırtıcı bağlantılarına yer veriliyor. Güneydoğu Gazeteciliği ve Terör Kitaplığı!.. Ömer Güner’i yitirdikAjanlık Girdabında Hizbullah!.. Güneydoğu muhabirliğin- den söz etmişken ilginç bir ga- zeteye değinmekte yarar var. Merkezi Diyarbakır’da olan “Doğru Haber” adlı haftalık gazetenin 61. sayısı yayım- landı. Bu, Güneydoğu’da ya- yımlanan sıradan bir yerel ga- zete değil! Bu gazete bir dö- nem Güneydoğu’yu kan ba- taklığına çeviren Hizbullah ör- gütünün siyasallaşma süre- cindeki yayın organı... Reklamları yalnızca Vakit adlı dinci mevkutede yayımla- nan bu gazetenin varlığı ve çevresindeki girdap Hizbul- lah’la ilgili iki önemli çelişkiyi de gündemde tutuyor! Hizbullah, 1990’ların ortalarında şiddetli çatışmaya girdiği PKK’nin ya- yın organları ve muhabirlerine yaşam hakkı tanımadı. PKK yanlısı gazetelerin Güneydo- ğu’daki büroları kundaklandı, bayiler yakıldı, satıcılar ve mu- habirler öldürüldü. Tüm bu eylemlerin ardında adres ola- rak Hizbullah gösterildi! Kaderin cilvesi midir bilin- mez, örgüt medyasına ta- hammül edemeyen Hizbullah bir yılı aşkın süredir kendi ga- zetesini hiçbir engelle karşı- laşmadan yayımlıyor ve pro- paganda yapıyor! Çelişki bir tek bununla kalmıyor; 2000 yılı öncesinde onlarca kişiyi ajan olduğu gerekçesiyle or- tadan kaldıran Hizbullah şim- dilerde ajanlık faaliyetlerinin örgütü kıskaca almış olma- sından yakınıyor! Doğru Ha- ber’in 4 Haziran tarihli son sa- yısında yer alan “Muhbirlik teklifi” başlıklı yazıda Hizbullah’ı kuşatan ajanlık endişesine şöy- le değinilmişti: “90’lı yıllardaki çatışma or- tamında devletin ajanlaştırma, muhbirleştirme ile ilgili baş- vurduğu yöntemler ile bugün başvurduğu yöntemler arasın- da paralellik görüyoruz. Özel- likle bu yöntemin hâlâ devam ediyor olması devletin derin zih- niyetinin değişmediğini ortaya koyuyor. Geçmişte bu kirli ve nefret uyandıran işe bulaşan- ların neler yaptıkları bugün or- taya çıkıyor. Çabalar geçici olarak bazı lezzetler sunabilir, ancak uğranılacak elim akıbet ebedi olacaktır.” Büyük gazetelerin Anadolu’daki temsilcilerine “taşra muhabiri” denilir... Taşrada muhabirlik zordur. Olanak- sızlıklar içinde gazetelerine haber ye- tiştirmeye çalışan muhabirlerin çoğu bu işi amatörce yapar. Bu yüzden on- lara gönüllü muhabirler de denir. He- le bir de Cumhuriyet muhabirliği var- dır ki onun önemi ve keyfi çok daha başkadır. Anadolu’daki okurlar Cumhu- riyet muhabirleriyle arkadaş olur- lar. Okurlar çevrelerinde duy- dukları her olayı Cumhuriyet muhabirlerine bildirmeyi kendi- lerine görev sayarlar. Muhabirler de bulundukları kentlerde, de- mokratik kitle örgütleri, dernek- ler ve siyasi partilerin temsilci- leriyle okurları bir arada tutan bir- leştirici unsurlar haline gelirler. Dün- yanın hiçbir tarafında okurla muhabi- ri bu kadar yakınlaştıran bir başka ga- zete yoktur... İşte haberlerini yıllardır okuduğunuz o muhabirlerden biri, 84 yaşındaki bir çınar, dün Trabzon’da devrildi. Yak- laşık 50 yıldır Cumhuriyet’in Trabzon muhabirliğini yapan Ömer Güner ya- şama veda etti. Taşra muhabirinin ölü- mü yalnızca Cumhuriyet gazetesinin spor sayfasına haber oldu. Ömer Amca, Trabzon Toprak İskân Müdürlüğü’nde memur olarak çalışır- ken 1962’de Cumhuriyet muhabiri ol- muştu. 