Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 2009 ÇARŞAMBA
6 HABERLER
AVRUPA
GÜRAY ÖZ
Türkiye’de Sistemin
Çıkmazı
Avrupa’da kapitalist sistemin siyasi yelpazesi
2. Dünya Savaşı sonrasının kaçınılmaz tablosu ne-
deniyle komünist, sosyalist partilere alanı açık tut-
mak zorunda kalmıştı. Sosyal demokratlar da bu
partilere göre konumlanıyorlardı.
Bu tablo 20. yüzyılın son çeyreğinde değişti.
Batı ülkelerinde ABD kaynaklı neoliberalizm eko-
nomide ve siyasette egemen olmaya başladı. Sov-
yetler Birliği’nin dağılışı ise neoliberal çevrelerin
tam egemenliklerini ilan ettikleri zamanı işaret edi-
yordu. Sosyal demokratlar da sosyal politikaları
bir yana bırakıp finans dünyasının kurallarına uy-
gun davranmayı uygun buldular.
Şimdiyse başka bir döneme girmiş bulunuyo-
ruz.
Neoliberal politikalar iflas etmiş durumdadır. Sis-
temin gördüğü en büyük kriz kapitalizmi sarsıyor;
yalnızca finans alanında kalmamış, doğal olarak
reel sektörleri de kemirmeye başlamıştır. Çare ara-
yışları sürüyor. Kapitalizm yalnızca ekonomide de-
ğil, uluslararası politikalarda da tıkanma nokta-
sındadır.
Ama burada duralım. Duralım da Türkiye’ye bir
bakalım.
Türkiye’de işler biraz farklı gelişti.
Batı’da olanı hızla taklit yeteneğine sahip sev-
gili yurdumuzda siyaset geriden de olsa hep Ba-
tı’yı izler. Oralarda üretilen her şey, ideolojik
üretim de içinde, Türkiye’ye hızla girer. Neolibe-
ralizm de öyle geldi.
Ama bir fark var; Batı’da neoliberal politikalar
kadim sistem partileri tarafından uygulamaya
konulurken, Türkiye’de değişim çalkantıları
içinde olan sistem, siyasi iktidarın, bu politi-
kaları uygulamak üzere referansı din olan bir
partinin eline geçtiğini görüverdi.
Türkiye’de üretim alanında yükü taşıyan, finans
politikalarının etkinliğinden ve AKP’nin politika-
larından tedirgin Koç, Sabancı gibi büyük sa-
nayiciler ya da onları temsil etmek üzere TÜSİ-
AD, durumu kuşkuyla karşılasalar da boyun eğ-
mekten başka çare bulamadılar. Sistemin “dü-
zeltici” gücüne güvenmeyi tercih ettiler. Nasıl ol-
sa bu parti de merkeze gelecek, siyaset ve eko-
nomi yönetimi bakımından sistemin kabul ede-
bileceği ölçülere tabi olacaktı. Ama öyle olmadı.
Yerel seçimlerden sonra kendini yeniden dizayn
etme gereği duyan AKP, dümeni merkeze doğ-
ru değil, geçen altı yılda uygulanan politikalarla iyi-
ce genişlemiş, cemaatlerin etkisinin iyice belir-
ginleştiği kitleyi tatmin etmek üzere o ilk zaman-
ların dini söylemine doğru kırma eğilimindedir. Bu-
nun, kaçınılması güç uzlaşmalar nedeniyle mil-
liyetçi bir söylemle iç içe geçeceğini, temel ara-
cınsa dış politika olacağını öngörebiliriz.
Bu durumun Türkiye’deki sistem, daha önem-
lisi uluslararası sistem açısından tedirgin edici yön-
leri vardır. Bu da zaten ufak ufak dile getirilmeye
başlanmıştır. Dile getirenler kimi liberal yazarlar
ve özellikle dışişlerinin artık açıkça küçümsenen
elemanlarıdır.
AKP, dinsel bir kimlikle, Ortadoğulu bir ba-
kış açısıyla Ortadoğu’ya dönük bir dış politi-
ka izlemek istiyor. Bu konuda ABD’yi, AB’yi ik-
na edebileceğinden de neredeyse emindir. Eko-
nomide IMF ile işbirliğinin Batı ve TÜSİAD için ye-
terli bir garanti olacağını düşünüyorlar.
