21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perihan Mağden, ‘ P l a n Y a p m a Plan’ klibini eleştirdiği için 3 bin 480 TL cezaya mah- kûm edildi. Haftalõk ‘Özgür Yorum’, ‘Politika’, ‘Analiz’, ‘Ayrıntı’ gazetesinin yayõnlarõ bir ay süreyle durduruldu. ‘AMPUL TAYYİP’E CEZA Bursa’da “Ampul Tayyip” sloganõnõn atõldõğõ iki eylemden sorumlu tutulan üniversiteli Ber- na Özaslan, Eğitim-Sen’li Hasan Özaydın ve Betül Öztürk ile Hal- kevleri’nden Mehmet Emre Battal, 11’er ay 20’şer gün hapse mahkûm edildi- ler. “İstanbul’da doğdu, ABD’li oldu, katil Bush’un oğlu Tayyip Erdoğan” slo- ganõ nedeniyle Emek Gençliği’nden Şera- fettin Gökdeniz, Sercan Bakır ve Ekin Can Kınık hapis cezasõ istemiyle yargõlanõyor. Türkiye, AİHM’de ‘ifade özgürlüğünün ihlal edilmesi ve adil yargılama yapılmaması’ nedeniyle açõlan altõ ayrõ davada toplam 58 bin 122 TL tazmina- ta mahkum oldu. Küresel video paylaşõm sitesi www.you- tube.com’a Türkiye’den erişim tam bir yõldõr yasak. İstanbul Haber Servisi - TRT, Cumhuriyet gazetesinin dünkü sayõ- sõnda “Basın özgürlüğü mü?” soru- suyla sansürü sorgulayan kapağõnõ sansürledi. TRT 2’de saat 11.10’da başlayan “Medya Medya” programõnda gün- lük gazeteler okunurken gazetemizden de haber- lere yer verildi. Ancak 3 Mayõs Dünya Basõn Öz- gürlüğü nedeniyle boş bõ- rakõlan ve parmaklõk- lar arkasõndaki “Basın özgürlü- ğü mü?” soru- su yazõlõ bulu- nan kapak at- lanarak ha- berlere geçil- di. İstanbul Haber Servi- si - Türkiye’de düşüncelerini öz- gürce ifade etmek isteyenler, 3 Mayõs Dünya Basõn Özgür- lüğü Günü’ne tama- men güvencesiz ve mü- dahalelere açõk bir or- tamda girdi. Basõn ve ifade özgürlüğü, ağõr kõsõtlamalara uğruyor, hükümet uygulamala- rõndan da çok yönlü olarak zarar görüyor. Bağõmsõz İletişim Ağõ (BİA) Medya Gözlem Masasõ’nõn rapo- runda, 2009’un ilk üç ayõnda, 60’õ ga- zeteci 110 kişinin ‘düşünce’si nedeniy- le sanõk haline getirildiği belirtildi. TCK’nin 301. maddesinden, 11’i gazeteci toplam 26 kişinin sanõk olduğu, ‘terör örgütü pro- pagandası yapmak’ suçlamasõyla, 11’i ga- zeteci toplam 16 kişinin karşõlaştõğõ ifade edil- di. Gazetecilerin PKK, MLKP ve Ergenekon gibi “silahlı örgütlerle ilişkili” gösterilip tu- tuklanmasõnõn tepkileri arttõrdõğõ belirtilerek “Cum- huriyet gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Balbay, 6 Mart’ta ‘Ergenekon üyeliği’ suçlamasıyla tutuklandı. İzmir Demokrat Radyo Yayın Koordinatörü Nadi- ye Gürbüz, MLKP ile ‘mali ilişki’ suçlamasıyla tu- tuklandı. Tutuklamaların gazetecilik faaliyetleriyle bağ- lantılı olup olmadığı suçlamalarda açıkça bildirilmiyor” ‘Baskılar nefes aldırmıyor’ İstanbul Haber Servisi - Türkiye Gazete- ciler Sendikasõ (TGS) Başkanõ Ercan İpekçi, Türkiye’de tam anlamõyla uygulanan basõn ve ifade özgürlüğünden söz etmenin mümkün ol- madõğõnõ söyledi. TGS’nin Avrupa Gazeteciler Federasyonu ile ortaklaşa düzenlediği “Türkiye’de İfade Özgürlüğü İçin Gazeteciler Sendikası’nın Güçlendirilmesi” programõ kapsamõnda ger- çekleştirilen “Avrupa Birliği Yo- lundaki Türkiye’de Basın ve İfa- de Özgürlüğü Engeller ve So- runlar” konulu iki günlük konfe- rans dün Taksim’deki Nippon Otel’de başladõ. İpekçi, basõn çalõşanlarõnõn medya patronlarõ karşõsõndaki güç- süzlüğünün, sendikal örgütlenme hak- larõnõ kullanmaktan yoksun bõrakõlma- sõnõn, medya sahiplerinin ticari kaygõlar- la siyasi iktidarlarla yakõnlaşma eğilimlerinin, sansür ve otosansürü birlikte getirdiğini ve böy- lelikle basõn ve ifade özgürlüğünün kullanõ- labilmesi koşullarõnõn da yok edildiğini söy- ledi. İpekçi, 301. madde kapsamõnda Adalet Bakanlõğõ’na 719 dosya gönderildiğini ve 73 dosya için soruşturma izni verildiğini belirte- rek sözlerini şöyle sürdürdü: “Ergenekon operasyonu kapsamında dal- galar halinde evlere düzenlenen operas- yonlarda gazetecilerin, yazarların, öğretim üyelerinin, dernek yöneticilerinin, sendi- kacıların gözaltına alınmaları ile polis ifa- delerinin gazetelere servis edilmesi, kişile- rin peşinen suçlu veya suçsuz ilan edilme- leri, yine medya yayınlarıyla kişilik hakkı ihlallerinin başlıca örnekleri arasındadır.” Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Baş- kanõ Orhan Erinç ise “Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğü alanındaki durumu hiç de iç açıcı değil” dedi. Türkiye’de sendikalaşma örgütlenmesinin önünün kesildiğini belirten Erinç, “Meslektaşlarımız is- teseler de üye olamıyorlar. Taşeron- laşmalar var. 3 Mayıs’ların tıpkı 1 Ma- yıs’larınki gibi önemli bir gün olduğunu kabul etmek zorundayız” dedi. Avrupa Gazeteciler Fe- derasyon (EFJ) Baş- kanõ Arne König ise özellikle sendi- kalaşmanõn önünde- ki siyasi engellerin kal- dõrõlmasõ gerektiğini söyledi. Türk-İş Sen- dikasõ Genel Sekreteri Ke- mal Türker de Türki- ye’de de örgütlenmenin önünde önemli engeller olduğunu anlatttõ ve sen- dika olarak gazete- cilerin örgütlen- me sorunlarõyla her zaman ya- kõndan ilgi- lendiklerini belirtti. ANKARA (AA) - BM Genel Sekreteri Ban Ki- mun, hükümetlerin, bağõmsõz ve sorumlu med- yayõ bastõrmaya veya engellemeye çalõşmasõnõn aslõnda ne kendilerinin ne de vatandaşlarõn çõkarõna hizmet ettiğini belirtti. Yayõm- ladõğõ mesajda Ban, basõn mensuplarõ- na yönelik saldõrõlarõn dünya genelin- de şoke edecek derecede fazla oldu- ğuna işaret ederek “CPJ verilerine göre sadece bu yıl içerisinde dün- ya genelinde 11 basın mensubu gö- rev başında öldürüldü. CPJ verilerine göre 1 Aralık 2008 tarihi itibarıyla dünya ge- nelinde 125 basın men- subu hapiste bulunuyor. Hapistekilerin yarısı Çin, Küba ve Eritre’de toplanıyor” dedi. Ban, bazõ hükümetlerin internet erişimine getirdikleri kõ- sõtlamalarõn da kendisi için bir diğer endi- şe kaynağõ ol- d u ğ u n u kaydetti. İstanbul Haber Servisi - Tür- kiye’deki medya kuruluşlarõna yö- nelik baskõnõn, “basını nefes alamaz hale getirdiğine” dikkat çeken ile- tişimciler, “Demokrasinin varlığı ve devamı için basın özgürlüğüne de ki- şilerin ifade özgürlüğüne de sınır konulmamalı” uyarõsõnõ yaptõ. Türki- ye’deki basõn çalõşanlarõnõn yaşadõğõ sõ- kõntõlarõ ve medyanõn içinde bulunduğu durumu iletişim alanõnda çalõşma yürüten aka- demisyenler değerlendirdi. İstanbul Üniversitesi (İÜ) İletişim Fakültesi Öğre- tim Üyesi Prof. Dr. Nurdoğan Rigel, Türkiye’de basõn özgürlüğünden söz etmenin mümkün olmadõğõnõ vurgu- layarak “Türk basını, üze- rindeki baskılardan dola- yı nefes alamaz du- rumda” dedi. Basõn kuruluşlarõnõn bü- yük bölümünün, “yandaş medya” ve “holding medyası” olarak 2’ye bölündü- ğünü, bunun da özgür çizginin yitirilme- sine neden olduğunu belirten Rigel, “Bir grup egemen siyasi görüş çizgisinde yayın yaparken, diğer grupta ise ticari kaygılar öne çıktı” ifadesini kullandõ. Ri- gel, “Medya kendi kendine kelepçe tak- tı” nitelemesinde de bulundu. Prof. Rigel, “Basın önce siyaset ve ticaret baskısın- dan kurtulmalı, özgürlüğünü yeniden kazanmalı. Aksi takdirde önümüzdeki yıllarda basın özgürlüğü sahası giderek daralabilir” diye konuştu. İÜ İletişim Fakültesi Öğ- retim Üyesi Doç. Dr. Arzu Kihtir de “Demokrasinin varlığı ve devamı için basın özgürlüğüne de kişilerin ifade özgürlüğüne de saygı gösterilme- li” dedi. Kihtir, şunlarõ kaydetti: “Basın özgürlüğü ifade özgürlüğünün bir yan- sımasıdır. Türkiye bu güvencesinin ko- runması için 4 Kasım 1950’de Temel Öz- gürlüklerin Korunmasına İlişkin Söz- leşme’yi imzaladı. Basın özgürlüğünden bahseden her kişi bu sözleşmeyi hatır- lamalı. Sınırlamalar olmalı ancak bu sı- nırlamaların da sınırı var. Hükümetle- rin eleştiriye açık olmadığı dönemlerde basına yönelik baskılar artıyor.” CMYB C M Y B BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Sanatçı ve Sanat’ın Gücü “Fazıl Say ve Arkadaşları” konserlerinde, en- der görülen bir “sahne dinamizmi” ve “sahne ba- şarımı” sundu. Bu konseri böylesine üstün kılan, “sahici” olmasıydı! “Sahici olmak” ne demek? Arınmış olmak: Normal bir konserin “sanatçı din- leyici”; sanatçı-sahne ilişkisinden.. sanatçının para beklentilerinden.. seyircinin para-perfor- mans (başarım) umurundan.. Daha önemlisi, bu konserin arkasında bir “si- yasi isyan”ın saklı olmasıydı! Fazıl Say’in “öfke ve başkaldırı” olarak nite- lendirdiği bu isyan sahneyi ateşledi! Hepsi “üstün sanatçı”ydı ve yarısı da deliydi! Fazıl Say, “ken- disine benzer”leri birer birer sahneye getirdi! Ci- hat Aşkın’ı, Güvenç Dağüstün’ü, Burcu Kara- dağ’ı... Tolga Salman bandoneon’u, Çağ Erçağ viyolonseli ile dans etti... Ve Patricia Kopetc- hinskaja adındaki yarı çılgınla tanıştık. Fazıl Say müthiş bir kişilik. Hem sanatçı hem de aydın insan olarak. Liberal görünüşlü dinci faşistlerin, Çağdaş Ya- şam’ı ve başta Türkan Saylan ve Ayşe Yüksel olmak üzere onun cumhuriyetçi demokrat yiğit ka- dınlarını yerle bir etme girişimlerine karşı, hesapsız kitapsız, arkasını önünü düşünmeden ani ve he- men tepkisini ortaya koyması, özgür ve eleştirel insanın üstün davranışı olarak tarihe geçmiştir. Say, daha önce de “bu ülkeyi terk ederim..” uya- rısıyla, ülkesinin dikkatlerini iktidara çevirtmişti!.. Facebook’unda Sezen Aksu’ya yaptığı “çok ih- tiyaç var kadın sana...” çağrısı, Aksu’nun “Türkan Saylan’ın askeriyim” anında yanıtı... Arkasından, çok kısa sürece bu müthiş konser! Hepinize te- şekkürler... Üstelik aşıladığınız büyük umut için.. Ülkemizdeki bazı “mütefekkir”lerin, İslamcı, ce- maaatçi ve dinci iktidarın bize bahşedeceği “de- mokrasi”, “demokratik hak ve özgürlükler” üzeri- ne yıllardır derin tefekküre yattıkları... ...bu süre içinde eleştirici aydını mezara göm- dükleri... ...üstüne üstlük herkesi iktidara kul köle olma- ya çağırdıkları şu alçaklık dönemlerinde... ...Lütfi Kırdar’ın sahnesinden ateşledikleri öz- gürlük havai fişekleri ile, müziğin ve sanatçının müthiş değiştirici bir güce sahip olduğunu bir kez daha kanıtladığınız için... Sanat, bütünüyle, en saf haliyle ve yaratıcılığıyla, insanlığın bütünleştiricisi ve kurtarıcısı olabilir dü- şüncesini uyandırdığınız için... Evet olabilir! Bu olabilirliğin heykelini dikenler- den Genco Erkal da bunu bize söylüyor! Aydın Doğan Vakfı’nın Tiyatro Ödülü’nü ver- diği bu büyük sanatçımızı, ödül töreninde büyük bir keyifle dinlemiştik. Biliyorsunuz, o da 60 bin liralık ödülü Türkan Saylan’ın kızlarına bağışlamıştı. Saylan, evi o gün basıldığı için geceye katılama- mıştı! Genco Erkal, “ben uç noktaların adamı de- ğilim” demişti, özgürlük ve çağdaşlık üzerine ayak- larını basıyordu ve bir itirafta bulunuyordu: “Bu yüzden onlarca yıl beraber olduğumuz ar- kadaşlarımla konuşamaz ve bir araya gelemez ol- dum..” Çünkü, liberallik postuna bürünen bağırgan bir kısım aydın, “cemaatçiliğe, dinci iktidara” karşı çık- manın ve üstüne üstlük yurdunu sevmenin, “dar- becilik” ve “faşistlik-ırkçılık” olduğu korkutmaca- sını yaydı! Bu öcüyü yaratan bağırganlara bakınız, hepsi, medyalarında, bu “işleri” için iyi para kazanıyor- lar! Belki de başka hiçbir iktidar döneminde gö- remeyecekleri kadar “paralanmış” durumdalar! Onların “ekmek parası” bu; peki ekmek para- sını kendi yaratıcılığından ve kendi alın terinden kazanan insanlarımız, nasıl oluyor da onlarla öz- deşleşiyor? Genco Erkal gibi, iktidarlar ve büyük güçler kar- şısında bükülmeyen insanlarımızla bu ülke varo- labilirse varolacaktır. Onların sayısı hiç de az de- ğil! Erkal’ın “Marx’ın Dönüşü”ndeki büyük oyunu, sadece seçtiği metnin değil, aynı zamanda tek bir insanın, bir sanatçının, yaratıcılığı ile bütün bir or- du karşısında kazandığı zaferin de adını fısıldıyordu kulaklarımıza! Ayşe Yüksel, ÇYDD’nin inatçı ve çalışkan ka- dını, 100 bin öğrenciye ulaşacağız, dedi. Türki- ye, ÇYDD’nin örgütlenme gücü, üye sayısı ve maddi kaynak olarak, en az üç-beş misline çı- kartmalıdır. 100 bin değil, 200 bin öğrenciye ulaş- malıdır Çağdaş Yaşam! Liberal ve dinci faşizmin saldırısına en iyi ve bü- yük yanıt bu olacaktır! [email protected] SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2009 PAZARTESİ 6 HABERLER Ekonomi Servisi - Fransa Cumhurbaşkanõ Nicolas Sarkozy, krizden büyük darbe yiyen basõn sektörünü 600 milyon Avro’luk acil yar- dõm paketiyle kurtaracak. Plan kapsamõnda 18 yaşõndan büyük her Fransõza istediği gazeteye ücretsiz bir yõl abonelik hakkõ tanõyacak olan Sar- kozy, bu yolla hem okuma alõşkanlõğõnõ, hem de gazetelerin cirolarõnõ arttõracak. Ayrõlan fon basõnõn küresel krizin etkilerinden korunmasõ için 3 yõllõk bir program dahilinde kullanõlacak. Fransa, Avrupa’da İngiltere ve Almanya ile kõyaslanõnca basõnõn küresel krizden en büyük darbeyi yediği ülke oldu. Gazete satõşõ yapõlan kiosk sayõsõnõn yetersiz kalmasõ ve tira- jõn çok büyük düşüş yaşamasõ sonucunda sektör Av- rupa’da en büyük küçülmeyi yaşadõ. Ül- kenin büyük gazete ve televizyon patron- larõ ile iyi ilişki içinde olan Sarkozy, bu yardõmõn basõn özgürlüğüne zararõnõn do- kunmayacağõnõn garantisini de verdi. Sarkozy zordaki basõn sektörüne otomotivden farklõ bakõl- mamasõ gerektiğine de dikkat çekti TRT’DEN CUMHURİYET’E SANSÜR denildi. Dört muhabiri cezaevinde bulunan Dicle Haber Ajansõ’ndan Abdurrahman Gök’ün ve Devrimci De- mokrasi dergisi sorumlu müdürü Erdal Güler’in de aynõ suçtan cezaevine gönderildiği kaydedildi. GÖKÇEK’İN SALDIRISI Seçim ortamõnda ya da toplumsal eylemleri iz- lerken saldõrõya uğrayan gazeteci sayõsõnõn 15 ol- duğu belirtilerek, Ankara Belediye Başkanõ Melih Gökçek’in, “Seçimden sonra, Mehmet Ali Birand ve Uğur Dündar’a bu Türkiye dar gelmezse, ba- na yazıklar olsun” dediğine dikkat çekildi. Mersin’de MHP’li bir başkanõn Cemal Dolaş- maz’a yönelik tehdit içeren sözlerinin mahkeme- ye yansõdõğõ anõmsatõldõ. Muğla’da yazar Latife Tekin’in üzerine yü- ründüğü, medyaya açõklamalar yapan eski Su- surluk Komisyonu Başkanõ Mehmet Elkat- mış’õn bürosuna “sesini kes” notunun bõ- rakõldõğõ kaydedildi. Son 30 yõlda işlenen Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı ve Hrant Dink cinayetle- rini “azmettirenler”in henüz ortaya çõkarõlamadõklarõ ifa- de edilerek, 2007 ve 2008’deki “1 Mayıs” ey- lemlerinde habercileri hedef alan güvenlik kuvvetleriyle ilgili hiçbir cezai işlemin ya- põlmadõğõ belirtildi. Nedim Gürsel, Doğan Yayõncõlõk’tan çõkan “Allah’ın Kızları” adlõ kitabõ ne- deniyle, Richard Dawkins’in “Tanrı Yanılgısı” kitabõ nedeniyle de yayõncõ Erol Ka- raaslan, “dini değerlere hakaret” iddiasõyla ha- pisle yargõlanacaklar. Yayõncõ Ragıp Zarakolu’nun da aralarõnda bulunduğu 4 kişi ‘halkı askerlikten soğutmak’ iddiasõyla yargõlanõyor. 13’ü gazeteci 2’si ka- rikatürist toplam 24 kişi, “hakaret” veya “iftira” suçlamasõyla 61 yõl hapis ve 1 mil- yon 673 bin 480 TL tazminat veya adli pa- ra cezasõyla karşõ karşõya kaldõ. Gazeteci İstanbul Haber Servisi - Türk hukuk sisteminde “basın öz- gürlüğünü kısıtlayan veya engelleyen” yasa maddesi sayõsõ 1200’ü aşõ- yor. Türkiye dünyada basõn özgürlüğünün tanõndõğõ ül- keler sõralamasõnda “orta dü- zeyde”, kõsõtlanmanõn görüldü- ğü ülke sõnõfõnda Afrika ve Orta- doğu ülkeleriyle birlikte yer alõ- yor.Türkiye’deki ifade, basõn özgür- lüğünü engelleyen demokratikleşme hedef ve çabalarõna aykõrõ düşen yasal düzenlemelerin başõnda 1982 Anayasasõ, Terör- le Mücadele Yasasõ, Türk Ceza Kanu- nu’nun (TCK) bazõ madde ve düzenle- meleri geliyor. 12 Ey- lül rejimince hazõr- lanan 1982 Anaya- sasõ, özünde “öz- gürlükleri istisna, sınırlamalarıysa ku- ral” kabul eden bir ni- telik taşõyor. 1982 Ana- yasasõ’nõn 13 ve 15’inci maddelerinde genel hatlarõyla belirlenen ifade özgürlüğü anayasanõn 26, 17, 28, 30 ve 31’in- ci maddeleriyle dü- şünceyi açõklama, yayma, bilim, sanat, ba- sõm ve yayõm özgürlük- lerini sõnõrlandõrõyor. TCK’de yer alan hüküm- ler de anayasadaki maddelerle aynõ doğrultuda. “Milli gü- venlik”, “kamu düzeni”, “ge- nel ahlakın korunması”, “suç- ların önlenmesi” gibi muğlak kav- ramlar da basõn özgürlüğünü düzen- leyen maddeye eklenerek gerektiğin- de yayõnlarõn “toplatılmasının” önü açõldõ. 3713 sayõlõ Terörle Mücadele Ya- sasõ da basõn özgürlüğünün önündeki en önemli yasal engeller arasõnda yer alõyor. Ya- sanõn 6, 7 ve 8’nci maddeleri “bilgi e d i n m e hakkını” ön- leyen, ifade ve düşünce öz- gürlüğünü kõsõt- layan hükümler içeriyor. Bunun dõşõn- da RTÜK Yasasõ, TRT Kanunu, Basõn Kanunu’nun da aralarõnda bulunduğu pek çok diğer yasal düzenleme de ifa- de ve basõn özgürlüğünün önünde ciddi engel oluşturuyor. Mustafa Balbay ÇGD: Medyaya baskı var ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) - Çağ- daş Gazeteciler Derneği Akdeniz Şubesi, 3 Mayõs Dünya Basõn Özgürlüğü Günü nede- niyle yaptõğõ açõklamada iktidarõn medyaya baskõsõna dikkat çekti. ÇGD’den yapõlan açõklamada, şu ifadelere yer verildi: “Bir yandan hapis tehdidiyle karşõ karşõya kalan gazeteciler, öte yandan idarecilerin keyfi tu- tum ve davranõşlarõ, yüklü tazminat talebiyle açõlan davalar, basõn özgürlüğünü kullanmayõ olanaksõz hale getirmektedir. Diğer yandan mahalli idarecilerden, ülke yönetiminin en üstünde bulunanlara kadar, gazetecilere yö- nelik düşmanca tavõr, özgürlükleri kullanma- larõnõn önünde engeldir.” ‘İktidarı halka şikâyet ediyoruz’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanõ Erol Akõncõlar, iktidarõn basõn özgürlüğünü engelleyen bir tutum içinde olduğunu belirterek “Basõn öz- gürlüğünü engelleyenleri ve hiçe saymaya yeltenenleri halkõmõza şikâyet ediyoruz” de- di. 3 Mayõs Dünya Basõn Özgürlüğü Günü nedeniyle yaptõğõ basõn açõklamasõnda, de- mokrasiyi içine sindiremeyen çevrelerin basõ- nõn özgür olmasõndan rahatsõzlõk duyduğunu dile getiren Akõncõlar, basõna sansür çabasõ- nõn anayasal bir suç olduğunu kaydetti. TGC BAŞKANI: DURUM HİÇDE İÇ AÇICI DEĞİL İLETİŞİMCİLER: BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ YOK 2009’un ilk üç ayõnda, 60’õ gazeteci 110 kişi ‘düşünce’si nedeniyle sanõk haline getirildi Düşünüyorum öyleyse hapis ‘Sendikalaşmanın önü kesiliyor’ Özgürlük karşõtõ yasalar F R A N S A ’ D A G A Z E T E L E R 1 Y I L B E D A V A B M : S A L D I R I L A R Ş O K E E D E C E K D Ü Z E Y D E Prof. Erol Manisalı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle