17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 2009 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Türkiye’de Sistemin Çıkmazı Avrupa’da kapitalist sistemin siyasi yelpazesi 2. Dünya Savaşı sonrasının kaçınılmaz tablosu ne- deniyle komünist, sosyalist partilere alanı açık tut- mak zorunda kalmıştı. Sosyal demokratlar da bu partilere göre konumlanıyorlardı. Bu tablo 20. yüzyılın son çeyreğinde değişti. Batı ülkelerinde ABD kaynaklı neoliberalizm eko- nomide ve siyasette egemen olmaya başladı. Sov- yetler Birliği’nin dağılışı ise neoliberal çevrelerin tam egemenliklerini ilan ettikleri zamanı işaret edi- yordu. Sosyal demokratlar da sosyal politikaları bir yana bırakıp finans dünyasının kurallarına uy- gun davranmayı uygun buldular. Şimdiyse başka bir döneme girmiş bulunuyo- ruz. Neoliberal politikalar iflas etmiş durumdadır. Sis- temin gördüğü en büyük kriz kapitalizmi sarsıyor; yalnızca finans alanında kalmamış, doğal olarak reel sektörleri de kemirmeye başlamıştır. Çare ara- yışları sürüyor. Kapitalizm yalnızca ekonomide de- ğil, uluslararası politikalarda da tıkanma nokta- sındadır. Ama burada duralım. Duralım da Türkiye’ye bir bakalım. Türkiye’de işler biraz farklı gelişti. Batı’da olanı hızla taklit yeteneğine sahip sev- gili yurdumuzda siyaset geriden de olsa hep Ba- tı’yı izler. Oralarda üretilen her şey, ideolojik üretim de içinde, Türkiye’ye hızla girer. Neolibe- ralizm de öyle geldi. Ama bir fark var; Batı’da neoliberal politikalar kadim sistem partileri tarafından uygulamaya konulurken, Türkiye’de değişim çalkantıları içinde olan sistem, siyasi iktidarın, bu politi- kaları uygulamak üzere referansı din olan bir partinin eline geçtiğini görüverdi. Türkiye’de üretim alanında yükü taşıyan, finans politikalarının etkinliğinden ve AKP’nin politika- larından tedirgin Koç, Sabancı gibi büyük sa- nayiciler ya da onları temsil etmek üzere TÜSİ- AD, durumu kuşkuyla karşılasalar da boyun eğ- mekten başka çare bulamadılar. Sistemin “dü- zeltici” gücüne güvenmeyi tercih ettiler. Nasıl ol- sa bu parti de merkeze gelecek, siyaset ve eko- nomi yönetimi bakımından sistemin kabul ede- bileceği ölçülere tabi olacaktı. Ama öyle olmadı. Yerel seçimlerden sonra kendini yeniden dizayn etme gereği duyan AKP, dümeni merkeze doğ- ru değil, geçen altı yılda uygulanan politikalarla iyi- ce genişlemiş, cemaatlerin etkisinin iyice belir- ginleştiği kitleyi tatmin etmek üzere o ilk zaman- ların dini söylemine doğru kırma eğilimindedir. Bu- nun, kaçınılması güç uzlaşmalar nedeniyle mil- liyetçi bir söylemle iç içe geçeceğini, temel ara- cınsa dış politika olacağını öngörebiliriz. Bu durumun Türkiye’deki sistem, daha önem- lisi uluslararası sistem açısından tedirgin edici yön- leri vardır. Bu da zaten ufak ufak dile getirilmeye başlanmıştır. Dile getirenler kimi liberal yazarlar ve özellikle dışişlerinin artık açıkça küçümsenen elemanlarıdır. AKP, dinsel bir kimlikle, Ortadoğulu bir ba- kış açısıyla Ortadoğu’ya dönük bir dış politi- ka izlemek istiyor. Bu konuda ABD’yi, AB’yi ik- na edebileceğinden de neredeyse emindir. Eko- nomide IMF ile işbirliğinin Batı ve TÜSİAD için ye- terli bir garanti olacağını düşünüyorlar. Batı’nın politikalarına hâkim, gözden düşmüş dışişleri elemanları ise “Ortadoğu politikaları, NA- TO yani ABD ve AB bakış açısıyla planlanır, Or- tadoğu’dan Batı’ya politika empoze edile- mez” demekteler. Bu köklü bir farklılıktır, önümüzdeki dönemin önemli bir yarılmasıdır. Şimdi burada nesnel açıdan gücü olmasa da ge- lecekte etkin olması gereken sol açısından da ya- nıtlanması gereken bir soru var. Sol, Türkiye’nin dış politikasını NATO ve AB açı- sından mı planlardı? Yoksa sürekli olarak Batı‘nın hışmına ve gadrine uğramış Ortadoğu açısından mı? Soru çetrefildir, yanıtı öyle bir çırpıda verile- cek gibi değildir. Zaten de diyalektik ve analitik düşünmenin gerekliliği de burada gösterir ken- disini. Ortadoğu bugün geriliğin, gericiliğin ege- menliğinin hızla arttığı bir coğrafya olmuştur. Bu coğrafyanın siyasi güçlerinden bölge halk- larının çıkarlarına uygun politikalar çıkmaz. Bu nedenle de politikalar Batılı, ama aynı zamanda Batı’ya karşı olmak zorundadır. Çok mu karışık. Hayat karışıktır zaten. e-posta: [email protected] 5 ay süreyle yasadõşõ dinlendiği gerekçesiyle hem bakanlõğa hem HSYK’ye başvurdu Paksüt’tensuçduyurusuANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Os- man Paksüt, Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda 5 ay süreyle dinlendiği gerekçesiyle soruşturma savcõlarõ hak- kõnda Adalet Bakanlõğõ ile Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’na (HSYK) suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, sav- cõlarõn, uzun süre dinleme ve kayõt tut- maya ihtiyaç duymalarõnõn izah edile- meyeceği vurgulanarak, “Bu yasadışı ve yasaya karşı hile yöntemiyle yasak delil toplama işlemidir” denildi. İstanbul Cumhuriyet Savcõlõğõ’nca yürütülen Ergenekon soruşturmasõ kap- samõnda hakkõnda “korsan” soruştur- ma yürütülerek, telefonlarõnõn dinlen- diğini belirten Osman Paksüt, resen so- ruşturma başlatmak üzere göreve ça- ğõrdõğõ Adalet Bakanlõğõ’nõn harekete geçmemesi üzerine düğmeye bastõ. Paksüt, Ergenekon soruşturmasõnõn ikinci iddianamesinin eklerinde kendi- siyle ilgili iletişim dinleme tutanağõ bulunduğunu, tutanağõn “hedef şahıs” bölümünde eşi Ferda Paksüt ve Osman Paksüt isimlerinin yer aldõğõnõ belirt- mişti. Paksüt, kendisinin dinlenmesinin ancak Anayasa Mahkemesi’nin kara- rõyla olabileceği gerekçesiyle Ergene- kon soruşturmasõnõ yürüten savcõlar hakkõnda suç duyurusunda bulundu. Paksüt’ün 4 sayfalõk suç duyurusu di- lekçesinde, Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten savcõlar, Zekeriye Öz, Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın, Fikret Se- çen, Ercan Şafak ve Mehmet Murat Yönder’in, Türk Ceza Yasasõ’nõn “gö- revi kötüye kullanma, haberleşmenin gizliliğinin ihlali, kişiler arasındaki ko- nuşmaların dinlenmesi ve kayda alın- ması” maddelerinden cezalandõrõlma- sõ istendi. Paksüt daha önce Anayasa Mahke- mesi Başkanõ’nõ da göreve çağõrarak, “Savcılar benimle ilgili dinleme ya- pamaz. Eğer Sayın Başkanımız bunu işleme koymadıysa çok vahim bir du- rumdur. O koltuktan derhal kalkması gerekmektedir” diye konuşmuştu. Anayasa Mahkemesi Başkanõ Haşim Kõlõç, dün bir gazeteye yaptõğõ değer- lendirmede, Osman Pakküt hakkõnda herhangi bir işlem olmadõğõnõ açõkladõ. Paksüt’ün de işaret ettiği bugüne değin neden işlem yapõlmadõğõ konusunda ise Kõlõç, “Zaten bu konu geçen haf- ta ortaya çıktı. İddianame ve ekleri yakın zamanda yayımlandı. Eğer bir işlemimiz olacaksa, bizi ilgilendiren konular tarafımıza ulaştıkça konu mahkememiz tarafından değerlen- dirilir ve ona göre bir karara varılır. Ama şu an şimdilik bunu gerektire- cek bir gelişme yok” diye konuştu. Başbakan Tayyip Erdoğan dün bir gazetecinin “Anayasa Mahkemesi üyeleri ile ilgili basına yansıyan id- diaları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna, “Ben yargı üzerindeki tar- tışmaları doğru bulmuyorum. Dola- yısıyla bu konuyla ilgili olarak da bir siyasetçi olarak da aydınlığa kavuş- ması beklentimizdir. Temennimiz odur ki en kısa zamanda aydınlığa kavuşur” karşõlõğõnõ verdi. Kılıç’tan 7 aylık sapma Anayasa Mahkemesi Başkanõ Kõlõç, Paksüt ile ilgili dinleme tutanaklarõ ve evraklarõnõn Ergenekon soruşturmasõnõn ek klasöründe geçen hafta çõktõğõnõ belirterek olayõn yeni olduğu izlenimi verdi. Ancak Ergenekon soruşturmasõ- nõ yürüten savcõlõğõn Anayasa Mahke- mesi Başkanlõğõ’na Paksüt ile ilgili du- rumu ve dinleme taleplerini bildirme ta- rihi resmi kayõtlara göre, 15 Ekim 2008. Dolayõsõyla bilgilerin aslõnda bundan 7 ay önce başkanlõğa iletildiği anlaşõlõyor. Mevzuat gereğince, Kõlõç’õn bu belgelerin gelmesinin hemen ar- dõndan izlemesi gereken iki yol bulu- nuyordu. Birinci seçeneğe göre, konuyla ilgili Yüksek Mahkeme üyeleri arasõn- dan bir üyeyi muhakkik olarak görev- lendirip olayõ inceletmek ve heyetle ka- rar vermek. İkinci seçenekte ise doğ- rudan doğruya belgeleri, Anayasa Mah- kemesi’nin 11 kişilik heyetinde müze- kareye açmaktõ. Ancak bugüne değin bu yollarõn kullanõlmadõğõ anlaşõldõ. Anayasa Mahkemesi Başkanõ Kõlõç, Paksüt hakkõnda herhangi bir işlem yapõlmadõğõnõ açõkladõ, ancak savcõlõğõn Paksüt ile ilgili mahkemeye gönderdiği yazõ 15 Ekim 2008 tarihini taşõyor. YÜKSEK YARGIDAN TEPKİ ‘Telefondinleme disipline edilmeli’ Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçeker, telefon dinleme konusunun toplumun her kesimini rahatsõz edecek seviyeye geldiğini belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõ- tay Başkanõ Hasan Gerçeker, telefon dinleme konusunun toplumun her kesimini rahatsõz edecek seviyeye geldiğini vurgulayarak “Mut- laka bunu belirli bir disiplin içinde, hukuka uygun biçimde değerlendirmek lazım” dedi. Gerçeker, Türkiye Noterler Birliği’nin yeni hizmet binasõnõn açõlõş töreninin ardõndan ga- zetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Anayasa Mah- kemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün yasal olmayan yollardan dinlendiği iddialarõ ve Ana- yasa Mahkemesi üyesi Serruh Kaleli’nin AKP kapatma davasõnõn karar aşamasõnda yaptõğõ bir telefon görüşmesiyle kararõnõ değiş- tirdiği iddialarõnõ nasõl değerlendirdiğinin so- rulmasõ üzerine Gerçeker, “Eğer yanlış yapı- lan bir şey varsa, hukuka aykırılık varsa mutlaka bunların sorumluları hakkında ge- reği yapılır” dedi. Gerçeker, “Bir siyasi partinin kapatılması sürecinde yargıç konumundaki kişinin bu tür iddialara konu olması nasıl bir şeydir” sorusu üzerine de şunlarõ söyledi: “Yargıç için değil hiçbir vatandaşımız için yasaya aykırı işlem yapılmaması lazım ama dedi- ğim gibi bu araştırılacak. Yanlışlık, hukuka aykırılık varsa mutlaka bunların üzerine gi- dilecek. Bizim görevimiz bu yargı mensup- ları olarak, yargının en üst noktasında olan insanlar olarak. Kamuoyuna duyuruyoruz, Yargıtay’ın aldığı kararlar var bu konuda içtihat olarak, emsal olarak. Bu dinleme ko- nusu özellikle artık toplumun her kesimini rahatsız edecek seviyeye geldi. Mutlaka bu- nu belirli bir disiplin içinde hukuka uygun biçimde değerlendirmek lazım.” Gerçeker’den CHP’ye ziyaret Gerçeker dün ayrõca CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’õ parti genel merkezinde ziya- ret etti. Ziyaretin ardõndan gazetecilerin soru- larõnõ yanõtlayan Gerçeker, “Anayasanın be- ğendiğimiz maddeleri de var beğenmediği- miz maddeleri de var” ifadesini kullanarak yargõ bağõmsõzlõğõnõn güçlendirilmesiyle ilgili değişmesini istedikleri maddeler bulunduğunu söyledi. Gerçeker, “Adli bir soruşturmada Anayasa Mahkemesi’nin bir üyesi dinlene- bilir mi?” sorusuna da “Eğer burada ger- çekten iddia edildiği gibi yasal olmayan bir dinleme yapılmışsa, bir Anayasa Mahke- mesi üyesi hakkında, zaten onu herkes ka- bul ediyor, kendi kurulunun, Anayasa Mahkemesi’nin kararı olmadan dinleme yapmak mümkün değildir. Bu, hukuka ay- kırı bir dinleme olur” karşõlõğõnõ verdi. Bu arada görüşmede, CHP lideri Deniz Bay- kal’õn, “Yargının politize edilmemesi lazım. Yargının siyasallaşmaması çok önemli. Bir to- parlanmaya ihtiyaç var” dediği öğrenildi. Ergenekon davasõyla Danõştay’a saldõrõ davasõnõn birleştirilmesiyle ilgili karar cuma günü verilecek Çaprazsorgudatartışmayaşandı HATİCE TUNCER HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnda tutuksuz yargõlanan Ayşe Asuman Öz- demir ile çapraz sorguda 2 saat süreyle soru yönelten tutuklu sa- nõk Kemal Kerinçsiz arasõnda tartõşma çõktõ. Özdemir, avukat Kerinçsiz’in Atabeyler davasõn- da yargõlanan asker bir sanõğõn sa- vunmasõnõ ücretsiz yapmak iste- diğini ve 60 avukat ile savuna- caklarõnõ söylediğini öne sürdü. Kerinçsiz ise Özdemir’in açõkla- malarõnõn çelişkilerle dolu oldu- ğunu ve bazõ sanõklara tuzak kur- duğunu savundu. Ergenekon da- vasõyla Danõştay’a saldõrõ dava- sõnõn birleştirilmesiyle ilgili ka- rar cuma günü verilecek. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah- kemesi tarafõndan Silivri Cezaevi Kampusu’nda görülen Ergenekon davasõnõn 81. duruşmasõnda mah- keme heyeti başkanõ Köksal Şen- gün, tutuksuz sanõklardan Ayşe Asuman Özdemir’in 24 Kasõm 2008 tarihli duruşmada savun- masõnõn alõndõğõnõ ancak çapraz sorgu sõrasõnda rahatsõzlõğõ ne- deniyle salondan ayrõldõğõnõ anõm- sattõ. Savcõ Nihat Taşkın’õn so- rularõnõ yanõtlayan Ayşe Asu- man Özdemir, birlikte “Ulusal Köy Kütüphaneleri” projesi yü- rüttükleri daha önce tahliye edi- len sanõklardan Gazi Güder ile aralarõnda bağõş konusunda kav- ga çõktõğõnõ anlattõ. Azrail’in kolunda Daha sonra söz alan sanõk Ke- mal Kerinçsiz, savcõlarõ Özde- mir’in rahatsõzlõğõna karşõn soru- larõnda õsrar etmekle eleştirdikten sonra sorularõna geçti. Benzer sorularõ üst üste farklõ cümlelerle yönelten Kerinçsiz, Özdemir’in Atabeyler davasõnda yargõlanan Murat adlõ bir kişinin avukatlõğõnõ üstlenmesi konu- sunda bürosunu ziyaretine ilişkin çok sayõda soru sordu. Ayşe Asu- man Özdemir, Muzaffer Demi- rel adlõ bir yüzbaşõnõn kendisini aradõğõnõ ve basõndan tanõdõğõ avukat Kerinçsiz’in Murat adlõ ki- şinin savunmasõnõ almasõnõ iste- diğini söyledi. Kerinçsiz’in bazõ sorularõna karşõlõk “Yönlendir- meli soru, cevap vermiyorum” diyen Özdemir, “Ben yalan söy- lemem. Azrail’i koluna takmış gezen bir kadınım” dedi. Öz- demir, Kemal Kerinçsiz’in ken- disini “tuzak kurmakla” suçla- masõ üzerine “Ben mi tuzak ku- ruyorum. Ben de cezaevinde yattım. Bir ciğer verdim” dedi. Sanõk Zekeriya Öztürk, de Özdemir’e şimdiye dek psikolo- jik bir tedavi görüp görmediğini, istihbarat eğitimi alõp almadõğõnõ sordu. Öztürk’ün, bazõ asker şa- hõslarla ilgili sorularõ İP’li avu- katlarõn tepkisine neden oldu. ‘Hayali Ergenekon şeması’ Öztürk, “Kraldan çok kralcı- lık yapmasınlar. Emekli oldu- ğum kurumu onlardan çok ko- rurum. Onlar aleyhte yazarken ben dağda çarpışıyordum. Öz- demir’in bilgisayarından, İP’den krokiler çıktı” dedi. “Yalan söylüyor” diye bağõran Doğu Perinçek’e mahkeme baş- kanõ müdahale etti. Tutuksuz sanõk, emekli özel ha- rekâtçõ Kemal Şahin, örgüt üye- liği ve hukuka aykõrõ kişisel veri kaydettiği yönündeki suçlamala- rõ reddetti. SESAR Başkanõ tu- tuklu sanõk İsmail Yıldız da ele geçirilen “MİT’in Ergenekon kuruluşu” adlõ belgeyi kendisi- nin yazdõğõnõ kabul eden Şahin, belgenin SESAR’a nasõl gittiğini bilmediğini söyledi. Şahin, “Ha- yali bir senaryo yazdım. Bu yazı spor salonunda diploma- larımın arasından kayboldu. Beş yıl sonra şer olarak karşı- ma çıktı, bugün benim başımı ağrıttı. Ergenekon diye bir ör- güt tanımıyorum. Gladyonun anlamını bilmem” dedi. Daha sonra geçilen talepler bölümünde söz alan tutuklu sanõk Muzaffer Tekin, Bostancõ’da hücre evi baskõnõnda öldürülen te- rörist Orhan Yılmazkaya ile telefon ile görüştüğü iddialarõna dikkat çekti. Basõnda yer alan id- dialarõn maksatlõ olduğunu ve Yõlmazkaya’yõ kesinlikle tanõ- madõğõnõ ifade eden Tekin, baz is- tasyonu kayõtlarõnõn dosyaya ge- tirilmesini talep etti. Duruşma sonunda dosyaya ge- len evraklarõ okuyan Mahkeme Başkanõ Şengün, Yargõtay 9. Ce- za Dairesi’nin “Ergenekon” da- vasõ ile Danõştay’a saldõrõ dava- sõnõn birleştirilmesi yönündeki kararõna uyan Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin, bu dava- larõn birleştirilmesi konusunda mahkemelerinden de muvafakat istediğini belirtti. Şengün talebin 8 Mayõs Cuma günkü oturumda değerlendirilmesine karar vererek, duruşmayõ yarõna