Batı’nın politikalarına hâkim, gözden düşmüş
dışişleri elemanları ise “Ortadoğu politikaları, NA-
TO yani ABD ve AB bakış açısıyla planlanır, Or-
tadoğu’dan Batı’ya politika empoze edile-
mez” demekteler.
Bu köklü bir farklılıktır, önümüzdeki dönemin
önemli bir yarılmasıdır.
Şimdi burada nesnel açıdan gücü olmasa da ge-
lecekte etkin olması gereken sol açısından da ya-
nıtlanması gereken bir soru var.
Sol, Türkiye’nin dış politikasını NATO ve AB açı-
sından mı planlardı? Yoksa sürekli olarak Batı‘nın
hışmına ve gadrine uğramış Ortadoğu açısından
mı? Soru çetrefildir, yanıtı öyle bir çırpıda verile-
cek gibi değildir. Zaten de diyalektik ve analitik
düşünmenin gerekliliği de burada gösterir ken-
disini.
Ortadoğu bugün geriliğin, gericiliğin ege-
menliğinin hızla arttığı bir coğrafya olmuştur.
Bu coğrafyanın siyasi güçlerinden bölge halk-
larının çıkarlarına uygun politikalar çıkmaz. Bu
nedenle de politikalar Batılı, ama aynı zamanda
Batı’ya karşı olmak zorundadır.
Çok mu karışık.
Hayat karışıktır zaten.
e-posta: [email protected]
5 ay süreyle yasadõşõ dinlendiği gerekçesiyle hem bakanlõğa hem HSYK’ye başvurdu
Paksüt’tensuçduyurusuANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Os-
man Paksüt, Ergenekon soruşturmasõ
kapsamõnda 5 ay süreyle dinlendiği
gerekçesiyle soruşturma savcõlarõ hak-
kõnda Adalet Bakanlõğõ ile Hâkimler ve
Savcõlar Yüksek Kurulu’na (HSYK) suç
duyurusunda bulundu. Dilekçede, sav-
cõlarõn, uzun süre dinleme ve kayõt tut-
maya ihtiyaç duymalarõnõn izah edile-
meyeceği vurgulanarak, “Bu yasadışı
ve yasaya karşı hile yöntemiyle yasak
delil toplama işlemidir” denildi.
İstanbul Cumhuriyet Savcõlõğõ’nca
yürütülen Ergenekon soruşturmasõ kap-
samõnda hakkõnda “korsan” soruştur-
ma yürütülerek, telefonlarõnõn dinlen-
diğini belirten Osman Paksüt, resen so-
ruşturma başlatmak üzere göreve ça-
ğõrdõğõ Adalet Bakanlõğõ’nõn harekete
geçmemesi üzerine düğmeye bastõ.
Paksüt, Ergenekon soruşturmasõnõn
ikinci iddianamesinin eklerinde kendi-
siyle ilgili iletişim dinleme tutanağõ
bulunduğunu, tutanağõn “hedef şahıs”
bölümünde eşi Ferda Paksüt ve Osman
Paksüt isimlerinin yer aldõğõnõ belirt-
mişti. Paksüt, kendisinin dinlenmesinin
ancak Anayasa Mahkemesi’nin kara-
rõyla olabileceği gerekçesiyle Ergene-
kon soruşturmasõnõ yürüten savcõlar
hakkõnda suç duyurusunda bulundu.
Paksüt’ün 4 sayfalõk suç duyurusu di-
lekçesinde, Ergenekon soruşturmasõnõ
yürüten savcõlar, Zekeriye Öz, Mehmet
Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın, Fikret Se-
çen, Ercan Şafak ve Mehmet Murat
Yönder’in, Türk Ceza Yasasõ’nõn “gö-
revi kötüye kullanma, haberleşmenin
gizliliğinin ihlali, kişiler arasındaki ko-
nuşmaların dinlenmesi ve kayda alın-
ması” maddelerinden cezalandõrõlma-
sõ istendi.
Paksüt daha önce Anayasa Mahke-
mesi Başkanõ’nõ da göreve çağõrarak,
“Savcılar benimle ilgili dinleme ya-
pamaz. Eğer Sayın Başkanımız bunu
işleme koymadıysa çok vahim bir du-
rumdur. O koltuktan derhal kalkması
gerekmektedir” diye konuşmuştu.
Anayasa Mahkemesi Başkanõ Haşim
Kõlõç, dün bir gazeteye yaptõğõ değer-
lendirmede, Osman Pakküt hakkõnda
herhangi bir işlem olmadõğõnõ açõkladõ.
Paksüt’ün de işaret ettiği bugüne değin
neden işlem yapõlmadõğõ konusunda
ise Kõlõç, “Zaten bu konu geçen haf-
ta ortaya çıktı. İddianame ve ekleri
yakın zamanda yayımlandı. Eğer bir
işlemimiz olacaksa, bizi ilgilendiren
konular tarafımıza ulaştıkça konu
mahkememiz tarafından değerlen-
dirilir ve ona göre bir karara varılır.
Ama şu an şimdilik bunu gerektire-
cek bir gelişme yok” diye konuştu.
Başbakan Tayyip Erdoğan dün bir
gazetecinin “Anayasa Mahkemesi
üyeleri ile ilgili basına yansıyan id-
diaları nasıl değerlendiriyorsunuz?”
sorusuna, “Ben yargı üzerindeki tar-
tışmaları doğru bulmuyorum. Dola-
yısıyla bu konuyla ilgili olarak da bir
siyasetçi olarak da aydınlığa kavuş-
ması beklentimizdir. Temennimiz
odur ki en kısa zamanda aydınlığa
kavuşur” karşõlõğõnõ verdi.
Kılıç’tan 7 aylık sapma
Anayasa Mahkemesi Başkanõ Kõlõç,
Paksüt ile ilgili dinleme tutanaklarõ ve
evraklarõnõn Ergenekon soruşturmasõnõn
ek klasöründe geçen hafta çõktõğõnõ
belirterek olayõn yeni olduğu izlenimi
verdi. Ancak Ergenekon soruşturmasõ-
nõ yürüten savcõlõğõn Anayasa Mahke-
mesi Başkanlõğõ’na Paksüt ile ilgili du-
rumu ve dinleme taleplerini bildirme ta-
rihi resmi kayõtlara göre, 15 Ekim
2008. Dolayõsõyla bilgilerin aslõnda
bundan 7 ay önce başkanlõğa iletildiği
anlaşõlõyor. Mevzuat gereğince, Kõlõç’õn
bu belgelerin gelmesinin hemen ar-
dõndan izlemesi gereken iki yol bulu-
nuyordu. Birinci seçeneğe göre, konuyla
ilgili Yüksek Mahkeme üyeleri arasõn-
dan bir üyeyi muhakkik olarak görev-
lendirip olayõ inceletmek ve heyetle ka-
rar vermek. İkinci seçenekte ise doğ-
rudan doğruya belgeleri, Anayasa Mah-
kemesi’nin 11 kişilik heyetinde müze-
kareye açmaktõ. Ancak bugüne değin bu
yollarõn kullanõlmadõğõ anlaşõldõ.
Anayasa Mahkemesi Başkanõ Kõlõç, Paksüt hakkõnda herhangi
bir işlem yapõlmadõğõnõ açõkladõ, ancak savcõlõğõn Paksüt ile ilgili
mahkemeye gönderdiği yazõ 15 Ekim 2008 tarihini taşõyor.
YÜKSEK YARGIDAN TEPKİ
‘Telefondinleme
disipline edilmeli’
Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçeker,
telefon dinleme konusunun
toplumun her kesimini rahatsõz edecek
seviyeye geldiğini belirtti.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõ-
tay Başkanõ Hasan Gerçeker, telefon dinleme
konusunun toplumun her kesimini rahatsõz
edecek seviyeye geldiğini vurgulayarak “Mut-
laka bunu belirli bir disiplin içinde, hukuka
uygun biçimde değerlendirmek lazım” dedi.
Gerçeker, Türkiye Noterler Birliği’nin yeni
hizmet binasõnõn açõlõş töreninin ardõndan ga-
zetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Anayasa Mah-
kemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün yasal
olmayan yollardan dinlendiği iddialarõ ve Ana-
yasa Mahkemesi üyesi Serruh Kaleli’nin
AKP kapatma davasõnõn karar aşamasõnda
yaptõğõ bir telefon görüşmesiyle kararõnõ değiş-
tirdiği iddialarõnõ nasõl değerlendirdiğinin so-
rulmasõ üzerine Gerçeker, “Eğer yanlış yapı-
lan bir şey varsa, hukuka aykırılık varsa
mutlaka bunların sorumluları hakkında ge-
reği yapılır” dedi.
Gerçeker, “Bir siyasi partinin kapatılması
sürecinde yargıç konumundaki kişinin bu
tür iddialara konu olması nasıl bir şeydir”
sorusu üzerine de şunlarõ söyledi: “Yargıç
için değil hiçbir vatandaşımız için yasaya
aykırı işlem yapılmaması lazım ama dedi-
ğim gibi bu araştırılacak. Yanlışlık, hukuka
aykırılık varsa mutlaka bunların üzerine gi-
dilecek. Bizim görevimiz bu yargı mensup-
ları olarak, yargının en üst noktasında olan
insanlar olarak. Kamuoyuna duyuruyoruz,
Yargıtay’ın aldığı kararlar var bu konuda
içtihat olarak, emsal olarak. Bu dinleme ko-
nusu özellikle artık toplumun her kesimini
rahatsız edecek seviyeye geldi. Mutlaka bu-
nu belirli bir disiplin içinde hukuka uygun
biçimde değerlendirmek lazım.”
Gerçeker’den CHP’ye ziyaret
Gerçeker dün ayrõca CHP Genel Başkanõ
Deniz Baykal’õ parti genel merkezinde ziya-
ret etti. Ziyaretin ardõndan gazetecilerin soru-
larõnõ yanõtlayan Gerçeker, “Anayasanın be-
ğendiğimiz maddeleri de var beğenmediği-
miz maddeleri de var” ifadesini kullanarak
yargõ bağõmsõzlõğõnõn güçlendirilmesiyle ilgili
değişmesini istedikleri maddeler bulunduğunu
söyledi. Gerçeker, “Adli bir soruşturmada
Anayasa Mahkemesi’nin bir üyesi dinlene-
bilir mi?” sorusuna da “Eğer burada ger-
çekten iddia edildiği gibi yasal olmayan bir
dinleme yapılmışsa, bir Anayasa Mahke-
mesi üyesi hakkında, zaten onu herkes ka-
bul ediyor, kendi kurulunun, Anayasa
Mahkemesi’nin kararı olmadan dinleme
yapmak mümkün değildir. Bu, hukuka ay-
kırı bir dinleme olur” karşõlõğõnõ verdi.
Bu arada görüşmede, CHP lideri Deniz Bay-
kal’õn, “Yargının politize edilmemesi lazım.
Yargının siyasallaşmaması çok önemli. Bir to-
parlanmaya ihtiyaç var” dediği öğrenildi.
Ergenekon davasõyla Danõştay’a saldõrõ davasõnõn birleştirilmesiyle ilgili karar cuma günü verilecek
Çaprazsorgudatartışmayaşandı
HATİCE TUNCER
HİLAL KÖSE
Ergenekon davasõnda tutuksuz
yargõlanan Ayşe Asuman Öz-
demir ile çapraz sorguda 2 saat
süreyle soru yönelten tutuklu sa-
nõk Kemal Kerinçsiz arasõnda
tartõşma çõktõ. Özdemir, avukat
Kerinçsiz’in Atabeyler davasõn-
da yargõlanan asker bir sanõğõn sa-
vunmasõnõ ücretsiz yapmak iste-
diğini ve 60 avukat ile savuna-
caklarõnõ söylediğini öne sürdü.
Kerinçsiz ise Özdemir’in açõkla-
malarõnõn çelişkilerle dolu oldu-
ğunu ve bazõ sanõklara tuzak kur-
duğunu savundu. Ergenekon da-
vasõyla Danõştay’a saldõrõ dava-
sõnõn birleştirilmesiyle ilgili ka-
rar cuma günü verilecek.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah-
kemesi tarafõndan Silivri Cezaevi
Kampusu’nda görülen Ergenekon
davasõnõn 81. duruşmasõnda mah-
keme heyeti başkanõ Köksal Şen-
gün, tutuksuz sanõklardan Ayşe
Asuman Özdemir’in 24 Kasõm
2008 tarihli duruşmada savun-
masõnõn alõndõğõnõ ancak çapraz
sorgu sõrasõnda rahatsõzlõğõ ne-
deniyle salondan ayrõldõğõnõ anõm-
sattõ. Savcõ Nihat Taşkın’õn so-
rularõnõ yanõtlayan Ayşe Asu-
man Özdemir, birlikte “Ulusal
Köy Kütüphaneleri” projesi yü-
rüttükleri daha önce tahliye edi-
len sanõklardan Gazi Güder ile
aralarõnda bağõş konusunda kav-
ga çõktõğõnõ anlattõ.
Azrail’in kolunda
Daha sonra söz alan sanõk Ke-
mal Kerinçsiz, savcõlarõ Özde-
mir’in rahatsõzlõğõna karşõn soru-
larõnda õsrar etmekle eleştirdikten
sonra sorularõna geçti.
Benzer sorularõ üst üste farklõ
cümlelerle yönelten Kerinçsiz,
Özdemir’in Atabeyler davasõnda
yargõlanan Murat adlõ bir kişinin
avukatlõğõnõ üstlenmesi konu-
sunda bürosunu ziyaretine ilişkin
çok sayõda soru sordu. Ayşe Asu-
man Özdemir, Muzaffer Demi-
rel adlõ bir yüzbaşõnõn kendisini
aradõğõnõ ve basõndan tanõdõğõ
avukat Kerinçsiz’in Murat adlõ ki-
şinin savunmasõnõ almasõnõ iste-
diğini söyledi. Kerinçsiz’in bazõ
sorularõna karşõlõk “Yönlendir-
meli soru, cevap vermiyorum”
diyen Özdemir, “Ben yalan söy-
lemem. Azrail’i koluna takmış
gezen bir kadınım” dedi. Öz-
demir, Kemal Kerinçsiz’in ken-
disini “tuzak kurmakla” suçla-
masõ üzerine “Ben mi tuzak ku-
ruyorum. Ben de cezaevinde
yattım. Bir ciğer verdim” dedi.
Sanõk Zekeriya Öztürk, de
Özdemir’e şimdiye dek psikolo-
jik bir tedavi görüp görmediğini,
istihbarat eğitimi alõp almadõğõnõ
sordu. Öztürk’ün, bazõ asker şa-
hõslarla ilgili sorularõ İP’li avu-
katlarõn tepkisine neden oldu.
‘Hayali Ergenekon şeması’
Öztürk, “Kraldan çok kralcı-
lık yapmasınlar. Emekli oldu-
ğum kurumu onlardan çok ko-
rurum. Onlar aleyhte yazarken
ben dağda çarpışıyordum. Öz-
demir’in bilgisayarından,
İP’den krokiler çıktı” dedi.
“Yalan söylüyor” diye bağõran
Doğu Perinçek’e mahkeme baş-
kanõ müdahale etti.
Tutuksuz sanõk, emekli özel ha-
rekâtçõ Kemal Şahin, örgüt üye-
liği ve hukuka aykõrõ kişisel veri
kaydettiği yönündeki suçlamala-
rõ reddetti. SESAR Başkanõ tu-
tuklu sanõk İsmail Yıldız da ele
geçirilen “MİT’in Ergenekon
kuruluşu” adlõ belgeyi kendisi-
nin yazdõğõnõ kabul eden Şahin,
belgenin SESAR’a nasõl gittiğini
bilmediğini söyledi. Şahin, “Ha-
yali bir senaryo yazdım. Bu
yazı spor salonunda diploma-
larımın arasından kayboldu.
Beş yıl sonra şer olarak karşı-
ma çıktı, bugün benim başımı
ağrıttı. Ergenekon diye bir ör-
güt tanımıyorum. Gladyonun
anlamını bilmem” dedi.
Daha sonra geçilen talepler
bölümünde söz alan tutuklu sanõk
Muzaffer Tekin, Bostancõ’da
hücre evi baskõnõnda öldürülen te-
rörist Orhan Yılmazkaya ile
telefon ile görüştüğü iddialarõna
dikkat çekti. Basõnda yer alan id-
dialarõn maksatlõ olduğunu ve
Yõlmazkaya’yõ kesinlikle tanõ-
madõğõnõ ifade eden Tekin, baz is-
tasyonu kayõtlarõnõn dosyaya ge-
tirilmesini talep etti.
Duruşma sonunda dosyaya ge-
len evraklarõ okuyan Mahkeme
Başkanõ Şengün, Yargõtay 9. Ce-
za Dairesi’nin “Ergenekon” da-
vasõ ile Danõştay’a saldõrõ dava-
sõnõn birleştirilmesi yönündeki
kararõna uyan Ankara 11. Ağõr
Ceza Mahkemesi’nin, bu dava-
larõn birleştirilmesi konusunda
mahkemelerinden de muvafakat
istediğini belirtti. Şengün talebin
8 Mayõs Cuma günkü oturumda
değerlendirilmesine karar vererek,
duruşmayõ yarõna erteledi.
Kemal Kerinçsiz,
Özdemir’in Atabeyler
davasõnda yargõlanan
Murat adlõ bir kişinin
avukatlõğõnõ üstlenmesi
konusunda bürosunu
ziyaretine ilişkin çok
sayõda soru sordu.
Şehit Aygün Bulut, Kars’ta son yolculuğuna uğurlandõ
Bitlis’te bir uzman çavuş şehit
Mayına basması sonucu şehit olan Bulut için Tatvan’da askeri tören düzenlendi. (AA)
Yurt Haberleri Servisi - Bitlis’te mayõna
basan jandarma uzman çavuş Aygün Bulut
şehit oldu.
Bitlis’in Sehi ormanlõk alanõnda önceki
gece askeri birlikler arama tarama çalõşmasõ-
na çõktõ. Gece saat 02.00 sõralarõnda Tatvan
Jandarma Özel Harekât Tabur Komutanlõ-
ğõ’nda görevli Jandarma Uzman Çavuş Ay-
gün Bulut, tuzaklanmõş mayõna basarak şehit
oldu. Bu sõrada bir asker de yaralandõ. Yara-
lõ asker Tatvan Askeri Hastanesi’nde tedavi
altõna alõnõrken, şehit Bulut için de burada tö-
ren düzenlendi. Törene Bitlis Valisi Nurettin
Yılmaz, 6. Mekanize Piyade Tugay Komutanõ
Tuğgeneral Halit Günbatar, Bitlis Belediye
Başkanõ Fehmi Alaydın, İl Emniyet Müdü-
rü İbrahim Bıçakçı, kaymakamlar, çok sayõda
asker ve kurum amiri katõldõ.
Konuşmalarõn ardõndan şehit Jandarma
Uzman Çavuş Aygün Bulut’un cenazesi,
ambulansla memleketi Kars’a gönderildi.
Bulut’un Kars’õn Arpaçay ilçesine bağlõ Po-
lat köyünde yaşayan ailesi, Arpaçay Kayma-
kamõ Murat Demirci’nin Bulut’un şehit ol-
duğunu haber vermesi üzerine yasa boğuldu. Fe-
nalõk geçiren anne Nişan Bulut ile şehidin eşi
Hatice Bulut’a sağlõk görevlileri müdahale et-
ti. Baba Tacir Bulut, bir oğlunun da Ankara’da
askerlik yaptõğõnõ belirterek “Yetkililer, sabah
erken geldiği zaman 2 oğlumdan birine bir
şey olduğunu tahmin etmiştim. Bana haki-
kati söylediler. Ben de üzüldüm ama ne ya-
palım” diye konuştu.
Oğlunun Hilal (5), Aslıhan (4) ve 2 aylõk
Yaren adõnda 3 kõzõ bulunduğunu, 8 ay ön-
ce uzman çavuş olarak göreve başladõğõnõ an-
latan Tacir Bulut,“En son bir hafta önce bu-
radaydı. Çocuklarını da götürecekti” de-
di. Şehit jandarma uzman çavuş Aygün Bu-
lut, Polat köyünde toprağa verildi.
HAVAKUVVETLERİ’NDEKİİSTİFALAR
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hava Kuv-
vetleri Komutanlõğõ’nda iki tümgeneralin gö-
revlerinden istifa ederek emekliliklerini iste-
melerinin “kişisel nedenlerden” kaynaklan-
dõğõ bildirildi. Sinan Şanlı’dan boşalan Hava
Harp Okulu Komutanlõğõ’na Hava Pilot Tüm-
general Hasan Küçükakyüz getirildi.
Hava Harp Okulu Komutanõ Sinan Şanlõ ve
1. Hava Kuvveti Komutan Yardõmcõsõ Tüm-
general Levent Türkmen’in görevlerinden
istifa ederek emekliliklerini istemeleri basõna
bazõ iddialarla birlikte yansõdõ. Tümgeneral
Şanlõ, kendisinin “Karargâhevleri soruştur-
masındaki prosedür sorunu” nedeniyle isti-
fa ettiği iddialarõnõ yalanladõ. Şanlõ, tamamen
kişisel kararõyla görevden ayrõldõğõnõ belirtti.
Şanlõ’dan boşalan göreve, Hava Eğitim Ko-
mutanlõğõ Komutan Yardõmcõsõ Hava Pilot
Tümgeneral Küçükakyüz getirildi. Akyüz’ün
özgeçmişi Hava Harp Okulu Komutanlõğõ in-
ternet sitesinden yayõmlandõ.
Sinan Şanlı’nın yerine
Küçükakyüz getirildi
Osman Paksüt.