1970’lerde Trabzon Valiliği’nin yıllıklarını hazırlamış, 1976’da devlet memurluğundan emekli olduktan son- ra kendini tamamen gazeteciliğe ver- mişti. Trabzon’da çok sayıda meslek örgütünün kurulması ve gelişmesinde onun çabaları vardı. İstanbul’a Cumhuriyet’in Yurt Haberleri Servisi Şefi ola- rak geldikten sonra Ömer Am- ca ile yakından tanıştım. Par- kinson hastasıydı ve yürü- mekte zorlanıyordu. Ancak tüm sağlık sorunlarına karşın muhabirliği, son günlere kadar heyecanla sürdürdü. Ömer Amca hastalığının mesleğini yapmasını engellediğinden yakınır- ken “Yazmak yaşamaktır, Cumhuriyet muhabirliği ise onur... Aklım yerinde ama vücudum bana ne yazık ki ihanet etti” diyordu. Bir Trabzon beyefendisinden geriye “Gök Renginde Trabzon”, “Düşler Düşünceler” ve “Gönülden Gönüle Trabzon” adlı kitaplar kaldı. Bir de siz- lerin tam 49 yıldır okuduğu haberlerin sararmış kupürleri... Işıklar içinde yat Ömer Amca... Abdülkadir Aygan Ömer Güner ‘Akman’õ temiz biliyoruz’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, RTÜK Başkanõ Zahid Akman’õn “temiz” bi- ri olduğunu ileri sürdü, Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn istifa çağrõsõnõn kişisel görüşü olduğunu söyledi. Erdoğan, “Bir ay sonra baş- kanlığı bırakacağını açıkladı. Fırtına koparmanın anlamı var mı?” dedi. Avrupa ülkelerinde de aile içi şiddet olduğunu savunan, AİHM’nin Türki- ye ile ilgili verdiği kararõ utanç veri- ci olarak nitelendiren Erdoğan, Eve Dönüş Yasasõ’nda değişiklik olabile- ceğini söyledi. Erdoğan, üslubunun sert olduğu eleştirilerine de “Halk be- ni bu halimle seçti” karşõlõğõnõ verdi. Erdoğan, NTV’de gündemdeki ko- nulara ilişkin sorularõ yanõtladõ. DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk ile gö- rüşmenin gündemden düşüp düşme- diğinin sorulmasõ üzerine Erdoğan, “Gündemimden düşürmüş deği- lim. Biz kendimizi bu noktada bir görüşmeye hazırladığımız esnada, bakıyorsunuz ertesi gün şehit ha- berleri geliyor” dedi. “Bu konuda af boyutu var mı? Hani adı af olmasa bile” sözleri üzerine Erdoğan, Eve Dö- nüş Yasasõ’nõn önünün DTP tarafõn- dan kesildiğini söyledi. Söz konusu ya- sa üzerinde oynamalar yapõlabileceğini kaydeden Erdoğan, “Ne bileyim, da- ha faydalı hale getirilebilir. Ama biz şu anda yeterlidir diyoruz” dedi. ‘IMF’ye mecbur değiliz’ Erdoğan, IMF ile ilişkilerin ne za- man netleşeceğine ilişkin bir soru üzerine, ülke çõkarlarõna aykõrõ bir şey olduğu sürece IMF ile anlaşma ya- põlmayacağõnõ söyledi. Erdoğan, “Biz buna mecbur değiliz ki, IMF ol- mazsa biz ölecek miyiz? Hiç öyle bir derdimiz yok” dedi. Anayasa Mahkemesi’nin CHP’nin harcamalarõyla ilgili kararõnõ anõmsa- tan Erdoğan, “Asıl yolsuzluk bura- da. Ben merdim ama karşımda mert olan insan arıyorum. Ama kendisi namertse bilemem” dedi. Üslubunun sert olduğuna ilişkin eleştirilerin anõmsatõlarak “Eve gitti- ğinizde keşke bunu söylemeseydim, biraz fazla sert kaçmış dediğiniz olu- yor mu” sorusu üzerine Erdoğan, “Dediğim anlar da olabilir tabii” de- di. Erdoğan, “Peki, karikatürlerini- ze niçin çok sinirleniyorsunuz” so- rusu üzerine, “Karikatürlerin de belli bir insaf çizgisinde olmasını is- terim. Yani latife, nükte taşıyan bir şey olduğu zaman buna eyvallah. Ama kalkıp da hakikaten bir insa- nın değerlerine saldırı niteliği taşı- yorsa bu karikatür de olsa ben şah- sen ona kalkarım eleştirimi yapa- rım” yanõtõnõ verdi. ‘Çatlak oluşturma gayreti’ Erdoğan, RTÜK Başkanõ Zahid Akman ile ilgili sorular üzerine, Ak- man üzerinden AKP’ye vurulmaya ça- lõşõlmasõnõn namertlik olduğunu söy- ledi. Akman’õn AKP kontenjanõndan seçildiğinin anõmsatõlmasõ üzerine Er- doğan, “Seçilebilir. Biz bu arkada- şımızı şu ana kadar bildiğimiz ka- darıyla temiz bir arkadaşımız ola- rak bildik, biliyoruz” dedi. Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn istifa çağrõsõnõn anõmsatõlmasõ üzerine Er- doğan, “Zahid Bey üzerinden bir çatlak oluşturma gayreti içerisine girmek çok yanlış. O, onun kişisel kanaatidir. Yani bizim hükümeti- mizin, başta şahsımın kanaati de- ğildir. Kaldı ki Zahid Bey kendisi de açıklamasını yapmıştır. Başkanlık süresi 15 Temmuz’da doluyor. Dol- duktan sonra da zaten başkanlığa aday olmayacağını, ondan sonra 3 yıl gibi bir süre de üyelik süresi var. Zaten süre burada yaklaşmış. Bir ay sonra da aday olmayacağını çok net açıkça ortaya koydu. Burada fırtı- nalar koparmanın bir anlamı var mı?” görüşünü dile getirdi. AB ile ilişkilerde, limanlarõn ve ruhban okulunun açõlmasõ gibi de- meçlerin verildiği sõkõntõlõ bir dönemin sinyallerinin geldiği yönündeki yo- rumlarõn sorulmasõ üzerine Erdoğan, hep Türkiye’den adõm ve jest bek- lendiğini, ancak atõlacak adõmlarda karşõlõklõlõk ilkesi olduğunu söyledi. Erdoğan, “Biz Güney Kıbrıs’a vize uygulamasını kaldırdık. Onlar bu noktada ciddi bir adım atamadı. Hep bu jestler bizden mi olacak. Ha- ni karşı tarafın jesti! ” dedi. Ruhban okulu konusunun da tartõ- şõlabileceğini, konuşulabileceğini ifa- de eden Erdoğan, “Sen şimdi kalkıp da Batı Trakya’da hâlâ benim ora- daki vatandaşlarımın seçmiş oldu- ğu bir müftüye resmi olarak ‘seni ta- nõyorum’ demezsen kusura bakma arkadaş. Onların yaptığı bir şey yok. Batı Trakya’da Türk kelime- sine tahammül edemiyorlar” diye konuştu. ‘Sarkozy pişman olacak’ Fransa’daki Türkiye gününü iptal edebileceklerini ve Fransa’ya gitme- yebileceğini belirten Erdoğan, “Sar- kozy, yaptıklarından er ya da geç pişman olacaktır” dedi. AİHM’nin Türkiye aleyhine verdiği aile içi şiddet kararõnõn utanç verici ol- duğunu belirten Erdoğan, tekil bir ola- yõn kalkõp Türkiye geneline fatura edilmesinin çok ciddi bir yanlõş ol- duğunu, bu olaylarõn diğer ülkelerde de yaşandõğõnõ söyledi. Her vatanda- şõn başõna bir polis verilemeyeceğini belirten Erdoğan, medyanõn reyting uğruna bazõ olaylarõ allayõp pullaya- rak günlerce gündemde tuttuğunu söyledi. Erdoğan, Mardin ve Mü- nevver Karabulut cinayeti gibi olay- larõn unutturulmamasõnõn daha yararlõ olup olmayacağõ sorusu üzerine, “Tam aksine çok zararlı olur. Bir- çok şeyi bir defa unutturmanın gayreti içerisinde olmalıyız. Eğer unutturmazsak travma meydana getirir. Unutturursak geleceğe umu- dumuz artar. Onun için mecburuz bunları unutturmaya” dedi. ‘Mahrem görüşme’ Eski Genelkurmay Başkanõ emek- li Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile gö- rüşmesinin sorulmasõ üzerine Erdo- ğan, “Bir mahrem görüşme yapı- yoruz. Bunları açıklamaya mec- bur muyuz? Bu benimle mezara gi- der. İnanıyorum ki Sayın Büyüka- nıt da böyle düşünüyor. Büyüka- nıt’ın böyle bir şey yapacağına ih- timal vermiyorum, açıklamaya kal- karsa o zaman ben de tabii yaptı- ğımız görüşmeyle ilgili şeyleri açık- larım. Ama ben böyle bir şeye ih- timal vermiyorum” diye konuştu. Başbakan, Deniz Feneri soruşturmasõ kapsamõnda malvarlõğõna tedbir konan RTÜK Başkanõ’nõ savundu Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe görüşmesine ilişkin olarak “Eğer Büyükanõt açõklamaya kalkarsa o zaman ben de tabii yaptõğõmõz görüşmeyle ilgili