erteledi. Kemal Kerinçsiz, Özdemir’in Atabeyler davasõnda yargõlanan Murat adlõ bir kişinin avukatlõğõnõ üstlenmesi konusunda bürosunu ziyaretine ilişkin çok sayõda soru sordu. Şehit Aygün Bulut, Kars’ta son yolculuğuna uğurlandõ Bitlis’te bir uzman çavuş şehit Mayına basması sonucu şehit olan Bulut için Tatvan’da askeri tören düzenlendi. (AA) Yurt Haberleri Servisi - Bitlis’te mayõna basan jandarma uzman çavuş Aygün Bulut şehit oldu. Bitlis’in Sehi ormanlõk alanõnda önceki gece askeri birlikler arama tarama çalõşmasõ- na çõktõ. Gece saat 02.00 sõralarõnda Tatvan Jandarma Özel Harekât Tabur Komutanlõ- ğõ’nda görevli Jandarma Uzman Çavuş Ay- gün Bulut, tuzaklanmõş mayõna basarak şehit oldu. Bu sõrada bir asker de yaralandõ. Yara- lõ asker Tatvan Askeri Hastanesi’nde tedavi altõna alõnõrken, şehit Bulut için de burada tö- ren düzenlendi. Törene Bitlis Valisi Nurettin Yılmaz, 6. Mekanize Piyade Tugay Komutanõ Tuğgeneral Halit Günbatar, Bitlis Belediye Başkanõ Fehmi Alaydın, İl Emniyet Müdü- rü İbrahim Bıçakçı, kaymakamlar, çok sayõda asker ve kurum amiri katõldõ. Konuşmalarõn ardõndan şehit Jandarma Uzman Çavuş Aygün Bulut’un cenazesi, ambulansla memleketi Kars’a gönderildi. Bulut’un Kars’õn Arpaçay ilçesine bağlõ Po- lat köyünde yaşayan ailesi, Arpaçay Kayma- kamõ Murat Demirci’nin Bulut’un şehit ol- duğunu haber vermesi üzerine yasa boğuldu. Fe- nalõk geçiren anne Nişan Bulut ile şehidin eşi Hatice Bulut’a sağlõk görevlileri müdahale et- ti. Baba Tacir Bulut, bir oğlunun da Ankara’da askerlik yaptõğõnõ belirterek “Yetkililer, sabah erken geldiği zaman 2 oğlumdan birine bir şey olduğunu tahmin etmiştim. Bana haki- kati söylediler. Ben de üzüldüm ama ne ya- palım” diye konuştu. Oğlunun Hilal (5), Aslıhan (4) ve 2 aylõk Yaren adõnda 3 kõzõ bulunduğunu, 8 ay ön- ce uzman çavuş olarak göreve başladõğõnõ an- latan Tacir Bulut,“En son bir hafta önce bu- radaydı. Çocuklarını da götürecekti” de- di. Şehit jandarma uzman çavuş Aygün Bu- lut, Polat köyünde toprağa verildi. HAVAKUVVETLERİ’NDEKİİSTİFALAR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hava Kuv- vetleri Komutanlõğõ’nda iki tümgeneralin gö- revlerinden istifa ederek emekliliklerini iste- melerinin “kişisel nedenlerden” kaynaklan- dõğõ bildirildi. Sinan Şanlı’dan boşalan Hava Harp Okulu Komutanlõğõ’na Hava Pilot Tüm- general Hasan Küçükakyüz getirildi. Hava Harp Okulu Komutanõ Sinan Şanlõ ve 1. Hava Kuvveti Komutan Yardõmcõsõ Tüm- general Levent Türkmen’in görevlerinden istifa ederek emekliliklerini istemeleri basõna bazõ iddialarla birlikte yansõdõ. Tümgeneral Şanlõ, kendisinin “Karargâhevleri soruştur- masındaki prosedür sorunu” nedeniyle isti- fa ettiği iddialarõnõ yalanladõ. Şanlõ, tamamen kişisel kararõyla görevden ayrõldõğõnõ belirtti. Şanlõ’dan boşalan göreve, Hava Eğitim Ko- mutanlõğõ Komutan Yardõmcõsõ Hava Pilot Tümgeneral Küçükakyüz getirildi. Akyüz’ün özgeçmişi Hava Harp Okulu Komutanlõğõ in- ternet sitesinden yayõmlandõ. Sinan Şanlı’nın yerine Küçükakyüz getirildi Osman Paksüt.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle