Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 MAYIS 2009 PAZAR
12 PAZAR KONUGUteyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
Hırvatistan Cumhurbaşkanı Stjepan Mesic 'le ülkesinin ve TürUye 'nin Avrupa Birliği üyeliği macerasını konuştu
Türkiyesiz Avrupa olmazSÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
AB'nin yeni genişleme halkasının ne zaman
başlayacağı netlik kazanmadı. AB'ye tam
üyelik yolunda bundan sonraki adaylann başını
Hırvatistan'ın çektiği netleşmiş gibi.
Hırvatistan Cumhurbaşkanı Stjepan Mesic'le
ülkesinin Avrupa'yla bütünleşmesi sürecini,
Yugoslavya Federasyonu'nun nasıl dağıldığını,
Sırp lider Miloseviç'in büyük Sırbistan'ı
kurma hesaplannın nasıl altüst olduğunu
konuşuyoruz. Mesic, Hırvatistan'la sınır
anlaşmazhğı bulunan Slovenya'nın veto
etmemesi halinde ülkesinin AB'ye tam
üyeliğinin kesin olacağını söylüyor. Bu arada
da Türkiye'siz bir AB düşünelemeyeceğini
belirtereic "Birleşik Avrupa projesi Türkiye
dahil olmadan bitirilemez" diyor.
- Ülkenizin Bosna savaşı sırasında Sırp
lider Miloseviç 'le Bosna 'yı bölme pazarlıkları
yaptığım biliyoruz. Bugünkü Bosna Hersek
politikamzı anlattr mısımz?
S.M. - Çok net olarak şunu söyleyebilirim.
Bosna Hersek bugün bağımsız bir ülkedir ve
hiçbir şekilde bölünemez. Herkesin bu ülkenin
toprak bütünlüğüne saygı göstermesi gerekir.
Işin ilginç yanı, Bosna savaşı sırasında
savunduğum siyaset bugün Hırvatistan'ın
resmi siyaseti haline geldi. Amacım
bölgemizde iyi ilişkileri sürdürmektir.
Hırvatistan bugün NATO'nun bir üyesi ve
AB'yle tam üyelik müzakerelerini sürdürüyor.
- Hırvatistan 'ın, tam üyelik hakkım elde
etmesi durumunda AB'den beklentileri
nedir?
- Bugün Avrupa bir birleşme, bütünleşme
projesini sürdürüyor. Hırvatistan olarak biz bu
sürecin durdurulmasının mümkün olmadığı
görüşündeyiz. Bildiğiniz gibi bu birleşme
süreci 1950'li yıllann sonunda Kömür ve Çelik
C/ oğrafi olaraksöylemem gereHrse
TürkiyeAvrupa bölgesine aittir.
Ayrıca Türkiye'yi tam üyeliğe almak
AB 'nin de Türkiye 'nin de çıkarınadır.
Ama bu daha çokAB 'nin çıkarına
hizmet eder.
LJyelik sürecinde standartlan yeterince
yerine getirmedikleri halde tam üye olan
ülkelerin başları derde girdi. Standartların
karşılanmasında ısrar etmeyen AB de
kendi içinde birtakım zorluklar ve
sorunlarla karşı karşıya kaldı.
Birliği'yle başladı. Bugün ise AB olarak
karşımızda duruyor. Ancak birleşik bir Avrupa
ciddi bir uluslararası güç, bir ortak olabilir.
Aynı zamanda da banşa hizmet eder. Avrupa
sınırlannı açmıştır. Bunun müktesebatı ise
demokratik bir sürece bağhdır. Birleşik bir
Avrupa savaş ve siyasi çekişmeleri dışlar. Bu
Balkanlar'da bizim için çok önemlidir. Savaş
yapmak için bir neden yoktur. Hatta şunu da
eklemeliyim ki geçmişte yapılanın aksine
birtakım etnik azınlıklar kullanılarak
başkasının topraklarına el koyma çabalan artık
tarihe kanşmıştır. Bugün Alman'a, Fransız'a
yapılmayanlar, sııtınn bu tarafında ya da öbür
tarafmda yaşasın, yarın artık Hırvat'a, Sırp'a,
Arnavut'a da yapılmamalıdır. Aynca şunu
belirtmeliyim ki bizim siyasetimiz Türkiye'nin
bu birleşik Avrupa içinde yeri olduğudur.
Bizim ulusal çıkanmız cn kısa zamanda AB'ye
tam üye olmaktır. Yine ulusal çıkanmız
bulunduğumuz bölgenin tamamının en kısa
zamanda AB'ye üye olmasıdır.
- AB 'nin ilginç standartlan var.
Hırvatistan 'la Slovenya 'nin sınır
anlaşmazhklan olduğunu bile bile
Slovenya'yı tam üye olarak kabul etti. Ancak
şimdi ısrarla Hırvatistan 'a Slovenya 'yla
anlaşmazlıklarınızı çö'zmeden tam üyelik
olmaz demesi en hafifinden çifte standart
değilmi?
- Ben orada AB'yi suçlanıam. Slovenya
AB'ye tam üye olurken bütün komşulanyla
sınır sorunlannı hallettiğini beyan etmişti.
Ama biz Hırvatistan olarak Slovenya'nın
bizimle sınır sorunlannı hâlâ çözmediğini
biliyorduk. Buna rağmen Slovenya'nın bir an
önce AB'ye tam üye olmasını istiyorduk.
Aynca da günün birinde Slovenya'nın, aynı
konu nedeniyle Hırvatistan'ın AB'ye tam
üyeliğini kabul edeceğinin de farkındaydık.
Hırvatistan bugün sınır sorununun
uluslararası hukuka göre çözülmesinde ısrar
etmektedir. Slovenya ise Hırvatistan'ın
karasulannın bir bölümünü elde etme ve
böylece kendine göre çıkar sağlama hasabı
içinde konunun uzlaşmayla çözülmesinden
yanadır. Biz ise, "Uluslararası mahkeme bu
işi çözsün. Mahkemenin kararı ne olursa
olsun biz buna saygı duyar ve uyara"
diyoruz. Slovenya; BM, AB ve NATO üyesi
bir ülke. Buna karşm hâlâ uluslararası bir
mahkemenin bu konuda karar vermesini kabul
etmiyor. Bu sizce de garip değil mi?
Hukuk üevletl olmak önemll
- Hırvatistan 'ın AB'yle tam üyelik
müzakereleri zaman zaman askıya alındu
Sonra tekrar başlatıldu Bu sorunları nasıl
aştınız?
- AB'ye tam üye olabilmek belli koşullan
yerine getirmekten geçiyor. Mutlaka kimi
standartlan benimsemeniz lazım. Ancak bunu
yaptığınız zaman AB'ye tam üyeliğe kabul
edilebiliyorsunuz. Bir savaştan geçmiştik.
Devletimiz bir hukuk devleti temeline dayalı
değildi. Yasalar keyfi olarak uygulanıyordu.
Bir kere hukuk devletini kurmamız gerekti.
Silahlı Kuvvetleri siyasetin dışına çekmek
zoranda kaldık. Devlet bürokrasisinde
reformlar yaptık. Aynca ülkede bir serbest
piyasa ekonomisinin gelişebilmesine olanak
sağlayacak yasalan geçirdik.
Bütün bunlar kolay işler değildi. Bugün artık
AB müktesebatına tamamıyla uyum içinde
bütün yasalanmız hazır. Artık, Slovenya'nın
muhtemel vetosu dışında başka hiçbir engelle
karşılaşacağımızı düşünmüyonım. Türkiye'nin
de AB'yle, 1963 Ankara Antlaşması'ndan bu
yana çok uzun süren bir macerası var.
- Bu kadar uzun bir maceradan sonra dahi
AB Türkiye'yi tam üye olarak kabul etmekte
ciddi olarak isteksiz davranıyor. özellikle de
Almanya ve Fransa Türkiye'nin Avrupa'da
yeri olmadığında ısrarlılar. Siz ise
Türkiye 'nin A vrupa 'da yeri olduğunu
söylüyorsunuz ama ortada böyle bir durum
var. Bunu nasıl karşılıyorsunuz?
- Ashnda bu sizin söylediğiniz kısmen
doğru. Çünkü AB'nin pek çok üyesi
Yugoslavya 'yı
parçalama
tezgâhı
- Türkiye bütün bu hesapları tahmin mi
etti?
- Evet. Türkiye'nin amacı Yugoslavya'da
kan dökülmesini durdurmaktı. Aynca da
Yugoslavya Anayasası'na göre isteyen
Yugoslav Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını
ilan etmesi hakkını da destekledi. Kosova da
Yugoslav Federasyonu'nun anayasal bir
parçasıydı. Artık Yugoslavya
Federasyonu'nun varlığı sona erdiğine göre
Kosova'nın yeni statüsünü tayin etme
meselesi de ortaya çıkmıştı. Türkiye
Hırvatistan gibi bu yeni oluşumu fark etti.
Bu artık gerçekti. Karadağ'ın (Montenegro)
bağımsızhk ilanının ardından da Kosova'nın
bağımsızlık ilan etmesi üzerine bölgemizin
yeni mimarisi bitmiş oldu. Istanbul'da
kalabalık bir Kosovalı nüfus olduğunu
biliyorum. Bu da Türkiye ve Kosova
arasında önemli bir köprü oluşturuyor.
Hırvatistan'daki Kosovalı Arnavutlar da
Kosova'nın bağımsızlığını destekledi. Hatta
kimileri katkıda bulunmak için Kosova
Silahlı Kuvvetleri'ne girmiş,
anavatanlanmn bağımsızlığına gönüllü
olarak katılmışlardı. Burada şunu da
eklemek isterim. Marmara Grubu Vakfi'nın
12 yıldır aralıksız düzenlediği Avrasya
Ekonomik Zirvesi gibi konferanslar bu gibi
konulann açıkça konuşulup tartışılabileceği
en mükemmcl platfonnlar olarak ön alıyor.
P
o
R
T
R
E
STJEPAN 'STtPE' MESfc
1934, Hırvatistan doğumlu. Zagreb Üniversitesi Hnkıtk
Fakültesi 'ni bitirdi. Avukathkyaptı. 1960 'lı yıllarda Huyatistan
Meclisi'ne seçildi. 1971 'de muhalifHırvat MkbaharHareketi'ne
katildığı gerekçesiyle hapse atıldı. 1990 'da yeni demokratik
değişimler olup çokpartili bir siyasi ortam ortaya çıkrncayeniden
siyasete atıldı. Hırvat Parlamento Başkanhğı yaptı. Bosna savaşı
patlak verince Hırvatistan 'ın Sırp lider Miloseviç 'le Bosna 'yı
parçalama müzakerelerine girişmesiniprotesto etti. Muhalefet
saflanndayer aldı. 1999 'da o zamanki Hırvatistan
Cumhurbaşkanı Tujman 'ın ölümü üzerine 2000 'de
Cumhurbaşkanı seçildi. 2005 'te ikinci kez Cumhurbaşkanhğı
koltuğuna oturdu. 2010 'da görev süresi dohtyor.
Türkiye'yi Avrupa'da tam üye olarak görmek
istiyor. Hırvatistan hâlâ AB'ye tam üye
olmadığı ama üye olmayı ısrarla istediği halde
Türkiye'nin AB'de yeri olduğuna inanıyor. Bir
başka inancımız da şu: Avrupa'nın birleşmesi
Türkiye'nin tam üyeliği olmadan
tamamlanamaz.
- İyi de, AB 'nin elitleri Sarkozy ve Merkel
Türkiye'ye sadece imtiyazh ortakhk
tanınabileceğini söylüyorlar. Buna ne
diyorsunuz?
- Bana göre masa başında doğru tartışmalan,
doğru konulan ortaya koyarsanız her sorun
çözülebilir. Ama sorunlar gelir bir noktada
tıkamrsa müzakerelerden hiçbir sonuç çıkmaz.
Özellikle dc öne sürülen standartlar yerine
getirilmemişse o müzakereler sonuçsuz kalır.
Coğrafi olarak söylemem gerikirse Türkiye
Avrupa bölgesine aittir. Aynca Türkiye'yi tam
üyeliğe almak AB'nin de Türkiye'nin de
çıkannadır. Ama bu daha çok AB'nin çıkanna
hizmet eder. Bu nedenle müzakereler
durmamalı, aksine hızlanarak sürmelidir.
AB'nin Türkiye pazan iştahı
- Türkiye büyük birpazar. AB'nin
Türkiye'ye iştahının bu büyükpazar olması
yüzünden mi kabardığım düşünüyorsunuz?
- Doğru bildiniz.
- AB standartlarını karşılamaktan çok uzak
oldukları halde Bulgaristan ve Romanya
AB 'ye tam üye oldular. Son zamanlarda
konuşulan benzer durumda olan Sırbistan 'ın
tam üyeliğinin de söz konusu olduğu. Bu
konuda ne düşünüyorsunuz?
- AB'ye tam üyelik sürecinde AB
standartlannı tam olarak yerine getirmedikleri
halde tam üye olan ülkelerin başlan derde
girdi. öte yandan, bütün öne sürülen
standartlann karşılanmasında ısrar etmeyen
AB de kendi içinde birtakım zorluklar ve
sorunlarla karşı karşıya kaldı. Ne demek
istediğimi daha açıkça söyleyeyim. Eğer 27
üyenin 10 üyesi bu dediğim durumdaysa iki
ayn işleyiş var demektir. Bu yüzden de AB
şimdi yeni üyeliğe alınacak ülkeleri büyük bir
titizlilde inceliyor. Biz Hırvatistan olarak
AB'den hiçbir ayncalık talep etmiyoruz.
Çünkü AB'nin ortaya koyduğu standartlan
kendi yaranmız için yerine getirmemiz
gerektiğinin bilincindeyiz. Bizim onlardan
istediğimiz sadece bu gerçeği tanımalandır.
- Siz Türkiye ile Hırvatistan arasındaki
ilişkileri nasıl görüyorsunuz?
- Bana göre Türkiye ile Hırvatistan
arasındaki ilişkiler mükemmeldir. tkili
ilişkilerde hiçbir çözülmemiş siyasi konu
yoktur. Hırvatistan'ın bağımsızhğınm
ilanından bu yana son derece iyi bir
işbirliğimiz oluştu. Türkiye, Hırvatistan'ın
bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden birisi
oldu. Bu da Türkiye'nin bizim için kimi başka
ülkelere kıyasla farklı bir yerde olmasını
sağladı. Türkiye aynca Miloseviç'in savaş
yolunu seçmesi üzerine eski Yugoslavya'da
neler olup bittiğini o anda kavradı. Bu savaş
eski Yugoslavya için çok duygusal bir anlam
taşıyor. Yugoslavya Federal Cumhuriyeti
döneminde Yugoslav lider Tito, Nehru, Nâsır
gibi liderlerle birlikte Bağlantısız Ülkeler
Hareketi'nin liderliğini yapıyordu. Eski
Yugoslavya anılarda kaldı. fito'yla
Yugoslavya ayaktaydı. Ama Tito'dan sonra
Yugoslavya ayakta kalabilecek güçte bir devlet
değildi.
Yeni Yugoslavya'nın bir konfederasyon mu
yoksa federasyon mu olacağı arayışlan
başlamıştı. Ama Miloseviç bunlann ikisini de
istemiyordu. 0nun hedefi Sırbistan'ı
yaratmaktı. Bir yandan Hırvatistan'dan öbür
yandan Bosna Hersek'ten toprak koparmak
hesabındaydı. Son olarak da Kosova'daki
Kosovalı Arnavutlan sürmeyi ve topraklarına
el koymayı hedefliyordu. Orada da etnik
temizlik yaparak tamamıyla Sırp bir Kosova
yaratma sevdasındaydı.
AL GÖZÜM SEYREYLE / IŞIL ÖZGENTÜRK
Ne yapalım ki, Türkiye'nin bazı
kentleri şanshdır. Doğanın ve tarihin
bereketli eli onlara herşeyi cömertçe
sunmuştur. Ancak içlerinden bazıla-
rı sahip oldukları bu bereketin uzun
zaman farkında olmadılar; ne za-
man örnek kentler çoğaldı, diziler ya-
pıldı, havaalanlan açıldı, yerli ve ya-
bancı turist kentin sokaklarında do-
laşmaya başladı, kent yaşayanlan, ce-
binde tonlarca parası olan yatınmcı-
lar, belediyeler, kendi kentlerini keş-
fetmeye başladılar.
Bu kentlerden biri de resmi adı ses-
sizce Hatay yapılan Antakya. Yıl-
lardır Antakya diye bilinen kentte ye-
ni doğan çocuklar bu adı bilmeye-
cekler, doğrusu kent yaşayanlan da
bu ad değişikliğine sessiz kalmışlar;
oysa Antakya kökleri çok eskilere
dayanan bir ad. Arapcada Antakye,
Yunancada Antiokheia.
Antakya'da Türkiye'deki değişi-
mi adım adım izlemek mümkün,
ulaşımı her daim zor olmuş kent
için havaalanı uzun zaman önce
planlanmış, ama hem teknik hem po-
litik nedenlerle yapılmamış, bir ara
yapılan upuzun pist yöre halkı için bi-
ber kurutmakta bile kullanılmış.
Bu yıl ilk kez uçuşa açılan, çok çok
küçük temıinalli havaalanı, öngörü-
lenin tam tersi dolup taşıyor. Turizm
şirketleri paketlerine derhal Antak-
ya'yı ilave etmişler, Asi dizisinin çe-
kildiği yerleri gönnek için zaten yer-
li turistler yola çüanışlar bile. Bütün
bu değişimi birkaç yıl önce hisse-
denler ise en güzel Antakya evleri-
ni satm ahp butik oteller yapmışlar ve
yediğiniz yemeğin tadma bin tat ka-
tan konaklar hızla restore edilerek ha-
yata geçirilmiş.
Şöyle bir haritaya baktığımda, her
daim sevdiğim bu bölgenin Antak-
ya'dan başlayarak Harran'a kadar son
on yılda geçirdiği değişim beni he-
yecanlandınyor. Ülkedeki bütün
Şanslı Kentler ve Tesadüfler
olumsuzluklara karşm, pek çok yer-
de kent bilinci hızla gelişiyor. Hep
inanmışımdır, vatan sevmek; birlco-
va su boşa gitmesin diye önce onda
sebze yıkamak, ardından çiçeklere
dökmekle başlar. Çok basit değil
mi? Büyük sözlerden uzak. Zaten bu-
günlerde büyük sözlerden uzak dur-
maya özellikle çahşıyorum. Gör-
düm ki büyük sözler pek bir işe ya-
ramıyor.
Bu kez Antakya'ya PEN Kadm
Yazarlar Komitesi'nin Kadın Ya-
zarlar Antakya Buluşması nedeniy-
le gittim. Artık kentin huyundan mı
suyundan mı çok sıkı dostluklar
edindim. Ayşe Kilimci, Sezer Ateş
Ayvaz, Sibel K. Türker ve Antak-
ya Yener Kitabevi'nin çalışkan sa-
hibesi Fatoş'la kadm kadına çok gü-
zel saatler geçirdik, tatmadığımız
yemek, gitmediğimiz ören yeri kal-
madı.
Sanmayın ki işimizi yapmadık, iş-
te bir büyük söz, gerçi bundan vaz-
geçmiştim ama ne yapalım yeri gel-
di; kadınlar bir araya geldiklerinde,
gülerler, gezerler ve işlerini de pek bir
güzel yaparlar. lşimiz Antakya'daki
yazarlarla buluşup, yaşamın her ala-
nından söz edip deneyimlerimizi
paylaşmaktı. Gördük ki hepimizin
derdi aynı; yazmak, yazdıklarımızı
yayımlatmak ve tabii ülkemiz ve
dünya...
Nereye gidersek gidelim, eğer Tür-
kiyeliysen ülke sorunlan peşinizi bı-
rakmıyor; şu siyasiler işlerini iyi
yapsalar da bize sadece edebiyatın,
sanatın gizemli yollannda yürümek
kalsa. Aman sakın yanlış anlaşıl-
masm, politikanm âlâsı ve en rafinesi
o gizemli yollarda yürürken yapıhr.
Benim için Antakya'ya gelip de
ünlü heykel ustası Ali Özalp'ı gör-
memek olmazdı ama göremedim,
torunu bana bilgi verdi. 94 yaşına bas-
mış, çabuk yorulduğu için heykel ya-
pamıyormuş, ben de onun çok çok es-
kilerde yaptığı heykellere bakarak
hasret giderdim. Ve dedesinin ünlü
bir Arap yazanndan esinlenerek adı-
nı Nizar koyduğu torunundan bilgi
aldım. Babası Süleyman Özalp An-
takya'nın ünlü Serpantin (yılantaşı)
taşma yeryüzünün bütün mitolojik
öykülerini değişik bir biçimde işle-
meye başlamış. Amcası Abdullah
özalp Roma heykellerine devam
ediyormuş, tek istediği ölümünden
sonra adına yapılan bir müzede bu
heykellerin sergilenmesiymiş. Tam
burada sordum, "Nizar" dedim, "de-
den bu işe nasıl başlamış?" Yamt-
ladı... Dede bir Arap ailesinden ge-
liyor, ailede hat ustalan ve bir hat ge-
leneği var, dede o zamanlar 15 ya-
şında...
Dedenin dolaştığı dere kıyısında si-
yah ve içinde kahverengi damarlar
bulunan bir taş var, kolayca şekle ge-
len, oyulan bir taş, başhyor dede on-
lan oymaya.
Işte tam burada devreye bir Fran-
sız yüzbaşı giriyor, bir rastlantı de-
denin oyduğu taşlan görüyor ve bi-
rini çok beğenip satm alıyor, dede şa-
şınyor ve başhyor taşlan oymaya,
başlayış o başlayış. Nizar gülerek en
son şunlan söylüyor: "Dedem" diyor,
"küçücük taşlara Arapça maniler
sığdırırdı, şimdi biz aynı büyük-
lükte bir taşa, aynı aletlerle bu ma-
nileri kopya bile edemiyoruz, çün-
kü ne yaparsak yapalım mani ta-
şa sığmıyor."
Öyledir, her sanatçının bir sırn var-
dır ve her kentin de...
isilozgenturk@gmail.com