şeyleri açõklarõm” diye konuştu. Erdoğan, üslubunun sert olduğu eleştirilerine ise “Halk beni bu halimle seçti” karşõlõğõnõ verdi. Köprüde ‘eğitim’ eylemi İstanbul Haber Servisi - Ekim Gençliği üyeleri, üniversitelerde son dönemde artan baskõcõ ve anti-demokratik uygulamalarõ pro- testo ederek, Boğaz Köprüsü’nde eylem yap- tõ. Eylemciler köprü trafiğini keserek, kendi- lerini köprünün korkuluklarõna zincirledi, “Eğitim hakkõmõz engellenemez” yazõlõ pan- kart açtõ. Öğrenciler, polis tarafõndan zincirle- rin kesilmesinin ardõndan gözaltõna alõndõ. Soruları taşıyan araçta yangın İstanbul Haber Servisi - Seviye Belirle- me Sõnavõ (SBS) Anadolu yakasõnõn sõnav soru- larõnõ taşõyan ve Sultanbeyli’de seyir halindey- ken arõzalanan araçta dün ufak çaplõ yangõn meydana geldi. Kõsa sürede kontrol altõna alõ- nan yangõnõn aracõn motorunda meydana gelen arõzadan kaynaklandõğõ belirtildi. Olay sonra- sõnda araçta bulunan SBS sõnav sorularõnõn ise İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü ve polisler kont- rolünde başka bir araca alõndõğõ belirtildi. Halkevlerinden zam protestosu İstanbul Haber Servisi - Halkevleri üyeleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafõndan ulaşõm ücretlerine yapõlan zamlarõ protesto etti. Mecidiyeköy metrobüs durağõ önünde toplanan Halkevciler, “Ulaşõm zamlarõ geri alõnsõn” dövizleri taşõdõ. Halkevleri Genel Başkanõ İlknur Birol, “Ülkede gerçek işsiz sa- yõsõ 6 milyon 471 bine ulaştõ. Krizin en ağõr koşullarla yaşandõğõ İstanbul’da milyonlarca insan toplu taşõma araçlarõnõ kullanõyor. İBB, halkõn vergileriyle, halkõn parasõyla kurduklarõ şirketlerle halkõ kazõklõyor” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tunceli Bağõmsõz Milletvekili Kamer Genç, AKP’li iki milletvekilinin kendisine, “DTP’liler size sokakta saldıracak. Bir- kaç gün ortadan kaybolun, Meclis’e gel- meyin” dediklerini söyledi. Genç, dün parlamentoda düzenlediği ba- sõn toplantõsõnda “laiklik ilkesine ve ülke- nin bölünmezliğine yönelik saldırılar karşısında hiçbir şeyden korkmadan dü- şüncelerini açıklamaya devam edeceğini, bazı çevrelerin bundan rahatsız olduğu- nu” kaydetti. Genç, “AKP’liler dün (önce- ki gün) genel kurulda üzerime yürüdü. Akşam saatlerinde AKP’li iki milletvekili ayrı ayrı yanıma geldi. Bana, ‘DTP’liler size sokakta saldõracak. En iyisi, birkaç gün ortadan kaybolun, Meclis’e gelmeyin’ de- diler. Kuştan korkan, darı ekmez” dedi. Çanakkale kongresinde yaptõğõ konuşmayõ genel kurulda gündeme getirmesi üzerine sa- taşma olduğu gerekçesiyle söz alan DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık’õn “Kamer Genç, bizi polise ve savcıya ihbar ediyor, diyerek birilerine mesaj gönderdiğini, o bölgenin insanı olarak Sakık’ın sözlerinin anlamını bildiğini” vurgulayan Genç, DTP Batman Milletvekili Bengi Yıldız ile DTP Şanlõurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin 15-20 gün önce odasõna gelerek “Biz, her- kesle uğraşıyoruz. Bir de senle uğraşma- yalım” dediklerini söyledi. Genç, “ne şart- lar içinde görev yaptığını, başına bir şey gelirse sorumlularının kim olduğunu ka- muoyunun bilmesi için bunları anlattığını” vurgularken “can güvenliğinin tehlikede ol- duğunu söylemediğini, ancak durumun bi- linmesini istediğini, koruma talebinde bu- lunmaya gerek olmadığını” bildirdi. Genç: Kuştan korkan darõ ekmez
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle