23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 28 MAYIS 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 AYDINLANMA EMRE KONGAR Neofaşizm III: Uluslararası İlişkiler Salı günkü yazımda klasik faşizmle neofaşizm arasındaki farkları şöyle özetlemiştim: 1) Dinci ideoloji, milliyetçi ideolojinin yerini aldı. 2) Küresel sermaye, ulusal sermayenin yerine geç- ti. 3) Dinci ideolojiler, tam karşıtı oldukları demokra- si ve insan hakları bağlamında savunulmaya başlandı. 4) Uluslararası sermaye(nin diktatörlüğü) küresel- leşme adına desteklenmeye başlandı. 5) Sonuç olarak neofaşizm, küreselleşme süre- ci içinde, demokrasi ve insan hakları bağlamında sa- vunulur hale getirildi. 6) Bu “örtülü” ve “maskeli” niteliği nedeniyle de neofaşizmle mücadele klasik faşizmle mücade- leden çok daha zorlaştı. Daha sonra da bu farklardan dolayı Türkiye’deki “liberal faşistler”in yani İkinci Cumhuriyetçi olan (ba- zı) eski solcuların ve dincilerin güya demokrasi ve in- san hakları adına, ama aslında bunları ortadan kal- dıracak bir biçimde Türkiye’yi neofaşistik bir yapı- ya doğru hızla sürüklediğini belirtmiştim. Buna karşı direnenleri de ya “Jakoben Kemalist” ya “askerci” veya “darbeci” olmakla suçladıklarını da eklemiş ve “‘Ergenekon’a bir de bu açıdan bakıl- malıdır” diyerek yazıyı bitirmiştim. Neofaşistlerin milli kimlik açısından, klasik fa- şistlerin tam tersine bir yol izlediklerini de vurgula- malıyım: Klasik faşistler milli kimliği yüceltmek ve kutsa- mak üzerine siyaset yaparlardı. Neofaşistler ise milli kimliğin altını oymak, onu güç- süzleştirmek, olanaklı ise yok etmek üzerine siyaset üretiyorlar. Bu zıtlığın nedeni açık: Klasik faşistler milli sermayeye dayanırlardı. Neofaşistler uluslararası sermayeye dayanıyor- lar. Sakın uluslararası sermayeye karşı olduğum sa- nılmasın. Tam tersine bu sütunun okurları, özellikle ülkemize yatırım yapan, ileri teknoloji getiren, istihdamı arttı- ran, vergisini ödeyen uluslararası sermayeden yana olduğumu bilirler. Beni rahatsız eden, uluslararası sermaye değil, onun diktatörlük eğilimleri ve neofaşistlerin Tür- kiye’nin her uluslararası sorununda “karşı görüş” le- hine ağırlık koymaları. Bu tavırlarını haklı, adil ve gerçekçi bulmuyorum. Dahası, kamuoyunu çeşitli yollarla baskı altına al- dıkları için demokrasimiz için de tehlikeli görüyorum. Çünkü bu tarafgirliklerini eleştirenleri ve yanlışlık- larını vurgulayanları susturmak için her türlü yola baş- vuruyor, iftiralarla insanları hapse bile attırabiliyorlar. Türkiye’nin tek başına küreselleşmeye kafa tuta- bileceğini, örneğin ABD’nin dünya stratejisine yal- nız başına karşı çıkabileceğini düşündüğüm de sa- nılmasın. Ben sadece sırtlarını uluslararası örgütlere ve ser- mayeye dayayan neofaşistlerin ülkedeki demokra- siyi, temel insan hak ve özgürlüklerini (üstelik de ko- ruyor görüntüsü altında) yozlaştırmalarını ve milli so- runlarımızda, karşı tarafların kendi milli menfaatleri- ni kolladıkları kadar bile milli bilinçle hareket etme- mize karşı çıkmalarını kabul edemiyorum, o kadar. Örneğin, Kıbrıs sorununda sadece Yunanistan ka- dar koruyalım milli menfaatlerimizi, daha fazla değil. Örneğin, soykırım iddiaları karşısında Ermenistan kadar milliyetçi davranalım, daha fazla değil. Örneğin Kuzey Irak’taki Kürt oluşumu konusunda sadece ABD ve Iraklı Kürt liderler kadar milli bilinç- le hareket edelim, daha fazla değil. Örneğin terörle mücadelede de aynı ilkeye uyalım. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir ama ne demek istediğimi bu kadarla da anlatabilmişimdir sanıyorum. Neofaşistler her milli konuda sadece “karşı gö- rüşlerden” yana tavır koymakla kalmıyor, eleştirile- ri susturmak için, demokrasiyi, insan hak ve özgür- lüklerini de sınırlayıcı ve kısıtlayıcı bir yaklaşım ser- giliyorlar. Bunu kavramları eğip bükerek, sözde küreselleş- me ve sözde demokrasi adına yapıyorlar. Üstelik kamuoyunu baskı altında tutmak için meşru ve ahlaki olan ya da olmayan her yolu de- niyorlar. ekongar@cumhuriyet.com.tr, www.kongar.org ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Bur- sa’daki hastane faciasõnõ değerlendiren TMMOB Elektrik Mühendisleri Odasõ Başkanõ Musa Çeçen, halojen gazõ çõ- karmayan kablolarõn kul- lanõmõndaki yasal boşluk nedeniyle okul ya da hastanelerde çõkacak muhtemel yangõnlarda çok sayõda kişinin öle- bileceğini söyledi. Çeçen, Bursa’da 8 ki- şinin ölümüyle sonuç- lanan Şevket Yõlmaz Hastanesi’ndeki yan- gõnda yaşamõnõ yitiren- lerin halojen gazõndan zehirlendiklerini tahmin ettiklerini söyledi. Çe- çen, şöyle devam etti: “Şu anda hastane, okul ve alışveriş mer- kezlerine kadar vatan- daşların toplu bulun- duğu yerlerde insan hayatı çok büyük teh- like altında. 2002 yı- lında çıkarılan bir yö- netmelikle bu tür yer- lerde, yandığında ha- lojen gazı üretmeyen kablo kullanılması zo- runlu hale getirilmişti. Yönetmelikte 2 yıl sü- re verilmiş ve bu tür kablolarla değiştiril- mesi zorunlu kılınmış- tı. Ancak bu yönetme- liğe çok fazla uyulma- dığı görüldü.” TMMOB İnşaat Mü- hendisleri Odasõ’nõn ya- zõlõ açõklamasõnda ise, “Akdağ’ın ‘ölenler ağõr hastaydõ’ açıklaması ih- mal, sorumsuzluk ve benzeri tespitlerin dı- şında; kelimenin tam anlamıyla insanlık su- çudur, kabul edilmesi mümkün değil” denildi. Hastane ve okulda kablo tehlikesi Daha yüzlerce kişi ölebilir Hastanedeyangõnalgõlamasistemibozuk,halojengazõçõkarankablokullanõlmõş Faciada hatalar zinciri LEVENT GENCELLİ BURSA - Bursa’da 8 kişinin ya- şamõnõ yitirdiği Şevket Yõlmaz Devlet Hastanesi’nde çõkan yan- gõnla ilgili TMMOB tarafõndan hazõrlanan rapor “akıllı hastane” olarak adlandõrõlan binada faciaya davetiye çõkarõldõğõnõ gözler önü- ne serdi. Raporda, hastanede yan- gõn algõlama sisteminin bulunma- dõğõnõ, hastanenin yangõn çõkan bölümünde mimari projeye uygun olmayan mekânlar, mekanik ve elektrik tesisat değişikliklerinin proje üzerinde yapõldõğõ belirlendi. TMMOB Bursa İl Koordinas- yon Kurulu tarafõndan açõklanan raporda, hastanenin yangõna A’dan Z’ye hazõrlõksõz olduğu gerçeği vurgulandõ. Hastane önünde yapõlan açõklamaya Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Bir- liği Genel Başkanõ Mehmet So- ğancı, Türk Tabipleri Birliği Baş- kanõ Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Sağlõk Emekçileri Sendikasõ Ge- nel Başkanõ Dr. Bedriye Yorgun, Devrimci Sağlõk İşçileri Sendika- sõ Genel Başkanõ Arzu Çerke- zoğlu ve CHP Bursa Milletvekili Kemal Demirel katõldõ. Raporu okuyan TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri, Elektrik Mühendisleri Odasõ Bur- sa Şubesi Başkanõ Erdal Aktuğ, hastanede yangõn algõlama sistemi bulunduğunu, ama çalõşmadõğõnõ, sistemi besleyen akü gruplarõnõn şarjlarõnõn boş olduğunu açõkladõ. Elektrik dizaynõnda kullanõlan kablolarõn, halojen fere (halojen- den arõndõrõlmõş) olmadõğõna dik- kat çeken Aktuğ, tesisat şaftõnda ve asma tavan içinde algõlama sis- teminin öngörülmediğini söyledi. TMMOB Genel Başkanõ Meh- met Soğancı ise tüm bu eksiklik- lerin faciaya davetiye çõkardõğõnõ belirterek “Yaşanan ihmali, ya- şanan sakandalı hiç kimse ört- bas edemez. En temelde, sağlık alanında uygulanan özelleştir- me, taşeronlaşma politikaları- nın bu felaketlerin hazırlayıcısı olduğu gerçeğini kimse görmez- likten gelemez, gelmemelidir” diye konuştu. Öte yandan yangõnda ölenler ise toprağa verildi. Akdağ: Proje değiştirilmiş Sağlõk Bakanõ Recep Akdağ, yangõna iliş- kin dün TBMM’de gazete- cilere bilgi verdi. Akdağ, binada, başlangõçta pro- jede yer almayan bazõ de- ğişikliklerin yapõldõğõnõ bildirerek, “Bunların, bodrum katında meydana gelen yangının 5. kata kadar çıkmasına neden olabileceği hususunda ilk tespitler var. Bu konuda çalışan teknik heyet, bize henüz kesin sonuç vere- miyor. Bunlar ön tespit- ler, üzerinde çalışmaları lazım” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle